POLİTİKA Fransanın geçirdiği imtihan Ekseriya devlet idare şekillerine atfedilen kusurlar hükümet başındaki insanların zaafından ileri gelir. Bir milletin zaafı ve huzuru, bir memleke- tin asayiş ve intizamı için her yerde, her zaman mevcud kanunlar, bu ka- Dunları tatbik etmeyi bilenler elinde dalma kâfi bir silâhtır. Bunun misalini Fransada gördük. Evvelki gün, Fransa cümhuriyeti içil zor bir imtihan günü idi. Müfrit sol cenah fırkaları, harekete getirdikleri işçi teşkilâtile, hükümete karşı büyük bir hücuma geçtiler, Bazı kurarların tatbiki aleyhinde muszzam bir grev hazırladırla. Eğer, şimdiye kadar Fransada çok görüldüğü gibi iş ba- şında zayıf bir adam bulunsaydı, yeniden, encamı meçhul bir buhran baş göstermişti, Fakat Başvekil Daladiler vaziyeti sıkı tuttu, kuru gürültüye Papuç bırakmadı, kanunun kendisine verdiği salâhiyetleri kullandı, nizam” ve asayişi bozdurmadı. ise, Fransa için olduğu kadar, bizzat Daladier için büyük bir ınu- vaffakiyettir. Bunu,düşman Alman matbuatı bile kaydediyor. Bu muvaffakiyetin en mühim âmili, kesif halk kitlelerinin hükümetle beraber oluşudur. Her yerde olduğu gibi, Fransada da halk, nizam ve inti- Zamü koruyan, Koruyabilen hükümetle beraberdir. Siyasi emel ve ihtirasla» rın tesirile uyandırılan bozucu cereyanlara, halkın büyük ekseriyeti daimi yabancı, hattâ aleyhtar kalır. Fransa, şimdiye kadar, bilfiil anarşi içinde olmamakla beraber, ber an anarşinin zebumu olmaya hazır gibi duran bir memleketti. Bu hâdise Fran. saya kuvvetini göstermiştir. Milletler ve hükümetler için anarşiden dahu fena şey daimi anarşi kor. kusu, en büyük kuvvet de kendine emniyettir. AKŞAM | hafidi prenses İndiranın | ! | Londra kahveleri nasıl klüp oldu?! İgiltereyi ve bahusus Londrayı b yaret eden ecnebiler kahvehane ol mamasından şikâyet ediyorlar. Bir zaman Londra dünyanın en çok kah- vehanesi olan memleketlerden biri idi.! Mükellet ve muhteşem 2000 kahve- hanesi vardı, Fakat bunlar yavaş yavaş birer klüb oldu. Klüblere e yalnız azaları ve bunların dostları girebildiğinden ecnebiler buralara sokulamiyorlar, Bunun için kahvehanelerin Lon- drada tekrar ihya edilmesi ve çoğal #lması düşünülmektedir. Kahveha- nelerin klüb olmalarına önayak olan madam White isminde bir kadındır. Bu kadının, Londrunın kibar mahal Tesi İstendde gayet mükellef bir kah- vehanesi vardı. Kahvehaneye deyam edenler güzide ve kibar adamlar ol- duklarından yabancılardan çekini- İ yorlardı. Bladam White daimi müşte- rilerini memnun etmek için evvelâ yabancı müşteri kabul elmemeğe l başladı. Fakat devamlı müşeriler de İ | sauhtelif sebeblerle muntazaman kah.: vehaneye gelemediklerinden müesse- İ senin varıdatı azaldı. Bunun üzerine madam White müş- terilerinden aylık almağa başladı. | Devam etsinler, etmesinler her aza | aylığını muntazaman Diğer kahve sahipleri de madam White'den örnek aldılar, hepsi klüb oldu, Londrada da bellibaşlı kahve. hane kalmadı... Hitlerin gözlükleri Harp esnasında Hitlerin gözleri yanın Senelerden sonra Hitlerin gözlük takması icab etti, Evvelâ Hit- ler doktorların bu tavsiyesini dinle- medi. Fakat günler geçtikçe görme- meğe başladı, nihayet okuyup we ynak için gözlük taktı, alıştı. Şimdi artık gözlüksüz yazıp oku- yamıyor. Ancak Hitlerin gözlüklü gördünüz mü?. resmini | O Bunu gören yoktur. Münih anlaş- ması imaslarıırken, sinema makine Teri faaliyete geçince Hitlerin telâşlı bir hareketi göze çarptı... Evvelâ an- ıyamadılar, sonra esrar meydana çıktı. Sinema makineleri İşlemeğe başlayınca Hitler gözlüklerini çıkar- MIŞ... Hitler gözlük kullandığını herke- sin bilmesini istemiyor!.. Milyarı ödeyen adam Fon Rath'ın katlinden sonra Ak manya hükümeti Yahudilerden bir milyar tazminat istiyor, Meşhur Yahudi zenginlerinden bay Montagu Samuel, gazetelere bir mek- | tup göndererek Yahudiler namına bu parayı vermeğe hazır olduğunu bik dirdi, Bay Samuel kasasında, 1920 de hiç bir kıymeti kalmıyan Alman mark- larından bir milyardan fazla var. Bay Samuel diyor kk: | — Almanya iflâs ettiği zaman Fran- sa ve İngiltere piyasasında 250 mil yon liralik mark vardı. Bu pars ların kıymeti sıfır oldu. manya bugün bu miarkları «derse, bir zamanlar ödeyememiş ol- duğu çeklerin karşılığını vermiş olur. Bu da dürüst bir harekettir. | Ancak Yahudilerin bu teklifimi ka- İ bul edip etmiyeceklerini bilmiyorum. Kendilerile temas etmedim, onlar benimle temasa gelsinler diye bekli- yorum... Tuhaf tuhaf şeyler Kral 3 üncü Hanri bir odada bir kedi ile yalnız kalmaktan korkardı. Epernor dukası tavşan görünce düşüp Dayılırdı. Bayle musluktan akan sw sesi du- yunca tatanoza yakalanmış gibi tif- rerdi. rsesanai Bebek - İstinye yolunun istimlâki İstinye yolu üzerinde istim- ek binalardan onunun 5a- kâbi konan istimlâk bedeline itiraz et- rm itirazı üzerne her : edilen istimlâk bedeli fazlasile bankaya yatını» mıştır, Şimdi mahkemeden alınacak karar üzerine istimlâk muamelesi ne- ticelenerek binalar kllerakir. zin allak. iğde İğ ! Mari Medişts deği, gül, gül res- i mi bile görmeğe tahammül edemezdi, İ 1 #nci Fransuanın doktoru Düşene İ ema Koklafılırsa derhal burnu ka i narde Bakon ay tutulduğu saman Ken dni kaybederdi, Pazarlıksız satışın neticeleri tetkik edilecek 'Teşrinieyvelin 1 inden itibaren tat bik edilmekte olan Pazarlıksız satış Kanununun iki aylık tatbik tecrübe. Terini anlamak üzere İktisad Vekâleti İç tHcaret işleri müdürü B. Mümfaz bu hafta içinde şehrimize gelecektir. B. Mümtazın yapacağı tedkikat neti- cesinde, kanunun, daha bazı eşyaya Jİ teşmil edileceği tahmin ediyo, Eğer Ak | kabul f veriyorlardı, | ki Dış memleketlere arpa, yulaf, i hayatını birakarak Milyonların varisi olan bir Hindli prenses Londrada artistlik yapıyor Londrada b günlerde tiya âleminin en mü- him hadisesi Hin- ddistandak! lüks Londrada tiyatro artislliği yapmak üzere kaçan Kapurtala mahracasının hayatıdır. Londrada oynanmakta olan «Kslb yanmamıştır adlı fantezi operetinde halayık rolü pranses İndiraya veril- miştir. Prenses İndira Londrada iki sene tiyatro artistliği akademisinde okuduktan sonra sahne hayatına atılmıştır, Bu defa Londranın Güle tiyatrosunda aldığı rol artistlik h tının ilk ri prensesin sahne hayatına yalından bıkıp usanan prenses, Hintli kardeş- lerine şahsi hürriyetin nasıl kazanı- labileceğini ar nak arzusunu çok- tanberi besliyordu. Prenses tiyatro ürtisti olmak istediğinden bahsettiği zaman babası ve büyük babası buna giddetle itiraz etmişlerdi. Onun için prenses 21 yaşına kadar beklemeğe mecbur olmuş ve reşid olur olmaz İngiltereye gitmişti. Prenses İndira kendi kendine ha- yatta ilânihaye sonu gelmiyen bu saray siminden başla şeyler de vardır, diye düşünüyordu. Prenses bir mabraca olan büyük babasının sarayında senede bir defa bütün be kâr kızların iştirakile yapılan bir " merüsimiru azir bulumu. Sabahle; yordu. n erk bu mu raside kızlir bir ateşin etta- Piyasada canlılık kuşyemi ihracına başlandı piyasa Muhte İhraç mevsimi hareketleri canl dolayısile, maktadır, ihracatı yoksa da arpa piyüsası sağ lamlaşmış, İlalyaya ihracata bşlan- mıştır. İtalya yemlik arpaların beher tonuna İtalya limanlarına teslim şartile 52 - 53, biralık arpalara 59- 60 lira vermektedir, Yula! ve kuşye- mi piyasaları durgundur. Arjantin ve Fas gibi memleketlerin kuşyemi flatlerini düşürmesi piyasamıza fesir etmiştir. Bununla beraber Amerika, Belçika, İtalya ve Felemenge ihracat devam etmektedir. Susam piyasası çok hararetlenmiş- ile tahan fabrika. ları mübayaatı atlırmışlardır. Rusya ve Romanyüya ihracat yapılmaktar dir. Ketentohumu piyasasıda çok sağlamlaşmış! Dahildeki yağ fub- rikaları piyasadan mal çekmekle be- raber İtalyadan da talebler artmak- fadır. Bu memleket ketentohumunun | kilosuna İtalya limanlarına teslim | gartile 13,5 kuruş vermekte ve İyi iş- iler yapılmaktadır. Çavdar piyasası durgundur. Dahil- de az çok iş yapılmaktadır. İtalya ile çalışmaları başlanacağı yolundaki cereyanlar tahakkuk ederse aylar danberi durgun bir hava içinde bu- Tunan piyasanın canlanması kuvvef- Is muhtemeldir. Mısır piyasası sağ Ismmdır. İhracat yoktur. Tiftik ve yapağı ihrâcatina devam edilmekte, bilhassn Amerikn fazla vralkdarda yapağı almaktadır. Muh» telif memleketlere son 15 gün zarfın- daki yanağı ihracatımız 3300, tiftik sevkiyatı 3000 balya kadardır. 'Teşrinisani sonuna kadar 15 gün- lük devre ekseriyetle tetil günlerine rastladığı İçin bu fhrcaaf ehemmi. yetiidir. Dün de ihraca$ için 450 bek | va epağa satalım meği düşünmüyor. fında diz çökerek, bu ateşin içine kokulu yağlar akıtmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Bu kokular ilâh- ların lütuf ve alifetini celbede ve bu sayede kızlar çarçabuk koca bulabileceklerdi. Prenses İndira Lon lat ettiği zaman sokaklarda gön kalabalıktan dolayı bir müddet kın bir hale gelmiştir. tanda iken sokağa Çi önde ve arkada onu bir çok uşaklar takib ediyor ve prensese yol açiyor- landı. Bundan başka beş otomobil dalma prensesin emrine &made bulu- nuyordu. Halbuki Londrada o da her- kes gibi otobüse binmeğe mecbur oluyordu, Prenses İndira otomobille- rinden, güzel binek atlarından, mah- raca saraymdaki beş yüz halayıktan memnuniyetle vazgeçmişti. Hindistanda iken her yemek zâ- menmda önüne yüz çeşit yemek ko- nuluyordu. Prenses bunlardan iste- diğini intihab ederek yiyordu. Şimdi ise Londradaki bi bir iki kap yemekle iktlaf ediyor. Prenses Kapurtalada iken altın sır ma ile İşlenmiş Hint kumaşlarından dikilmiş Hint elbiseleri g Onun için Londrada Avrupeliların kıyafetinde gözmeğe Zor al a Altin sırmalarını Londrada erit rek «kendisine Zziynetler — yaptırdı. Prenses İndira Londraya ilk vasi ol sy E TN Mahracasının hafidi saray hayatının teşrifa- tından bıkarak Londraya gitmiş, orada tiyatro artistliği yapmağa başlamıştır. Prenses, henüz mesleğinin başın- da bulunduğundan az para kazanmakta ve mahrumiyet içinde yaşamaktadır. Buna rağmen Hindistana dön- duğu zaman orâ- daki hayatın man. zarasından o kadar ürktü ki şayed kü- çükken Kendisine mürebbiyelik et miş olan bir İngi- kadını onu evi- az kalsın Hin- al ne almasaydı, pren: distana dönecekti. Şimdi prenses civarmda Che İndiranm Londra ne mah- v tama- İndira evda bir kız arkadaşile yaşamakta ve İngit hayatına alışmak- mi altın ve gü- kumeşlari la kaplıdır. Ze , Kuzü postlarile örtülür. Ha- i Hint minderlerinin üzerleri bir la doludur. Prensesin muazzam bir sedef kabuğu nde imâl edilmiştir. Yatak oda- sının duvarlarına a bin- lerce altın yıldız! 'Tuvalet aynasını İki s Prenses Avu ahşamamıştır. Onun için daima svakla dişlerini fırçalıyor. r. Bu e tavan Prenses İndira mevcut parasını ar- üstlik tahsiline ve evini tefrişe sarfet- &iği için çok muktesidane bir hayat sürmek mecburiyetindedir. Hindistanda kalmış olsaydı, milyon- lara tevarüs edecekti. Fakat, lüks sa- ray hayatına ebeveyninin rızası olma» dan vedâ ettiği için artık o milyon- lardan hiç birşey göremiyecektir. Bu- na rağmen, prenses İndira tiyatro artisti olarak bir nam kazandıktan sonra yine Hindistana dönmek niye tindedir. Izmirde tehditle para istiyen biri yakalandı Tehditçi cürmünü itiraf etti: “Bir cahillik ettim,, dedi İzmir o (Ak- şam) — Çorak- kapı mahallesi de Dibek so Zında oturan ip- Ek tüccarı Av- ram öğlu 76 yâ- şında Salamon Gabaya tehdid mektubu gönde- rerek 200 lira is- tyen Hüseyin, zabıtaca suçüstü yakalanmıştır. Vaka şöyle ol- nruştur: Salamon Gabay, akşam üzeri evin» de otururken kapı önünden geçen meçhul bir şahıs ,erin içime bir mek- Yakalanan Hüseyin | Tup atmış, kaçmıştır. Salamon Ge bay, mektubu okuyunca büyük bir korkuya düşmüş, koşarak karakola gitmiş, mektubu zabıtaya vermiş: — Beni kurtarmız, hayatım teh- Hikede... Demiştir, Mektüp kurşun iynilei yazılmış ve şu satırları ihtiva 'edi- yordu: «Yarın sast onda, Tilkilik parkında seni bekliyeceğim. 200 lira getir, aksi takdirde | #rni öldüreceğim. Beynine kurşunlar yü- | Ewatmı unutma. Her saat için kendini Sana bu son sözümdür. Anlama, alitarafını sana tabancamın & İmza yerinde bir iskelet resminin altında şu cümle okunmuştur: «li numaralı yahudi düşmanı Alka | pons, Zabıta, her ihtimale karşı Salamon Gabaym ovini gece tarasınt altına almış, meçhul tehdideiyi yakalamak için tertibatını tamamlamıştır. Ertş- si gün, sahıtara seri ve numaraları tesbit edilen 50 lirayı alan Salamon Gabay, sast onda Tilkilik parkına gitmiştir. Sivil polisler, daha erken- den civardaki cami içine ve parktaki çiçekler arasına görünmiyecek şekilde saklanmışlardı. Saat tam onda par- Tan bir tarafından mütereddid adım- larla bir gencin ilerlediği görülmüş, hüviyeti meçhul bu adam, etrafı mü- teaüddid defalar süzdükten sonra bir kanape üzerinde oluran Salamonun a gitmiş ve kanapeye oturmuş: irdin mi? ur. Salamon: sen istedin 200. ben getirdim elli lira. kusara bakma! Fazla para bulamadım. İleride gene veririm, şimdilik bu Demiş, fakat tehdidei: — İki yüz Tiradan santim aşağı al mam. Cevabını vermiştir. Salamon, zabı- tadan aldığı talimat dairesinde parayı vermeğe çalışmışsada karşısındaki adam, iki yüz liradan daha az pars- yı alamıyacağını tekrar etmiş ve İ parktan çıkıp gilmeğe kalkıştığı sr rada Salamonun, evvelce Kararlaştı- rilan farzda zabıta memurlarına şap- kasını sallıyarak verdiği işarel üze- rine gizlendikleri yerlerden çıkan si- vik memurlar tarafından derhal ya kalanmışlır. Hüseyin; —Ben bir cahillik ettim, tehdid mektubu yazdım, fakat tehdid etti- ğim adamın bana vermek istediği pa rayı almadım. Cezam da o nisbette hafif olmak lâzımdır. Demiş, hakkında tutulan tahkikat evraktle adliyeye verilmiştir. Hüseyin tevkif edilmiştir.