5 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

5 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN Bir hecenin şerhi Şimdilik çekik yaşıyan meşhur bir gazeteci meslektaşımız geçen gün ba- ma dedi ki; — Cemal Nadire bayılıyorum!... He- le geçenlerde bir karikatürünü gör- düm; lâkonizmine hayret ettim. Çekos- lovakyanın boynuna bir ip geçirmiş; ucunu Almanyanın eline vermiş. İn- giltere, arkaya gizlenerek; şu kuman- dayı veriyor: «Çeki»... Şayeğ bir gaze- te çıkarsaydım, bunu birinci sahifeye alır; altına da, bir karikatüristin mi- Zah hududlarını aşarak bir hece içinde » karşılıklı aynalardaki sayısız şekil- leri aksettirircesine - nasıl beliğ olabi- leceğini tebarüz ettirirdim. Senelik tatilini yapan arkadaşımız Cemal Nadirin sütunlarımızda birkaç gün süren gaybubeti esnasında onu se- Yenlerle birlikte, şu tek «çek» hecesi- nin mevcud vaziyette kaç çeşid mâna- Ya gelebildiğini şerhedelim: Arabayı çek, Itırap çek, İçini çek, Elini çek, Nişanları iade edip protesto çek, . İngilterenin göndereceği 30 milyon. Kiralık çek, Bütün bu işleri ister fenaya yor, is- ter iyi mânaya çek! Hülâsa bir lâstikli vaziyet ki, çek çe- kebildiğin tarafa çek?... ee Fare çiflikleri Fare şimdiye kadar sefalet, zarar zi- yan timsaliydi: «Evinde fareler top oynuyor!», «Do- lapta fareler cirid oynuyor!., «Kasa- $ında farelerden başka birşey yok!»... Her mefhum gibi şimdi bu da değiş- ti: Fare derisi sanayide ehemmiyet kes- betmiş. Çantaların, eldivenlerin en âlâsı bunlardan oluyormuş. Eskiden, neftli arazi, sahiplerinin başbelâsı imiş, Oraların halkı, topra- Zan arıklığından, suların petrol koku- sundan, arasıra yarıklarda yangınlar çıkmasından bizarmışlar... Şimdi ise, neftli arazinin kıymeti malüm, Acaba fareli evler de böyle bir talih | inkılâbına nail olacaklar mı dersiniz? Darısı tahtakurusunun başına! Ona da Sanayide bir mahreç bulunsa. ... «Ayın tarihi» hakkında bir temenni Matbuat Umum Müdürlüğünün ba- Zı faaliyetlerini vaktile tenkid etmiş- tim; fakat sonradan da eserlerinin bir. çoklarını ne derece beğendiğimi ayni samimiyetle yazdım. Meselâ La Turgule| Kemaliste olsun, resimli Türkiye albü- mü olsun, ecnebi memleketlerde dik- kat ve takdiri celbeden neşriyatlır. Bu- nu yakınen biliyorum. Ayni muhterem daire, «Ayın tarihi» diye kalın kitaplar neşrediyor. Bunlar, harici ve dahili meseleleri, ay ay, sahi- felerinde topluyor. Fakat 1937 eylül nüshası şimdi neşrolunmuş. Bir sene teehhürle! Maamafih, diğer sayılar ha- Zir, yahud hazırlanmak üzere bulunu- yormuş. Yakında onlar da gelecekmiş. İnkılâpçı zihniyet şunu icap ettirmez | mi: Birşeyin lüzumunu hissederek ya- Tatmak, fazla bulunca atmak, Bu derginin vazifesini mevcud ga- zetelerin muntazam cildlenmiş ve bü- tün umumi kütüphanelere dağıtılmış Büshaları temin edemez mi? Bence mü. kemmelen eder. Asıl doldurulması icap €den eksik şudur: Neşriyatın şü şekil. de bir fihristini ay beay yapmak: Ge- Mmilerimize, trenlerimize, Almanya ile ticarete, tiyatromuza ilh... dair maka- leler ve bendler filânca gazetelerin, mecmua ve kitapların filânca sahifele- Tinde çıkmıştır diye listeler tanzim ve Meşredilirse, hem pek daha faydalı, hem de masrafsız olur sanırım, Tedki- katta bulunacak adam, bu neşriyatı rehber diye kullanarak, umumi kü- amm koleksiyonlarla çalışa. Ben kendi hesabıma «Ayın tarihis- nin bu hale getirilmesini dilerim. (Vâ-N0) a Çamaşır yıkarken elbisesi tu- tuştu, birçok yerleri yandı Beyoğlunda Büyük Parmakkapı- da oturan kırk yaşlarında bayan Et- timya çamaşır yıkarken, ocaktan sıç. ryan kıvıleımlarla, elbisesi tutuşmuş, vücudünün muhtelif yerlerinden yan- dığı cihetle zabıtaca Beyoğlu hasta- vesine kaldırılmıştır. ağır bazi köprüsü Unkapanı önün- deki dubalar yerine kondu Gazi köprüsünün Unkapanı başın- dan itibaren konacak dubaların biri- birlerine bağlanması işi tamamlan- mıştır. Köprünün bu kısmına konan dubalar on tanedir. Bundan sonra Azapkapı cihetinden konacak duba- lar biribirine bağlanacaktır. Bu iş te yirmi güne kadar bitecektir. Bu kıs- ma konulacak dubalar da on tanedir, Köprünün ortasına konacak duba- ların da montajı Balat atelyesinde ya- pılacaktır, Müteharrik dubalar da kâ- nunusani başina kadar yerlerine ko- nacaktır. Dubaların bu suretle-yerles rine konniâsi ile köprünün iskeletine ait-inşaat tamamlanacaktır. Bundan sonra köprünün diğer kısımları, döşe- meleri inşa edilecektir. Devlet sermayesi ile kurulan idarelerin hesab ve işletme islerini kontrol Son zamanlarda çıkan bir kanuna göre devlet sermayesile kurulan mü- esseselerin ve işletme idarelerinin hesap ve işletme işlerini kontrol et- mek üzere yüksek mürakabe heyeti teşkil edilmiştir. Başvekâlete merbut olan bu heyetin reisliğine Şirketihay- riye eski müdürü B. Yusuf Ziya ta- yin edilmiştir. Bu heyet yakında ya- zifeye başlıyacaktır. Belediye seçimi Bugün sandıklar nerelerde bulunacak Belediye seçimi hararetle devam etmektedir. Bugüne kadar yüz bin rey toplanmıştır. Bugün intihap san- dıkları şu yerlerde bulunacaktır; Adalar Ada polis mevkli yanında. Eyüp: Köyde ve Otakçılar karako- unda. Fatih: Saat 8—12 ye kadar Kazlı- çeşmede kahvede, 13—18 e kadar Mira» | hor camisinde. Kadıköy: Göztepede Ridvan paşa camisinde, Sarıyer: Saryerde parti binasında, Üsküdar: İskele camisinde, Beyoğlu: Nişantaşında Şişli parli binasında, Beşiktaş: Nahiye binası yanındaki arsada, Beykoz: Anadolukavağı iskele gazi- nosunda, Eminönü: Kantarcılar camisinde, Bakırköy: Yeşilköy nahiye binasın- da, Kadıköyde hâl yapılmıyacak Kadıköy hâli, bir hâl binasında bu- Tunması lâzım gelen vasıfları haiz ol- madığı için, kısmen itfaiye garajı ola- rak kullanılmağa başlanmıştı. Kadıköylüler son zamanlarda Be- lediyeye müracaat ederek Unkapanın- da olduğu gibi Kadıköyünde de bir hâl binası yapılmasını istemişlerdir. Bu müracaati tedkik eden Belediye, usulen şehirde bir hâlden başka yeni bir hâl tesis edilemiyeceğini, Kadıkö- yünde perakende mal satacak bir hâle de ihtiyaç olmadığını, perakende alış- verişler için şehrin muhtelif yerlerin- de kâfi miktarda pazar yeri kuruldu- gunu ileri sürerek bu talebi reddet- miştir. 514 muallim kıdem zammın- dan istifade edecek İstanbul ilkmektep muallimlerin- den 514 muallimin kıdem zammından istifade edeceğine dair verikn karar Maarif müdürlüğüne (bildirilmiştir, Bundan başka kıdem zammına Müs- tahak oldukları hâlde, tercümcihal fişleri noksan görülen 17 muallim şimdilik bu haktan istifade edeme- miştir, Sicillerindeki noksanlar ta mamlandıktan sonra bunlar da kıdem sammından İstifade edeceklerdir. Bundan başka 50 muallimin de siçil- leri müsait olmadığından kıdem zam- mi talepleri reddedilmiştir. Halka biraz hürmet lâzım Sabahları Karaköyden Bebeğe doğru ilk tramvay beşi beş geçe kalkar, 1 Teşrindevvel Cumartesi günü de ayni saatte ve içinde on kadar yolcu ile, iş almağa giden beş altı bületçi ve valman olduğu halde hareket etti. PFındıklıya kadar son süratle giden üraba, Kabataşa doğru bir odun depo- su önünde durdu, Vazifedar bileiçi ile vatman inerek deponun Kapalı kepenk- lerini tekmelemeğe başladılar. Kam açılınca tramvaydaki arka- daşlarını da indirerek arabaya çuval çuval testere talaşı taşıma ğa başladılar. Önce sahanlığa konan çuvallar, sonra vagonun içine, kanapeler arasına, konma” Ga başlandı. Ve on beşe yakın bü- yük çuval alındıktan sonra tram- vay tekrar hareket etti, Tabil bu işlerin olup bitmesi için on dakika kadar beklemek izm geldi, Tramvayda bir de kontrol var- dı. Kendisine yolcuları böyle se- bebsiz yere bekletmeğe hakları olmadığını, buna mani olmasını söyledim. Vazifesini müdrik bir zat olduğu anlaşılan kontrol, boynunu bükerek: «Bu vaziyet- fen ben de utandım, bayım, de- di, fakat bu emir depoda şefler. den biri tarafından verilmiş, ma- ni olmağa salâhiyetim yok. An- cak ihlarınız üzere rapor ede- ceğim.» Tahkik ettim. Ayni vaziyetin bir gün evvel de yapılmış oldu- ğunu öğrendim. Kim tarafından emir verilirse verilsin, tenha bilg olsa, bir tram- vayı sebebsiz yere dakikalarca yolundan ülıkoymak ve hele yük doldurmak, içindeki yolcuları hi- çe saymakla müsaridir. O çuvalları muhakkak naklet- mek lâzım geliyorsa şirketin yük arabaları ve kamyonları vardır, onlarla taşıtmak icab ederdi. Mesul makamların (şiddetle nazarı dikkatini celbederiz. A, İhsan T. Suçlu çıktı, davacı hapse girdi Mahkemede «Evvelce yalan söyledim, ap çalınmadı» Birkaç gün evve' Yusuf adında bi- Ti zabıtaya müracantıe, Ali adında biri tarafından “eşyasının çalındığını iddia etmiş, Ali yakalanarak mahke- meye verilmişti. Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesinde yapılan mu- hakemede Ali, suçunu itiraf ettiğin- den, mevkufen muhakemesine karar verilerek kendisi Tevkifhâneye gön- derilmişti. Dün Alinin muhakemesine devam edilmiş, maznun bu defa mahkemede suçunu inkâr ederek: — Ben Yusufun bir şeyini çalma- dım. İlk celsede sarhoş olduğum için ne söylediğimi bilmiyordum. O iti. raflarım asılsızdır. Demiştir. Şahid olarak dinlenen Yusuf ta: — Ben o zaman yalan söyledim. Benim evimden eşya çalınmadığı gibi Alinin de suçu yoktur. Diye ifade vermşitir, Mahkemece başka delil bulunamadığından maz- nun Ali serbes birakılmıştır. Fakat diğer taraftan Yusuf hakkında da yalan beyan ve ihbarda bulunmak ve iftira suçlarından dolayı kanuni ta- kibata girişilmiş, Alinin yerine bu de- fa Yusuf tevkif edilerek muhakemesi mevkufen yapılmak üzere Tevkifha- neye gönderilmiştir. Umumi Müfettiş B. Abidin Özmen İstanbula geldi Umumi! müfettiş B. Abidin mezunen şehrimize gelmiştir. Ceza zabıtları Pazarlıksız satış kontrol memur- ları artırıldı Pazarlıksız satış kanununun tama» mile tatbiki için Belediye tarafından yapılan teftişler, en kalabalık piyasa yeri olan Beyoğlu ve Eminönü kaza- larında teksif edilmiştir. Diğer kaza- larda kontrol yapılmakla beraber bu İki kazada kontrola memur olanların sayısı arttırılmıştır. Evvelki gün biri Beyoğlunda, diğeri Eminönünde oln.uk üzere, tutulan iki ceza zaptından başka dünde bazı dükkân ve mağaza sahipleri hakkın- da etiket koymadıklarından dolayı, ceza zaptı tutulmuştur. Bu ceza zA- bıtları bugün daimi encümene sev kedilerek bir karar alınacaktır. Ceza görenler için Belediye İktisad müdürlüğü derhal bir fiş tanzim edö- cektir. Bü fişin bir nüshası da cezaya çarptırılan kimseye verilecektir. Bu fişler, tekrar ceza görenlerin sa» bıkalarını bulup tesbit etmek ve mü- kerrer suçtan dolayı cezayı arttırmak için faydalı olacaktır. Bir kamyonetle bir tramvay çarmıştı ? Vatman Refiğin idaresindeki Orta» köy - Aksaray tramvayı ile şoför İh- sanın idaresindeki kamyonet, Beşik- taş tramvağ deposu önünde çarpış* mışlar, tramvay hasara uğramıştır. Kabahatli görülen şoför yakalanarak hakkında kanuni takibata girişiimiş- tir, Şile cinayeti Kendisine verilmiyen kızı yaralıyan ı çoban inkâr ediyor Şile civarında bir köyde yanında çobanlık yaptığı Hakkının kızı Ha- mide ile evlenmek istiyen Aziz adın- da biri, bu arzusuna red cevabı ve- rilince Hamideyi tabanca İle yarala- mıştı, Azizin muhakemesine dün ağır ceza mahkemesinde bakılmıştır. Dün- kü celsede müddeiumumi iddianame- sini okuyarak maznun Azizin, Ha- mideyi babasından istediği, red ce- vabı alınca hiddetlenerek köy yolun- da arkadaşlarile beraber gitmekte olan Hamideye tabanca ile iki el ateş ettiği ve kurşunlardan birile Hami- deyi karnından tehlikeli surette ya raladığı sabit olduğundan öldürme ğe teşebbüs fili, tam teşebbüs halin- de kaldığı cihetle ceza kanununun 62 nci ve vaka esnasında 18 yaşını da ikmal etmemiş olması göz önün- de tutularak Azizin Türk ceza ka- nununun 448 inci maddesine göre cezalandırılmasını istemiştir. İddla- nameye karşı bir diyeceği olup olma- dığı sorulunca Aziz: — Benim bir diyeceğim ( yoktuf..| Ben Hamideye tabanca atmadım. Bu işten de haberim yoktur, Vaka günü ben orada değildim. Bana iftira edi- yorlar... demiştir. Evrak tedkik edilerek Karar veril. mek üzere muhakeme başka güne bırakılmıştır. Büyükadada bir hamal vapu- ra atlarken denize düştü Evvelki akşam on dokuzu on geçe Köprüden Adalara hareket eden Ka- dıköy vapuru, Büyükada iskelesine geldiği bir sırada, iskele hamalların- dan on altı yaşlarında Ali, vapura at- lamak istemiş, fakat omüvazenesini temin edemiyerek denize yuvarlan- mıştır. Kaptanın güzel bir manevra- sile bu ihtiyatsız hamal, iskele ile va- pur arasında parçalanmaktan kur- tarılmış ve denizden çıkarılmıştır. Basın kurumunun senelik sin Kurumunun mutad senelik umu- mi heyet toplantısı 6/10/1938 per- şembe günü saat 1330 da Kurum yoluna dair.. kere İstanbul - Edime yolundan geç» miştim ve bir daha da yolumun bu- ralardan geçmemesini temenni et miştim. O zaman otomobil her hen dek üzerinden sıçradıkça, başımı sağa, sola, tavana açrptıkça kendi kendime: , — Bir daha mı?. Bir daha mı? di- yordum. Fakat işte geçenlerde, yedi, sekiz sene sonra ayni yoldan geçmeğe mecbur oldum. Fakat bu sefer as- falt üzerinde kayarken geçen defaki» nin aksine: — Fırsat düşse de gene buralarda bir gezinti yapsam!.. diyordum. Asfalt döşendikten sonra İstanbul « Edirne yolunun manzarasi tamami- le değişmiş. Bir kere yol eskisine nas zaran son derece kalabalıklaşmış. Sekiz sene evvel bu yoldan geçer. ken kilometreleree giden bir insan bir kaç otomobile, bir kaç arabaya Şimdi bu asfalt yolda büyük bir hareket göze çarpiyor. Her adımda bir otomobiller, otobüsler, motosik- letler... Yolun böyle muntazam bir hale sokulması İstanbulla Trakya arasın. daki rabıtayı daha kuvetlendiriyor. Ancak bu eserin bazı ufakteflek nok- sanları gözüme çarptı. Ne mihen- disim, ne yol işlerinden anlarım. Fa- kat başka yerlerde gördüklerimden bahsedeceğim. Bu İstanbul - Edirne yolundan otobüsle geçen bir çok yolcular bi- lirler ki bazan tarlaların ortasında otobüs «zınk'» diye durur. Şoför; — Benzin bitti!.. der... Yakın köylerde de benzin buluna» Geçen gidişimde bu hal aynen be- nim başıma geldi. Az daha geceyi Kumburgaz köyünde geçiriyorduk. Bunun için şimdi iyice kalabalıkla” şan bu yolda benzin depoları açmak şarttır. Ve buradan otomobiller oto- büsler pek çok geçtiği için yollarda kurulacak depolar masraflarını çe karırlar, Açılacak benzin depoları da hiç bir masraf kapısı olmuyacaktır. Bir çok medeni omemleketlerdeki gibi yolda insansız İşliyen ve deliğinden atılan para mikdarında benzin veren ma- kineler koymak kâfidir, Bu otomatik önüne kısmen geçilmiş olur. Sorna bu yol üzerinde Küçük Çek- meceye, Büyük Çekmeceye karşı te- ! peden bakış yerleri harikulâde gü- İ gel manzaralıdır. Hele gurubu târih- te bile meşhur olan Küçük Çekme ce... Yazın buralarda küçük birer kahve olsa yorgun otobüs ve otomo- bil yolcuları için beş on dakika din- lenmek dünyanın en büyük zev. kidir, Bugün İstanbuldan Edimeye ka- dar bütün yolda bir kahve içecek güzel manzaralı yer yoktur. Halbuki hakkak birer kahve, manzaraya kar- # uzun taraslı bir gazino vardır. Hikmet Feridun Es a.serssssnasenasenasssasssassassanusesnanen Adliye koridorunda bağıran bir sarhoş 3 aya mahküm oldu İsmali adında bir sabıkalı evveiki gün hapishaneden çıktıktan sonra gündüz rakı içerek sokakta gelip ge- çenlere sarkıntılık yaparken yakalan- mış, muayene için Adliye doktoruna getirlidiği zaman, Adliye koridorların- da da bağırıp çağırmıştı. Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesinde yapılan muhakeme neticesinde, İsmallin sarhoşluk ve sarkıntılık, zabıtaya hakaret suçları sabit olduğundan, sabıkasıda gös önünde tutularak üç ay hapsine ka» rar verilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: