6 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

6 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

za " Moris Şövalyenin hayatı Fransız artistinin hayatı - Paris muhabirimize dikkate şayan beyanatı Paris (Hususi muhabirimizden) — Meşhur Fransız artisti Moris Şövalye (Maurice Chevaler) ile görüştüm. Bu mülâkatı yazmadan evvel artistin ha- yatını anlatayım: Moris Şövalye bir nakkaşın oğlu- dur, Pariste Menilmontan'da doğmuş- tur. Ailesi çok fakir olduğu için, an- nesi bile çalışırdı. Şövalyenin iki er- kek kardeşi daha vardır, Fakat Moris ailenin en sevgili oğludur. Şövalye an- nesini çok severdi. Vefat ettiği vakit stüdyoda (Innocent de Paris) diye bir filim çevirmekte idi. «Kederden çalı- şamaz, diye annesinin ölümünü eyi- ne dönünceye kadar kendisine haber vermediler, Moris Şövalye çocukluğunda bir çi- Yi fabrikasında amele yamağı idi, fa- kat nerede çalışsa muhakkak oradan Kovuluyordu. Çünkü aklı fabrikalar- da çalışmakta değil, aktör olmakta idi, Nihayet on bir yaşına geldiği za- man Moris, annesine aktör olmağa ka- rar verdiğin! söyledi. Annesi kederin- den divaneye döndü. Kendinden bü- yük ve mesleği doğramacı olan erkek kardeşi de Morisi tembellik ve haylaz. Tikla itham etti, On bir yaşında bu haylaz çocuğu hali, annesini o kadar utandırıyordu ki mahallesinde kimsenin yüzüne bakamıyordu. Fakat Morisin bunlar umurunda mı? O, kimseyi dinlemedi ve ufacık boyu ile kafasına koyduğu- nu yapmağa karar verdi. Bütün kav- galara, döğüşlere, nasihatlere göğüs gererek iş$ başladı. Bir ufak kahvenin direktörü, bu ak- tör olmağa heveskâr çocuğa, haftada birkaç frank verdi ve komik şarkılar söyletti. Çocuğun boyu çok kısa oldu- ğundan, kahvede ismini Cüce Kome- diyen koydular, Morisin yaşına göre, boyu çok kısa idi ve boyunun kısalığı onu fena halde müteessir ediyordu, fakat tabiatin gü- zel bir cilvesi olacak ki, Moris Şövalye ön altı yaşımı geçtikten sonra birden- bire boylandı, yakışıklı, uzun boylu bir adam oldu. Mistengtle tanışma Harpten evvel meşhur revü artisti (Mistenget) pek gözde idi. (Eldorado) müzikholünün kraliçesi idi. Bir aktör arkadaşı Morisi Mistengete prezante etti amma, kimse Morisin ileride Mis- tengete partner olmak suretile büyük bir revü artisti olacağını tahmin edememişti. Kendisi de böyle bir şan- | sa konacağını düşünememişti. Bulvar tiyatrolarına arıgaje oldu; sonra bir müzikhole girdi. Burada bü- yük bir muvaffakıyet kazandı. Moris Şövalye, kariyerini, mistengetten son- ra Bir İngiliz tiyatrocusu İle bir Ame- dyundur. İngilte- rede İngiliz müzikholleri ve sahneleri tekniğini öğrendi. 1912 de de bir Ame- rikalı dansöre tesadiif etti, dansör meşhurdu ve gayet orijinal danslar biliyordu. Morise bunların hepsini öğ- rettti. İngiliz tiyatrocunun tavsiyesi üzerine Moris Şövalye Londrâya gitti, orada ucuz bir pansiyona yerleşti ve arttırdığı paralar ile her akşam mü- zikhollere devam ederek meşhur ar- tistleri seyretti, bu suretle sanalını çok tekâmül ettirdi, Nihayet bir çok mahurumiyetlere katlanarak çalıştıktan sonra'talih yü züne güldü. O tarihte Parisin en bi- rinci ve dünyaca meşhur müzikholü olan (Folibrejer) e angaje oldu ve (Eldorado) müzikholünün kraliçesi olan meşhur Mistenget Poliberjerde yıldız idi. Revüde Mistengetin part- neri oldu ve kalbini kazandı. Misten- get Morise âşık olduğundan, kendini iltifatlara garketti. Bu sebepten, diğer ktör Şövalyeyi fena halde kıs | disini muayene etti, ! | kandı ve bu kıskançlıklar birçok en- trikalara, hattâ döğüşlere sebep oldu. Hattâ bir gece kendisinden intikam almak ve pataklamak ilzere yolunu belkediler. Fakut Moris tiyatrodan Mistenget ile beraber çıktığndan, bu taarruza şahid olan Mistenget aktör- lerin ikisini de tiyatrodan kovdurdu ve Şövalyeyi resmen kendisine part- ner yaptı, Harp senelerinde Bir sene sonta Moris Şövalye aske re gitti, 1914 te de harp ilân edildi, cep- r gitti, İlk harbe girdiği esnada âkciğerine bir şarapnel parçası isabet etli ve ağzından kanlar boşanarak ye- re düştü. Kendine geldiği zaman bir Alman hastanesinde esir olduğunu anladı. Yaralarının verdiği iztıraba rağmen neşesini muhafaza ediyordu. Bir gün hastane doktoru geldi, ken- Morise dedi ki Kurtulacağını ümid “diyorum amma, ümidim hilâfına ölecek olur- san gene gülecek misin? Moris buna cevaben: — Ona şüphe mi ediyorsunuz? Ölürken de gülerek öleceğime emin olabilirsiniz. Ne için ağlıyayım? Ma- | demki bu dünyaya geldiğime memnu- | num, beni kim temin ediyor ki öldü- ğüm zaman memnun olmlaycağım. Başaka hayata gideceğim... dedi. ti ve kendisine (Ebedi bahtiyar) nmunı verdi. Şövalye yavaş yavaş leşti. Ksrargâhta gene kendisi gibi İ resimlerinden biri esir bazı musikişinas ve aktörlerin yardımile konserler tertip ediyordu. Bu konserelere Alman generalleri de geliyorlardı. Moris, generalleri o ka- dar eğlendiriyordu ki, kendisine ka- i rargühta serbes gezmek hakkını ver- diler. Krargâhta diğer bir harp esiri ilede dost oldu. (Genedi) isminde olan bu harp esiri Morise ingilizce öğretti. Bir müddet sonra diğer bir Fransız esiri ile samimi dost oldu. Esaretten kaçış Bu iki dost, Alman karargâhından cephesine kaçmağa karar Düşündüler, taşındılar, ne suretle kaçsalar, yakalanacakları mu- hakkak. Bir kere de yakalanırlarsa başlarına ne geleceğini bildiklerinden birdenbire firar projesini mevkii tat- bike koyamıyorlardı. Nihayet bir hal çaresi buldular. Nazarı dikkati celbet- meden kaçabilmek için kendilerini hastabakıcı kıyafetine sokmağa ka» rar verdiler. Bir gece yarısı çaldıkları hastabakıcı elbiselerini giydiler; elle. rine yara sargıları, pamuk filân alıp usulca karargâhın kapısından çıktı- lar. Her ne kadar iki kişinin kapıdan çıktığını nöbetçiler gördülerse de has- taneye mensup iki hastabakıcı cep- hede yarahları tedaviye gidiyor zan- | nettiler, Bu cevap doktorun çok hoşuna git- | | dikkati celbetmeden kaçmağa muvaf- Böylece iki firari yola çıktı, Nazarı fak olduklarından ve ucuz kurtulduk- larından memnun, ” vellld zatiyetten dolayı kendisine kor- doğru ilerliyorlardı. O esnada Morisin arkadaşı yüksek sesle iransızca söy- lemeğe başladı. Birdenbire karşıları- na bir Alman zabiti çıktı, Onlara doğ- ru yürümeğe başladı. Yanlarına yak- laştığı zaman, şüpheli şüpheli ikisini da yukarıdan aşağı süzdükten sonra: «— Fransızca işittim, Siz mi konu- şuyordunuz?... dedi, Korkularından iki arkadaşın dizle- ri titremeğe başlamıştı. Bereket versin ki Moris karargâhta öğrendiği alman- ca ve şive taklidine olan büyük istida- dı sayesinde kısa birkaç kelime ile al- manca olarak, fransışca konuşan ken- dileri olmadığını, uzakta bir yaralıyı tedaviye gittiklerini söyledi ve böylece kendisini de, arkadaşını da kurtardı. Aktör olduğu için Allaha şükretti; çünkü aktörlük, sada ve şive taklid etmek sayesinde yakasını kurtarmıştı. Nihayet iki arkadaş büyük heyecan- Jar ve korkular içinde Fransız cephe- sine: kaçmağa muvaffak oldular. Moris Şövalyenin yarası mani oldu- ğundan onü tekrar harp sahnesine göndermediler; çürüğe çıkarıldı, Sahneye avdet Parise avdet etti. Tekrar müzikhol- de oynamağa başladı. İlk sahneye çık- tığı akşam vücudü titriyerek gözyaş- ları içinde içeri girdi. Her ne kadar al- kışlandı ise de alkışları soğuk buldu, müteessir oldu. Yaralarından müte- ku ve tutukluk gelmişti. Rolünü bil rinciye kadar kan ter içine battı, ar- tist locasına avdet ettiği zaman bir mektup buldu. Bu mektupta askerlikte gösterdiği cesaret ve şeca- atten dalayı kendisine (Krua dö ger) nişanı verildiği yazılıyordu, Bu havâ- dis o kadar maneviyalını kuvvetlen- dirdi ki, o akşamdan itibaren eski Şö- vâlye değişti, yerine yeni bir adam geldi. Eski kıyafetlerle, takma burun- larla oynadığı çapulcu rolleri bıraktı, gayet şık ve zarif giyindi; başına da kendisinin meşhur olmasına sebep olan hasır şapkasını geçirdi; ertesi ak- şam o kıyafetle sahneye çıktı, öyle bir alkış tufanı koptu ki, içeriye girdiği zaman sevincinden şapkasını öptü. O günden itibaren şöhreti büyüdü. Londrada Palas tiyatrosunda Elsle Janis isminde meşhur Amerikalı yıl. dıza partner oldu. Uzun zaman Lon- drada oynadıktan sonra Parise avdet etti. Yeniden Mistengete partner oldu. Bu çift artistler Parisin sevgilileri oldular. Fakat bir müddet sonra iki meşhur artist biribirlerile anlaşama- | | Mak Donald arasında | idim. Muhteşem bir sahne mağa başladı ve ayrılmağa karar ver- di, Moris tekrar Londrada oynadıktan sonra Parise döndü, Bu defa kendi kendine (Kazino dö Pari) ye yıldız ole rak angaje oldu ve partneri İvonne Valle ile evlendi, sonra ayrıldı, Amrikaya davet Moris Şövalyenin günden güne bü- i yüyen şöhreti Amerikaya aksetti, Pa- | Tamunt şirketinin direktörü (Cese- laski) kendisini angaje etti. Ben de o zaman Hollivutta idim, Şövalye; (Ja- net Mak Donald) ile filim çevirdiği İ zaman Paramunt stüdyolarında gör- düm. Filimin ismi (Aşk resmigeçidi) idi. Hattâ o zamanlar Moris ile Janet aşk macerası olduğunu söyliyenler bile oldu. Bu filim çevrildiği gün stüdyoda hazırlan» miştı. Janet Mak Donald suvare elbi- sesi giynimiş, Şövalye de zabit ünifor- ması giymişti. Orkestra başladı; ikisi karşılıklı şarkı söylemeğe başladılar. Şövalyenin halinde bir başkalık na- zarı dikkatimi celbetti, Janet Mak Do- nalda bakarken gözleri pek fazla par- liyordu. Janet Mak Donalda gelince, o da pek büyük hahişle şarkı söylü- yordu. Bu hal rejisörün de gözünden kaçmamış olacak ki yıldızları tebrik ederken, müstehzi bir tavırla: — Cidden rolünüzü bir Romeo ve Jülyet kadar samimi oynadınız, teb- rik ederim... dedi, Bunun manasını anladıkları için, gerek Moris Şövalye, gerek Janet Mak Donalg, işi gülüşmeğe boğdular. Moris uzun seneler Amerikaya gidip gelip Paramunt, Metro Goldvin Ma- yer, Artist Assesiye gibi Hollivutun en büyük şirketleri namına filimler çevirdikten sonra Fransada karar kıl- dı. Şimdi Kazino dö Paride oynamak- tadır, Mistenget ile şöhretleri eş oldu- ğundan, ikisi de ayrı ayrı oynamaği tercih ediyorlar. Mistenget oynadığı zaman Kazino dö Paride Şövalye oyna maz; Şövalye oynadığı vakit te Mis- tenget oynamaz. Bu büyük revfi artisti sporu, açık havayı çok sever, hafif yemek yer ve sıhhatine çok dikkat eder. (Kot Da- zürde) Kanda güzel bir villâsı vardır. Her sene birçok ayları burada geçirir, spor yapar, eğlenir, dinlenir. Moris Şövaiyenin tercümelihaline sit yazılardan sonra kendisile Akşam namına yaptığım mülâkatı gelecek mektubumda bildirceğim. B.0. Dumlupınar okulunun mandolin takımı Koro ve Mandolin takımı bir arada İzmir (Akşam) — İzmirin Dumlupınar okulu çalışkan talebelerile meş- hurdur. Okulda musiki derslerine de büyük ehemmiyet verilmektedir. Muh. telif sınıflar talebesinden mürekkep bir koro ve mandolin takımı teşkil eğik Fransız cephesine İ miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: