| İ i Bahife 4 AKŞAM Suriye gazetelerinin makaleleri “Atatürkün başardığı işler mucize, harika kabilindendir,, “Birkaç sene İçinde yaptığı inkılâblar birkaç asırda yapılması mümkün olmıyan İşlerdir., “Atatürk, bütün dünyada misli pek az yetişmiş nâdir şahsiyetlerden biridir,, MA a Atatürkün 1905 de Yafa piyade alayında bulunduğu zamana sid bir hatıra: (şimdi ticaretle meşgul), yüzbaşı Mustafa Kemal, mülâzım İhsan Kurtkan (Çoruh mebusu), EL MEDİAN Soldan sağa doğru mülânm Zeki alay kumandan kaymakam Ahmed Hamdi Altuğ, zabitlerden biri, yüzbaşı Müfid Özdeş (Kırşehir mebusu), mülâzım Cemal (emekli albay) Atatürkün vefatı Suriyede büyük bir teessür uyandırmıştır, Şamda bu haber üzerine bütün daire ve mü- esseselerde bayraklar yarıya çekil miş, hükümet erkânı, konsolosler, binlerce halk konsoloshanemize gi- derek taziyette bulunmuşlardır. Ehali büyük bir teessür içindedir. Gazete- ler Atatürkün büyüklüğünden bah- seden uzun makaleler yazıyorlar. Halebde de halk konsoloshanemi- ze giderek taziyetle bulunmuşlardır. Haleb gazeteleri de uzun makaleler yazmaktadır. Suriye gazetelerinin en eski ve en muteberlerinden biri olan Elifba gazetesi bu münasebetle yazdığı baş- makalede diyor ki: «Atatürk, bir asrın yetiştirdiği »n büyük şahsiyetlerden ve en muaz- zam dehâ ve ahilik: nefsinde cemet- miş liderlerden birisi idi. Liderlerin âdeti kendi semerei mesailerini ken- dilerine hasretmektir. Ancak Musta- fa Kemal mücadelesinin, semerei mesaisini, ahlâkının ve dehâsının se- meresini kendi milletine vakfetmiştir. O millet ki, muzmahil bir dereceye düşmüşken O büyük bir kudretle kaldırdı ve büyük devletler seviyesi- ne çıkardı. Atatürk, Türkiyenin ge- | misini müthiş ve mütenevvi fırtına- lardan kurtararak sahili selâmete eriştirdi. Buna mukabil milletinden | ne bir taht istedi, ne arkasında mi- rasa konacak bir varis bıraktı. Biz Atatürk'ü beynelmilel bir in- san olarak böylece tarif edebiliriz. Ancak, bir Türk recülü olmak itiba- rile Türk milleti Atasının büyüklü- günü ve memleketine hizmetini da- le takdir eder. Ve onlar biz- de Büyük Şefin açtığı boş- Tuğun acısını duyar. Her balde sayın Türk milletini uğradığı bu büyük darbeden dolayı onun matemine ve duygularına iştirak etmemek ve O büyük ölü için Allahın bol rahmetini dilememek elimizden gelmiyor.» Halebde çıkan «Eltekaddüm» zetesinde gir meşhur muhârrirlerden Şükrü Kender, Atatürkün ölümü ha- berine tahsis ettiği başmakalesinde diyor ki: «Biz, Atatürk için Türkiyenin ya- ralıcısı dediğimiz zaman bu sözü- müzle bir mecaz veya mübalâğa et- miş olmuyoruz. Avrupa siyasilerinin uzun müddetlenberi «hasta adam» diye tesmiye ettikleri Türkiye umu- mi harb sonunda ihtizar dakikaları geçiriyordu. kinde bir mertebe ihraz etmiştir. Şurası şüphesizdir ki, Atatürk'ün İ başardığı işler mucize ve harika ka. İşte tam bu esnada bir adam çıktı, | hem Türklere ve hem de bütün dün. yaya hitaben: — Hayır; Türkiye ölmemiştir. On- da henüz hayat damarları yaşıyor, o dirilecek ve kurtulacaktır, dedi. Bu sözleri söyliyen Atatürktü. Atatürk, ölü zannedilen hastanın tedavisine devam etti, ve Türkiyeye bugünkü yüksek hayatını bahşetti. Bugün düveli muazzama ile at başı yürüyen kuvvetli, sarsılmaz bir Tür- kiye yarattı Bugün ölen Mustafa Kemal, Tür- kiyeyi hakiki ölümden kurtarmış olan ve onu yoktan var eden bir ya- ralıcı olmak itibarile beşerin fev- bilindendir. Bir kaç sene zarfında memleketinde yaptığı inkılâb bir kaç asırda yapılması mümkün olmayan işlerdendir.» Muharrir burada Büyük Şefin yap- tığı birçok ıslahatıda yazdıktan sonra sözlerine şöyle devam ediyor: «Atatürk, Türkiye ülkesini şarktan garbe nekletti ve onu Avrupalılaş- tırdı. Bu suretle halkın ruhuna yüz- lerce, binlerce senelerdenberi inmiş olan bir takım âdet ve hurafelere ni- hayet verdi İşte Türk milleti böyle müstesna büyük adam kaybetti, Bu kaybı te- lâfi edilemiyecek kadar büyüüktür. Atatürk yalnız Türkiyede değil, bütün cihanda misli pek az ve mah- dud olarak yetişmiş olan nadir şah- siyetlerden biridir. Şüphesiz ki, tarih onu cihanın ölmez büyükleri arasında kaydede- cektir.» ULU ŞEFİMİZ ATATÜRK'ün Ebedi ve mukaddes hatırasını tebcil için filim arşivlerimizde mevcut sesli ve sözlü ve bugün milyonlar değerinde olan bütün filimlerimizi toplayarak kıymetli bir eser hazırlanmıştır. 21 Teğrinisani 1938 Figaro gazetesinin bir makalesi Atatürk harikulâde bir insandı Atatürk yeni Türkiyenin yaratıcısı olduğu kadar milletin mürebbisi ve yetiştiricisi olmuştur Yeni Türkiyede bütün bir millet te- essür içindedir: Türkiye cümhuriye- tinin babası olan şahsiyet İstanbulda- ki beyaz Dolmabahçe sarayında son nefesini vermiştir. Avrupahin en meşhur üstadları tarafından temsil edilen tababet, bütün gayretlerini beyhude yere harcamıştır, 938 senesi içinde Büyük hastayı tedavi için iki defa Ankaraya çağrılmış olan profe- sör Flessinger, Fransız ilmini liyakat. le temsil ediyordu. Çelik mavisi gözlerini Şarkın gü- zel aydınlığına yummuş olan adam ne harikulâde bir insandı. 29 ilkteşrin923 tenberi, Atatürk — kendisinin hakikaten «Türklerin ba- basi» olduğunu senbolize etmek için memleketinin ona verdiği ad buydu — | Türkiye cümhuriyeti reisliği vazifesi- ni ifa ediyordu. O Hitler veya Mussolini gibi i dar mevkiine gelmiş halk adamı de- gildi; bu devlette diktatör sıfatı kuv- vetle reddedilirdi. Atatürk yeni 'Tür- kiyenin yaratıcısı olduğu kadar mil letinin mürebbisi ve yetiştiricisi ol. muştur. İtilâf devletlerinin biraz hafif meş- rep bir cömertlikle İzmire ihracına müsaade etmiş oldukları Yunan or- dularının boyunduruğundan Anado- luyu kurtarmak için, Sultanın arzu- su hilâfına ve ona karşi milli iradeyi tutuşturmuş olan muzaffer kuman- | dan olduktan sonra memleketinin modernleşmesi işine cesaretle pgiriş- mişti, Altıncı Sultan Mehmede karşı cüretkâr mücadelesi Onu, bir yandan 10 ağustos 1920 de Türkiyeyi ağır şartlar dikte eden, ve Yunanistana Anadoluda çok geniş bir hisse ayıran Sevr munhedesi İmzalanırken, ihanet cürmile idama mahküm ettirmişti. O zaman, bütün iradeleri etrafında toplayarak, general Mustafa Kemal, muavini ve dostu İsmet İnönünün yardimile, Yunan ordularma muzaf- ferane taarruzlar yaptı, 11 ilkteşrin 922 de düşmana Mudanya mütareke sini dikte etti. Bir yandan da 22 ilk- teşrin 922 Ankara anlaşması müuci- bince Fransız orduları Kilikyayı tah- liye ettiler ve son zamanlarda bilhas- sa günün mevzuunu teşkil etmiş olan Sancak davasının da bu suretle esa- sı konulmuş oldu. 1 ikinciteşrin 922 de padişahlık Bü- yük Milet Meclisi tarafından ilga edildi ve Sultan İngiliz donanmasının himayesinde haesletli bir şekilde kaçtı; 24 temmuz 923 de, Lozan mu&- hedesi, İngilterenin kendi nüfuzu al. tında geniş bir Bizans imparatorluğu kurmak için Yunanistana verildiğini görmeyi arzu etmiş olduğu Anadolu- yu Türkiyeye iade ediyordu. Dahilde vaziyete hâkim, talihli diplomat, Türkiyenin mukaddeyatınâ hâkim olan adam artık tereddüt et- medi ve 29 ilkteşrin 923 de cümhuri- yet ilân edildi, Ömrünün sonuna ka- dar işgal edeceği riyaset mevkli şe refli galibe ittifakla verildi. Alatürün bundan sonra Türkiye. yi modern devletler seviyesine çıka- racak olan derin reformler serisinin tatbikine girişmişti. Hiç çekinilmeden fes ve sarık me- nedildi, çarsaf bırakıldı, pitoresk arap harfleri yerine lâtin harfleri ka- bul edildi ve her sahada tam bir de- ğişme oldu. Üstelik bu büyük devlet adamı ha- yatı hararetle, kesif bir şekilde seven bir adamdı. İki dereceli intihap yolile seçilen 'Türk parlâmentosu bir gösteriş mü- essesesi değildir, fakat bu parlâmen. to bir tek siyasi partiden, Atatürkün Büyük Şefi olduğu «Halk Partisi» n- den mürekkeptir. Asrımızın en mümtaz siması: Atatürk Bir Arnavud gazetesinin makalesi - Yunan gazetelerinin hararetli neşriyatı Tiran 20 (A.A) — Alba ajansı teb- liğ ediyor: Demokraita gazetesi, «Asrımızın en mümtaz siması Atatürk» başlıklı ma- kalesinde, Büyük Ölünün tercüme halinden ve eserlerinden bahsetmek- tedir. Bu gazete ezcümler şöyle diyor: «Atatürk, asrımızın en mümtaz si- masıdır. Filozofların muhtelif meta- fizik manalar ve şairlerin en güzel ve en yüksek sözlerle tasvir etmiş olduk- ları idenle, O, realist nafhası İle can vermiştir. O, sözleri icraata kalbetmiş- tir ve büyük icraatın lisanı kendinde- dir.» Yunan gazetelerinin makaleleri Atina 20 (A.A) — Atina ajansı bii- diriyor: Gazeteler, Türk milletinin HAYAT ve İCRAATINDAN PARÇALAR Ayrıca: İSTANBULDA, DOLMABAHÇE SARAYINDA Dolmabahçe sarayından » Sarayburnuna, İzmitten Ankaraya kadar ve Ankarada yapılacak bütün törenlerin tamamı Türkiyenin en mahir 6 film operatörü filme alınmaktadır. tarafından ve bilhassa bu merasim filmini çekmeğe gelen Avrupanın meşhur Foks ve Paramount operatörlerinin yardımı ile 3000 metre uzunluğunda yapılacak olan bu muazzam ve tarihi filimler pek yakında Beyoğlunda IPEK ö. SARAY - MELEK Sinemalarında İZMİRDE ELHAMRA ve Yeni, BURSADA Tayyare, ve Türkiyenin bütün büyü sinemalarında birden gösterilecektir. FİTAŞ « BEYOĞLU matemi hakkında hususi muhabirle- rinin gönderdikleri yazıları neşre de- vam ediyorlar, Elefteron Vima gazetesi, bilhassa Atatürkün siyasi ve sosyal reformları» nin, garp sistemlerinin basit bir kop- yası olmadığını, belki Türk ibdaı ol- duğunu ve bü reformların kuvvet ve hayatiyetlerinin Atatürkün milletinin teceddüdü için hususi bir sistem bul- ması ve bunu tatbik etmesi keyfiyetin- de mündemiç bulunduğunu yazmak» tadır. «Atatürkün ölümü ile başlıyan yeni devrin nişanesi, Onun eserine bağlılık, Onun direktiflerine bağlılık ve Onun prensiplerini tatbik etmek olacaktır.» diyor. Messager d'Athönes gazetesi, mu- harrirlerinden Moschopoulos'un Ke- malizmin iktisadi doktrin hakkındaki bir makalesini neşretmiştir. Muhar- rir, bu yazısında Celâl Bayarın Finan- siyal 'Times'te intişar eden bir maka» lesine işaret eylemektedir, Messager d'Athönes muharririnin, Kemalist rejimin memleketin mutlak istiklâlini temin ettikten, Türkiyenin sosyal ve siyasi bünyesinde bütün re- formları yaptıktan ve bugün pek az milletin nail olduğu istikrar ve itima» dı tesis ettikten sonra Türkiyeyi ikti- sadi bakımdan, en kısa müddet zar- fında ve tamamile rasyonel vasıtalar. Ja dünyanm en ileri memleketlerinin seviyesine çıkarmağı gaye edinmiş ol« duğunu yazmaktadır, Ethnos gazetesi de, hususi muhabis rinin uzun bir yazısını neşretmektes dir, Bütün gazeteler, cenaze merasim ne sit hazırlıklara uzun yazılar tah» sis etmişlerdir,