4 Teşrinievvel 1038 N N AKŞAM N Sahife 7 ISTANBUL MUHAREBELERİ Fatihin gemileri Beya kara yolunu takip etti? Mağlüp amiral Baltaoğlu: “Muharebede kaybettiğim şu gözüme bak da beni af et!,, dedi Geçen yazımda, 20 nisan 1453 ta- Tihinnde Sarayburmu ile Tophane ara” Sukİa sâatlerce süren deniz muhare- besini bütün tafsilâtile anlatım: Dört büyük hiristiyan gemisi, kabaca boydaki pazar kayıkları eb'adında Türk donanmasını yarmış, Halici müdafaa eden zincirlerder içeri gire- bilmişti. galıdır. Kalemile Fatihe müzahir olan Kritowolas yüzü mütecaviz ölüden, Üç yüz yarahdan bahseder ki, ihtimal hakikata- daha yaklaşmıştır. Galipler de hissedilecek derecede Zayiata uğradılar. Yirmi iki Lâtin öldü; bir çok ta yaralı verildi. Artık bu hadiseden sonra, Türk donanması, Dolmabahçe önünden ay- nlmaz oldu. Galatalılar, bunu muka- bil bir hücumdan korkuya atfetliler. Fakat Fatih, yepyeni bir plân, dühi- yaneliğile tarihe mal olan bir plân hazırlamaktaydı. Ayın yirmi birinde, yani deniz mu- harebesinin ferdâsında, padişah berri Bur karşısındaki karargâhından, kala- balık bir suvari maiyetile birlikte geçti. Dolmabahçeye geldi ve kapu- danı deryayı huzuruna getirerek şöyle bağırdı: i - Peygamber haini! Padişah haini!| Söyle! O derece kuvvetli bir donan- | dört gemiyi zaptedemedin; düşma- | ni niçin hakkından gelemedin?... Söyle bakay:m!... Zincirin diş dört gemiyi mağlüp edemediğine gö- re, İçindeki düşman donanmasını masil yeneceksin? Amiral cevab verdi: — Padişahım! Muharebede feci surette kaybettiğim gözüme baki Gazablanmamanı rita ve niyaz ede- rim. Yalnız benim amirsi gemim Üze- rinde yüz on beş kişinin karban ol- duğunu görebilirsin. &Vaziyetimizi sen de gördün, başkaları da gördü. Bu derdce haşin ve müthiş muharebe kıç tarafına saplı kaldı ve bir karış ayrılmadı. Biran bile, bütün kuvvet ve şiddelile muharebe etmekten fera- gat etmedim. Küçük büyük diğer teknelerim kültyetli zayiat verdiler. Hattâ aralarında batanlar da oldu. Sena yemin ederim ki, olmuyacak Şeyleri başarmağa uğraştım. Sulta- ,Bım! Bana gazablanma, beni affet! İ İkinci kaptanlar da lehde şahadet ettiler; onun cesaretini, sebalını methettiler; gözündeki vahim yara- dan bahsettiler, Fakat padişah, Balaoğlu üzerine yürüdü: — Hâinin kendi elimle başını kese. y ceğim! il ür Vakanüvislerden Dukas'a nazaran padişah amiralını yere serdirmiş, herkes huzurunda, altın bastonile bizsat yüz değnek vurmuştur. Başka müetlifler d: bu fataka cezasını teyid ederler, Bu vakalar üzerne, Çeli bey is- mindeki diğer meşhur bir kaptanın Oğlu olan Hamıza paşa, padişaha bir takım vaidlerde bulunarak dedi ki: — Padişahım! Eğer beni donan. mann kumandanı yapassan bizim İarafımızdan zayiata o uğramaksızın bütün hiristiyan donanmasını senin Cine teslim edöceğim! Eğer bu söy- İediklerimi yapamazsam başımı uçür! İkinci sultan Mehmed bu sözler Üzerine, Hamza paşayı, yeni Kaptan a ilân etti, İ sesi önünden üşarak Halice girildiği id- İşte Türkler, ahval bu merkezdey- | ken, - bu müthiş deniz mağlübiye- tinden sonra ve kara surlarını sıkış- tarıp dururlarken, - tarihle harikil- ade bir hatıra olan o murizeyi gös- terdiler: Gemilerini karadan yürüt- tüler. Sultan Mehmed, Boğüzla Haliç arasında bir nevi tramvey yolu yap- muştı: Toprağı tesviye ettirmiş, odun- | ları, Dolmabahçe civarından başlıya- rak, üzerlerine yağ düklürmüş; ge- | Suretile Kasımpaşaya indirmiştir. İ Bugün üzerlerine Beyoğlu semtinin inşa edilmiş bulunduğu tepeler, o sıralarda kesilmiş ağaçlar ve bağlar- Iİ örtülüydü. Beyoğlunun Kasımpa- şaya nazır sırtı da Cenevizlilerin me- zarlığı idi. Fatih hangi hattı takib etti de ge- milerini geçirdi? Bu, henüz kati su- rette tesbit edilmiş değildir. Bu hususta, muharrir arkadaşımız Mustafa Ragıb Esatlı'nın bir tedkik | makalesindeki esaslı fikri buraya | nakletmeği faydalı buluyorum: | «İkinci Sultan Mehmed, bu İşi bizzat kendisi idare etmeğe başladı. Ve Bo. azkesenhizarmı (Rumelihisarını) in- | meti tayin etti. Derhal tesviye edilen bu yola döşenen tahtalar, iç ve kuyruk yağlarile yağlandı. Bir hafta süren hazırlıktan sonra, Fatih gemileri bir | gecede Dolmabahçeden Halice geçir | meğe muvaffak oldu. “Tophanede Kıkç Ali paşa (Uluç Ali paşa) camisi ve hamamı yerinden | kumbaracı yokuşundan ve İngiliz kili- dia edilirse de, doğru olması gerektir. Çünkü Galata yamaçlarından intihap edilecek bir istikamet, derhal Bizans. larca haber almamak, mukabil tedbir.” lerle belki de akamete uğrıyacaklı. Çünkü Galatadaki Cenevizliler gerçi | Türklerle Bizans arasındaki bu harpte bitaraf vaziyette kalmışlar, fakat ge- celeri de elaltından Bizanslılara Türk ordusu hakkında malümat vermekten | çekinmemişlerdi. Cenevizlilerin bu münafıklıklarına vakıf olan Fatih, gemilerin Halice in- dirilmesi gibi çok ehemmiyet, verdiği bir teşebbüsü Bizanslılar kadar onlar. | dan ds saklamak mecbürivetindeydi. Tophane - Kumbarücı yokuşu istika- meti bu bakımdan çok mahzurludur. Bundan başka, Kumbamc yokuşu, - arazinin tabii vaziyeti itibarile de- çok meyillidir. Bu yokuştan gemilerin yürütülmesi, hemen hemen imkân» sızdır. Bahusus o zamarki vesaiti dü- şünrsek .. Tarihi mehazler, gemilerin ihraç noktası olarak Dolmabahçeyi mütte- fikan kabul ettiklerine göre, donan- manın geçtiği saha, şimdi Dolmabah- çe gazhanesinin bulunduğu dere ağ- amdan başlıyarak, Küçük Çiflik par- kını ve buradaki bostanların bulundu. ğu araziyi geçerek Nişantaşında vali konağı caddesi üzerinde operatör bay MM. Kemalin Emek apartımanının bu- Tunduğu ve Harbiye Yedek Subay oku. Ju yemekhanesile Eytam sokağı ara- sındaki sahanın son haddine kadar uzanan hafif meyilli istikamettir. Abdülmecid, Nişantaşında Teşviki- ye mahallesini teslis ettiği zamanı bir nümüne mahiyetinde olmasını istedi- ği bu yeni semtin caddelerini, sokak- Jarını mümkün olduğu kadar geniş aÇ- tırmış, bu işlerde mabeyincisi Osman beyi tavalt etmişti. Bilâhare bu zatın zevcesine anlattıklarına ve zeveesinin de akrabamdan sözüne ve hafızasına itimad ettiğim birine naklettiğine göre Abdülmecid; — Fâtih gemilerini buradan geçir. işti. Buna dair Topkapı sarayında bir de vesika görmüştüm. - demiş, Padişahın zikrettiği saray, Saraybur- nunda deniz kenarında ahşap bir bina idi ki 1279 hicri senesinde yanmıştır. Abdölmecidin söylediği vesikanın bu yangında yanıp yanmadığını bilmiyo- rum. Bundan başka, meşrutiyetin ilânın- dan sonra Sultan Reşad da -belki de babasından aldığı malümata müstenid olarak - ayni sahayı işaret edip, bu- tanım bir eserle canlandırılmasını Mah. mud Şevket paşadan istemişti. Mah. mud Şevket paşa da ayrıca tarihi ted- kikat yaptırarak bugünkü Emek apar- tımanımın bulunduğu noktaya bir ka- rakol binası inşa ettirmişti. Gerek ka” Takolun cümle kapısının üstünde, ge- Tek karakol sırasında bulunan bir ki. tabeye de Fatihin gemilerinin bura dan geçtiği yazılmışlı. Bu bina, dok- tor M. Kemalin apartıman yaptırmağa başladığı zamana kudar mevcuttu. İşte arzettiğim bu sebep ve deliller. den sonra gemilerin başka hir sahadan Halice indirildiklerine şüphe etmek caiz değildir» Arkarlaşımiz , bây Mustafa Ragıb Esatlı yolun mülzakip Xısmını şöyle anlatıyor: «Süleyman Nazif sokağı, Za- fer sokağı fstikametinden tramvay caddesinde Hamam İstasyonu önüne İgıkurak Tan sinemasile Haylayf gazino- sunun bulundukları adadan Dolapde- reden yokuş aşağı, Kasımpaşa istika- metile Haliç.» ve Bu münazaalı mevzuu, muhterem mudekkik bay Süleyman Küni İrlem'le : görüştüm. - Manlesef henüz Kati suret tes. bit edilmiş değildir! - dedi. - Ancak, benim fikrimce, o zamanlar; «Ceneyiz- liler görmesin, bu ameliyeyi uzakta yapalım!» endişesi mevzuu bahis ola- mazdi. Çünkü Fatih öyle kuvvetliydi ki, Cenevizlilerin kendi surları dışın. dan çıkarak bu faaliyeti görmelerine mâni olabilirdi. Mantıken, en kısa hat- tın tercih edilmesi iktiza eder, Ben de bu bahsi aydınlatmak üzere, vesikalar üzerinde çalışmağı pek arzu ederdim. Tarihte emsalsiz olan bu muazzam as» keri hareket, mefahirlmiz arasındadır, Bunun kati şekli elbette tesbit edilme- E; hattâ mütehassıs askerlerin de fi- kirleri iwzimam ederek, bir yol, Fatih gemilerinin yolu olarak resmen tesbit edilmeli, herkes de bunu böyle bilmeli- dir. Şüphesiz ki, zaman geçtikçe bu gibi hakikaflerin meydana çıkarılması güç- leşiyor. Nitekim, yangınlar oluyor, ve- sikalar ahşap binalarda yanıyor, ilh... Tarih kurumundan da, İstanbulun yeni çehresi tekarrür ederken, bu men- kıbeli yerleri, bütün vuzuhile belirt mesini dileriz. Gelecek yazımda, Türk donanmasi- nın Halice girdikten sonrü, neler yaptı ğü ve nasıl mülhiş bir muharebeye tutuştuğunu, bir gece baskınından na- sıl kurtulduğunu. anlatacağım. Xürük Çelebi caddesinde Dellasuda,, Gulnta: Kara- köyde Hüseyin Hüsnü, Kasımpaşa: Vasıf, Hasköy: Hahcıoğlunda Barbut, Eminönü: Mehmed Kizm, Fatih: Şehzadebaşında Asaf, Karagümrük: Ahmed Suad, Bakırköy: HUMA, Sarı- yer: Asaf, Aksaray: Etem Pertev, Beşiktaş: Halit, Fener: Balatta Hüsa- meddin, Kumkapı: Belkis, Küşük- pazar: Hikmel Cemil, Samatya: Ko- camuztafapaşada Ridvan, Alemdar: Ankara caddesinde Arf Neşet, Sel remini: Topkapıda Nazım, Pazaryolunda Rifat Muhtar, skar; Ahmediye, Heybeliada: Halk, Büyük- ada: Şinası Riza, Her gece açık ecsaneler: Yeniköy, Emirgin, Rumelihisarı, Ör- taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, ve Anadoluhisarındaki ec- #aneler her gese açıktır. nm semi e Çocukların sinema ve tiyatrolara kabul edilmemeleri lâyihası Lâyiha encümenlerde münakaşalara sebep oldu, adliye encümeni yeni bir metin hazırladı Ankara (Hususi muhabirimiz- den) — Çocuk Esirgeme kurumu rei- si ve Kırklareli mebusu B: Fuat Uma- yn, çocukların sinema ve tiyatrola- ra kabul edilmemeleri hakkındaki kanun teklifi Büyük Millet meclisi encümenlerinde oldukça uzün müza- kere ve münakaşuları mucip olmuştur. Filhâkika, 2/3/1985 te mecilse ve- Tilmiş olan © bu teklif, encümenlerde üç seneden fazla bir müddet kalmış ve Sori şeklini ancak 19/5/9383 te ala- bilmiştir. Umumi heyete sevk edile- rek müzakere edileceği sırada da meclis yaz testi yapmıştır. Tekliflerin esası Teklifin; ayni zamanda esasını da izah eden, birinci maddesinin ilk şek- li şöyle idi: lerin evvelden mahalli hükümetince kon- Wrol edilerek gösterilmesine izin verilmiş olmak şarttır. Umumi hıfzssahha kanununun 167 nel maddesi on iki ve daha kü- çük yaştaki çocukların sinema ve ti- yatyolara getirilmesini ve kubul edil- mesini, esasen yasak etmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu reisinin teklifini ilk olarak müzakere eden sıhhat ve içtimai muavenet encüme- ni, umumi hıfzıssıhha kanununun durmuş, sağlık ve içtimai yardım bakımlarından bunu 16 ve daha ki çük yaşlaki çocuklara teşmil elme- ğe lüzum olup olmadığını araştır. mıştır. Neticede bu lüzuma kail olarak umumi O hufzısshha (kanununun 167 nci maddesini değiştiren bir ka- nun fıkrası hazırlamışlır. Encümen, bu fıkranın, teklifle istihdaf edlen maksadı temine kâfi geleceğini maz- batasında zikretmiş ve teklifin sıh- ki olmaktan ziyade terbiyevi bir ga- ye istihdaf eden diğer maddelerini salâhiyeti haricinde bulduğunu kay- detmiştir. Dahiliye encümeninin fikri Dahiliye eneümeni, Kırklareli me- busunun teklifini tamamen yerinde bularak, csask bir değişiklik yapma- dan kabul etmiştir. Maarif encümeni aksi fikirde Maarif ehtümenine gelince, bu en- cümen teklifin ihtiva ettiği esas fik- re muarız değildir. Ancak bu husus- ta mevcut Kanuni mevzunta ilâve olarak yeniden kanuni tdebirler alın- masına aşâğıdak! sebeplerden dolayı taraftar olmamıştır: i — Dahiliye Vekâleti matbuat umum müdürlüğü teşkilâtına ve vazifelerine dar 244 saylı kanunm birimet maddesi- nin (4) fıkrası ve bu kanun iaibik sure- tini göslerem talimatnarıs; memlekete getirilmiş olan filmlerin ve tiyatrolarda oynanacak piyeslerin askerlik, umumi terbiye ve ahlâk, Imzbat ve emaniyet, hat- tâ cürüm İşlemeğe tahrik bal n kontrollerini temin edecek hükümleri ih- tiva etmektedir. Ayni kanmi mevzuat dahilinde bü kontrolün hakkile tatbiki takdirinde, hatira gelen zararların önüne geçilebilir. ? Doktor Fuat Umayın teklif ettiği veşhile 12 yaş yerine 16 yaş kajdi kabul olunsa bile, bu neviden kayıtinı koymuş başka mewleketlerde görülen tatbik güç- Jükleri ve bu güçlüklerin doğurduğu mrc- buriyetler bizde de kendisini gösterecek- tir. Nilekim vesika İlk yaş Fesbitindeki porluklar, bu memlekellerden bir kısmını, çocukların yaşlarını tesbit için boylarını ölçmek gibi bir usule müracante meebuk kamıştar. Şehirlerimizde sinemalar adet ve ge- nişlik bakımından nüfusla mülermeip ol- madığı için biltmssa tatil günlerinde bu- ralara akm eden ve ekseriyetin! çocuklar teşini eden bulk kütleler! arasından Ççö- cukları ayırmak, Yaşlarını tesbit etmek müşkül ve hatti İmkânsez bir iş olacaktır. 3 — 16 yaşına kadar olam çocukların umumiyelie sinema ve İlyatrolara gir- mwekten kati surette meredilmeleri mev- raaarif encümeninin ileri sürdüğü ve teklifin reddi için kâfi saydığı bu fikirlere (iştirak etmemiştir. Çün- kü; Dahlliye Vekâleti matbuat umum I — Giz elfi yiyene Hiilçmment ik gi cukların sinemalara, tiyatrolara, dans salonlarına ve bar gibi yerlere gölürül meleri veya kabul edilmeleri yasaktır. Ancak altı yaşını hitirmiş Ol Ç0- cuklar, abliklarını kuvvellendirecek bil- gi ve görgülerini ve duygularını arllama- ya yarıyacak filim ve piyesleri görebilir. ler. Bu filim ve piyesler matimat umum raüdürlüğü beşkilâtina ve vazifelerine dair 2444 saydı kanunun birinci maddesinin ( fıkrasmda yazılı mürakabeyi yapa- cak ola makam veya heyet tarafından ayrılır ve alikadarlara büdirdir. 2 — 12 yaşını zatmiş olun çocuklar güneş ballıklan sonra sinema ve tiyatr- Yara kabul oluninazlar. 3 — Bu kanunda yun memnuiyetlere muhalif hareket edenlör beş livadan efil liraya kadar hafif para cezası veya Üç günden bir aya kadar hafıf hapis ceza- sile cozalandırıhrlar. 4 — 1599 sayıl hıfzıssıhha kanununun 167 pci maddesi mül'gadır. $ — Bu kanunun hükümleri meri tari. hinden Üç ay sonra yürümeğe başlar. Birinci maddede çocukların sine- ma ve tiyatrolardan maads dans sa- lonu ve bar gibi yerlere de giremiye- cekleri kaydi vardır, On iki yaşından Aşağı çocukların bu kabili yerlere gi- rememeleri umumi hıfasuhha ka- nunu iktizasındandır. Adliye encü- meni mezkür kanunun bu mağde- sini yeni Jâyiha ile mezcetmiş ve şü- mulünü birâz genişletmiştir. m e me mur alınacaktır, Talipler arasında dün peni ll Resihi