HER AKŞAM BİR HİKÂYE O gece biraz eğlenmek istiyordum. barın önünde durdum. Kapıda- ilânlara baktım. Ondan sonra ii girdim. MX Salona şöyle bir göz gezdiriyor- "dum. Birdenbire köşede bir minsada im Ali gözüme ilişti, Yanihda iki kadınla, orta yaşlı, sarışın bir dehşetle baktı. ali emlesinden aşağı düştü#Yere boy» İuboyuna uzandı. b Etraftan telâşla koşuştuları» — Bayıldı... Bayıldı!.. Seslefi yük- iseldi. Tabii ben de hemen arkadaşı- “man yanına koştum. Alinin yüzüne su filân serptiler. Biraz sonra 270 yalı kendisine geldi. Şaşkin şaşkın Şetrâfina bakınırken beni gördü. He- #men elime yapıştı. Sordum: — Ne oldun Ali? — Bilmem... Üzerime bir fenalık geldi. Kendimi kaybettim. Düşüp ba- yılmışım... Fakat sen nerede İdin? Ben bayılmadan evvel seni görme- . Bara henüz giriyordum. MW Birdenbire senin masana gözüm (liş- ti. Yanındaki sarışın adamla bir geyler konuştun. Ondan sonra düşüp bâyıldın... Ali: © — Aman kardeşim... dedi, evvelâ © sen bana 25 lira ödünç verde.:. On- i dün sonra sana gayet meraklı bir hi- © kâye anlatayım... G Alinin borcuna sadık bir adam olduğunu bildiğim için hemen çıka- #rıp istediği 25 lirayı verdim. Arkada- # şim garsonu çağırdı: — Al şu parayı... dedi, zaten hesa- bımiz 24 lira 45 kuruş... Üst tara da senin olsun... Ali hesabını temizledikten sonra evvelce masasında oturan iki genç artiste veda etti Bayıimadan evvel kendisile konuşan sarışın adama da soğuk bir selâm verdi. Bundan sön- Ta” beraber bardan çıktık. N Yolda anlatmağa başladı; — Azizim... Eğer sen bara beş da- kika evvel gelmiş olsaydın ben belki de öyle herkesin içinde eşırak!» di- W ye düşüp bayılmıyacaktım. Bu gece başıma gelenleri sana bi- rer birer anlatsam (halime “acırsın. “Biliyorsun ben yazı geçirmek için i Adaya taşındım. İstanbula binde bir # iniyorum. Fakat ber İstanbula ini- i #imde de biraz eğlenmek, biraz mu- İ Biki dinlemek, tatlı bir kaç sâat ge- girmek isterim * Bu ükşamda Adadan İstanbula İndim. İşte bu bayıldığım bara git- " tim. Bir aralık gözüme esmer uzun W boylu güzel bir kadın ilişti. * Kendisi barda artisttir. Aramızdada hafif tertib bir ahbablık vardır. Evvelâ dans ettik. Sonra bu güzel artist kadını masama davet ettim. — Ne içersiniz? diye sordum. Canı şarab istiyormuş. Bir şişe be- yaz, buzlu şarab getirttim. Doğrusu bu esmer kadının iri gözleri fevkalâ- de güzeldi. Sonra öyle cana yakın, sıcak bakışları vardı ki ona biraz sonra mâsamız donanmıştı. “Yiyor, içiyor, gülüyor, dans ediyor, eğieniyorduk. Bir aralık yanımdaki * #stedi. — Vereyim!. diyerek elimi iç c6- bime attım. Çünkü iç cebimdeki cüzdanımda kartvizitlerim vardı. Fakat elimi cebime atar atmaz şâ- şırdım kaldım. Cüzdanım yoktu. Öteki cebime baktım. yok..< Eyrah- lar olsun... O zaman hatırladım. Cüzdanım öteki elbisemde kalmıştı. «Adadan İstanbul ininceye kadar bunun nasıl farkına varmadın?» di- yeceksin değil mi? Benim bir aylık karnem vardır. Bunun için her gün vapura para vermem... Ondan sonra çeblerimde bir kaç kuruş bozukluk para vardı. Bara gleinceye kadar da bunları sar- fetmiştim. Cüzdanım cebmide olma- dığı halde bara geldiğimin hiç far. kında değildim. Şimdi ne yapacak- W para bulabilirdim? Yanımdaki kadın bir aralık; esmer kadın benim bir kartvizitimi | — Ne düşünüyorsunuz? diye sor- du. Hemen kendimi topladım: — Hiç... Hiç bir şey düşünmüyo- rum. Bilirsin ya... Ben hayatta, para işlerinde dehşetli ulangaç bir ada- mamdır. Öyle önüme gelen insandan da para istiyemem. İşte tam bu aralık karşıdaki ma- gözüme ilişti, biraz evvel konuştuğum sarışın adam... Cemali görünce içime Su ser- pildi. Çünkü bundan bir kaç ay ev- vel Cemale dört beş kere ödünç para vermiştim. Şimdi Cemalin işlerinin iyi gittiğini haber alıyordum. Ce- malden, kendisine verdiğim ödünç paraları istemeğe karar verdim. Cemalin yanında da bir bar ar- tisti vardı. Arkadaşım uzaktan beni görünce memnun memnun gülümsedi, Hemen yanıma yaklaştı: O kardeşim... Sana “burada Tasgelmem ne kadarda iyi oldu... diyerek elime sarıldı. Sonra da ilâ- ve ettir — Eğer sizi rahatsız etmezsem be- nim yanımdaki arkadaşımla bera- ber masanıza gelelim... Zatön oda barın artistlerinden... Hep birlikte eğleniriz... Ben hemen cevab verdim: — Tabii... Tabii. O Buyrunuz.. Yanındaki arkadaşını da getir... Hep birlikte daha güzel eğleniriz, Ben de menundum. Artık para için korkacak bir şey kalmamıştı. Biraz sonra Cemalle yanındaki bar artisti bizim masamıza geldiler, oturdular. Ben artık parayı düşünmediğim için onlara da öteberi ısmarlamağa baş- aldım. Nasıl olsa Cemalden 100 lira- dan fazla alacağım vardı. Nihayet garsonu çağırdım. Hesab istedim. Garson uzaklaşınca Cema- lin kulağına eğildim. — Cemal, dedim, galiba benim senden küçük bir alacağım vardı değil mi? Cemal gülümsedi, yavaş bir sesle: — Ben de şimdi sana ondan bal- sedecektim. Sana 110 lira borcum var... Fakat ben bu gece dehşetli müşkül bir vaziyete düştüm. Cebim- de bir buçuk lira olduğu halde bu- raya gelmiştim. Bu yanımdaki genç kadını eskidenberi tanırım. Ona ya- kalandım. Fakat bir buçuk lira İle bara oturmak istemiyordum. aKdın da «otur!» diye israr ediyordu. Seni görünce içim ferahladı. Kendi ken- dime: «Adam sen de dedim... Aliden bor çalırım» Sonra bütün borçları. mi he pbirden öderim... Kuzum Ali- ciğim... Bana 50 lira daha ödünç ver de... Sana olan borcum 160 lira olsun... Ben bu borçların hepsini birden öderim... Çünkü şimdi ancak bir buçuk lira var... Ve sana güve- nerek buraya oturdum! Cemalin bu sözü üzerine tavan kafama yıkıldı sandım. Başım dön- dü, döndü, döndü... Nihayet kendimi kaybettim. Bayıl. Hikmet Feridun Es Posta iftihadına dahil olmiyan ecnebi memleketler; Seneliği 3600, altı aylığı 1909, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk put göndermek lâzımdır. Cemaziyelâhir 26 — Buruhuzır 110 8. Imsak Güneş Öğle İkindi Yatsi E 840 1017 618 904 1200 139 Va. 3,20 S,SIZI7 1648 JOST 2036 İki şoförün kavgasi Galata taksisinde duran şoför Meh. tım? Gecenin bu saatinde kimden | medle Cevdet müşteri almak mesele sinden kavga etmişler, Cevdet, çakı ile Mehmedi yaralamıştır. ” 23 Akustos 938 Salı İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâk- la Türk musikisi, 1250: Havadis, 19,06: Plâkla Türk musikisi, 1330: Mahtelif plâk neşriyatı, 14: Bon. Akşam neşriyatı: 1 830: Hafif müzük Tepebaşı Belediye naklen, 19,15: Konferans: Fatih Halkevi nami- na - Nafi Moran — (Muhtelif milletlerde spor), 19,55: Borsa haberleri, 20: Saat ayarı: Grinviç rasathanesinden naklen, 2d: Suzan ve arkadaşları tarafından "Türk musikisi ve halk, şarkıları, 2040: Hava raporu, 2043: er Rıza Doğrul tarafından arabem söyler, 21: Sant ayarı: Orkestra: 1 - Drigo: Polonez, 2 - Tosti: Kunzone, 3 - Straus: Danüb blö vals, 2130: Settar Körmükçü ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarki- ları, 22,10: Opera ve operet parçaları (plâk), 2250: Son haberler ve ertesi gü- hün programı, 23: Saat ayan: Son. Ankara — Öğle neşriyatı: 1430: Kart. şık plâk neşriyatı, 14.50: Plâkla Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, 15,15: Ajans ha- berleri. Akşam neşriyatı: 1830; Plâk neşriyatı (Dans), 1945: Türk musikisi O(Hikmet Rıza), 20: Saat ayarı ve Arapça neşriyat, 20,15: Türk musikisi (Salâhaddin), 21: Keman 800 (Viyolonliat Necdet Atak), Stüdyo salon orkestrası: 1 - Miçheli: Serenata Spagnola, 2 - Waldemar Gibish: Ich hap elnen sehwips, 3 - Hans Busch: Ein Oruss an Johanni, 4 - Yelman; Die Fasehingsfee, 22: Ajans haberleri, 22,15: Son. Avrupa İstasyonları Saat 20 de Berlin 20 Salzburgdan naklen Verdi'nin «Fülstoff. operası — Bresiav 20 fanfar musikisi — Kolonya 20 Liszt'in piyano ve orkestra konseri (pliâkla) — Leipsig 20 muhtelif şen musiki — Ştuttgart 20 plâkla muhtelif musiki — Athlone 20,29 piyano — Belgrad 2) gramofon, 2030 milli havalar — Beromünster 20,10 plâk- ln İsviçre havaları ve koro — Droltvich 30,15 hafif musiki — Florans 20 konser, 20.20 mandolin konseri — Helsingfors 20.55 Mozart konseri — Hilversum 2041 - 22,10 şen musiki programı — Kaschau 2025 fanfar konseri — Londrr (Reg) 20 hafif kuartet musikisi — Milâno 2040 konser — Oslo 20,16 Norveç muslkisi — Paris 20 piyano, 20/15 gramolon — Prg 20 şarkı ve salon orkestrası — Prag Iİ Romansları 2030 - 2115 yaz Rapsodi ile Sehumann'ın eserleri — Stokholm 20,15 şarkılar ve hafif musiki — Varşora 2) opera Saat 21de Berlin 21 Verdünin Fulstoff operasını devam — Deutechlands 2115 Wagner gecesi — Hamburg 21,10 muhtelif opera parçaları — Kolonya 2130 dans havala- nı — Münih 2150 Mozart konseri — Saarbrüsken 21,10 orkestra ve şarkı — Stuttgart 21,15 muhtelif konser — Viyana 21,10 senfonik konser — Athlone 2105 keman konseri, 2185 keman, Viyolonsel, Bükreş 2145 senfonik konser — Hal- singtors 2155 Mozart konseri — Hil versum II 2130 şarkı — Londra (Reg) 21 senfonik orkestra Konseri — Lyon 3130 - 2230 konser — Paris 21/16 oda musikisi — Paris (Eiffel) 2130 - 23,30 or- kestra konseri — Sofya 21,15 hafif musi- ki — Sottens 21 Rus musikisi — Stokholm. 2145 - 2240 orkestra kanseri, Saat 22de Berlin, operaya devam — Deutarhlanda, Wagner gecesine devam — Hamburg, Saat 23 de Berlin 23 Verdi'nin operasına devâm — Deutschlands 23.39 piyâno ve koman mu- sikisi — Hamburg 23,30 dans musikisi — dans musikisine devam Piyanoda Prof, George Markovitseh, 2115: DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No. 9$ Halk o gün güçlükle dağıtılmış, fakat Aryüsün akibeti anlaşılamamıştı Diyerek, muhafız askerlerini deli- kanlının üzerine saldırdılar. Zaten başka türlü de yapamazlardı. Eğer Romeos'u o anda öldürmemiş ol salardı, kargaşalık artacak, hadise büyüyecek ve halk ile asker birbiri- ne girecekti. Bizanslılar çok mübalâğacı bir mnilletti, Baba Yorgonun ölüm hadi- sesini bir ihtilği vakası gibi büyüt müşlerdi, Asker, halkı dağıtırken: — Adaletsizlik, haksızlık yüzün- Diye bağrışanların sayısı artıyor- du. O gün Aryüs idamdan kurtulmuş- tu. Fakat Bizanslılardan üç kurban gitti: Baba Yorgo. oğlu Romeos ve cellâd... Kalabalık dağılmıştı. Herkes ken- di semtinde birbirine: *— Acaba yarın me olacak?! Ar- yüsü tekrar «İdam kütüğüs ne götü- recekler mi? Diye soruyordu. Halk tarafından cellâdın öldürüldüğü Bizans tarihin- de - Şarki Roma imparatorluğu zâ- manındanberi - ilk defa görülmüş hir hadise idi. (1) ç Anivas, imparatordan intikam almak mı istiyor? General Anivas, Fida'nın zindana atıldığı gündenberi imparatora düş- man olmuştu. Görünüşte sadık, fe- “dakârdı... Fakat, general sevgilisini düşündükçe imparatora kızıyor ve ondan öç almak için fırsat arıyordu. Fida güzel bir kadındı. İmparator onu generale çok mu görmüştü? İmparatorun generalden bir kadını esirgiyeceği akla gelemezdi. Çünkü Anivas bir kadınla değişilecek adam değildi. O bir kahramandı... Adı ve kahramanlıkları bütün Avrupâya yâ yılmıştı. İmparator en çok Fida'nın Atinadaki Lâlinlere hafiyelik yaptı- ğından şüpheleniyordu. Hattâ onu zindana da bu şüphe üzerine attır. muşta, Fida bir kaç kere imparatora: — Ben yurdunuz için zararlı bir kadın değilim... Beni haksız olarak zindanda tutuyorsunuz! Tarzında mektublar yazarak affı- ni istemişse de, Anivasın rakibi olan generl Teofilos; — Bu kadın bizi içimizden vur. mağa gelmiştir. Onu affederseniz, asker isyan eder. Diyerek Fida'nın zindanda kalma. sına yardım etmiş ve fırsat düştük. çe imparatora Anivas aleyhinde söz söylemekten de geri durmamıştı. Anivas, imparatora kin bağlamıştı. Bir gün Periklise: — Düşman kapımızda dururken, imparatorun bir kadınla bu kadar meşgul olmasının sebebini anlıyamı- yorum. Mihail benden bir kadını esirgiyecek kadar küçüldü mü? Demekten de çekinmemişti. Periklis şüphe yok ki generalin bu sözlerini imparatora yetiştirmek- te gecikmemişti. Mihail, memleket işlerinde tedbir alırken soğuk kanlı- lığını muhafaza eder ve mahrem duy- gularıni en. yakınlarına bile aç- mazdı. Anivas, imparator için bir tehlike olmuştu. Sekizinci Mihail bu ha ihtiyatlı davranmağa karar ver- MİştL General Anivasın bir eli orduda, bir elide sarayda idi. O her gece sa- 'rayda olup bitenleri haber alırdı. Za- ten Harikliyayi teşvik eden de o de ğil miydi? İstanbulda bulunan Venedik elçi- si, nihayet Anivası elde etmeğe, da- ha doğrusu maksadını ve sesisi hiç olmazsa ona duyurmağa muvaffak olmuştu. Anivas ve adamları el al- tından - odaya uydurulan bir başka anahtarla - Harikliyayı saraydan 'kaçırmışlar, halk arasına sokmuşlar- dı. Anivas, Harikliyaya gizli talimat vermişti, Rum dilberinin İfşa edece ği bir hakikati Anivas ta imparato- ra tasdik edecek, bu suretle hem Aryüs idamdan kurtulmuş, hem de Anivasın düşmanı olan Periklis yere vurulmuş olacaktı. General Anivas bundan sonra im- pâratoru da tehdid edecekti. Bu plânın tatbikini biraz daha sonraya bırakmıştı. — Hele şu korsanları limandan Anivas, Lâtinlerin Bizanstan uzak- Jaştınlmasında sekizinci Mihail ka» dar - hattâ belkide ondan daha fazla - yararlık göstermiş bir ku- mandandı. General Anivas Bizansta 1261 yılındanberi - imparator kadar değilse bile - ona yakın bir ihtişam ve debdebe içinde yaşardı. Mihail onun bu göz kamaştırıcı hayatından da şüpheleniyordu. Anivasın Bizans tahtında gözü yoktu, Halkın Mihnile ne kadar bağlı olduğunu görüyordu. Anivasın maksadı ordunun başında rakibsis kelmaktı. İşte Mihail ona bu fırsatı vermiyor, her zaman karşısına bir başka kumandan çıkarıyordu. Gene- ral Teofilosu da imparator bu mak- sadla himaye etmekte idi. Teofilos, Anivasın gölgesini bile görmek istemezdi. Her iki general de birbirinin düşmanıydı. İmparator, bu iki generalin aralarınm dalma gergin olmasını isterdi. Periklisin de bu gerginliği temin etmekte mühim rolü vardı. mıştı, Büsbütün af mı edilmişti? Yoksa idam hükmünün tatbiki mu- vakkaten teehhüre mi uğramıştı? Bunu bilen yoktu. Hariklianın söylemek istediği «hakikat» nedir? Harikliyayı imparstorun yanına götürdükleri zaman, prens Andronik te imparatorla birlikte taraçadan ba- kiyordu. Sekizinci Mihail, Harikliyayı sü- künetle karşılamıştı. Saray mensubları imparatorun bu hadiseye çok.hiddetlendiğini tahmin etmişlerdi. Halbuki imparator çok sakindi. Harikliyayı görünce: — Bana söylemek istediğin eha- kikat» | bu dakikaya kadar neden İfşa elmedin. diye sordu. Harikliya, prens Andronikin yü- züne bakarak; o | — Yanınıza gelmeğe fırsat ve im- kân o bulamamıştım, haşmetmeabi Beni hapsetınişler ve üzerimden ki Mitlemişlerdi, dedi. veliahd çıldırasıya 58- viyordu. Derhal gözlerini açarak ba- basına yaklaştı? — Sizin haberiniz ve iradeniz ol. madan, sarayda bir insanı nasıl hapsedebiliyorlar? imparator hiddetlendi: (Arkası var) (1) İmparator Zenon (474 - 491) dep- rinde Garb imparatorluğu düştükten öon-