18 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

18 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mili köme hasılatı, masrafını korur #utbolümüzün her bakımdan ilerlemesini temin eden milli küme maçlarının kaldırılmaması lâzımdır Bir hafta evvel milli küme maçla” rının bozulmamasını temenni eden bir yazı yazmıştık. Bugün gene ay- nİ mevzun dönüyoruz. Dünyada milli küme maçları ya pimiyan memleket yoktur. İngiltere başta olmak üzere, Fran- sa, İskoçya, İriânda, Gal, Belçika, İs- panya, İtalya, Romanya, Hollânda, İsveç, İsviçre, Yugoslavya, Yunanis- tan, Filândiya, Polonya, Çekoslovak- ya, Macaristan, Danimarka, Brezil- ya, Arjantin, Peru, Japonya, Avus- traiya, Rusya ve daha isimlerini bu- rada saymadığımız birçok memleket- lerde milli küme maçları senelerden- beri “devam etmektedir. Bizde de iki sene devam eden milli küme maçları duyduğumuza göre bu sene yapılmak istenmiyor. Milli küme maçlarında, mili federasyonla- rın rolleri çok'büyüktür. Bizim federasyon beceriksiz bir federasyon değildir. Mili küme maçlarının ne kadar faydalı olduğu» nu herkesten daha fazla bilen ve takdir eden makam futbol federas- yonumuz olmak Jâzumdır. Çünkü milli kümenin faydalarını inkâr et- mek kabil değildir. Bizde milli küme maçları başlı- yalı futbola alâka arttı, Futbol seyir- disi çoğaldı. Kiüblerin boş kasala- rna para girmeğe basladı. Futbolda Oyun seviyesi yükseldi. Futbol piyasamızda bir canlılık ve her cephede umumi biralâka ve İlerleme başladı. Halbuki şimdi ne olacak? ... Mili küme maçları yapılmıyaca- cağından futboldaki bü ilerleme, bu canlılık duracak. Belki geri, geri gi- deceğiz. Neden bu gerilemeğe razı oluyoruz?| Bütün dünyanın tuttuğu müsbet yolu bırakıp, neden eski bir yolu ter- cih ediyoruz.? Yoksa; omili küme maçları federasyona . çok pahalıya mal oluyor da ondan mı? Hayır!... Ondan değil... Çünkü milli küme maçları, fede- Tasyonu hiç bir zaman büyük mas- raflara s#okmamıştır. Bu idiamızı ha- kikate çok yakın olan şu hesablarla kuvvetlendirebiliriz. Milli küme maçları ne kadar hasılat yapar? İstanbul: İstanbuldan milli kümeye .dahil dört klüb 'kendi aralarında yaptık- ları maçların hasılatını gene kendi âralarında taksim ederler. Yalnız milli kümeye dâhil Ankara ve İzmir takımları İstanbulda bu me takımla (16) müsabaka yapar- pi on altı maçta (8.000) Türk li- rası kadar hasılat elde eğilir. Vasafl her maça düşen hasılat ye- Künu (500) liradır. Umumi hasılatı teşkil eden - (8,000) Tirr tamamen federasyona “teslim edilir, Ankara: Ankaradan “milli kümeye seçilen iki takım arslarında oynadıkları za- man hasılatı paylaşırlar. Buna mu- kabil İstanbul ve İzmir takımları An- karada (12) müssbâka yaparlar, Her müsabaka için vasati (600) lira gelir tahmin edebiliriz. Bu on iki maçta toplünan (7,200) Mirayı federasyon alır, İzmir: Mili kümedeki İzmir takımları birbirlerile oynadıkları maçların ha- sılatını taksim ederler. Yalnız An- karı ve İstanbul takınılarının İzmir de yaptıkları (12) maçamid bütün hasılat federasyona aiddir. Her maçın hasılatın vasati (300) Uradan hesâb ederek İzmir maçları. nın federasyona (3,600) lira temin ettiğini buluruz, Neticede milli küme maçları hası- Tatı olarak fedetasyon kasasına gi- maçlarının ren paranın mikdarnı şudur: Türk Tirası | — — İstanbuldaki maçlardan alınan 8,000 | Ankaradaki “ » 7,200 İzmirdeki > » 3,600 13,809 Tekrar ediyoruz: On sekiz bin sekiz yüz Türk lirası. Federasyonun yaptığı masraflar; Türk Wrası İstanbul, Ankara, İzmir klüb- 14,000 lerinin seyahat tahsisat Stadların kirası ve vergisi Hakem masrafları Müteferrik masraflar 4,520 600 560 19,680 Umümi hulâsa; Varidat 18,800 “Türk Ttrası Masarif 19.680 Türk tirası Yaptığımız hesablara göre miti küme maçlarında federasyonun 74- rarı (880) Türk lirası gibi cüzi bir paradır. Hasılat tahminlerimizi maçlarm yapacağı asgari hasılâtı hesap ederek İleri sürdük. Şurası kaydeğelim ki, Istanbulda, Ankara ve İzmir takım- larının yaptıkları maçlar daima (500) lira hasılat yapmıştır. Geçen sene memleket şampiyonu Güneş takımının Ankaradaki maç- Yarına (20,000) yekündnn fazla spor- cu gelmişti, Mili küme maçlarının hasilatını çoğaltmak imkânı nisbe- tinde masraflarını da azaltmak da- ima kabildir. Bu da yapıldığı takdirde federas- yon bu maçlarda manen olduğu kadar maddelen de kârlı çıkacaktır, Milli küme hakkındaki düşünce ve tedkiklerin böyle müsbet bir yola gir- diğini kabul ettikten sonra ikinel milli küme teşkilini memleket fut- bolii için bir ihtiyaç olarak ileri süre- | ceğiz. Bu hayırlı işin devamını te minde herkesten evvel futbol federas- yonuna düşen bir vazifedir. Spor idarecilerimiz, federasyon er- kânı ne yapıp yapıp mili küme maç- larını yaşatmağa çalışmalıdırlar, Adil Giray Bugünkü spor hareketleri Taksim stadı: Saat 10 Gealalesaray - Feneryilmaz 11,30 Galataspor - Kurtuluş 13 Güneş (B) - Boğaziçispor 15 Şişli - Batkohba 16,30 Güneş - Anadoluhisar Şeref stadında: Saat 12,30 Muhiddin Üstündağ yüzme müsabakaları Tehir edilen spor hareketleri Tenis maçları Tenis federasyonu İstanbul ajanlı- ğı tarafından Güneş - Fenerbahçe ve Dağcılık klübleri arusında tertip edilen tenis lig maçlarının ikinci tu- ru dün Güneş klübü kortlarında Fe- nerbahçe İle Güneş klübü tenisçileri arasında yapılacaktı. Havanın yağ- murlu olması pistin bozulmasına 58- bep olduğundun müsabakalar gele- cek haftaya tehir edilmiştir. Kotra yarışları Moda Deniz klübü tarafından ter- tip edilen ve bugün Modada yapıla- cak olan İş bankası kupası kotra ya- rışları havanın müsaidsizliği yüzün- den tehir edilmiştir. Bu müsabaka havanın ilk inüsaid olduğu pazar ya- Ppılacaktır. Fenerbahçe - İstanbulspor maçı Bugün Kadıköy stadında Fener. bahçe ve İstanbulspor klüblerinin üç takımı arasında yapilacağı ilân edilen futbol maçları havanın müsaadesizli- Zi yüzünden tehir edilmiştir. Bu mü- Mi NM, Galatasarayın antrenörü geldi Galatasaray klübü tarafından fut- bolcüleri çalıştırmak üzeve angaje edilen futbol antrenörü Avusturyalı Tandler dün şehrimize gelmiş ve Ga- Jatasaraylı sporcular tarafından kar- şılanmıştır. Avusturya milli takımında sol mü- dafi olarak 30 kere beynelmilel olan bu sporcu en son olarak Fransanın Marsilya klübünde antrenörlük yap- makta idi. Milli takımlarımız bir sene içinde kaç maç yapacaklar? lig maçları başlıyor. Bir iki güne kadar on klüb arasında kura çekilecek ve iki devreli lig maçları başlıyacaktır. Bu sene mili küme maçları- nın yapılmıyâcağı hakkında he- nüz kati bir karar olmadığına göre, İstanbulda iki devreli bir “ dig maçı ve bir de Ankaradan iki İstanbuldan dört ve İzmirden 4ki olmak üzere sekiz takım ara- sında İcra edilecek mili küme maçları vardır. Bu vaziyete na- zaran İstanbuldan ayrılacak olan dört takımın bir sene zarfında yapacakları maçları hesab ede- Jim: Hazırlanma devresinde yapı lacak ekzersiz veya maçlar İstanbul lig maçları Milli küme maçları Şild maçları (asgari) Avrupa takımlarile cak maçlar Yıldönümü haftası İ Bu arada yilli ve müuhtelit z . Galatasaray mürakabe heyeti! toplanamadı . Galatasaray klübü murakabe heye- | tinin dünkü toplantısında ekseriyet | yapıla ! me Klübü bir sene içinde takı- mını yalnız kendi maçları için 43 İ defa oynatmak mecburiyetinde ! kalacuklır. Bir takımın 43 maç yapabii- mesi için gayet geniş bir kadroya malik bulunması ve behemehal İ profesyonel bir takım olması Jâ- zamdır, Avrupanın profesyonel -takım- ları bir sene içinde ancak 40 ile | il 50 arasında maç yapabilirler. Federasyonumuzun bu şekle bir hal çaresi bulmâsını temenni ederiz. Şunu da ilâve edelim ki, bulu- nacaik çare, her halde milli kü- me maçlarını ortadan kaldırmak olmamalıdır. Barutgücü sahasında - bu ? — Barutgücü - Alemdar B takımları olmadığından müzakere başka bir «| nat 15 de, mana tehir edilmiştir. 3 — Barutgücü - Sevlmspor B takımları İ snat 13 de, 18 Eyldi 1938 Üç Istanbul İsterdim Ki edebiyat bahsinde prejüje- | bile değildi. Şeydi.» lerim olmasır.. Fakat var, Yahya Kemalin musramı ne yapsam Fikretin nazmından | üstün buluyorum. Sebebini uzun uzadıya aniatmağa bu yazıda yer yok. Belki bir #rs, bir eda farkından ibaret, Her halde, üzerinden çığır kavgaları kalkmadıkça bir örneğin etrafında zevkleri birleştirmek güçtür. Cenabı sevenlerle sevmiyenler aralarında söylenedursunlar, Cevdet pa- gam nesrinde herkes müttefiktir, Mür- gem sultanın sarışın Jüleleri kesik veya uzun suç İhtilâflarını susturduğu gibi Daha 'dün basılan iç istemli e büy tecerrüdle bakmanın İsiküni yok. İhtirmzi kayıdlar karıma zorla dikiliyarlar. Bele Ki bu eser yirmi beş otuz Yillik görgü, bil- #i. tekrar tekrar müşahede, teredâüd, ileri geri teennilerie yoğurulmuş 'bir ruhun mahsulüdür. Bu kadar olgun bir düşünse, nasil olur bütün iezzetini kalemin koşu- suns sahverir de temiz, tutumlu “cümle- lerde toplamaz? Hikâyenin üstünde bir uçtan öbür uca bir kola? yazı perisi yalın- ayak seyiriip durmaktadır. Onun ardında bir de, saçı bağrı çözül- müş, kız kardeşi ihâm. Sanat elbette leziz. bir içkidir. Eski Yunanlılar onun “baş dönmelerine taşkınlıktan #iyade örtülü, içten bir heyecan der, füsun münasinda Grâee, Charme gibi dursun kelimeler kül- lanırlardı. Oular coşkunluğu bilmez de- gillerdi. Sokratın Cini meşhurdur. Ancak, Bokrut, Cini ile öğünmez, hele düşünce- lerinde ona hiç tutunmazdı. İlhim, Yunan bedisini Oo parçalıyan romantiklerin, ve bizde yardakçıları Hümidlerin zoriyle sonradan güzel bir buhran mânasını aldı. Mithat Cemalin ister üzlübunda, ister ie- WE tarımda, işte hep bu Himidden diş yaraları, Mithal Gemal eğer yanısına dik bakay- dı, #anihalarına aldanarik romanının güçlü sırtına, bir oğlunu tanımadan be- bası tarafından idama mahküm etsirmek veya karıların koynuna şampanya kustur- mak gibi tiyatro marifetlerini yüklemez- di. Böyle sahneler bir tarafa dursun «Ma- elde kanındaki yansındar kurtulmak için denizin kapatması olmağa tuzıydıe kabi- ilinden koca lâflar sürükliyen bü edebi- yat yazık ki üstelir Hüseyin Rahmiyle Metned Akifin sıralarına da sürünmüş- tür, Okuyun «Adnan bu servetin maskesini kal. dırmadan korkunç suratını gördü; Dudağında külhanbey salyası, gözün- de karı gamzesi, avucunda genç adam kanı ile bu servet yüzel ve korkunç idi; insan caddede beraber yürümekten sulandığı, odada kucakladığı kadın gibi bir servel!.. Ve bu para erkekse Çakırcalıydi, kariyse firengili.» Ağrı ayrı bu istlareler, bu tezadlar, bu hatıralar! Nizanlamak istediğim onlardır; ayrıca, sanat lâl kollarda Şanel kokuları sürünsün diye hiç bir #idiam yok. Ölesin- de “berisinde edebiyat çalıları , bitmese, «Üç İstanbtle un zehirli bahçelerinde kat- mer katmer şakayıklardan uzanan kanlı kadehler, İnsana başdöndürücü bir baz verir. Buşlangıçta bu kitaba bir iki dokun- duktan sonra müellifinin dinç hüneri hak- kında butları söylemekten artık çekinmi- yorum. Yalnız burada biraz durmak ister, Güzel mutlâka güzel olmuk lüzimgölmez. aksi bakımdan tırpan almağa kalkışınca Bembrandı'dan Balzac'a kadar sanatın çok büyük duvarları birden yıkılır. Pransada Klâsik devre, bütün parıltılarile beraber, sokulan çirkin doğrula ka, gönüllerde acı bir tat bıraktı. Gece yarısı bir kerhanede yu Manzara: i «Odanın kapısında Macide clinde bir şam- Gan durduğu zaman, Senih efesdi akt çenesi göğsüne sarkmış, — İm ka- bakıyordu: Söyleyin, de- vak çirkinliğin hakikat le haysiyet karı- gik nafile yere mi bahsettim? E. Pöe'yi hiç yoktan mı andım? Bu örnek resim veya kâbuslar «Üç İstanbul» ve her tarafında sürü ile. Bu sefer başka çeşnide bir portre alacağım: «Çıplak ayaklarında lâstik, sırlın- da muşamba, başında birinin jesi! eski bahriye miralajı Hüsrev dilenci saytlabilirdi. İçkiden budalaydı, buda- lalıktan hayvandı. Henüz bugün ya- şamağ& başlamış gibiydi. Sanki ha- yatında geçmiş zaman mama bir tek gün yoktu. Adnanla konuşurken. gözleri bomboştu. Boşadığı Belkisi, Belkisin eski kocası Adnanı bu göz- ler bülmiyordu. Tahnit edilen hayvan lar, sonra tekrar takmışlardı. Kalbi, barsaklar:, ciğerleri, guddeleri sökül- müş, vücudünün bütün kanı, tükü- rüğü, teri, ieneffüsü, © sökülen şey- lerde kalmış gibiydi; derisinin için- deki saman yığının tepesinde taklid Beyinde tutuşan bir yangından kaçın- hyormuşçasına oneles nefese, kısa, tiz cümleler, biri bitmeden öteki saldıran re- Simlerile bir harika! Nerede tü dn ikinci plânda bir kaç rezilden başka herkes tepeslüstü gelecektir. Buraya kadar bir hikâye anlatmadım değil mi? Yanlış bir fikir vermek korku- sile ne anlattım, ne de anlatacağım. Mit- hat Cemal belli başlı bir bikâye “çizmiş ise de bundan maksad, bir mihver bulup etrafında, hakikaten şeytani bir savlete, yüzlerce renk, suret, vaka döndürmektir. «Üç İstanbula da hikâye yok, mevzu var. O'da, birbirinden korkunç sarsıntılar için- de göçen bir payılahtın, daha doğrusu hilâfet devrinin içyüzüdür. Kafile kafile maceralar, Teliketler, çamurlar/a cehen- nem deresinden bir akış. Barut rengi bir havs içinde, boğucu dumanlırla koştur- duğu hadiselere, Mithat Cemalin hüneri öyle bir hız vermiştir ki ne bir ar tavsar, ne de yalan hissi verir. Oh, eter koklar gibi bir mukavemelsizlik içinde «Üç İs- tanbüle u gece yarılarına kadar başımı kaldırmadan okudum! Şayed romancı okuyucuyu bir ölüm ve yıkım miyasmaları ile bunaltmak istemişse o gazlar, hakikat eiferlerime işledi. Yaşını başını almış bir insanım, azizim Mithat Cemal, Edebiyattan, bezdim, çünkü masaldan biktim, daha doğrusu yalan ve tasniden. Bilir misin, bu eserin beni neden bu kadar sarstı, neye böyle sardı? Gerçeği Kudretle anlatıyorsun. «Üç İstanbul. ha- yatın ös göbeğinden alınmıştır. Bu eser- den üzerinize diri diri yürüyen bu idâ- yet, Nail, Çilli Mahmud, Alfred Cevad, kardinal Tevfik, Raşel, slay alay aside Mincide kapalı isimler altında bep belli kimselerdir. Onların evlenip boşuumaları, çalma çirpmaları, birbirlerinin irsna sal- arı, düşmeleri, kalkmaları, etra- daha dün konuşulan haber veya de- dikoğulardır, Öyle ki «Üç İstanbul. roman- Gan ziyade, roman ölçüsünü aşan mah- rem tarih motlarıdır. Canlıığı, kudreti, acılığı, zenginliği itibarile Saint - Simon'- nun hatıratı gibi bir şeyler, «Üç İntanbul. un nice yapraklarında, zaman, çerçeve, mevzu farklarile o ha- taratın atmalı kanı dolaşır, öfkelerinden yazı hoyratlıklarına varıncaya kadar, İyi köğü neye rastlarsa beraber sürükleyen, sablana şahlana durmadan gerçek haya- tın üstüne atılan bu kasırga karşısında sanat diye bir takım kemkümler etmek münasebeleizdir. Dolu dizgin bir kalem mezdi; herkes bu bir parça saadetten memnundu. «Hoca Tevfik, yüzü uzaktan na- muslu zannedilecek kadar çok para yapmıştı.» «İnsanın rızkına utanmanın mâni olduğunu enlyacak kadar yaşlanan Vasfi» Bu hicivler kimseyi eğlendirmek için değildir. Onların İğnesi içdedir. Düşünce- &e, ruhta, «Üç İstanbul. tarasalarından, Hamid, meşretiyet, mütareke döcümlerin- de saltanat rejimine baktıktan sonra ga- yesini kaybederek kendi ayakta duran bir tazyik altında gelüm örneğinin gölge- do mazlimu da zalim taslağına çevirmeğe kadar yayıldığını: karın ve husye saldır- malarından başka bir nizam, içinde yıks- nıp dinlenecek hiç bir kültür, imanı oya- landırmak için bir teselli, bir ümid, bir aythe, bir efsane ortalıkta tutunamadı- fanı; iğriyi doğru, bilgisizliği bügi, ayık meziyet, yükseği alçak, alçağı yüksek gö- ren başı kabak bir knlabalıkla yalnız ke- pazeler at koşturup ötekilerin altta cani Ahmed Bedi (Devamı 12 nci sahifede)

Bu sayıdan diğer sayfalar: