O zamanlar en sevdiğim insanlar annemle Leylâ idi. Suratsız üvey bar bamdan adeta çekinirdim. Onun başka kadından oğlu olan ve ağabey dediğim Atıftan da ürkerdim; gira kendisinin o arkadaşlarile oynadığı haşarı oyunlardan hazetmezdim. On- lar da beni korkak ve aptal bir oğlan telâkki ederlerdi. Leylâya gelince, bu küçük kızla, hemşirem Mâlikenin ölümünden son- ra arkadaşlığım başladı. O günü unutmam: Ev, ne hazin olmuştu, Annem, göz yaşları içinde odadan odaya dolaşıyordu. Ara sıra dolapları açıyor, bir oyuncağı, bir küçük bebeği alıp elinde evirip çevi- riyordu. Sonra bu kıymetli hatırala- rı saklıyordu, Bizimle hiç meşgul ol- mıyordu, Aklı fikri, ölen yavrusun- daydı. Ben onun peşini obırakmıyordum. Mevcudiyetimi hissettirmek için, usul. lacık kollarını okşıyor, yahud eteğini çekiyordum. O zaman, ağlamaktan kızaran gözlerini bana çevirerek; — Ne istiyorsun, Nejad?... Porta kal mı vereyim? - diyordu. Yemiş tabağını uzatıyor, istediğim kadar almama müsaade ediyordu. Fakat benim arzum, portakal değil- di. Ölen küçük hemşireme karşı an- nemin duyduğu muhabbeti kıskanı- yordum 'Böyl günler geçti. Annemin ma- temi hiç azalmıyordu. Bir akşam, mektebin tatil saatinde, Leylâ usul- Jacık bize misafir geldi. Eskiden, böy- le, sessize en kardeşimle oynama- ğa gelirdi. Âdeta kedi yavrusu gibi, patırtı etmeden, kayan bir yürüyü- şü vardı. Annem, ölen evlâdının öyun arkadaşını görünce, meyüs bir sesle: — Vay, Leylâ... Nasıl oldu da gel din? dedi, Kız, anneme sokuldu ve munis bir tavırla; — Melikenin bebeklerine bakmağa geldim, Şimdi zavallıcıklar yapyalnız kaldılar, Bebekler... Hakikaten öksüz yav- rular gibi, “dolabın içinde dizilmiş duruyorlardı. Bunların en mühim- leri, en büyükleri dört taneydi. İki tane de hizmetçi kılığında var- dı, Bir de Parisli Hele hemşiremin en sevgili yavrusu olan bebek Bedianın, elbisesi bile giydiriimişti. Gömlel di. Leylâ oturdu. Onu hanım hanım giydirmeğe başladı. Bütün bebekleri derledi, topladı; âdeta ölen annenin yerine onlara bakan şefkatli bir ana- hık gibiydi. Hemşiremin yaptığı gibi, bebekleri alınlarından öptü, yatırdı. Bu hali seyreden annem, hıçkıra hıç- i kıra ağlamağa başladı, Ben de göz yaşlarımı zaptedemiyerek boşandım. Leylâ giderken, annem sıkı sıkı tenbih etti: — Ara sıra gel yavrucuğum... Şim- di bebeklere bakacak yalnız sen Kal- dın. Malikenin hatırası olarak bun- lardan birini sana hediye ediyorum. İstediğini seç... Küçük kız, gayri ihtiyari, bebek Bediaya doğru uzandı. Fakat sonra kendini toplıyarak, terbiyeli birsesle: — Hangisini verirseniz... - dedi. Annem, tablatile, onun arzu etti- ini verdi. Leylâ, annemin elini öpe- rek, bebek kucağında, o kedi tavrile süzülüp gitti. Bayramda annem, Leylâya gene iki bebek hediye etti. Zira arife günü mezarlığa giderken, Kız usula ara- mıza sokulmuş, kendisini de yanımı- za almamızı rica etmişti, Avdette be- beklere karı koca oynattık. Kızın gi- deceği sıra, annem: — Bir tanesini al yavrum! - dedi. Fakat o, isyanla: — Hayır efendim... Bunlar ikizdir, Biribirlerinden ayıramam. — O halde ikisini de al. Kız, sevinçle annemin eteğini ye Aradan birkaç zaman geçm bir gün gene Leylâ ziyaretimize ge: di, Tek kalan bebeğin ayağına b çorap örmüş, geçirdi. Annem, kızı kucağına alara! — Benim kurnaz yavmım... Tek kalan şu bebeği de sana vereyim... İçin rahat etsin... Leylânın yanukları mahcubiyele kıpkırmızı oldu. Tombül kollarını an- nemin boynuna sararak, kedi gibi ona sokuldu, Öptü, Bebek büyüktü. Leylâ evine giderken taşıması bana düştü, Yolda yürüdüğümüz sırada boyuna bana sesleniyordu: — Dikkat et... Sakın düşme... beği kırma... Aradan epey zaman geçti. Malike- nin arkadaşı artık görünmez olduğu için anneme sordum: — Niçin Leylâ hiç gelmiyor? O, tatl bir tebessümle cevab verdi: — Gelmiyor ve, gelmiyecektir ar- tık. Bu sözünde haklı çıktı. Uzun müd- det kız görünmedi. Çünkü istediği bebeklerin sahibi olmuştu ve başka Be- bir istediği de, şimdilik, kalmamıştı. ... Hukuk tahsili için Avrupaya git- miştim, Memleketime döndüğüm 3a- man, evde genç bir kızın annemin yanında evlâd gibi dönüp dolaştığı- ni, misafirlere ikram için yardım et- tiğini gördüm. Sevimli ve munis bir bakışla beni süzdü. Ve derhal tanıdım; — Leylâ! - diye bağırdım. Akşam üstü kızcağız evine döndü- ğü vakit, annem bana onu uzun uza- dıya methetti; — Ne sokulgan, ne sevimli,., Maa- mafih, civarın bütün kızları etrafım- da kaynaşıyor... O da başka... Zira tahsilden dönen oğlum olduğunu biliyorlar... Bana kalırsa Leylâ da o fikirle gelip gidiyor... Maamafih, Ley- lâ, en hoşuma gideni... Öz kızım gibi bana yardım ediyor, «Ölen arkadaşımın bebeklerine bakma k Ertesi gün kız anneme büyük bir demet çiçek getirdi ve beyaz bir kancayı bana uzatarak: — İster misiniz? - dedi. memnuniyetle kabul etlim. Kendisini zorla yemeğe alı- koyduk. Kahvede iskambil oynamağı ve erkek arkadaşlarından âynlma- mağı seven ağabeyim de o gün eyden dışarı çıkmadı. Fakat Leylâ ona bak- mıyordu mütemadiyen annemle meş- guldü. Evin kızı gibi işlere koşuyor, her hizmetle meşgul oluyordu. Bir akşam bahçede dolâşırken, Ley- lâ bir kaç günlüğüne Bursaya gide- ceğini bildirdi. Ve bana bakarak: — O müddet zarfında ne yapacak- sınız? Kiminle kur edeceksiniz? - di- ye sordu. — Ben mi, Leylâ?... Hiç kimsey- le... — Ciddi mi söylüyorsunuz? — Vallahi... — Peki amma, neyin üzerine ye- min edeceksiniz? Coşmuştum. Büyük bir cüretle şu cevabı verdim: — Her şey üzerine yemin ederim. Fakat bir şartla, Hayretle yüzüme bakıyordu. İ . Sonra sakin Sizi kar- deş gibi seviyorum Dudaklarının uciyle hafifçe alnı- ma temas etti, Yüzüme bir çiçek yap- İ rin hayatına dâir K.A 2.5. BEER mp AŞK VE MACERA NUVELİ Kedi huylu bir kadın... NAKLEDEN: (Vâ-Nü) rTağı konmuş sandım. Ertesi günü gitti. Artık ağabeyim; suratsız su- Tatsız evin içinde dolaşmağa başladı. Sonra Yalovaya gideceğinden bah- sederek çantalarını hazırlatıp çıktı. Aradan bir ay geçti. Üvey babamın oğlu bir akşam se- yahalten dönünce, kendisne sordum; — Nereden geliyorsun? — Bursadan. — Leylâ ile babasını gördün mü? — Birlikte döndük, Ve bir müddet susup, yavaşça: — Ben Leylâ ile nişanlandım, - de- di. Annem hayretle ona baktı. Atıf ta heyecanlıydı. Titrek sesel; — Çoktandır sevişiyorduk! « dedi. Benim kalbim o derece çarpıyordu ki, bayılacak gibi olmuştum. Ağa- beyim odadan çıktıktan sonra peri- şan halimi gören &nnem, elini omu- zuma koyarak: — AÂşıktın değil mi?... - diye sor- du. - Fakat zarar yok O kadar gençsin ki, hayatta böyle vaklar bir çok kere daha başından geçer, O gece hiç uyuyamadım. Ertesi gün Leylâyı yalnız buldu- ğum vakit, boğuk bir sesle: .— Leylâ! Niçin benimle oyna- bir istiyorum!» diye evimize gelmişti. Gözleri hayretle dolu, sesi hafif müstehzi; — Ama yaplın, Nejad Ben sen- den bir yaş büyüğüm... Bana nasl âşık olursun?... Sen daha talebesin Bense evlenme çağım geldi. Hıçkırıkla dolu bir sesle cevab ver- dim: — Seni Leylâ... Şı an şiyare — Çocuk... - deği, - sun... Bir abla gibi sev.. Tatil, sonuna ermişti. Ben tekrar Avrupaya, üniversiteye döndüm. Ağabeyimin düğününde bile bulun- madım. Annemden sık sık mektub alıyordum, O vasıtayla, mesud çiftic. havadisi öğreni- o kadar seviyordum ki, bir hareketle, saçımı ok- Beni unutur- yordum. Nişantaşında gayet lüks bir apar- tıman& taşınmışlar, monden ve zen- gin bir hayat yaşıyorlarmış. Atıf sık sık gelip beni görüyor. Fa- kat Leylâ o kadar meşgulmüş ki üç haftadır yüzünü göremedim.» di- ye annem şikâyet ediyordu. Yengemin bu halini gayet tabii buldum. Çünkü âdetlerini öğrenmiş- tim: Evimizde hoşuna giden bir şey r etrafında dolaşan kedi kapınca da uzun müddet Aradan epey zaman geçmişti. Ben artık mektebi bitirmiş, işe yerleşmiş- tim Leylâ İle Atıfın koskocaman bir kızları olmuştu; on altısına giriyor. du. Fakat o kadar iri yarıydı ki, yir. mi yaşında görünüyordu. Annesine son derece benziyordu. Ben evlerine sık sik gidip geliyordum. Yengem her vesileyle beni çağırıyor, alıkoyu- yordu. Neticede derdini açtı: Beni evlendirmek istiyormuş, İtirazlarıma rağmen ısrar etti ve her gidişimde bu fikri bana aşılamağa başladı. Ve kızı Neclâyı resmen teklif etli. Yaş farkını İleri sürdüm. Fakat bunun hiç bir ehemmiyeti olmadığı- ru, otuz yaşında bir erkeğin, on altı yaşında bir kızla pek âlâ evlenebile- ceğini söyledi ve anneme danıştık- tan sonra kendisine cevab vermemi bildirdi. Ben o eve girip çıkmağa o kadar alışmışın ve Neclâyada farketme- den öyle bağlanmışım ki, anneme hemen gidip müsaade vermesini rica ettim. Kadıncağız, gülerek: — Ben de hayret ediyordum... Se- ni bu kadar sık sık çağınışında bir maksat olduğunu anlatmıştım. Ma- lâm ya, çocukluktanberi huyu öyle- dir... Göz attığı şeyi mutlak elde et- meli... Mamafih, gayet iyi, terbiyeli bir kız yetiştirdi. Mesud olacağına eminim... Al Kızı... Yanıma gel, otur... Kekeledim: — Şey... Nişanlım pek küçük... Annesinden ayrılamıyacak... Beraber oturmamızı istiyor... Annem, şayanı hayret müsama- hasile gülümsedi; Saçslrımı okşadı. Ve gözlerinde hiç bir keder izi belli etmeksizin, gözlerimin içine rak; — Demek seni de, son koca bebe- gimi de elimden alıyor... Peki, git, git... (Wâ - Nü) ———— 17/12/938 Çarşamba günü İstanbul meyra ve sebze fistleri: En aşağı En yukan fati o Hati Er.6. Kr.& 5 18 Cinsi Bakız kabağı Dolmalık biber 2 15 - Sivri biber 16 18 Kir domatesi 4 7 Sırık domatesi 2 - Çalı fasulyesi pri Ayşekadın fasulyesi Barbunya kırmızı > — Yeşil Lâhans Pırasa Zpanak Kereviz kök » yaprak Bakla Bezelye Havuç Karnabâhür Emsali Kile Pancar Maydanoz Nane Taze soğan Kırmın turp Bayır turpu Müşküle üzümü Siyah üzüm Amasya olması Kavak elması Kastamonu elması Ferik elmesi İngiliz (Taraklı) elması Karadeniz », İnebolu armudu Ankara armudu Ayva Nar Muz Muşmula Ceviz Ağaç kavunu Akaç çileği Kura ineir Balkabağı Yerli limon Ecnebi limon Portakal » Dörtyol 5 Şev e / SuğasB see aBBi| e > 2 vğwvwvuvuwuwuwuuuusse çe 8 Sual 100 36 lık sardık 225 d4lük am 80 lik 100 Hük 00 lik 100 Tük 190 lik 96 lık 160 lık 200 Yük 0 ei Gk 100 lük. 100 Tük 100 lük 160 ık baka- Elinde toplan satılan yaş | Bu haftaki maçlar 10/12/938 Cumartesi günü yapılacak maçlat Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi futbol ğından: Taksim stadı; Galatasaray - Beşiktaş B takımları saat 14.30 hakem Nuri Bosut, Beşiktaş stadı: İstanbulspor - Beykoz B takımları saat 1430 hakem Necdet Gezen, Yenerbahço stadı: Fenerbahçe - Hâl B takımları süct 1430 hakcın Halid Özbay- kal 11/12/938 Pazar günü yapılacak maçlar ray - Topkapı A Özbaykal, Beykoz - Vefa A takımları saat 1445 hükem İzşet Muhlddin Apak yan has kemleri Şevki Çanka ve Bekir. Beşiktaş #ladı: Hilâl - Süleymaniye A takımları saat 13 hakem Şazi Tezcan yan hakemleri Halid Uzer ve Neşet, Beşiktaş - İstanbulspor A takımları saat 14,45 hakem Tank Özerengin yan hakemleri Fikret Kayral ve Ziya Kuyumlu. Fenerbahçe stadı: Altınordu - Boğaziçi A takımları sast 11 hakem Rufkı Aksay, Beylerbeyi - Anadolu A takımları sant 13 hakem Halid Galib Ezgü. Süleymaniye stadı: Karagümrük - Fener yılmaz B takımları sat 9 hekem Şevki Çanka, Anüdeluhisar - Galata takımları saat 11 hekem Fahıred Anadoluhisar - Feneryümaz A saat 1245 hekem Feridun Kılıç, Kasımpa- şa - Galatagençler A takımları sat 1430 hekem Eşref Mut Disiplin heyetleri kalkıyor Yeni Spor kanunu mucibince teşek» kül eden Beden terbiyesi umum müdürlüğü, bundan sonra yapılacak resmi lig maçlarında hakemlerin mun- takalarına verdikleri raporların doğ- İ rudan doğruya Ankaraya gönderilme- sini istemiştir. Hakemlerden en kısa bir zamanda raporlarını umum mü- dürlüğe göndermelerini istiyen Beden terbiyesi umum müdürlüğü, bu küra- rile, evvelce hakemler tarafından t€0- ziyeleri istenilen sporculurın tecziye- sinde mühim rel oynıyan Disiplin yetlerinin vazlfelerine de nihayet ver- miş bulunmaktadır. Disiplin heyetlerinin yaptığı bu va- zifeler de bu suretle umum müdürlük tarafından teğvire başlanacaktır, 944 olimpiyadları için bir teklif New - York 7 (AA) Amerika olimpiyad . komitesi, 1944 olimpiyad- ırak Detroit şehr ye olan ürünlerin tarihi — Kai tarihi kiye bitiklerini tır. Lütft Arif, bı da, Trakya ve A vi müdekkiklerin © etmiş, kendi ve böylece kite Busün dünya mahsullerin ana getirmiştir ndeki en mühim at mecmi mündericatla Bu edebiyat ve sani 181 da, çok dolgun bir Türkiye Ecnebi 1400 kuruş 2700 kuruş 70 » ii » *—ç sm » 40 » Posta ittihadina dahli olmıyan ecnebi memleketler; Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Şevval 16 — Kasım 31 8. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsi E. 1746 230 125 941 1200 138 Va, 5717 7,11 1206 1428 1841 18,19 Idarehane: Babiâli civarı Acımusluk sokak No. 13 Akba müesseseleri Ankarada her dilden kitap, gazete, mecmua ve kırlaxiyeyi ucuz olarak AKBA müesseselerinde bulabilirsiniz. Her dilde kitap, mecmua siparişi ka- bul edilir. İstanbul gazeteleri için ilân kabul, abene kaydedilir. Undervodü yazı ve hesab makinelerinin Ankara acentesi, Parker dolma kalemlerinin Ankarada satış veridir. Telefon: 1977.