vi — Ml rü Eski ve yeni Istanbul AKSAM venle zindandan kaçan sefir Üçüncü Mustafa zamanında Rusyaya niçin harp ilân edildi ve Rus elçisi Yedikuleye nasıl atıldı? Sehrimizin geçen asırlardaki tarihi Yktasından birinci derecede ehemmi- Yeti bir mahal olan Yedikulenin türlü NIN ranooralarım anlattım. Artık bu “İYİ bitiriyorum. Fakat tablonun ta- atı olması için ecnebi sefirlerin de Mal hapsedildiğini hikâye etmeden Üilepin. “» Türlü türlü efsaneler vardır. Hattâ yea kalenin bekçiliğini edenler bile Yaretçilere anlatırlar: Burada mahpus olan elçilerden Biriz *— Hastalandım, ölüyorum!» diye T yollamış. :, Kendi milletinden bir hekim mua- €derek: ema, havasına ihtiyacı var! - “Tabiatile ecnebinin ölmesi de isten- id.” Onun için mahpusu, Yedikulenin tn yanındaki mermer kuleye naklet- iğ Tâ üstte ve Marmaraya hazır İ pu, pencere önünde oturmağa başla- | , $ Fakat ayni tabip ikinei bir mun- $öyle demiş: *— İyi olması için bol bol makarna | mesi lâzım... em Siyaseten mahzur yoktur!» - di Sey da izin vermişler amma, mah- zuhur etmiş! “Zira, sefaret binasında koskoca bir tayin makarna pişmiş. Mermer ku- Gönderilmiş. Muhafızlar kepçeyi daldırarak muayene etmişler. İçinde he Amma da uzun uzun, kesmeden, Pişiriyorsunuz! - demiş, R.— Evet... Aşçıbaşımız gayet usta» « Bizde de marifet, bu yemeği böy- * pişrimek, k ami içeri bırakilmış. Fakat me- ig Alt kısmında makamaya ben- bir gp ten yapılmış, yağı bulanmış vap, P Merdivenin muhtelif parçaları ları bi Odada sefir ve adamları"bun- Mon İribirine güzeleene eklemişler... İl saati beklemişler. O satte de, bi ğe kürek çekerek kulenin al- Kilim işler; binip kaçmışlar...» Li m €fsane... Fakat güzel bir ro- Yahud tiyatro ve sinema sahnesi ek cinsten... işi, akkak olan birşey varsa, bütün ve İmtidadınca, bilhassa ön yedinci | iğ #ekizinci asırlarda, Yedikulenin | dağ telif meşhur ecnebilere maâhpes ol“ Uyg ar. Bunlardan bir tanesini , -me- Biri er'in fransızca tercümesi. Sü” inci cild 180 İnci ve 450 inci ve Yak tI takip eden sahifelerinden ala- » * dercediyorum (1) ... t 4. Güncü Mustafa devrindeyiz, kgvletin en son büyük vezirlerinden Yur. paşa vefat etmiş bulunu- * İdare âviz sadrazamların ellerine Ge ir. Şimdi de Hamza paşa ismin- #ski silihtarlardan biri, Aydın vali» getirilmiş bulunuyor. Gerçi hgs, fakat mütekebbir, kaba... Ay- say anda da müsrif... Halbuki padi- Oldukça hisabiliğile meşhur... Bu değ © anlaşamıyacaklardır. Kısa müd- a #adarel makamını işgalden sonra, > nefyedilecektir. | il Senesinin 4 teşrinisani günü A toplanarak, Polonyayı istilâ eden | tm karşı muharebe etmenin 1â- Olup olmadığını müzakere etti, İş, flar, Türk topraklarına sığınan» | AR hududlarımıza kadar takibe" Bin lardi. Kırım hanlarına aid bir DE, da yağma edilip yakılmıştı, tin Vlet böylelikle, müsalâha şartları- | ya, allmuş olduğunu görüyordu. » Rusyaya karşı harbi meşru say- kikin, sadrazam yeni olduğu için “lçisi Obreskof'la henüz görüşeme- Yayı; Ona şunun söylenmesine karar gi T sandal yanaşmış. Aşağıya sü- | | ! «Bulhün devam edebilmesi için, Rus- yanın müttefikleri olan Danimarka, Prusya, İngiltere ve İsveç, bundan son» ceğine, ve kuvvetlerini bu memleket- ten çekeceğine; Polonyanın hiç bir şe- kilde hürriyetine mâni olmıyacağına dair tekeffül etmelidir.» Aksi takdirde, devletin Rusyaya ilânı harbe katiyetle karar verdiği elçiye bil dirilecek. Rus sefiri, eylül sonlarına doğru, Hamra paşaya haber göndererek ken- disile hafi şek'ide görüşmek istediğini bildirmişti. Lâkin, Obreskof'a ancak Divan huzuruna kabul edileceği cevabı verildi. O da, maiyetinde büyük bir heyetle, yeni sadrazamı bu mevkie ta» yininden dolayı tebrik etmek maksâa- dile öğleden evvel on bire doğru Divana geldi. Kendisini, yarım saat kadar misafir odasında beklettiler. Derker, malyetin- den kim arzu ettiyse onların hepsile birlikte Divana alındı. Divanda, devle- tin başlıca simaları, sadrazamın pek çok adamları hazır bulunuyordu. Hamza paşa, elçinin kendini tebrike geldiğini ve iki ipmaratorluk arasın. da iyi münasebatın devammna dair temennilerini arzedeceğini biliyordu. Lâkin, paşa, istihfafkâr bir vaziyette, ayaklarını uzatmış bir şekilde, ayağa kalkmaksızın yerinden kımıldamak- sızın karşıladı. Sefir, söze başladı. Fakat baş vezir onun lâfını ansızın ortada keserek: — Seni buraya niçin getirttiğimi bili. yor musun? - diye sordu. - Hayli za- mandir sürüncemede kalan bir işi so- nuna erdirmek için! Şimdiye kadar re is efendi ile (Hariciye nazırı ile) uzun uzadıya konuşmuşsunuz. Fakat hepsi boş Tâflar, boş vaidler... Koynundan bir kâğıd çıkararak: — Nişancı paşa ile anlaştığınıza dair işte burada imzanız var... Hani Lehis- tan topraklarına askerleriniz geçmiye- cekti? Hani oradaki askerlerinizin ye- künu 7000 adedinden fazla olmuyacaktı? Hani top bulundurmıyacaktınız? Şim- di ise Polonyada 30,000 askeriniz var. Sefir: — Hakkınız var... - dedi, « Şerait ica- bı yedi bin adedini aştık. , — Şimdiki yekün ne kadar? — Takrihen 25000 kişi, — Alçak! Hanis!.. Sözünde durma- dığını itiraf ediyorsun demek? As- | kerlerinizin orada yaptıkları hebaset- lerden İnsanlık nana utanmıyor mus sunuz? Sefir, bazı şeyler kekelemek istedi. Sadrazam: — Bütün bunları bırak! » dedi. « As- kerleriniz Polonyadan ne vakit çekile- cek? — Ne zaman İş biterse? — Bu söz bizim için birşey ifade et- mez... Şeraite riayet edeceğinize dair imza ver... Müttefikleriniz olan sefirles ri de kefil göster. — Merkeze yazarım... Prusya sefiri de kefil olur sanırım... > — Sen benim söylediğimi işitmiyor- sun galiba... Merkeze yazıp da cevap beklemekten bahsetmiyorum... Şimdi hemen imza ve kefalet istiyorum... Biz bu usullerin hepsini iyi öğrendik... — Bütün yapabileceğim sefirlere iş- lerimiz bitince askerimizi çekeceğmize dair kefalet verdirmektir, Daha fazla» sını vadedemem... — Öyleyse na mağlüp padişahımız efendimiz hazretlerinin size ilânı harp |! elmek mevkiinde olduğunu bildiririm, Haydi git! Onun emirlerini öteki dal- rede bekle... Bu sözler üzerine başka birşey ko- nuşulmadı. (2) Sefir, misafir odasına geçti. Hükümetin tercümanı kendisine tekrar gelerek, veziriazamın istediği ş8- kilde bir taahhüd verip veremiyeceğini sordu. Elçi, bunun gayri kabil olduğu- nu söyledi, S Hamza paşa bu cevabı aldıktan son» ra Divanda konuşulanların raporunu hazırladı. Bütün bu müzakereler öğle- den sonra üçe kadar devam etmiştir. Padişaha keyfiyet arzolunup cevabı da geldikten sonra, veziriazam muha- fıslarının başı olan Muhzır ağa, Rus sefaretinde tavzif edilmiş, yeniçerileri çağırdı. Artık vazifeleri nihayet buldu. Eu için gidebileceklerini söyledi. Sefi- rin maiyetini de muhtelif odalara da- ğıttılar ve beklemelerini söylediler. At- larını, Beyoğlundaki evine yolladılar, Bülün bunlardan sonra da, tercüman. la teşrifatçı efendi padişahın ferma» nını elçiye bildirmek üzere misafir oda- sına girdi: — Yedikulede mahpus kalacaksınız. — Buna inkiyad ediyorum. Fakat be- nimle artık hiç bir müzakereye girişile- mez. Çünkü vazifem sukut etmiş bulu. nuyor. Birşey yapamam. Biran durduktan sonra: — Adamlarımdan bazılarının da ya» nıma verilmesini istiyorum. — On kişi alabilirsiniz. Sefir iki tercüman, bir kâtip, yedi hizmetkâr seçti, Maiyetinden diğerle- ri küçük rütbeli zabitlerin refakatin- de Beyoğluna yollandı. Obreskof, kendi atına bindi. Mahpus. Tuk arkadaşlarile birlikte Muhar ağar nın ve bir yeniçeri müfrozesinin refa- katinde Yedikule yolunu tuttu. Sefir, - bu serinin diğer bir yazısın. da tasvir edilmiş olan - o havasız ve rütubetli odaya kapatılmış, vaziyetinin fena olduğunu ileri sürerek şikâyette bulunmuştur. Başka müracaatlarında da ufak tefek talebleri is'af edildiği İçin bir seferinde teşekkür etmiştir. ğ ..» İlân şeklini tasvir ettiğimiz bu har- bin cereyanına ve neticesine gelince; 'Türk ordusu birkaç defa muzaffer ol- makla beraber, birçok yerlerde bozuldu. Ruslar, Baltık denizinde meydana ge- tirdikleri donanmayı Cebelüttarıktan geçirerek Akdenize yolladılar, Bir ta- raftan Kara muharebelerinde muvaf- fak olmakla beraber Çeşmede Osmanlı donanmasını mahvettiler, Bu esnada Yunanlılar da büyük ihtilâller çıkardı, Kırım Rüs ordusu tarafından işgal 6- dildi. Ve bütün bu elim hâdiseler esna- sında Üçüncü Mustafa öldü... “.$ Harp ilân edilince sefirleri böylece hapsetmek usulü bir müddet daha de- vam etmiş; ve nihayet Napolyonun ge nerallerinden olup İstanbulda sefir bu. Yunan Sebastiani'nin telkinatı üzerine kaldırılmıştır. Yedikule avlusuna girince, sol taraf- taki ilk kulenin dibinde bulunan eki. tabeler kapısında» bü ecnebi meşahirin duvara kazıdıkları yazlar hâlâ oku- nabilmektedir. Fakat bazılarının harf ve kelimeleri yarı yarıya bozulmuştur. Bunları belki de camekânlayıp muha- İaza altına almak, diğer müze eşyası- na olduğu gibi el sürdürmemek lâzım- dır. Halbuki her gelen bir kere parma- ğını dokunduruyor, Güneş ve rüzgür da diğer taraftan tahribatını yapmak- tadır. Yürük Çelebi kiracı bulmak için <Akşam» KÜÇÜK İLİNLARI'ndan isti. m fade ediniz. * X TTK rim Sahife 7 Dünyanın en güzel akarna kazanındakiipmerdi- Kızı Pariste seçildi Birinciliği kazanan Ellen Flouest henüz 19 yaşında sarışın bir kızdır bir müsabaka ya pılmış, buna on genç kız iştirak et- tertip etmişlerdir, Bu müsabaka- da matmazel Ek len Flouest namın- da bir Fransız ki- zı dünya güzeli ünvanını kazan- mıştır. ” Matmazel Ellen Fiouest 19 yaşın- da fevkalâde şirin ve sarışın bir kız. dır. < Dünyanın en güzel- kızı ünvar nıni kazanan maf mazel Ellen F'ou- est'e birçok filim edilmiş ve dünya» muyordum, Çünkü müsabakaya gi- ren bütün arkadaşlarım, biribirinden güzel ve cazip idiler. Bu muvaffakı- Matmazel Ellen Floucst yetten dolayı çok sevindiğimj saklıya- mam. İstikbal hakkındaki projelerima gelince, henüz kati surette tebellür etmiş bir fikrim yoktur. Birçok filim şirketleri ve müzikholler tarafından bana müteaddid teklifler yapıldı. Bun- ları tedkik ediyorum.» X Uludağda Dolubaba kampı çok rağbet görüyor Bursa (Akşam) — Uludağda her sene kurulan Dolubaba kampı bü- yük bir rağbet görmektedir. Kamp bu yıl bütün ihtiyaçları karşılıyacak şekilde tertib edilmiş ve çadırlar Çocuk Esirgeme kurumu ta- rafından hazırlanarak küçük bir fi atle istiyenlere kurulmuş olarak ve- rilmiştir. Kampı, kurum namına be- lediye reis muavini bayan Zehra Budunç idare etmektedir. Kampta her şeyden evvel büyük bir intizam ve temizlik göze çarp- maktadır. Âdeta belediyeli bir ma- halle gibi idare ediliyor. Elektrikçisi var, çöpçüsü Yar, kamp bürosu var ve bunları çevirmek için de bir tali- mainamesi var. Bazı aileler hususi çadırlar kur. muşlardır. Bunlar arasında fevkalâ- de mazbut, gayet tertibli, hemen he- men evden farksız olanları derhal göze çarpıyor. Kampın elektriği bir motörle muntazaman temin edilmiştir. Muh- telif yerlere umumi helâlar, çeşme- ler yaptırılmıştır. Bir kantin ile bir de jandarma karakolu tesis edik miştir. 'Kamptaki ailelerden işi gücü olan- lar için şehirle Dolubaba arasında sabah, akşam otobüs işletiliyor. Bu otobüsler adam başına otuz kuruş alıyorlar. Kamp halkını eğlendirmek için danslı eğlenceler tertib edilmektedir. Isteyen ailelere de ucuz bir ücret mukabilinde kurulmuş tertemiz çadırlar veriliyor f Bu hafta mehtablı lan eğlence çok weşeli olmuş ve şehir cazı geç vakte kadar dans etmek im- bir gecede yapı- kânını vermiştir. Bu eğlenceler pek ziyade rağbet görmekte ve böyle ge celer için bir çok kimse dağa çık- maktadır.