8 Byldı 1938 Inönü havacılık kampında neler gördüm €Beş barafı 1 inci sahifede) Omnia kuru, yavan asık yüzlü bir be- yanat şeklinden ziyâde, İnönü kampı- Da, havacılığa, bizde yeni başlıyan plâ- mörcülüğe, yani motörsüz tayyarecili. ğe dair hasbıhal ediyoruz. — Plânğrcülük, motörsüz tayyare diyoruz. Sirçoklarının, bilhassa hal kin bu işin büyük ehemmiyetini iyice öğrenmesi lâzımdır. Biz plânörcülüğe, Molörsüz tayyareye niçin bu kadar ehemmiyet veriyoruz. Bunun gayesi nedir? Bütün bunları halka anlatmak Yazımdır değil mi? Fuad Bulca -“Bütün milletler askeri tayyareci» İiğe olduğu kadar sivil tayyareciliğe de ehemmiyet veriyorlar Çünkü aske- i takviye eden en büyük vvet sivil tayyareciliktir, Tâyyarecilik sporların en pahali ola» hıdır. Bir pilot gayet büyük bir masraf- la yetişir, ortaya çıkar. Plânörcülüğe, motörsüz tayyareye niçin bu kadar ehemmiyet v ruz? Türkkuşunun gayesi nedir? Bir kere plânörlerle gayet ucuz pilot Yetiştirmek kabildir. Tasavvur ediniz ki havacılığa hevesli bir insan motör- #üz, hiç benzin masrafı olmıyan bir va» sıtada tayyare idaresini öğreniyor. Sonra Türkkuşu teşkilâtı vasıtasile her sene elimize birçok gençler geli- Yor. Biz bu gençlerin içinde bir süzme &meliyesi yaparak en istidadlılarını se. Şiyoruz, Teşkilâtımıza müracaat, edene | Kr Türkkuşunu ikmal edince elimizde €n İyi, en seçme elemanlar hazır ola» caktır. Yanımızda oturan sevimli mız bayan Nakiye: — Eğer biraz vaktim olsaydı, ak saçlarımı hiç düşünmiyerek bende kampa girer, havacı olurdum. Yavaşça bayan Nakiyeye eğilerek S0Ya dum; — Şimdiye kadar tayyareye bindi- niz mi?.. — Tamam yedi kere... Yedisinin de tadı damağımdadır.. biraz zengin ol. sam tereddüdsüz bütün seyahatlerimi tayyare ile yapardım. — Kampa gidince tabii artık tayya- Teye binersiniz... — Kampa gidince zaten ilk işim o “lacak... TTrenimiz kurtuluş muharebesinin en heyecanlı günlerini yaşiyan İnönünün önüne yaklaşırken elli plânör, hayret verecek marifetlerle üstümüzde uçma- ğa başladı. İnönü meydanı, Kartalla- nn-hücumuna uğramış bir sahayı an- dırıyordu. Nihayet meşhur inlerin önünde trenimiz durdu, 'Bindiğimiz ©tomobillerle kampa doğru ilerliyoruz. Kanadlı genç nesli, hemen bütün İnönü halkını, Ankaradan, Eskişehir. den gelenleri kamp önünde bizi bekli. Yor bulduk. Bunların arasında Balıke- sir ve Eskişehir valileri, hava kuman. danı, generaller, yüksek rütbeli hava Zabitleri vardı, Fuad Bulca gülümsi- yerek diyordu ki: — Şimdi karşınızda duran şu tesi- Satın eski halini görmeliydiniz? Bu işe İki mütehassıs ve topu topu iki plânör, birkaç çadırla başladık. rafıma bakiyorum, Sıra sil& bina- Kampın, içinde sesli filim bile Büsterilebilecek kadar mükemmel $i- heması... Ve hattâ yüzme havuzları... Burasi tam mânasile asri bir tayyare meydanı, tayyare karargâhı... Vaktile iki plânörle işe başlanan sahaya bakiyorum. Şimdi tamam 150 Plânör var. Vaktile kurulan çadırların yerdeki izleri henüz kaybolmadığı hal- de binalar etrafı çerçevelemiş, binalar İnönü tepelerinin altında... Biraz son- râ tâ tepeden bir tayyare süzüldü. Ar. kasında bembeyaz bir plânör, yani mo- törsüz tayyare vardı. Motörlü tayyare Eayet kalin kauçuktan bir iple plânö- rü arkasına bağlamıştı. İki tayyare uç- tular, uçtular, Epeyce yükseldiler, bir. denbire öndeki motörlü tayyare, ar- kasında bulunan ipi çözdü. Plânör ha Yada kaldı. Yanımda buluna bir tây. Yare zabiti havadaki bembeyaz motör- Süz tayyareyi göstererek; — İçinde meşhur havâda kalma ye. korunu kıran ÂM Yıldız var... “de Şimdi akrobatik uçuşlar yapacak... Genç Türk havacısı biraz sonra be- | Yaz tayyaresile akrobatik uçuşlara baş- ladı. İçinde hiç bir motör bulunmı- Yan ve birkaç tahtanın biribirine ek- saylayı- İenmesinden vücüde gelen bu büsit ha- Ya. vasıtasına ÂH Yıldız âdeta cn ver- Muharririmiz, bayan Nakiye ile di. Baş aşağı, ters olarak öyle uçuş- ları yardı ki ben yerde onu seyreder- ken heyecanlar geçiriyorum. Dimdik inişleri, attığı taklalar insana altında- ki âletin hiç motörsüz bir vasıta oldu- ğuna inandıramıyacak kadar fevkalâ- de idi. a Yanımda iki havacı biribirlerine Âli Yıldız hakkında izahat veriyorlar: — Biliyorsun... Âli Yıldız plânörle havada kalma rekorunu kırdı. 18 saat havada kaldı. Daha fazla kalacaktı. Fakat plânürleri havada tutan müsaid | rüzgârlar kesildi. Zaten rekorunu kır. | mıştı. Yere indi. Bir müddet sonra mü-! sald rüzgârlar başladı. Ve bu rüzgârlar kirk saat devam etti. Âli Yıldız rüzgâr | kesilip yere inmeğe . mecbur olduğu için, rekor kırdığı halde, havada daha fazla kalamadığından gözleri yaşara- cak kadar müteessir oldu. Bu gençte. | ki meslek aşkını düşününüz. İ Biraz sonra bu mesleğine âşık hava- cının plânörü yere indi. Motörsüz tay- yareden mahcup, mütevazi tavırlı, u- fak tefek, yaptığını hiçe sayan gayet genç bir adam indi. Genç tayyareci hakkında biri izahat | verirken: — 450 metre süratle gitliği oluyor!.. diyor... 450 metre sürati düşününüz, Bayan Nakiye: — Tik defa plânör uçuşları sey- rediyorduk. Motörsüz tayyarenin 14 | metre gittiğini görünce sevincimizden avuçlarımız acıyacak kadar sikışlamış- | tık. Aradan gayet kısa bir zaman geç- ti. Şimdi 14 metre değil, havada 18 sa- at kalıyoruz. Tepemizden bembeyaz dört beş paraşüt süzülüyor. Bir sani- ye bile tereddüd göstermeden kendile. rini yüzlerce metreden fırlatanlar ara- sında genç kızlar da var... Geniş para- şütlerin altında sanki çocukluklarında, bahçelerine kurdukları salıncakta imiş. ler gibi müsterih, sallana sallana indiler. Hiç birinde en küçük bir heye. | can, en küçük bir telâş eseri görmek kabil değil... Bir aralık bayan Nakiye soruyor: — Tayyare ile Eskişehire gider mi. siniz? Biz gidiyoruz. Zaten burada Uçmuyan, ayağı yer. | | zim havacılarımız maharetleri bir plânör uçuşa hazırlanırken den kesilmiyen kimse olmadığını gö- Tünce ben de uçmak için vesile arıyor- dum. Hele talihime uçmak için bir de ağır bombardıman çıkınca dayanama- dım. Çünkü gerek Türkiyede, gerek başka yerlerde, Amerikada birkaç defa yolcu tayyaresine binmek nasip olmuş- tu. En sön sistemde bir ağır bombar- dıman tayyaresile seyahat etmek fir. satı insanın hayatında öyle kolay ko- Jay ele geçmezi Biraz sonra bayan Nakiye başına başlığı, gözünde gözlüğü, tayyareci ki- yefetile küçük avcı tayyarelerine doğ- ru ilerliyordu. — Kıyafetiniz pek güzel.. dedim, tay yare size yakışıyor... «'IYirk kadınına en ziyade yakışan kıyafetferden biri de tayyareci elbise- sidir... Bir delikten ağır bombardıman tay» yaresine girdik. Pilotumuz gayet ma“ hir yüzbaşı Bahri Sumar... Bu muaz- zam tayyarenin içi de görülecek şey. Bir yazı gözüme İlişiyor: «Mecburi va- Zziyetlerde çıkılacak kapı..» Fakat bi- saye- sinde hiç bir zaman bu kapıya müra- caat lüzumunu hissetmiyeceklerdir... Tayyaremizin yerde bıraktığı gölge bir dağdan, öteki dağa koşuyor. Bir i dağı seyretmeden), ötekini aşıyoruz. Al. tımızdaki demiryolu üzerinde bir tren bize bir tırtıl böceği yavaşlığile ilerli- yor gibi geliyor. Yerde yürüyenlerin yas Yaşlığına bakıyor ve onlara hakikaten acıyoruz. Pilotumuz parmağile, tayyaremizin süratini gösteren âleti işaret ediyor. Bakıyorum. 225 kilometre... Evet sa- atte iki yüz yirmi beş Kilometre... Bir müddet sonra Eskişehir altımız- da göründü. Askeri tayyare mektebi. nin önünde yere indik. «İnsan oğlu, kuş misali» darbı meselini âdeta hare- ketlerimizle isbat etmiştik. Birkaç da- kika evvel nerede idik? Şimdi nerede- yiz? Yanımda yürüyen meşhur bir pilot: — Bu birşey değil... Biz geçenlerde İzmirde kahvaltımızı ettik. Kalktık. Bitlise gittik. Orada öğle yemeğimizi yedik, Sürdde bir çay içtik ve tekrar İz- mire döndük. Daha da akşama kadar epey vaktimiz vardı. Başka bir tayyareci anlatıyor! — Karadeniz sahillerine çıktık, ora- dan Ege denizi sahillerine indik, Ak- deniz sahillerine uzandık. Şöyle bir tur yaptık. Tekrar İzmire döndük. Bu seyahat ne kadar tuttu, biliyor musu- nuz? 'Tamam yedi saat.. Eskişehir tayyare karargâhında bizi, dünyanın en nazik adamları olan hava- cilar, karşıladı. Tayyare mektebi mü- dürü yarbay İhsan Esiner bize yüksek havacılık mektebini gezdirdi. Gene tay- yarelerimize bindik, Filo halinde yola çıktık. Biraz sonra İnönündeyiz... Eskişehir havacılık mektebinde gör- düklerimi, İnönü kampındaki gece ha- yatını, kamphlardan ayrılmamızı ge. lecek yazmada anlatacağım. İükmet Feridun Es Sahe 7 İzmirin kurtuluşu bugün nasıl tesid edilecek? izmirde bugün zafer alayı yapılacak, halk Mahmedciklerin üzerine çiçekler, konfetler serpecek Fuar bu sene emsalsiz bir muvaffakıyet kazandı. Evvelki güne kadar 350,000 kişi ziyaret etti A MULTURPARMe * — şe Yukanda suni gölden paraşüt kulesinin görünüşü, aşağıda fuarın Lozan kapısının gece manzarası İzmir 8 (Akşam) — İzmir fuarın siyaret edenlerin sayısı 350,000i bul- muştur. İzmirin kurtuluş bayramına tesadüf eden yarınki 9 eylülde fuar ziyaretçilerinin bir milyona baliğ ola- cağı tahmin edilmektedir. Her yil 9 eylülde İzmirde yapılan büyük kur- tuluş bayramını daha parlak şekilde kutlamak için C. H. P. İzmir başkan- lığı tarafından zengin bir program hazırlanmıştır. Bu programa göre sabahleyin Şehitler mevkiinde İs- mirin istirdadı esnasında ermenilerin attığı kurşunlarla şehit düşen üç Mehmedcik namına dikilen âbide et- rafında toplanılacak, nutuklar söy- lenecek, bu meydanda toplanacak as- kerlerimiz üç koldan İzmire girecek, tasihi günü tanzir edeceklerdir. Saat onda kışalya ve hükümet ko- nağına törenle bayrak çekilecek, bü- yük gün, bütün heyecan ve azamatile yaşanacaktır. İzmirliler, Kurtarıcı Mehmedciklerin yollarına çiçekler serpecek, Üzerlerine konfeti, serpan- ten atacaklardır. öğleden sonra bü- yük bir zafer alayı yapılacaktır, Za- fer alayında Parti, Belediye, cemi- yetler, mektepler, halk, işçiler ve kazalardan gelecek heyetler yer ala- caklardır. 9 eylülde şanlı donanmamız da Ege denizinde yapacağı. talim ve terbiye hareketlerinden dönerek limanımıza demirliyecektir. İki yıldanberi do nanmamıza hasret çeken İzmrililer, bu defa hasretlerini gidereceklerdir. Bütün Ege halkı, donanmaımzı gör- mek ve ziyaret etmek için İzmire gel- mişlerdir. İzmir fuarı, bu yıl yalnız İzmire değil, bütün Ege mmtakasına pek büyük faydalar temin etmiştir. Bir isühlâk merkezi haline gelen İzmir de, başka yıllara nazaran çok fazla bir kalabalık göze çarpmaktadır. Fuar, memlekette iç turizmi başlı ha- şma canlandıran bir eser olmuştur. Bu seneki fuann geçen yıllardan üstünlüğünü bütün ziyaretçiler iti raf etmektedirler. Bir çok Avrupa fuarlarından üstün olduğu kabul edilen İzmir fuarı, her gün, bilhassa geceleri ol binlerce ziyaretçi taralın- dan r, Geceleri renk ve aydınlık içinde emsalsiz bir manzar: arseden fuar sahasından sabahın saat ikisine, üçüne kadar ayrılmı yanlar pek çoktur. Belediye ve fuar komitesi reisi Dr. B. Behçet Uz fuar açıldıktan sonra da daha mütekâmil bir çehre alma- sı, ziyaretçilerin her cihetçe memnun kalması için çok yerinde tedbirler aldırmakta devam ediyor. Fuarda muvaffak olan ekspozanlara verile cek altın, gümüş ve bronz madalya- ları alacak. olanları tesbit etmek Üze- ve bir jüri heyeti çalışmağa başla“ mıştır, Bursa havluları Tıpkı kumaşlar gibi standar- dize edilecek Bursa (Akşam) — Bursa havlula- nn muayyen tiplere irca eğerek karışıklığın, fena boya Kullanmanın ve gayri meşru rekabetin önüne geç- mek üzere bir havlu standardı tesis için, Ticaret odamız şebbüse girişmiştir. Bursa havlularının lar gibi standardize Bursa havlucularını çok sevindirmiş ve teşebbüs büyük bir alâka ile kar- şlanmıştır. İlk ihzari toplantı Tica» ret odasında yapılarak (teşebbüsün esası İzah edilmiştir. Havlucular bu günler zarfında aralarında bir içtima yaparak bir komisyon ayıracaklardır. Müteakiben yine Ticaret odasında umumi bir toplantı yapılacak ve bu toplantıya tezgâh sahiplerile işçiler de iştirak edeceklerdir Nizamname komisyonu projesini hazırladıktan sonra keyfiyet İktisad Vekâletine arzedilecek ve nizamna- menin hükümetçe tasvibinin temini mühim bir te- Pek ziyade müşkil bir buhran ge çirmekle olan bu yerli ve güzel sana- tır, bu suretle yeniden ve tekrar camlanacağı ümid -edilmekledir. ni Ea e