Kahire MiSEİSDİR büyük teessür uyandırdı Mısır gazeteleri uzun makaleler yazarak Türkiyenin teessürüne iştirak etti Kahire (Hususi muhabirimizden) — Büyük Atamızın ölüm haberi, bura- daki Türk kolonisi arasında derin bir teessür uyandırdı. Mısırlılar da, Türk- lerin matemine samimi bir surette iş- tirak ettiler. Türkiyeyi ölüm uçuru- mundan kurtaran, on beş sene zar- fında tarihin hayranlıkla kaydettiği büyük inkılâplar başran Atatürk, ayni zamanda Şark milletlerinin de rehberi idi, Terakkiye ve hürriyete susamış bütün Şark milletleri, gözlerini Ata- türke çevirerek büyük eserlerini ken- dilerine model itihaz. etmişlerdi. Bütün Mısır gazeteleri Türkiyeye ve Türklere kardeşlik bağlarile bağlı bulunan Mısır ve Mısırlıların bu ziya- dan dolayı duydukları elemi ve teessüre tercüman olmuşlardır. Mısırın en büyük gazetelerinden bi- rİ olan Elmukattam. yazdığı bir ma- kalede Mısırlıların duydukları derin elem ve kedere tercüman olduktan sonra diyor ki: «Kemal Atatürk büyük bir vatanse- ver ve büyük bir lider ve devlet adamı idi. Emsalsiz bir azım ve iradesi de- rin bir isabet nazarı ve büyük bir ener- jisi vardı. Şaşmaz kararları kati ve sa- mimi idi, Müşküller önünde hiç bir za- man tereddüd etmez, hiç bir zaman yılmazdı. O, fazla söz söylemekten zi- yade icraatı severdi. İşte bu emsalsız evsaf ve meziyetleri sayesindedir Ki, Atatürk dört sene zarfında büyük in- kılâpları doğuran parlak bir askeri Zafer kazandı. Mücadeleleri, samimi. yeti, iffet ve istikameti, sarsılmaz azim ve imanile ve milletinin kuvvetine olan itimadile Türkiyeyi canlandıran Ata- türk, bir harika başarmıştır. Şark mil. Jetleri böyle Wderlere malik olmağı çok özlerler, Atatürk gibi evlâdlar yetişti- ren bir millet hiç bir zaman ölmez.» Gene Mısırın büyük bir gazetesi olan Elehram Atatürkün meziyetlerini, ba- şardığı inkılâpları birer birer sayıyor ve diyor ki: «Atatürkün ölümü, eşsiz azametine ve başardığı eserlere karşı bütün dün- yanın kendisine karşı beslediği takdir ve hayranlık hislerinin tezahürüne bir vesile oldu. Türkiye, Alalürkün nüfuzu nazarı ve azım ve İradesi olmasaydı, bu inkişaf mertebesine erişemezdi. Ata- türk, başkalarının muvaffak olama- dıkları bir işte mümtaz şahsiyeti ve bilhassa batı! ve köhne olan herşeyi ortadan kaldırarak yerine yenisini ika-! me etmek için gösterdiği azım ve kati.| yet sayesinde muvaffak oldu.» Mısır milliyetperverlerinin organı olan Düstur gazetesi de Atatürke beş sütunluk bir başmakâle tahsis etti. Düstur, Atatürkü tebcil eden bu ma- kalesinde ezcümle diyor ki: «Müttefik devletler, Kemal Atatür. ke karşı para, silâh, siyaset ve propâ- ganda İle mücadeleye girişmişlerd". Buna rağmen, Büyük Atatürk bütün bu müşkülleri yenerek galip ve mu- zaffer oldu. Fevkalbeşer bir lider olan Atatürk, bütün Türklerin kalbinde ebediyen yaşıyacaktır. Yarallığı mu- azzam eser, ismini cihan tarihine al. tın harflerle yazdırmıştır.» Adana halkevinde kurslar Adana (Akşam) — Halkevi dersahane ve kurslar komitesi faydalı mesa- isine devam eylemektedir. Açılan muhtelif ve müteaddid kurslar büyük bir Tağbet görmektedir. Resimde motör kursundan mezun olanlar gözüküyor. Iktisadi meseleler Atatürkün ölümü Mısırda) Ucuzluk meselesi Yeni valimizin işe başlaması mü- nasebetile gazetelerde, şehre aid ya- nlar çoğalmıştır. Bunların arasında şehir iktisadiyatına aid birçok yazi- lara tesadüf ediyoruz, Yazılan yazi- lar arasında, İlk iş olarak gıda mda- delerinin ucuzlamasını, gıda madde- lerindeki hilekârlığın önüne geçilme- si ileri sürülmektedir. Bülün bunlar çok arzu edilen şeylerdir. Fakat, bir şehirde hayatı ucuzlatmak, gıda mad- deleri ihtikârmın önüne geçmek için neler yapmak kabildir? Bunu da göz önünde tutmak lâzım. bir şehrin ik- tisadi şartları “memleketin umumi iktisadi şartlarına tâbidir. Şehir ikti- sadiyatını memleket iktisadiyatından tecrid ederek, onu ıslah etmek ancak bir dereceye kadar mümkündür. Bunu misallerle izah edelim, eğer kömür yerinde ( pahalı İse, nakliye ücretleri fazla alınıyorsa, yahud nak- liye müesseseleri, aralarında birleşe- rek nakliye flatlerini arttırmış iseler, salâhiyeti malüm olan bir Belediye iktisad müdürlüğü için yapılacak iş“ ler çok değil. Trabzon, Kars, Urfa gibi yerlerden az ve pahalı yağ geliyorsa, pek tabii olarak yağ İlatleri artacaktır. Eğer memlekette yağ isiihsalâtı azsa, bir şehirde yağı hangi vasıtalardan İsti- fade ederek ucuzlatabiliriz? Şehre giren gıda rusddeleri, muh- telif mıntakalardan, müuhlelif şart Jar altında gelmektedir. Bütün bun- | ları göz önünde tutarak, şehir ikti- sadiyalile uğraşan bir müessesenin neler yapabileceğini takdir etmek lâ- zımdır, Şehir iktisadiyatında büyük otorite olan üniversite sosyoloji pro- fesörü Dr. Gesler diyor ki: — Hayatı ucuzlatmak için Beledi- yelere düşen iş bâller, soğukhava de- poları açmak, istihsal mıntakaların- dan şehre gelen yollar yapmak, hası- hı piyasalara fazla mla arzını mucib olacak tertibat almak... Eğer Trakyanın muhtelif mınfa- kalarından şehrimize gelen asfalt yol- Yar, Şosd yollari olmasaydı, yoğurt, süt, peynir gibi Trakya mahsullerini bu kadar ucuza yiyemiyecektik. Bir taraftan otobüsler diğer taraftan de- miryollan, Marmara sahilleri drasın- da motörlü vasıtaların işlemesi yü- günden şehre bol ve ucuz gida gel- mektedir. H.A İran Şehinşahının Alman” yayâ davet edildiği doğru değil iran büyük elçiliğinden: Almanya hükümeti reisinin, İran Şahinşahı hazretlerini Almanyaya davet ettiğine dair olarak bazı gaze- telerin verdikleri haberi İran büyük elçiliği tekzib eder, | Haftalık piyasa Piyasada faaliyet devam ediyor - ihracat maddelerinin vaziyeti Bu hafta içinde ithalât piyasasın- da daha geniş bir faaliyet göze çarp. maktadır. İtalya ve Almanyadan pa- muklu ve yünlü dokuma ithalâtı ar- tayor. Türkiye - İtalya ticaret müns- sebetleri arasında bir tevazün mevcud değildi. İtalyada bloke paramız var. dır. Son pamuklu ithalâtı üzerine, İtalyadaki alacak miktarı azalmıştır. İki gün evvel de yazdığımız gibi dı- şarıdan biraz pamuklu ithalâtı yapıl- dığı için derhal pamuklu dokuma fab- rikatörleri şikâyete başlamışlardır. Almanyada 10 milyon lira kadar blo- ke paramız vardı. Son aylar içinde Al. manyadan da ithalât arttığı için, ala- cak miktarının azaldığına şüphe yok- tur. Son haftalar içinde Türkiye « Ame. rika ticaret münasebetleri de artmak» tadır. Ege mıntakasında Amerikan kumpanyalarınm mühim miktarda tütün alışı, her iki memleket arasında- KI ticari münasebetlerin İnkişafına yardım etmektedir. Türkiye - Fransa arasındaki ticaret münasebetleri eski hararetini kaybetmiştir. Halbuki bun- dan bir ay evvel Fransa, başta bakla olmak üzere, kuru sebzelerimizin ve hububat maddelerinin başlıca alıcım idi. Manmafih Fransızlar son zaman- larda kuru meyvalarımız& karşı yeni- den talebler göstermektedir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddeleri. mizin geçirdiği vaziyeti birer birer aşa» gıya yazıyoruz: Kuru meyvalar — Bu hafta içinde kuru meyva satışları pek hararetliydi, esasen bu mevsim kuru meyvaların en çok ihraç edildiği bir mevsimdir. Önü. müzde sene başı yorluları var. Ma- lümdur ki, sene başı günlerinde, ku- Tu mejva ve pasla sarf “İı artar, Av- rupa alıcıları daha sets başı gelme. den ihtiyaçları olan kuru meyvaları bizden almaktadırlar. İhracat en'zi- yade Hamhurg yolile Almanyaya ya- pılmakladır. Bu sene fındıktan başka cevizlerimize karşı da tslepler art- maktadır. Ceviz müşterilerimiz ara- sında Amerika da bulunmaktadır. Ya-! kın senelere kadar Amerika cevizleri- mizin çok iyi müşterisiydi. Fakat bir iki sene var ki, Armer!kalılar bizden az ceviz alıyorlar. Bu sene talepler daha ziyade artmıştır. Kuru meyvalarımızdı cir ihracatı da iyi tedir. Amerikalılar geçen senelere nis betle daha çok incir almaktadırlar. Hububat maddeleri — Buğday piya- sası bütün dünyada gevşektir. Bizden yalnız ufak partiler halinde Yunanis- tana ihracat yapılmaktadır. Arpa üze. dim ve ip. rine İtalyadan vaki olan talepler de durmuştur. Keten tohumu için İtalyadan sipa- rişler devam ediyor, kuşyemi biraz İn. giltere ve Belçikadan istenilmektedir. Dokuma ham maddeleri — Tiftik ve yapağı satışları hararetlidir. Evvel. ki gün piyasaya Anadoludan 600 bal- ye kadar mal gelmiştir. Bunların hepsi ihracat tacirleri tarafından satın alın- mıştır. En ziyade ihracat Amerika ve Almanyaya yapılınktadır. Son Ssatış- Jarda fiat 120 kuruştur. Fakat bu fiata en ziyade Kastamonu malları satıl maktadır. Son hafta içinde Almanyadan Keçi kül da istenilmektedir. Buradaki ta- cirler de Anadoluya keçi kılı sipariş. leri vermişlerdir. Maamafih yerli ku- maş fabrikaları da keçi kılı satın al maktadırlar. Tütün — İzmirde, Akhisarda tütün satışları devam ediyor, tütün kumpan- yalarının ve tütün ticarethanelerinin eksperleri Ege mıntakasının her kö- şesine yayılmışlardır. Henüz Marmara havzasında piyasa açılmamıştır. Alâ. kadarların söylediğine göre Marmara havzasında tütün mahsulü kalite iti- barile geçen seneye nisbetle daha iyi- dir, Yiyecek maddeleri Kuru sebzeler — Kuru fasulye fiat- leri geçen seneye nisbetle biraz yük- sektir. Bunun da sebebi, Yunanistana fazla miktarda kuru fasulye ihraç edil. mesidir. Halbuki Yunanistan, daha ucuz olsun diye Romanya fasulyeleri- ni satın alıyordu. Bu sene Romanya» da kuru fasulyo istihsal edilen mun- takalarda kuraklık vardı. Bu yüzden ihraç yapılamamıştır. Kuru sebzeler. den, bakla mevcudu pek az kalmıştır. Esasen kuru bakla iç piyasada pek az istiklâk edilirdi. Nahud, bezelye gibi kuru sebzelerin Ihracatı pek azdır. Karabiga nohudia- rı, İspanyol nahudları derecesinde Avrupada şöhret bulmuştur. Yalnız Alman firmaları pek ucuz fiat teklif etmek suretile nohud almaktadırlar. Pirinç — Bu sene pirinç mahsulü ge- çen seneye nisbetle fazla olmakla be- raber, fiatler pek düşkün değildir. Pi- rinç satışları için pirinç tacirleri ara- sında fiat hususunda bir anlaşma ol. duğu iddia edilmektedir. Bu iddia ne dereceye kadar doğrudur? Bunu bile- miyoruz. Pirinç üzerine yalnız Romanyaya (h- racat yapılmaktadır.. Yağlar — Zeytinyağı ve pamukyağı geçen haftaya nisbetle düşkün değil. dir. Bilâkis daha ziyade artış meyli gö- rülmektedir. — ML. A. MEŞ'UM Nakleden: (Vâ - Aşk ve macera romanı Nü) KADIN Terfika No. 84 — Olabilir... Dedikleriniz doğru ola- bilir... Zaten ifadenizde samimi oldu- gunuz anlaşılıyor. Lâkin bunları isbat etmek lâzım gelir. Maamafih ben de size yardım ederim. Hanimefendinin ayakkabılarını ve elbisesini gördüm... Vazifem şimdi sizi tevkif edip karako- Ia götürmektir, amma aksilik yüp- madığınız için size suhulet gösterece- . gim. Polisin emrine amade kalmak şartile evinizde bırakacağım. Yalnız iki memur sizi tarassut edecektir. Şevki gitmek üzere ayağa kalktı. Nusret telâşla sordu: — Peki amma, püra ne oluyor? Va- dedilen miktar kadar vereceğinizi söy- lemiştiniz? — Vadımda da dururum! — Nasıl? Hani! — Canım cinayetle alâkanız olma- dığını isbat için size yardım edeceğim ya! Bu sayede canınizi kurtarmış ola- caksınz. Her hâlde alacağımız paradan * daha kıymetli değil mi? Afalıyan Ye müstehzi bir su- rette selâmlıyarak, Şevki sevinçle çi- kıp gitti. ee Cenan iztırap ve helecan içinde B&- diden, kizina aid haberler bekliyordu. Kimseye derd yanamıyor üzüntüden harap oluyordu. Feridun bey ise heniz yatağını terketmemekle beraber, gün- den güne iyileşiyordu. Akşama doğru uşak kadıncağıza bir tezkere uzatarak: — Bir adam getirdi size vermemi efendim. — Pekâlâ. Cenan satırlara güz gezdirir gezdir. mez âdeta sevinçten bayılacak gibi ol. du. Şevki ona iki satırla şu müjdeyi veriyordu: Efendim, Alâkadar olduğunuz genç kız uğra- dığı felâketten kurtulmak üzeredir. İki üç güne kadar serbes bırakılacak» tır. Polis memuru bu tezkereyi yolle- makla zavallı anneyi biran evvel tesel. li etmek istemşiti, İnce bir düşünüştü. Lâkin ayni zamanda kendi sediline şöyle söyleniyordu: «— Biçare kadının saadeti uzun sürmiyecek, Filhakika kızı kurtulacak aroma başka taraftan da yeni bir acı onu alt üst edecek. Katilin, hemşire- si Leman hanım olduğunu öğrenince kimbilir ne hale girecek!» Vakit epey ilerlemişti. Şevki dosdoğ- ru doktor Raufun evine gidip meseleyi konuşmak istedi, Tesadüfen Malik bey- le Adnan da oradaydılar. Polis memu- runu görünce hepsi telâşla havadis sordular. Şevk! Şerminin az zaman zarfında katiyetle kurtulacağını söy- lerken Rauf birdenbire: — O halde, demek katil bulundu? Polis, yavaş sesle: — Evet... - dedi, - Hem de ilk gün- denberi şüphelenmiş olduğunuz in- san! — Leman hanım mı? — Tâ kendisi, : Bunun üzerine, polis memuru, ie etle olan muhaveresini uzun uzadıya | anlattı. Malik bey öfkeyle yerinden hop hop kalkıp oturuyordu. — Vay alçak kadın! Az kaldı uğru- | na kızım kurban gidiyordu. Adnan da, nişanlısının felâketine sebebiyet veren bu meşum kadına 14. ! netler yağdırıyordu. Rauf, şimdi artık, derin bir süküt- A le, dalgın duruyordu. Bütün kinine, bütün öfkesine rağmen, kalbinde, ken- disi için cani olmuş olan bu kadına ufak bir merhamet duyuyordu. Her- halde Leman caniden ziyade bir deli, bir anormal insandı. Hapishaneden zi- yade timarhaneye gitmesi lâyıktı. Hem de üstelik, aileye acıyordu. Merhum Reşid paşaya herkesin hürmeti vardı. Onun kızının ve dolayısile şerefli ismi. nin lekelenmesine vicdanı razı olmu- yordu. Adnan endişe ile sordu: — O halde Şermin ne olacak! O mahud yerde uzun müddet kalacak mı? — Yarın erkenden raporumu vere- ceğim. Elmasları satan kızın ve dostu- nun izini bulmak artık kolay olacak. tır. Onları ele geçirdikten sonra Şer- min hanım derhal kurtulur. İki üç gün sürmez! İsterseniz gidip kendisi- ne de bu iyi havadisi verin! Malik bey sevinçle parlıyan gözler- le: — Tebil, tabi! Yarından tezi yok, hemen gider söylerim, kızın içi rabat etsin! Bu sevinçli haber Üzerine herkes yerine avdet etti. Malik bey hemşire. sine ve Adnan annesine meseleyi müj« delemek istiyordu. Doktor Rauf yalnız kalınca uzun uzun düşündü. Hayır, rezaletin ayu- eli ire: Ginhelle dini ka çıkarak bu eski kibar aileyi kirlet. mseli doğru olmıyacaktı. Sabaha kar. şı kararını vermişti. Cenani gidip gö- recek; o kibar, ve vakur kadına vakayı anlatacaktı. Kadın da herhalde koca- sına danışır, birlikte meseleyi önlemek için bir çare bulurlardı. Dokuza doğru konağın kapısını çâl- di, hanım efendiyi görmek istediğini söyliyerek ismini verdi. Feridun beyin haremi onu büyük bir nezaketle kabul etti. Rauf gayet güç bir mevkide idi. Ne- reden, nasıl başlıyacağını bilemiyor. du. Nihayet bütün cesaretini toplıya- rak bildiklerini olduğu gibi anlattı. Cenan, dehşet içinde, hemşiresinin rezaletlerini dinliyordu. Dinledikçe de renkten renge geçiyoru. Genç döktor hangi gaye ile bunla- rı gelip söylediğini izah edince Cenan boğuk bir sesle; — Teşekkür ederim efendim. Pek doğru düşünmüşsünüz. Aile namına size minnetarız! - diyerek kendinden müsaade isteyen delikanlıya titreyen buz gibi bir el uzattı. Erkek hürmetle eğilirken yavaş ses le israr etti: — Fakat hanımefendi vakit kaybet4 meğe gelmez. — Merak etmeyin beyefendi. Yapa» cağımı biliyorum! i XArkası var) | ri ili