20 Eyli AKŞAMDAN AKŞAMA 1938 Mütercimlerin çektikleri güçlükler Fransızca bir kitabda raslıyorsu- rods'in bir ordusu An geçtikten sonra Chalcddotne': -yani bugünkü Kadıköyü. muhasara, etti.» Mah razı olsun müelliften ki, Chaleâdolne'm bizim Kadıköy oldu- Bunu yazmış. Yoksa hayli uğraşma- mız lâzımgelecekti. Pakat işin içinde bir de Chosroğs İsmi var. Bunun bizde nasıl kullanıl ması lâzım! — Aynen geçiriverirsin, olur, biter. | — Fransızcaya hüâs (8) harfi ile be- raber mi? Olam, Hele bir yol bü- yük ansiklopediye başvuralım. Açıyorsunuz: (Kosroös'e müraca- at!) diyor. O cildi kapatıp diğerini kütübhaneden çıkarıyorsunuz. Kos- da kayd: s'e müracaat!) gene sahifeleri; 520 den müteaddid Khosroös'ler Hepsine göz gezdiriyorsunuz. Sizin aradığınız 626 senelerinde ya” Şamıştır. Bu tafsilâttan ve tercümei halinin diğer teferrüatından hangisi olduğunu tesbit ediyorsunuz. Birlikte okuyalım: «İktidarlı, Toğs'in o karşısında şu var Arab» u hö- dördüncü (Hor 500 da yerine ge r İ 590 tarihinden itiba- ren 138 sene daha yaşamak mümkün | değil! Demek meşhur Fransız ka musu bir tertib hatası yapmış. Met- nin diğer taraflarına da göz gezdir- dikten sonra 728 tarihini 628 diye tashih ediyorsunuz. Şahsiyet ve tercümei hal tesbit olundu amma, gene bu ismi tercüme ettiğiniz esere nasıl geçireceğinizi bi- lemiyorsunuz. Bu müşkülü gideri Mek üzere, bizim eski kitablarda İran sahlarının sülâlelerini aramalı... Şem- seddin Saminin açıyorsunuz araşlarma. Allah rahmet eylesin... Yattığı yer Dur olsun... Sasaniyan sülâlesindeki bütün hükümdarları sıra İle yazmış... Yirmi birinci hükümdar: Hürmü: Zü rabi, yirmi ikincisi Hüsrev! Hah!... Yaşasın!... Tetabuk ediyor: Dördüncü Hormisdos — Hürmüzü rahi? Khesroös — Khosroü — Hüsrev? Fakat ihtiyatkârsınız. Yukarılara doğru bakınca, diğer hükümdarlarda başka bir Hüsrev'e raslamıyorsunuz. Öyleyse fransızcadaki (II yani ese hi» işareti nereden zuhur etmiş?... Bu sefer, gene Kamusu Âlimin (Hüsrev) kelimesine müracaat! Lügatte Hüsrev isimleri 2042 nel Sahifeden itibaren başlıyor. İlk mad- dede şöyle yazlı: (İran mülükü Sasaniyesinden Nuşirevanı Âdilin is- midir, Bu maddeye müracaat buyu- rula.) Öyleyse üçüncü cildi bırak, altıncı cildde Nuşirevan ismini aral... 4621 inci sahifede: «.. Sasaniyan Sülâlesinin yirmincisi olup Arablarca Kesrâ ve Rumlarca Chosroğs ismile maruftur... Oh, âlâ!.. Demek bu birinci Hüs- rev, bizim mevzudaki ikinci! Gene deminki cildi aç... Bir takım diğer Hüsrevler.. Hattâ aralarında diğer sülâlelerden üç İran şahı da- ha var.. Hüsrev beyler, Hüsrev pa- şalar, Hüsrev efendiler... On iki ter cümei hal okuduktan sonra, on Kamusu Â'lâmını (İran) kelimesinde bir | Sahife $ Gazi köprüsü Orta kısmın dubaları konmağa başlanıyor Gazi köprüsünün açılıp kapanan orta kısmını teşkil edecek dubalar bu- günlerde yerine konacaktır, Köprü- nün Azapkapı *tarafındaki ayağının için kazıklar çakılmağa başlan- Bunlar da bitince köprünün sı tamamlanacak ve döşe- apılması, parmaklıkların konması, yolların ve yaya kaldırımla- rının yapılması kalacaktır. Bu işler de bir senede bitecektir. Belediye o zamana kadar yolların n istimlâk muamelelerine başlamıştır. İstimlâk edilecek binala- rın kiymeti takdir edilmektedir, Sarhoş aklı Trende tabancasını çekerek bir el ateş etmiş! de Pen- tancı is“ Evvelki gece saat yirmi £ dikten hareket eden tren Bo tasyonuna geldiği zaman, Ahmed adın. | da biri trene binri Haydarpaşaya gelecek olan Ahmed, birinci mevki kompartımanında oturmuş, sartıoş ol- duğu için de biraz sonra olduğu yere İ sızmıştır. Tren memuru Ahmeğdin biletini zım- balamak için gelince Ahmed, üzerinde bulundurduğu tabancayı çekerek, pen- cereye doğru bir el ateş etmiştir. Kur- şun pencere camını delerek çıkıp git yolcular Erenköy , zabıtayı haber- Ahmedi, taban- arak Üsküdar ge r, polis casile birlikte üncüde aradığınım kavuşuyorsu- nuz... (Bir de rakama uğursuz der ler!) Halbuki buldunuz işte: Hüsrev Perviz, Sasaniyan $i yirmi ikincisi olup Hürm oğlu ve Nuşiroranı Âdilin torunudur. Milâdın 590 tarihinde Behram tarafından pederi is- katla kendisi tahta iclis olunmuşsa da... ih. esinin Düşünün ki, pek maruf bir hü- kümdarın ismini bir tercüme «sere doğru geçirebilmek için bile bu ka- dar müşkülât var.. Halbuki daha aşağı satırlarda o üçüncü, dördüncü kıymette generallere raslıyoruz. Bun- ları bangi menabiden, ne türlü araş- tırmak lâzım ve kabil?... Şark kültüründen garbinkine geç- tik; geçiyoruz. Fakat arada köprü vazifesini görecek lügalleri, mercile- ri, ansiklopedileri henüz yapamadık, yapmıyoruz da... lal için, - tercüme foryası baş gösteren şu devirdesen meşhur isimleri bile kitablarımıza, gelişigü- zel kâh Chosroğs, kâh Kosroğs, kâh Khosroös, kâh Husrev 1 kâh Nuşire- van, kâh Nuşirevanı Âdil, hattâ kâh Nuşinrevan, kâh Nevşirvan.. o Gelsin de kari bu Babil kulesinin içinden çıksın!.. «— Mütercim, yorulsun, bulsun!» denemez. Bu, bir başlı ba- şına (Omuazam kültür (teşkilâtı meselesidir, arasın, (VA - NA) Bay Am Haklı şikâyetler Kurbağalıderenin zararları Kadıköyün baş belâsı olan bu mülevves derenin yaz durumunu gene bu südunda bir ay kadar ev- vel arzetmişlim. Uzun. yatağı dol. miş ve ağzı tıkanmış olan bu de- ze, civar halkını kışa girerken dahi tehdid ve i&rar etmekten geri kalmaz. Nifekim bir kaç gün yam eden şiddetli yağmurlar- hasıl olan seller dereyi yük- miş 17/9 cumartesi günü, ya- İağı ve ağzı tıkalı olan bu dere mış ve Kuşdili çayırını, Yo ğurtçu Pa , Mis ve Şefik B. sokoklarını, Fenerbahçe stadı önünde Zühtüpaşa caddesile Re- silpaşa sokağını deniz haline ge- tirmişlir. Bütün civardaki evlerin alt katın: sular basmış, eşyaları harab &i ve dere narında bulunan birçok sandal, juta, mo- tör, dingi ve şarpileri seller gö- türmüş ve çoğunu parçalamıştır. Yazın pisliğinden, kışın sel tinden civar halkını kurtarm için bu derenin temizlenmesi 1 zumunu alâkalı makamın nazarı dikkatine arzederim, Şakir Beşe Fotoğraf makine- sini kim almış? Temiz giyinen, beş lisan bilir adamın yaptığı Nişantaşında vağı cad apartımanında oturan Alman tebeasından mü» hendiş Rudolf Stayer dün po- se müracaat ederek 13 gün ewci 120 lira kiymetinde bir fotoğraf maki- nesinin kaybol- duğunu ve bü- tün araştırma- lara rağınen bu- Iunamadığını söylemiş ve sözleri ilâ- ve etmiştir; «— Evimize yabancı gelmedi. Yal- nız beş lisan temiz geyinmiş bir zat bir tavsiye ile gelmişti. Az bir müd- det durarak gitti. Bundan şüphemiz yoktur» Polis ikinci şube üçüncü kısım me- murları beş altı gün evvel Said Ce- mil adında İyi giyinen birisini, 7 aylık mahkümiyet müddetini infaz için ya- kalamışlardı. Said Cemilin elinde bir fotoğraf makinesi vardı, Bu makineyi nereden bulduğu sorulunca kendisinin olduğunda israr etmiş, fakat polis bu- na kanaat getirememişti. Dün müracaat eden Alman mühen- dis fotoğraf makinesinin kaybolduğun- dan bahsedinse bu makine gösterilmiş ve derhal: «Benim makinem...> demiş- tir, Polis Cemil Saidin resmini göste rince bunun da kendisini ziyarete ge- len adam olduğunu söylemiştir. Bu- dh Said Cemil Yeni yollar Gümüşsuyu Dolmabahçe yolu parke yapılıyor Gümüşsuyu ile Dolmabahçe ara- sında Belediye tarafından yapılan yolun parke İle döşenmesi kararlaş- tırılmış ve bu inşaat bir müteahhide ihale edilmişti, Müteahhid, parke in- Şaatına ald hazırlıklarını bitirmiş ve dünden itibaren inşaata başlanmış- tır. Yolun parke ile döşenmesi bir aya kadar nihayet bulacaktır. Belediye, bu yolun devamı olan Gümüşsuyundan Ayaspaşa ve Tak- sime kadar uzanan kısmın da asfalt olarak inşasına karar verdiğinden bugünlerde bu kısım da yapılmağa başlanacaktır. Dolmabahçeden Tak- sime kadar kısmen parke, kısmen as- falt olarak yapılacak bu yol iki aya kadar tamamile açılacaktır. Tramvay kazası | Bir tramvay bir çarparak ihtiyara aladı Yetmiş yaşlarında Mevlüd isi biri, dün Veznecilerde yolun bir fından diğer tarafına geçerken, Vat- man Eyübün idaresindeki Beşiktaş - Fatih tramvayının sadmesine ruz nde kalmış. bir bacağı kırıldığı gibi muh- | telif yerlerinden de yaralanmıştır. İşe polis ve adliye el koymuş, man yakalanmış, tramvay arabas muayene âltına alınmıştır, | | | Yaralı Mevlüd Cerrahpaşa hastane- sine yatırılmıştır. B. Prost yarın geliyor Karubük demir sanayiinde çalışan memur ve işçiler için burada tesis €dilecek yeni şehrin plânmi yapma- ğı kabul eden B. Prost yarın şehri- mize gelecektir. B. Prost şehrimizde İstanbul imar plânı etrafındaki me- saisinden başka Karabük plânmm hazırlıklarını bitirecek ve bu işlerini çıkardıktan sonra Bursaya gidecek Bursanın imar plânı işlerile meşgul olacaktır. Pazarlık yasağı kanununun tatbiki hazırlıkları bitti 'Teşrinievvelin birinci gü it ağın men'i hakkındaki kararname henüz Belediye reisliğine tebliğ edil. memekle beraber Belediye iktisad müdürlüğü, kararnameye göre pazar luktan istisna edilen maddelerin pa- zarlıksız olarak satılması için hazır Tıklarını bitirmiştir , Bilhassa etiket bahsine fazla ehemmiyet verildiğinden lüzumu ka- dar etiket hazırlanmıştır. Ay basın. dan itibaren şehrin muhtelif nokta. larma mürakipler sevkedilerek ka- nunun tamamile tatbiki temin edi- lecektir, nun üzerine makinenin Said Cemil ta- rafından alındığı anlaşılmış ve fotoğ- raf makinesi sahibine iade edilmiştir. Alman mühendis pölisimizin faaliyo- tini takdir ederek memnuniyetle ay- rılmıştır. İSTANBUL HAYATI Kuvvetli mantık ! Deniz, hatırı sayılır derecede dalga hı idi. Sarayburnu hizalarında adam. akılı sallanmıya başladık. Vapur bir yandan bir yana yatıp kalktıkça yol- <uların mideleri de köpüklü dalgacık- lar gibi kabarıyor, başlar ağırlaşıyor, benizler sararıyordu. Kimi kolonya, esans kokluyor; kimi kabak çekirdeği, Sakızleblebisi yiyerek midesini avut- muya çalışıyordu. Bir aralık kanepe lerin kenarlarına tutunarak sendeli- ye sendeliye yürümeğe çalışan kahve- cinin ahenkli sesi duyuldu: — Haniya çaydan, kahveden bayum. Böyle yerlerde sıcak şeyler içmek- ten pek hoşlanmam. Fakat denizden biraz fazlaca müteessir olan arkada- Şım: — Birer kahve içelim. Mide: tarır, Dedi. Kahveciyi çağırdık ve kahve. lerimizi çabuk getirmesini tembih ettik. Bir hayli bekledikten sonra Garson elinde tepsi ile geldi ve bir fin- can kahve uzattı. — Kahveyi iki söylemiştik. Dedik. Lâtbali bir tebessümle; — Ha, pardon. Ben unuttum da kahvenin birini ötede başka bir yol. cuya verdi Şimdi size de getiririm. Diyerek uzaklaştı. Bir de su getir. mesi için arkasından seslendim. Biraz sonra benim kahveyi de getirdi. Fin- canı bırakır bırakmaz, ağız açmama meydan vermeden su şişesinin kapa- ğını da açtı. Soğuyup tadı kaybolmuş kahvelerle birer parça da Su içtik. Fincanları almağa gelince garsona Sordum; — Kaç kuruş? — Malüm bayım, İki kahve onar- dan yirmi, on da su, otuz kuruş. Bir kaç gün evvel vapurla Fransa seyahatinden dönen bir arkadaş yol hatıralarını anlatırken vapurda halis limon suyundan yapılmış bir duble limonatayı bizim paramızla beş kuru- şa içtiklerini; kahve, kakao gibi meş- rubatın da ayni finte satıldığını söy- lemişti. Bizim garson iki kahve ile bir İ şişe suya otuz kuruş isteyince bunu hatırladım ve hikâyeyi kısaca kendi. sine anlatarak: — Akdenizin ortasında, lüks bir vapurun salonunda beş kuruşa içile- bilen kahveyi, Boğazın bir kıyısından öte tarafına geçerken on kuruşa ni- çin içiyoruz? Dedim, Adam, tütünden sararmış dişlerini sıntarak: e — Bayım, dedi. Boğazın iki kıyısı diyip geçiyorsunuz amma, biraz dü- şünsenize, Avrupadan Asyaya geçiyor- sunuz. İki kıta arasındaki deniz orta- sında bir kahve on kuruşa pahalı de- ğildir. Bu kuvvetli mantık karşısında Su- Sup paraları verdik. hareket edenler Aksarayda Süleyman, Bayram, Nec- mi, Şazi ve Abdurrahman isimlerinde- ki dükkâncıların, hafta tatili kanunu- na mugayir olarak, ruhsatiyeleri olma- dıkları halde pazar günü icrayı faali- yet ettikleri zabıtaca tesbit edilmiş, hepsi yakalanarak mahkemeye veril- mişlerdir, çocuk Dünyası Bilmece hallinde kazananların listesi perşembe nüshamızda çı- kacaklar. ca Etrüsk vapurunda !.. vapurlarımıza dair yazdığı bir yazıda mühim noktalara dokunmuş bay, .. Bunlardan biri mevki meselesi!,, Meselâ, «zenbilli, ibrikli, poturlu bazı yolcuların birinci mevkide olduklar . Filhakika, eskiden üçüncü mev- kide gidip gelen bu nevi yolcuların şimdi ikincide bile yer bulamadıkları w. Yeni vapurlarımızda birer üçün- cü mevkie lüzum var gibi geliyori,, B. A, — Fakat bu müşahede bu ih- tiyacı değil, yolcularımızın da ticaret filomuz gibi texfi ettiklerini gösleriri,.