sahife 6 Tavukçuluk Her iklimde yetiştirilmeğe elverişli, iri boylu Amerikan zeti ve 5 vk oldukça yumurtlayıcı ta- vuklardaydır. Brahmalar, her iklimde yetiştirilmeğe elverişli, iklim, gıda ve yem hususunda müşkütpesent olmıyan tavuklardandır, Brahmaların başlıca iki muhtelif tipi vardır: Biri açık renkli, tüylü, koyu renkli Brahmalardır. En makbulü açik renkli Brahmalardır, ki, bunların da açık sarı, beyazlı olanla- n vardır. Sirt tüyleri İle kuyruklarının uçları si- yah tüylerle kaplanmıştır. Boyunları çok kısa, başları küçük, ayakları yüksek ve Paçalıdırlar. Ayak kemikleri de oldukça kalındır. Muhtetif renkli olan Brahma tavukları, kan ve ırk itibarile ayni cinse alddirler. Brahmalarm horozları, resmimizde gö- rüldüğü gibi, tavuklarından daha boylu, daha iri ve gösterişlidirler, Horozun ibiği üç sıralı gül ibiklidir ve Çok küçüktür, Kulakları kırmızı küpeli- dir. Gözleri parlak kırmı, gözünün üst tüyleri de siyah ve âdeta bir kaşı andı- Kir.. Horozların yürüyüşleri çok gösteriş- Hidir. Tavukları da, tapkı horozların teşekkü. Mimi Andırır. Bittabi tavuklar horozlar- dan daha küçüktür. İbiği de keza pek küçük bir bezelyeye benzer. Onun için bu gibi tavuklara bezelye ibikli tavuklar ii- mini verirler. Brahmuaların tavukları, diğer cins ta- vukların en irisi ve en büyüğüdür. Bun- ların da boyun ve kuyruk tüylerinin uç tarafları siyahtır. Yani beyaz tüyler ara- sında siyah benekler bulunur. Çok gü- zel, şik ve gösterişli tavuklar oldukiarın- dan her meraklı kimsenin nazarı dik- katlerini celbeder ve sevilirler. Oldukça yumurtlayıcıdırlar da. Yumurtaların ka- buklarının rengi sarıdır. Etleri çok lezzetli, gevrek ve derisi de keza sarıdır. İyi bakılırsa horozları 8 - 7 kilo, tavukları da 4 - $ kilo gelir. Piliçleri iyi beslenirse 2 - 3 kilo gele- bilir. Amerikalılar, Bruhmaları, en 2iyi de etleri için beslerler. Binaenaleyh, Brahmalar evsafı hariciye itibarile hem süs ve hemde et cinsi taruklardandır. Kuluçka olmak kabiliyetleri de oldukça fazla ve mükemmeldir. Resmimiz Amerikan cinsi Brahmaların tavuk ve horozlarını göstermektedir. diğeri de | Çiçekçilik Bahçelerin güzel çiçekle- i rinden olan ve b umevsimler- de zarif çiçekler açan dalya- lar (yıldızlar) nasıl yetiştirilir? leri pek mühtelif- tr. Beyaz, kırmı- m, sarı, pembe ve- ya karışık renkli olanları da vatdır. Dalyaların, teselüb ve melezleme süyec- | sinde 150 - 200 muh! — 3 telif nevileri elde Dalyalar, bahçelerin duvar diplerine, Yol kenarlarına dikilesek olurlarsa hoş güzel manzarali çiçekleri ile bulundukla- rı yerleri mükemmel denecek bir şekilde erer Bundan başka, dalyalar demet, & imalinde çok elveş kler- bei rişli o çiçel Katmeri! dalyalardan kaklüs cinsleri pek makbuldür. Bundan başka, katmerti olan nevilerin cinsleri pek fazladır. Bun- lardan 0,75 - 145 metre boylanan Jüpiter, Leren, Buldönej, Jonnon, Kanari, San- Pareydir ih nevileri pek makbuldür. Katmersiz olanlardan 10 - 20 santi- metre kurunda çiçek açanlar vardır. Kaktüslerin bodur yetişen nevileri de olup bunlar da pek makbuldür. Yıldızlar, dalyalar çok kuvvetli toprak- ları severler ve toprağın da iyi hazırlan- ması, gübrelenmiş olması lâzımdır. İri ve gösterişli çiçekler elde etmek için topra- ğın killi, kumlu olması ve eski beygir | gübresi ile gübrelenmesi lâzumdır. Dalyalar; hazirandan itibaren teşrinle- re kadar muntazaman ve güzel çiçekler açarlar, Dalyaların bodur cinslerini sak- slara da dikmek kabildir. Yuvarlak top geklinde çiçek uçan nevileri pek mak- buldür. Yıldızlar, dalyalar şu şekilde yetiştiri. br: T — Tohumları iie, II — Yumruları Me, MI — Çelikleri ile, 1 — Tohumlarile yetiştirilmeğe, cak yeni çeşitler elde edileceği kii müracaat ocdilir. Tohumiar şu suretle oekilir. Çanak veya tava şeklindeki topraklara, martta tohumlar hafifça gömülmek suretile ektlirler, sula- nırlar. Çanaklara tohumlar ekildikten sonra, bunlar, cam çerçeveli kasalara, &- cak yastıklara konur ve toprağın içine saksılar gömülerek oturtulur. Çanskların üzerleri bir cam Jâvhn ile örtülür. To- vas humlar intuş edinceye kadar arasıra ça- | nakların sulanması lâzımdır. 3 - 4 yaprak olunca, bunlar yastıklara veya kasalara şaşırtılır, nakledilir. ol- madığı takdirde küçük saksılara diki- lirler, Bundan sonra, mayısta bir metre fası- lalarla, iyi hazırlanmış, bolca gübrelen- miş, bahçenin yarım gölgeli yerlerine di- kilirler. Bunlara bakılır, bolca sula- nırlara ayni sene Ssarlinda çiçekler açarlar. 11 — Yumru ile yetiştirmeğe gelince; tohumlar ile elde edilen çiçekler küçük olur ve üöncak bir çiçek açar. Halbuki yumrularia yetiştirilen dalyalar 2 - 6 çi- çek açabilirler, Dalyaların yumruları, se- rin toprakları sever, fakat çok ratıb, çok sulanan topruklerda yumrular çürür. Yumrular mart on beşten, nisan niha- yetine kadar dikilçbilirler. Temmuzda Bir gecenin romanı Yazan: Perihan Ömer Haldun sinirlenmiş gibi omuzlarmı kaldırarak; — Bilmem, dedi. Tam o sırada kapı çalınmıştı. Lâ- mia deli gibi dışarı fırıyacaktı. Her zamanki sakin balile gülümseyen Fe- rid göründü. Karısını alnından öpe- | rek: — Beni affet yavrucuğum seni bek- lettim. Fakat öyle mühim bir işim xardı ki bırakamazdım, dedi, Sonra Haldunu görerek ilâve etti: — Vay Haldun sen burada mısın? Nasıl oldu? Ne ise iyi tesadüf! Haydi çabuk giyin de yengeni baloya götür! Benim hiç halim yok. Lümla itiraz etmek istedi. O da git- mez memnuniyetle kocasının yanında kalabilirdi. Lâkin Perid sözünü kese- rek karısını göğsüne çekti, Kati bir sesle: — Olmaz, sen gitmelisin, dedi... Daha çok gençsin, ben artık yorul- dum, bıktım diye seni her zevkten mahrum etmeğe hakkım yok. Eğer inad edersen ben de giyinip gelmeğe mecbur olacağım. Halbuki bu benim iç'n öyle müşkül olacak ki... Hem biraz çalışmak istiyorum yavrücu- 'Tefrika No. 8 gum. Bilirsin çalışırken yapyalnız odama kapanırım, Nasıl olsa santlerce beraber olmuyacağız. Haydi Haldun gidip giyinsene! Haldun durmuş bakıyordu. Pek 2€- ki olmamasına rağmen ağabeysinin anlıyamadığnı o anlamıştı. Küçük yengesi şüphe ve ıztırab içinde bocalı- yordu. Halbuki Feridin gözlerinde hiç görmediği bir mâna, bir baba şefka- | ti vardı. Birden canlanmış gibi bağırdı: — Peki ağabey bir çeyrek sürmez hazırım. Otomobilde giderlerken kadın uta- narak sormuştu: — Bugün Feridin ne işi vardı, bili- yor musun? — Hayır. Dudaklarımı sıkarak susmuştu. Ne için olduğunu bilmeden içinde ağa- beysini çekiştirmek arzusu kımıldı- yordu. Bu arzudan biraz da ulanmış- ta. Olomobilden indiler, kalabalık sa- anlara girdiler, bir ##y konuşmuyor- lardı, İkisi de dalgındılar. Nihayet Haldun bir şey söylemiş olmak için: — Yenge, dedi, bir dans etmez misi- niz? İ an“ | Yabani meyva fidanlarına, bu mevsimde durgun göz veya yaprak aşısı nasıl vurulur? Tobumlarile yetiştirilen meyva fidanla» Ti ekseriyeti. yabeni olurlar, matlub ev- safı haiz meyva vermezler. Bunları ehli- leşiirmek için aşılanmaları lâzımdır. Genç yabani meyva fidanlarına, ba- zan başlısa ağaçların da dallarına tat- bik edilen aşı, göz veya yaprak aşısıdır. Göz aşısının yapıldığı mevsime göre: Ya sürgün göz aşısı veya durgun göz aşı- #1, tabiri diğerle, kör aşı namı verilir. Sürgün göz aşısı ilkbaharda, ağaçlara su yürümeğe başladığı zamanlarda yapı- ur. Durgun göz aşısı da yaz ortaların- dan eylül on beşine kadar yapılabilir. Binaenaleyh, en iyi durgun göz aşısı, şimdi, bu ayda yapılandır. Umumiyetle fidanlara göz aşısı daha evvel, ihtiyarer ağaçlara ise bi müddet daha sonr yapı- labilir. Bundan başka, barı ağaç cinslerine gö- re de, aşılaina bir sırayı takib eder. Me- selâ: Erik, armud, elma, ayva, zerdali, şeftali, idris, kiraz ağaçları gibi, İdris ve kiraz ağaçlarında veya fidan- larında usg diğerlerine nazaran daha fanldir. Bunun için bu gibi ağaçlarda yabani üzerine yapılacak T şeklindeki Yarığın başaşağı yapılması muvafık ola- cağı tecrübe İle anlaşılmıştır. Aşının devam edeceği müddet sarlın- da, yabani fidanların aşılanacağı taraf- İ Jarındaki dalların, uçları kesilmelidir ki, nusg İsaliyeti biraz azalmış olsun Aşının muvaffakıyetie yapılıp yapıla- mıyacağı, yabani fidanın kışır, kabuğu- nun odun kısmından kolaylıkla ayrılıp ayrimamasından belli olur. Ayni zaman- da kabuğun alt tarafının da nemli ol- masından anlaşılır Şayet aşılanacak kısmın kabuğu müş -| külâtla kalkıyorsa, fidanlar aşılanmaz- dan sekiz gün evvel bir iki defa bolca sulanır. Bununla beraber suya biraz da azotlu madeni gübrelerden konursa fay- dalı olur. Fidanın âşılanacak kısmı düz- gün olması şartlar. Gözleri alınıp yabaniler üzerine aşıla- nacak kalemlere gelince; Gözleri alına- cak kalemlerin iyi kemale gelmiş olması matlübdür. Kalemlerin üst gözlerle alt gözleri Geneeeee AREA EEEENERA RAE AEAAAAAA KANER insan gübresi şerbeti veya tavuk, kuş gübresi şerbeti e sulanırsa mükemmel iri çiçekler elde edilir. Eğer bir bahçe kovasi su içerisine bir kürek gübre ko- yup 2 - 3 gün halile bırakıp bu sn ile yıldızlar sulanacak olursa, çok güzel ve iri çiçekler elde edilir. Şerbet verilmez- den eyvel âdi su'ile sulanırsa daha İyi tesiri olur. Yumruların çok derin dikilmesi doğru değildir. Çiçekler kuruduktan sonra, her yumrulu çiçeklerde olduğu gibi, bunların da palalesleri (yumrular) topraktan çi- karılarak muhafazalı ve çok soğuk olmu- yan, don bulunmıyan yerlerde muhafaza edilmelidir, TI — Çelikleme ile üretmede serler ve- ya seak camekânlar lâzımdır. Şubatta yumrular sıcak yerlerde canladırılır, mey- dana gelen sürgünleri kaidesinden 3 - 5 santim boyunda kesilir. Bunlar ince kumlu funda toprağı mahlütile doldurul- müş küçük saksılara ekilir ve saksılar bir camia kapatılır. Dalma kapalı kalırlar, yalnız sulanacakları' vakit açılırlar. Bu süretle köklenen çelikler bahçenin münasib mahallerine usulü dairesinde di- kilirler, Resmimiz katmeri, güzel çiçekli bir yıl- dızı (dalyayı) göstermektedir. LE Yabani meyvalara yapılan dargun Göz aşısı Aşağıda, kullanılmaz, en muvafığı orta ta- raftaki gözlerdir. Kalemler o aşılanmazdan biraz evvel ağaçtan alınmamalıdır. Kalemler nemli yosun içine, en iyisi uçları 2 - 3 santim su içerisine batırılacak, suyu havi bir te- neko kutuya konmalı ve üzerleri örtül- melidir. Kalemlerdeki gözler daldan nasıl ayrimalı ve yabani dal üzerine nasıl yerleştirilmetidir? Kulemlerdeki görün 11/2 santimetre yukarısında çakı ile ufki bir çizgi yapılır, 2-2 12 uzunluğunda ve 4-5 milimetre Renişiiğinde göz kalemden ve bir mikdar odun kısmile çıkarılır. Göz üzerinde ince bir kısım başeb kısmının bulunmasında beis yoktur, bu kısmın kalınlığı 3 - 4 mi- limetre olabilir. Güzel odun kısmınm hemen altında, cersüme denilen öz bu- lunduğundan, odun kısmının tamamile çıkarılması atında, cersümeyi zedelemek ihtimali yardır. Bundan sarfı nazar et- mek lzımdır. Göz kalemden çıkartıdıktan sonra, gö- zün yaprak kursu kesilir ve resmimizin 1 numaralı kısmında görüldüğü gibi yal- nız sapı kesilir. Bundan sonra yabani dalın kök kıs- mından 10 - 12 santim yukarısından ve düzgün yüzünde 2 numaralı resimde gö- rüldüğü gibi T şeklinde, kışır üzerinde bir çizgi yapılır ve çakının kemik tıma- gile ağacın kabulu kaldırılır, Tesmi- mizin $ numaralı kisminda olduğu gibi göz bunun içine yerleştirilir. Gözün iyi- ce yerleşmesi için baş parmakla tazyik Dumaralı kısmında sörüimekiedir . Durgun göz aşılarında, aşılandıktan bir müddet sonra, şayet aşı —. ise, ufak bir dokunmukla sapı düşer. Sayi ape rak sapı düşmezse ve siyahlanmış ise, aşının tutmadığına hükmetmek Mazımdır. ra takdirde vakit kaybetmeden ve mev- sim geçmeden tekrar aşılamak lzumdır. Tulmuş İse on gün sonra aşi bağları- nin çözülmesi lâzımdır. Durgun gör aşı“ larında, fidanlar ertesi senenin ilkbaha- rında, fazla sürmezden evvel, don tehli- kesi kalklıklan sonra, aşıdan on sanlim Yukarısından kesilmeli, göz on beş san- tim sürünce dik olarak bağlanır ki, bu kısma tırnak deriz Tırnak üzerinde süren yapraklar, dal- lar, nusgun yukarı gitmesi için bir müd- det bırakılır ve on beş yirmi! gün sonra uçları koparılır. Aşı 30 - 35 santim olunca tirnak Üze- rindeki yabani sürgünlerin hepsi kesilir. Bilâhare tırnak ta kesilir ve on beş tem- muza kadar tırnak yarası da kapanmış olur. Bittabi bu müddete kadar sürgü- OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Sam fıstığı veya Anteb fustığı teksiri hakkında İzmir meyvacılarından, bay Mehmed Can Fidan: Mektubunuzu alâka ile okuduk. Gaze- temizin yirai yazıları hakkındaki sitayiş- kirane işarnıza teşekkür ederiz. Bir, deruhde ettiğimiz vazifenin ifasına ve muhterem okuyucularımızın istifadesine çalışıyoruz. Yazılarımızın çokluğu hasebile, Şam f1s- tağı hakkındaki sorgularınıza, ancak, kıs- men cevab verebiliyoruz. Şam fıstığı namile tanınmış, fakat as- lında Anteb fıstığı olan ve memleketimi- Zin bü pek kıymetil mahsulünün, memle- ketimizin milli ekonomist üzerinde oyna dığı rol hakikaten zikre şayandır. Yalnır, Anteb civarının takriben bir mliyon liralık ihracatı olan bu mahsulün, ayni mmtakalarda. 2 - 3 misline ifrağı kabil olabilecektir. Anteb fıstığı diğer bas si vilâyetlerimizde de yetiştirmek kabil teksirine müsald olduğu gibi, Siird, Dİ- yarbakır, Akâri, Mardin, Ul a Malatya, Silifke, Antalya, Konya vilâyet- lerimisin bazı yerlerinde de yetiştirmek mfmkün olacaktır. Muhterem, gayretli ve değerli Zirani Vekilimiz Kurdoğlu bay Fejğin, diğer iş- ler gibi, bn çok ekonomsn) işide ele alarak, âlâkadarları harekete getireceğine muhakkak nazarile bakılabilir Şam fıstığı teksiri hakkında gazetemiz- de mufassal izahat verilecektir. Binarna- aleyh, bir müddet daha intizar etmenizi tavsiye ederiz. Bay Keseryan, İstanbul: Mektubunuzu alâka ile okuduk. Büyük demir saksılar içinde bulunan Ilmon, por- takal, mandalina, ağaçlarnızın maruz kaldıklari felâketi teessürle oku- duk. Ağaçların voziyetlerini bizzat ma- hallinde görmedikçe, hastalığın sebebini söylemek kabil olamıyacağı gibi, buna karşı alınacak tedbirler hakkında da bir gey söylenemez. Ağaçları gördükten son- ra, bazı fenni tedbirlere müracaat ederek ağaçlarınızı büsbütün mahvolmaktan Kur- tarabileceğimizi zannederiz, İnsan gübresi hakkında Kasımpaşa, bay Muharrem Demire: Mektubunutun sorgularına, geçeli ta, kısmen cevab vermiştik; şimdi kalan sorgularınıza cevab veriyoruz: I — İnsan guübresi (kazurat) gübrele- rin en kıymetlisi ve en kuvvetlisidir. Bun- dan, bu şekilde istifade edebilirdiniz: İmkânı varsa, bunu, gübreyi, büyük de- mir veya tahta fıçlara koyunuz, su ile karıştırınız. Meselâ: Bir kısım gübreyi on kısım su ile karıştırmalı ve içerisine de bir mikdar sönmüş kireç koyup bir müd- det böyle fıçılarda bıraktıktan sonra, bu- mu tekrar yarı yarıya su İle karıştırarak, meyva ağaçlarına, çiçeklere, sebzelere ilh gibi, nebula verecek olursanız, tesirini ça- buk görürsünüz. Ezcümle zayıf fidanlara ve asmalara verirseniz çok faydası olur. Eğer bahçenizde bir havuz varsa, gübre- yi anun İçine koyunuz ve yukarıda izah ettiğimiz şekilde su De karıştırarak iste- diğiniz şekilde istimal edebilirsiniz. IU — Kır domatesleri şimdiden sonra kizarırlar, acele elmeyiniz. Yalnız su ye- rine, bunların Ma pm İçna olmaz. «iki Ça Sir an yerini butarı, Hiaamafih bir defa olarak bölea bir su vermekte mahzur yok- tar, bilâkis fayda vardır. Lâmfa İsteksiz bir hareketle kalk- mıştı. İşte o zaman, bu kadına ilk yaklaştığı anda içindeki belirsiz ağrı- nın sebebini Çılgıncasına seviyor ve onu herkesten | kiskanıyordu. O geceden sönra Haldun büsbütün değişti. İlk zamanlar gene kaçmakta devam etti, Ağabeysinin yüzünü gör- mek istemiyor, büyük bir günah işle- miş gibi çekiniyordu. Günler, aylar geç- tikçe Lâmiadan başka her şeyi unutma» ğa başladı. Kendisini ilk sevgisine, ilk aşkına bıraktı. Buna rağmen büyük bir şey yapamıyordu. Yalnız kadını için için zehirliyerek kocasından soğutmağa uğarışıyor. Göğsünden taşan arzuya rağmen bekliyordu. Belki de muvaffak olmak için bu yegâne çare idi. Sade bir şeyde yamıl. mışta. Ona daima kardeşini hissiz, aşk. tan, sevgiden anlamaz bir adam ola- rak göstermek istemişti. Daima «o bir ilim adamıdır, hayatı okuduğu kilab- ların sahifelerinde çevirir. Kadın göğ- sünde sade yorgunluk almak ister» demiş ve arasıra da ihanet ettiğini is- pat etmeğe çalışmıştı. Kadında şüp- heler, hattâ derin şüpheler uyandıra- cak pek çok sebepler bulmuştu. Fakat hiç bir zaman: Bak işte gör, seni na- sıl aldatıyor, diyememişti. Bunu kar. anlamıştı. Seviyordu, | deşinin kurnazlığına veriyordu. Çün- kü her şeye rağmen Feridin bir kadın- la oturacağına kendisi de İnanmıyor- du. Zaten büyük bir fenalık yaptığını zannetmiyor, söylediği sözlere, yenge- sile beraber kendi de inanıyordu. Ve bütün bunları daima bir dostluk mas- kesi kapamakta idi. Beraber yaşıyan iki zayıf ve bedbaht insanın birleşerek dertleşmesi, biribi- rine yardım etmeğe uğraşması kadar tabil ne vardı! Fakat o çılgınca sevdi- ği kadını felâkete doğru sürüklediği- nin farkında bile değildi. Her şeyi is- tediği gibi düşünmüş, halletmişti, Balo akşamı Lümianın kapalı gözle- rine bakarken ilk defa acımıştı. Çün. kü daima yalan söylediğine ve kâdı- nın bütün ümlidlerini ezdiğine emindi. Lâkin bu hissi çok süremedi, Lâm'a gözlerini açmış, sabit nazarlarla ken- dine yaklaşan yüze bakmağa başla. mıştı. Bu gözler o kadar bulanık idi ki Haldun hiç bir düşünce saklarıyan bişluklarını göremedi. Ümidle, her şeyi unutturan coşkun bir heyecanla ka- dının bütün mukavemetini içmek is- ter gibi biraz daha yanaştı. Öteki süz- gün gözlerini kapamadan, çekilmeden duruyordu. Erkek yavaşça: — Lâmia, dedi, seni seviyorum. Se- nelerdenberi çılgın gibi seviyorum. Bilsen ne kadar ıztırab çektim. Ne uy- kusuz geceler geçirdim. Söyle hiç an- Jamadın mi? Buna imkân yok. Sen benim bütün hayatım olmuştun, Bu- nu nasıl hissetmezdin. Lâmia insanın çektikleri yanında, söylediği sözler ne sönük kalıyor. Nasıl, nasıl anlataşım, kaç senenin sürüklediği bütün hisleri bir araya toplamak, bir kelimeye sığ- dırmak mümkün olamıyor ki. Seni daha ilk gördüğüm gün sevmiştim. Zamanlarla bunu kendimden de sak- ladım. Zaten ben sade sevmek için yas ratıldığımın farkında değildim. Yal- nız «neden bir şeyden zevk alamıyo- rum» derdim. Hayatımda büyük bir eksik vardı. Bu eksiğin ne olduğunu anlıyamıyordum. Beni kimse sevmedi... 'Talih sevme- rin mânasını benden saklamıştı. Kü- çük iken üvey ana elinde büyüdüm. Babam da ağabeyime benzerdi. Do- nuk ve her şeyden uzak bir adam, Bis gim için belki her fedakârlığı yapardı. Fazla şefkat, zaaf göstermekten baş* ka. Onların ölümlerinden sonra ağâ beyimle yalnız kaldık. Ama sana n€- ler anlatıyorum Lâmia? Neden geçmiş senelerin küllerini ömrümün en par” lak dakikasına döküyorum. Ne güzel bakıyorsun, bana hiç, hiç böyle bak” mamıştın. Biran kendini zaptedemiyerek Kâ* dının ellerini avuçlarına aldı. Sonrs yavaş yavaş siyah saçlarını -okşadi. Lâmin gözlerini kapatmıştı. Başın” daki bütüri düşünceler boşalmış, vü” cudünün bütün hisleri uyuşmuştus (Arkası var)