Fransa turunu Italyan Gino Bartali kazandı Son bölümde Antonen Many ve Ledük birinci oldular 21 bölüm üzerinden tertib edilen 1684 kilometrelik Fransa turu geçen pa- zar yapılan Paris - Lil yolu ile niha- yetlenmiştir. Başlıca 'favuri olarak Fransız, İtalyan ve Belçika bisiklet- çilefinin iştirâk ettikleri bu Avrupa» nın en büyük beynelmilel yol üzerin- de bisiklet hâdisesi olan Fransa turu bilhassa Belçika ve İtalyan bisikletçi- leri arasında hararetli çekişmelere yol açmıştır. Turu bidayetinden beri dört mühim safhaya ayırmak müm- | kündür: Püristen Pirenelere kadar geçen ilk safhada Belçikalılar yarışın hareket- siz geçmesine çalışmışlar ve hiç hü- cuma geçmemişler, bu suretle de İtak yanların tuzağına düşmüşlerdir. Ye- di bölümü ihtiva eden bu ilk safhada Fransız Ondre Ledük birinci vâziye- tinde bulunuyordu Pirenelerden Alplara kadar devam eden ikinci safhada ise de ilk dağlık bölümün Halyan Barteli, Belçikalı rakibine ezcümle Vervik ile Vissesse hücüm etmişse de bülümün #onların- da düşerek bisikleti o kırıldığından Belçikalı Vervik birinciliği almış ve bunu kâh kolaylıkla, kâh müşkülât- Ja Pirenelere kadar muhafaza etmiştir. Üçüncü safha 14 üncü Brisnson - Diny bölümüdür, Bu bölümde İtal- yan Bartali bütün gayret ve kuvveti- ni sarfederek yüksek bir klâs göster- miştir. Alp dağlarının üç tepesini ih- | tiva eden bu bölümde turu kazan. | mağa muvaffak olmuştur. i Alplardan Parise kadar devam e den dördüncü safbadı ise Barfali kendini sıkmamış ve rakiplerile ara- sındaki, büyük farkı muhafaza ede- rek turu kazanmıştır. Brenedizi Fransa turu için hazır Jandırılan Bârtalinin bu muvaffaki- yeti İtalyan sporcularını coşturmuş- tur. Daha şimdiden Bartalinin 1939 turuna hazırlandırlarak gene birinci getirilmesi düşünülmekledir. Fran SA turunu 1925 den beri İtalyanlar kazanamamışlardı. Onun için sevgi- li Barlalinin bu ruvaffakıyeti kendil mağa muvaffak olmuşlardır. Ekip tasnifinde Fransa ikinci, İtalya üçün- cü olmuştur. İlk 25 müsabık şu şe- kilde turu bitirmişlerdir: Sa, Da. Sa. 143 29 12 148 47 39 148 58 38 149 420 491120 149 1411 149 M9 149 149 19 149 149 149 149 1 —G. Bartali (İt) 2 — Vervik (Bel) 3 — Kosson (Fr.) 4 — Vissers (Bel) 5 — M, Kiemans (Lük) 6 — Visini (A1) 7 — Lori (Bel) 8 — Many (Fr) 9 — Kinat (Bel) 10 — Cimnello (Er.) 11 — Gosma (Pr) 12 — Disso (Bel) 13 — Tannevo (Fr.) 14 — S. Moes (Bel) 15 — Gallien (Fr) Vayt Sitideki atletizm mitingi Ingiliz ve Alman atletleri iyi dereceler elde ettiler Geçen pazartesi Londrada Vayt Siti stadında Amerikan atletlerinin işti- rakile büyük bir atletizm mitingi yar pumıştır. Tatil günü olmamasına rağmen, tam seksen bin seyircinin bulunduğu bu atletizm müsabakala- rına Amerikan atletlerinden maadn birçok meşihrur Avrupa atletleri de iştirak etmişlerdir. Programda mevcud yarışlardan üç tanesi bilhassa eniteresandı: 880 yar da, 440 yarda ve 400 metre manialı. 880 yardaya İtalyan Lanzi, mil dün- ya rekordmeni Vuderson başta olmak üzere birçok meşbur atleler iştirak etmişlerdir. İlk 440 yada 25 8. 2/10 da geçildikten sonra yarışm wlürü şiddetlenmiş, Lanzi bücüme geçmiş- tir. Fakat İtalyan şampiyonunu dik- katle takip eden Vuderson son viraj- dan sonra mükemmei'bir atakla bi- rinciliği kazanmıştır. Derecesi 1 D. 50 S, 9/10 yeni İngiltere rekorudur. 440 yarda manfalı koşu da çok he. yecanlı olmuştur. Olimpiyad birinci- si Amerikan Paterson, ikincisi Kana- dah Loring ve Avrupansi bu mevsim en iyi derece yapan atleti. Joye'nin girdiği bu yarışın bilhassa sorilarmda çök 'çekilmişse de Paterson, Joye'nin bütün hücumlarına karşı koyarak 53 8. ile kazanmıştır. Amerikalı Herber, İrtiğiliz Bravn ve Kanadalı Friç'in iştirak ettikleri 440 yarda döner kşuda ise 47'B, 6/10 luk bir derece ile Bravn İngiltere rekoru- nu kırmıştır, Teknik. dereceler: 380 yarda: 1 — Vuderson (İng) 1D.505. 9/10 2 —Lanzi (4) 1D.515.1/10 3 — Buman (Hol) 1D.536. 100 yarda: 1 — Velker (Ame) 98. 9/10 2 — Osendarp (Hol) 105, 3 — Mariani (İt) 440 yarda maniah: 1 — Paterson (Ame) 536. 2 — Joye (Fr.) 53 S, 5/10 3 — Kovaç (Mac.) 53 5. 6/10 120 yarda manalı; 1 — 'Tolmüih (Ame) 14 S. 6/10 2 — Finlay (İng.) 14 S. 6/10 3 — Tamton (İng.) Disk: 1 — Oberveger (İt) 50 M. 29 2 — Silas (Yun.) 47 M.38 3 — Kiliçi (Mac.) 4T7M.31 Yüksek; 1 — Valker (Ame) 1 M.95 3 mil: 1 — Noji (Pol) 4D,235,2/10 2 — Beviaka (İL) 14 D. 25S.8/10 3 — Emeri (İn) 14 D.33 8. 6/10 Strık: 1 — Varmerdam (Ame.) 4 M. 277 2 — Paterson (Ame.) 4M.M 3 — Larsen (Dan) $SM.8i 1 — Varfzevi (Mac.) 72 M. 31 (ye- ni Macar rekoru) 2 — İffak (Est) Uzun: 1 — Hansen (Nor) 7M. 24 Mü: 1 — Fenske (Ame) 4D.198,4/10 2 — Pal (İng) 4D. 198. 8/10 3 — Jonson (Aâme.) 4D. 288. 440 yarda: y 1 — Bravn (İng) 47 5. 6/10 2 — Priç (Kanada) 47 6. 7/10 3 — Herbert (Ame.) 488, Beşiktaş idare heyeti istifa etmedi Beşiktaş Jimnastik Klübü Başkan- lığından: Klübümüzden İstifa eden bir tek arkadş yoktur ve idare heyetimiz ek- seriyetle vazife başındadır. Klübümüz mensuplarına tebliğ olunur. 1506 kilometrelik bisiklet turu Antalya (Akşam) — Bölgemiz bi- sikletçilerinden mürekkep öğretmen Fehim Taşkent'in başkanlığı altın- da üç kişilik grup 1506 kilometrelik Burdur, Isparta, Konya, Ankara, Es kişehir, Kütahya, Afyon, Antalya turuna çıkmuşlardar. ni çok sevindirmiştir. Belçi- | kalılar da ekip itibarile birinciliği ai- | İzmirde mühim futbol maçları Şehirler muhtelitleri Macar ve Yunan takımlarile | maçlar yapılacak İzmir (Akşam) — İzmir Fuar ku- pası müsabakaları için İzmir muhte- liti iki ekip halinde hazırlanmaktadır. Fuar mevsiminde İzmirde mühim spor temasları yapılacaktır. Bu müsabaka- lara hazırlık olmak üzere 7 ağustos pazar günü İzmir zeuhteliti, Aydın müuhteliti ile bir maç yapacak. ayrıca 11 ve 18 ağustosta da Manisa. Balıke- $#ir takımları İzmire çağr'lacâktır. Asıl mühim müsabakalar 27, 28 ve 30 ağustosta İstanbul, Ankara ve Trak- ya muhtelit takımları ile İzmir muh- telifi arasında yapılacaktır. Fuar ku- pası müsabakaları lig usulile oyna- nacak ve netice gol averaj ile tayin edilecektir. Buna nazaran her takım, diğer üç takımla birer defa oynamış bulunacak ve herhalde netice alınmak lâzım geldiği için az gol yiyip fazla gol atmuk hususunda yüksek bir ener- ji göstermek icab edecektir. İzmir muhteliti, Trakya takınına karşı genç muhteliti çıkaracak, lüzum görürse İstanbul muhtelitine de ayni muhtelitle oynıyacaktır. 11 ve 18 eylül günlerinde de İzmir muhteliti Macar, Mısır, Yunan veya Rumen takımlarile Karşılaşacaktır. Bu müsabakalara girecek muhtelit ta- kımlar kadroları, son antrencmanlar- da ayrılacaktır. Fuarı ziyaret edeceklere tenzilât İzmir fuarını ziyaret etmek üzere | memleket dışmdan ecnebi vapurlarla doğruca İzmire gidip fuarı gezdikten i sonra diğer şehirlerimizi de ziyaret et-<İ mek istiyenlere Denizyollari işletme- si yüzde elli tenzilât yapacaktır, BULMACAMIZ . 1 1 — Meth - Serbes, ? Bihhat — Caket kolunun ucu. 3 — Muhataralhı - Senenin üçüncü ayı, 4 — Saha - Bir kadın ismi, 5 — Neme - Duygu - YIğit, 6 — Cekete konun sert, kil kumaş - Betir. 7 — Binanın esas. 8 — Kasapta bulunur - Tehlike, 9 Kolay değil - Yemekten emir - Başına »G» konunu deniz nakil vasıtası Olur. 10 — Ananeler - Hususi tenezzüh gemisi, Yukarıdan aşağı: 1 — Muharebe - Hava boşluğu, 1—Başna u Ss konursa yoksulluk vur - Bin kilo. 3 — Son - Tersi güzel sanat olur. 4 — Dini merasim - Gemi edalı, $ — Masseyle - Kemale ermemiş - Nida, «6 — Beygir - Nota - Tasdik edatı. 17 — Parara. 8 — Aile - Fikir. 9 — Temelsiz iş 10 — Basmadan yapılan gecelik « Raci Geçen bulmacamızın hall Boldan sağa: , Anatomi, Aş, 2 — Sinek, TALS — Uius, Kitap, 4 — Tarım, Ki, 5 — Et, Dar, Tar, 6 — Akim, 7 — Turfanda, 8 — Anl, Ökse, 9 — İn, 10 — Aç, Ana, On. Yukarıdan aşağı: 1 — Asude, Taka, $ — NÜ, Tam, 3 Anıt, Krir, 4 — Tesadif, 5 — Ok, Ramazan; 6 — Kır, 7 — İlim, Döl, 8 — A4 Trsk,9 — Alâka, Sin, 10 — Pirahen, İZMİR ve mülhakatı için AKŞAM gaze tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar” a 5 Ağustos 1938 Tuzla içmelerinde bir gün Mısıra gönderilen suyu Istanbulda bulamıyoruz! İçme suyunun Tuzladan isikönderiyeye ihracı Istanbula sevkinden daha kolaymış?! | — Kaç bardak oldu? Henüz sekiz. daha yedi bar- öak içmem lâzım! — Her şeyin azı karar, çoğu zarar- dır, derler. Bu kadar tuzlusu seni fena etmesin? — Şu ihtiyarı görüyor musun? Gözlerimin önünde tamam kırk beş bardak devirdi. Bak turp gibi ma. şanllah!.. Bu mükâleme, garib âdetlerle dolu tuzla içmelerinde geçiyor. Allaha bin şükür. Ne midemden, ne de böb- reklerimden zorun var. Şimdiye ka- dar içmelere hiç gitmediğim için ora- larını iyi bilen hasta bir arkadaşın teklifini reddedemedim... ... Her yerde her, şeyde ticaret zihni- yeti hâkimdir amma, bu gibi şifa ih- san ettiği iddia olunan yerlerde bi- raz da kolaylık ve ucuzluk lâzım de- gi midir? Sırf, nasil biryer olduğunu merak ederek tatil günümü feda edip gitti- ğim içmelerde bir hayli garib şeyler gördüm ve işittim. Trenden indikten sonra beş dakika kadar bir keçi yo- lunda yürümek icab etti, İçme bâhçesine, karşılıklı iki kulü- be arasındaki bir tornikeden 50 ku- tuşluk dühuliye bileti sunularak gi- riliyor. Bahçede ilk gözüme çarpan, gazinonun dışına asılmış lârhalar ol- du. Merakla okudum: <Anahtar kirası 50 kuruştur.» «Bar- dak depozitasu 50 kuruştur. Bardak- lar alınırken iyice muayene edilme- Hdir. Küçük bir çizikle inde edilmek istendiği takdirde geri alınmaz, Bar- dak kirası beş kuruştur.» Serde acemilik var, Kendi kendi- me; — Bu analıtar da ne oluyor, diye söylendim. Hem de bardaktan daha kıymetli anahtar!., Arkadaşımı gülerek bana, biraz öle- deki barakalara doğru koşan bir ka- dımı gösterdi: — Anahtar hususi kabineler için- dir. İçilen su tesirini göslerdiği za- man beklememek için 50 kuruşa ki anahtar almaktan başka çare yoktur, Sıra bize gelmişti. Elimize birer tutuşturdular. Menbaa git- larından parmak kalınlığında skan sudan içtik. Havuzun yanındaki on kadar büyük musluklara pek rağbet eden yoktu, Sebebini sordum, Beri- kinin daha hafif olduğunu söyledi- ler, Dinlene dinlene içtiğim halde mi- dem iki bardaktan fazlasını kabul etmemişti. Arkadaşım mütemadiyen : İç yahu bir şey yapmaz, diyor, Yaşlı cılız bir köylüyü işaret edi- yordu. Elindeki kupa ile mütemadi- yen içen köylüye kaç kupa olduğunu sordum: — Altmış! .. Demez mi? Hayretten dona kaldım, ... Gazlnonun köşelerinde genç çift- lere raslanıyor. Adalar, diğer sayfiye yerleri, kırlar, bayırlar dururken ne diye şifahaneye gelmişler bilmem! Sağ tarafımızdaki masada armud soymakla meşgul esmer bir genç kız yanında gazete okuyan sarışın delikan- uya sitem ediyor: — Canım, bırak allahaşkına şu ga- zeteyi.. ben seni oyalayamıyor mi- yım? — Havadislere bakıyorum da... .— Darılrım, birak diyorum sana... — Bıraktım işte... Fakat sen ne diye beni buraya getirdin. İç tuzlu suyu, ye armudu; halimiz ne ola- cak? ... Günübirlik tedaviye gelmiş iki adam konuşuyorlardı: — Başka memleketlerde Allahın şifalı suyunu bu kadar pahalı sat- mak şöyle dursun, ne büyük kolay- lıklar gösterirler. — Hakkın var, Tuzla suyunu hiç | bir tarafa da nakletmiyorlar. Tedavi i İ için mutlak buraya gelmek lâzım. | Bu mükâleme nazarı dikkatimi cek betti, Orada bir anlayandan sordum: — Bu suyu niçin İstanbula veya- | hud memleketin diğer yerlerine gön- dermiyorsunuz? Böyle baş boşuna ak | ması daha mı iyi? ğ — İstanbula gönderilmiyor am- ma, Mısıra ihraç ediliyor bayım! i - Tuhaf şey! İstanbula veya diğer | yerlere niçin gönderilmiyor? İ - Güç, bayım, güç! | Hiç tecrübe edildi mi? Ne gibi | müşkilâta raslanıyor? / — Sahi, bak, Güç olduğunu duy- dum amma, sebebini ben de sorma dım . İ — Tuzladan Mısıra su ihraç etmek, İstanbula göndermekten daha ko laymış demek? — Öyleymiş zahir!.. .. Erliya Çelebinin seyahatnamesin- den Tuzla içmeleri hakkında bir par- ça alıp çerçeveletmiş ve şadırvana a5“ mışlar,. merhum içmeleri şöyle hikâ- 2iş: <Evsafı abı müshil içme — Her 80- ne kiraz mevsiminde İstanbuldan ve- sair beldelerden burada binlerce ademler birikip çadırlar kurarak bir #az söz. bir işü nuş olur ki, kırk gün kırk gece sürer, Öyle tüfenk şadman- lıkları olur ki dillerle terif olunmaz ve ih...» Evliya Çelebinin dediğine bakılırsa «eskiden içmeler mükemmeli eğlence yeri imiş. Hastalar sazla, sözle Şifa- yab almağa çalışırlarmış.. ... Banliyo trenile dönüşde bir başka âlem.. tren Pendiğe gelir gelmez hü- cuma uğradı. Boş bir yer bulabilmek için herkes vagonlara koşuyordu. Bu esnada bulunduğumuz vagona giren bir bayanın feryadını duyduk: — Ne insanlarsınız, ayol! diye ba- Eırıyordu, Görmüyor musunuz? Has- ta kadın var! Bağıran bayanla bir delikanlının kolları arasında iki büklüm yürüme- ge çalışan genç bir kadıncağız biti- şiğimizdeki karşılıklı kanapetere yer- r. Biraz sonra öğrendik. Genç bayanın sancısı tutmuş.. Kadınca li belinin sağ tarafında kıv- rdu. Sancının mahiyeti de bel- li değil. böbreklerinde kum olduğu- nu iddia edenler, apandisitten şüphele- nenler, soğuk &lmışlır, diyenler mi ararsınız. Daha neler de neler... Her kafadan bir ses çikıyordu. Bütün yuf- ka yürekli vatandaşlar bizim vagon- da toplanmış, mütemadiyen hasta bayanla alâkadar oluyorlardı. Nihayet tavsiyeler başladı. Biri $i- Cak lâba, öbeki sıcsk kompresi tavsi- ye ediyordu O ânâ kadar lâfa hiç karışmıyan bir zat atıldı: — Ne olursa, olsun. Bayın dediği sıcak pansıman iyidir. Siz başkasını dinlemeyin ! — Apandisit ise hasta ölür yahu. | j ! Ğ ğ | i İ N j | — Yok, efendim, siz nereden duy- « muşsunuz onu? Sıcak pansıman bö yaz ve sarışın insanlar için iyi değil çetesini yazarken apandisit ihtimali olduğunu, şimdilik beline sıcak hiŞ bir şey konmamasını tavsiye edince insanların rengine göre pansımAğ yapan adam dayanamadı vei . — Sen bari yapma doktor, 5 görmüyor musun kadının esmer of duğunu?!..” | Necmi Erkme .