Sahife 6 AKŞAM anlamama. İammamalamızan Eski zamanımıza müteallik kıssalar Cenevrede mevhum bir bir toplantıya dair 8 bulu n bir mektul ten şu idi: «İngiltere alı biri âciz bir - nemle etin kendi idaresi altına geçmesini icab ettirirse beble o memleketi ele geçirmek veya hiç olmazsa o memle de b sayet ve himayet hakkı ka- zanma! ister Hattâ devletimizin İn- gilte himayesi alına sokulmasını der. Vaktile Adeni zaptet- sonra o tarafta esi eri hu- ilinde iker hlerin eli zılarını doğrudan doğru se şimdi nim mağa olar ve B: viller di e ka ilküm sürr r Arabistanda ve aki müs lü âmiri olmak İngilizler m idir arın manların ve larını yürütmek için kul- dıkları silâh kuvvetini tmeği | tedirler, Bu kuvvet te vi hilâfet kuv de bülundı veti Osmanlı l'i lâzım geldiğine ptırmak ve a halifeliğe tile İngiltereye sadakat ar- zeden birini getirmenin esbabinı an İ mrlamanın yolları hakkında müzake- | re eylemek üzere tertibat icrası için en ziyade kendilerince emniyeti haiz müslümanlardan mürekkeb bir kaç etlikleri ve bunlardan birinin Cenevrede Ron sokağında Kro- kodil lokanta ve birahanesinde içtima etmekte bulunduğu ve bu içtimalar- da Paslı ve Cezayirli ve Mısırlı ulema- dan ve İsviçredeki talebelerimizden bazılarının ve bir defasında Mısır ko- miseri Gazi Ahmed Muhtar paşanın hazir bulunduğunu dıkları haber veriliyor. Şimdiye kadar dan bu hususa dair malümat sine taaccüb ve teessüf olu- . Hemen tahkikat terası ile neti- cesinin arzedilmesi ve bu hafnane te- şebbüsün akamete uği yası çare- ve sık sık de bulunan ferman buyurulmuş- cevab olarak ben de «İn- altında bir çok ahali olup gerek bunları gâilesiz idare etmek ve gerek itere ticare in sanayinin ihti- nisbetinde mahrecler temin eyle- bü; lerin fiilen hükmü altında bulunmıyan yerleri ele geçirmek vekıâ İngilterenin takib et- tiği politika iktizasındandır, Gerçi Aden civarında; miz x Gölaydiie om olan yerlerdir. münasebe- için İngilizle- ettikleri bir Hilâfetin ta ezeldeki manlar icen zail addedi: BE lince Ar cari olmadığı ı tabildir. Bu uvvete ve büyük b rete malik ol: flerden eline geçirmek dilerince fay nin İstiyeceği gibi re! den bir mür a ve tahminlere göre erildiği gibi topl a imanam usi tahkikat z olarak gösterilen r hallin hafi içtimelar c 1 büyük bir up müşterilerinin en çoğu orta halli ecnebilerden ibaret olduğunu ve raflı Mısırlı ve Şarklı talebe- lerin de buranın rnüdavimlerinden bü- arasında ların da akdine müsaid © ve lokan- Tur SE nu ve bu ecnebiler üçün biri de Cezayirli islâm k kiyafetin- de bir Yahudi olduğunu öğrendim. Mu kibarlardan Cenevreye gelip kalanlar olmakta ise de bunların Kro- kodil gibi avamın girip çıktığı yerlere uğramadıklarım ve şehrin en güzel nezaretli taraflarındaki pahalı otei- Jerde ve çalgılı ve eğlenceli gazinolar- da X İ geçirdiklerini ve aralarında şeyhlerden ve ulemadan kimse bulün- adığını hasılı bize ihbar ol gibi Faslı, Cezayirli ve Mısırlı ve 'Tür- li ulemadan ve şeyblerden Cenev- herhangi bir yerde topla- adığını polis vasıtasile ha- Ahmed Muhtar pi gelince va- Para Yüzünden Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) — Evet Pertev! — Kimmiş? Atılan bir kurşuna göğü kollarını açarak: — Benim oğlum! Delikanlı omuzlarını silkerek: — Böyle bir şeye inanabilir miyim Nonoşum! — inan y MW benim! Ve tıpkı bir kaç gün evvel Lütfi be- yin yaptığı gibi Bedia hanım da gü- riahlarını saymağa, otlaya dökmeğe başladı Ezeli adalet her ikisini de ayni si- Iâhla vuruyordu: — Evet, evlâdım, Suzan mâsum- dur... Senin tiğin benim sesimdir... Onunkine benziyen sesim... İnan ba- a... Artık ölümü aklından sil... Y: Ben o mahud odada idim... Yabancı bir erkekle konuşuyordum... Kanaat getirmen için o gece söylediklerimi tekrar edeyim mi? Beynine sopa indirilmiş gibi Pertev sendeliyerek şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu, Ne? Bu söz annesinin mi ağandan verir gibi vrüm.,., Yegâne kabahat- 'Tefrika No. 55 çıkıyordu? Güzel, biricik Nonoşu bu âdiliğe mi irtikâb etmişti? Kalbini, ruhunu ince bildiğine kani | olduğu Nonoşu bu alçakça hareketi yapmağa o muktedir miydi? Yok, canım! Rüya görüyordu... hud da çıldırmıştı! Bedia hanım oğlunu inandırmak, gitmesinden vazgeçirebilmek için flğ- ve etti: — İşte o akşam söylediğim sözler bunlar: «Hiç bir şeyi feda ettim sayıl- maz! Mademki yanındayım...» Genç doktor hayretle dinliyordu... Birdenbire içinden büyük bir -tik- sinme kabardı, Boğazına acı bir şey tıkandı. Annesi mi bunu yâpmıştı? Kadın devam etti; — Dedim ki: «Oh kollarının arasın- da ne iyiyim... Seni sevdiğin kadar sen beni sevmezdin.» ve... Bir yabancıya hitab eder gibi Per- tev emretti: — Yeter! Bedia hanım sustu. Oğlan dişleri kilitlenmiş, sert DazAr- olan bir kadın Ya- | 17 yaşında genç bir talebe kayboldu İki buçuk ay evvel İzmire giden bu gençten haber yok İzmir (Akşam) ! — Buradaon di yaşında bir genç kaybolmuş- tur. Edib Örgen adını taşıyan bu İstanbul Yüksek Ticaret okulunun üçüncü sinif o İalebesin- dendir ve İzmirde Göztepede 95 in- ran B. Naci Ör- imi Örgen genin oğludur. yapılan tahkikata göre 22 a İstanbuldan Aradan iki Edib Örgeni bulmak ii büyük bir te halkının bütü gitmiştir. En namamığtır. Edibin “İstanbula gitmiş olması da muhtı | görülüyor: Kaybolan gen- cin İstanbul zabıtâsınca da aranma- sı için teşebbüste bulunulmuştur. eçtiği halde n zabıtanın ve içinde kalan ailesi araştırmaları boşâ bir iz bile bulu- Hanım çifliğinde bir cinayet İzmir 4 (Akşam) — Dikili kazasır ianım çifliğinde (Müftü harmanı de bir cinayet olm nal adınıda biti, çif) çalan ve Mar a m adında bir çingeney çifte tüfeğini ateş ederek larını alıp köye ge- öldürmüş, a atil İsmail tutularak ad- tirmişt t ştir. Adapazarında sıcaklar Adapazarı ( mi) Bugünler- çok şiddetlenmiştir. Bur: riya yaz mevsimi bunaltıcı si geçer. Gölgede hararen 35-38 den aşağı düşmemektedir. İki gün ıcaklık 40 dereceye kadar çık- kâ müşa ileyh hemen her sene Fransaya uğrayıp müptelâ olduğu em'a ve mesane hastalıklarını tedavi için (Şatel - Guyon) ve (Vitel) kap- hcalarında kaldıktan ve Pariste de az bir zaman geçirdikten sonra Fran- sa sahilindeki meşhur ve eğlenceli ve lâtif havalı plâjlara gidip istirahat etmektedir. Bu sene de âdeti veçhile tedavisini ikr ettikten sonra plâj- lara gitti Heri alde Cenevreye ve İs- viçrenin sair itim © Mısırdan doğruca Paris tir, Hakikati hal arzettiğim veçhile olup Sair surette verilen haberler efsane kabilindendir. dedim. Yazan: Mütekald büyük elçi Salih Münir Çorlu larla annesini süzüyordu. Kadın bu bakıştan korktu... Lütfi beyle münase- betinin derinliğini Pertevin keşfetme- sini istemiyordu. Halecan ve endişe ile anlattı: — Lütfi bey evinde bana Hadiye ha- nımın yerini vermek istiyordu. Ancak karısı olarak böyle bir teklifi kabul edebilirdim... Anlıyorsun değil mi? — Anliyorum!.. Kesik ve sert bir ses, Hiç olmazsa bu noktadan kadınca- fozın içi rahat etmişti. İlâve etti: — Fakat artıkbu proje de suya düştü. — Böyle bir projenin hayalinizde yaşamış olması bile kâfi! Annesini seven delikanlıdan iz bile kalmamıştı. Soğuk ve abus bir çehre ile devam etti: — Demek, Hadiye hanımın emni- yet ve hürmetle sizi kabul ettiği bu eve hırsızlık niyetile girip çıkıyordun. Bir namuslu kadının evini barkını yıkmağı göze alıyordun. Mademki or- tada bir tehlike hissetmiştin, vazifen uzaklaşmak, kaçmaktı. Halbuki sen öbür işi... Fena yolu tercih ettin... Se- ni fazla itham etımiyeceğim, çünkü annemsin... Fakat... Sesi büsbütün sertlendi: — Fakat artık size karşı kalbimde Hediğim hürmet ve muhabbet ta- Wamen silinmiştir, Bütün o hislerimi, ei — İzmir fuarında son hazırlıklar yapılıyor Bir İngiliz firması çini çiniden bir türk bayrağı ve | altın vazo üzerinde Atatürkün heykelini hazırladı | Kültür Parktan güzel bir gö İzmir (Akşam) — İtalya hükümeti, İzmir fuarına resmen iştirak edece- ğini Hariciye Vekâletimiz vasıtasile fuar komitesine bildirmiştir. Türk - İngiliz iş birliğini temsilen fuara İş- tirak edece İngiliz Oynüesseseleri, Alman tüccarlarına aid paviyonun yanında bir paviyon inşa ettirmeğe başlamışlardır. Dünya çinicilik sanatını elinde bu- Tunduran The Cemlesth firması, Çi- yilerile müteaddid o şöminel mlar teşhir edecektir. B İzmire gel »lâhiyettar mü. li, Kütahya çinilerini tedkik et- miş, fevkalâde mükemmel bulmuş- tur, Bu firma, fuarda teşhir etmek üzere çiniden bir Türk bayrağı ve al- tın bir vazo üzerinde Atatürkün hey- kelini hazırlamıştır. The General Bulbing İngiliz mües- sesesi de Türkiyenin muhtelif şehir- lerinde yapmak istediği bahçeli ev- lere aid nümuneler, plânlar, portatif €vler ve bunların maketlerini teşhir etmek üzere hazırlanmıştır.” Bu ev- ler 3000 - 15000 lira kıymetinde ola- caktır. Haber aldığımıza göre Türk - İngiliz iş birliği neticesi olarak bu mühim firma, büyük şehirlerimizde bahç ucüz, modem evler inşa için teşebbüslerde bulunacak ve hüküme- te teklifler yapacaktır. 20 ağustosta açılarak olan fuar için İsatnbuldan ve diğer vilâyetler- den İzmire bir çok ekspozanlar gel mişler, hazırlıklara başlamışlardır. İktisad Vekâletinden fuar komitesine bildirildiğine göre, Amerikadaki bir çok büyük firmalar da İzmir fuarına iştirake karar vermişlerdir. Bunların başında Genöral Motör müessesesi Yardır .Yunan vapur kumpanyaları, fuar münasebetile navlonlarında yüz- sizin yüzi den felâkele uğrıyan ve buna rağmen beni evlâdlığa kabul eden kadına vereceğim. Bundan böy- le yalnız onu anne diye tanıyacağım... Kapıya doğru yürüdü, Bir daha hiç görmiyecekmiş gibi Bedia hanım Per- teve bakarak boğuk boğuk mırıldandı: — Git oğlum git... Ve mesud ol! tık ben senin kalbinde - eski yerimi kaybettim. Bana karşı hürmetin, mu- habbetin öldü bitti, bunu biliyorum... ! Affet beni, yavrucuğum... Sana verdi- ğim üzüntüyü affet... Emin ol ki bu sonuncudur... Gideceğim, mevcudiye- timle seni rahatsız etmem ârtık... Sa- | adetini hayatını bözmam., Eskiden bir çok hayallerim vardı. Ne hiç, ne boş olduklarını şimdi anladım, Hepsi öldü... Hepsi bitti... Şimdiden sonra bir arzum... Bir vazifem var... Oda,o da... Dudakları titriyordu, kekeledi: — Bir gün tekrar muhabbetini ka- zanmaktır.. Kalbinde eski yerim! el- de etmektir... Beni «Nonoşum» diye çağırdığın zamanlardaki gibi olmağa çalışmaktır, Ağlıyordu: — Git yavrum, git... Artık taham- mülüm kalmadı. Git Suzanına ve onunla mesud ol, Çok mesud ol oğlum, biriciğim benim... Çok, çok mesud 6l!., Pertev odadan çıktı, sokak kapısını saçarak dışarıya fırladı. Gene, pansi- İl İ mevcudiyeti kaybet | ğı odaya baktılar, de 25, Pire - İskenderiye arası; liyen vapurlar yüzde 30 tenzil, bu lettiklerini fuar komitesine bali mişlerdir, i Fuarın umumi antresi çok güzele dir. Fuarda inşaata hızla devaniği ediliyor. Muhtelif paviyonların in“S şasında geceli gündüzlü 2000 kada il işçi çi naktadır. Suni gi ; eden inşaat yakında bitec suyunun suni göle akıtılması pilmakta olan tesisat da bitm redir, Yakaköy mezarlığında bir cesed 4 (Akşam) — alpaşa ka Yakaköy mezarlığında bir ce- tur. Adliyec ng tta cesedin. Yal iy in yanında çalışan 19 yaşında A! Canavara ait olduğu anlaşılmış ve tas banca kurgunli e başından aldığı bir öldüğü tesbit edilmiş Zabıtaca tahkikata devam ediliyor. İşkence ile öldürmek davasi neticelendi İzmir (Akşâm) — İzmirin Alsan» cak semtinde bakkal Sıdkı ile metresi İ Sıdıkayı işkence ile öldürmekle suçlü makinist Şükrünün İzmir ağırcers mahkemesinde cereyan etmekte olan muhakemesi neticelenmiş, hâdisede ağır tahrik kabul edilerek suçlunun yedi sene ağır hapse konulmasına ka” rar verilmiştir. Yük arabası çarptı Arif isminde birinin idaresindeki yük arabası Yeşildirekte altı yaşların da Mehmed isminde bir çocuğa çarpa” rak yaralamıştır, Mehmed hastaneye kaldırılmış, arabacı yakalanmıştır. yon vakasındaki gece gibi ruhu m taribdi! Bugün de o akşam gibi sevdi” ği bir insandan inkisara uğramamı$ mıydı? Hürmet ettiği kıymet or miydı? Hızlı hızlı yürüyordu. 'Takib edildi gini hissetti, Fakat başını çe yedi. Lütfi bey ona yetişti ve çekinereX sordu: — Size refakat etmeme müsaadf eder misiniz? «evet mânasında başını şal Jadı, Köyden İstanbula gidinciye kar” dar hiç konuşmadılar, Her biri bif$ köşeye çekilmiş kendi derdile eee dü. Maamafih ikisinin de fikri ay noktada birleşiyordu: Suzan!.. Evin önünde otomobilden adl zaman Lütfi beyle Pertev ayni hare ketle başlarını kaldırarak kızın yatti” Hava kararmıştir”” kapalı perdenin arkasından hafif ışık sızıyordu. Suzanın babası yavaş bir sesle dus etti: — Yarabbi! Yavrumu sağ bulayı” — Son gördüğünüzde çok mu fen idi? — Uyuyordu... Fakat tıpkı vel a ye benziyordu... Ah! Pertev bey, A hın iznile onu kurtaracaksınız deği mi? Kirkası varki