POLİTİKA İtalyanlar Fransız Somali- sini ele geçireceklerinden : .. emin görünüyorlar Fransa ile İtalya arasındaki dava arazi noktasından Tunus ile Fransız Somalisine inhisar etmektedir. Tunus üzerinde anlaşmalarına imkân görün- memekte ise de Frnsız Somalisi üzerinde nihayet uzlaşmaları pek güç olma- yacaktır, Çünkü Fransız Somalisi arkasındaki zengin hinterlandı, imparatorluğunu kaçırdığından ve buradan Habeşistanın merkezi Adisaba- baya giden demiryolun bir gün İtalyanların çıkarmaları muhtemel zorluklar dan dolayı Fr sız şirketi tarafından işletilemiyecek bir hale irilmesi muhtemel bulunduğundan hattın Fransa için iktısadi ve siyasi büyük ehem- miyeti kaybolmuştur. Burasınm halihazırda Fransa için ehestimiyeti cenubi Fransa İle “Ma dagaskar adası ve Uzak Şarkta Hindi Çini müstemlekesi imparatorluğu arasındaki askeri ve ticari nakliyatta mühim bir istasyon olmasından iba- ret kalmıştır. Fransız Somalisi Kızıl denizi Hind Okyanusuna rapteden Babülmendeb boğazına yakınlığı itibarile sevkülceyş cihetinden ehemmiyeti haizdir. Lâkin Frarisa 1935 senesinde yaptığı anlaşma ile mezkür boğazın tam ortasında ve İngilizlere ait Prim adasının tam karsısındaki Dumeyreh ada» sını ve Fransız Somalisinin boğazım garb sahilini İtalyaya terk ve teslim etmiş olduğundan sevkülceyş hâkimiyetini İtalya bırakmıştır, Fransız Somalisinin Fransanın elinde kalması şimdilik şeref meselesin- den başka bir şey değildir. Maahaza Fransa burasını Şiddetle müdafaaya karar vermiştir. Bunun için Fransa müsfemleke ordusunun en güzide ke talarını alelâcele buraya göndermektedir. Marsilyadân ayrihrken bu kıta- lara Fransız evlâtlarının Kani bahasına alınân Sömalihin sonuru Kadar müs“ dafaasna bütün Fransünin İtimd ettiği yüksek rütbeli kumandan tarafin- dan nimayişkârane bir surette beyan edilmiştir. İtalya hükümetinin naşiriefkârı olan gazete ise yeni İtalyan imparator. luğunun kalbgâlma giden en yakın deniz yolu Cibuti olduğundan Fransız Somalisinin hiçbir zaman Fransanın elinde kalamayacağını açıktan açığa neşretmiştir. İtalyanlar yeni büyük vakada Fransız Somalisini €le geçire- ceklerinden emin görünüyorlar, AKŞAM Benden ayrılmak istemiyor musun ?.. Amerikadan gene bir haber geldi. Tahmin edersiniz ki, bu haber de duyanları şaşmtacak bir haberdir, | Anlatalım: Kaptan Spenser Buale karisile ge- çinemiyor. Belki de uzun günler ka- nsından ayrı yaşadığı için karısı Si- kılıyor ve kocası seferden döndüğü zaman gırgır, virvır adamın kulakla rını yıyor... Kaptan bir kaç mahkemeye. baş- Yuruyor, karısından ayrılmak istiyor. Fakat kadın buna hiç de taraftar de; gil: Ölmesin, bitmesin, kapımdan git- mesin! diyor. Bir gün sefere çıkmak üzere olan kaptan karısına müşfik davranıyor: — Karıcığım diyor, benimle bera- ber sefere çıkarmısın? o Sana Pasi- fik adaların gösteririm, Güzel bir Neler yaparlar? Filozof 'Tene göre, insan doğduğu iklimin mahsulüdür. Bunun için İn- giliz Almana, Alman Fransıza, Fran- 8iz Japona, Japon Rusa benzemez. Deyli Miror gazetesi bir anket açtı. Dedi ki: — Bir milletin karakterlerini anla- | mak için, hiddetlendiği yaptığını bilmek kâfidir Anketin neticesini ilân ediyor: zaman ne «İngiliz bastonunu kapar, dolaş- mağa çıkar. «Fransız. işliha ile mükemmel bir yemek yer. «Japon fotografını çıkarır. «Rus acıklı bir sinemaya gider. Bizce pek doğru değil: İngiliz viski içer, Fransız dücllo eder, deseydi da- Muhtaçlara kömür enli 'Umüm. mütekaidini askeriye cemi- yeti başkanlığından: Cemiyetimizde mukayyed askeri | : mütekald ve eytamı eramilden muh- taç olanlara Kömür ve erzak tevzii mukarrerdir. Muhtaç arkadaş ve ailelerin ikin- ci kânunun altıncı gününden on al inci gününe Kadar sabahin" doku- #undan üçüne kadür erzak kapları Ne umumi merkezimize müracaatla- n rica olunur. Gizli fuhuşla mücadele Karagümrükte oturan Servet 1s- i i seyahat olur. Karısı kabul ediyor. Vapura bini- yorlar. Kaptan gemiyi Pasifik ada- larından birine yanaştırıyor. Bu ada assız bir adadır. Karı koca sahile çe kıyorlar. Kaptan sesini kalınlaştı- rıyor: — Benden ayrılmak istemiyorsun ha?... diyor. Öyleyse bu adada tek başma kalacaksın! Ve sandala. binip gemisine gidiyor. Issız adada tekbaşına kalan kadının işaretlerini bereket - versin oradan geçmekle olan bir vapur görüyor, ka- dını alıp memleketine götürüyor. Ya- rı çılgın bir halde gelen kadın zabı- taya başvuruyor. Kaptan her şeyi itiraf ediyor. Kaptanı tevkif ettiler, Kadın asa- biye kliniğinde tedavi altındadır. Metresi kaça — Metresi kaça? Hayır bu bayan kumaş istemiyor. | Ya ne İstiyor? Boga yılanı!... Vaka Fransada Şatöle civarında büyük bir mağazanın yılan dairesin- de geçer Satıcı izah ediyor; — Yılan metre ile satılır, Uzunlu- guna göre fiati de değişir. — İki metre istiyorum. Kaç para vereceğim? — 900 irak. İki sayici yılanı yakalıyorlar. Du- vara çakılmış olan metreye geriyor- lar, ölçüyorlar ve bu işi mağazada bulunan herkes hayretle seyrediyor. Amma bayanın yaptıracağı çanta ve- ya iskarpinler halis yılan derisidir. Senesine keli tam 193 ayarlı ve 15 sene Garantili bir MOVADO saati İle işe başlayınız. "Altın ve Metal kadın, erkek cep ve kol saatleri Osman Şakar müessesesi minde bir kadının gizli randevu eyi | İşlettiği poüsce haber alınmış, gece | bir cürmü meşhud yapılarak iki erkek ve iki kadın ele geçirilmiştir. .Suçluları mahkemeye vermiştir. Polis, | 6 ay vade ile satılır. Bankalar caddesi No. 47 Voyvoda han zemin kat BEYAZIT : Üniversite caddesi No. 28 KADIKÖY : İskele caddesi No. 33/2 GALATA : m DiŞTABİBİ BURHAN CEM ar e yem nay Ay e eye Habeşistan * İ | mağa başlıyor. in “Ön bi İZ 926 tan üzü r senede daima çok soğuk ve m 53,0/1” m. bir RIŞ şiddetli oluyormuş 1905 - 1906, 1916 - 1917 ve 1927 - 1928 senele- rindeki kışlar gi- bi 1938 - 1939 kı- şının şiddetli bir kış olup olmya- cağı ilim adamları arasında birkaç aydanberi mevzuuba- his olmakta idi, Bunlar arasında bu seneki kışın son kırk, elli sene zarfın- daki kışların en şiddetlisi olacağını iddin edenler de vardı. Son or, ön beş gündenberi Avrupanın geçirdiği kar fırtınalarına bakılacak olursa bu ilim adamlarının haklı çıktıklarına, ihan- rine , mak Tâzinigeliyor Ayni zamanda her on bir senede bir defa kışın pek Yiya- de şiddetli geçtiği Nazariyesi'de doğru çıkacak gibi görünüyor. İlim adamları bunun böyle olduğu- nu nereden ve nasıl bilirler? Bu cihe- ti bir kere tedkik edelim, Meselâ Ari- zona'da Amerikalı E. Douğlas yeni bir keşifte bulunuyor. Bu ilim adamı Vi yanalı profesör Bruckner'in nazari- yesinden haberdar oluyor. Bu naza- riyeye göre, güneşteki lekeler, arzımı- zın hava ahvali, 35 senelik bir devrin kanununa itaat ediyorlar. Hava ah- valinin daima tekörrür etmesi Doüg- Tas'ı alâkadar €diyor, Amerikalı âlim bu işin esaslarını araştırmağa karar veriyor ve geçmiş senelerin mukayyed hava ahvallerini tedkike başlıyor. Fa- kat Amerikada kaydolunan hava ah- vali ancak 100 sene kadar olduğundan bulduğu kayıtlar kâfi gelmiyor, Bununla beraber, insan elinin kay- detmediği hakikatleri tabiatte ara- Ağaç gövdelerindeki yaş Halkalarından istifadeyi düşünü yor. Bu halkalardan ince ve çelimsiz İ olanların kurak senelere, geniş ve 'e)- yaflı halkaların da bol rahmetli sene- lere işaret edeceğini kabul ediyor. Bu iddia doğru çıktığı takdirde Kalifor- niyanın bin yaşındaki ağaçları son İ Iktisadi meseleler | Kömür, Midyede iki, burada 6 kuruş” 5 . San bir iki gün içinde kömür fiat- leri gene yükselmiştir. Alâkadarlar bu yüselişi şu süretle izah ediyorlar: «Ne yapalım havalar fena, Karadenizden kömürcü kayıkları gelemiyor» Bu ifade yanlış değildir. İstanbula İ kömür sevkeden Şile, Midyeden bura- ya kayık gelmesine imkân yoktur, Bi- hassa Stranca ormanlarının iskelesi olan Miğyeden günlerdenberi kayık geldiği yoktur. Halbuki Midyede bir kilo kömür 2 kuruştur. Midyeden da- hile, Stranca ormanlarına doğru gi- den köylerde kömür 60 paraya kadar satılmaktadır. Asıl derd şudur: Midyede, kayıkların yanaşabileceği bir iskele mevcud de- ğildir. Midyeden kömür almak istiyen i kayıklar en müsaid havaları beklemek | mecburiyetindedirler; biraz hava boz- duğu zaman kâyıkların kömür alma- $ı mümkün değildir. Geçen gün yazdığımız bir yazıda şu fikri ileri sürmüşlük: «Bir şehirde hayatı ucuzlatmak için, o şehrin ikti- sadiyatına hükim olan mıntakalarda da ıslahat yapmak meçburiyetinde- yiz» Midye de böyle bir yerdi, Eğer Mid- yede, kayıkların barmabileceği küçük bir dalgakıran, bir iskele mevcud ol- saydı, fena havalarda bile, Midyeden buraya kömür gelebilirdi. Halbuki bu- günkü şerait alında kömürler vası- tasızlık yüzünden müşteri bulama- makta, diğer taraftan da fakir halk kütleleri 6-7 kuruşa kömür almakta- dır. Kömürü ucuzlatmak için, Midye, Şile gibi küçük kasabalarda İskele, dalgakıran, ve bu iskelelerde biriken kömürleri yağmur altından kurtar- mak için GAÇİAK yapmak lâzımdır. H.A. Amerikalı bir ilim adamı yaptığı tedkikler neticesinde dikkate şayan malümat toplamıştır. Bir Amerikalı da kışın nasıl olacağını evvelceden tayin ederek müşterile- bildirmek için bir büro kurmuştur. asırların haya ahvalini doğru bir su- rette bildirmiş © Fakat Douglas, Kaliforniya çok uzak oralara kadar gitmek istemedi. Arizo- na'nın bin yaşından aşağıya olmıyan çam ağaçlarile iktifaya karar verdi. O havalideki kereste fabrikalarını do- laşarak, kesilen ağaçların son yüz se- ne zarfındaki halkalarının yaziyetle- rini tesbit ve bunlara nazaran yüz 8e- nelik bir hava ahvali haritası tanzim etti. Ondan sonra bu haritayi, elinde mevcud olanson yüz senelik porlarile mukayesd etti ve" mütabakate hayret etmekten kendini alamadı. Demek ki ağaçların yaş hal- kaları itimada şayan birer senelik ha- va raporu olarak kabul olunabilirdi. Bu suretle Douglas, havaların dalma an bir senelik birer devir geçirdiğini kayde muvaffak oldu, Fakat bu ağaç halkaları nazariyesi kışın şiddetli veya hafif geçtiğini kay- dediyor; bunün neden ileri geldiğini izah etmiyordu. Başka bir ilim adamı da Senelerin neden kurak; soğuk, ratıp veya sıcak geçtiğini izah ediyor. Dr, Ç. G, Ab: bot'a nazaran geçirdiğimiz hava ahva- linden, arzımızın haricinde kalan kuv- vetler mesuldür, Abbot, genç yaşında İkon Vaşingtondaki Smityson ensti- tüsü tarafından güneş şualarını ted. kike memur edilmişti, O zaman Abbot uzun uzadıya yaplığı ölçülerden son- ra güneş tarafından neşrolunan hâra- relin yüzde on nisbetinde bir tahav- vül srzettiğini tesbite muvaffak ol muştu. Demek ki güneşten daha az hararet Kerbelâ vakası stanbulda bir kaç gündür sular ke- | İ #ik, müsluklarda bir damla su yok. Bir yerde susuzluk başgösterdi mi akla «Kerbelâ vakası. gelir. İslâm tarihinde pek meşhur olan bü vaka on İki asır eyyei Fırat kıyılarında Kerbelâ ismini taşıyan çıplak bir sahrada cereyan etmiş, Mu- hammedin torunu Hüseyin Emeviye Hü- kümdarlarından Muaviye oğlu Yezidin askerleri tarafından kanlı .bir surette şe- hid edilmiştir. Muaviye dördünel islim- halifesi Alinin ölümünden sonru onun büyük oğlu Ha- sanı ortadan kaldırmak yolunu bulmuştu. Büyük kardeşinin hilâfet hakkından vaz geçmesi üzerine Hüseyin bir müddet se- sini çıkarmamışsa da Muaviyeden sonra yerine oğlu Yezid geçince. Iraklılar ve Hicazlılaria beraber o da Yezidin halife. liğini tanımamış ve kendisini halife ilân etmek üzere çağıran Küfelilerin davetine icabet ederek Medineden Küfeye doğru yola çıkmiştı. Yed, Külelilerle Hüseyinin maksadını haber aldı, Hüseyini durdurmak üzere âs- keri bir kuvvet sevketti, Übeydullah ku- mandasındaki bu kuvvet Medineye git- mekte olan Hüseyine Kerbelâ sahrasında tesadüf etti, etrafını çevirdi. Hüseyinin yanında pek az adam vardı, Romanoflar olonya hükümeti, Romanoflara ald hazineye tesahub etmiştir. Bü ha- zine, taçlardan, gerdanlıklardan mürek- keptir. Maddi kıymeti on beş milyon altın rübledir. Lehistanın Rusyadan alacakla- rına karşı rehin duruyordu. Sovyet hükü- meti, on beş sene müddetle bunları satin almak hakkını muhafaza etmişti. Şimdi mevruubahiz zaman geldiği için Roma- nofların hazinesi Polonyaya ald olmuştur. «Romanof:, Rus çarlarının soyadıdır. Bunlar, on dördüncü asırda menşeleri olan Prusyadan Rusyaya gelip yerleşmiş- lerdir. On altıncı asırda Roman İurleviç isimli bir ferdlerinin kızı Anastasya O za- manın çarı Müthiş İvan'a vardı. Allenin talihi ve ayni zamanda da ismi “böylece başlar, i devir geçirdiklerini hatırladı. İh! | akşamına kadar mukavemet etti, intişar ederse, j al tin de inmesi lâzim- geliyordu. Bunu” : iyice anlamak için © Abbot, dünyanın © sadatı toplattı. Bunları güneşten in- tişar eden hararetle mukayese edi ; ikisi arasında bir münasebet oldu nu anladı. Güneşin az harâret neşı tiği zamanlarda arz üzerindeki hara Tet derecelerinde normal viii İş- betle üç derecelik bir fark g yordu. Bu aralık ADbot, güneş leklerinin de Douglas tarafından konulan ağaç kaları nazariyesi gibi, oti birer se yele anlıyabilmek için Abbot, teb huratın ve tozun hâdiseleri en az tah rif edebileceği dağ tepelerinde, Şilide, ç Misırda, Kâliforniyada ve Yeni a siko'da aşüâat lâboratuarların tesis ett. Bu lâboratuarlarda otuz beş se. nedenberi devam eden mesai henüz bit- memiştir. Fâkat şimdiye kadar elde edilen neticelere bakarak, Abbot'un mesai arkadaşlarından biri ticari m sadlar Için hava ahvalini uzun vad. lerle bildiren bir müessese kurm Bu müessese o kadar muvaffakıyetle çalışıyor ki, her sene onun yardımına, başvurmakta olan müşterilerin adedi seneden seneye artmaktadır, Amerikanın hava ahvalini bild resmi rasâdhanesi, kışın nasıl geçe Hi sorulduğu zaman, hava hı ki malümatın ancak 36 saat muteb olabileceği, cevabını veriyor. Fakat ğer taraftan ilim adamları, uzun va- deli hava raporlarının da verilebilmesi için sarfolunan mesainin süratle iler. lemekte olduğunu söylemektedirler, © 4 ekserisi akrabm ve yakınları teşkil edi yordu. Taarruza uğrayınca tehlikeyi İç ladı. Düşman kumandanına edin dönmesine müsaade edilmesi şartile felik hakkından vaz geçeceğini b Kumandan bunu - dinlemedi, şartsız teslim olmasını #stedi. Bu kabul etmiyen Hüseyin kendini müd aya başladı. Hüseyin, düşman kuvvetlerine © düşmandan ziyade sıcaklık ve susu kendisini bitap düşürmüştü. Akşam bir yudum su içebilmek için muh yarıp nehire doğru gilmek istediği düşmanların eline düştü, end Esenoğlu Sinan isminde bizi başı kesildi, mizrağa takılarak Yeride türüldü (620). Hüseyinin Kerbelâda ölümü muh ayında vukubulmuştu. Bu sebeble müharremin ilk on günü matem ti Hüseyin için ağlar ve dövünürler, Bu lerde fazla su içmek mutekitlerce sayıldığından ancak yaşayabilecek kı su İçmekle iktifa edilir. # Kerbeli sahrası civarındaki ayni isimli kasaba bugün Irak hükümetine u Bu kasabanın bütün ehemmiyeti Şiileri bir ziyaretgâhı olmasından ibatettir, Anastasyanın biraderi Nikita, Roman çar Fedor'un vasilerinden biri olmu 1665 da ölünce, halkın kendisine olar veccühü, evlâdlarına da intikal etti, de, Foris Gudunov bunları sürdü. e ir Dimitrinin tahta çıkması, ğ i- ish ri nihsyete erdirdi, eğ Filaret Romanov, Rostof hâkimi ol 21 şubat 1613 de, oğlu Mişel Ra memleket meclisi (Zemski Sobor) fından çar seçildi. Böylece Üç fazla Rusyanın başında kaldılar. Bolşevik inkılâbı neticesi, çar, çari