3 Kanunusan! 1959 — Biz niçin az gülüyoruz Amerikalıları gözlerinden yaşlar gelinceye kadar göldüren bir söz! Gülmek yalnız manevi bir ihtiyaç değil ciğerler ve âsab için de maddi bir r Gülmek insan yüzünü bir kat daha güzelleştirir Bir arkadaşım anlattı: — Yeni yılın ilk günü, tramvay- M Beyoğlundan İstanbula dönüyor- dum. Senebaşı gecesini eğlence ile ge- giren bir gehiçler kafilesi de ayni traravayda,.. Delikanlı Beşe inçindeler,.. O kadar bol, o kör dar içten gülüyorlardı ki çok hoşu- ma gitti Amma nasil gülüyorlar? Meselâ iç- lerinden biri tek bir kelime söylüyor. YParaza «sandalye» diyor, Ne gülünse- eek, ne hkaha atılacak bir kelime,.. Fakat sandalya kelimesi daha söyle nir söylenmez, kahkahalar atılıyor, bütün gençler kırılırcasına gülüyor- Jardı, Kendi kendime 8 kolaylıkla, ne içten gülüyor- | lar?...» diye düşündüm. Onların bu hali hem hoşuma gitti, hem de bu ka- dar kolay gülemlerine hayret ettim...» Dostumun bu derece kolaylıkla gü- Jenlere hayret etmesine hak verdim. Çünkü biz o kadar zor ve derece a3 gülüyoruz ki... Dünyanın her tarafın- da gülmek için büyük bir propaganda yapıldığını işitiyoruz. Hattâ bazı yer- Jerde suni ipek, sun' tereyağı ve saire gibi suni neşe uyandırılmağa çalışı dığını duyuyoruz, Pürüzsüz bir kahkahayı buzün bü- tün dünya insanlık için en büyük ha yat kuv: , yaşama mücadelesinde en kuvvetli silâh addediyor. Bizim son derece güç güldüğümüzü ben Ye- nidünyada bir kere daha anladım. Bir gün Nevyorkta İstanbullu bir ürkadaşımla kal miştik. Ben büyük salonun bir köşe- sinde şuyordum. Arkadaşım da salonun tâ öteki tarafında, etrafındaki Amerika- hlarla görüşüyordu. Bir aralık sale- nun öbür ucundan bir kahkaha tu- fanı koptu, Amma ne gülüş, ne kah- kaha!... Arkad yikal na gülüyorlardı, Yu dostumun ilk konuştu; yerlere yatıp yatıp gülüyordu, Bu sı- rada salona bir Amerikalı daha girdi. Çügim adamın yanına yaklâştı. Yeni giren Ne gülüyorsunuz? Bana da söy- leyiniz... dedi De İstanbul- ısına gülen Aman... dedi, ne söyledi biliyor musun? Ne tuhaf bir şey söyledi Arkad lediği nükteyi sa- yeni giren «dama anlattı. mn SÖ r, genç kızlar İ balik bir meclise git- oturmuş, etrafımdakilerle konu- | ) n bir sey söylemişti. Ame- | Bunun üzerine o da kasıklarını tu- ta tuta, gözlerinden yaşlar boşana bo- şana gülmeğe başladı. Artık bu derece içten gülmelerinin sebebini ben de merak etmiştim. Yan- larına yaklaştım: — Ne var? - diye sordum, Cevap verdiler: — Arkadaşımıza Amerikan sigarası | ikram ettik: «Sizin tütünleriniz hoşu- ma gitmiyor. Nerede bizim 'Türk tü- tünleri.,.» dedi. Biz de sorduk; «Sizin tütünlerin bi- zimkilerden başlıca farkı medir?..> Bu sualimize ne cevap verse beğenir- siniz? — Bizim tütünlerin yaprakları dar ha küçüktür. Sizin tütünler Pabuç kadar,.. Demez mi? Tütün yaprağını pabuca benzetmek ne güzel buluş ds- ğil mi? Kah, kah, kah, kah, kah... Bu söze benim gülmediğimi gördük- leri zaman hayretler içinde kaldılar. Hattâ birisi sordu — Niçin gülmüyorsunuz? Vakıa gülünecek şey vardır, gülün- miyecek şey vardır. Her halde gülmek hususunda biz çok müşkülpesend in- sanlarız. Neredeyse bizi gıdıklasalar bile gülmiyeceğiz. Muhakkak ki bu- gün artık yaşlanmış, hattâ orta yaşa gelmiş neslin öyle bol bol gülmemeleri sebepsiz değildir. Çünkü bugünün ih- tiyarları, orta yaşlıları öyle bir devir- de yetişmişlerdir Kİ, o zamanlar gül. mek en büyük hafiflik, hattâ bir ayıp- tı. Biraz fazla gülen çocuğun tebes- sümü, Kalıkahası acı bir ihtarla he- | men dudaklarında bırakılırdı. Ben sınıfta güldüğü için - hem de ders zamanında değil, mütalâa deni- len vakitte - muvakkat tard cezası alan bir arkadaşımı rim, Gülmeği bizim çocukluğumuzda bu derece bü- yük bir kabahat a erdi Bugün güç gülmemizin sebebini al- dığımız biyeye ati emiz her hal de daha doğru bir şeydir. Geçeni in çocuklarına k için Av alı bir mürebbiye İstanbula gelmiş. Kadın bakmış, bakmış, dil öğreteceği ailenin çocukları hiç gülmüyor. Çocuklar bü- yük bir adamdan daha çok ciddi, Mü- babaya sormuş: uklar hasta mı? rde bi rebbiye evv ii — O halde niçin gülmüyorlar? Ken- j dilerinin güldüklerini pek nadir görü- yorum. hayretler içinde ihtiyaçtır ez gülüyorlar?... Halbuki düşnülecek olursa yeryü- zünde en fazla gülecek , neşelenecek insanlar bizleriz. Dünyayı kasıp kavu- ran buhrandan en âz müteessir olan bizleriz. Bütün Avrupa memleketleri, biribirlerine muharebe haberleri gön- derir, muharebe istekleri karşısında bulunurken, biz herkesle dostuz. Eski bir söz vardır: eNiçin çehreni asıyorsun, Karadenizde vapurların mi battı?» derler, Bizim Karadenizde ba» tan gemilerimiz de yok... Niçin bu kadar az gülüyoruz? Hal- buki insanların gülmeleri yalnız ma- nevi bir ihtiyaç değildir. Ciğerlerin, âsabın da gülmeğe son derecede ihti- yacı vardır, Gülmek, kahkaha ayni zamanda mağdi bir ihtiyaçtır. İyi çalışmak, iyi yaşamak için hayatın tuzu addedilen gülmeden bol bol nasibimizi almalı- yız, Hikmet Feridun Es Edirne köy öğretmen okulu Alpulluya naklediliyor Edirne (Akşam) — Edirnede Kara- üğaçla açılan Köy öğretmen okulu- nun Alpulluya nakli Maarif Vekâle- tinden tebliğ edilmiştir Okul, Alpulludaki yeni ilkmektep binasında bu yıl tedrisatını yapacak ve önümüzdeki yaz mevsiminde okul binası inşaatı bittikten sonra oray& nakledec: Mektep, Bu iş on beş, yirmi güne kadar sona 1400 kuruş 2700 kuruş wçş . 49, Posta Ittihadına dahil vmıyan ecnebi memleketler; Seneliği 3600, altı aytığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Zilkade 12 — Kasım 57 8, İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı EB. 224T 244 126 var 1209 13eji va, 540 72601218 1439 1652 1820) Babılli elvan Acımusluk sokak No. 13 | Idarehane e. İİ a 64,236 ton üzüm 35.6 ton incir ihrac edildi Piyasada izim ve incir fiyatları çok sağla yeni yıl incir mahsulü satıldı Üzüm ve incirin depolara sevki İzmir 23 (Akşam) — Mevsim baş- langıcından şimdiye kadar İzmir bor- sasında 63309 ton üzüm satılmıştır. Fiatler sağlam ve yüksektir, Düşme- sine ihtimal verilmemektedir, Mevsim başlangıcından 14 birincikânun ak- şamına kadar İzmir limanından dış | memleketlere 64236 ton üzüm ihraç edilmiştir. Geçen yıl aynı müddet zar- | fımdaki ihracat 16550 tondu. Bu yıl yalnız Almanyaya ihraç edilen üzüm mikdarı 45933 tona baliğ olmuştur. Geçen 'yıl aynı müddet zarfında A- manyaya 5176 ton üzüm ihraç edil mişti, İncir: Mevsim iptidasından şimdi- ye kadar İzmir borsasına satışı kay- dettirilen incir mikdarı 20383 tondur. Gene mevsim başlangıcından 14 bi- | rincikânun akşamına kadar İzmir 1i- manından ihracat 35674 tondur. Ge- çen sene aynı müddet zarfındaki ih- racat 24432 ton idi, Bu yıl yalnız Al manyaya ihraç edilen incir mikdarı 14574 tondur. Geçen yıl ise 5016 ton idi, Son haftanın incir fiatleri süz melerde 12 - 20 kuruş, ellemelerde 10 - 15 kuruş, paçallarda 7,5 - 11 ku- Tuş, hurda 7 kuruştur. Fiafler çok sağlamdır. Piyasada yeni yıl mahsulü incir kalmamıştır. Pamuk: Son hafta zarfında fia yükselmekte devam etmiştir. H mallar kilosu 48,5 - 49 kuruştan, deliler 49,5 kuruşta; lar Akala nevidir. Yel kuruştur. Son hafta zarfında 5 yesi Almanyaya, 401 balyesi Rom yaya olmak üzere llmanımızdan raç edilen pamuk mikdari 937 dir, Mevsim başlangıcından kadar yapılan pamuk ihracat balyeye baliğ olmuştur. Geçen y nı müddet zarfındaki ihracat 8 balye idi. Pamuklarımızın başlıca ciları İtalya, Romanya ve Alman dır Zeytinyağı: Piyasada fiatler y setmiştir. Hazır mallar kilosu 41, deliler 42 kuruştan satılmaktadır. | hafta zarfında ihracat yapılmam tır, Mevsim başlangıcından şimd kadar yapılmış olan zeytinyağı ih catı 5103 tondur. Tütün: Piyasada tütün satışları vam etmektedir. 15 ikinci teşrind şimdiye kadar Ege bölgesinde 8 lan tütün mikdarı 25 milyon kilo bulmuştur. Son zamanda fliatler k başına 25 - 35 kuruştur. ba şimd 18 Askeriye köyüne iyi bi memba suyu getirildi Burdur Cezaevinde mahküm çalış tırdıyor ve kendilerine ders veriliyi Askeriye köyünde husust pansiyonlu Ilkokul Burdur (Akşam) — Isparta ve Af- yan şosesi üzerinde Burdura sekiz ki- lometre uzaklıkta bulunan Askeriye köyünde beş yıl önce açılan ve yeni- den yapılmış olan mhteşem binasına taşınan yati okulunun bütün eksik- leri tamamlandığı ve gereken ders levazımı da temin olunduğu halde köyün temiz bir içme suyuna sahip bulunmaması yüzünden büyük sikım- tılar çekilmekte idi Valimiz B, Savaşın himmetlerile Askeriye yatı okulu himaye heyeti adına tertip olunan güreşten temin olunan hasılata vilâyet hususi idare. since de verilen 400 liralık bir yar. dımla bir kilometre mesafede bulu. nan çok güzel memba Suyu demir borularla köye getirilmiştir | Köy ve okul şimdi bol suya kayı muş ve ayrıca yolcuların da İ; leri için yol üzerine bir çeşme didi miştir, Burdur Cezaevinde gerek hapisb nenin ıslah ve tamiri, gerekse ma acılık ve trikotaj ları görülecektir, de bulunan okur yaza? an mahkümların okutulmâları, gilerinin arttırılması için Hapis » bir de dersane tesis olun1s sıraları da sanatkârlar #â'aÜnd, yapılmıştır. Cezaevinde haftada iki ÖSİ2 Olm üzere derece verilecektik, Bun tavzif olunan oöğretmö” 08 pa olarak çalışmağı kabi N başlamı”*