mm e mma amman AKŞAMDAN AKŞAMA Meş'um cumartesi Avrupadan gelen telgrafları okuyup dehşetlere düşmemek kabil değil... Akma geniz sin dt Sİ Pislikle mücadele — Ne dersin? Pek nadir kimse gülümsiyebiliyor: — Adam!.. Bu da geçer... Yarın bir de bakarsın, hava tamamile değişmiş! - diyebiliyor. Fakat bunların maddi delilleri, muk» ni istinadgâlları yok... Havadan, he- sapsız sırf hissiyatla, tevekkülle, ağost- lar başına!» diye imrendiğim şeffaf ve * berrak bir nikbinlikle konuşuyorlar. İnsanın aklına şu fıkrayı getirtiyorlar; «Yarabbi! Şu haremağasının kafasını bir gececik olsun ver de rahat bir uy- ku u; mal Mi avakibi düşüne- rek seferberlik, teğabir ve nutuk bom- barğımanı telgraflarını okuyanlar, rağ- yonun başından ayrılmıyanlar ise, bi tün insanlığın nam ve hesabına 50- murtuk! Hepsinde kaşlar çatık, surat bir karış. Doluya Koyuyorlar, olmuyor; boşa koyuyorlar, tutmuyor... Bu gibi- öze > Fena!.. - diye cevap veriyorlar. » Bütün alâmetler harbi gösteriyor. Mutlaka kopacak... Koskoca Avrupa gösteriyor. Gidiş o gidiş... Pelâket, dün. yamızın üzerine çöküyor. Abdülhak Hâmidin bir mısraı yardır: Merrih iniyor gibi semadan! Ve merrih, harp ilâhidir... Tam şim- diki vaziyetin tasviri... Aklıma çocukluğum geldi: Hürriyet senelerinden pek az sonraydı. Dünya, aynen bugünkü heyecanını geçirmiş- ti, O zaman da bütün hesap ve ilim şunu gösteriyordu? Halley kuyruklu yıldızı çarpacak... Zehirli kuyruğunun yatımızdan eser Kalmıyacak... İnsanlar, mler edermi rek, evlerinin pehtcerelerini lar, hk yememeye muşlar, bodrumlara girmeğe kalkmış- lardı. Sanki o büyük kıyametten son- ra küçücük ferdi hayatlarına imkân kalırmış gibi... Bugünün Avrupasından gelen haber. leri okudukça hep o Halley meselesini aşağı yukarı bunlar da onlar kadar boş değil mi?.. Zırhia mermi arasında. ki mücadelede nihai galebenin mermi. de kaldığı ötedenberi mücerrebdir... 1914 harbi de, bunu gösterdi: Maddi manevi bir darbe yememiş, kalkan altında mahfuz ne kaldı ki?.. Bu sefer. ki elbet daha müthiş bir hercümerci doğuracak! İnsanlığı kurtaracak olan, şu veya bu tedbirin alınması değil, «Harp ola- cak!» diye kati hesapların yanlış çık» masıdır; Halleyin çarpmadığı gibi bu sefer de Merrihin «ıska» geçmesidir! (Futbol oyruyanlar bilir: «Iska geç- meka, ayağını saliiişkiğikebi, topa verse, mamak demektir.) Nitekim tam'şu satırları yazdığım sırada, - yani dün en dokuz raddele- rinde - bir haber aldık: Yeni bir mü. Almanyanın seferberliği yirmi dört saat tehir eğil- mai e İİ e dd aca. Yoksa, beşeriyet, son felâketli altı gün İçinde şu feci selinlizar eşeddü Eat bala MAYAN İİ — Kocacığım... Da pedi? Diziği Bekârlar meccani hamamlara gönderilecekler Belediye geçen sene sıhhi va- ziyetini korumak maksadile sıkı bir bit mücadelesine girişmişti. Bu müca- dele bilhassa bekârların yattıkları yerlerde tatbik edilmişti. Ayni za- manda yoksul kimseler meccani ha- mamlara gönderildiği gibi, bunların çamaşırları da tebhirhaneye gönderil- mişti. Bu mücadele kısa bir zamanda semeresini vermişti, Belediye, kış gelmeden “evvel bu mücadeleye tekrar başlamak fikrinde- dir Bu maksadia bekâr odaları ve hanlarda sıkı bir temizlik mücadelesi yapılacağı gibi, kimsesiz bekârlar meocani hamamlara sevkedilecekler- dir, Bunun için bir temizlik mücade- tesi programı yapılacaktır. İmalâthane, yazıhane, depo gibi yerlerde ikamet edilmesi menedildiği halde, bazı kimselerin yatıp kalktıkları görülmüştür. Bu hanların bir kısmında yeyip içmeğe mahsus şeyler hazırlanıp yapıldığından, bu gibi imalâthanelerde ayni zamanda ikamet edilmesinde sıhhi mahzurlar da görülmüştür. Bunun şiddetle me- nedilmesi kararlaştırılmıştır. Şekerlemeciler Satış yerile iş yerinin ayrıl- ması henüz kararlaşmadı Yeniden bir encümen tarafından hazırlanan Belediye zabıtası taltmat- namesi Şehir meclisinin son toplantı- larında kısmen müzakere edilmiş, fa- | kat müzakere bitmediği için tatbik mevkiine konulmasına imkân bulu- namamıştı. Talinatnamenin bazı hükümlerine göre, pastacı ve şekerci dükkânların- da safış ve iş yerletile imalâthaneleri- nin ayrı ayrı bulunması Iâzımdı, Ba- zı alâkadar makamlar, bu hükümle- rin kabul edildiği zannile pastacı ve şekerci dükkânlarındaki satış ve ima- lâthane yerlerini ayırmağa teşebbüs etmişler ve şekercilerle pastacılar Bo- lediye reisliğine müracaati şikâyette bulunmi Belediye, alikadarlara yaptığı teb- ligatta şimdilik imalâthanelerle satış yerlerinin biriikte bulunmasında mah. zur olmadığını bildirmiştir. m nereye gitsek... larına, bir karısına, bir ihtiyar annesi- , ne bakıyor ve başını önüne eğiyor. Ka- dına mahcup özür diliyor; — Affedersin.,. Sahi... Biran unut- tum.... Arada cumarlesi var... Ve bütün işlerin bütün teşebbüsle- rin, bütün hayallerin, bütün güzel te- mennilerin önüne o meşum cumartesi, müthiş bir kâbus halinde dayanıyor. &i.. ş Beşerin selâmeti namına dileriz ki, bir korkulu rüyadan uyanırcasına in- sanlık bunu atlatsın ve pazar günü, «oh!» diye saadet içinde, sırtından ağır bir yük atmış gibi, soğuk terlerini sile- (Vâ-Nü) ŞEHİR HABERLER. Karilerimizin fikri Talebe pasoları Meklebe devam eden talebele- rin nakil vasılalarından istifade eden pasoları vardır. Bunlar bir sene için muteberdir. Kadıköy Tramvay şirketi bu pasoları kal- dirdı, yani vakti bitti, diye paso kabul etmiyor. Halbuki Akay ve İstanbul Tramvay şirketinin pa- soları geçiyor. Kadıköy cihetinde oturan talebe, kayıtların: yenile- mek ve mektepteki işlerini yap- mak için her gün tramvaya bini- yorlar. Bu suretle talebe velileri de mutazamı» oluyorlar. Alâkadar makamların dikkatini çekerek bu müddetin biraz daha uzatılmasını temenni ederiz. Tıb fakültesi 1565 1 Fikret Aktuna j Kuşdili cinayeti muhakemesi bitti Haceri öldü Hüseyin 20 seneye mahküm oldu İki $6ne evvel Kadıköyünde Kuş- dili civerında Mahımudbaba mezarlı- ğında Cideli Hacer adında bir kadını parastna tamaan caniyane bir şekil de öldürmekten mazyun Küre kazası köylülerinden Hüseyinin muhakeme. si dün ağırceza mahkemesinde biti- rilmiştir. Hüseyin, idam falebile muhakeme edilmek üzere mahkemeye - gönderi miş ve müddelumumi de iddianame- sinde Hüseyinin, Haceri parasına ta- maân caniyane bir meksadla öldür- düğünü iddia ederek idam cezasına çarptırılmasını istemişti, İki senedenberi devam eden muha- keme neticesinde Hüseyinin 937 sene- sl teşrinlevvelinin 16 ncı gecesi Ha- cerle beraber Malımudbaba mezarlı- ğına gittiği ve orada Hüseyinin, Şeri- fe adında bir kadınla dn münasebet peyda etmesi meselesi açılarak Hacer- le aralarında çıkan kavgada taşla Ha- cerin kafasını ezerek öldürdükten sonra kasatura ile de sağ gözünü oy- duğu ve sonra Şerifeyi bulup mezarlı- ğa götürerek Hacerin cesedini göster- diği sahit olmuştur, Hüseyinin bu ci- nayeti paraya tamaan ve caniyane bir maksadia işlediği hakkında kati delil elde edilememiştir. Haceri öldürmek suçundan dolayı Hüseyinin, vaka zamanında cari olan Türk Ceza kanununun 448 inci mad- desine tevfikan yirmi sene müddetle ağır hapse konulmasına, müebbeden | âmme hizmetlerinden memnuiyetine ve cezası müddetince kanuni mahçu- riyet altında bulundurulmasına ayrı- 'ca 6000 kuruş ta muhakeme masrafı * ödemesine karar verilmiştir. Şehir meclisi aza namzedleri 30 eylülde ilân edilecek Şehir meclisi için Halk Partisi tara- fından gösterilecek namzedler, mül- hakat Belediye meclisleri için de gös- terilecek olanlar dahil olduğu halde, 30 eylülde ilân edilecektir. Belediye intihabı yapıldıktan sonra mülhakat- taki müntehibi sanilerle Belediye âza- $ı toplanarak İstanbul meclisine ilti- hak edecek âzayı seçeceklerdir. Bay Amca avdal. Tramvay, | Tüngi ii... Nafia Vekâleti || tsinüğm irat yiz - Belediyeden bir rapor istedi Nafia Vekili B. Ali Çetinkayanın Ankaraya dönüşünden sonra Tramvay! ve Tünel şirketlerinin satın alınması için hazırlanan dosyayı tedkik edece- gini ve şirketle yapılacak müzakereye teşrinlevvel ayı içinde başlanacağını yazmıştık. Vekâlet, bu müesseseleri satın al- dıklan sonra tramvay ve tünel müna- kalâtının şehrin ihtiyaçlarını tamamile karşılıyacak bir şekilde ıslah edilmesi- ni istediğinden bu hususta Belediye- nin de-mütalâasını sormuştur, Belediye, Tramvay ve Tünel şirket- lerinin mukaveleleri mucibince taah- hüdlerinden hangilerini yapmadıkla- rini ve şehrin umumi münakalât ih- tiyacı bakımından yapılacak ıslahat etrafında bir rapor hazırlıyarak Ve- kâlete gönderecektir. Şoförler cemiyeti umumi he- yeti dün toplanamadı Şoförler cemiyeti umumi heyeti dün toplanarak kendilerine ait işler, bil- hassa ötedenberi Belediye ile ihtilâf halinde bulunan plâka resimleri etra- fında bazı kararlar vereceklerdi. Fa- kat ekseriyet olamadığından, bu top- Tanı aym üçüne baraiılmıştı üçüne bırakılmıştır, Çocuk neden öldü? Müddeiumumilik tahkikata başladı Müddelumumilik, bir çocuğun ölü- müne sebebiyet verme vakası etrafın- da tahkikata girişmiştir. Vaka şudur: Fener civarında olurün Şükriye adım- da altı aylık hâmlile bir kadın birkaç gün evvel hastalanmış ve o civarda bir doktordan ilâç almıştır. Şükriye o gece ilâci kullandıktan sonra yata- ğına yatmış ve sabaha karşı da 6 ay- lık çocuğunu tabli bir vaziyette: do- ğgurmuştur, Fakat doğumundan biraz sonra çocuk ölmüş, Şükriye de fena halde hastalanmıştır, Derhal Haseki hastanesine kaldırı- lan Şükriye, orada verdiği ifadede: — Bundan on gün kadar evvel Yomşularımdan Nimet adında bir ka- dınla ağız kavgası yapmıştık. Bu kav- gada fena halde korktum ve o günden itibaren hastalandım, Çocuğumun va» kitsiz doğması ve ölmesidebu yüz dendir.. demiştir. Vaka derhal müddelumumiliğe bil- dirilmiş, Şükriyenin doğurmadan ev- vel doktordan alıp istimal ettiği ilâç- larla çocuğunun cesedi Adliyeye veril- miştir. Müddelumumilik bu hâdise etrafında tahkikata girişmiştir. Bir çocuk beygirle giderken bir kadına çarparak yaraladı Kemal adında 13 yaşında bir çocuk dün bir beygire binerek Nişantaşi cad- desinden geçerken Makbule adında bir kadına çarparak muhtelif yerlerin— den yaralanmasına sebebiyet vermiş- tir. Makbule hastaneye kaldırmış, kaza etrafında tahkikata başlanmış- tır. birer gözlüklerini kaldırsak, kimbilir ne çarpık bakışlar, ne gözler çıkar. Yazın, mevsimlik ©, tedarik edemiyenlerin, kollarını sıv. yıp gömlekle gezmeleri de moda par. lik... Bir aydanberi İstanbulun hemen her semtinde bir çok sonbahar sport- menleri peyda oldu. Yağmur şakır şakır yağarken yaz- lık ceketle, başı açık dolaşan bu zora- ki sportmenler, kabadayılığı bozup bir saçak altına sığınmıya da tenezzül et- mezler. Geçenlerde yağmur altında tenha- ca bir sokaktan geçiyordum. Eski bir tanıdıkla karşılaştım. Omuzlarını kal- dırıp boynunu içeriye çekmiş, saçla- rından sızan suların ensesine dolmâ- ması İçin başını öne eğmiş, avuçlari- hı uğuştura uğuştura âdeta koşuyor- du. Biraz yaklaşıp beni görünce vazi- yeti birdenbire değişti. Boynu uzadı, omuzları düzeldi, adımları sertleşti. Kaldırımları ezecekmiş gibi ayakları- ni vura vura karşıma dikildi. Bakış- larının zoraki sertliğile, mor dudakla- rının titremesi hiç te bitibirine uy- mtuyordu. Sırsıklam saçlarından sızan sular ensesine, omuzlarına akıyor, çehresi renkten renge giriyordu. Pa- zularını şişirir gibi garip bir tavırla kollarını uzattı, titrek ellerile sıvazlı- ya sıvazlıya sözüm ona kumaşın buru- şuklarını düzeltti, Sert bir «merhaba» dan sonra bütün kuvvetile elimi si- kârken zorundan yüzünün kızardığı farkediliyordu. Ben, yandaki evin sa- çağı altına çekilmek isterken o müs- tehriyane dudak bükerek: — Oh, dedi. Ne güzel yağmur yağı- yor. — Giözelliğini bilmem amma, deh- şetli yağıyor. Hava da İyice soğudu. Diyecek oldum. Alaylı bir kahkaha ile sözü ağzıma tıkadı: — Amma yaptın ha.. Soğuk ne geziyor? İşte, tam sıhhi hava, di sözünü kendi boğazına düğümledi. Bir hayli öksürdükten sonra: — Boğazıma bir şey kaçlı da gıcık yapıyor. i Diye işi tevile çalışırken sonbahar Sportmeninden ayrıldım. Sahak birkere yakalandi Bebek ve Ortaköy civarında muh- telif evleri soyan Şakir adındaki sa- bıkalı hırsız dün Adliyeye teslim edil miştir. Şakir, müddelumumilikte verdiği ifadede suçunu itiraf ederek, hapis- haneden yeni çıktığını ve parasız kal- dığı için bu hırsızlıkları yaptığını söy- lemiştir, İkinci sorgu hâkimi tarafından ya- pılan sorgu neticesinde Şakir tevkif