“Sahife 6 : İngiltere, Hitlerin demokrat devletlerle anlaşma emellerini tahkik ediyor (Baş tarafı 1 inci sâhifede) Londra 8 (A.A.) — Kraın Lordlar 'Kamarasında bu sabah okunan nut ku, İngilterenin ecnebi devletlerle olan münasebatındaki anlaşmayı te. yid etmektedir. Hükümet, iyi anlaşmanın Münih anlaşmasının zihniyeti dahilinde inkik- şafını teşçi için her şeyi yapmağa ha- zırdır. Kral, İtalya ile münasebatın yeni. den teessüs etmiş olmasını ve Roman» ya'kralı ile Fransa Relsictimhurunun önümüzdeki sene zarfında İngiltere- ye yapacakları ziyaretleri memnuni- yetle kaydetmektedir. Kral, Nazırların yakmda Kanada- da yapacakları turneden memnuniyet. le bahsetmekte ve sarfedilen gayret- lere rağmen İspanya muhaşematının devam etmekte olmasına teessüf ey- İemektedir. Fırkalar, arzu ettikleri takdirde hükümet Uzak Şarkta bir itilâf vü cuda getirmeğe amadedir. Nazırlar, Filistin hakkında tahki- kat icrasına memur komisyonun rapö- runu yakında Parlâmentoya tevdi edecekler ve kabul etmek tasuvvu- runda bulundukları siyaseti izah ve teşrih eyliyeceklerdir. Kral, 10 milyon İngiliz lirasının Çekoslovakyanın emrine verilmesi lü“ zumuna işaret etmektedir. Kral, bundan sonra müdafaa mese. lelerinden bilhassa sivillerin müdafa. ası meselesinden ve bundan böyle mübrühâs Lordunun bütün dikkati. ni celbetmesi lâzım gelen milli as kerlik hizmetinden bahsetmektedir. Kralın nutku, müteakiben dahili ve bilhassa sosyal ekonomik ve ida- Tİ tedbirlerden bahsetmekiedir. İdari tedbirler, İskoçyaya mütealliktir. Nutuk, bu suretle hitam bulmakta» dir: «Müzarekeleriniz netayicinin kadi. ri mutlak olan Cenabı hakkın inaye- tile milletimin saadet ve refahını tez- yit etmesine ve cihan sulhunu takviye eylemesine dua ediyorum, e İtalya ile anlaşmak için İngiltereden ayrılamaz Paris 8 (A.A.) 'B, François - Poncet'inin Romaya muvasalalı mü- nasebetile OLöJur - Eko-dö-Pari gazetesinde Bailby, şöyle yazıyor: «Hiç şüphesiz hoş geldiniz maka- mında olmak üzere bazı İtalyan ga- zetecileri, kendilerine göre ileride ya- pılacak olan müzakerelerde memle- ketlerinin diplomasisine rehberlik ede- cek hâkim fikirlere işaret etmek is- temişlerdir. Bu suretle Fransa bir takım metalip ve konferanslar masa- 81 üzerine vazedilecek bir takım men&- fi Mstesi karşısına konulmuştur. Bil- hassa Fransaya gözboyama kabilin- den rüchan esasına müstenid rejimi teklif etmek süretiyle Fransayı İngil- MEŞ'UM tereden ayırmak iddiasında bulun- mak fikri, bu fikri ortaya atanların B. Çambörleynin sadakat ve ihlâsının ve Londra « Paris ittifakını sağllamlaş- taran hususi ahval ve şeraiti hiç bil- mediklerini göstermektedir. Hiç kimse, ayni sulh ve mütecavize mükâvemet gayretleri için beraberce çalışan, müzakere eden ve silâhlanan müttefik İngiliz ve Fransızları birbi- rinden ayıramaz. Şu halde onları da oldukları gibi kabul etmek veyahut bırakmak icab eder. » Greenwoodun B. Hitlere cevabı Londra 8 (A.A.) Greenwood, dün akşam burada söylediği bir nu. tukta - ki bu nuluk Hitlerin Vaymar- daki sözlerine bir cevap teşkil eder. demiştir ki: «Harp tehlikesi demokratik devlet- lerden değil fakat itilâfgirizliklerini hiçbir tavizin hafifletmediği devletle. den çıkmaktadır. Bugünkü hâdiseler bize açık bir fikir vermiyorlarsa da Almanya ve İtalyanın günün birinde gözden düşeceklerini anlatmaktadır. Hitler, demokrasiyi istihdaf ediyor ve bunu son aylar içinde Iki demok- ratik memleketi imha etmekle gös- terdi. İspanyada başka devletlerin müdahalede bulunmaması için bü- tün nüfuzunu sarfediyor. Her taraf. ta parolası şudur: Tehdid ve kuvvet. Vaymar nutku, Hitlerin demokrasi müessesatına ve ananelere karşı olan kininin bir ifadesidir. Diktatörlükle- rin inkırazı herkes için şayanı temen- nidir. Hitlerin bizden bahsederken İ telmih ettiği manevi silâhsızlanmayı bilfiil elde etmek için diktatörlüklerin ortadan kalkmasından başka çare yoktur.» Greenwood, Avrupa meselelerini hal | için yapılacak her türlü gayreti İn- giliz #illetinin memnuniyetle karşi. layacağını ilâve etmiştir. İngiliz Başvekilinin beyanatı Londra 8 (AA) — Kralın açılış nutkune verilecek cevab hakkındaki takririn tevdiini müteakib söz alan Başvekil B. Çambörleyn ezcümle de- miştir ki: — Meclis, Romanya Krslınin ve Fransa Reisleümhurunun yakın bir iştikbalde İnglltereyi resmen ziyaret etmeğe davet olunduğu haberine her halde büyük bir memnuniyetle ittlâ kesbetmiştir. Bu sözleri büyük alkışlarla karşıla- nan Başvekil, Kral ve Kraliçenin Ka- nanaya ve Amerika Birleşik devletle- rine yakında yapacakları ziyaretin de ehemmiyetini ayrıca tebarüz ettir. miştir. B, Çambötleyn, bundan sonra, Fi. listin hakkındaki Woodhead raporu- nun, yarın neşredileceğini ve aynı za- manda hükümetin de bu mesele et- KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) — Kendisine mühim birşey söyli- yeceğim. Beni görürse geldiğime metn- “mun olur. Garson omuunu silkerek: — Pekâlâ!.. Yan sokaktaki kapıdari girin! - diyerek yolu tarif etti. Leman saklandığı yerden genç ki» zın çıktığını gördü. Hattâ sarı saçlı olduğunu dahi farketti. Şermin ise, dar koridordan artistin kapısına gelir. ken, dekorlar arasında bir delikanlının durduğunu sezdi. Bu amele kılığında. ki gencin başını , uçuk be» izli ve çok parlak siyah gözlü oldü- u gördü. Lâkin bunlara ehemmi- yet vermedi. « — Kapıyı vurduktan sonra açarak içe- İ / ri girdi. © © Didar Hoşses beyaz kadife, sırma İş- emeli bir robdöşambr giyiyordu. Oda- sını, çiçeklerle, eski kumaşlarla süs- , Jemişti. Heykel gibi kolları, bol yenle- rinin arasında görünüyordu. Henüz gon tuvaletini yapmamıştı, Kızıla ça- Jan İpek gibi kestane saçları dalga » sein dikimi gmtasgm” İ ii Tefrika No, 61 çizgili yüzüne kiymetli bir çerçeve imiş intibamı veriyordu. Şermin, kendi kendine, hayretle: — Aman, ne güzel, yarabbi!... Re- #imlerinkinden de daha güzel... Artist, tanımadığı genç kızı görün- ce, nezaketle sordu; — Kimi istiyorsunuz, yavrum? Kızcağız, kekeliyerek: — Vallahi efendim, birçok şeyler söylemek üzere buraya geldim. Fakat karşınıza çıkınca şaşırdım; dilim tu- tuldu... Didar, şakacı bir tebessümle: — Bu kadar korkunç mıyım? Niçin çekiniyorsunuz? İstediğinizi söyleyin... Kimsiniz? — Size iki gün evvel mektup yas | ». İşte benim efendim... — “Ya Şermin hanım... Pek mem- nun oldum... Ve genç kizin titriyen elini avuçla- rı içine alarak, onu yanına oturttu. — Yazdığınız mektup, Üzerimde pek büyük bir tesir bıraktı. Size cevap vermeği arzu ediyordum. Fâkat bir AKŞAM | Berberler mektebi ekteple cemiyet arasındaki ihtilâfın halline - çalışılıyor Berberler cemiyeti ile berberler mektebi arasındaki ibtilâfı hal için çalışmalara devam edilmektedir. Ma. arif müdürlüğü de bu ihtilârla alâka. dar olarak mektep hakkında cemiye- tin en son kongresinde verilen karârı sormuştur. Kongrede münakaşalara yol açan mektep meselesi kati bir neticeye bağlanacaktır. Umumi heyet ekseri- yetle mektebin cemiyete ait olduğu kararındadır. Tedris heyeti ise bunun aksini iddia etmektedir. Alâkadar makamların bu meseleyi intaca karar vermeleri memnuniyet- le karşılanmıştır. Berberler mektebi. nin vaziyeti belli olduktan sonra dip- lomasız çalışan birçok berberler ye- niden imtihana tabi tutulacaktardır, Halkın gerek sıhhati, gerek emniye- ti bakımından bu cihete ehemmiyet verilmektedir. Kefaletle tahliye Atina 500 lira kefalet gös- tererek tahliye edildi Gizli randevu evi işletmek ve döviz kaçakçılığı yapmak suçlarından maz- nunen dördüncü sorgu hâkimi tara- fından tevkif edilen Katina kefaletle tahliyesini istemişse de sorgu hâkim» Tiği bu talebi reddetmişti. Atina, ka- nuni hakkında istifade ederek sorgu hâkimliğinin red kararına ilirazla â5- liye dördüncü ceza mahkemesine mü- racant etmiştir, Bu İtirazı tedkike sa- | lâhiyettar olan mahkeme, Atlnanın 500 lira nakdi kefaletle tahliyesine ka- rar vermiştir. Atina, dün kefaleti ya- tırmiş ve serbes bırakılmıştır. Bu me» sele vtrafındaki tahkikat birküâç güne kadar bitirilecek ve evrak ceza mah- kemesine verilecektir. Yolların altındaki kablolar Belediyenin inşa ettireceği asfalt yollardaki elektrik, telefon, havagazı ve su kablolarının, yollatın yeni vazi- yetime göre yerlerini değiştirmek Üüze- re vali Muhiddin Üstündağın reisli- ğinde bir toplantı yapılmıştı. Dün de Fen heyetinde bir toplantı yapılmış ve kabloların mevkileri plân üzerin- de tesbit olunmuştur. rafında politik beyannatta Zİ cağını bildirmiştir. Milli Müdafaa meselelerine de te- mas eden Başvekil demiştir ki: «Hükümet, herhalde, son Avrupa buhranında meydana çıkan bozukluk- ları halktan gizlemeye çalışmış ol makla ittiham edilemez. Fakat, bu güçlükler kabul edildiği için, bütün müdafaa plânlurımızın ve bütün po- litikamızın muvaffakiyetsizliğe du- çar olduğu hakkında bir haleti ruhi. ye maydana çıkmasına bigâne kal mayı da katiyen istemem. Yakında bu hususta uzun beyanatta buluna- cağım.n türlü vakit bulamadım. Yeni şarkılar var. Onlara çalışıyorum. Çok meşguls düm, kusuru bakmayın... — Estağfurullah efendim... — Hem de bilmiyerek size böyle izti- rap verdiğimden dolayı beni affetme- nizi rica ederim... Emin olun, üzüntü- nüz bitecektir... Şermin, heyecanla: — Nası)? — Fihakika mektüp yazamadım amıma, sizinle meşgul oldum... Adnan beyle kanuştum. — Ya? — Evet, dün... Mektubunuzu alır al| maz... Emin olun nişanlınız da sizi pek çok seviyor. Yaptığı çılgınlıktan mahcup oldu. Kendini affettirmeğe size gelecek... Hattâ bu sabah gele- cekti. Fakat dekorasyon meselesinden çağırtmışlar, akşama işi biter bitmez size koşup uf diliyecek, Genç kız, kalbinin çarpıntılarını elile bastırarak: -— Sahi mi? - dedi, — Muhakkak... Bana vadetti... — Size ne kadar teşekkür etsem azdır... Bütün saadelimi lütfunuza medyunum,.. Onu bana göri yollama- niz, beni, muhakkak olan bir ölüm- den kurtardı... Zira ben onsuz yaşıya- mazdım. — Emin olun bu işle pek mühim rolüm yok... Çünkü Adnan bey sizi hakikaten seviyor... Ne güzel, ne saf, 9 Teğriniserir 19885 Kömür bayramı parlak bir surette kutlandı Zonguldak donandı, parlak merasim yapıldı, Uzun Mehmed anıtına çelenkler kondu Zonguldak B (Akşam) — Bugün . şehrimizde Uzun Mehmed - Kömür bayramı büyük tezahüratla kutlan- | mıştır, 8 teşrinisani 1938, Uzun Meh- med isimli Türk işçisinin ilk olarak Zonguldakta maden kömürü damarı- . nı keşfettiği günün 109 uncu yıldönü- müdür. Bu münasebetle şehir baştan aşağı bayraklarla donatılmış, sabah saat 11,5 ta memurlar, mektep talebe | kri, Parti ve Halkevi âzaları, maden ocaklarında çalışan işçi grupları Cüm- gü g huriyet meydanında toplanmışlardır. Merusime, Şehir muzikası tarafıns | İ dan çalınan İstiklâl marşile başlan- 5, bunu müteakip nutuklar söylen- miştir. Kömür madenini keşfeden Uzun Mehmedin hatırasına hürmeten bir dakika sükültan sonra bir geçid resmi yapılarak Uzun Mehmed amtı- na gidilmiş ve bir çelenk konmuştur. Kömür bayramı münasebetile ak- şam saat 177 de Maden Çavuş Tatbikat mektebi tarafından hususi bir çay zi yafeti verilmiş, bundan başka mek- teplerde öğretmenler, talebelerile Tür- kiyede ilk kömürün keşfile, bu hâdise- bin ehemmiyetini ve kömürün değe- rini anlatan müsahabeler ie dır. Uzun Mehmed - Kömür Bayel Ereğlide de merasimle kutlanmıştır. Bir heyet Uzun Mehmedin Kestaneci köyündeki evini ziyaret edip çelenk- ler bırakmıştır. Uzun Mehmed kömürü nasıl bulmuştu? Zonguldak havzasında maden kö- mürü 1829 yıl sonbaharında Uzun Mehmed adlı bir Türk genci tarain- dan bulunmuştur. Uzun Mehmed de- niz askerliğini bitirip terhis edilirken kendisine gösterilen bir maden kö- mürü parçasını beraberine elarak Zonguldağa gelmişti. Maksadı birçok faydalarından bahsedilen bu madeni Zonguldakta aramaktı, Bir sonbahar mevsimi Köseağzı de- ğirmenine zahire götüren Uzun Mehmed dere kenarında gezerken bir gün evvel yağan şiddetli yağmur- ların sürükleyip getirdiği moloz yr gınları arasında, askerlikten ayrılır. ken kendisine verilen maden kömü- rüne benzer taşlar bulmuş ve bu taş- ları toplıyarak değirmenin ocağında yakmak suretile şüphesini gidermiş- tir. Bundan sonra Mehmed, hiç kim- seye haber vermeden bulduğu maden parçalarının kaynağını araştırmış ve iki üç gün süren zahmetli bir araş- tırmadan sonra dere kenarına gelen maden parçalarının koptuğu damarı bulmuştur. Uzun Mehmed bu damara ilk kaz-: mayı vurup elde ettiği madeni sara- ne nezih bir genç kız olduğunuzu tak- dir ediyor ve sizi hiç bir zaman sevme» mezlik etmedi. — Fakat buna rağmen... Artist, tatlı bir tebessümle; — Yavrum... Hayat bu... Bir kriz geçirdi... En eiddi erkeklerin bile bazen nöbetleri tutar... Böyle anlarda mü- samahakâr olmalı... Affetmeli... En iyi tedavi odur... Eğer nişanlımza O şekilde müaâmele ederseniz, emin olun hastalığından tamamile kurtulur... — Ah, size inanmasını ne kadar is- tiyorum... — Söylediklerimin doğruluğundan şüphe etme, yavrucuğum... O benim şahsımda ideali olan kadını değil, şöh- ret kazanmış artist hüviyetine kapıl- dı. Ben meselenin hiç farkında değil. dim. Mektubunuz gözümü açtı. Onu da ikaz etmeme sebep oldu. O da der. hal kabahatını anladı. Şerminin gözleri yaşlarla dolarak: — Ne iyi, ne merhametli kalbiniz var! - dedi. - Benimle böyle alâkâdar oluşunuzu hiç unutmıyacağımı -— Mektubunuz o kadar samimiydi ki, ne mükemmel ve nezih bir kız ol. duğunuzu satırların arasında anla dım. Kibar cümlelerle aşkınızı müda- faa ediyordunuz... Hissiyatınızı tama. mile anladım. Çünkü ben de seviyo. rum, — Öyle mi, efendim? — Evet, ben de yakında, çok #evdi- Kömürü ilk keşfeden Uzun Mehmed anıtı ya götürmek merakına kapılmış. Fa- kat bir müddet sonra Zonguldak mü- tesellimi, burnu ucundaki bir hâzine- yi bulmak şerefinin bir köylü tarafın- dan kazanılmasını çekemiyerek İstan» bula gönderdiği adamlarla Uzun Meh» medi Leblebici hanında öldürtmüştür. Uzun Mehmed, keşfi ile memlekete tükenmez bir hazine veren kıymetli bir Türk genciir. Münire müşahede altına alınacak Birkaç gün evvel Münire adında bir kadın birkaç kişi aleyhine hakaret davası açmış, asliye birinci ceza mah» kemesinde bü davaya bakılırken Münli, re, muhâkeme heyetine hakaret ma- hiyetinde sözler söylediğinden kendi. si tevkif edilerek bu suçtan dolayı muhakeme ediimek üzere asliye dör. düncü ceza mahkemesine verilmişti. Dün asliye dördüncü ceza muhke- mesinde yapılan muhakemede iddia makamı maznun Münirenin hâkimle. re hakaret ettiği sabit olduğundan cozalandırılmasını istemiştir, Maz- nun Münire de kendisinin son za manlarda ruhi buhran geçirmekte ol- duğunu ileri sürerek müşahede alti- na alınmasını istemiştir. Mahkeme, müdafaa hukukuna taalluku hascbi- le Münirenin bü talebini kabul ederek | müşahede altına alınmak üzere ken- disini tıbbi adliye göndermiş ve mü- hakeme başka güne bırakılmıştır. ğim ve sevildiğimi zannettiğim bir er. kekle evleneceğim... Onun için saade- tinizi tekrar kurmağı kendime bir vâ. zife telâkki ettim. İki kadının arasında, âni olarak, büyük bir samimiyet uyanmıştı. İkisi de güzel, ikisi de kibar, ikisi de iyi ins sandı. Kırk yıllık arkadaş gibi, derd- leştiler, konuştular. Fakat saat iler. Miyordu. Artistin hazırlanması lâzim- dı. Şermin yerinden fırladı. Müsaade isteyip gideceği sırada, Dk dar, onu iki yanağından öperek ko- lundan bileziğini çıkardı. — Şermin hanım... Hem arkadaşlı. ğımızın bir hatırası, hem de düğün hes diyesi olsun diye bu bileziği kabul et- menizi rica ederim. Genç kız, mahcubiyetle, çekindiği için, Didar israr etti: — Kabul ederseniz beni son derece memnun edersiniz. Maddi kıymeti zâ- ten o kadar mühim birşey değil... Bü- tin güzelliği sanatinde... Ve Şerminin koluna, altın bir zin- cir üzerine ufak pırlantalarla süslen. miş bileziği taktı, Kızcağız, sevinçle, artistin elini öp- tü. Didar, onu teşyi ederken, israr ef- ti — İnşallah sık sık gelin... Tekrar görüşelim... Bundan böyle artık iyi- ce arkadaş olduk, değil mi? (Arkası var),