25 "Teşrinisani 1938 AKŞAN Sahife 7 Conk bayırını gezerken... Mustafa Kemalin bütün dünyaya meydan okuduğu sahada bir dolaşma.. IZayzer tekrarlıyor: “i6Gıncı kolordu... Anafartalar...,, Anafartalar grupu kumandanı miralay Mustafa Kemal ve maiyeti İki sene evveldi; küçük bir motör bizi Çanakkaleden meşhur Morto H- manına götürüyordu. Batmış bir düşman zırhlısının iske- leti önünden kıvrildik. Limana yak- laştık, Burada bizi küçük bir araba bekliyordu. Buna bindik, Conk bayırı» | nın eteklerine doğru ilerlemeğe başla- dık. Hâkim bir tepenin üzerindeyiz. İşte Conk bayırı, işte Anafartalar... Mustafa Kemdlin bütün dünyaya kar- m durduğu toprakların üzerindeyiz. Burası bir harp sahası değil, âdeta her adımda insana huşu, hürmet hissi veren uçsuz bucaksız bir mabed... | Hangi topraklar Mustafa Kemalin dö- | güstüğü bu yerler kadar karış karış şehid kanile sulanmışlır? Hangi mu- kaddes toprak Msutafa Kemalin sa- vaoştığı bu yerler kadar büyük kahra- manlıklara şahid olmuştur? Burada döğüşen yüksek rütbeli bir zabit, Anafartalar kahramanı Musta- İa Kemalin içinde döğüştüğü siper- derden birini, büyük bir hürmet içinde elile gösteriyor: Dünya harp tarihi bunun kadar çetin bir muharebe kaydetmiş değil dir. (Şu siperlerin biribirine yakın. ağına bakımız. İki düşman siperi ara- sında 17 metrelik bir mesafe var... On yedi metrelik bir mesafe arasında düş- manla boğusmak... Bu az kahraman- lık mudır? İlerliyoruz. Şimdi Conk bayırının tam üstündeyiz. Namlusu parçalan- muş bir top ve bir iskelet başı... Bize izahat veriyorlar: İşte Mustafa Kemalin saatine bir kurşun isabet ettiği yer... Bu kur- Şuri saatini parçaladığı zaman Büyük Asker yaralandığını zannetimişli. Fa-- kat askerinin maneviyatını bozma- mak için, yanındakilere; - Bu bâdiseden kimseye meyiniz... demişti, Atattirkün, askerin maneviyatını ne dereceye kadar gözettiğini bir mi- salle anlatayım: Büyük Kumandan «Dağ başını du- mndidi.» şarkısını çok severmiş. 'Aradolu ve Anafartalar muharebesi- n'a en karanlık günlerinde bile Bü- yük Kahramanın biran için meşesi. ni kaybettiği görülmemiştir. Onun Çanakkalede düşmanı püskürttüğü zaman kâç kere «Dağ başını duman Gidi » şarkısını söylediği işitilmiştir. Atatürkün sesi, Atatürkün neşesi askerin tâ içine sürülmüştür. Büyük insan çok sevdiği Anadolu dağlarını dolaşırken de birçok defa bu | şarkıyı söylemişlir. Şimdi bu şarkı- rın: bahset- «Güneş ufuktan şimdi doğar...» «Yürüyelim arkadaşlar...» Mısraları kulağımızda çınlıyor. Onun şarkısında bile güneşin doğan ideal- ler, kütleyi yürümeğe, ilerlemeğe teş- Gene Çanakkaledeyiz. İngiliz kralı yedinci Edvard İngiliz ve Türk mezar- lığını, Mustafa Kemalin harp sahası olan Conk bayırını, Anafartaları ziya- retinden dönüyor... Kral, Kilidülba- ır kıyısına indi. Burada İngiliz kolo- nisi, halk bekliyor Kral Bâvard kalabalığın arasından | ilelerken birdenbire gözüne, yüzü sün- gü yaralarile çizilmiş, göğsünde İngil- | terenin büyük harp nişanlarını taşı- yan uzun boylu iki adam iişiyor. İngiz kralı kendisine hazırlanan motöre doğru ilerlerken birdenbire yolunu kesiyor. Bizde onunla beraber geri dönüyoruz. Kral, göğüslerinde İngiltere büyük harp nişanını, yüzünde süngü yarası- nı taşıyan iki adama yaklaşıyor ve in- | ilizce soruyor: — Çanakkalede mi düğüştünüz? İki eski İngiliz zabiti krala cevap veriyorlar: — Evet,.. Anafartalarda.... Kralın hayreti büsbütün ziyadeleşi- yor: — Sizi gördüğüme hem sevindim, hem hayret ettim... Sevindim, çürikü sizi sağ buldum. Hayret ettim, çünkü Çanakkaledeki, Anmfartalardn harbe girenlerin döndükleri, sağ kaldıkları pek nadirdir... diyor. Kral Çanakkalede döğüşen iki in- | giliz zebitinin elini hararetle sikıyor ve onlardan ayrılıyor. Bundan sonra İngiliz zabitlerinin yanına biz yak- laşıyoruz. İki eski düşman muhari- bine: — Çanakkalede döğüşmenizin siz- de kalan hatırası nedir?... diye soru- yoruz. Yüzü yaralı İngiliz koloneli cevab veriyor; — Hayatımızın en büyük şerefi Çanakkelede döğüşmemizdir. Çünkü biz Mustafa Kemal gibi kahraman bir düşmanın karşısında çarpışlık... Bu şerefi hiç unutamıyacağı7... Çanakkale bir külçe halinde yer yer Mustafa Kemalin hatıraları ile doludur. Burada döğüşmüş büyük rütbeli bir zabit bize şunları anlatı- yordu: —O zamanlar Çanakkaleye bir sa- rı balon musallat olmuştu. Bu bâlo- nu idare eden gayet cüretkâr düş- manlardı. Her gün sabahın alaca ka- ranlığında, bazan da akşamüstleri geliyor, siperlerimize bomba atıyor- du. Sarı balon işimize çok mâni olu- yordu. Nihayet Anafartulardan açi- Tan ateşle bu balon yakıldı. 'Mustafa Kemal balon yandığı za- man: — İçindekiler cesur insanlardı. Bize kühraman bir düşmanla karşı karşıya gelmek zevkini verdiler... dedi, Büyük harb... Almanyada küçük bir kasaba... Kayser Vilhelmin kâa- rargâlu. Bir Alman kıtası İstanbul- İ dan gelen misafirler selâmlıyor. Biz- zat Kayser medhalin sahanlığında bu istikbale iştirak ediyor. İstanbuldan gelenler arasında bü- yük bir kahraman var. Anafartalar kahramanı, on allanci kolordu ku- mandanı Mustafa Kemal... İmparatorun yanında Hindenburg, Ludendorf ve bütün karargâh üme- Bu esnada İstanbuldan gelenler imperalora takdim ediliyor. Bir eli göğsü üzerindeği düğmelerinin ara- / sına sokulmuş olan imparator, öteki elile Mustafa Kemalin elini tutuyor, çok yüksek bir sesle: — On altıncı kolordu... Anafar- tat. Diye tekrarlıyor. Bütün gözler Mustafa Kemmlde... Büyük kahra- man mütevazı bir tavırla başını önü- ne eğiyor. İmpürâler onun bu müte- vaz hâlinden şüpheleniyor. Anafar- taların büyük kahramanı bu müte- vazı ve sıkılgan sarışın adam midir? İmparator soruyor - Biz on altıncı kolordu kuman- fanlığını ve Anafartalar muharebe- "ini yapmış olan Mustafa Kemal de- TAL misiniz? Almanca soruları bu suale Musta- fa Kemal Fransızca olarak: — Evet, ekselâns. Cevabını veriyor Alatürk bu «evet, ekselâns» ceva- bından bahsederken der ki; «Bu kelimeler ağzımdan çıkınca dehal anladım ki büyük bir hata vapmışlım. Sir yakut Kayzer demek ızımdı. Ne yalan söyliyeyim, insan dini alışlırmadığı şeyleri söylemek- le müşkülât çekiyor. Bu benim irti- 4b ettiğim birinci hate da değildir. Bulgaristan kralı Ferdinandia ilk ela karşı karsıya geldiğim zaman Ja ayni hatada bulunduğumu hatır- lanma» Onun kahramanlığı yalnız bizi dağil, bütün dünyayı hayret ve hay- “anlik içinde bırakmıştı Hikmet Feridun Es Zamanımızın bir dehâsı İllustration, Atatürkten bu serlâvha ile ve büyük bir hayranlıkla bahsediyor Mecmua: “Atatürkün başardığı işler insan kuvvetinin fevkindedir, diyor Pariste çıkan İllustration mecmua | sı «Zamanımızın bir dehâzı: Kemal Atatürk; serlâvhasile yazdığı bir ma- &alede ebedi Şefin memlekete insan- | | | İ ağın fevkinde hizmetler bahisle diyor ki: "Uzun aylardanberi Kemal Atatür- klin günleri sayılı olduğu biliniyor- du. Müthiş bir hastalık - hayatının en kuvvetli devresinde, ancak elli se- kiz yaşında bulunuyordu - bu zinde | ve kuvvetli adamın hayatımı tehlike- ye koymuştu. Bütün memleketlerin en maruf doktorları, başı ucuna da- vat edilmişlerdi. Vaziyeti fenalaştığı saman Savarona yatında bulunuyor. du. Kendileri Dolmabahçe saray nakledilmiş ve 10 teşrinisani sabahı, gözlerini hayata kapamıştır İ Kemal Atatürk ile Hitler ve Mus- sölini arasmda büyüklük itibarile bir mukayese yürütmek abestir. Bu üç devlet adamı memleketlerinin f rates derin bir surette * değiştire- rek ıslah etmişler, preştiğini ve b vetini arttırmışlardır, Fakat kıymet- leri daha bitarafane bir surette ted. kik ve mühukeme eden tarih, yeni Türkiyenin kurucusuna daha büyük bir hayranlık ve takdir hissi ayıra- caktar. Çünkü Atatürkün ettiğinden karşısında bu- İ lunduğu vaziyet, en ümitsiz bir va- Ayetli. Atatürkün yenilmez bir azim İ ve enerji İle giriştiği ve muvaffakı- İ yetle başardığı teşebbüs, müşküllerle | dopdolu bulunuyor, ve 'Hitlerciliğin, faşizmin o oçiriştikleri teşebbüslerin çerçevesini çok aşıyorğu Yalnız bir milleti siyaseten ayağa kaldırmak ve milletler ahenginde kendisine mümtaz bir mevki işgal ei- tirmek mevzuubahis değildi. Milletin ruhunu değiştirmek ve asırlık letar- jiyonu silkmek icap ediyordu. Mustafa Kemal, yalnız Avrupaya karşı müca- deleye girişmiş visa bile bu, beşer kuvvetinin fevkinde bir teşebbüs sa- yılabilirdi Zira Türkiye, büyük harbin ferda- sında hemen hemen mahvolmuştu. Enkat Atatürkün, kendisine çizdiği maksad ve hedefe varması için öçti- mai çerçeveyi kırması, teokrusiyi or- tadan kaldırması, orta çağlardanberi devam edegelen batıl itikatları ve âdetleri kökünden kazıması icab et- miştir. Kendisi, tek basına bu işe gi rişti. Eski Tüvk-devletinde maddi ve manevi ne kadar kuvvet kalmış ise, kendisine karşı birleşmişlerdi. Fakat Kemal Atatürk azim ve sebatile, bü- tün müşkilâlı bertaraf elti, etrafın- da mikdarı, gillikçe sartan tarafdar topladı ve bütün bir millete kendi azim ve İn ını telkin etti İlusiraton (gazetesi Atatürkün, Türkiyeyi ölüm “uçurumunun “dibin- den nasıl çekip kurlardığım ve yap- #ığı büyük inkılâpları birer birer say- dıktan sonra devamla diyor ki: «Atatürkün, başardığı işleri, bir mersiyenin satırları arasında hulâ- saten bile anlatmak kabil değildir. Bugün aziz hatırasını, asrımızın en fevkalâde adamlarına lâyık olan hay- runlık ve takdir hissile selâmlamakla, iktifa edelim.» Küçük sinek kurdları icabında insanların hayatını kurtarıyormuş #Mngiliz gazeteleri çok mühim tıbbi hadiseden behsediyorlar İngiliz gazeteleri harikulâde bir tab- İ bi hadiseden bâhs reye başvurulduk an hallerde bildiğimiz küçük sir tlarının bayat kurlarıcı bir vazife gördükleri anlaşılmıştır | Doktor Baer Londrada bir nede çalışıyordu. Bu tıb âlimi umu- | mi hagbin başından sonuna kadar cephede bulunmuş ve yaralanmıştı. Bu #aaliyetinin dimağında bir ek- siklik bıraktığı zannolunuyordu. Şüp- hesiz, doktor Baer fevkalâde mukte- dir bir hekimdi ve-o en zorlu ameli- yatı yapmağa çağırılıyordu. Bunun- Ii. beraber herkes doktorun akıl lahlasında bir eksiklik olduğuna ina- vıyordu. Çünkü doktor boş zaman- larında “sinek kurtları yetiştirmekle meşgul oluyor ve-bu sineklerle tür- lü türlü tecrübeler yapıyordu. Geçenlerde İngilterede büyük “bir şimendiler kazası oldu. Bu kaza ne- ticssinde ağır suretie yaralananlar urssmda bir kaç ta çocuk vardı. Bu çocuklar dektor Baer'in çalıştığı hastaneye yatırıldılar. Yaralılar mu- eyene olundu ve çocuklardan ikisi- nin ümidsiz bir halde olduklarına ka naat getirildi. Bunun üzerine doktor Baer ortaya stı'dı, sinek kurtlarını sterilize ei meğe muvaffak olduğunu söyledi. Sön bir tecrübe olmak üzere çocukla- rın yaralarına kurt konmasına mü- snsde İsteği, Bu müsaade kendisine verildi. Doktor Baser yaralar üzerin- de kurt tatbikatı yaptı ve ümidsiz bir hslde oldukları için kendi hallerine terk edilmiş olan çocuklar kurtuldu- lar. Dokter Baer bu muvaflakıyeti üzerine esrarı sleniyete çıkardı. 1917 senesinde garb cephesinde Almanlarla İngilizler müthiş surette birbirlerile çarpışıyorlardı. İki İngi- liz neferi bir devriye esnasında ağır surette yaralanmışlardı. Fakat her ki hasım tarafından terk edilmiş zide yatmakta olan bu yâral si günü geç vakit bulun- Yarı İngiliz neferleri ümidsiz bir Baer onlar halde idiler. Doktor altına aldi. Bir taraftan neferlerin ölüme karşı bu Kadar mukavemet etmiş olmalarına hayret ederken diğer taraftan yara- larını yıkıyordu Bu esnada doktor yaraların rinde şifa kurtları bulunduğunu gördü. Her halde askerler yaralanır yaralanmaz yaralarının üzerine kurt halinde sinekler konmuş olacaklı Fakat bu kurllar yaralar üzerinde bir faaliyet ( göstermişlerdi. Askerler hayatta kalmalarını kurtla» rın bu faaliyetine medyundular. Harb bittikten sonra doktor Baer o askerlerin yaralarında gördüğü tibbi vaka hakkında uzun uzadıya düşünmeğe başladı. Ve.$inek kurtla- rının yaralar üzerindeki faydalı faa“ liyetini keşfetti Doktor Baer'in bu keşli bir takım tıbbi kaidelerin altını üstüne getiri. yor, inanılmıyacak bir şey hakikat oluyor. Bu küçücük hayvanlar müt- hiş we tehlikeli bir yaranın içindeki faaliyetlerle evvelâ öldürücü mik- robları delediyorlar. Malüm olduğu üzere yaranın içinde yaşıyan bu kurtlar <etraflaki sağlam eti çürü- türler. Ondan sonra kurtlar bir ta- raftan yaranın “kapanmasına hizmet edecek olan beyaz kan küreyveleri- nin yaraya nüfuz etmesine yardım malüm olan bu keşfin ne gibi neti- eceler doğuracağını beklemek lâzım geliyor. Tib âlemi sinek kurtlarının bu faydalı faaliyetini biliyor, fakat kurtlar sterilize edilememesi yüzün- den bu teğevi tarzını tatbik etmeyi düşünmüyordu. Ancak kurtların sterilize edilmesine imkân hasıl ol- duktan ve kurtların hastalık nakili diması tehlikesi ortadan kaldırıldık- tan sonra bu hayvancıkların can kur tarıcı evsalından istifade edilmeğe anabilmiştir.