POLİTİKA Polonyanın endişeleri Polonya ile Macaristan, Çekoslovakyanın Rüten kısmını zaptetmek istedikleri şayiası çıktı. Bunun sebebi bir hudud hâdisesi imiş. Çekoslovakya taksim edildiği sırada, Polonya, Macaristanla hududu- nu birleştirmek için, Rütenyanın da ortadan kalkmasını istemiş, hattâ, İtalyaya dayanarak, bunda wrar etmişti. Hitlerin sert mukabelesi üzerine bundan vazgeçilmişti. Rütenya, Çekoslovakyanın şarka doğru uzanan ince kısmıdır. Boydan boya Polonyanın tam cenüh hududunu teşkil eder. Almanya, Çekoslovak- yada temamen hâkim olduktan sonra, bu topraklar vasıtasile Polonyayı, yalniz gârb kududlarından değil, cenubtan da sarmış bulunuyor. Polon- ya, bu korku altında, Alman tehlikesinin önüne geçmek için, Rülenyayı Macaristanla bersber paylaşmak istedi. Halbuki, Almanya için en esaslı nokta, Çekoslovakyadan aldığı Südet toprakları değil, Çekoslovakyanın siyasetinde hâkim olmak, orada Rus ittifakı yerine Alman nüfuzunu kur- maktı. Netekim bunda muvaffak oldu. Çek erazisi ve bilhassa, şar- ka doğru ince bir dil gibi uzanan Rütenya sayesinde hem Polonyayı ce- nuplan tazyik ediyor, hem de Sovyet ve Romanya hudutlarına yaklaşmış bulunuyor. Polonyanın, Macaristanla hudutlarını birleştirmek istemisi, İtalyanın da bunu terviç etmesi, Almanyanın şarka doğru bu kuvvetli nüfuzuna engel olmak ndir, Bu açık oyunu Hitler çabuk sezdi ve Çekos- ı yayı himayesi altına aldı. Politikaları bir gibi görünen Roma - Ber. lin, bu noktada karşılıklı saflarda bulunuyorlar. Folohyanm hududa asker toplaması, denildiği gibi, sadece bir hudut hâdisesinde Çeklerden tarziye almak için midir? Zannetmiyoruz. Polonya, ortalığı bir dha denemek için bir balon uçurdu. Almanyanın kat'i hare- ketini görünce geri döndü. İkinci bir sebep daha olabilir: Kendine büyük devlet süsü vermek ve Avrupa politikasında birinci derecede rol oynamak sevdasile çırpınan Polonya, arasıra: «Ben de varım bal...» demek İster, Fransa, İngiltere, Almanya arasında anlaşmalardan bahsedildiği bu sıra- da mevcudiyetini kuvvetle hissettirmek istiyor. Her halde, Fransa ile anlaştıktan sonra şarkta eli boş kalacak, ve Çe- koslovakyay hâkim bir Almanya karşısında, o civardaki devletlerin dü- şünmeğe hakları var. Garib bir hırsızlık İtalyada Moden köylerinden birin- de genç bir köylü var. Bu adam köy- lü olmasına rağmen gözü şehirde... Şehre yerleşmek, para kazanmak, engin olmak istiyor. Meramın elinden ne kurtulur?.. Karısını alıyor, Milânoya gidiyor. Fa- kat orada meramın elinden kurtü- lan servet köylünün semtine bile uğ- ramıyor. Adam köyünde biriktirdiği paraları da harcıyor, meteliksiz ka- yor. Ne olacak? Karısı diyor ki: — Köye dönelim, başka çare yok. İyi amma köye gidecek yol para- ları da kalmamış. Adamın cebinde Bir hemşerisinden yol parası almak için anack bir tramvay parası var. yola çıkıyor, tramvaya biniyor. Yanında oturduğu adam kanepe- İane ve teberrü İngilizler son zamanlarda börleyne sonsuz bir muhabbet bağ- ladılar. Onların nazarında Başvekil- leri cihan sulhünü koruyan, millet- leri ikinci bir umumi harbden kur- taran in: yorlar. Paris gazetelerinden biri; — Fransa Çambörleyne- beslediği muhabbeti maddeten de isbat etme ildir, knedisinâ Fransada bir şato almalıyız! diye yazdı ve bir iane açtı. . Fransızlar bu ianeye can ve güö- nülden iştirak ettiler, 500,000 frank toplandı. Parayı bay Çambörleyne gönderdiler. İngiliz Başvekili cevab “verdi, dedi ki: — Sulhü korumak için gösterdiğim gayretin takdir edilmesi beni çok mü- Ancak umumi harbin tabrib ettiği eserler henüz meydan- da duruyor, bunun için bu par yı kendi neisime harcayamıyacağım, 600,000 frangı Fransada harb ma- Yülleri mili cemiyetine terk ediyo- Tum, Bay Çambörleynin bu teberrüü Fransada büyük bir sevinç uyandırdı. Çam. | r. İngiliz Başvekiline | Fransızlar da ayni muhabbeti besli- İ | | AKŞAM nin üstüne büyükçe bir el çantası | bırakmış, çanta da oldukça şişkin... Sahibi de oldukça dalgın.. Metelik- siz kalan köylü usulca çantayı ali yor, tramvaydan atlıyor, evine geli- yor, çantayı açıyor, içinde otuz bin liret var!.. Oh!... İşte servet ayaklarına gel dil. Ertesi gün adamın kapısı çalınıyor, içeri Moden noteri giriyor: — Yirmi dört saattir sizi arıyo- rum diyor, sormayınız başıma gelen- leri, halanız öldü. Size otuz bin liret miras bıraktı, Paraları aldım, Milâ- noya geldim, tramvayda paraları çal dırdım!... Köylü: — Üzülme canın sağ olsun! diyor. Noter şaşkın ve minnetlar!.., İki İngiliz âdeti Büyük bir salon... Büyük insanlar ayaklarını önlerindeki sıraların üs- tüne uzatmışlar, başlarından şapka- larını çıkarmamışlar; içlerinde horul horul uyuyanlar bile var, Burası nere- sidir dersiniz?... Hiç. düşünmeyiniz, İngiliz parlâmentosudur. İngiliz parlâmentosunda oâzalar babalarının evlerinde gibi lâübali hareket ederler. Buna mukabil öyle anlar vardır ki, usul ve âdete en ulak riayetsizliği affetmezler. Meselâ: Kralın parlâ- mentoyu açış nutkunda hepsi şapka- larını çıkarırlar. Evvelki sene iki mebus nutuk öku- nurken şapkalarını çıkarmamışlardı, sıralardan derhal sesler Yükseldi: Şapkalara dikkat!... Şapkalar çıka- risin!... Mebuslar derhal silindirlerini elle. rine aldılar, Londrada her sene bir resim ga- lörisi açılır. Bu sanat müessesesinin açılış töreninde alkış yasaktır, Bu sene galörinin açılış törenine Çambörleyn geldi; törende bulunan halk kendini tutamadı, Başvekili al- kışlamağa başladı. Fakat daha eller çırpılmağa başlar başlamaz galöri memurları müdahale ettiler, haykır- dılar; — Alkış yasaktır!... Alkış derhal kesildi. Şaraplara numara vermek ve derece tayin etmek mühim bir sanat hâlini aldı Londra dünya- nın parâ ve tica- ret işleri merkezi olduğu gibi'en ne- fis şarapların ve diğer içkilerin baş- lıca deposu ve çeşni yeridir. Meselâ Portekizin meşhur Porto şarapları- nin büyük kısmı Londrada depo edilir. Bu pların nefaset derece- si burada tesbit edilir, Her sene İngiltere, şarap ve yiye- cek cemiğeti mütehassısları toplanıp son sene mahsulü Porto şarabının çeşnisini ve nefaset derecesini tayin toplantı gayet keyifli olmuştur. Londranın meşhur bir 88- lonunda toplanan yüzlerce mütehas- sıs bir o kadar da gazeteci ve diğer davetliler önünde Porto şarabının son sene mahsulünü tocrübe etmiş- lerdir. Son seneden maksad 1936 senesi- dir. 937 şarabı henüz kıvama gel memiştir. Yani bu şaraplar içilecek bir hale gelmemiştir. Tecrübeden maksad her seneki mahsülün cinsini tayin etmektir. Ha- üsüddem at cinsleri gibi şarapların da cinsi vardır. Bir senenin cinsi di. ğer seneye benzemi Şarapların cinsleri için sıfırdan yedi numaraya kadar bir derece ko- nulmuştur. Sıfır derecesi olan şara- bın cinsi en fenadır. En Âlâ cins şa- rap (7) numaralıdır. 1834 senesinden 1935 senesine ka- dar, yani yüz iki senenin cinsleri ta- mamile tesbit edilmiştir. 66 seneden evelki apların cins- leri tekrar tecrübe edilmez. Fakat 1900 senesinden itibaren son şöneyo kadar olan yılların mahsulleri her sene tekrar tecrübe edilerek eski - Çek Gümhurreis Alman grupu intihapta müs- tenkif kalmağa karar verdi Prag 28 (A.A) — Kundt tarafın. dan idare edilmekte olan Çekoslovak parlâmentosundaki Alman nazi gru- pu Reisicümhur inlihabatında müs- tenkif kalmağa karar vermiştir. Bu kararım Alman grupunun müstak- bel Relsicümhura karşi cephe almak istediği şekilde telâkki (edilmemesi Mizımdır. Almanlar, mumaileyhin kıymetini takdir etmekle beraber yak nız Çekleri ve Slovakları alâkadar eden böyle bir meseleye müdahale etmek istememektedirler. Prag 26 (A.A) Slovak resi 'Tisso, dün, Reisicümhurluğa nam- zedliği konan B. Hacha'yı ziyaret et- miştir. MIlli Slovak partisi parlâmen- to grupu,dünkü toplantısında, Rel- sicümhur seçiminde müttefikan B. Hacha lehinde rey vermeği karalaş- tırmıştır. Reisicümhur seçimi, kuvvetli bir ihtimale göre, çarşamba günü yapı- lacaktır. Seçim tarihini kati olarak bugün öğleden sonra toplanacak olan nazırlar meclisi kararlaştıracaktır. Kıymetli bir tablo İki asırdan beri kayıp tablo bulundu Brüksel 26 (A.A.) — Aleni bir satış &snasında yüz franga salın alınmış ölan bir tablo Ultra - Violet şualarile bir tedkike tâbi tutulmuş ve bu tab- lonurı ressam Rembrandt'ın meşhur eserlerinden biri olduğu anlaşılmış- tır. Takriben iki asırdanberi kaybol- muş olan bu tablo üstüste iki kere boyanmıştır. Rachel'in çocuklarının ağlamasını tasvir etmektedir, Tablo, Rembrandt'ın imzasını ve 1634 tarihini taşımakla» dır. ii Portekiz şaraplarile meşhur bir memlekettir. Fakat bu şarapların satış yeri Londradır. Londrada şarapların cinslerini tayin ederek numara veren mütehassıslar var- dir. Bu işte başlıca rolü burun ifa eder. Cins ve nefasetini muhafaza edip et- mediği denenmektedir. Yeni şaraplardan 1927 senesi mah- sulü rayiha ve cins itibarile yüksek- tir. 1920 senesi mahsulü iyi cins ve lezzeti İle meşhurd mahsulüdür. Bu şarap kalâde di- ye tavsif edilmektedir. 1908 senesine yakın cins ve nefaseti haiz yalmz 1900 mahsulü yardır. Şarapların cins ve mnefasetini ta yinde başlıca vasıta burundur. Şâ&- rapçılar bu sanat noktasından in- sanın burunlarını beş sınıfa ayırmak» tadırlar: 1 — Fakir ve âciz burun, 2 — Mutavassıt burun, 3 — Entrikacı burun, 4 — Tam burun, 5 — Hafif burun. Bu nevi burunlardan her biri şe raplan anlar. Fakat en yüksek cins şarapları tayin edebilmek için tam hassas burun sahibi olmak lâzımdır. Bundan başka her burunun baş- kâ bir kabiliyeti vardır. Bazı burun- lar Bordo şarabının her türlü cins ve nefasetini sıhhat üzere tayin eder- ler. Lâkin meselâ Porto şarabına 80- kulunca bir şey ani leyh burunlar bir de maktaki istidadına gü gibi bir çok sı y Porto şarabı çeşnisi için toplanan- lara 1900 den 1936 mabsulüne ka- dar her yılın şarabı, şişeler içinde arzedilmiştir. Şişelerin üzerine sene- fa leri deği (A), (B), (C) diye işa- retler yazılmıştır. Bumuna güve- nen mütehassıs- lar her şişeden kadehe boşaltır ve bunu havaya kal- dırarak camın arkasından bükinak, bumuna getirip Koklsmak, tadına bakmak, kadehe koymak suretile muayene eder. Bulduğu neticeyi her şişenin işaretini kaydetiği kâğıda yazar. Sonradan bu kâğıdlar toplanıp her mahsul hakkında verilen hüküm- ler tasnif edilir. . Bunların neticesi. ne göre şarabın balisüddem atlar gibi cins ve nefaseti bir daha tesbit edilir. Bu aldıkları vaziy rabın nefase değildir. Solraya konulmasında bile ayrı bir hususiyet vardır. Meselâ geceleyin içilecek Porto şarabı gündüzün sabahleyin erken- den şişeden çıkanlıp sürahiye ko- nulmalı ve sürahi de içilecek masa- nın üzerinde bir gün ayni hararet derecesinde sakin durmalıdır. Bu suretle şarap istirahat ederek içildiği zaman tamamen nefis olur. muş. Şişenin mantarını çıkarıp der- hal kadehe boşaltmak ile şarabın yarı nefaseti kaybolurmuş. Halis cins Porto şarapları mün- hasıran şişelerde muhafaza olunur, fıçılarda da muhafaza edilen Porto şarapları vardır. Fakat bı büsbütün başka bir nevi şarap addedilmektedir. Şarap çeşnisi ile şgul olanların çoğu erkektir. Bu sene ilk defa bir kadın mütehassı ta bu İşe karışmıştır. — F. tecrübelerde mütehassısların ler çok garibdir. Şa- Gümhuriyetimizin güzel bir eseri: ÇAT Dört senede. yepyeni bir kasaba vücude getirildi Çat kasabasından bir görünüş Çat (Akşam) — Besni kaza mer- kezinin iki kilometre şimalinde tees- süs etmiş olen Çat henüz dört sene- Mk bir ömre malik, Cümhuriyetimi- zin yeni ve güzel bir eseridir. Heyeti Vekilece müttehaz bir karar üzerine bundan dört yıl önce kaza merkezi- nin Besniden Çala nakline başlanmış ve idare cihazımızın cidden kıymetli bir uzvu olan çalışkan kaymakam 'B. Nesib Araratın devamlı gayretile Çatta yakın bir zamanda yeni bir kasaba meydana gelmistir. Tarihi kalesinin bir vadi önünde kur Besni, her türlü bakımdan mahrum ve köyü andıran bir harabezardı, 'Tek ağaçtan mahrum bulunduğuna göre buraya köy dahi denilemezdi. Kasaba sanki tepeden tırnağa ka- dar pisliğe gömülmüştü, Halbuki, iki kilometre üstte bir çok tabiat güzel- Miklerini üzerinde ımış olan Çat asırlardır halile durur giderdi. Halen Tünçelinin Nazımiye kay- makamı bulunan güzide idareci B, Nesib Ararat Çatla Besni arasındaki slâkadarlara bildirmiş ve kaza mer- kezinin Vekiller Heyetince Besniden Çata nakli rrür etmesi üzerine faaliyete geçerek çam ormanlarile örtülü, bol sulu ve şirin Çatta dört sene gibi kısa bir zaman zarfında bir çok eserler meydana getirmiştir. Eski Besninin harab ve bakımsızlık içerisinde Ztnesli mukabil yeni Çat, Cümhuriyetimizin güzel bir esö- ri halinde yükselmektedir. Hükümet konağı, belediye, jandarma, posta telgraf, tayyare, kızılay cemiyetleri, hastane, ilkokul binaları yapılmış, caddeler eldeki plân deiresinde açıla- rak döşenmiş, dokuz yataklı bir otel ve Çatlan istasyonu olan Gölbaşına dokuz kilometre Uzunluğunda bir ş, bu inşaatı hususi İn- imar hare- ketleri uyandıran değerli kaymakam 'B. Nesib Araratın himmetile tesisine başlanan ve yerine geçen kiymetli idareclmiz tarafından imanna de vam olunan Çat, yakın bir âtide © büsbütün güzel ve modem bir ka- azim farkları takdir ve tesbit öderek | saba haline gelecektir.