İ pi i - ği f Yazan! SÜLEYMAN KANİ İRTEM SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ | —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 263 Fransız elçisi ile kaptanı derya Mehmed Ali paşa arasında bir hadise Kaptanı Derya Damad Mehmed. Ali paşanın, Reşid paşanın eski adamı Sefer paşanın «Kont Koscieloky» ve ba- zi haremğalarının da bu işlere karış- tıkları şayi olmuştu. İngiliz elçisi seraskerlikle Tophane müşütlüğünü nefsinde cemeden Ri- za paşayı hiç olmazsa Tophane mü- şürlüğünden uzaklaştırmak i takip ediyordu : mesa Çünkü Abdülmecid içki içmek için daima "Tophane köşküne uğrardı. Ri- 1 paşa da Tophane müşiri sıfatile her zâman Abdülmecidin huzurunda bu- Tunabiliyordu. Halbuki Musa Saffeti pağa gibi Riza paşa da İngiliz muhip- lerinden sayılmazdı. ” Hanri Bolvef; . — Riza paşa çok meşgul! Vazilesi- ne yetişemiyor. Aldığı maaşın çokluğu da âdeta bir rezalet! Deyip duruyordu. " Baltadan sonra sapını da elden bi- rakmak lâzım geleceğini hisseden Ri- za paşada maney! kuvvet kırılıyordu. 7 Bu karışıklıklar, müdâhâleler;, entri- kâlar ile siyasi ve finansal vaziyetin düzelmesi nasıl Kabil olabilecekli? Na- &il kabil olacağını gösterm$k için son bir misal ş 5 Abdülmecid hazinei hassanın borç İaksitlerinin #aizlerini ördölkek (için 4859 senesinde istikraz âkdine Maliye Nazırı memur eden bir iradeyi imza €der etmez bir sene eyfel süru hüma- Yunüun icra edildiği sahayı salın almak gi kendisine 400,000 âltın tedarik yiemesini diğer bir irade ile nazır pa- Şaya tebliğ eylemişti! ” Maliye ısluhatında şâhane bir adım Olacaktı bu! . Siyaset dersi Bultan Mecidin kız kardeşi Adile sultanın kocası Kaptanı Derya Meh- Amed Ali paşanın Fransız elçisi 'Thöüve- “el ile araları dalma şeker renk deyam etmiştir. Yy Thouvenel mezuniyetle memleke. i tine dönecekti. Sultan Mesid elçiyi hu: Susi surette huzuruna Kabul etmişti. “Phouvenel bu mülâkalta devletin idar , resinden harici münasebetlerinlen bahsetti; bir takım tafsi bü- © İundu. Kaptan paşa elçinin huzurda ken. di aleyhinde bulunacağından endişe- de idi; elçi ise Mehmed Ali paşayı ağ- 24 almamış, paşa dabu süküttan pek memnun olmuştu. ç «Âli paşa elçiye bir veda ziyafeti ver- mişti. Mehmed Ali paşa bu ziyafete davet edilmek arzusunu gösterdi. Fa- kat Âli paşa Fransa sefaretinin Meh- med Ali paşanın tavır ve muamelele. rinden şikâyetleri hiç eksik olmadığı. ni, elçinin paşanın huzurundan mem- © nur kalmıyacağını düşünerek bu arzu: yu yerine getirmedi. Mebmed Ali paşa bundan pek mü-. > oldu. Haysiyetine dokunan bu iameleden dolayi elçiye iğbirarı art lezuniyet müddeti bitip İstanbula etinden sonra Thouveyel Beyoğlun. i Fransız sefatethanesinde üçüncü polyonun ağustosun on.beşine tesa £ eden gününü parlak merasim ile etmişti. »beyin başkâtibi Emin bey ile di. hümayun tercümanı Arifi bey de vekil Arifi paşa- padişah ile Babi. âli nâmina tebrikât ifâsına sefarete gölmişlerdi. © Öğşi-Thouvenel Eminve Arifi hey. » lere teşekkür ederken şu şikâyette bu- Yundu: — Padişah ile hükümetin son dere- “ceds militeessir olacaklarından şüphe “etihediğim bir nezaketsizliği size ha- , ber vermemeği yapamıyacağım. Bu- ha ses çıkarmamak benim için müm« kün olamaz. Halicin medhalinde du- Osmanl: briki donanmamıştır ve öğlede Fransız bayrağını selâmlama- mıştır! » Bu haber Emin ve Arifi beyleri yüz- “lerinde aşikâr okunan bir heyecana “düşürdü. “Elçi devam etti: — Mezunen gittiğim Fransadan dös imde Sakızda Osmanlı bahriyesin; | * İden beş gemiye raslamıştım. Kimse.iba- na hal, hatır sormağa gelmedi. Bu ne- zaket noksanı daha o vakit bana do- kunmuştu. Fakat bu defa gösterilen muamele hiç özür götüremez. Çünkü limandaki bütün Fransız ve ecnebi gs mileri sefaret stasyonerinin tezahüra- tana iştirik eylemişlerdir. - Emin ve Arifi beyler elçinin şikâye- tini derhat sadrazam Âlipaşa ile pa- dişaha bildirdiler; Âli paşa: Babıâliye giderken brikin donanmamış olduğunu görerek ge- retti, Brik kumandanı Fransız stasyöneri kumandanına Fransız bayrağının se- lâmlanacağını bildirdi. o Stasyoner Fransız elçisini Tarabyaya götüreceği sırada selâmlandı. Bu anda bir tersane kayığının kuv- vetli kürek darbelerile stasyonere yak» laştığı görüldü. Kayığın-içinde bir bah- riye Jivasile bir tercüman vardı. Bun- lar stasyonere çıkarken elçi Thouye- v — Bu memurların gelişinden anla- râtora karşı kabahatlı olduğunu ka- kendi ağzından dinliyebilir. Bunu bu memurlara söyleyiniz! Emrini verdi. Mehmed Ali paşaya çoktanberi bir ders vermek fırsatını gözetliyordu. Bu defa kuvvetli vesileyi bulmuştu. Elçi Tarabyaya varınca Emin ve Arifi beyler tekrar geldiler; hâdisenin toessüfü bâdi olduğunu, ne padişahın, ne sadrazdmın bu nisyandan mesul ol- madıklarını, bu bapta tahkikat yapı: Jacağını temin ettiler. Ali paşayı kabahatlı görmiyen kalma mıştı. Paşanın kazandığı nüfuz ve kud- yordu. Âli paşa elçinin haklı şikâyet- lerinin arkasını almak için kaptan vizitesi. yapmasını münasip buluyor- du. Mehmed Ali paşa da kibir ve gu- rurunu kırarak bu ziyareti yaptı; ken. disinin imparator mümessilinin dost- larından sayılmasını arzu eylediğini söyledi. Bu teminatın hakiki olduğu- na kimse inanmamıştı. Fransız elçi- si Mehmed Ali paşanın hakiki dostlu- ğunu elde edemiyeceğine emindi. Za- ten Thouvenel Mehmed Ali paşanın Fransız sefaretinin hasımları arasin- da mevki almak için evvelâ iyi düşü- nüp hesap etmek lâzım geleceğini an- lamasından başka birşey istemiyordu. Bu maksad da elde edilmişti! Osmanlı devletinine hali pek fena görünüyordu. Hazinenin dibine darı ekilmişti' Fakat şarka aid bir mucize gibi letin ölmüş te Samanla doldurulmuş denilebilecek vücüdünün birkaç seve yordu! bahat kimde olursa olsun doğrusu bu harap oluyor, yeni yapılmak istenilen: ler tutmuyordu! Abdülmecidi de, Âli paşayı da yuvar. lamak için teşekkül eden bir ihtidi Yakalanan ihtilâl reisleri idama mahküm olmuşlardı. Fransız elçisi 'Thouvenel bunları tanımıyorsa da kap- tan puşa takımının bu hükümde mü- essir olduklarını anlayınca bu mah- kümların hayatlarını kurtarmak için padişah nezdinde hüsusi bir teşebbüs. te bulunmağı insaniyet duygularına uygun gördü. Abdülmecidin «şahane nümayişlerde» Fransız elçisinder) tel. kin almaya ihtiyacı yoktu ahıma ha- Teketinin Avrupa efkâri umumiyesinde hasıl edeceği iyi tesir hakkından böyle bir teminat da alınca idam hükmünü kalebendliğe tahvil etmekte hiç terod. düd etmedi. | dtiab, daha ayakta duracağı tahmin olunu. | Königebg. I e kadar dansa devam Arkası var), İ Türkiye üzyon Postaları DALGA UZUNLUĞU 1639 m, , —O183 Kes, 120 Kw. T.A Ç I974m. 15195 Kes 20 Kw. T.A P. 3170m. Me Kes. 20 Km. ANKARA RADYOSU Perşembe 5/1/9389 TÜRKİYR SAATİLE 1230; Türk müziği (PW, 13: Saat, ajans, haberleri ve meteor - Ankara, 1310 - 14: Müzik (küçük orkestra) 1 - Zampa - üvertür (Herald), 2 - Küçük Dük opere- tinden potpuri (Lekoki, 3 - Valteriled (Mâmel), 4 - Balayı (Ww. Noaki, 5 — Krallar - askeri mar; (R. Kasniği, & - Llebesleld (Anjet Berjer), 1880: Türk müziği - (Karişik program) Sax heyeti - Hakkı Derman, Eşref Kadri, Hasan Gür, Basri Üfler, Ahmed Tokay, 19: Könüşma (ziraat santi), 19,20; Sant, ajans, me- teoroloji ve ziraat borsası haberleri, 1930: Türk mügiği - dincesâz heyeti - mahür faslı), -20,15:. Konuşma, 20,30: Saat; es- ham, tabvilât, kambiyo - nukud borsası 2040: Müzik (oda müziği) Cas lanlar: Piyanist (Werhunde Erkin); viyo- lonist (Necdet Atak), Bestekir piyanist (Ulvi Cemal Erkin, - Piyano ve keman için minin sancaklarla donanmasını em. | sonat (Ulvi C, Erkin ve Necil Közimi pi- yano sesleri, piyano s0l6 sonat, 2140: Saat, esham, tahvilât, kambiyo - nükud borsası > fiatleri, 2150: Türk müziği - (Yurd havaları) Okuyan (Mahmud Ka- rındaş), Çalanlar - Kema) Niyazi Seyhun, Rüşen F. Kam, Sadi Yaver Ataman, 2225: Temsil - bir Drma - Uyanan Kadın - ya- zan (Andre dö Lor), Türkçeye çeviren (Ekrem Reşidi, 2240: Müzik (radyo or- kesirası - Şef: Hasan F.-Alnar) 1 - Ümid veren, (Bethoven),, 2 « Balet sültü (Lull Motl), 3 - Prösiyoza - uverlür - (Veber), 4 - Eğer ben kral olsaydım (Adami, $ - Kayzer Vulzer (J, Sitavss), 2345 - 24 nel.sefaret baş tercümanını . çağırdı Son hjans haberleri ve yarınki program, Avrupa istasyonları: Saat 20 de Berlin 20 plük — Breslav 20 - 2225 ka- şildığı Üzere eğer kaptan paşa impa. | Fsık müzika — Dansig 20:20 orkestra — Hambg. 20 hafif muzika — Lelpalg 20 düns — Münih 20,10 karışık muzika — bul ediyorsa imparatorun İstanbulda-| Berom; 2055 Thomas'm «Mignan» ope- ki mümessili paşanın özürlerini ancak| rası — Budap, 2025 Viyolonsel — Hel- singfors 20,50 orkeştmm Kovno 2030 konser — Londra 2030 hafif musika — Oslo 20,50 keman ve piyanu — Sofya 20,15 konser — Rad. Toulouse 2025 salon muzi- Fransız elçisi Kaptanı Derya Damad | Kası — Varşova 20 karışık;muzika, Saat 21 de Berlin 21.10 dans — Destech, 5. 21,10 orkâştra — Frankft,, Königebg. ve Şlitig. 21,19 Karişik musika — Hambg, 21,10 bü- yük orkesira — Leipaig ?i10 orkestm — Münih 21,10 Heidrieh'in »Boğaziçinde bir gece» opcreği — Viyâna 2110 karışık muzika — Athlone 2105 orkestra — Bel- grad 21,20 orkestra — Berom, 21 operaya devam — Budap, 21 «Elisabel: opereti — Helsingfors 21,50 orkestra — Kopenhag 2110 - 23 orkestra konseri — Kovro 2150 Vükelâ arasında Damâd Mehmed | konser — Lüksemburg 2140 hafif muzl- ka — Milâno 2135 hafif musika — Rad. Paris 21 karışık muzika Sofya 2150 konser — Stokholm 2130 akordeon — ret memleket hakkında muzır görülü. | Rad. Toulouse 21 hafif. muzika, Saat 22de Berlin 22 dansa devam — Breslav 2225 piyano — Frankft,, Königsbi. ve Ştuttg. paşanın Fransa sefaretine bir «nezaket| 23 karışık muzikaya devam — Münih 22 Operete devam — Berom. 22 operaya de- vam — Bordo 2280 - 430 Reyer'in «Maltre Volfram» opera — Budap. 23 operele devam — Helinelor 2146 hafif muzika — Hllrers. 1 22 opema — Lyon 2230 Massenet'nin «Griseldis» ope- rası — Nis, Rad; Paris 2230 - 2430 kon- ser — Roma 22 orkestra — Stokholm 2230 Verdi'nin «Aida» operası — Rad Toulouse 22 karışık muzlka: : y Saat 23 de Hambg. 23,20 - 1 orkestra — Könligsbg. 2340 - 1 dans — Münih 23,20 - 1 dans — Diğer Alman İstasyonları Şlutigarttan naklen 2330 - i halk muzikası ve hafif muzika — Bükreş 2315 Rumen örkesten- - si — Droltviş 23,25 orkestra — Helsingiors 23,10 orkestra — Hilvers I 2325 hafif muşika — Komo 23 dans — Lüksemg. 2340. senfon. Xonser Paris. Elife, Mohntpelller 23 Konser — Bofya 23 dans — Rad. Toulouse 2340 operet muzikas — Wies Reg. 23,10 İngiliz muzikası — Var- dev şöra 23,02 orkestra. Saat 24 den sonra Deutashl, 8. 24 - 1,25 büyük orkestra — Hambg. 1 e kadar örkestraya devam — Münih 1 e kadar dansa deyam — Diğer Alman İstasyonları 1 e kadar Ştuttgart- Bazıları padişahı, bazıları da sadra-| tan makle devam — Droftviç 2430 - 115 zam Âli paşayı itham ediyorlardı, Ka. | #&lon muzikası, 115 dans — Mivers. 24,50 dans — Kopenhag 24 - 130 dans — Londra 24,25 dans — Rad. Toulouse 2445 idi ki, devlette hiç birşey ciddi süret- | hafif muzika — Varşova 24,05 Leh mu - te tamir ve ıslah edilmiyordu. Eskiler | zikası — Kolonya, Breslar, Viyana 1 - 4 gece muzikası — Frankft. ve Ştutig 1-9 gece konseri — Lüksemburg 1 - 130 dans, AKŞAM MATBAASI mm ei een teze ezin na anna TARİHİ TURAKINA Yazan: İSKENDER P. SERTELLİ ROMAN 'Tefrika No, 19 sem. Türkistan valisi Mesud bey rüşvet yemez, hırsızları şiddetle cezalandırırdı. Turakina tahta oturunce kaçtı O güne kada: - denebilir ki - Irgay kadar hiç bir çotuk bu derece yok- sulluk içinde büyümemişti. Akay, Irgayı. yetiştirmek için. her türlü mahrumiyete katlanıyordu. Akay, günün birinde, bu çocuk- Ja - nasıl olsa - Sarı Uygur tahtına oturacaktı. Akayın büna imanı vârdı. Tangut'lar, Turakinaya nasıl boyun eğdiler? Oktâyın ortacna oğlu Kotan, Tan- gut eyaletini idare ediyordu. Oktay han öldüklen ve yerine naibe olarak Turakina geçtikten sonra: «Biz, ba- Şimizda kadın istemeyiz! « diye ayak. Yanmak istiyen Tangutlar, Moğol tahtına prens Kotanın geçmesini is- temişlerdi. Kotan, bu eyalette bir hükümdar gibi yaşıyordu. Tangutlara: «Benim büyük kardeşim varken, Moğol tah- tına olurmak bana yakışmaz!ı de- Kotan çok insaflı ve babasını çok sever bir çocuktu. Gerçi büyük kar- deşi Keyük ile arası açıktı amma. onu da kırmak islememişti, Turaki- na Moğol tahtına olurunca, eyalet- leri idare eden bütün prenslere birer buyruğ göndererek: «Bundan sonra benim emrim altındasınız!» demişti. Oktayın amcası. Odçiğinden baş- ka, bütün prensler Turakinaya; bo- yun eğmişlerdi. Biraz sonra prens Keyükün tehdidi ile Odçiğin de Tu- rakinaya boyun eğdi. Fakat, Tangut- lar arasında çok uyanık ve akıllı adamlar vardı. Bu sırada vezir Çing - Kay da Karakurumdan kaçarak, Tangut iline gölmiş've Kotana sığın- mıştı. 'Turakina; eski veziri, Kotandan istedi... Kotan: «Kurultay toplanın- ca gönderirim. Bir suçu varsa, O zaman kurultay cezasını verir!» dedi. Turakina bu yüzden Kotana kırıl- Çing - Kay gibi çok akıllı bir vezirin Tangut İlinde bu- lunmasından kuşkulanıyordu. Kotan, eski vezirle temas edince, böyle bir akıllı devlet adamının ken- disine sığınmak üzere Tangut iline gelmesinden memnun oldu. Ve Çing - Kay'den istifade etmek istedi. Çing Kay göze görünmeden çalı- iyor ve Kotana yardım ediyordu. Eski vezirin (ilk işi, 'Tangutları, Turakinaya boyn eğdirmek oldu. Prens Kotan, bu kadar zeki ve akıllı. bir devlet adamının ne diye Karakurumdan uzaklaştırıldığına şa- şıyordu. Böyle değerli bir adam hapsedilir miydi hiç?... Prens Kotan bu vezir Sâyesinde, 'Tangutlardan muntazam vergi ak masını, Moğol dilinin Tangut ilinde yayılmasını kolayca temin etmişti. Kotan bu esnada imparatoriçeden şöyle bir buyruğ aldı: « «Bundan sonra, Tangut ili- ne iltica edecek her hangi bir düşmanımı derhal bana gön- dereceksin'e Bu sirada Turakina, Çin vali umu- miliğine Abdürrahmanı tayin etmiş- ti. Abdürrahman Çine varmadan, ondan önceki vali Mahmud Yalovaç ta Çinden Tangut iline kaçmıştı. 'Turâkina, Mahmud Yalovaçı da hapsetmek istiyordu. Kotan, impa- ratoriçeden bu emri almca müşkül vaziyete düşmüştü; Maamefih, ilk gönderdiği mektubu her ikisi için Mahmud Yalovaç, Çinde büyük 15- lahat yapmıştı. Denebilirdi ki, Çin- de Mahmud kadar âdilâne ve heki- mane idare eden hiç bir vali yoktu. Mahmud Yalovaç, Çinden ayrılırken, bütün Çinliler arkasamdan ağla- aşa. Çinliler onun yerine gelecek vali- man Pekine varır varmaz idareyi eli- ne -aldı ve Türakinanın gözüne gir- mek ve yaranmak için Çinlilerden Ağır vergiler almağa, halka işkence yapmağa başlamıştı. Mahmud Yalovaç, Tangut eyaleti- ne 'geldiği gündenberi - gerçi pren- sin adamları vasıtasile hayatı enini- yet.altında bulunuyorsa da - içinde bir korku vardı. «Acaba Turakina- nır cellâdlarından biri gizlice bura- ya, beni takibe geldi mi?> Mahmud Yelovaç bir gün bü en dişesini prens Kötana açtı; — İçimde bir şüphe var, dedi, Tu- rakinânın burada gizli elleri bulün- madığından eminmisin? Kotan hayretle Mahmudun yüzü- ne baklı; — Benim yurdumda, -benim elimin sesinden başka bir ses duyulmaz. Dedi. Kotan, ne de olsa tecrübesiz bir gençti. Mahmud Yaloyaçın şüp- hesini pek minasız bulmuştu. Kotan, Mahmudun yattığı çadıra dört nöbetçi dikmişti. Bu nöbetçi ler prensin sadık adamlarıydı. Kolan - Mahmudun yâninda - nö- betçilere: — Yalovaçın çadırına yabancı * bir el uzanırsa, hepinizin boynunu vu- rurum! Demişti. Nöbetçiler gece osabahs kadar uyku uyumuyor, çadirın dört çevresinde dolaşıyorlardı, «Yâsa» ya bağlılık böyle olur... Bir gün Tangutların ileri gelenle- rinden biri prens Kotanı ziyâret etik. Bu adam oldukça kuvvetli bir kabi- lenin reişi idi: -—— Ben, Oktay hana çok bağlı idim, dedi, o öldükten sonra, karısı Tura- kinaya karşı, ancak senin zorunla boyun eğdim., Fakat, hakikati söyle- mek gerekse, ben ve kâbilem, bir ka- dına böyun eğmek niyetinde değiliz. Şimdi beni can kulağiyle dinle, oğul! Bizim yurdumuz büyük bir hanlığın hazinesini dolduracak kadan zen- gindir. Biz, seni başımıza han yap- mak İstiyöruz. İlimizdeki bütün ka- bileler seni «Tangut hanm olarak nun. için uzunboylu düşünmeğe bile lüzum yoktur. Ayağına gelen . yar- dımcılardan da istifade etmek müm- kündür. Karakurumdan kâçün vözir Çing - Kay'ı yanıma vezir olatak alır- sın! -Mahmud Yalovaç - gibi “değerli bir. devlet adamını da Tangut valisi nasbeder ve böylece hükümetini bu- rada kurar, derhal hanlığın edersin! “ Kotan, reisin sözlerini dikkatle dinliyordu. O güne kadar prensin ak- Umdan böyle bir şey 'geçmemişti. Re- sin. teklifi pek te mânasız ve mev- simsiz değildi. Kotan, Tangut ilin- de yerii bir hanlık ilân ederse, buna kim karşı köyacaktı? Tangutlar çok kuvvetliydiler, “At- ları binicilikte ve döğüşte en çok tanınmış kimselerdi. Hadiselerin ve tesadüflerin yardımiyle Çing - Kay ve Mahmud Yalovaç gibi iki inühim devlet adamı da Kotana iltica etmiş bulunuyordu: N Kotan, hiç kimseye danışmadan, Tangut reisine şu cevabı verdi: «— Ben, Cengiz hanın *Yasaş sını korumağa ant içtim. Büyük kardeş. lerim hayatta iken, hanlık bana ya- raşmaz. Kurultayın toplanmasını bekliyeceğiz. Kurültay kimi seçerse, ona boyun eğmek vazifemizdir.» Damarlarında Cengizin kanı ya- şayan Kotan merd ve hileden, desi. seden hoşlanmaz bir gençti. Reise bu cevabı vermekle, Moğol yasasına büğ- Tangut reisi söylediklerine piş man oldu... Daha fazla ağzını aç“ mağa fırsat bulamadı... Kotanın yâ- nından ayrıldı. Talih, bir prensi tahta oturtmak için - Kotana olduğu kadar - hiç kim- seye yardım elmemişti. Fakat, o, kendinde bu ihlırası duymadı. ve relsin teklifini reddetti, (Arkası var)