9 Teşrinisani 1938 AE Tarihe geçen büyük aşklar Napolyon Bonapart ile Jozefin anıl Napolyon Bonapart 1808 de Fran. saya hâkim olmuş, Avrupaya hâkim olmağa başlamıştı. Bu kudreti ve kuy- veti gösterdiği zaman henüz Kırk ya- şında yoktu. Bu genç ve kudretli as- kerin etrafında kadınlar pervane gibi dolaşıyorlardı. Jozefin için yapacak birşey vardı: Kocasının çapkınlıklarına göz yum- mak... Kadın gelip geçici rabıtalara aldırış etmiyordu, ancak münasebet uzun sürünce araya giriyor, Napolyo- na darılıyor, yalvarıyor, ağlıyor ve ni- hayet istemediği kadını kocasından uzaklaştırmağa muvaffak oluyordu. Napolyonun her şeye tahammülü vars dı amma, Jozefinin göz yaşlarına da» yanamazdı. ss Napolyonun ilk çapkınlıkları aktris. lerle başladı. Güzel şantoz bayan Grassini ile yaşadı. Jozefin bu aşka ehemmiyet vermedi, Grassini âdi aşif- tenin biriydi, Napolyonu zaptedemez- di. Fakat Napolyon trajedi sanatkârı bayan Jorj ile düşüp kalkmağa baş- layınca Jozefin korktu, feryada, kav- gaya, ağlamağa başladı. Bonapart 1804 de Jorju başından tt. Kontes Düşatel Napolyonun uzun zaman beraber yaşadığı bir kadın da bayan Düşatel'- dir. İmparatorluğa çok hizmet eden, imparatorluk uğurunda & saçlarını ağartıp sıhhatini feda eden yüksek bir memurun karısı olan Düşatei çok zarif, çok zeki bir kadındı. Jozefini hayli üzdü, hayli sinirlendirdi. Buna rağmen kadının Nâpolyonla münase. beti birkaç sene devam etti, Nihayet Napolyon bir taraftan karısının kav- galarından, diğer taraftan da Düşa- telin aşkından usandı. Bir gün karı sına: — Düşatelden ayrılmak istiyorum, bana yardım et! dedi, Bu emri âlan Jozefinin nasıl bir kaplan kesildiğini tasavvur etmek ko- Jaydır. Düşatel Napolyondan ayrıldı, fakat gene arkadaşlığı devam etti. Ka: dın felâket günlerinde Nöpeiyonu te. selli etti, Napolyonun ufak tefek gönül eğ. lenceleri de vardır. Meselâ gözele ve kitap okuttuğu bayan Gazzani, Giy- bo, Dönüel gibi... Bunlar imparatorun kırk sekiz saat süren aşklarıdır. Ancak Eleonor Dönüel'in impara- torun hayatında bıraktığı bir eser var- dır ki, onu tarihe geçirmiştir. Dönüeli evvelâ bayan Müra yanına Almıştı. Napolyon bu uzun boylu, mü- tenasip endamlı, esmer kızı pek beğen- di. Onunla bir iki gün gizlice sarayda buluştu. Eleonor imparatorun hayatında esaslı bir yer tutamıyacağını biliyor. du. Gayesi imparştordan para kopar- maktı. Fakat kadın birinci kânun 1806 da bir erkek çocuk doğurdu. Nüfus kütüğüne Leon adile kaydedildi. Na- polyon çocuğun kendinden olduğuna pek emin değildi, çünkü Eleonorun, Müra ile de münasebeti olduğunu bi- liyordu. Amma Leon imparatorun oğ- Tuydu. Buna Kendisi de Sent-Elende kanaat getirdi ve vasiyetnamesine onu da koydu. Çocuk serserinin biriydi. Napolyondan kalan serveti pek çabuk yedi, 1881 de sefil öldü. s5 Napolyon çapkındı, kadına düşkün- dü, ancak bir prensibi vardı: Sarayda kadınlar saltanatı kurmamak. iğ Mari Valevska — Millet kadınlara esir olan kral- ları affetmiyor. 4 üncü Hanri ile 14 üncü Lwinin başına gelen felâketler hep kadın yüzünden geldi! diyordu, Fakat hayatına giren bir kadın im- paratorun prensibini bozdu, tarihi bir rol oynadı, bu kadın Mari Calevska'- dır. Napolyon Valevskayı, Rusya-Prusya harbi sırasında Varşovâda tanıdı. Po- lonya muvakkat hükümet reisi prens Poniatovski şeretine bir ziyafet ver- mişti. Ziyafette mavi gözlü, sarışın bir” kadın vardı. Takdim ettiler: — Kontes Mari Valevska, Ve kulağına fısladılar; Kocası çok ihtiyardır. Fransa imparatoru «gel» dediği kadının kafa tutacağına ihti. mal veremiyordu. Elini salladığı za- man ellisi birden koşup geliyordu. Derhal kontese bir mektup yazdı. Ce- vap alamadı. Bir mektup daha yazdı. Gene cevap çıkmadı. Bir iki mektubu daha cevapsız kaldı. Eleonor: Dönül , Napolyon Bonapart (o söylenmeğe başlayınca mesele prens Poniâtovski. nin kulağına gitti. Kontesi çağırttı ve memleketin selâmeti namına -Na- polyona yüz vermesini rica etti. Mari çok vatansever bir kadındı. Napolyondan da nefret ediyordu. Fa- kat Fransa İmparatoru Avrupanın hâ- kimi idi. Bir kelime ile Polonyayı ih- ya edebilirdi. Bunu düşünerek kendi. ni Napolyonun kollarına attı. İlk zamanlar Napolyonun aşkı bir hevesten, Valevskanın sevdası bir fe. dakârlıktan ibaretti, fakat zaman geçtikçe Napolyon Valevska'yı, Ve- levska Bonapartı sahiden sevmeğe başladı. Napolyon Polonyayı ihya ede. ceğini kadına söz vermişti. Fakat Tilsit. muahedesi Valevskayı inkisari hayale uğrattı. Polonya tam mânasile istik. âline kavuşmadı. Valerska impara- tordan ayrılmak istedi, Napolyon ka- dını güç tuttu. Ona Pariste bir ko. nağa yerleştirdi. *.. Jozefin bu münasebeti nihayet ha- ber aldı, fakat çıkarmadı. Valevska sönük bir hayat sürüyor, saraya pek nadir geliyordu. Balodan, ziyafetten, gösterişten hoşlanmuıyan bir kadındı. 1809 da, Österliç seferinde Napol- yon Valevska'yı Viyanaya getirtti, Şön- brün sarayında bir daireye yerleştirdi ve o zaman Vâlevska gebe olduğunu anladı, ş İl İİİ İİİ km Napolyon Eleonor Dönülin namu- sundan şüphe etmişti, Marinih çocu- ğunun kendisinden olduğuna emindi. Madem ki Valevska'dan bir çocuğu olacaktı, artık Jozelinle yaşamasına sebep yoktu.'Derhal ayrılmağa karar verdi, Bu kararı duyan Jozefin çok mü- cadele etti, çok uğraştı, çok yalvardı. Fakat bu sefer gayreti beyhüdeye gi- diyordu. Napolyon: «Politikanın kalbi yoktur, kafası vardır» diyordu. Bir ge- ce Jozefini çağırttı ve kararından dön- miyeceğini, kanuni bir varisi olmasını istediğini uzun uzun anlattı. 15 birincikânunda imparatorun yâ zı odasında alle ve nazırlar toplandı. lar. Jozefin beyazlar giymişti. Sapsa- rıydı. Napolyon: — İmparatoriçe Jözelinden çocu- ğum olmuyacağına artık kanaat getir. dim dedi. Fransanın uğruna en derin sevgimi feda ediyorum. Fransaya lâ- zım olduğunu anlayınca yapmayaca- ğım hiç bir fedakârlık yoktur. Jozefin de ayrılmağa râzı olduğunu okuyacaktı. Hıçkırmağa başladı. Na- urlardan Sen-Jan-Anjeli kâğıdı aldı Polin Fure ve imparatoriçenin namına okudu. 'Talak kararı imzalandı. Jozetin Boharne, Napolyonun en çok sevdiği kadındır. Onu genç iken sevdi, ilk defa sevdi. Jozefin ona kıs- kançlığın, endişenin tadını tattırmış» tı, Sent-Elende daima ondan bahse- derdi: — Ben onunla beraber yükseldim... Ne zarif, ne güzel kadındı... En çok sevdiğim kadındır diyebilirim, Öltim döşeğinde Napolyon Fransa ve Fransa ile beraber Jozefin diye mırıl. dandı. Sahife 7 Taşkent incisi namile an Katerina öldü Katerina, Taşkent Nihilistlerinin şefi olmasına rağmen Grandik Nikolayı sevdi | Onunla evlenerek Sibiryanın uçsuz ve 1ssız bir şehrinde Uzak Şarktaki Rus limanı Vladi- yostk'tan gelen haberelere göre, bu- günlerde Katerina Alkof namında ak saçlı ihtiyar bir kadın ölmüştür. Ka- terinanın aşk macerası ve aşkına kar- 4 bağlılığı emsalsizdir, denilebilir, O, hayatının sonuna kadar ölen kocasile beraber yaşadığı yurddan dışarıya çık- mak istemedi. Rus ibtilâlini mütea- kip bolşevikler Katerinayı Uzak Şark- taki yurdunu terkederek Rusyanın garp tarafında yerleşmeye davet etti- ler, Fakat ihtiyar kadın, kocasının son nefesini verdiği evden çıkmak İs- temediğini anlattı, grandük Nikola Konstantine olan aşkının unutulmaz hatıralarını yaşıyarak inzivagâhında ölmek istediğini bildirdi, Katerina Alkof'un aşk tarihini yaz- mak istiyen bir kimse tâ eski Çarlık devrine kadar geri gilmeğe mecbur- dur, Romanof devrinin bin türlü hâ- | diselerle dolu olan tarihinde Çarm ye- geni olan grandük Nikola Konstantin mühim bir rol oynar, Fakat bu rol si- yasi değildir; ancak Romanof ailesi. ne gaileler çıkarmış olması itibarile mühim sayılabilir. Grandük Nikola, yaşadığı sefahet hayatile şöhret kazanan bir prensti, Fakât onun bu şöhreti, mensup oldu- ğu Romanof allesinin haysiyetine do- kunuyordu. Onun için Çar,bu sefih yeğenini Petresburgdan Taşkent'e sürmeğe mecbur oldu. Grandük Nikola bir müddet bu Tür- kistan şehrinde oturdu, Bir gün mek- tup vermek üzere postahaneye girdiği zaman, gişenin arkasında oturan bir kız grandükün dikkatini celbetti, Bu kız, yalniz grandük Nikola gibi y&- man bir kadın avcısının değil, herko- sin derhal nazarına çarpacâk kadar cazibeye malik ve hakikaten çok gü- zeldi. İsmi Katerina Alkof olan bu Rus dilberi o postahane müdürünün kı- zıydı. İşte grandükün ona postahane- de rasgeldiği günden itibaren ikisi arasında âşıkane bir münasebet pey- da oldu. Bu münasebet o kadar ileriledi ki bir gün grandük Nikola sevgilisine evlenmeyi teklif etti. Genç kız Çarlık ailesine mensup olan bir prens tara- fından yapılan bu teklifi reddetmedi. Fakat ona bilâ kaydü şart «evet» te demedi, Taşkentlilerin «Taşkent inci- si» diye yadettikleri Katerina, evlen- meden evvel söylenecek bazi mahrem sözleri olduğunu grandüke anlattı. sürgüne gitti ve son nefesine kadar aşkına sadık kaldı Bunun üzerine iki sevgili bir yerde buluşarak konuştular. Bu mülâkaf esnasında Katerina, kendisinin, Rus nihilistlerinin Taşkent şubesi Teisi ols duğunu grahidüke anlattı, Tabii bu haber grandüke bir şimşek gibi tesir etti, Bu kadar güzel ve nazik bir kızın bütün Rusyaya dehşet saçan nihilist ler grupuna dahil olmasını kafasına sığdıramadı, Fakat Katerinayı o ks- dar seviyordu ki nihilist olmasına rağ“ men onunla münasebetini kesmedi. Katerina dahi grandükü çok sevi- yordu. Fakat bu aşki nihilisüliğine hizmette devam etmesine mani ola- madı, Kız yavaş yavaş sevgilisi gran- dükü nihilistler tarafına çekmeğe baş- Jadı, Bu hal, Çarlık casuslarının dik- katinden kaçamazdı, Onun için ara- dan bir İki ay geçtikten sonra Çar yeğeni Nikola Konstantinin bir nihi- listle âşıkane münasebette bulundu- gunu haber aldı ve derhal Taşkent'3 hususi bir ajan gönderdi. Bu ajan grandükü Katerinadan ayırmağa ç&- lışacaktı. Çünkü Çarın maksadı, ye- genini Avrupa prenseslerinden birile evlendirmekti. i 'Taşkent'e giden ajan, grandükün hakikaten nihilistlerin karargâhna geçtiğini anladı, Bunun Üzerine Niko- la hem Katerinayı, hem de Taşkent"! terketmeğe davet olundu. Fakat Niko- Ja bunların ikisini de yapmıyacağını, gelen ajana bildirdi. Romanof ailesi bir skandala maruz bırakılmak isten« mediği için, grandükün de muvafaka- tile, aşağıdaki hal çaresi kabul olün- du: Grandük Sibiryada 1ssız bir yur- da nefyolundu. Katerinanın da grandüke rofakıt etmesine müsaade olundu. Nikolayı son derecede seven Katerina, Sibirya» nın o metruk taraflarına kadar on? refakat etmeğe hazırdı. Grandükün başkalarile konuşmasına müsaade olunmuyordü. Nihilistlerle tekrar mi- nasebet peyda etmemesi için gece ve gündüz nezâret altında bulundurulu- yordu. Rus ihtilâli zuhur ettiği zaman grandük Nikola Konstantin çoktan- beri ölmüştü. Rus ihtilâlcileri Kate- rinanın da eski ihtilâlcilerden olduğu- nu dikkate alarak onu Sibiryadaki menfasından geri çekmeğe karar ver- diler. Fakat artık yorgun, ihtiyar, ak saçlı bir kadın olan sadık Katerina, kocasının son nefesini verdiği yreden ayrılmak istemedi. Cümhuriyetin 15 inci yıldönümü miinasebetile Kırşehirde zelzele mıntakasında birçok binaların açılış res- mi yapılmıştır. Yukarıdaki resim solda ( vali Mitat Saylam ve vilâye erkânından baxı zevat Akpmarda, sağda Ak- pmarda yapılan tak, talebelerin tezahüratı ve Kırşehirde açılan ehli hayçau sergisi görünüyor..