7 'Teşrinisani 1038 mmm amaaan AKŞAMDAN AKŞAMA Yazık olur genç şairin şiirlerine ! Geçen gün şu manada bir yazı yazmıştım: «Radyo, şairler için çok müsait bir Alet olarak tekâmül ediyor. Çünkü giir kitabi değil, şifahi bir sanattır, Okumaktan ziyade dinlemesinden - bahusus şairin ağzından dinleme sinden - zevk alırız! Bizim de rad- yomuz manzume müelliflerine prog- ramında yer ayırsın!» Bu makalem intişar ettikten sonra, içime birdenbire kurt düştü: Aman sakın pot kırmayayım?... Aman sakın, kaş yapayım derken göz çil armayayını?... Çünkü şu aklıma geldi: Gerçi rad- yo programımızın zenginleşmesi lâ- Zım... Fakat neyle?... Cep takvimi şa- irlerinin âsarile mi Bilmem bu tabiri duydunuz muy- du? Edebiyatı Cedideden, Fecriâti. deu, Hececilerden ve serbest nâzım- cılardan sonra zuhur eden; ve dörder beşer musralık sekiz on adet eserleri- ni mini mini bir risalecik içinde neş- redip bunların furyasile vitrinleri dolduran üdebuya, kitaplarının cep takvimine benzeyişi dolayısile bu is- mi takmıştım. Tabir başkaları tara- fından da beğenilmiş, epeyce rağbet | kazanmıştı. Lâkin, unutulmağa baş- ladı. Sebebi de o tarihten sonra, bu çcereyanın arkası kesilmesi galiba, Genç bir arkadaşıma sordum: — Kuzum ne yapıyorlar şimdi şa- irler?... Sesleri sedaları duyulmuyor!. Yoksa cep takvimi mektebi edibisin. den ayrıldıklarını göstermek için külliyat biriktirmekle mi meşguller? — Pek orijinal vadilere saptılar... Mecmualarda hayli neşriyat oluyor. Nurullah Ataç kendilerile meşgul... Siz alâkadar ölmüyor musunuz”. — Habeş, İspanyol, Çekoslovak ba- | hisleri senelerdir zihnimi altüst etti, Şiirle uğraşamadığımı itiraf ederim doğrusu... Şimdi ortalık epeyce sakin- leşti. O sahada ne var ne yok, öğren- mek istiyorum. Anlatın rica ederim... izim şüera, pek orijinal bir yol- | da çalışıyorlar... Öyle ki, başka mil- letlerinkinden, eserleri hayli ayrılı- yor. Orhan Veli isminde bir istidadın «Kitabei sengi mezar» isimli bir man- zümesini okuyayım... Bir edebi mec- muada neşredilip, tarzmdaki hususi- yetile dikkati celbetti. — Buyurunuz... İşte, dostumun deli saçması, yahut bizim anlamadığımız bir mizah çeşi- di olmadığını temin ettiği ismi yuka- rıda yazılı manzumenin tamamı: Bir şeyden çekmedi ömründe Nasırdan çektiği kadar, Nasırı ağrımadığı zamanlarda Allahın adini anmazdı Gene günahkâr sayılmazdı. Yazık oldu Abdüllah efendiye, Kavrayamadığımız bir dehayı kak- sız yere baltalamayalım. Belki de bu «er nefisliğine nefistir. Ama ben ufak bir intihal kokusu sezdiğimi gizliyemiyeceğim: Vaktile «li Naci Karacan, Fenerbahçeyi yenemiyen bir klüple alay eder tarzda bir spor makalesi yazmıştı. © klübün mensuplarından Abdül kadir isminde bir zat, Penerle karşı- | laşmazdan bir gün evye! teşvik olsun | diye - futbolculara bir yemiş ziyafeti çekmiş. Makalesinin başında bunu haber verdikten sonra, B. Ali Naci, maçın tafsilâtına giriyor: «Alâeddin Zekiye, Zeki Alâeddine bir pas ver- di. Bir gol atıldı! Yazık oldu Abdülka- dirin yemişlerine!, diyor. Ve Fenerin her gol atışında ayni nakaratı tek- rarlıyordu: — Yazık oldu Abdülkadirin yemiş- ŞEHİR HABERLERİ Mecidiye köyü Imar plânı için hazırlık ilerliyor Mecidiyeköyü son zamanlarda çok ! güzelleşmiş, şehrin bir sayfiyesi ha- line gelmiştir. Fakat yapılan yeni bi- nalara rağmen, köyün bir harita ve plânı yoktu. Belediye, Umumi meclis kararı ve hükümetin tasvibi ile köyü şehir hududu içine aldıktan sonra her şeyden evvel köyün imar plânile miştir. Harita bir müddet evvel tan- zim edilmiş ve bu haritaya göre şehir- cilik mütehassısı B. Prost ta imar plâ- nina esas teşkil edecek bir avanproje hazırlamıştır. Bu avanproje ve hari- tayı arazi üzerinde tatbik işini Beledi- ye, İstanbul şehrinin haritasını tan- zim eden mühendis B. Rahmiye ihale etmiştir, Bu iş dört aya kadar netice- | lenecek ve haritanın arazi üzerinde tatbiki tamamlandıktan sonra B. Prost kati plânını yapacaktır. Bu kati plândan sonra Mecidiyeköyünün ima- Tı esasları konacak ve binalar da ona göre yapılacaktır, Yıkılmak tehlikesi gösteren binalar boşaltılacak Belediye zabıtası, İstanbulun * her tarafında yıkılmak tehlikesi gösteren binaların tesbitile uğraşmaktadır. Her nahiye mıntakasındaki Belediye za- bıta memurları bu gibi binaları gör- dükleri takdirde birer rapor vererek Belediye Fen heyetini haberdar ede- cek ve mühendislerin yapacakları ted- kikata göre, tehlikeli görülenler der- hal boşaltılacaklar ve kısa bir zaman- da da yıktırılacaktır, Esnaf barınma yurdu 100 odalı bir bina yaptırıl- masi düşünülüyor | İstanbuldaki bekâr esnaf için Bâ- | rırıma yurdu yapılması düşünülüyor- du. Esnaf cemiyetleri bu işi bir an ev- vel neticelendirmeğe karar vermiştir. Ancak inşaat için Belediye ile temas- lar yapmak icab ettiğinden, binanın vaziyeti hakkındaki tedkikler kısa za- manda bitirilip rapor hazırlanacak- tir. Binanın Eminönü meydanına ya- kın bir yere inşa edilmesi ve yahut v civarda münssip bir bina satın ali- bir haritasını yaplırmağa karar ver- | nıp tadili düşünülmektedir. İlk Esnaf Barınma evi 100 odalı ola- cak, beher odada enüz dört yatak bulunacaktır, Odalar büyük olacak- tır. Binanın ali kalında yapılacak olan Esnaf gazinosu gene eshaf tara» fından işletilecektir. Her odanın ya- nına bir banyo dal-ssi yapılacaktır. Bekâr esnaf sabah, akşam yıkanacak» tır, İleride Esnaf Barınma evlerinin dedi arttırılacaktır. ep Diğer meziyetleri müsellem olmak- la beraber, yukarıki şaheser işte bun. dan intihal edilmişe benzemiyor mu azıcık?... Yoksa, güzelliğine güzel şlir doğrusu... Hayır, hayır, bunla. rı radyoda söylememeli... Belki zev. kine varan bulunmaz da, yazık olur, Genç şairin şiirlerine... (VANa) Bay Amc Karilerimizin fikri Çocuklarımızı çok avare bırakıyoruz Ağır bir hastalığa yakalandığı için, İzmirde, Celâl Bayar caddesindeki evinde oturan bay Hüznü Vamık, bah akşam ayrılmadığı penceresin- den şahid olduğu ve kendisini üzen bir içtimai meselemiz üzerine dikkati , eeibediyor: , «Çifte tedrisat dolayısile bir kısmı sabahları ve bir kızmıda öğleden sonra mektebe gitmiyen talebenin bizim semte bulunanları sokaklarda oynarken ağıza alınmıyacak sözler söylemektedirler. Bunlar ne zaman derse çalışıyorlar diye hayret ediyo- rum. Bütün serbes zamanlarını bis sikletle ve diğer oyunlaris geçiriyor- lar. Celâl Bayar caddesile etrafındaki sokaklarda tedkikat yapanlar çok müteessir olurlar. Öğretmenlerin az vazife verdikle- rine hükmediyorum. Bir de, muhak- kak ki, tahsil ve terbiye mektebde bulunulan mahdud saatler zarfında değildir. Bunun haricinde çocukları- mızla, gençlerimizle © uğraşmıyoruz; onları tamamile kendi havalarına bırakıyoruz. Ne aileler, ne de resmi müesseseler, bu havalliği önliyecek bir şey yapmamışlardır. Kadastro harcı Kıymet yazılı ise binde 1,5, değilse 3 nisbetinde alınacak Şehrimizdeki kadastro (faaliyeti ilerlemektedir. Kadastro teşkilâtı, bir kaç sene evvel İstanbulun bazı mın- takalarına inhisar ettiği halde son İ zamanlarda Beyoğlunun bir kısım yerlerinde de kadastro yapılmakta- dır. Kadasfrosu yapılacak binaların mal sahiblerine birer beyanname ve- rilerek bu beyannamelerin doldurul- mesi bildirilmektdeir. Kadastro teş- kilâtı, bu beyanname muhteviyalına göre her bina hakkında tasarruf ih- tilâflarını tedkik.ve hallettikten son- ra «gayri mehkuls ün kati vaziye- tini tesbit emekte ve mal sahibine, malının kati ebadını, hududunu, muhteviyatındaki taksimatı bildiren mufasa bir de çap vermektedir. Son zamanlarda kadastrosu yapı- | lan emlâk sahiblerine kadastro harcı için maliye şubelerince birer ihbar- name gönderilmektedir. Bu ihbar- nâmelerde gösterilen kadastro harci- nın nihayet sekiz gün müddet için- de verilmesi İhtar edilmektedir. Aaldığımız malümala göre isteni- len bu harç tapu senedinde kıymeti yazlı olan «gayri menkul; ler için binde bir buçuk, tapu senedinde kıy- meti yazılı olmıyan «gayri menkuls- ler için de binde üç nisbetindedir. Şu takdirde meselâ bin lira kıymetin- de bulunan bir bina veya arsa için bir defaya mahsus olarak'bir buçuk veya üç lira alınmaktadır. Ancak, mükelleflerden bir çoğu, hiç beklemedikleri bir zamanda ve muayyen bir müddet içinde bu pa- rayı vermeğe mecbur olduklarına dair bir ihbarname almakla müşkül vaziyette bulunuyor. Fikrimizce ilk önce bu harcın tahakkuk ve tesbit edildiğine dair tebliğatta bulunmak, bundan sonra da bir ihbarname ile bu paranın ödenmesini istemek lğ- zımdir. Bu hususla tapiı ve kadastro günün nazarı dikkatini cel- | | İ Gazi köprüsü Iki tarafta”i yolların açılması tesri edilecek Gazi köprüsüne uzanacak olan Tak- sim - Azapkapı, Unkapanı - Şehzade- başı yollarında yapılacak istimlâk için buradaki binalarla arsaların kıymet- lerinin tesbit edildiğini yazmıştık. Şehircilik mütehassısı E. Prost Un- kapanı ve Azapkapı meydanlarının projelerini hazırlamıştır. Projeye gö Te, Azapkapıdaki Fenerler idaresi bi- nasının da yıktırılması lâzım gelmek- tedir, Bunun için Belediye reisliği De- nizbank'a bir tezkere yazarak bu bi- nanın istimlâki lâzım geldiğini bildir- miştir. Fenerler idaresi binasının kiy- meti Denizbank tarafından tesbit edil- dikten sonra iştira bedeli Belediyece ödenecek ve bina hemen yıktınlacak- tır, Köprüye müntehi olacak her iki ta- İ rafın yolları ve bü yollar üzerinde yar pilacak istimlâkler için iki milyon li- raya ihtiyaç vardır. Belediye, beş s6- ne içinde tatbik edilecek imar hare ketleri için Şehir meclisinden bir bu- çuk milyon liralık bir istikraz salâhi- yeti almıştı. Fakat bu para Köprü yol- Jarının açılmasına bile kifayet etmiye- cektir. Hükümet, İstanbulun imar plânını tatbik için beş milyon liralık bir yardımda bulunmağa karar ver- diğinden, bu tahsisatın yakında İs- tanbul Belediyesine verileceğini ha- ber aldık, Gazi köprüsünün inşaatı gelecek | ağustosta bitecektir. Bu tarihe kadar yolların açılması ve inşası lâzımdır. Belediye, alacağı beş milyon liralık tahsisat İle evvelâ Gazi köprüsüne ulaşacak yolları açacaktır. İ Pazarlıksız satış Belediye gizli tertibat aldı Pazarlıksız satış kanununun ilk tatbiki günlerinde kanun ve kararna- menin alâkadarlarca iyi kavranama- ması göz önüne alınarak tüccar ve es- nafa ceza verilmesi hususunda Bele- | diyece müsamahalı davranılmıştı. Fa- | kat bir müddet sonra Belediye, kanu- nun tamamile tatbikini temin etmek üzere şiddetli takibata, kanun ve ka rarname hükümlerine riayet emiyen- ler hakkında şiddetli cezalar vermeğe başlamıştır. On gündenberi verilen €o- zalar günde kırk, eli arasındadır. Tutulan ceza zabıtlarının çoğuna göre, verilen cezalar, satılacak eşya üzerine kanunun tarif ettiği gibi eti- ket koymamaktan ileri geliyor. Bundan başka bazi tacir ve esna- | fın, kanunun ruhuna muhalif olarak müşteri ile pazarlık yaptıkları görül- müştür. Belediye reisliğine gelen ce- za zabitlarna pâzarık oyapıl dığına dair olanlarlada tesadüf ediliyor. Belediye, pazarlığa mani ol | idik? Biz böyle mi mak için gizli tertibat almıştır. Bu tertibatı tevsi ederek pazarlığın kati surette önünü alacaktır. a “konferansta... : : , Eski havadisler . a eski ilânlar Büyük bir Avrupa muharrir: «Matbuat beraber yürüdüğü devrin en iyi aynasıdır» diyor. Bu artık «iki kere iki müsavi dört. tarzında bir hakikattir. Ben bazan hayatımızdaki büyük değişikliği daha yakından görmek için eski gazete kolleksiyonlarını, es- ki mecmuaları karıştırırım Evvelce nasıl yaşıyorduk? Nasıl dü- şünüyorduk? Bütün bunların, için- de eniyi seyredilecek ayna eski kolleksiyonlardır. İnsan bu eski ga- zatzlerde, mecmualarda bazan öyle şeyler okuyor ki kendi kendine: — Böyle yaşıyan insanlar biz mi düşünüyorduk? diye âdeta inanamıyacağı geliyor. İşte önümde Malümat mecmuasi- nin 74 nisan 1330 tarihli, Jİ numa ralı nüshası, Lütlen şu ilâna bir gözatınız: «10 sene evvel bir genç kız aldım. Tekrar o evlenmek istiyorum. Kırk, kırk iki yaşlarındayım. Sekiz yüz ku- ruş masuliyet maaşı alıyorum. Şimdi yanımdaki refikam 25 yaşındadır.» Hayatımızdaki müthiş (değişikliği ortaya koymak için bundan iyi misal olamaz. Kırk iki yaşındaki adam yanında 25 yaşında genç bir karısı olduğu halde alenen: — Ben bir daha oevleneceğim!.. diye bu arzusunu ilân ediyor. Hem unutmamalı ki üzerine ortak getireceği yirmi beş yaşındaki genç karısile kendi arasında 17 senelik bir fark vardır. Ve bu kadın 10 sene evvel, yani 15 yaşımda almıştır. Bir genç kadın için, kocasının ga- zetelere: «Ben bir daha evlenmek is- tiyorums» diye ilân vermesi ne müt- hiş, ne tahammül eğilmiyecek bir haldir. Önümdeki Omecmüuayı kapattım. Eski bir gazete kolleksiyonunu aç- tım. 1332 senesinde haziran ayında Bakırköyünde bir araba kazası ol müş. Araba devrilmiş, içinde bulu- nan dört kişi yaralanmış. Bu olagan bir şey.. Fakat kazanın olduğu ma- hallenin muhtarı derhal faaliyete geçmiş. Yarahları kendi usulüne gö- re sözüm ona tedavi etmiş... Kazaya uğrıyanların yaralarından fazla kan akıyormuş. Muhtar hemen bir gübrelikten avuç avuç çamur alıp bu yaralara bastırmış. Kazaya uğrıyanların hepsi birden talanoz ol- muş. Gelecek Cümhuriyet bayramların. da eski ile yeninin farkını göstermek için bu gibi geçmiş havadisleri, eski İlânları çoğaltıp memleketin her kö- | şesine asmalı, vatandaşlara okutmalı, i Geçmiş devrin en iyi aynası olan bu eski havadisler karşısında vatandaş- lar hayatımızdaki büyük değişikliği çok iyi ve çok daha yakından anl | yacaklardır. Seyyah gelmesini temin için bir plân hazırlandı Memleketimize seyyah gelmesini temin için tedkiklere devam ediliyor. Bu maksadla bir plân hazırlanmıştır. Plânda, başta İstanbul olmak üzere seyyah celbine müsald şehirlerimizde yapılacak işler gösterilmektedir, Plâ- nın tatbikine önümüzdeki yaz mevsi- minde başlanması muhtemeldir, — Musikinin kadrini bilelim bayanlar, baylar!... Musiki arlık yalnız eruhun gi- dasis olmaktan çıkmış, resi ve sosyal bir kazanmıştır... .. Bayanınıza mu âinirlendiniz bayım?.... Sakın münukaşaya kalkmayınız... J w Bu, sizi korkunç neticelere sürükliye- bilir!,. Hayır, öfkeyi bir tarafa birâkınız... w Ve kanto mu olur, düsto mu, tango mu olur, opera mı, hemen dilinizin ucuna gelen bir şarkıya başlayınız!... Göreçeksi- Bsk e; EpdAzİğ B. A. — Musiki sanatkârlarına gün doğe du desenizel... — 112991... B. A. — Öyle aile münakaşaları olur