11 Teşrinlervel 1938 AKŞAM ISTANBUL MUHAREBELERİ Haliçteki Türk donanmasına yapılan gece baskını i Ikinci gülle, kumandanın gemisini bir baştan bir başa deldi; sular, bütün mürettebatı lâhzede yuttu... Fatihin 150 parçadan mürekkep do- nanmasını ikiye ayırarak, 68-70 gemiyi kara yolile Halice nasıl geçirdiğini ve Bizanslılarla Galatalıların da, Kasım- paşa önlerinde duran bu donanmaya taarruz için nasıl hazırlandıklarını an- latmıştık. Hıristiyan bir casusun pa- dişaha hakikaten ihbarda bulunup bu. lunmadığı kati surette meydana çık- muş değildir. Fakat baskın geciktiğin- den ve verilen karardan ancak dört gün sonra yapıldığından bütün halk tarafından malüm olmuştur, Muvaffa- kıyetsizliğe sebebiyet veren, herhalde bu teahhurdur. Bizzat denizci olan ve muhasarayı günü gününe takip eden Venedikli Barbaro şöyle hikâye eder: «Nisanın yirmi sekizinci günü, şefak,! tan iki saat evvel, yün ve pamuk bal- yeterile mermilere karşı techiz edilmiş olan iki gemi, Ruhulkudüse iltica ede- rek Galata limanını terkettiler. Bun- Jara Sinyor Gabriyel Trevizanın ve Şö- valye Zakarya Griyoninin Kadırgaları refakat ediyordu. Bu iki kaptan, Gala- tanım en cessur ve tecrübeli gemici | rinden sayılırdı. Bunlardan başka her birinin seksen kürekçi oturağı olan mükemmelen techiz ve teslih edilmiş üç tane füst (1) | vardı. Bunlardan birincisine, bu taar- | ruz plânını yaj e «Büyük» namını | x Kuko kumanda ediyor.! İ di kadırg; dan seçmi, siper, beşi vasıtası olarak kullar parçalık baskın fi hücum | ak olan bu 0SU k içindi. yecek şekilde techiz edil. gemiler önde gidip arkalı rgalar ve sair küçük lardı. Münasip Jaşılmca, arkadakiler tahrip vazifelerini yapacaklardı. Böylelikle, baskıncılar, yola çıktı. Bazıları, bu sırada, Galata kulesinin tepesinden kuvvetli bir ışığın parlıya. rak klere haber verdiğini idâla ederler. Karanlık son derece kesifti. Haliçte gözgözü görmüyordu. Hücum için ha. zırlanan Bizans ve Galata baskıncıla. rı, küreklerini hırsızlama çekerek iler. liyorlardı. Uzakta Türk donanmasının kara hayaletlerini seçiyorlar, fakat bunların tertibat aldıklarına dair bir alâmet göremiyorlardı. Ortalıkta çıt yoktu. Gecenin bu sa- atinde herkes uyuyor gibiydi. Her tarafı yün ve pamuk balyalarile sarılmış büyük gemilerin güçlükle iler,! lemesinden sabırsızlanan Trabzon ka- dırgasının sahibi ve bu baskın seferi. nin relsi mağrur Sinyor Kuko, bu za- ferin şan ve şerefini tarih muvacehe- ginde kendine hasretmek emelinde ol- duğu için Mandraşyor koyunun tam karşısına vardığı sırada, bir tedbirsiz. Tik yaptı. Kendinin de taraftar olduğu plân mucibince, büyük gemiler önde ilerli- yeceklerken, o bu kavilleşmeyi bozdu. Öne geçiverdi. Türk gemilerinin üze- rins kudurmuşcasına atıldı. O anda süküt, birdenbir mişti, 1 edil. Türkler, silâh başında aleste mun. | tazır olduklarını baskıncılara isbat et- tiler. Büyük bir gürültüdür koptu. Birinci top güllesi, hemen hiç bir za- rar vermeksizin, Kukonun kadırgasını rıyırarak geçti. İkincisi ise, gemiyi bir aftan delip öte taraftan çıktı. Trab- zonlunun kadırgası da, yarım dakika zarfında, kaptanile, zabitlerile, tay sile, hasılı bütün insanları ve bütün silâhlarile denizin dibine indi. Bizzat kumandan Kuko da, boğulan- lar arasındaydı. Onunla beraber, - ara- larında meşhur gemiciler de olmak şar- tile - doksana yakın insan gitti. Hepsi boğuldular. Öyle bir ana baba günüydü ki, kim- se kimsenin imdadına gidemedi. Hattâ bu kazazede sefinenin hemen arkâ- sında bulunan hafif kedırganın tay- in batışını fark bile ed kuyu kendi önlerinde lar, her yolunda 1. Baskın için hüc ardı, Toplar, karabinalar, atılıyor, etrafı kesif bir duman kaplıyor, bu da gece- karanlığına Hâve oluyordu. fer yandan feryadlar, naralar ko. ttiğini sa ma devam lardı, Sinyor Gabriyel Trevizanın iler- lemekte devam eden kadırgası üzeri. ne, bombardalarının ikisini birden bo- şalttılar. Her iki müthiş taş mermi de, bu sefinenin bir yanından girerek öte. ki tarafından çıktı, Sintinede bulunan iki kişi yaralandı. Tayfalar, açılan de- likleri kaputlarla tıkamağa çabaldi. Bu sayede kadırga, kısmen suya bat- mış olmasına rağmen hâlâ yüzebili- yordu. Yaralı gemi, perişan bir halde geri. ye döndü. Güçlükle kendini kurtara- rak, Halici kapatan zencirin yanındaki, eski yerine, kürek kuvvetile, bata çıka döndü, Artık baskıncılar hezimete uğramış. lardı. Diğer füstler de ayni suretle ge riye döndüler, Türkler, mağlâbiyeti. mizden dolayı güldüler; biz ağladık. Ipsalada beş sınıflı yeni bir okul Kaymakam yeni okulun kapısındaki ki wrdeleyi keserken İpsala (Akşam) — Kazamız kaymakamı B. Behçet Tümsavaşın kıymetli ma eseri olarak İbriktepe nahiyesinde köy halkının maddi ve manevi yar- dir arlle en son plâna uygun olarak inşa edilmiş olan beş sınıflı ilk okul | kolumuz tarafından binasınm resmi küşadı 2 teşrinlevvelde bir çok davetliler hazır olduğu halde tera edilmiğtir. İ nun üzerine, adedleri 260 a varan esir | zı gemiler kalkıp Kasımpaşaya doğru meseleleri işi ayrıca görüşülecektir, —— —— — lan biçareler için büyük matem- ler tuttuk, O derece dehşete uğramış- tak ki, şayed Türkler o gün umumi bir muharebeye kalksalardı hiç şüphesiz gerek karadan, gerek denizden hepimi- zin işini bitireceklerdi. Diğerlerinin kaçması üzerine Türk- ler, yün çuyalarile techiz edilmiş iki yük ve bati hareketli gemimiz üze- rine atıldılar. Bunlar, biz hıristiyanlar. dan nafile yere imdad bekledi. Lâkin y ım etmek, ne yazik ki, imkânsız- dı. Zira, biz de Türk füstleri tarafın- dan sarılacaktık. Yardım niyetinde ol- madığımızı anlayınca, 70 Türk gemisi bütün ku tlerile bu iki sarılı sefine üzerine yüklendiler ve gayet şiddetli bir muhsrebeye giriştiler. Öyle bir vaveylâ kopuyordu ki, insan kendin! hakiki bir cehennemde sani- yordu. Karabineler patlıyor, oklar, işliyor. du. Tüfekler bombardeler de bunlara refakat ediyordu. Muharebe bir buçuk saat kadar sür- dü. Kocaman hıristiyan gemileri, ya- vaş yavaş ricat ederek eski yerlerine dönebildiler. Yetmiş Türk gemisi de, koylarına avdet etti. Türk ordugâlu, sinyor Kuko'nun ge- misi balırıldığı için, büyük şenlikler yaptı.» İmparator Kostantinin müşaviri olan vakanüris Françes'e göre, Türk- ler, batan gemiden yüze yüze sahile çi- kan kırk kadar gemiciyi, çırılçıplak ve k surun k na sevk-| T ve I üzerinde, sultanın | derhal idam etmişlerdir. Bunların arkadaşları, karşı tarafta, hiddetter yeisten ne yapacaklarını bilemiyorlarmış. İdam edilenler arasın- da zabiller de varmış. Françes'e göre, imparator, bu- I artmış, bun- ları da askeri n karşısında mazgallar üzerinde asmıştır. Bütün bu esirlerin geniş bir saha üzerinde böyle asılmaları, dayanılmaz, bir manzaraydı. Haliçteki Türk donanması, arasıra harekete geçmek istiyor; surlar üze. rinden gülleler atılarak buna mâni olu- nuyordu. Zaman zaman Galatadan ba- geliyor, bu sefer de Türkler onları sar- mağa çalışıyordu. Böylelikle, Haliçte, fetih gününe ka- dar hafif çarpışmalar oldu Fakat ehemmiyetsiz şeylerdir. 1453 de İstan- bul etrafında cereyan eden meşhur de. niz harpleri işte bu anlattıklarımızdan ibaret ” Yürük Çelebi (1) Yelkenden ziyade kürekle tahrik edilen ince, uzun, 1460 seenleri modası big gemi şekli ki, Larousse ansiklopedisinin Navire kiimesi arasındaki gemi resimle- MAN EEE gi Sofyada bir diş tabipliği mektebi açılacak Resmi Bulgar Dnes gazetesinin bildirdiğine göre, Bulgar sıhhat mü- dürlüğü tarafından ayrılan komis- yon, Sofya ürüversitesinde bir diş ta- babeti fakültesinin açılmasını karar- laştırmıştır. Bu kararı, Sofya üniver- site heyeti de tasvib etmiştir. Sofyada diş tababeti mektebi açıl- ması üzerine bundan sonra Bulgar talebeleri, diş hekimliği tahsili için yabancı memleketlere gidemiyecek- lerdir. Bu suretle dişçilik tahsili için bundan böyle Bulgarlar İstanbula da gelemiyeceklerdir. Sofyada diş tababeti mektebinin açılması ve buna profesör bulunma» si ve lâboratuvar, kliniklerin temini Halksvindeni İ nohud, 855,9 ton kepe Izmir mektupları Eylül ayında İzmirin ihracafı rekor yapacak kadar fazladır Orta avrupa vaziyetinde gerginlik olmasaydı ihracat bir misli fazla olacaktı İzmir (Akşam) — Eylül ayında İzmir imanından dış memleketlere yapılan mahsul ihracatı, bir rekor #eşkli edecek derecede fazladır. “Eğer Orta Avrupa vaziyetindeki gerginlik olmasaydı bu fazlalık, iki misli ola- caktı. Izmir ticaret ve sanayi odası tarafından İzmir limanından eylül 938 ayında yapılan ihracatı göste- ren bir istatistik hazırlanmaıtır. Geçen sene eylül ayında yıplan ih- racata nazaran mukayeseli şekilde tanzim edilen bu ist AZIYOTUZ: Eylül 1938 ayı zarlında llmanımız- dan dış memleketlere 16759, ton üzüm, 9484,3 ton İncir, 35,6 ton pa muk, 155,8 ton palamut, 4535,8 ton zeytinyağı, 9216,3 ton arpa, 86,6 ton bakla, 758 ton kum darı, 1334.1 ton 100,4 ton yu- laf, 31 ton badem, 663,6 ton valeks, 14515 ton meyan kökü, 115,3 ton tütün, 89,2 ton tütün kırıntısı, 150,1 ton küspe, 25 ton fasulye, 85 ton halı, 4,1 ton deri, 30,3 ton defne yap- rağı, 315,2 ton kavun, 8 ton yumur- ta, 50,2 ton prina yağı, 49 ton yaş üzüm, 20 ton ip, 17 ton boynuz, 1,5 ton mazı, 13,2 ton ceviz kütüğü, 14 ten bakır humzu17ton yaş incir ihraç edilmiştir. Aynca Yunanistana 1858 sığır, 60 malak, 1544 oğlak, 374 koyun, 427 kuzu ihraç edilmiştir. Eylâl 937 de mühim ihracat mah- sullerinin ihraç edilen mikdarı şu idi: 4430,6 ton üzüm, 7690,4 ton incir, 1046,6 ton pamuk, 713,1 ton paler mut, 17,9 ton zeytinyağı Geçen yıl eylül ayı ihracatına na zaran bu yıl ayni ay içindeki üzüm ihracatı 12328,5 ton fazladır. Üzümlerin 108138 tonu Alman Kadıköy 11/10/0388 salı akşamı saat 21 do Temsfi Hile sinomasında (Palavra) adlı iki perdelik komedi teme) edilecektir. Davetiyelerinizi idareden ab” ye yaya, 1050/7 tonu İngiltereye, 363,3 tonu Fransaya, 456,9 tonu İtalyaya, 4074,4 tonu diğer memleketlere İh- raç edilmiştir. İncir ihracatındaki fazlalık ta 1794,4 tondur. İncirlerin 2243,1 tonu Almanyaya, 3098.8 tonu İngiltereye, 656,6 tonu Fransaya, 66 tonu İtalyaya, 94203 tonu diğer memelketlere ihraç edilmiştir. Yaş üzümlerimiz İngiltere ve Mısıra, yaş İncirlerimiz Almanya ve İngiltereye, unlarımız da Mısıra sevk ve ih- edilmiş le satılmıştır. re kavun kıyet temin edil ya 152 14 Yunan, 2 Am 5 Danimarka, 1 Bulg 3 Fra car, 4 No lavya vapuru olma y Yugos- üzere 229 va- pur girip çıkmıştır ki bunların safi su 171,051 dir. irle- yeni sipa- edir. Birinci teşrin ayı 75 bin ton tahmin edilen üzüm ve 33 bin ton tahmin olunan incir rekoltelerinin tamamen sati- lacağı ümid edilmektedir. Şimdiye kadar her iki rekoltenin de yarısına yakın mikdan satılmış ve ihraç edilmek üzere bulunmuştur, Dördüncü umumi müfettişin teftiş seyahati Erzincan (Akşam) — Dördüncü umumi müfettiş general Alpdoğan, refakatinde vali olduğu halde kaza- | Kavunlarımız böyle amb alajlarla ihraç ediliyor