Avukat Tahir Terman, ellisini geçs ! MİŞ olmakta beraber, güzel bir erkek- » Kir düşmüş saçları uzaktan beyaz ini Veriyor v siyah gözlerinin İn bâkışile tezad teşkil ediyordu. Dimağında içtimai, siyasi ve huku- Ülmler kendine mahsus şekilde if edilmiş bulunuyordu. Arkadaşlar arasında toplanıp ko- Muştukları zamanı, kalın sesini yüksel- tere — Hiç bir zaman cinayet vakaların- da müdafaayı üzerime almam! - Der- »Zira kanaatimin aleyhine söz söy- tabıma uygun değildir. Asıl Müdafaa edilmeğe muhtac biri varsa “da cemiyetlir. Suçluyu şiddetle ce- Yalandırmalı! Bütün muhaffif sebep- er martavaldır: Yok kıskançlıktan Bözü kızmış ta vurmuş, yok sefaletten sızlık etmiş, yok fena terbiye almış, Yok terkedildiği için felâkete düşmüş İ# bilmem ne nane yemiş... Hep pa» lâvra... Bunlar niçin bir diğer insa- Tan malına canına kıymağa sebep ol- Min?... Cezslar daima sert olmalı ki Semiyet sağlamlığını muhafaza etsin kanaatindeyim! Onun bu fikirlerini bilen arkadaşla- MN daima kendisini kızdırır, bin bir Yesileyle ona canilerin avukatlığını teklif ederlerdi. Tahir kaşlarını çatarak, ciddiyetle; — Alay etmeyiniz... Böyle şeyler lâ- “eye gelmez... Benim düşüncem doğ- Tudur... Dünyada caymam... se Bir gün, ticaret mahkemesindeki davaya avukat Nüdirle birlikte tirmesi lâzım geliyordu. Halbuki bu arkadaşın ağırcezada bir müdafaası Yarmış, Tahir Terman kendisini sl. Mağa gitti ve orada avukatların rah- lesine oturup beklemeğe mecbur oldu. Çocuğunu öldürmekle itham edilen iye isminde bir kızın davasına kılıyordu. Maznun o kadar ufak tefek, öyle narindi Ki, başucunda ka- Munun Jandarma bekletmesi beyhude Bibi duruyordu. Samiye, âdeta çocuk yüzlü küçük bir kızdı. Kafası mütemadiyen önüne pig okunan ithamnameyi dinliyor. Ezeldenberi Maceraydı bu: Fıkara bir köylü ailesinin dördün. cü evlâdı: imiş. Hayatını kazanmak raslanan ölelâde bir Üzere İstanbulda hizmetçiliğe gelmiş. | Ne çok güzel, ne fazla becerikli! Fa. $ genç... Taze bir teni var... Biçim- 8İZ bir karısı olan bir celebin evine Yerleşmi ve yaşlı herif kendisine Böz atmış. Hayattan bihaber olan Samiye, ht- Cumlâra karşı iffetini müdafaa etme- &ini bilememiş. Endamındaki değişiklik dikkati cel. bedince, onu Kapıdışarı etmişlerdi. Erkek, karısının şüphesini yatıştır- Mak için, alçakça — Bakkalın çırağiledir... - Diye ağa çalışmıştı. Samiye hiç kimseye derdin! açmak Cesaretini gösterememiş, Gömleğinin Altından sardığı geniş bir kuşakla vü- Südünü sıkmış, hâmilelik vaziyetini Mümkün mertebe gizlemeğe çalışmış. bir mantosu da varmış, onu giy- Miş. Bu sayede, küçük bir lokanta Mare eden bir karı kocanın yanına Mizmetçi olarak girmiş, Köyüne gidip baba bucağında doğurmak biran bile Aklından geçmemiş; çünkü ihtiyar Mayis, kızının bu vaziyetini öğrenirse ye bir cinayet çıkar diye kork- Kimseye bir şey söylemeden, kendi teşebbüsile bu işin içinden çıkmağı Yeğâne çare bilmiş. Ağırlaşan - vücudünü son gününe kadar sürükliyerek iş görmüş ve bir #abah, bağırmadan, inlemeden, mini. ig odasında çocuğu dünyaya getir- Asabi parmakları, yavrunun ilk vi. Yaklamasını boğazında tıkamış... macera... Pakat taammild var mı, yok mu?.. “İşin içinden sıyrılmak» diye kullan- Siğı tabirden ne kasdediyor: Çocuğu ye terketmek mi? Yoksa Bu hususta sorulan suallere bariz Cevap verememişti, HIiS ve MACERA NUVELİ ViCDANi BiR MESELE... Tahir Terman, bu taf- silâtı anbean. artan bir | ıztırapla dinlemişti, Na zarları mahkümdan ay rılmıyordu. Kız ise, gör- leri önüne iğik, kaşları çatık; bir caniden ziyade kabahat işlemiş bir çocuk halil duruyordu. Aylardanberi derdile ve sükünet, kalın bir tabaka he- linde bütün mevcudiyetini sarmış gibiydi. Konuşmak, derd dökmek, fikrini telkin etmek ne olduğunu ta» mamen unutmuştu. Burada toplananların hepsi kendi. ne bu fenalığı yapan erkeğin cinsiye- tinden oldukları için onlardan imdad beklemiyordu. O halde neden beyhude çabalayıp uzun uzadıya cevap ver- meli? Zuten hiç bir hareketini hesapla- mamıştı ki... Mahdud, kapalı, karan- lik dimağınde utanç ve korkudan baş- ka aydınlık bir hissi yoktu. Samiye bir aralık başını kaldırınca gözleri Tahir Termana rasladı. Erkek bu bakışın karşısında büzül. dü. Zira oda tam bu sırada iki ay evvel Samiyenin variyetine düşürüp kovduğu hizmetçisini Kabahatini hafifleştirmek için, ken» di de inanmıyarak, kıza — Belki de çocuk başkasındandir! » Demişti. Ve güya sırf insani bir hissin tesiri- le, eline yüz lira vermişti. O zamanlar bu yaptığı cömerdlik- ten çok mağrurdu. Fakat şimdi?.. Şahidler pek az. Cinayeti keşfeden lokanta sahibesi kadın diyordu ki: O sabah her zamanki saatinde Samiye aşağı inmeyince odasına çık. tım. Sapsarı, baygın bir halde, yata. Eında yatıyordu. Derhal işi anladım. Çünkü son zamanlarda şiştiğini görü. yordum. Bir kaç kere söyledimse de inkârda inad ettiydi. Odayı aradım. Yer kovasının içinde biçare yavruyu buldum. Tombul tombul bir oğlancık! Sonra, eski hizmetçisine dönerek: — Ayol vaktile ne diye söylemezsin... Seni bu yüzden kovmazdim ki... Biz Allahtan korkarız... Böyle sözlerin iş olup bittikten sonra söylenilmesi Adettir. Celeb, hasta raporu alarak mahke. meye gelmemişti. Samiyenin köyünden biri de şu yol. da şehadet etti: İyi kızdı. Oradayken namusluy- du. Kalsaydı da İstanbula gelmeseydi bu belâlara uğramazdı. Katil anne, dalgın dalgın bu sözleri dinliyordu. Sonra müddelumumi id. dianamesini okudu. Bu bir cinayetti. Memleket evlâd istiyordu. Kızcağızın henüz on seki- zinde olması merhamet hislerinin uyanmasına sebep Leşkil etmemeliydi. Çünkü Samiye bir canavar taynetti. Kaplanlar bile yavrularını korurlar- ken, o, ciğerinden kopan bir masuma kıymıştı. Affedilemezdi. Sonra Samiyenin avukatı kalktı. O da müşterisi gibi küçücük bir kız. Tahir Terman son derece feminizm aleyhtarıdır. Erkek mukallidi kadın- İ kendine hâkim oldu. NAKLEDEN: (Vâ-Nü) mama lardan nefret eder. Her zaman derdi ki — Kadın avukatlar sıfırdır. Hiç bir zaman onlardan iyi hukukçu çıka- maz. Ev işlerine baksınlar!., Şimdi karşısında, ismini bile bilme- diği bu avukat kızı görmek ve üstelik onun sözlerini alâkayla dinlemek ga- ribine gitti. İş hayatına yeni atıldığı belliydi. Sesi heyecanla titriyor, Lâkin sonra Müdafaasına başladı. Etrafında cesaret verici bir bakış anyor gibiydi. Nazarları Tahir Ter- mana ilişince takıldı kaldı. Büyük hareketler yapmadan, dramvari cüm»- ieler söylemeden, tesirli bir sesle mü. dafaasını yapıyordu. Samiyenin hayatını anlatlı: Köyde sakin fakat şefkat tezahür- lerinden uzak bir &ilenin içinde büyü- müş. Derken İstanbula gelmiş. Hiz- metçilik için ilk girdiği ev... Kızın s&- fiyeti... Tecavüze uğrayışı.. Sonra günlerce, aylarca, daracık yatağının İçinde bir başına çektiği ıztırab... izleri işiten Samiye, birdenbi- saran uyuşukluktan sil- Bu zengin kızı onun hayatını acaba nereden bu kadar iyi biliyordu? O, avukalını şik giyinmiş gördüğü ve başka muhitten bir kadın telâkki etti- ği için açılamamıştı. Halbuki bütün İçyüzünü öğrenmiş, uzun uzun nasıl Kimsesizliğini, yalnız- hığını, hayattan, neşe ve saadetten her zamanı uzak kalışını ne güzel söy- Tüyordu. Karanlıklar içinde boğulan ruhu birdenbire açıldı ve Samiye rahat ra» hat ağlamağa başladı. Şimdi Tahir onun'yalnız başını ve hıçkırıklarile sar- sılan omuzunu görebiliyor. Meşhur avuka$, arasıra sinemada başına gel- diği gibi, gözlüğünün ıslandığını far- ketti. Mendilini çıkarıp sildi. O, mesud yaşamış insanlardandı. hayali de pek kuvvetli olmadığından hayatın sinema kadar - hattâ haki- kat olduğu için - ondan da daha acı safhaları bulunduğunu bilmeyordu. Bu sırada kız avukat bağırdı: Burada bir mücrim vardır. Fakat asıl kabahatli o değildir... Sak- İarıp buralara gelmiyen, namuslu geçinen, halbuki bu çocuğu cinayete sevkeden adam!... İşte asıl câni odur... Tahir Terman yanaklarının kızar. dığını hissetti. Fakat o, celebden da. ha efendi davranarak koğduğu kıza yüz lira vermemiş miydi?... Yüz Hral.... Pek alâ biliyordu ki, bu, nihayet küçük bir sadakadan ibaretti. Gözü- nün önünden hayaller geçiyordu: Şurada oturan Samiye... Koğduğu Peyman... Ve vicdan vazifesi... Hükmün verilmesi diğer celseye bi- rakıldı. 'Tahir, Samiyenin kız âvuka- tile de mutabık kaldıktan sonra,ikin- ci müdafiliğini üzerine aldı. Adliye muhitinde namusu, ciddiyeti ve tala- katile pek tanınmakla berâber, bu gi- bi davaları deruhde etmemekle de İ nam kazanan üstadın, hareketi, bü- tün meslekdaşları arasında dikkati celbetti. O gün, ağırceza hıncahınç dolarak, "Tahir Termanın cidden mükemmel hazırlanmış ve herkesi hıçkırıklarla sarsan müdafaa namesi dinlendi. Birer celse fasılayla her iki avuka- tın mükemmel delilleri hâkimler Üze- rinde de müessir olduğundan, Sami- yenin mevkufluk devresi kâfi görüle- rek tahliyesine karar verildi. e» Ertesi gün, Tahir 'Terman, eski hiz- metçisi Peymanın ahbabı olduğunu bildiği çamaşırcı Ayşeye uğradı. Lâkayıd bir eda ile: — Aceba Peyman nerede oturuyor? Evde bir eşyasını unutmuş. Kendişi- etmiş bulunmaları şarttır. meleri lâzımdır. (7241) sus plânya makinesi ile 108 Xx 100 ne vermek isterdim! - dedi. O akşam Peyman, minimini oda- sında kendisini ziyarete gelen Tahir beyefendiyi h Erkek diyordu ki — Düşündüm, taşındım. Sana karşı yaptığımı iyi bulmadım. Onun için geldim. Üzülme, kızım... Ben sa- na bakarım. Aylık veririm. Çocuğunu doğur. Onu da deruhde ederim. Sonra, sesinin titrediğini belli et- memek için öksürerek ilâve etti — Bundan böyle uslu otur. Erkek- lere güvenme ve bana inan: Onlar, sağlam mal değildir! Peyman eski efendisinde niçin birdenbire böyle değişiklik olduğunu bir türlü anlıyamamıştı. Nakleden (Vâ - Nü) 'vurguğlu (Akşam) — Turgudluğa yeni polis teşkilâtı vücuae getirtmiş, halk bu münasebetle tezahürat yaparak sevincini izhar etmiştir. Yukarıdaki resim, Turgudlu emniyet komiserliği dairesinin açılma merasimine ait bir Baş, Diş, Nezle, Grip Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütünağrılarınızı derhal keser, MAYAN MAAŞAŞ İcabında günde 3 kaşe almabilir. MASAS AŞAN Bütün ağrıları geçirir Emlâk ve Eytam Bankasından: 1 — Bankamızın Ankara Merkezile İstanbul ve İzmir Şubelerinde istih- dam edilmek üzere lüzumu kadar memur namzedi alınacaklır. 2 — Bu vazifelere tayin edilmek istiyenlerin âli mektep veya en az lise mezunu olmaları, 30 yaşını tecavüz etmemiş askerlik hizmetlerini ifa ve ikmal 3 — İsteklilerin, Bankamız memurlar talimatnamesi dahilinde İevdi ede- cekleri evrak ve vesaikin nevi ve mahiyetlerini, kabul için lâzım olan diğer hususatı öğrenmek ve bu evrak ve vesaiki tevdi etmek üzere âzami 17 teşrini- evvel 1938 tarihine kadar Ankarada Emlâk ve Eytam Bankası merkezinde Zat işleri servisine, İstanbul ve İzmir şubelerimiz müdürlüklerine müracaat eyle- Düşkünler evi müdürlüğünden: Dtüşkünler evine sütü mebzul ve Lâze 35 liraya kadar ücretli alınacaktır: Çocuksuzlar tercih olunur. Çocuklu olanların da müracaatları sütnineler (7323) Feriköy Maliye şubesi tahsil şefliğinden: Şubemize borçlu bulunduğu kazanç vergisini rizaen tediye elmey lide Hanımoğlu sokağında 24 No. lu mahalde döküm fabrikası sahipleri Dapey biraderlerin fabrikasında haczedilen bir adet demir rendelemeğe mah- eb'adında 600 ve 94 X 300 ve 81 >X100 eb'adında 300 adet mecra borusu 11/10/938 larihine mü- sadif salı günü saat 10 da mahallinde satılacaktır. İsteklilerin mezkür ma» yen Şiş 100 eb'âdında halde satış heyetine müracaat etmeleri ilân olunur.