İngiliz Başvekilinin mlkerji: “Tahakküm teşebbüsleri asla uzun zaman muvaffakiyetle devam edemez,, Şimdiye kadar harp sahalarını tahdid edebildik. Bunu daha ileri götürerek silâhları terketmek için çalışmalıyız Londra 14 — Başvekil B. Chamber. İain'in dün akşam yabancı gazeteci- ler klübünde verilen ziyafette söyle- diği nutuk her tarafta büyük bir alâ- ka uyandırmıştır, Başvekil nutkunda Münih anlaşmasından ve muhtelif Malıyız. Bilâkis, Münih anlaşmasının önüne geçtiği öteki hal çaresini ha- tırlamamız lâzımdır. Bu öteki hal çaresini, Versailles muahedesini mü- zakere yolu İle değil de kuvvet isti- malile tadile teşebbüs olunması teş- kil ediyordu. Bu teşebbüs, her halde, bu akşam yemeğimizi yerken mevcut Sulh havasından çok başka bir vazi- yet yaratacaktı. Bundan başka Münih anlaşmasını bâşka neticeler de takib eylemiştir. Eylül ayı zarfında, dört büyük millet “İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya « Çekoslovakyanın hudutları mesele- Bini halletmek işinden başka, yakın bir harb felâkellerile karşı karşıya bulunuyorlardı. Bu milletler zihinle- rinde, aileleri kucağından çekip ali- mân ve belki de bir daha ailelerine ka- Yuşamıyacak olan babaları, kocaları, kardeşleri ve oğulları, yıkılmış ocak- ları, dehşet içinde kalan ve sâkat ve biçare bir hale gelen küçük çocuk- ları, ve nihayet saadellerinin ve ma- nevi huzur ve sükünlarının ebedi su- rette mahvolduğunu görüyordu. Mü- nik anlaşması haberi duyulunca, bü- tün dünyanın üstündan ağır bir yük kalktı ve ün dünya geniş, rahat ve şükran hislerile dolu bir nefes aldı. Bugünler unutuldu mu sanıyorsu- nuz? Ben zannetmiyorum. Alman matbuatının neşriyatı Yalnız bugün Alman matbuatının halen almış olduğu tonu teessüfle kaydetmek mecburiyetindeyim. O Al- man matbuatı ki bir meselede, daha dün bu memleketin Başvekili olan devlet adamlarımızın en müuhteremi- De karşı çekinmeden hücum etmekte Ve pek az hâdisede noktai nazarıma karşı her hangi bir anlama zihniyeti Böstermiş bulunmaktadır. Bununla beraber şu cihetten eminimki iki milletin arzusu, Münih deklarasyonu İle tesbit edilmiş olan şeklinde de- vam etmektedir. Yani her iki millet, biribirimize karşi hiç bir zaman har- be girmemekliğimizi, fakat aramızda, Vücut bulacak olan bütün ihtilâfları Börüşme yolu ile halletmekliğimizi temenni ediyor. Milletler Cemiyeti, ikbalinin en Yüksek zirvesinde iken, ben daima, cemiyetin en kıymetli karakteristik. lerinden birini, zaman zaman Cenev- rede yapilan toplantılarda muhtelif Aza devlet nazırları arasında şahsi temaslara vesile teşkil etmesi oldu- Eunu düşünürdüm. Bugün bu buluş- ma imkânları, maalesef, çok mahdut bir hale gelmiştir. İyi anlaşma için bu sahsi temasların yeniden tesisi el- em ise, bunun için başka yollar aranmalıdır. Roma seyahati Önümüzdeki ay, Lord Halifâks ve ben Romaya giderek İtalyan hükü- Met reisi ve nazırlarile müşterek Mmenfaatlerimizin ve kaygularımızın a bahsolduğu meseleleri müza- » edeceğiz. Bu müzakerelerde ki- min kazandığı ve kimin kaybettiği Bususunu baz kimseler belki tekrar Münakaşa edecektir, Fakat biz bu se- âte böyle bir zihniyetle çıkmıyoruz. Güyem ışılıklı noktal nazarları- yi anlıyabileceğimiz şah bir fikir teatisine müsait hava bul- Mak ve istikrar ve emniyet yolunda $u veya bu suretle yeni terakkiler te. Min edebilecek teşriki mesai için da- ha derin bir itimad tesis eylemektir. Bu beni diğer bir mevzua avdel ettiriyor. Bütün siyasi hayatım müd- detince, bir parti adamı oldum ve parti ibtilâflarının muttasif oldukları bütün ihtiraslarda hissem vardır. Fakat son aylarda nasibim olan ini- tihanları geçiren bir adam, dahili parti münakaşalarının bütün tadı. mı kaydetmiş bulunduğunu müşah- hede etmek ıstırarmdadır. Gene ay- ni sebebledir ki, muhtelif hükümet sistemleri hususunda söz söyliyerek derin alâka uyandırmayı güç götü- yor. Diktatörlük rejimleri Bazı mahafilde diktatörlük mem- leketlerile anlaşma taraftarı olduğum için nazi veya faşist rejimlerini terviç eylemekte olduğum söyleniyor. Eğer bununla kendi memleketim içinde de bu sistemleri iltizam edeceğim kas- tediliyorsa, hakikat bunun tamamile zıddıdır. Ancak, bizim işimize gelmi- yen sistemleri tercih ettikleri ve on- ların işine geldiği için başkalarını tenkid etmek bilmem ne lüzumlu ne de faydah olur. Bu hususta diğer bir mülâhazada da Tarih bize gösterir ki hiç bir hükümet ayni şekli muha- faza edemez, Değişiklik ya ağır ağır yahut da bir infilâk gibi seri olur. Ancak değişiklik önüne geçilemez bir zârurettir, Bundan çıkarılacak neti- ce, sebebi her ne olursa olsun hiç bir memleketle teması kesmemeğe itina etmek gerektir. zi Askeri hazırlıklar Şimdi İngiliz siyasetinin diğer bir veçhesini tedkik edelim: Askeri hazır- lıklarımız. Vazifeniz efkârı umumiye- nin cereyanlarını tedkik etmek olan sizler her halde müşahede etmiş- sinizdir ki, harci siyasetimizin hedef- lerine yarmak için Kullanılacak usul- ler hakkında noktai nazar ihtilârla. rına rağmen silâhlanma programımı zın tesrii lüzumunda fiilen herkes mmüllefiktir. Bu program bidayette beş senede ikmal edilmek üzere hazırlanmıştı. Bunun üç senesi geçmiştir. Daha bida- yette de söylemiştik ki bu program ahval ve şeraite göre değişecektir. Nasıl ki de öyle oldu. Bu değişiklik iki surette tecelli etmiştir: Tatbiki tesri olunmuş ve bizzat program da genişletilmişlir. Bu değişiklikler mu- azzam gayretler sarfını icabetlirmiş- tir. Endüstri, el emeği, Azami fedâkârlıkla f iz bu gayretlere iştirak etmişler- milleti bundan dolayı memnuni; iye zlik göstermek şöyle dur- sun eğer kendisinden istenilirse bun- dan daha büyük de fedekârlıklara temayülü bir harbcilik suretinde mi telâkki edeceğiz? Asla... İngiliz mil- Jeti bu silâhların hiç bir zaman kul- Janılmamasını temenni eder. Mu- hakkuk olan birşey varsa oda , busllâhların hiçbir zaman taar- ruz maksadile kullanılmıyacağıdır. Etrafımızda silâh kuvvetinin fayda. ları hakkında bu kadar söz söylenir. ken silâhsızlanma yolundaki teklif- lere kulaklar kapatılırken biz de ken- di milli müdafaa noksanlarımızı ta- mamlamak için icab eden bütün ted- birleri almakla mükellefiz. Sonra unutmamalıyız ki yalnız Anavatan halkına karşı değil kendi- lerine karşı mesul vaziyette bulun- duğumuz bütün Büyük Britanya im- paratorluğu halkına ve muahedeler- le bağlı bulunduğumuz müttefikleri- mize karşı da mesul bir vaziyetteyiz. Bu teahhütleri yapabilecek bir vazi- yete bulunduğumuzu itimadia söyli- yebilecek derecede hazırlıklarımız ilerlemiş bulunuyor, Fakat bir kere daha şunu tekrar etmek isterim: Yılğılan silâlların her hangi bir millet olursa olsun onun ni- hayet membalarının kurumasına mün- cer olacağını benden daha iyi kimse bile- mez. Halbuki o membalar silâhları çoğaltmaya değil milletin hayır ve re fahına tahsis olunmalıdır. Binaena- leyh muahede yoluyle bütün devlet- lerin silâhlarının tahdidi ve tenzili için yapılacak her hangi enternasyo- nal bir anlaşmaya iştirak edebilirsen pek bahtiyar olurum. «İhtiyar mıyım?» Son haftalar içinde hakkımda «Bu ibtiyars tabirinin bir çok defalar kul- lanıldığını işittim. Ben kendi hesa- bıma ne zihnen ne de bedenen ihti- yarlığa yaklaşmış olduğumu söyliye- mem, Yalnız bir büâkımdan zaman üzerimde iz bırakmıştır: O da ihtira- sın ne kadar boş bir şey olduğunu görüp anlamış olmaklığımdır. Bitta- bi mevzuu bahsettiğim ihtiras ta- hakküm etmek ihtirasıdır. Gene tarih bize öğretiyor ki tahak- küm teşebbüsleri asla uzun zaman muvaffakiyetle devam edememiş ve asla tahakkümde bulunan milletlerin bahtiyarlığını temin edememiştir. 'Mazinin tecrübeleri bize gösteriyor ki hürriyeti kaybetmek endişesinden mutlak surette deruni bir mukave- met kuvveti doğmaktadır. Bu, mili duygulara inrimam edince her türlü tahakkümü çok çetin kümaktadır. Binaenaleyh bence saadet tahak- kümde değil başka sahalarda arami- malıdır. Bu, kısmen bizim kendimiz için çizdiğimiz konfor şartları ile eriştiğimiz hedef derecesi arasındaki farka tabidir. Fakat bu daha ziyade ve esaslı olarak bizim zihniyetimize, hareket serbesliğimize ve maddi hiç bir konforun temin edemiyeceği hu- zuru kalbe beğidır. İşte bugün dünyanın asıl muztarib bulunduğu cihet bu fikir selâmetinin, bü kalb huzurunun yokluğudur. İti- madı selbeden gene budur, Ve gene budur ki beşeriyet terakkilerinden maddi islifadeleri toplamamıza mani oluyor. Sözlerimi bitirirken sizlerin temsil ettiğiniz bütün milletlere bir ricada bulunacağım: Hedefimiz bütün mil- letlerinizin saadeti olmak lâzım gel- diğini ve bunun da ancak şüpheleri iza- Je etmek ihtilâfları derinleştirmemek ve anlaşmayı mümkün kılacak nok- taları aramakla yapılabileceğini an- lamak. Dalin bir kaç nesil evvel Amerika Birleşik devletlerile harp halinde bü- Tunuyorduk. Bugün böyle bir ihtilâf imkân haricine çıkmıştır. Bizzat kendi hayatım müddetince Fransa İle harp yapmamıza kül kal- mıştı. Bugün Ise böyle bir felâket ih- timali Amerika ile harp yapmak de- haftasının (Baş tarafı 1 inci sahifede) müjdeliyen en kuvvetli ve en emin bir garantidir. Biliyorsunuz ki, yurttaşlarım, bâş- kanı bulunduğum ulusa! ekonomi ve artırma kurumu, 1920 senesi sonların- da o zaman Başvekilimiz olan İsmet İnönünün Büyük Millet Meclisinde irad buyurdukları tarihi nutuk günü kurulmuştur. Demek ki, yeni Cümhur- reisimiz, memleketimiz ve milletimiz için çok hayırlı ve faydalı olan birçok işlerin ve kurumların olduğu gibi ce- miyetimizin de kurucusudur. Kendi- lerini yüksek huzurunuzda, sohsüz saygı ve bağlılık hislerimle selâmla- rm, Yurttaşlarım, Her yıl, tasarruf ve yeri mallar haf. tasını kutlarken geçen seneye büyük bir inşirah, gelecek seneye de büyük bir ümidle bakarız. Bu artık, teamül haline girmiştir. Bir milletin devamlı bir surette ilerlemesine ve yükselme- sine bundan daha kuvvetli bir delil gösterilebilir mi? Muhakkaktır ki, Türk milleti ve "Türkiye, dinamik ve müsbet bir geliş- me ve serpilme seyri içindedir. Adım. larımız her sene biraz daha sıklaşı- yor. Her sene arkamızda birçok ger- çekleştirilmiş hedefler bırakıyor ve önümüzde duran birçok yeni hedefle. re doğru ilerliyoruz. Geçen senenin zafer merhaleleri Geçen senenin zsfer merhalelerin- den başlıcalarına bir göz atalım: Fevkalâde bütçe ile 309 milyonu aşan devlet bütçesi. Türkiyenin en yüksek devlet bütçesi. Ve bu, birçok vergilerin ve resim- lerin indirilmiş olmasına rağmen, yal- nız bu hâdise, bir rejimin muvaffaki- yetini isbat için kâfi gelebilecek ka- dar kuvvetli bir âbidedir. Bir devlet bütçesinin yükselmesi demek, gelir kaynaklarının kuvvetlen» mesi ve artması, milli gelirin çoğal- ması, iş hacminin büyümesi demek- tir. Demek, maliyemizin kuvvetine, dü- rüstlüğüne ve itibarına ve Türkiye ik- tısadiyatının istikbaline olan emniyet sayesindedir ki her nevi işlerimizin inkişafı için ecnebi kredileri temin olunmuştur. Dış ticaretimizde de ayni müsbet inkişafı görüyoruz. «Mahmızı alanın, malımı alacağız» ştarına sadık kalarak hem Ihracalamız hem ithalâtımız seneden seneye art- maktadır, Zirai istihsallmiz, gerek artan ihra- catımızın, gerek dahildeki ham mad- de ihtiyaçlarımızın taleplerini karşi- layacak kubiliyete giriyor. gunu işletmeye açmış olmak, geri ka- Janı küçük bir kısmını da inşa halin. de bulundurmak suretile ikmal etmiş bulunuyoruz. İkinci dört senelik sanâyi progra- mumuzın tatbikalına geçilmiştir; Maden istihsalimiz büyük bir inki- şal gösteriyor. z Demiryollarımız, her sene süratle memleket içerlerins doğru ilerliyor. Erzincana vardık. Erzurumun kapısı önündeyiz. Deniz ticaret filomuz yepyeni gemi- derle hem evsaf, hem miktar bakımın. dan seneden seneye ilerilyor. Kısaca, iktisadi hayatımızın hangi sahasına bakarsak, hepsinde ayni ha- amamanenesssassssa yatta Fransa ile münasebetlerimiz © kadar sıkıdır. Basit hukuk! taahhüt leri kat kat aşar. Çünkü bu münase- betler menfaatlerimizin ( biribirinin ayni bulunmasına müstenittir, Madem ki şimdiye kadar melhuz olabilecek harp sahalarını tabdit ede- bildik, bunu daha ziyade ileri götü- rerek silâhlarımızı büsbütün terke- ve enerjilerimizi beşeriyetin e sarfedecek derecede ileri gö- türmemize hiç bir sebeb yoktur. Bence, manlalar ne kadar büyük asiyetin bâzı safhaları kırıcı gözükürse gözüksün hedefimizi daima göz önün- de bulundurur ve İmanımız temiz kalırsa bu hedefe dalma erişmek ka. hazır olduğunu isbat etmiştir. Bu | recesinde zihinlerimizden uzaktır. Fili.| bildir» RR aa Ni Artırma ve yerli mallar üçüncü günü reketliliği ayni canlılığı, ayni bereket- Miliği görüyoruz. Fena kaliteli mallara karşı N mücadele İstihsal bahsinde fena kaliteli mal- lara karşı devletçe ve milletçe müca- dele hususundaki azmimizi bildirmek isterim. Meselâ çorap endüstrimizin bazı cinslerinden bilhassa kadın ço- raplarından şikâyetler artmaktadır. Bu şikâyetlerin en kısa bir zamanda müsbet bir suretle tatmin edilmesi lâ- zumdır. Bütün endüsirilerimiz derletin ve milletin himayesine ancak ona lâyık oldukları müddetçe mazhar olacakla- rını bilmelidirler. Bilhassa büyük en- düstrimizin rasyonel işletmede ön- ayak olarak maliyet masraflarını in- dirmek, sağlam ve ucuz mal istihsal etmek suretile devletin hayatı ucuz- latınak davasında en büyük yardım- cı olmalarını bekleriz. Bunu mutlaka yapmalıdırlar, Vazifelerini ancak bu leye varmış bulunuyoruz. Bankaları- mizdaki küçük tasarruf mevduatı 100 ruf hesaplarının ancak bir milyon Wi. ra tuttuğunu düşünecek olursak, 17 sene içindeki bu 100 misli artışın ehem, miyeti daha iyi anlaşılır. Şimdi en çok on sene içinde 500 milyona varmak hedefimizdir. Yani bugünkü tasarruf hesaplarını beş misli arttırmak için elbirliği ile çalı- şacağız. Bir taraftan mill gelirin art- ması, diğer taraftan da tasarruf ter- biyesinin millet içinde bir ahlâk ha- dine girmesi sayesinde bu gayelerimi- se de erişeceğimize eminiz. Tasarruf paralarını hâlâ evlerinde, çıkınların- da, küplerinde süklayan vatandaşla- rımız varsa, onlara atımaktan başka elimizden bir şey gelmez. Bu paraları bankalarda emin bir tarzda işletmek ve faizinden fayda. anmak imkânı varken, hâlâ emniyet- siz zamanlardan kalma bir ananeye bağlanarak çalınmak, yanmak, kay- bolmak tehlikelerine marüz bırakmak ve ölü bir halde mahfuz tutmak, ne şahsi ne de milli menfaatlerimize uy- gundur, Onun için evde saklanan pa- ralarımızın bankalarımıza yatırılma. a, hem akıllılık icabi hemde mili iktasadiyatımızın bir hakkıdır. "Türk parası sağlamlılığı ile kendisi. ne milletçe gösterilen itimadı hak et. miştir. Bu itibarla, para kazanan her arkadaşın küçük de olsa bankada bir tasarruf hesabı açmaması için hiçbir sebep yoktur. 500 milyonluk hedefi. hamleye davet ediyorum. Cemiyeti. miz 100 milyonluk hedefi ortaya at- tağı zaman, bunun bu kadar kısa bir dar yanıldıklarını anladılar. Biz en geç on sene içinde bankalarımızdaki tâsarruf hesaplarının $00 milyon li- rayı bulacağına inanıyoruz. Aziz yurttaşlarım, milletimizin ve memleketimizin her sahadaki parlak istikbaline olan inanımızh bir kere daha tekrarlayarak dokuzuncu tasar. ruf ve yerli malı haflamızın hepimiz için kutlu olmasını dilerim. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuluş caddesinde Necdet Ekrem, Taksim: Nizameddin, Beyoğ- We: Kanzuk, Yenişehirde Baronakyan, Bostanbaşında Uimad, Galmla; İs- met, Kasımpaşa: Mücyyod, Hasköy; Sadık Akduman, Fatih; Hamdi, Ka- ragümrük; Ahmed Suad, Bakırköy; HUĞI, Seriyer; Asaf, Aksaray: Etem Pertev, Beşiktaş: Halid, Fener: atta Hüsameddin, Kumkapı: Belkis, Küçükpazar: Yargi, Samalya: Koca- mustafapaşada Rıdvan, Alemdar: Di- vanyalunda Esad, rel Topka- , Kadıköy: Pazaryolunda Modada Alâaddin, Üy“ küdar: Ahmediye, Eminönü: Bahçe- kapıda Mehmed Kâzım, Heybeliada: Halk, Büyükada: Şinasi Rıza. Her gece açık ecınneler: Yeniköy, Emirgin, Rumelihisarı, Or- taköy, Amavutköy, Bebek, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhisarındaki eg #sneler her gece açıklr.