ISTANBUL MUHAREBELERİ Peygamberin mektubunu yırtan Hüsrevin Kadıköyünü muhasarası Ayni zamanda da Avarlar oyulmuş kütüklerden kayıklarile Haliç surlarına hücum ediyorlardı Fatih Sultan Mehmedin İstanbulu Mmuhasarasile eski muhasaraların te- Yadını göstermek üzere, bu yazımda İranhlarla Avarların şehsimizi 1312 Sene evvel nasıl tazyik ettiklerini hikâ- ye edeceğim: #.. İ Milâdın 626 ncı senesinde - yani | Muhammed Peygamber Medinede hic- | Tette iken - İstanbul ehemmiyetli bir | taarruza uğramıştı İranda, dördüncü Hürmüzün oğlu | Hüsrev Perviz hükümdardı. Milâdin 590 ıncı senesinde İran ku- mandanlarından Behram Çupine şah Yüörmüz'ü devirmiş, yerine bu Hüsrev'i Beçirmişse de ona karşi da çok geçme- den isyan ederek genç hükümdarın Bi- Zans topraklarına iltica etmesine sebe- biyet vermişti, Hüsrev İstanbul hüküm. ları Moris'le anlaşarak, ona damad | olmuş, arazi terketmiş ve bu sayede | hasmına galip gelip tahtına kavuş- muştu. Lâkin şimdi artık, Moris katledilmiş bulunuyordu (1). Hüsrev bunun inti- kamını almak bahanesile 604 de Rum memleketlerine hücum etti, Anadolu- Yu ezdi, ve birçok yerler, ele geçirdi. Fakat 622 de Heraklius tarafından Mağiübiyete uğratıldı. e Muhammed Peygamber, muasır: olan bu İran hü- kümdarına nübuvvetini bildiren bir mektup göndermiş, Hüsrev de bu mek- tubu yırtmıştır diye rivayet olunur. “.. .. Bizanshlarla İranlılar arasındaki Muharebe uzun senelerdenberi devam ediyordu. 626 da harp talihi Rumlar- dan birdenbire yüz çevirdi. İmparator Heraklius Trabzon civarında küçük DİT Ordu ile muharebe etmekte, Hüs- TEY'€ karşı Şark vilâye 7: müdafaaya çalışmaktaydı. İranlı- lar, Asyadan oluk oluk garbe doğru Akıyorlardı, Hüsr n bir ordusu da, Kadıköy » | işti. (2) Buor- | lâkabım İ i sahillerinde konaklıyan Avar” tanbul üzerine yürüyormuş. Bun- rklerin Hün şubesine mensup İ rest ve göçebe bir kavmdi. Han- ları olan ve Yunanlılar tarafından «Ce: hennemi, likabile isimlendirilen. hü- kümdar, Şehinşah Hüsrev'in müttefi- kiydi. Aralarında Bulgarlar, Franlar ve Slavlar da bulunan birgok akvama gâ- lebe çalan, onları da hizmetlerinde sü- | rükliyen Avarlar, çadırlarında ve ara- balarında yaşamaktaydılar. Hüküm:- | leri Tunadan Elb nehri üzerlerine ka- | dar yayılıyordu. Şimdi de bunlar, Bo» | Zaziçinin cazibesine kapılmışlardı. cAl- | lah tarafından himaye edilen» ve o asır- | da bütün dünya içinde en zengin olan şehrin efsanevi servetlerine göz dik- mişlerdi, Hem o sıralarda Bizans merkezi meşhur kahraman hükümdarı Herak- Mus'ün rehberliğinden de mahrum bu- lanmuyor mıydı? Müdafaa patrik Ser- &ios ile kumandan Bonus'un weline verilmişti. Mehib ve acaip kılıklı şimal orduları her taraftan İlerlemekteydi. Büyük Kostantinin devrindenberi -yani üç Asırdanberi - İstanbul ilk defa olarak bir taarruza uğruyordu. Ancak bu ta- rihten dokuz yıl evvel, ayni akının piş- tarları İstanbul civarına kadar bir ke- ve yaklaşmıştı. Şehri alamıyacakları- | nı kestirince beraberlerinde 270,000 w kendisini Kalamışia duğunu ve evlâdlarile bir- nasıl öldürdüğünü yine Akşam ga- nde başka bir yazımızda anlatmıştık. (2) Bu malümat Gustave, Sehlumber- gerin Rösits de Byzance et des Crolaade3 insan alıp kö le cariye diye gö- türmüşlerdi. a Bizanslılar, bu sefer Avar hant- na bir ricacı gön- derdiler. Han, ets çiyi Edirnedey- ken kabul ede- rek: — Huzurum - dan çık! İster- sen git, kendi a» damlarına ili - hak et!- diye hid- detle koğdu; ve şaklaması 9 sene evvel Bizanslılar son derece tedhiş eden Avar kırbacını havada sallıyarak etti: — Şunu bilin ki şayed bü- rınızı yoğunuzu bize teslim et- seniz beldenizde taş taş üstünde mıyacağım ve hepinizi esir ala Tak götüreceğim! Avar ordusu, diğer on kâvmi de be- | raberinde sürükliyerek süratle ilerliyor, | hiç bir mukavemetle karşılışmıyordu. | İstanbul halkı, meşhur surlar ara- sına gizlenmişti. Seksen bin kişilik mu. l hasara ordusu Haliçlen Marmaraya kadar bütün sur dışı sahasını işgal et- ti. | Marmara ve Boğaziçi kıyılarındaki bütün kiliseler derakap ateşe verilmiş- ti. Diğer taraftarı «Yabani domuz» lâ- kablı Sabar'ın askerleri de Boğazın Av: rups kıyısına geçmek teşebbüsünde bu. Tunuyorlardı, | Ne garip ve ne müğlâk bir harp baş- langıcı! İ «Slav, Hün'ü dirsekiiyor; Skit Bul- garla konuşuyor; Midyalı da bunların dostu. rİmuştu. Bu kasırga, Trakya is- | tikametinden Allahın muhafaza ettiği şehir üzerine esiyordu.» İlk gün, Cehennemi han», hiç s€s çı- karmadı. Oklu, mızraklı, kalın Kılıçiı ve gayri muntazam askerlerini tanzim ile uğraşıyordu, Bugünkü rüb'den | ray'ın biraz berisine, yani sur- | adar, bütün Haliç im- | ine& kayıklar sıralanmıştı. Bun» | l Hüsrev Perviz («Meşhur adamlar» ansiklopedisinden 2- kunmuş bir resimdir.) vonoksil» denen cinstendi; Yi yulmuş, kâ- içine muharip. | teki Slavon esirleri ak sürati temin ediyorlardı. , öyle bir uğultu halindeydi | ki, cehennemden nümüneydi. İranlı. lar, bu tarafa geçmek için, müttefikle. rinin kayıklarıni bekliyorlardı. Şayed | hücum iyi'tertip edilirse, Bizans için cidden öldürücü bir darbe olurdu. Mahsur şehir, hana haber yolladı: «Vereceğimiz cizyeyi kabul ediniz!» Ayni niyaz, surların üzerinde, binler- ce ağızdan yükseliyordu. Buna cevap su oldu — Çekilin! Paranızı istemiyoruz! Bütün mallarının ve şehrinizi istiyo- ruz! z Bizanslı mü anlatı «Han, silâhlarını; surların karşısına dizdi. Mancınıklar iri taşlar fırlattı; bureları yıktı; müdafileri öldürdü. Lâkin taş yağmuruna Karşı, ok yağınu- rile cevap veriliyordu. Temmuz ayının sonlarıydı. Ağustosun tam birinde İse, Avarlar, on iki harp kulesi hazırlamış bulunus yorlardı. Surların yüksekliğinde bina edilmiş olan ahşap, fakat maden satıh- larla örtülü olanı bu kuleler mütehar- | rikti Asker arkasında gizlinerek İler- Tiyordu. Surlara yaklaşınca bu kuleler- den merdivenler uzanacak, feve fee asker şehre boşanacaktı, Fakat bu harp vasıtasına karşı, Bİ- zanslılar başkasını icad ettiler: Bu, ipinin ucu topuzlu karbac şeklinde bir vinçti. İstenilen tarafa. kumıldanıyor- du. Gayetle mahfuz olan topuzun içi- | ne bir fedani biniyor, müteharrik kule- | yi ateşliyordu. Bu tedbir sayesinde ku- lelerle şehri zapt teşebbüsü suya düş- .. yekpare bir ağaç Kütü haline getirilm Kamçıl çrihler vaziyeti şöyle Mahsurların maneviyatıda bayli kuvvetliydi: Şehrin müdafaasını Haz- reti Meryeme terketmişlerdi. Onun gö- rünmez oklarla hayli düşman öldür. düğüne kalktılar. Kule hücumunun bu muvaffakıyet- sizliğinden sonra, «Cehennemi. han, ümidsizlenmiş gibi göründü ve Bizan- sa müzakere teklifinde bulundu. Elçi rolünü görmek üzere, «Ahenktar Süz- lü, yumuşak huylu murahhaslar se- çildi. Bunlar, Patrisi Atanas'ın maiye- tinde olarak hanın huzuruna gönderil. diler. Ayni mecliste, baştan başa ipeklere : bürünmüş üç elçi daha vardı ki, bun. | lar, İranlıların vekilleriydi. Han, İranlı Sabarın murahhasları» na oturacak yer gösterdi; Bizanslıları ise ayakta bıraktı, başlarının da açık kalmamasını emretti. «Cehennemi. hükümdar, müthiş hiddetle bir nutuk söyledi. Bizanslıları tahkir ve tezyif ettikten sonra: Mutlaka şehriniz ve mallarınız benim olacak! - dedi. - Benden kaç- çin kuş gibi uçmanız, yahud ba- i yüzmeniz lâzımdır. Başka tü lü kurtulamazsınız! İmparatorunuza güvenmeyiniz. İrana girdiği efsanedir. Onun ordusu da kalmadı. Bizanslı murahhaslar tehdidlere ce- vap vermeğe kalkınca İranlılar da kü- fürlere başladı. Müzakere böylece in- kılan uğradı. Fakat İstanbullu elçiler kontuşma esnasında İranlıların karşıya | geçmek teşebbüsünde bulunacaklarını | öğrenmişlerdi. Avdetlerinde tedbir alın.| dı. Müz k eden üç İrani elçi gecenin karanlığında Üsküdara geçmek isterken yakalandı. İçlerinden biri, kürkler arasına sak- lanmış, bir tayfa tarafından ihbar olunmuştu. Hemen tutularak idam edildi. İkincisinin elleri kesilerek kan» Jarı aka aka, «Cehennemi. hana gön- derildi, Üçüncüsü de bir gemiye bindi- rildi. Üsküdarın karşısına, İran ordu» | bulunduğu yere götürüldü. le, mera» ordusuna «Han bizim. hfuz; e gönderil- up da kelleye top güllesi le anlaştı. Bir elçiniz bizde ki kendisinde, üçüncü dit, diy lefolundu. İşte o asrin diplomatları bö betlere uğrarlardı. Maceranm sonuncü perdesi daha halleengiz oldu. Han, Haliç tarafındaki, | nisbeten alçak surları aşmak suwetile İstanbulu zaptetmek istemiştir. Kü- tüklerden mürekkep binlerce sandalı- nı biribirine bağlatmış, bunlara asker doldurarak, birdenbire hücuma kalk- muşlır. Lâkin, güvendiği Ermeniler, kendisine ihanet ettiler. Müdafiler bir. denbire endahte başladı ve kayıkların çoğu battı, askerlerin çoğu yaralar np, bazısı da boğulup öldü. Zayiat mühim olmuştu. Bunun üzerine, Avartar, -ancak sekiz gün süren muhasarayı kaldırmak mec- buriyetinde kaldılar. Alelâcele bütün harp vasıtaları yakıldı. Ordu; zâten münhezim olmuşken, yolda büsbütün Bizans da, bu muzafferiyeti, Meryem ananın doğrudan doğruya muharebe- ye iştirak etmesine alfetmiştir. si Demek bugün muntazam bir rıhtım haline gelmesini beklediğimiz Halicin ticaretgâh sahilleri, hicret senelerin- de, böyle kütükten oyma binlerce kayı- ğan müthiş hücumuna maruz kalmış. Gelecek sefer, ayni Haliçte diğer bir muharebeyi, Fatihin harbini anlataca- diz. Yürük Çelebi Muamele vergisi tatbikati için tedkikler pekli kadın çorapları nasıl sağlamlaşacak ? | Piyasada mevcud 92 cins ipekli kadın çorabı 40 a indirilecek Türkiye ve Romanya ipekli kadır. çorabı Istihlâkinde rekor kırıyor Kıldan ince ipekli çoraplar İpek kadın çoraplarını standardize eden nizamname tatbik edilmeğe baş- landıktan sonra çorapçılar birer, İki- şer mahkemenin yolunu tutmak teh- likesinde Kaldılar, Nizamname, on lardan sağlam çorap istiyordu. Ço- rapçılar ise, nizambamenin gösterdi- ği incelikte ipek kadın çoraplarının dayanıklı olarak imal edilemiyeceği iddiasında idiler. Bu vaziyet karşısında ne yapmak lâzımdı? Bir taraftan mahkemeye dü- şüp cezalanmak tehlikesi baş gösterir- ken, diğer taraftan da gümrük kap larının Avrupa, çoraplarına &çüması ihtimali mevcuttu. Zira, sonu gelmi- yen şikâyetler karşısında hükümet, nizamname ile sağlamlışamıyan ye li kadın çoraplarını rekabetle daya- nıklılaştırmak gibi bir tedbir düşüne- rek Avrupa çoraplarına asgari güm- rük resmi tatbik edebilirdi Milli Sanayi Birliği, çorapçıları iks elti, Onlar da sezmekte g cikmediler ve sağlam çorap İnal et- mek için 2 nası lâzım gelen tedbir- leri tesbit etmek üzere kendi araların- da bir toplanti yapıp bir nevi Çorap- çılar Birliği vücude getirdiler... Bugün piyasada tarham 92 cins ipekli kadın çorabı vardır, İl wi Ve- kâletirfin tatbikine karar verdiği ni- zamname de İpekli kadın çoraplarını 92 standard tibine tefrik etmiştir. Bunların ekserisi ince çoraplardır şikâyet mevzuunu teşkil etmektedir, Kadın çoraplarının sağlamlaşabil- mesi için bu 92 standard tipi 40 a ine- cektir. Bugün nizarnamede mevcud bulunan iki kat 5 denye hakiki ipekten, 60 denye & i ve 75 te denye viskoz cinsi ten daha aşağı incelikteki i; lerinden çorap imal edilmiyecek! Kizamnamedeki 45 denye iplikler de tamamen kaldırılmaktadır. Tek katlı bazı ince çoraplar da bundan sonra çift katlı olarak yapılacaktır. Böylece verilen kararlar Standard nizamma- mesi haricine çıkmamakta, ancak ni- zamnamenin kabul ettiği bazı ince çoraplar kalınlaştırılmaktadır. Kalın çorap imali 120 deneyeye ka- dar olacaktır ki, bugün piyasada 120 denye ipek kadın çorabı katiyen mev- cud değildir. Bayanlar beğenmiyor, istemiyorlar, diye fabrikatörler bu çorapları yapmıyorlardı. Mevzuubahis çorapları, memleketimize gelen İngi- Uz ve Amerikan seyyah kadınların ba- caklarında görüyoruz. Burada üzerinde ehemmiyetle du- Tulması icab eden bir nokta var: İpek kadin çorapları kalınlaşıyor. Fazla ipek sarfiyatı nisbetinde çorapların $imdikinden daha pahalı satılması lâzım gelmez mi? İzmir (Akşam) — Maliye Vekâleti varidat umum müdürü B. İsmail Hak- kı, muamele vergisi kanunu tatbikatı için tedkikler yapmak üzere Ankara. dan şehrimize gelmiştir. Tedkikat biş Flihakika yeknazarda böyle bir düşünce varid ve makul olabilir. Fa- kat tedkikler, çorapların katiyen pa- halaşmıyacağını gösteriyor. Çünkü ince çorapların imali güç ve masraflı. dır. İnce ipliğin zayiatı o nisbette art- maktadır. İplikler iki kat işlenince makinenin iplik zayiatı azalacak, bu suvetle iki imalât yekdiğerini telâfi etmiş olacaktır, Eski Gatlerle satılacağı temin edi- Ten iki katlı ipek çoraplar - pek kat iyetle ifade edilen bugünkü tahmin- ler doğru çıkarsa - müstehlik için bilâkis, dayanma müddeti bakımın- dan, ucuza mal olacaktır, Meselâ, hâ- len piyasada mevcud ipekli kadın ço- raplarının ekserisi iki gün bile dü- yar r, bir tarafından açılıveriyor. Hatlâ içlerinde ayağa giyilirken zede- lenenleri vardır. Halbuki, kuvvetli tahminlerle müstakbel çorapların en aşağı bir ay dayanacağı garanli edi- lecektir, Yırtılan çorabını ördürmeğe alış yarak yenisini almayı itiyad edinen bayanlarımız şimdi ayda asgari 10 çorap e: rorlarsa, çoraplar sağlari- tan sonra bir tane İstihlâk ede- rdir. Çorabını ördürenlerin z daha iş olacaktır. : Geçen» bu mevzuaa temas etmiş den anlıyanların tik malümu rına istinaden, günde bü- tün memlekette 32,000 çift ipekli ka- dın çorabı harcandığını tebarüz ettir- miştik. Şimdi de şunu ilâve edelim: Bu 32,000 kadın çorabını 3 milyon- dan fazla bayan istihlâk etmektedir. Demek oluyor ki, ipekli kadın çorabı, #kten 1,000,000 kadar daha çok olmak üzere, kadın nüfusu 9,000,000 u bulan Türkiyede 3,000,000 yakınan âl dar ediyor . Bu vaziyete göre, çoraplar uzun 2a- man dayanınca, evvelce 32,000 çift ço- rabi bulan istihlâk azalacaktır. Çorapçılar bunu pamuklu çoraplar da imal etmek suretile telâfiye çalışa- caklardır. Çürüklüğü yüzünden ipek kadın çorapları o kadar çok istihlâk ediliyordu ki fabrikalar başka cins çorap imaline fırsat bulamıyor, pi muklu çorapları diğer küçk atelyelere birakıyorlardı, Merserize, pamuk, vu- al ve saire gibi ipliklerden yapılan bu çoraplar, dokuz milyon Türk kadını- rın altı milyonu tarafından kullanı- lanları teşkil etmektedir. z Umumi tedkiklerden elde edilen ne- ticelere göre, Türkiye ve Romanya bir- çok memleketler arasında ipekli ka- dın çorabı istihlâkinde birinci geli. yorlar. Şüphesiz bu rekor, memleket- lerin nüfuslarına nisbet edilmişlir. Kadın çoraplarının Kalmlaşması, aile refsi erkekleri memnun ederken bazi şik bayanlarımızı ihtimal sinir- Jendirecek: Canım, efendim, ne münasebet... sağlamlığı kalınlaştırmakla temin edeceklerine, incenin çaresine baksa lar ya!... Diye itiraz edenler olacaktır, Ne denir? Kusursuz güzel olur mu? etmi Erkmen ' ERİ amam İm