pi. Kânunusani 1939 Ra © AKŞAMDAN AKŞAMA Bu toprakların tarihi Çok düşündüm: — Milletteki bu tarih meraki ne dir? Buna «tarih merakı» denemez, «Merak» hafif bir kelimedir. «Susuz- luk» mu demeli, yoksa saşk ve alâka» mı demeli? Şu topraklar üzerinde cereyan eden, tarihe dair on beş senedenberi tomar tomar tefrika kaleme alındı. e riimi ekseriyeli şu kabil | şey- «Sultan Aziz bir kuzuyu gövdeye indirirken şöyle düşündü: «— Şimdi Fransa imparatorunün karısı le karşılaşacağım. Beni caki saymasın. Bazı fransızca sözler bildi- ğimi kendisine göstermeliyim. «Ve, Üçüncü Napolyonun sevcesini görünce, ona elini uzattı; bildiği şu fransızca (!) iki kelimeyi söyledi «— Toka kokona!..» Belki komik. Fakat işte o kadar, Tarih bu mudur? Halbuki halk, ta rih öğreniyorum sanarak, bunları senelerdenberi kapış kapış okumuş durmuştur. Bazı seneler olmuştur ki, şu veya bu tefrika, şu veya bu gaze- tenin sürüm temin etmesine vesile teşkil etmiştir. Gerçi garpte de «romanses denilen tarih var: Meşhur bir vakanın içine, - süsleme kabilinden - bazı mevhum, yahut yarı mevhum eşhas sokar, bun» lara «olmuşa değil o «olması müm- küm» bazı maceralar yaşatırsauz. Fa- kat karlin asıl mektep medrese gör- müş tabakası o devri, o eşhası zaten bildikleri için, hayal ile hakikatin hududu, milletin karihasında zeytin- yağla su gibi ayrı kalır. Ne yazık ki, bizde öyle olamıyor. Olamaması da, bu topraklarda cert yan eden, hatfâ yakın tarihi vaka- ların çocuklarımıza ders diye öğreti memesinden ileri geliyor. Milletimizin bin bir şanlı macera ile dolu olarak dünyanın her tarafın- da yaşadığı tarih kadar, bu topraklar üzerinde geçirdiği büyük, küçük va- kalarm bütün teferrüatı da bizi bi rinci derecede alâkadar ediyor; etti. ği de, halkın yukarıda bahsettiğim merak ve meylinden bellidir, Ru bakir ve tabii ilgiyi gelişigüzel ve maalesef ekserisi yalan, yanlış ki- raatlerin ekten püklen silsilesizliği- ne terkedemeyiz. Topraklarımızın her safhadaki ta- rihi ile, Türk milletinin en uzak ve en yakın aziz tarihleri biribirine bağ- lanmaktadır. İhmal ettiğimiz devre lerden de alacağımız ne büyük inti- bah derslerimiz vardır. O devrelerin şimdiki devre gibi olmalarını istiye- meyiz. Aksi takdirde siyahla beyaz mukayesesi de yapılamazdı. Tarihi- mizin her safhasını kendi kıymet ve kusurları içinde soğukkanlılıkla, ilmi itidalla muhakeme edebilmek insaf ve bitaraflılığına yükselmemiz devri gelmiştir, İlim müesseselerimiz, şayet bu top- rakların yakın tarihini mütalâa et- meği kendi üzerlerine almazlar ve mesailerinin ilk semerelerini derhal ortaya atmazlarsa, yeni nesillerin en yakın mazimizle malömat - hakiki malümat - münasebeti kalmıyacak- tır. Zira harf ve dil inkılâpları bu kopmayı teşdid ettiğinden, dedeleri. mizin devrini, Avrupalıların uydur- ma şark telâkkileri gibi yanlış yun — Yılbaşı gecesi nerelerdeydin bay | | —| Amca?... B. A, — Evdeydimi., Siz nerelerdey- ŞEHİR HABERLERİ Ucuzluyor mu? | Su parasi hakkındaki eski . : .. mikdar değişecek Belediye sular idaresi, biri eski Ter- kös şirketinden, diğeri de Kadıköy EL mah su şirketinden müdevver olarak İki işletme nizamnamesile idare edil. mektedir. Bü işletme nizamnamesi idarenin çalışma tarzı, abonelerle münasebeti, abone fiyatları hakkın. daki hükümleri ihtiva etmektedir. Al- ta seneden beri belediye tarafından idare edilmekte olan şehir su işlerin- den alınan tecrübeye göre yeni bir iş- letme nizamnamesi hazırlanmasına tşebbüs edilmiştir. Bü nizamname bir kaç aya kadar ikmal edilerek tasdik edilmek üzere Nafia Vekâletine gön- derilecektir. Nizamnamenin en mühim noktası su parasına taallük ediyor. Bugün bir metre mikâbı su için on beş ku- Tuş aliniyor. Dünyanın hiçbir tara- fında su fiyatı bu kadar pahalı değil- dir. Yeni nizamnamede miktar tesbit edilirken fiyatın düşürülmesi nazarı dikkate alınacaktır. Bir otomobil bir çocuğa çarparak yaraladı Şoför Tahsinin idaresindeki otomo- bil, Samatyada on iki yaşlarında Levi isminde bir çocuğa çarparak yarala- mıştır. “1.1: Neden kesildi? “Filtrelerin tıkanması ihtima- line karşı tedbirli bulunmak —lâzm - Son günlerde İstanbul büyük bir su sıkıntısı geçirdi. Vali ve Belediye rei- si doktor LâtI Kırdar bununla yakın. dan alâkadar olarak sular idaresi mü- dürü B. Ziya Erdeni davetle kendisile görüştü ve icap eden tedbirlerin alın- masını bildirdi. Sular idaresi müdürü dün de Vali ve Belediye reisini ziyaret etti, B. Ziya Erden Vali ve Belediye reisinin yanından çıktıktan sonra bir raiiharririnsine şu beyanatta bulun- lar dolayısile, Terkos gölünün fazla ka- | rışması, terşih havuzlarına şimdiye ka- dar yörülmemiş bir şekilde çamurlu su gelmesi ve filtrelerin tıkanması netioesi- dir, Belediye Sular Idaresi; geceli, gündüzlü müteaddid ekiplerle çalışarak vüziyeti 15- lah etmiştir. Sular idaresi müdürünün beyana. timi kaydederken gu sual akla gelmek- tedir: Acaba bir gün sular fazla ça- murlu gelirse İstanbul yine susuz mu kalacaktır?.. Her ihtimali düşünerek ona göre tedbir almak ve şehrin su- suz kalmamasını temin etmek lâzım- dır. İstanbul saylavı Emekli general Kâzım Karabekirin teşekkürü İstanbul saylavığmna seçilmekii- gim dolayısile birçok tebrik mektup ve telgrafları almaktayım, Teşekkür- lerimin iblâğına gazetenizin tavassu- tunu dilerim. İstanbul saylafı K. KARABEKİR — Biz beş, on arkadaş toplandık, | ... bay X. e misafir gittik... Karilerimizin mektupları Çocuklara mektep değiştirtmemeli Hâkimiyeti Milliye ok okulunda iki ç0- cuğum vaf. Hem eflevi bazı sebebler dolayisiyle, hem de evimize daha ya- kın çocukları Güzelyalı okuluna naklettirmek istedim Mek- tebin baş muallimine müracaat ef- tüm. — Kültür direktörünün emri ol- bir mektebden diğerine na- kil yapılamıyacağını söyledi. Kültür direktörlüğüne Buşvurdu- Bum zaman: — Müracaatmızı istidia ile yapınız! tedikik edilsin! - diye beni yüzgeri ettiler, Alikadar memurlar, böyle bir is tdaya lüzum olmadığını söylediler. Bâkimiyeti Milliye okulunda 407 ve 433 numaralı öğrenicilerin annesi İsmet Kültür odirektörlüğünde / kimseye müşkülât çıkaracaklarını ihtimal ve- remeyiz. Olsa olsa, sene ortasında mekteb değiştirmek, hem talebe, hem mekteb için zararlıdır; bir zaruret var mı diye iylec tahkik etmek iste- mişlerdir. Bir âma kasta kardeşini arıyor Ben istikiâi Harbi malüllerindenim. İki gözüm kördür. İzmirde gazeteci- lik eden bir kardeşim vardı. Bir kaç ay içinde ciğerlerinden hastalanıp iskelet haline girdi. Belediyenin yar- duniyle onuncu ayın şekinzinci cu- martesi günü Konys vapurile İstan- bula hareket etti. Hangi hastaneye yatırıldığı, elin hayatta olup olmadığı bence meçhul- dür. Hastamn ismi (Drama göçmen- lerinden Sökeli Mehmed oğlu All) İnsaniyet namına haber verilmesini Düğünde atılan kurşunlar Maznun, «Osmanı benim kurşunum öldürmedi» diyor Boyabadın Ürün köyünde bir dü.“ ğün esnasında Osman adında birinin ölümüne sebebiyet vermekten maz- nun gene Osman adında bir gencin dün İstanbu! asliye birinci ceza mah- kemesinde istinabe yoliyle isticvabı yapılmıştır. Maznun Osman şunları anlatmıştır: — Ürün köyünden gelin almağa gidiyorduk. Sarıyer denilen yere ge- lince oranın adeti veçhile herkes şen- Mik için tabanca atmağa başladı, O arada ben de bir el tabanca attım. Biraz sonra tek bir silâh sesi duyul- du ve arkadakiler; «Osman vuruldu.» diye bağırıştılar. O esnada etraftaki- ler de bana bakıyorlardı. Bu tölâşh vaziyet karşısında ben, kendim vu- Tuldum zannöderek korktum ve beygirden düştüm, Bayılmışım.* Ayıl- dığım zaman başka bir Osmanın ya- ralandığını anladım. Osman benim tabancamın kurşunile vur ş Ben bu yakadan beş dakika evvel ta- banca atmıştım. Ölüme sebebiyet ve ren kurşun başkasınm tabancasın- dan çıkmıştır.» Mahkeme, islinabe evrakının ma halli adliyesine gönderilmesine karar vermiştir. | Eminönü meydanı Eminönü hanı on güne kadar yıktırılıyor Seksen beş bin küsur liraya istimlâk edilen Eminönü hanının istimlâk mu- amelesi ikmal edilmiş ve han ile ya. nındaki küçük bir bina belediyeye geç- miştir. Einönü hanının derhal yıktırılması için 400 küsur lira keşif bedelile bir şartname yapılarak dün daimi encü- mene verilmiştir. Müteahhit malzeme kendisine kal. mak şartile 400 lira mukabilinde ha- nın yıktırılması ve malzemesinin nak- li işini deruhte edecektir. Handaki müstecirlere dün belediye- ce sekiz gün müddetle tahliye tebii. gatı yapılmıştır. Belediye nihayet on güne kadar hanı yıktırmağa baş- Jâyacaktır. Kızılay cemiyeti Eminönü şubesi nin bulunduğu hânın da bugünlerde muamelesi ikmal edilecek ve hemen yıklırılmasına başlanacaktır. Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi | Kırdar dün sabah refakatinde bele- âiye fen işleri müdürü B. Hüsnü ol- duğu halde Eminönü meydanına ge- lerek Eminönü meydanından Balık- pazarı ağzına kadar yapılan muvak. kat yolun inşaatını kontrol etmiştir. Yeraltı aptesaneleri Taksim, Harbiye ve Kasım- paşada birer tane yaptırılacak Taksimdeki aptesanenin kaldırı. lacağını yazmıştık. Belediye burayı yıktırmadan evvel şimdiki aptöğane- nin arkasındaki Çeşme sokağına ye- ni bir aplesane yaptırmağa karar vermiştir. Keşif plânı ve şartnameler dün ak- şam daimi encümene verilen yeni aptesane Taksim meydanına göre, yeraltında, çeşme cihetinde de zemin üstünde bulunacaktır. Keşif bedeline göre aptesane 9 bin liraya mal ola- caktır, Bundan başka Harbiyedeki avlesa- ne de kaldırılarak buraya yerallın- da yeni bir aplesane inşa edecektir. Bunun keşfi henüz yapılmamıştır. Kasımpaşa vapur iskelesinin yanın- daki köhne eptesane de yıkılarak buraya küçük bir bahçe yapılacak ve bahçede de yeraltı aptesanesi inşa edilecektir. Sahte şehadetname kullanan iki kişi mahküm oldu Başkalarına git lise şehadetnamele- rini çalmak ve tahrif etmekten maz- nun-Hüsey'in ile sahtp şahadetnameyi bilerek kullanıp bununla yedek su- bay okuluma girmekten maznun Ba- haeddinin muhakemeleri- dün ağır ceza mahkemesinde: bitirilmiştir. Mu. hakeme neticesinde bunlardan Ba. hacddinin muhtelif suçlarından do- layı dört sene otuz beş gün müddet le, Hüseyinin de iki sene müddetle hapse konulmalarına karar verilmiş- tir. Bay Amca komşuda! 7 “.. Bütün senemiz masrafsız, ie yeni yıla girerken ne yaparsa bütün Yü onu yaparmuş!,, Sahife $ İSTANBUL HAYATI Biz söylermişiz amma... Midesine fazla meraklı bir baba dostuna yeni sene tebrikine gitmiş- tim. Israrla akşam yemeğine alıkoy- du. Sofra hazırlanırken, kim bilir kaç türlü et yemeği yiyeceğiz, diye düşü- nüyordum. Muhterem dostumuz ete pek meraklıdır. İnsan yaşlandıkça midesi zayıflar , ağır gıdaları har medcmez, derler, Fakat bizimki böyle şeylere ehemmiyet vermez. Sofrasın- da mutlaka birkaç türlü et yemeği bulunur, Şiş kebabı, kızartma, bol et- Mi sebze, ve nihayet kıymalı börek... — Bir de et tatlısı icad edilseydi, ne güzel olurdu!... Diye hayıflandığı da vakidir. Ken- Diye kıyametleri koparır. Sofradan kalkıncıya kadar etin meziyetlerini anlatır, Her halde bu telkin tesirile olacak, bu defa ben gene dostumun nefis et yemeklerini bekliyordum. Çorbadan sonra ortaya konan sahanın kapağı açıldı. Hayret!... Şiş kebabının yerin- de tereyağile pişmiş kereviz... İçinde bir tek et lokması yok. Göz ucile dos- tumun yüzüne baktım. Şimdi kıya- metler kopacak diye bekliyordum. Fa kat o biç istifini bozmadan tabağını doldurdu, bizi de teşvik eden bir iş- İkinci, üçüncü yemekler de etsiz pişmiş muhtelif sebzelerdi. Her za. man, haşlandıktan sonra yağda kr yartılmış kuzu kaburgasının altından inci dişleri sırıtan pilâv da bu sefer çırılçıblak geldi. Arkasından elma lar, portakallar sıralandı. Dostumun sofrasındaki bu değişik- Miğe bir türlü akıl erdiremiyordum. Yemekten sonra kahvelerimizi içer. ken artık dayanamadım; — Maşallah, yemeklerde... Bir kahkaha atarak sözümü kesti: — Etsiz yemek yeyişime hayret ediyorsun değil mi?” Bundan sonra böyle olacak. Artık o menhus etten na bile bukamiıyorum, Sebebi de siz siniz ha!... Hayretle yüzüne bakıyordum. Gü- lerek kalktı, dolaptan çıkardığı Ak- şam gazetesinin iç sahifesini açıp bâ- na uzatir — Şu kırmızı kalemle çizdiğim yeri okursan meseleyi anlarsın. Bizim muhabirin, meşhur artist Moris Şövalye ile yaptığı mülâkatın kırmızı kalemle çizilmiş kısmını oku- dum. Artist, yediği yemeklerden bhah- sederken: «Ben et yemem. Et vücu- dü-ihtiyarlatan bir şeydir. sebze, meyve, insanı bem besler, hem ihtiyarlatmazı» demiş, Gereteyi kapatırken, bunu, müte addid defalar bizim de kendisine söy- ediğimizi ima ettim. Kaşlarım çattı: — O başka, bu başka, Siz söyledi- niz amma, kendiniz de benim kadar iştiha ile yerdiniz. Diye sözümü kesti. Cemal Refik “B.A Eyvah, gördünüz mii dolusu rin sarfederken biz beleşten celi "geçecek... Tecrübeyle sabit, insan | muza gelenleril. — Ne yi ne oldu?... 5 ği 7 Halbuki i | nefret ediyorum. Kasap dükkânlar: il