AKŞAMDAN AKŞAMA Kadın nüfuzu Pulsuz olarak postaya verildiği İçin üzerine «T» damgası basılmış bir mektub aldım. «— Acaba bedbaht bir dostum dört kuruşsuz bir yerlerde kalmış ta benden imdad mı istiyor?» diye zarfı açtım ki ne göreyim? Meğer şuymuş: hen bir hafta evel Kadıkö- mek için allıyı beş geçe va olum. Fakat kapılar ka- Ve söyledimse para etmeği. Vapur kalkmak üzereydi. Bunun. için memuru haklı buldum. Tam vu sıra- we ve bir bayan gelmesin Sadet rim! « deği. şey söylemesine meydan dan, adam kapıyı ardına kadar ada ben de girdim amma, sim kırıldı, i cidden düşündürecek bir en bu bahse dair Seyfeddin Kadınlara küçük iltimaslar... Ka- dımların bir gamzasına dayanama- yıp böylece kapıyı arilamalar... On- ların yüzleri suyu hürmetine bazı erkeklerin de süzülüp arkağan giri- vermesi... Bütün bunlar, dünya ku- rulahdanberi o kadar çok vaki ok muştur ki, bir kerecik te sizin başi- niza geldiyse hiç üzülmeyin, muh- teren ba; yni yollarla, değil alelâ- de bir vapura binmek; nice bahtlar değişmiş, nice tahtlar devrilmiş; dev- let, servet, şöhret kapiları açılmıştır. Hem Kimbilir belki, iskele memu- runa hitahınız bir taksalı mektub huşunetindeydi!! Halbuki O zarif bayan, sesinin en dokunaklı perdesile bir cümle parçacığın tâ kalbgâha değdirmiştir! Fakat ihtimal bu da değildir, Ku- Yu bir mizamperverlikle şu kuruntu- ya kapılalım: Olur a, kaptan, edaha yolcu alınabilir diye işaret vermiş- tik; yahut, şü kadar kişi birikirse ka- Pınm tekrar açılacağına dair hir kaide Vardır da, son gelen bayan bu haddi doldurmuş, sizi de kurtaran bir ta- Şirıcı damla vazifesini görmüştür... Böyle de telâkki edebiliriz... Eğer me- | mur sadece bir centilmenlik yap- İıysa fena mı?.. Kadınlara karşı bu kabil nezaketlerin çoğulması cidden arzu olunur! Öyle vaziyetler vardır ki, vazife ve mesuliyet mevkiinde bulunan insan- lar, nizamları bozmaksızın: «Yapıl #mi» yahut «yapılmasın!» diye hük- münü verebilirler. Sempatik olmak, bu gibi ahvalde daima Jehte hüküm almağa yarar.. İnsiyakları kuvvetli olanlar ekseriya, mukabil cinsiyetin meylini istismar ederler. İki gişenin birinde kadın memure, ötekinde er» kek memur oturursa, iş sahiblerine tavsiye ederim: Mukabil cinsiyette- kilere müracaat etsinler. Hem siirat, hem temiz iş elde'edilir; bem de ne- zaket temin olunur... Çocukları ve hısım akrabası çok bir “konuk faresi» tanırım ki eski paşaların zeveelerile ve kendilerile #anışır; el etek öper, yüze güler, tu- haflık yapar, dunlar eder; bin türlü Öülkavukluklarla, işini yürütürdü Dikkat ederdim: Şayet oğlunu bir vazifeye yerleştirmek mevzuu bahis- se, nazır paşanın kendine değil, ha» mumına abıru dökerdi. Bilirdi ki, hanım salihattan olmasına ve he rozdan kaçmasına rağmen sâlim yol, onun sempafi vasıtasıdır. Şayet kı- zmm leyli mektebe yerleştirilmesi Mizımsa, paşanm selâmlıktan avde $ini gözler, doğrudan doğruya onu eteklerdi. 'Tabii kanım!.. Ahvali rulüyenin İnce tarafı!... Dünyanın “her yerinde ve tarihin ber devresinde erkekler ekseriya ho- murdanırlar; — Ah şu kadın parmağı! Fakat cemiyette lâtif cinse bazı #itimaslar oluyorsa bu gene erkekle- rin kabahatidir: Mevkilerin hemen hepsini kendileri egoistçe işgal et- miş; bütün kapılarda onlar... Ve ta- bintile, kadınların “elindeki anahtar- lar, - yukarıda anlattığım sebebler- İe - bu kapıları daha kolaylıkla açi- ŞEHİR HABERLERİ B. Prost Karabükün ve Bursanın plânla- rını da yapacak İstanbul ve Beyoğlu nâzım plân- ları esaslarına göre tafsilât plânları nı ve Kadıköy ile Üsküdar nâzım plânlarını yapmak üzere şehrimize gelen şehircilik mütehassısı B. Prost Ankaraya gilmiştir. i Karabükte yapılmakta olan demir sanayii münasebelile memur ve işçi ler için Sümer Bank tarafından mo- dern bir şehir vücude getirilmesine karar verilmişti. B. Prost Sümer Bank merkezile Ankarada temas ettikten sonra Karabüke gidecek ve bu yeni şehrin plânını hazırlamak üzere ted- kiklere başlıyacaktır. Bundan başka Bursanın imar plâ- nının da B. Prost tarafından yapıl ması Bursa belediyesi tarafından kendisine teklif edilmişti. Mütehas- s1s, evvelce şehrimizde bulunduğu 2 man Bursanın umumi bir haritası ile tayyare ile alınmış fotografını İs- temişti. Bunlar Bursa belediyesi tarafından hazırlandıktan sonra B. Prost Bursa- ya giderek tedkiklerine başlıyacaktır. Bu suretle mütehassıs, İstanbuldan başka Bursa ve Karabükün de plân- larını yapmak vazifesini üzerine al mıştır. Iplikleri tahlil Kadın çoraplari etrafında tedkikler ilerliyor Mint sanayi toplantı yap pek kadın çorapla» rının sağlamlaştırılması hakkında ve- rilen kararları gözden geçirmiş ve ç0- rapçılar tarafından seçilmesine Mizum gürülen koton çorab encümenini tas. dik etmiştir. Çorapçıların sağlam çorap imali hakkındaki kararlarını tatbika başla» mak üzere encümen ilk içtimaını ya- rın milli sanayi birliğinde yapacaktır. Kadın çoraplarının aynı yerde boyan- ması için kurulacağını yazdığımız ap- re santralının inşasına hafla içinde başlanması şimdiden kararlaştırilmığ- tır. Son verilen kararlardan biri de ipek ipliklerinin tahlili için bir lâboratuvar vücuğe getirmektir. Yapılan teğkik- ler neticesinde çorapların çürük ola- rak imeline dayanıksız ipek kullami- masının da sebeb olduğu anlaşılmış ve bundan başka Avrupadan en yük- sek kaliteli olarak ithal edilen ipek ipliklerinin düşük kaliteli oldukları görülmüştür. Bu bakımdan teşkiline şiddetle ih- tiyaç hasıl olan Tâborgtuvarda bade- ma hariçten gelecek iplikler tahlili edilecek ve bu suretle kaliteleri şehri- mizde tayin edilmiş olacaktır. Bu ip- İlklerin bedelleri de tahlilât sonunda elde edilecek neticeye göre ölenecek- tir. > Benzin ocağı parladı, eli üzü yandı Eminönünde bir mağazada çalışan on sekiz yaşlarında Sara ismindeki kız, düğme ceilâsı yapmakta iken ben- zin ocağı parlamış, & ve yüzünden yanıklar aldığından zabıtaca Haseki hastanesine yatırılmıştır. Dükkân ve mağazaların öğle tatili geri kaldı Dükkân ve mağazalarda çalışanla» ra öğle tatili temini için ticaret oda. sı ve Belediye tarafından tedkikat ya pılmıştı. Yapilan son tedkikata göre şebrin vaziyeti bakımından bu tati. lik şimdilik tatbikine imkân görül. memiştir. Bu hususta daha esaslı teğ- kikat yapılacaktır. ler arasında müsavi derecede taksim olmalı... Fakat bu da, şimdiki vazi- yette uzak bir ihtimal... Öyleyse ka- dınla erkeğin omüracaatine ayni 4 125 mena afmele #a avni der Karilerimizin fikri Karabükteki müdhiş otobüs kazasının sebebi Karabilkte yapılmakla olan de- mir ve çelik fabrikaları, i mirağ inşat mülcahhidliği muha- sebesindeyim. Karabük - Safran- bolu 14 kilometredir. Aile sa- hipleri olan birçok memur, us- #a ve işçiler sabah ve kaşam oto- büslerle gidip gelmek meoburiye- tindedirler. ıgün sabahleyin Safranbolu- dan hareket eden ve içinde 22 ki- şi olan bir otobüs yirmi metreden fazla bir uçurumdan taşlar üzeri- ne yunarlanarak tüyler ürpertici bir kaza olmuş, otobüs kâmilen 1ş ve üç kişi derhal öl müştür. Hastaneye kaldırılan ya- rallardan da şimdilik beş kişi öl müştür ki ceman 8 ölü vardır. Bu arzeltiğim hatta çalışan oto- büsler - beşi müstesna - seyrüse- fere memleketin hiçbir tarafında miisaade edilemiyecek — derccede köhne, hurda ve eskidir. Bir ay zarfında mütesâdid kazalar ol- muş, böyle ölümlerle nelicelenme- diği için gazetelere kadar geçme- şiştir. Bugünkü kazada ölen bir tanıdığım ustanın beş çocuğu ile ailesi ve validesi vardır. Bu çok Jeci kazada ölen sekiz velandaşın geride kalan yavrıllerının. feryai- ları ve sefaleti tekerrür etmemesi için derhal tedbir alınmalıdır. Ekrem Ölez Yeniköyde çoban Mehmedi kim yaraladı Mahkeme dün şahidleri dinledi Bir ka çay evvâl Yeniköyde, gece yarısı Mehmed adında bir çobanı öl- dürmek kasdile yaralamaktan maz- nun Ramiz ve Kmin Âlinin muhske- melerine dün ağırceza mahkemesin- de bakılmış ve şaihtler dinlenmi; Şahitlerden poliş Müstafa şunları anlatmıştır: « Geceleyin cinayeti haber alınca derhal vaka mahalline gittim, Ateh- med duvarın dibinde kanlar içinde yatıyordu. Kendisini eskiden tamr- dım. Vakayı anlatmasını söyledim ve dedi Ki; egece Şu duvarın üstündeki ahır odasında yatıyordum. Gece ya- ısı bir gürültü duyarak uyandım ve karşımda Ramizi gördüm, Ne isbtedi- ğini sorduğum zaman, sana misafir geldim, dedi, Ben büranın misafir. hane olmadığını söyleyince Ramiz üzerime atıldı ve boğuşmaya başla” dık. Boğuşurken ikimiz'bitden duvar- dan aşağı düştük, Aşağıda Ramiz benim altımda kalmıştı. Birdenbire avazı çıktığı kadar, Maksud ne du- ruyorsun, vur) diye bağırmağa baş- adı. O sirada seslendiği Maksud gelip beni bıçakla vurdu bu hale ge tirgi, » k Mehmed bu ifadeyi verince kendi- sini derhal bir sediye ile hastaneye kaldırdık ve biraz sonra da Maksu- du yakaladık. Maksud bu işle lâka- sı olmadığını iddia ettiği için kendi | sini alıp hastaneye gülürdük ve ya- rah Mehmedle müyacehe ettik. 'Meh- med orada Maksudu görünce, kendi- sini vuran bu adam olmadığını söy-” ledi. Bunun rine Maksudu serbes bıraklik. O'sırada Remizde yakn Janmıştı, Vakada Ramizin bir arka- daşı daha bulunduğunu bildiğimiz için tahkikata devam ettik ve İstinye civarında bir rının önünde Emin Aliye tesadiit #ttik, Emin Âlinin ce- ketinde kan “bulaşığına benziyen le- keler gördüğü: şüphelenerek kendisini yakaladık. A ardan Ramiz bu ifadeye karşı bir ülyeceği olmadığını söyledi, fakat Emin Âli itiraz edere! öylemiyor, şahitler böyle söylemediler, Bu işte benim hiç bir alâkam yoktur, Dedi. Gelmiyen şahitlerin celbi için Et fiatleri IKasaplar kıvırcık| | satışının serbes olmasını istiyorlar Bir refikimiz, İstanbul kasaplar cemiyeti reisi ile yirmiye yakın kasap esnafının belediyeye müracaat ederek İstanbulda et fiatlerinin narha tabi | olduğunu bilen ceyhan, Erzurum, ve civarındaki hayvan sahiplerinin | İstanbula sevkiyat yaptıkları iddia sile ya narhın kaldırılmasını, yahud da fiatlerin sık sık hesap edilerek yeniden fat konulmasını istedik. | lerini yazıyordu. İ iyede yaplığımız (tahkikata belediye, ete azami flat koyma- aşladığı günden beri mütemadi- yen kasaplarla temasını muhafaza etmektedir. Evvelki günkü ziyarette bütün et cinslerine teşmil edilecek bir talebi tatmin edecek mahiyette de- ğildir. Ancak kasaplar, kuzu fiatle- rinde olduğu gibi - mevsimi geçtiği İçin - kıvırcık eti satışmın da serbes bırakılmasını, yani kıvırcığın da ku- Zu gizi azami fiate tabi tululmama sını istemişlerdir, Belediye kasapla- rn bu müracaatını henüz tedkik etmektedir. Bu isteğin kabul veya red edileceği bugünlerde belli olacaktır. istimlâk bürosu Şehir Meclisi yarın karar Şehir meclisinin yarınki fevkalâde | ısında belediye intihap gün ninden başka bir istimlâk | teşkili, bir de bütçede yeni bir fasıl açılması için selâhiyet isteyece- ğini yazmıştık. diye, ötendenberi (bütçesini derken yol açmak, meydan tesviye etmek münasebetile yapılacak | istimlâk masraflarile elde kalacak | ankaz ve arsaların veridatı için adi bütçede bir fasıl açmaktadır. Eminönü mşydanından başka şeh- rin diğer bir çök sahalarında istim- Mik muameleleri yapılacaktır. Bu muameleler neticesinde birçok bina- lar yıktırılacak, istimlâk edilen saha- Tar kısmen yola ve meydana ayrılsa bile kısmen de arsa halinde belediye. nin elinde kalacaktır, Bu binalardan &lde edilen ankazın ve arsaların vari- dalı İle yapılacak masraf, adi bütçe- de yapilan muhammenden fazla ola- | cağndan bütçeye yeni bir fasıl ko- nacâktır, | Bundan başka Eminönü istimlâk işleri, imar bakınımdan yapilacak 1s- timlâk işlerinin müstakil bir teşek- kül tarafından idare edilmesine ihti- yaç gösterdiğini isbat etmiştir. Bunun için fen işlerine bağlı ola- rak bir (istimlâk bürosu) kurulacak. fır. Meclis, bunun için de bir karar verecektir. Beynelmilel Ticaret Odasi reisi bugün Ankaraya gidecek Evvelki gün şehrimize gelen beynel- milel ticaret odası reisi B. Watson'un başkanlığındaki tanmnuş iktisadçi. lardan mürekkep heyet dün camileri ve müzeleri gezmişlerdir. Heyet bugün Ankaraya gidecek ve İ orada da üç gün kaldıktan sonra çar- şamba sabahı tekrar şehrimize gele- cektir, B. Watson ve refakatindeki zatlar Ankarada da tedkik ve temas lunacaklardır. Beynelmilel "Türkiye milli komitesi aradan döndükten sonra .Balkanlı doktorlardan bir kısmı gittiler Şehrimizde toplanan Balkanlar ara» sı b ib kongresine iştirak ettik- ten sonra İzmire giden Balkanlı dok- torla, rimize dönmüşlerdir. Mis firlerin bir kısmı dün akşam memleket, lerine dönmüşlerdir. Bazıları da bu. İSTANBUL HAYATI Sonbaharın mızıkçılığı Sonbahar gene muzıklanmıya baş- ladı. Yumak yumak bulut kümeleri tepemizde dolaşıyorlar; fazla yüz ve- rilmiş birer afacan şımarıklığile tepi- ne tepine soğuk göz yaşları saçıyorlar. Bir kaç gün evveline kadar ahlarla, oflarla hasretini çektiğimiz serin ha» va; birdenbire ıslak bir kara perde kâ- busile- üzerimize çullandı. Aylardan- beri şikâyet feryadlarımızdan usunan güneş de kaşlarını çattı; kâh bulut yığınları arasından dargın bir eda İle dudak büküyor, kâh gök boşluğunun sonsuz derinliklerindeki küşanesine çekilip gizleniyor. Rüzgürm görünmez kanağları Üze- rinde oynaşan bulut kümeleri tepe- mize kadar yaklaşıyorlar, ümidsiz bi- rer hasta sükünetile titreşen ağaçla- ra istihfafla omuz vurduktan sonra bir de tükürük savuruyorlar. Üçer beşer yuvarlanan sarı benizli yaprak. lar, çamur derecikleri arasında sürük- lene sürüklene son nefeslerini veriyor» lar, Etrafı kaplıyan hüzün perdesi git- tikçe ağırlaşıyor. Puslu penceremden sokağa bakarken karşımdaki manza- rayı gözlerim * garipsiyor. Ceketleri koltuk altında, gömlek kolları sıvalı, şakaklarından fer sızan bağrı yanik. | Jardan eser yok. Kibiseyi delip vücu- dü çimdikliyen minimini damlacıklar sağa sola saldırıyorlar. Saçak alfla- rına, kapı eşiklerine büzilüp üzüntü içinde bekleşenler arasında pardösü. lere, kalın paltolara sarınanlar da göte çarpıyor. Kara şemsiyelerine gü- venerek şımarık damlacıklara karşı kabadayılığa kalkışanların da rüzgâr haklarından geliyor. Dört yandan çarpan görünmez tokatlar şemsiyeyi ! tersine çeviriyor; soğuk damlalar, yü. zünü gözünü tırmalıya tırmalıya ka- badayıyı kovalıyorlar. Ağır hüzün perdesi altında çehreler buruşuyor, | kaşlar çatılıyor, gözler çipilleniyor. Neşeyi sadece tabiatin tebessümünde arıyan gönüllerin, mahrumiyet al. tında kırgınlığı çehrelerde okunuyor. Arasıra boğuk rüzgâr uğultularına karışan radyonun cırlak sesini duyu- yorum, Hasret iniltileri, «Leylâaa...» feryadları, gittikçe darlaşan karanlık çemberleri arasında boğulup kaybolu- yor. Islak kaldırımlarda yıldırım süra- tile kayan otomobillerin çamur zifos- ları, saçak oluklarından boşanan bu- lanık su serpintileri; pencere camla- rında, mağaza vitrinlerinde sıçraşan irili ufaklı damlalar, rüzgârın ıslak tokaları, sokakta sendeliyenleri büs- bütün Sersemletiyorlar. Her ağızdan ayni şikâyet kelimeleri dökülüyor: — Ne fenâ hava! Soğuk bastı. Bir kaç gün evveline kadar durma- dan tekrarladığımız şikâyetler de hâlâ kulaklarımda çınlıyor: — Aman, ne berhağ hava! Sıcaktan boğuluyorum. Cemal Refik Bebek - İstinye asfalt yolu Bebek « İstinye asfalt yolunun in- şasina devam edilmektedir. Rumeli- hisarında yapilan tesviye münasebeti- le şimdiye kadar gidiş seferlerini sa- hilden, geliş seferlerini Şişliden ya- pan otobüsler her iki seferleri Şişi yolile yapmağa başlamışlardır. Boyacıköy ve civarında yol müns- sebetile yapılacak istimlâk bedelleri. ne bazı emlâk sahipleri itiraz elmiş- lerdir. Otomobil çarpması Hayım isminde biri, Galatada şoför Niyazinin idaresindeki bir otomobi. in sağdmesine maruz kalmış, muhtelif yerlerinden yaralandığından tedavi altına alınmıştır, Attığı taş bir çocuğu yaraladi Anadoluhisarında oturan İsmail iş. minde bir çocuk yoldan geçen bir mer- kebe taş atarken bu taş Nevzad adın- da dört yaşında bir çocuğa isabet et. yaralanmasına sebeb olmuştur. Nevrad tedavi altına alınmış, İsmall yakalanmıştır. Kemerburgaz ehli hayvan sergisi ndan; Kemers nde 16 Eylül mukarrer iken ha» nden dolayı tehir edi an sergimiz 22/9/9398 perşembe günü 4 de kazamızın burgaz