İktisadi ve mali hafta Müstemleke meselesi etrafındaki konuşmalar - Avrupa borsalarında ve Ankara borsasında vaziyet Son Münih anlaşmasından sonra işlerin bitmediğine herkes kail idi. Orada yapılan sey yalnız sulhü muvakkat birzaman için koru- maktan ibaret kaldı. Almanya, Çe- koslovakyada iddin eylediği araziyi aldıktan sonra, Lehistan da payını çı- kardı; iki gün evvel Macaristan da meramına kavuştu, ve bu suretle Çe- koslovakya kuşa benzedi! Şimdi diplomasi âlemini düşündü- ren mesele, Almanyanın dermeyan edeceği muhakkak olan müstemleke talebine karşı tedarikâtta bulunmak, yani suali mukaddere karşı cevap ha- uarlamaktan ibarettir. Bunu açıktan açığa söylemiyorlar amma İngiliz Baş- vekili ile Hariciye Nazırının Parise kararlaştırılan seyahatlerinin mak- | sadı bundan başka bir şey değildir. Müstemleke işinde garp demokrasile- Ti artık eskisi gibi uzlaşmazlık göster- | miyorlar; bunun siyasi olmaktan zi- yade Iktisadi, hattâ hayat memat me- desi olduğunu bildikleri için, yalnız Almanyayı değil, İtalyayıda tatmin etmek hususunda hüsnü niyetlerini isbat etmek istiyorlar; ancak: #Bu fe- dakârlık yalnız bizden değil, az çok müstemleke sahibi diğer devletler ta- rafından da yapılsın; diyorlar ki bun- da haklıdırlar. Bu iyi, fakat yarın, Almanya ve İtalyadan maada diğer devletler kal- kip «Biz de kendi topraklarımızda yaşıyamıyoruz, bize de iptidai madde- lerden zengin müstemleke lâzım? derlerse vaziyet ne olacak? Zaten Le- bistan geçenlerde bu yolda sesini yük- seltmemiş miydi? Hiç şüphe yok ki bu sefer daha kati iddialarda bulunâacak- lir; fakat Lehislanı takiben meselâ İs- viçre de mütaleballa bulunacak olur- sa, İşin İçinden nasıl çıkılabilecek? Görüldüğü üzere mesele gayet mü- bimdir ve beynelmilel bir surette hal- a mütevakkıftır. üzakerelerde Japonya hariç tutulacaktır. Çünkü o, başkasının mu- âvenet ve delâletine müftekir otmak- | sızım kendi başının çaresini düşün- üştür. Avrupalıların kendi arala- rındaki ihtilâfından bilistifade Çinde istediği gibi cirid oynamaktadır. Ye- gâne bir tereddüdü varsa, oda Ame- rika Birleşik devletlerinin muhtemel bir müdahalesidir. Fakat kan dökül- mesine hiç taraftar olmıyan Amerika- blardan böyle bir teşebbüsün vuku bulması hiç te muhtemel değildir. Hafta zarfında Fransa mali siyase- tinin yeni bir cereyan almak üzere oldu- ğuna delâlet edecek mühim bir hâdi- se vuku buldu. Maliye Nazırı Mar- echandeau istifa ederek, onun yerine Adliye Nazırı Paul Raynaud tayin edildi. Paul Raynaud daha frank su- kut etmediği bir sırada, kıymetinin behemehal tenzili lâzım geldiği fikri- Dİ terviç ve bunu gazetelerde müda- faa eden yegâne adamdır. O vakit herkesin hüsumetini celbetmiş ve bu sebepten dolayı bir hayli zaman aktif Bu Garşamba akşamı: SUMER Singması Büyük Filimler serisini takip ederek içtimai ve ıztıraplı hayatın müessir bir safhasını tasvir eden gayet kiymetli AŞK BATAKHANELER | mektir. Bununla beraber Londra pi- | fında on kuruş kadar daha y İ grupu da hayli istifade etti. Son kapa- bir rol oynıyamamıştı, Halbuki müte- akiben hâdisat kendisine hak verdi. Şimdi herkes, «Vaktile Raynauâ'nun sözü dinlenmiş olsaydı, belki milli pa- rayı bu derece düşürmeğe lüzum kal- mıyacaktız diyor. Yeni Maliye Nazırı mesuliyet mev- kiine geçtikten sanra daha hiçbir res- mi beyanatta bulunmadığı için, bazı mali ve iktisadi gazeteler bu süküneti endişe ile karşılıyorlar. Orlada gene kambiyo kontrolü gibi sözler deveran etmeğe başlamışsa da Kabine reisi bunları kati surette tekzib etmiştir. Maamafih Paris borsası hayli müte- essindir; bahusus ki 30 - 40 milyardan | ibaret hazinenin açığına kolay kolay çare bulunamıyacağa benziyor. İngiliz lirası bu hafta zarfında da gevşek geçti. Beynelmilel piyasalarda dolara nisbetle flati 4,76 dır ki klâsik parilaya nazaran 12 sent aşağı de- yasasında altın satışları bir hayli azalmıştır. Esham ve tahvilât piyasaları umu- miyet itibarile durgundur. Memleketimizde esham ve tahvilât vaziyeti Yeni bir hamle İle yüzde 7 buçuk falzli Türk borcu tahvilleri hafla zar- iksele- | rek 19,80 lirada kaldılar. Buna müva- gi olarak Dahili istikraz kâğıtlarımız- dan ikramiyeli Ergani de 19,17 liraya ve Sıvas - Erzurum kâğıtları da 20,30 liraya yükseldi ki başabaştan 30 ku- | Tuş fazla demektir. Gerek Ankarada ve gerek İstanbulda bu kâğıtlara haf- ta zarfında iştihalılar artmıştır. Bu umumi yükselişten Anadolu nış fiatleri şunlardır: Hisse senedatı: 25,15 Ira Tahviller: 40,20 lira, Mümessiller: 36,90 Vira Merkez bankası gene yarım lira ka- zanarak 104 lirada kaldı. Osmanlı bankasının nominal fiati 32 liradır. Aslan Çimento, son umumi heyetin toplantısından sonra 25 kuruş kaybe- derek 8,95 lirada kaldı. Tulipler azal- mışa benziyor. Diğer endüstriyel kâğıtlarda tebed- dül yoktur, Nominal fiatler şunlar- dır: Tramvay 12,25 lira, Umum sigor- ta 12,50 lira, İttihadı Mihi 21,75 lira, Terkos 6,35 lira, Üsküdar - Kadıköy Su şirketi 2,55 lira, Bomonti 8,10 lira, İttihad Değirmencilik 11 lira, Şark Değirmencilik 0,84 lira, Telefon 8,40 lira, Şirketi Hayriye 19 Jira, Omnium 0,85 lira, Şark Merkez Ecza deposu 2,65 lira, İstanbul Kasaplar şirketi 12 lira, Gayrimübadil bonuları hafta zar- fında aranıldı, bu yüzden fiat on beş para yükselerek 8,50 kuruşta kaldı. Altın gene 1025 kuruştadır. Mısır Kredi Fonsiye fiatlerinde birer puan tezayüd vardır: 1903 tertibi: 104 lira, 1911 tertibi: 96,50 lira ediyor. Filmini takdira edecektir. Baş rollerde: ALBERT PREJEAN-DITA PARLO Güzelliği itibarile Reklâma İhtiyaç Görülmiyen bir Filimdir. GÜZELLİĞİNİ — ZEVKİNİ — NEFİS ve HARİKULÂDE SAHNELERİNI HİÇ BİR ZAMAN UNUTAMIYACAĞINIZ EN GÜZEL FRANSIZ FİLMİ AŞK BAHÇELERİ YIVIANE ROMANCE PJER RENOIR — LOUİS JOUVET Çarşamba akşamı: MELEK Sinemasında Hm. AKŞAM 7 Teşrinisani 1938 e Tılsımlı define (Baş tarafı 1 inci sahifede) daki arkadaşları çağırmış, orada Deli Pandell adını taşıyan meşhur şaki- nin definesini bulacak olurlarsa bü- tün ömürlerince rahat ve mesud ya- şıyacaklarını söylemiş, onların hırsı- nı tahrik etmiştir. Deli Pandeli, saltanat idaresi za- manlarında İzmir civarında şekavet yapıyormuş. İzmirin bellibaşlı Rum ve Ermeni zenginlerinin çocukları- nı, karılarını geceleyin evlerinden kaçırarak dağa götürür, günlerce alıkor ve büyük bir fidye almayınca birakmazmış. Saltanat zabıtası, o vakit bu meş- hur şeriri, bir türlü yâkalıyamamış. Deli Pandeli, şekavet sayesinde cide ettiği on binlerce altın lirayı ve mü- cevehratı, ölmeden evvel dağda bir yere gömmüş ve bunu bilen haydud- luk arkadaşlarını da öldürmüş. Fe- kat bu define hikâyesi zamanla, du- yulmuş ve köyden Mehmed Salih, Ahmed, İsmail, Ahmed Demir, Mus- tafa, İbrahim Uyanık, Abidin, Receb, Hüseyin Mehmed Top ve Ömer Ali adlarında 11 kişi, defineyi bulup zen- gin olmak için faaliyete geçmişler. Fakat (yerin kulağı, dağın gözü var) diye bir darbımesel vardır. Ayni köyden Hüseyin Güçsaban adında bir köylü, bu on bir kişinin faaliyeti ni gözden kaçırmamış, onların ts defineyi bulacaklarını ümid ettikleri bir sırada hepsini de yakalalmıştı. Definenin son araştırıldığı yerde zabıtaca bir kazma, bir kürek, bir | sepet, çanta içinde bir Kuran, kazı- lan çukurda da bir muska bulun- mdştur. Çünkü saf köylüler, evvelce İ duydukları uydurma define hikâye- lerinde definelerin tılsımlı bulundu- ğunu öğrendikleri için Deli Pandeli- nin definesini de böyle bir tılsımı bozmak suretile bulacaklarma Kani imişler. Hattâ içlerinden Hüseyin oğlu Mehmed (Hoca) definenin ye- rini tesbit için müteaddid defalar fa- la bakmış ve muskalar hazırlamış. İki üydanberi muhtelif ( yerlerde yaptıkları araşlırmalarda ellerine bir şey geçmiyen köylüler, son zamanda hafriyat yaptıkları çukurda hiç te beklemedikleri bir şeyle, bir beton tabakasile karşılaşmışlardır. Bu ta- bakayı kaldırınca defineyi bulacak- larını kati surette ümid etmişler ve o hızla araştırma yaparlarken jan- darmalar tarafından yakalnmışirdır. İzmir asliye ceza mahkemesinde ilk duruşmaları yapılan bu gizli define arayıcılannın fal bakmak suçları sa- bit olmamış ve muhakemelerine gây- ri mevkuf olarak devam edilmesi muvafık görülmüştür. Son araştırma yapılan yerde şimdi maliyeden tayin edilen üç kişilik bir heyet önünde araştırmaya devam edilecek ve beton tabakası açılınca belki de Deli Pandelinin definesi mey- dana çıkacaklır. Çatalkaya, İzmirin dir. Vaktile bir yanar dağ olduğu, zamanla söndüğü söylenen bu dağın tepesinde ne vakit bulut görünürse . ertesi gün İzmire behemehal yağmur yağar. Köylülerin aradıkları tılsımlı define, bakalım bu esrarlı Çatalkava dağında bulunabilecek mi? İki kişi zarla kumar oynarken yakalandı Osman ve Hüseyin adlarında iki kişi, Tahtakale civarında bir arsada zarla kumar oynarlarken yakalan- muşlar, mahkemeye e verilmişlerdir. Tapanyara muharebeler Burgos 6 — Ebr cephesinde Fran- kocular dün bütün sağ cenah boyun- ca İlerlemişler ve birçok yerleri ele geçirmişlerdi: ts ir T. Komedi kısmı Akşam saat 2030 da KAN KARDEŞLERİ 4 P. komedi Yazan: Birabo. Türkiyesi: Fakret Adü. O* TURAN TİYATROSU <t Halk sanatkâr Naşid, okuyucu Semiha, Cemal Sahir bir İ RÜYADA TAASŞUK tl İ eli SP * Tüksimde (Bu gece) (Karısından Korkmıyan Erkek yektar) Vedval 3 perde Yakında: Aktör Kin Tel: 40099 & barometresi- | Avrupada yeni bir siyasi görüşme devresi başlıyor (Baş tarafı 1 İnci sahilede) Gayda, yeni bir dörtler misakı ve- yahud hiç olmazsa bir Akdeniz an. laşması akdine dalr olan şayiaların mevsimsiz olduğu mütaleasındadır. Muharrir, İngiltere hükümetinin Fransa ile Ingiltere arasındaki tesa- nüd siyasetini yeni bir istikamete doğru götürmek tasavvurunda oldu- ğu mütaleasındadır. Totaliter rejim- lerle dekomratik rejimler arasındaki üzlüşma ve mesai birliği formülü için buna lüzüm görülmektedir. « Fransız gazeteleri ne diyorlar? Paris 6 — Figaro gazetesi, İngiliz nazırlarının Paris ziyaretleri hakkın- da şöyle yazıyor; «Eylül ayındaki müthiş sarsıntıdan sonra İki hükümetin vaziyetin gözden geçirmeleri ve Avrupada istikbalde tutacakları yol hakkında görüşmeleri mükemmel bir şeydir. Asıl mesele Çekoslovak işinin hal- ledildiği şu sırada Avrupanın başlıca İ kuvvetlerini & teşkil eden iki grupun başka bir sahada buluşarak maziye ait eski kavgaların halline değil, müstak- bel vaziyetin tanzimine istinad eden bir sükünet eseri vücude getirip ge- tirmiyeceklerini tayin etmektir.» Journal gazetesinde Saint - Brice yazıyor: «Fransa, İngiltere ile, kendi- lerini vakayi karşısında hazırlıksız bi- rTakmıyacak olan yeni bir siyaset ta- kip etmek arzusundadır. Japon em- peryalizminin açlığı ve meydana koy- duğu ihtimaller karşısında böyle bir anlaşma şimdiki kadar bu derece bü- yük bir zaruret halini almamıştı Bu yeni Asya Ehlisalip seferi ile, Hin- di Çini ve Hindistan da istihdaf edik mekte midir?» Excelslor gazetesinde Pays yazıyor: «Fransız - İngiliz görüşmeleri €sna sında iktisadi ve mali meselelerin de mevzuubahis olacağına şüphe yoktur. Tord Halifaks ile Çambörleyn Parise geldikleri zaman Fransız kalkınma plânının tatbiki başlamış olacaktır» Macarlar ilk mıntakanın işgalini bitirdiler (Baş tarafı 1 inci sahifede) Diğer taraftan Çekoslovakyanın mevcudiyetinin hissedilmemesi dola- yısile Küçük İtilâf parçalanmış ol- makla beraber ölmemiştir. Romanya ve Yugoslavyanın Macaristan ve Po- Jonyanın isteklerine gösterdikleri mu- kavemet bunun delilidir, İtalyaya gelince, mâddi menfaai- ten ziyade faşizmin prestijini ko rumakla meşgul oluyor. Alman nok- tai nazarına göre vaziyet İtalyanın aleyhinde değil, müşterek ideoloji le- hinde inkişaf elmektedir. Almanya kendi tezini muzaffer kılmıştır. Şim- di küçülen Rütenyaya yardıma ha- sırlanıyor. Alman amele yeni yol lar ve şimendifer hatları yapücektır. Rütenya, Karpellarallı Ukraynası adını almaktadır. Burası müstakbel Ukrayna için fidelik vazifesini göre- cektir. Memleketinde beş milyon Uk- raynalı bulunan Polonya bunu isle- miyordu ve Macaristanla müşterek hudud fikrini elân terk etmemekte- | dir. Muahedelerde yapılan değişik- lik, yeni değişiklikler arzusuna niha- yet vermemişlir. Polonya Hariciye Nazırı B. Bek'in politikası sadece bir terakkuf devresi geçirecektir. Polonya, Almanya - italya ve İn- giltere - Fransadan başka bir üçüncü zümre teşkilini istiyordu, Romanya ve Yugoslavyanın ısrarı ve Macaris- tana itimad etmemeleri yüzünden bu zümre teşekkül edememiştir. İtalya, Orla Avrupada mevkiini Al manyaya bırakmakta ve her zaman- dan ziyade bir Akdeniz devleti ol maktadır. Bu yüzden İngiltere ve Fransa ile münasebatı birinci plâna geçiyor. ÖLÜM Hamburgda mukim #üccardan Veli Derviş Eren ve Istanbulda tüccardan Mehmed Derviş Erenin anneleri Se- lânikli bayan Rasiha 6 kaşakıllamnl 938 pazar günü vefat etmiştir. 7 teş- rinisani pazartesi saat 14 de Şişlide Osımanbeyde Rumeli caddesinde 55 numaralı hanesinden kaldınlarak namazı Teşvikiye camiinde kılındık- tan sonra Üsküdarda aile kabrista- nına defnolunacaktır. Allah rahmet eylesin. Büyük Edibimiz MUSAHİPZADE CELÂL'in ölmez eseri AYNAROZ KADISI BEHZAT — İ. G İP — EMİN BELLİ — MALİDE — ŞEVKİYE — MAHMUD — MUAMMER — NECLÂ HAZIM - VASFI Musiki kısmını idare edenler: M. C. ve CEVDET KOZAN Önümüzdeki PERŞEMBE AKŞAMI iPEK we SARAY Sinemalarında birden gösterilecektir. numaralı biletler bugünden itibaren satılmaktadır #-- ELDEN SATILIK EŞYA İstanbulda emseli bulunmayan zengin ve zevkli, STİL, ESKİ EŞYA Koleksiyonu, Biblolar, kumaşlar piyano ve halılar elden satılmaktadır. Perşembeden maada her gün saat 17 ye kadar Altıncı Daire karşı- sında 2.4 numaralı eski Amerikan Konsolosluğu binasında görülebilir. ALLO, ALLO! BURASI: İSTANBULUN 2 BÜYÜK SİNEMASI ALEMDAR ve MİLLİ Bütün dünyanın hayranlıkla karşıladığı büyük tarih eseri ayak- larınıza geldi. Yalnız 2 gününüz var. KONTES VALEVSKA GRETA GARBO - CHARLES BOYER VE BU YILIN DOYULMAZ, UNUTULMAZ ESERİ Büyük Şehir Birden itibaren mütemadi seanslar