6 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

6 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA En yakın fırtına: Ukrayna! Polonya mebusan meclisinde Ukrayna ekalliyeti mebuslarından biri, ırk- daşları için muhtariyet istemiş, kıyamet kopmuş. En yakın istikbalde, Şark Avrupasında yeni fırtınalar çıkaracak olan mesele, hiç şüphesiz, Ukrayna meselesidir. Bu mesele nedir? Ukrayna, Sovyet Rusyanın Avrupada, Polonyaya bitişik yeridir. Rusya- nın en zengin ziraat merkezi olan bu havalide 30 milyon insan vardır. Bun- ar, Ruslar gibi Slav ırkındandır, dilleri ruscadan az farklıdır. Fakat kendi milliyetlerine bağlı oldukları için, kendilerini Rus saymazlar. © — Ukraynalılar bundan ibaret değildir. Bugünkü Polonya dahilinde beş milyon Ukraynalı yaşıyor. Fundan başka, Çekoslovakya hudutları dahilinde, Rütenya denilen ve şı rka değru tam Polonya cenubunda uzanan kısımda da 500 bin Ukraynalı vardır. Bu suretle Ukrayna, bugün üçe bölünmüş vaziyettedir. Çekoslovakya, geçen hâdiselerden sonra, Ukraynalılara tam bir muhta- riyet verdi. Kendi hudutları cenubunda, yarım milyon Ukraynalınınm muh. tariyeti Polonyanın işine gelmiyor. Zira, Polonyada kesif bir kitle halinde ya- şıyan beş milyonluk muazzam ekalliyet de, daimi surette muhtariyet isti. yor: Hem idari, hem siyasi muhtariyet. Böyle büyük bir kitlenin muhtariyeti Polonyayı zayıf düşüreceği için Polonya buna razı olmuyor. Fakat mesele bununla bitecek midir? Vaktile tıpkı Polonya vasıl taksime uğramış ise, bugür. de aynı şekilde üçe bölünmüş olan Ukrayna, bilhassa Polonya ve Çekoslovakya Ukraynaları birleşmek ve müstakil yaşamak istiyorlar. Eskiden himaye edenleri yoktu. Fa- kat şimdi, Çekoslovakyaya hâkim olan Almanya, Polonyayı cenuptan da sar- mış vaziyettedir. Ekalliyetlerin hâmisi tavrını da takınan Hitler, yakında, Çekoslovakyadaki Ukraynalıların mubtariyetine Polonyadaki beş milyon Uk- raynâlının da istirâki meselesini ortaya atacak, ve oradan, Rusyadaki Ukray- na ile de alâkadar olmaya çalışacaktır. Bundan dulayı Polonya, Çekoslovakyanın bu kısmını ortadan kaldırıp Macarlarla birleşmek istiyordu. Hitlerin şiddetli müdahalesi üzerine Rusya ile anlaştı. Her halde ufuktu en yakın fırtına olarak, bir Ukrayna meselesi var. To- pun ağzında Polonya bulunuyor. Polonyadaki Ukrayna ekalliyeti muhtariyet alırsa, komşusu Çekoslovakya Ukraynası ile birleşecektir. Almanyanın şarka doğru nüfuz politikasının en müsaid giriş kapısı bu- dur. Polonyanın müttefiki olan Fransa, Avrupa şarkından elini çektiği için, artık bu düvalara müdahale etmiyeceğini şimdiden ihsas ediyor. Bu suretle, ilk defa ciüdi olarak Polonya ve Rusya, tek başlarına Almanya ile karşılaşa- caklarâır, Con Klarans Anderson Pitsburg- da öldü. Tam yüz yaşında idi, İlk de- fa Kalilorniyada altın arıyan kırk dokuz kişiden biri idi. Bu adamın ha- yatı hakiki bir romandır. Ohio ile Kumberland arasında kor- sanlık etti. Serra Nevada'yı yaya geç- ti, Aç, susuz kaldı. Buz diyarlarında titredi, Afrika çöllerinde yandı. Ölümle karşı karşıya geldiği zaman- lar: Ben yüz yaşina kadar yaşayaca- gum, dedi durdu. Cefa içinde uzun yaşıyanlar AKŞAM Böyle bir dam da Kalküta'da ya- şıyor. Adı Jak Roberdir. Yüz on beş yaşındadır. İşi gücü aslan ve kaplan avlamaktır, On beş yaşındanberi vah» $i hayvan avcılığı İle geçiniyor, yani yüz senedenberi hayatını canavarlar- dan koruyor. — Artık bu işi bırak! Diyenlere kızıyor : — Hayır diyor, yüz yirmi yaşıma gelince tekaüde çıkacağım. Jak Rober üç kere evlenmiştir. Yirmi yedi çocuğu olmuştur, Bonapartı seven artist Pariste Pon - Nöf köprüsünde kral 4 üncü Hanrinin at Üstünde büyük bir heykeli vardır. Bu heykelin bir yerinde de Napolyonun bir büstü ol- duğunu çok kişi bilmez. | İmparatorun sukulundan sonra Burbonlar Parise girince, Paris bele- diyesi, ihtilâlin yıktığı $ üncü Han- rinin heykelini yeniden dikmeğe ka- tar verdi. | Heykeli heykeltraş Kenel yapacak- tı. Kenel müfrit Bonapart tarafdarı idi, Napolyona ve Napolyon rejimine Aşıktı. 4 üncü Hanrinin at üstünde bir heykelini yaptı ve kralın sağ ko- Juna da Napolyon Bonapartın bir | büstünü kazıdı, Bu büst bugün hâlâ mevcuddur, Sahnede bayılan tenor Bükreş operasında Vagner'in Mas- tersinger oparası oynanıyor... 'Tam operanın üçüncü perdesi başladığı esnada sahneye çıkan Romanyalı meşhur tenor Apostoleşku'ya fenalık geliyor. Olduğu yere yıkılıyor. Apostolesku'nun kalb sektesinden muztarib olduğu muayene nelicesin- de anlaşılıyor. Romanyalıların çok sevdiği bu tenor arkadaşlarından Atanasiu o Bariton'un ölümüne çok üzülmüş ve bir müddet hasta yatmış- tı. Doktorların ifadesine nazaran Apostolesku arkadaşının ölümü üze- rine duyduğu şiddetli kederden kalb hastalağına yakalanmıştır, Londraya yeniden “Kara dullar, getirildi Geçenlerde gazetemizin bu sü- İunlarında Londra hayvanat bahçe- sinde bulunan ve aKâra dul» denilen gayet zehirli örümceklerden bahset- miştik. Soktuğu insanı (öldüren bu örümcekler ayrı bir camekön içinde bulunduruluyordu. Bu came- kânın önünde daima bir bekçi nöbet bekliyordu. Şayed bir harb çıkacak ve düşman tayyareleri Londraya hü- cum edecek olursa bu örümceklerin kaçıp kurtulmasına müni olmak için bekçileri tarafından derhal öldürüle- cekti, Hattâ bunun için Avam kama- | Yumurta ihracatı arttı Geçen ayın son haftasında Italya ve Yunanistana yumurta ihracatı, bir evvelki hallaya nazaran kismen artmıştır. İtalyaya 27251 liralık 817 sandık ve Yunanistana da 18406 li- ralık 651 sandık yumurta ihraç edil müştir, Piatlerde mühim değişiklik görülmemektedir. rasında bazı mebuslar istizah yap- maşlardı. Bu eylülde harb tehlikesi patlak verince hayvanat bahçesinde- ki Kara dullar da hemen itlâf edil. mişti. Çünkü onlar bir kere Kaçıp örüyecek olurlarsa Londra halkı bü- yük bir tehlikeye maruz kalacaktı, Şimdi İngiliz gazetelerinde okudu- ğumuza göre öldürlllen o Kara dul lar yerine Londra hayvanat bahçe. sine Amerikadan yeniden Kara dul. iar getirilmiştir. Bunların da ömrü gelecek bir harb tehlikesine kadar i devam edecektir. 30 teneke turşu çalmış! Galatada Garib isminde bir sebze- cinin yanında evvelce çıraklık eden Dimitri, evvelki gece bir aralık dük- kâna girerek otuz teneke turşuyu ça- lp kaçmış, bilâhare polis tarafından çalınmış turşularla birlikte yakalan- mıştır. Zata, bu turşu hırsızını Be- yoğlu ceza mahkemesine vermiştir, uhtelif milletlerin yem ek tarzı vücudların inkişafı üzerinde büyük tesir yapıyor Hindistanın Del- hi şehrinden bildi- rildiğine göre İn- gilizlerin Hind tıp enstitüsü (o—otara- fından son zaman. larda yapılan tec- rübeler neticesinde yediğimiz gıdaların vücudümüzün €$. kâli ve endamı üzerinde çok müessir olduğu meydana çıkmıştır. Hind tıp enstitüsü profesörlerinden bazları, muhtelif Hind ırkları arasın. da görülen farkların gıdadan ileri gel. diğini senelerdenber! iddia ediyorlar- dı. Sönrâ şimali Hindistanda yaşıyan Sikh'lerden Part'lardan 1,80 boyunda kuvvetli insanlar yetişiyordu. İngiliz- lerin Hindistan ordusu bu milletlere mensup efrattan teşkil olunuyordu. Halbuki Madras'da yaşıyan Hindiller kısa boylu ve kuvvetsiz oluyorlardı. Bununla beraber her iki ırk da zâ- hiren ayni hayat şartları altında ya- şıyorlardı. Ancak Müdraslılar pirinç, kurutulmuş et ve çok baharat yiyor- lardı. Sikh'ler ise'bol yoğurt yiyorlar, et çok yemiyorlar, buna mukabil bol sebze ve dibekte dövülmüş buğdaydan mamul bir nevi ekmek yiyorlardı. Bu vaziyet karşısında bir mukayese imkâ- nı düşünüldü. «Acaba her iki ırkın al- dıkları gıda tarzları değiştirilirse vü- cud teşekkülleri de değişir mi?, suali varid oldu. Bu sualin tecrübesini yapmak için ayni anadan doğma on iki beynz fare alındı ve bunlar muhtelif kafeslere ko- nuldu. Bu on iki fare «memleketler iaşe tarzı; na tâbi tutuldu. Birine <İn- giliz fare» denildi ve ona beyaz ekmek, jambon, haşlanmış sığır eti, koyun eti, ! balık, sebze ve çay verildi. «Fransız fa. re» çok salçalı, çok garnitürlü etlerle ve ordövrlerle beslendi. «Japon fare>- nin gıdası balık, pirinç ve arada sirü- Iktisadi meseleler Pamuklu dokuma sanayiinde bir mesele | Pamuklu mensucat fabrikalörleri sanayi birliğine müracaat ederek son zamanlarda dışarıdan fazla miktarda pamuklu dokuma ithal edildiğini, bu yüzden zarar gördüklerini iddia et- mişlerdir, Halbuki dışarıdan pamuklu dokuma ithalâtını arttırmamış olsay- dık, piyasada pamuklu dokuma fiatle. ri daha ziyade yükselecekti. Nitekim son bir ay içinde kaput bezi fiati, şikâ- yetlere sebebiyet verecek kadar yüksel. mişti, Hükümet kaput bezi ihtikârına mâni olmak için, yerli fabrikaların ka» put bezi dokumaktadır. Fakat ka- put bezi istihsalâtını arttırmağı temin etmiştir. Bilhassa Kayseri pamuklu dokuma fabrikası gece ve gündüz ka- put bezi ihtikârına mâni olmak için bütün bu tedbirleri ittihaz etmek kâfi görülmemiştir. Dışarıdan da pamuklu dokuma ithalâtına lüzum görülmüş- tür. Yukarda yazdığımız gibi, bu sefer de pamuklu dokuma fabrikaları omal- larımız satılamıyoru diye şikâyete baş- iadılar, o halde ne yapmalı? Hem yerli fabrikaların şikâyetine meydan vermemek, hem de pamuklu xe dokumaları mutedil flatle sattırmak lâzım... Her iki meseleyi telif etmek- ten başka çare yoktur. Şayed pamuk- lu dokuma fabrikaları, odışarıdan mal gelmiyor nasıl olsa içpazar elimizde- dir» diye f#iatleri artlırmamış olsaydı. lar, dışarıdan mal ithaline sebep kal miyacaktı. Demek oluyor ki hâdiseye sebebiyet veren gene bazı fabrikalar. dir. Nitekim sanayi umum müdürlüğü fabrikalara bu yolda nasihat ederek birleşmelerini ve flatleri indirmelerini tavsiye etmişti. Dışardan fazla mal ithali arzu edilmiyorsa, fabrikatörler de mallarına mutedil fiatler tayin et- melidirler, — M.A. Hindistanda bazı yerler halkı neden iri yarı, diğer bâzı yerler halkı ise neden kısa boyludur ? Bunu anlamak için uzun tecrübeler ve fareler üzerinde tedkikler yapılmış, çok mühim neticeler elde edilmiştir. Bu yazıda o neticelerden behsediliyor da bir yengeçti. «Madraslı fare» ile «Sikh faresde o memleketlerin gıda tarzlarına göre beslendi. Bu tecrübeler çok enteresan netice- ler verdi; «İngiliz fare» şişman ve yus- yuvarlak bir fare oldu. Derisi sert ve tüyleri kalındı. Hayvan bir canlılık gösteriyordu. Kafesin içine sokulan parmağın üzerine hücum ediyor ve asirıyordu. «Fransız fares küçük ve za- yıf kaldı. Tüyleri çok yumuşak ve in. ce idi, Bu fare ekserya, Fransız kadın. larında görüldüğü veçhile, asabiyet eserleri gösteriyordu. «Japon faresye gelince o da küçüktü, fakat çok canlı ve her hususta azımlıydı. «Sikh fare» İngiliz fare gibi büyük ve endamlı çi- makla beraber daha munisti. Yalnız «Madrash fare» olduğu gibi kalmış, hemen hiç büyümemişli. Bu fare de diğerleri gibi sıhhatliydi, fakat vücu- dü iyice inkişaf etmemişti. Bütün bu on iki fareye birden bakıldığı zaman onların bir anadan doğduğuna inan- mak güç geliyordu. 'Tıb âleminde yapılan tedkikat gıda meselesinin vücude olan tesirleri hak- kında duha birçok pratik deliller mey- dana çıkarmıştır. Havayi'de yaşıyan insanlar evvelce Taro dedikleri bir ne- vi sebze yiyorlardı. Dişleri beyaz ve kuvvetliydi. Sonra, orasını Amerika. Mılar istilâ ettiler ve yerlileri un ve şe ker yemeğe alıştırdılar. Aradan birkaç sene geçdikten sonra yerliler çok diş hastalıklarından ıztırap çekmeğe baş- Jadılar. Bu diş hastalıkları son zaman Yarda çocuklarında gıdanın değiştiri.. mesi sayesinde or- tadan kaldırılabil Japonlara baka- lım: Onlar küçük ve kısa boylüdurlar. Japonyanın 'gıda işleri imparatorluk enstitüsü Japon. ların tegaddi tarzlarını tedkike karar vermşşiti, Bunun tedkikatı yapıldı ve neticede Japonların aldıkları gıdaların bir takım mühim tuzların ve bilhassa , A ve B vitaminlerinin eksik olduğu anlaşıldı. Onun için çocuk yurdların- da yemeklere o vitaminleri ve tuzları ihtiva eden bir toz katılmağa başlandı. Aradan dört sene geçdikten sonra Ş0- cuk yurdlarında yaşıyan çocukların yurd haricinde yaşıyan ayni yaştaki çocuklardan beş kilo daha ağır ol- dukları anlaşıldı. Vitamin ve madeni tuzları yiyen çocukların diğerlerinden beş on santim daha büyüdükleri de meydana çıktı. Hind tıp enstitüsü şimali Hindistan» da yaptığı tedkikatta Sind'de yaşıyan on İki milyon insanın yarısından faz- Yasının ıztırap verici bir hastalık çek- mekte olduğunu anladı. Romatizmaya benziyen bu hastalığın bazı gida mağ- delerinin alınmasından ileri geldiği kabul olundu. Hakikaten, gıdanın de- öiştirilmesi sayesinde binlerce kişi © hastalıktan kurtuldu. EKserya hasta- lara günde bir bardak süt içirmek kâ- fi geliyordu. Bugün birçok devletlerin sıhhat ve içtimal muavenet nezaretlerinde sağ- lam bünyeli bir nesil yetiştirmek için yalnız gençliğin iyi hava teneffüs et- mesine ve beden hareketi yapmasına değil, bilhassa gıda maddelerinin ne- den müteşekkil olduğunu araştırmağa ehemmiyet veriliyor. İzmir mektupları Fuar yerinde sergi sarayı Ve açıkhava tiyatrosu yapılacak izmirde turistik yolların inşasına marttan itibaren başlanacak İzmir (Akşam) — 939 İzmir fuarı için hazırlıklara başlandığını yazmış- tık, Bu seneki fuarda mühim ik! ye- nilik olacaktır. Bunlar Sergi sarayı binası ve Açık hava tiyatrosudur. Ser- gi srayının inşası mühim paraya mü- vakkıf olduğu için bu sene sarayın bir kısmı inşa edilecektir. Sergi sarayı binasının yeri, suni gölün şimal kıs- mında tesbit edilmiştir. Almanya hü- kümeti Sergi sarayı içinde 400 metre murabbalık yeri şimdiden ayırtmıştır. Ayrıca (Halk pazarı) adı altında bir | yer inşa ettirilecektir. Burada küçük esnafın bol şekilde alışveriş etmeleri temin edilecektir. (Halk pazarı) nda inşa edilecek paviyonlar ucuzca e$- nafa verilecektir. Açık hava tiyatrosu suni gölün şark tarafımda inşa edilecektir, Büyük bir eser olacak ve anfi şekli verilecek Açık hava tiyatrosunun temel inşask- na şimdiden başlanacaktır, Tiyatro- nun plânmı fuar mimarı profesör Gotye yapmıştır. Kendisine fuarın di- ğer esasları hakkında da izahat ve malümat verildiği için mimar B, Gol- ye, gerek Sergi sarayı binasının, ge- rek diğer eserlerin plânlarını Pariste hazırlayacak ve İzmire gönderecektir. Havagazı fabrikası Belediye tarafından Almanyaya 15- marlanımış olan otomatik hava gâzı ocaklarile diğer tesisat, bu ayın son- larına doğru İzmire gelecektir. Bele- diyenin hava gazı fabrikası ıslah edi- | lecek, yeni makine ve tasisatla tam kalori ve bol hava gazı istihsal oluna- cak, bu sayede hava gazı fiati de ucuz- Istilacaktir. Monte edilecek makineler” ve saire için Belediye tarafından fab- Tikada 30,000 lira sarflle temel inşa- . atı yapılmaktadır. Araba meselesi İzmir yollarını kısa zamanda tah- rib eden dar tekerlekli arabaların $0- hirde işlemesi yasak edilmiştir. İzmir- de 1000 kadar yük arabası vardı. Şimd! İzmirdeki araba imalâthane- leri durmadan, 7.5 santimetreden ge- niş araba tekerleği inşa etmektedir. Beş günde elli kadar araba için geniş tekerlek imal edilmiş ve geniş teker- lekli arabalar, işlemeğe başlamıştır. Münakalât ve ihracatın durmaması için Belediye, lâzım gelen tedbirleri almıştır. İzmirde 120 kamyon ve mül- hakattan Belediye tarafından getirti- len 60 kamyon, tüccarların ve İş sa- hiplerinin emrinde çalıştırılmakta, nakliyat ihtiyaçlarını temin etmekte- dir, Münir Nurettin konseri Kıymetli sanatkâr Münir Nurettin bu akşam Fransız tiyatrosunda mev- simin ilk konserini verecektir. Haber aldığımıza göre Münir Nurettin bu konser için çok kıymetli parçalardan mürekkep zengin bir program hazır. lamıştır, Güzel Türk musikisini s6 venlerin, yerli artisi dinlemeye şitap edeceklerine ştiphe yoktur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: