Sa; müddelumumi, ndan meri Bu miektubu- mu aldığınız zaman, cinayeti işlemiş olacağım! Lâkin bu hareketim acaba cinayet mi sayılır? Biz ayni sa aile dostumuz ie duğunuz için karım Jülide ile beni iyi” ©e tanırsınız. Bu hareketime dzir size izahat vereceğim ve siz biçare karımın ölümü hak edip etmediğine artık hük- Jülide #ilhakika beni çok #everdi. Ben de bu hissine mukabele ederdin. Hayatında beni hiç aldatmadı sanırım. Fakat ne ahlâk, yarabbi! Kendisinden başka birşeyden zevk almama mül edemezdi! gelen ben, bilirsiniz ki, güzel olan herşeye karşı muhabbet duyar Ağaçlar, çiçekler, dağlar, denizler, çü i Meşin gurubu, mehtabın. doğuşu. Be ların hepsi ruhumda büyük Zevk ıdırır. yi de ihtimal tasdik edersiniz kİ bu yaştan sonra bir erkek başka taraf” larda heyecan ve Sergüzeşt aramaz? Cemiyetin ve ferdlerin kendisinde €sirgemediğini ancak tabiatte bulabi- Jir. İşte bu suretle benim de son 20 kim beşer cemiyetinde bulamadığım Saadeti ağaçlarda, kuşlarda, manzara” da aramak oldu. e Karımsa, bundan sinirlen; . sel bir gülün, hoş bir gurubun karşısın. da hayranlığıma fena halde öfkeleni- yordu. Kendisi hiç birşeyden zevk duy” madığı için, benim de kör olmamı, bü- tün bu zevklerden mahrum kalmamı istiyordu. Yaşadığı köyde sıkılıyordu. Hiç bir sanate meyli olmadığından, bir ki- uyuklamağa başlardı. ea İnzivasına iştirak etmem için ne icad etti, bilir misiniz? Beni kör etmek! Bu kadar yahşiyane bir harekete dr ag yaptı! Da di göz ilâcına kezzap kattı, Şimdi zavallı gözlerim iğrenç bir yara halindedir. Birkaç saat sonra Artık etrafımı hiç görmiyeceğim... Bu #atırları bile zorla yazıyorum... Allahaısmarladık, aziz dostum! Belki âlemi büsbütün görmez oldu- Bum dakikada intihar edeceğim. Zira, Artık niçin 2 İnşallah güneş 8izin için uzun müddet parlar... Sizi saçmalarımla rahatsız ettiğim» den dolayı affınızı rica ederim. Fakat bana karşı teveceühünüzün eksildiği- ni hiç bir zaman arzu etmem. Beni âdi bir katil telâkki etmenizi istemem! İtiraf edin: Bu deli Jülide ölümü hâkketmedi mi? Perişan bir halde olan arkadaşınız Feyzi 7 Sayın bay müddelumumi, Gayet feci, affedilmez bir harekette bulundum. Kocamın gözlerini kezzapla yakarak kör ettim. Şimdi o beni öldürecek mi acaba? Bunu temenni ediyorum... İtiraflarımı dinleyin, muhterem dostum: : Bence kocam canavar tıynetlidir. Maddeten her zaman ma mi İç dığına eminim, Kırk 8! ir Yaşıyoruz, benden başka bir kadınla alâkası oldüğunu sanmam. Fakat bu- na rağmen acaba beni hİÇ aldatmadı m? Son zamanlarda artık bana zerrece ehemmiyet vermiyordu. Bütün günü“ Bü dağlarda, bayırlarda, bahçesinde ge- giriyordu. Beni öpmüyor, çiçekleri öPÜ-” Yordu. Her güzel manzaranın önünde toşuyar, benim yanımda ise buz gibi kalıyordu. Benden ziyade mehtapla, yıldızlarla kohuşuyordu, Artık onun nazarında mevcud bile değildim. Halbuki ona hâ- lâ perestiş ediyorum. Söyleyin, aziz dostum: Ruhi zaniler de yok mudur? Bir gülün karşısında baygınlıklar geçirmekle bir genç kızın Yatağında mestolmanın farkı var m1? Evet, Feyzi beni herşeyle aldatir: Çamlıca tepesile, Boğaziçinin köpüklü Miciverd denizile, ağaların çamlıklari- le!.. Bütün muhabbeti, çoşkunlukları hep tabiata idi... mi e mânasız sözl.. Muhatrirlerin, şairlerin uydurduk- ri öaçma bir kelime. Hissiyatımı anlıyor musun um? L GirTE CİNAYET, uz, aziz | her ye! Btrafın bütün güzelliklerinden isti- fade ederek derin zevklere dalan ve be- ni ihmal öden kocamın gözlerini kör etmeğe hakkım yok mu? Onu kıskan- mağa, onun yüzünden delirmeğe, zih- nimi bozmağa kadar vardımsa söyleyin sebebiyet veren kim? : z O kadar ıztırap çektim ki... imdi artık o, rakibelerim olan çi- çekleri, çayırları, koruları görmiyecek.. Karanlık göz kapaklarının altında yal nız ve yalnız beni e. Ve beni hayalen gördüğü için, ev- iendiğimiz zamandaki gibi güzel bula- © Söğlediklerimi anlıyor ve beni afle- diyorsunuz, değil mi? Şayed beni öldü- recek olursa kendisini mümkün mer- tebe mahkümiyetten kurtarmağa ça- lışın... Zira bilseniz, Feyziyi ne kadar m! metiyie Jülide nı Bana bu mektupları okutan müd- delumumi vakanın neticesini de lütfen Me Jülideyi öldürememiş. Zira nin körlüğü, kurşunun isabet et mesine mâni olmuş. İntihar da etme- miş. Zamanin ve İyi bir göz hekiminin sayesinde gözleri tekrar iyileşmiş. Et- rafını görmeğe ve okumağa başlıya- bildiği zaman, arkadaşı müddeiumumi, kendisine karısının . vaktile yazdığı mektubu yollamış. Bu itiraf karşısında adamcağız fena halde şaşalamış. Ne manevi bir muâmma! Zavallı kıskanç kadın, acaba «Ruhi zanlı, tabirini pek yerinde kullanmış ? ü ie o xamandanberi Feyzi, gene çi- çekleri, ağaçları, manzaraları zevkle seyretmekle beraber, fazla coşmak üze- re iken irkilip kendini tutuyormuş ve akabinde hemen gözlerini karısına çe- , tatlı tatlı onu süzüyormuş... Jülidenin gözlerinde bir yaş parladığı- nı görünce hemen eğilip karısını öpü- yormuş. Nakleden: Hatice Süreyya Bu akşam Nöbetçi eczaneler giy k Kurhkapı; Belke. 'üçükpezar: Necati, Samatya: camustafapaşada | Rıdvan, Alemdar: Ali Rıza, Şehremini: Topkapıda Kâ- köp: Pazaryolunda Raft m, KAR in Aladdin, Üsküdar: 1 Ağustos 918 Pazartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 1430: PİâK- Ya Türk musikisi, 1450: Havadis, 1505: Plâkla Türk musikisi, 1530: Muhtelif plâk neşriyatı, 16: SON. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 19.15: Rıfat ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 1959: Borsa haberleri, 20: Saat ayan Grinriç rasalhanesinden naklen, 2002: Mustafa Çağlar ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040 Hava raporu, 2049: Ömer Rza Doğrul tarafından arabca söylev, 2: Saat ayar Orkestra: 1 - Mendelson: Rüy Blas, 2 - Musorski: Dans de Persan,3 - Ramo: Mönüet, 2130: fasıl saz heyeti: İbrahim ve arkadaşları tarafından, 22,10: Döma- rini idaresinde mandolin orkestrası, 22,50: Bon haberler ve ertesi günün programı, Ankara — Öğle neşriyatı: 1430: Karı- gık plâk neşriyatı, 1450: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları, 15,15: Ajans ha- berleri, Akşam neşriyatı: 1840: Plâkla dans musikisi, 10,15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza), 20: Saat ayarı ve arapça neşriyat, 20,15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Handan), 21: Plâk neş- riyatı, 2115: Stüdyo salon orkestrası, a - Jos& Padok; Paraphrase,b - Ru- binsteln: Romanze, e - Alletter: Aubade du Berger, ç - Beethoven: Adaglo 80s- tenuto, d - Monti: Czardas, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 2215: Yarınki programı ve SON. Avrupa istasyonları Saat de Berlin 20 hafif muzika — Breslav 20 salan muzikası — Devtsehi, &. 20,15 kon- ser — Prankfurt ve ondan naklen Denzig ve Kolonya 20 de Salzburg 1938 festi- vâlleri serisinden Mozartin «Figaro'nun İzdivacıs operası — Hamb&, 20 hafif mu- zika — Leipzig 20 güzel plaklar — Mü- nih 20,15 eğlenceli muzika — Stwttg. 2 plük neşriyatı — Athlane 2040 banjo ve gitara — Budap. 2020 çingene çalgısı — Bükreş 2050 balalayka konseri — vü vers. 1 2055 hafif muzika — Milâno 2030 konser — Rad. Paris 20 plik — Prag 20,25 askeri mukiza Rama 2030 or- kestra — Sofya 1945 denberi (senfon. konser — Stokholm 2030 hafif muzika — Rad. Toulouse (2015 filim havalar ve tangolar — Varşova 2030 karışık muzika, Saat 21 de sa in 2110 neğriyatı — Bresi eri e — Deutaçbi, 5. 21,10 orkestra — Prankit,, Danzig ve Kolonya 31 operaya devam — Hambg, 21,10 plâk — * Königsbe. 21,10 askeri muzika — İsiprie 2110 dans ve şarkı — Münih 2110 eğien- celi muzikaya devam — Saarbr. 2110 dans — Viyana 21,10 eğlenceli muzika — Atilone 2130 konser — Bari 2115 Yu- panca neşriyat — Belgrad 21 opera iplâk- ila) — Brüksel 21 karışık muzika — Budap, 2155 piyano konseri — Budap, TI 2120 dans — Bükreş 2125 mp . — örkesira — Vers. sı — Droltwiç 21.20 örk Rİ — Londra 3! piyano konsö- yi Lüksembe. 2145 konser — Oslo 21,15 hafıf muzikn — Rad. Paris 2115 siyolon- rs P. T. T. 21 keman ve şarkı İava 21,10 askeri muzika — Scottish Ret. 21 viyolonsel — Wales - Reg. 21 orkestra. Sant 22 de ra Berlin 22 hafif müzika — Breslav opera melodilerine o — Li ayaş Danzig Kolonya raya devam — e 'devanı — Königsbe. operaya devam — Brüksel 22 karışık musika — Budap. II 2220 çingene çalgı- Bükreş 2245 Rumen orkesirası — güz dans — Helsingfors 22,10 ha- a e an Londra 2230 orkestra — Lüksembg. 22 orkestralar — ergo Regl ile rase» opel a * “Rad. Paris 22 orkestra İn ön — Pars PTT. ve Grenobie 22 salon muzikası — Roma 2230 senfon. Konser — Sofya 22 dans — Rad. Toulouse 2235 dans — Varşova ve Vilna karışık muzika. Se > Saat 23 de Königsbg. 27335 dans — Diğer Alman istasyonları 73,30 Kolenyadan naklen or- kestra — Florans 23,15 dans — Kopenhag 2320 salan muzikası — Londra 2325 dane — Lüksembe. 2305 operet havnla- ri — Milâno 23 öperete devam — Oslo 23,15 piyano ve keman — Roma 23 senfon, konser — Poznan 2305 operet muzika- sı — Rad. Toulouse 23,05 karışık muzika, Saat 24 den itibaren Alman istasyonları 1 e kadar Kolon“ yadan naklen gece muzikasına devam — Budap. 2MJ0 cazband — Droltviç 24 dans — Hilvers. I 24.10 hafif muzika — Kopenhag 24 - 130 dans -— Milâno 24 dans — Roma 24 senfon. konsere devam — Stuttgart, Prankft, ve Deuteçhi 8 1'- 4 karışık muzike — Diğer Alman istasyon- ları Kolonyadan naklen 1 - 4 orkestra muzikası, NDA GOJNİ, ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM mekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız Tarihi Semiko sürgünler arasında bir ses duydu. Bu, yıllardanberi hasretini çektiği oğlunun sesiydi. DİŞİ KORSAN Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No. 73 Semiko ile konuşan gözcü - yere eğildi: — Ne öiyorsun, Semiko, oğlunun adı Antonyo demek, öyle mi?! — Evet, Şaşılacak bir şey mi bu? Neden kulağıma eğilerek konuşuyor- sun? — Sen bugün «Yassı adas dan ge tirilen mahkümları gördün mü? — Hayır. O saatte uyuyordum ben. Neden sordun? — Bunların içinde Antonyo âdlı bir adam varda. Semiko güldü: — Yeryüzünde o adı yalnız oğlum taşımıyor ya. Venedikliler bu adı çok severler. Eğer on tane oğlum ol- saydı, hepsine bu adı vermek İster- dim. — İyi amma, büyüyünce nasıl ayırd edecektin onları? — Sıraya koyardım, Birinci Anton- yo.. ikinci Antonyo.. üçüncü Anton- yo, diye çağırırdım. — Şakayı bırak, Semiko! Bir kere gör şu adamı, Dünyada her şey olur. Belki bir kâza çıkmıştır elinden. — Oğlum hiç bir zaman ölüme mahküm olacak erkeklerden değil dir. Allah onu dünyanın en uslu, en fazileti insanı olarak yaratmıştır. Haydi, benimle alay etme! Antonyo- nun ölüm mahkümları arasında İşi yok... Semikonun içine bir şüphe gir. mişti. Direğin dibinde fazla duramadı. Gözcüden ayrıldıktan sonra, tekrar feneri aline aldı... — Hava serinledi. gidip bir şarab bulayım... Bizim reis te amma Şi râb düşmam ha! Bana; «Bizansa va- rına sana küple şarab vereceğim!» demşiti. Bizansa geldik.. henüz bir damlasım görmedik. Bereket versin benim sakladığım şarablara... Kendi kendine mırıldanarak amba- ra indi. Geminin kilercisi İbrahim Hayyat ile karşılaştı. Semikoyu gemide sevmiyen yoktu. İbrahim Hayyat, ihtiyar gözcüyü görünce gülümsedi: — Şarab aramağa mı indin bura- ya, Semiko? — Bu maksadla dolaştığımı nere- den anladın?! — Bakışlarından... İbrahim Hayyat bir dolab açtı.. Semikoya bir bardak dolusu şarab verdi: — Bedava değil ha, Bizansa girdi- gimiz gün, Saide benim kahraman- lıklarımdan da bahsedeceksin! Semiko eline geçirdiği şarabı yudumda midesine boşalttı. — Allahın yeryüzünde daha nefis bir şey yarattığını zannetmiyorum, İbrahim! Ambarın ağzımda duran iri boylu bir “ bir adam, dudaklarını şapırdabarak kendi kendine homurdandı: — Ne mesud insanlar..! Ambarın içi loştu.. Birbirlerini iyice göremiyorlardı. Semiko birdenbire başını ambar ağzına uzattı: — Kimdir o söylenen..? İbrahim cevab verdi: Hayırsız adadan gelen ölüm mahkümlarından biri... Bu ses Semikoya yabancı gelme- mişti; heyecanla sordu: — Adın ne senin? Sert ve muztarib bir ses yükseldi; — Antonyo... Semiko birdenbire titredi, İhtiyar gardiyan oğlunun sesini tanımakla gecikmemisti, »— Antonyo... Oğlum... Sen misin? Diye bağırarak ambarın merdive- nine dayandı. dizlerinin bağı ke- sildi. Antonyo da babasını tanımıştı, — Beni kurtarmağa mı geldin baba? Diyerek ambarın üstünden atladı. Babasının boynuna sarıldı. On yıllık bir ayrılıktan sonra baba oğul birbirine kavuştular. Kilerci İbrahim; — İşte şimdi bir şarab daha hak ettin, Semiko! Diyordu, Semiko oğlunu kucak- Jadıktan sonra, sevinç ve neşe içinde sordu: — Seni neden sürgüne gönderdi- ler, oğlum? — Prens Andronikin gazabına uğ- Tadım, baba! — Prens Andronik te kim? — İmparatorun oğlu. veliahd.. — Suçnn nedir? Prense karşı m geldin? Ne yaptın? — Hayır baba! Kimseye karşı gel medim. bir fenalığım da yok, Antonyo kısaca anlattı: — Bir gün Balıkpazarına gitmiş- tim. O gün pazara balık gelmemişti. Yalnız bir balıkçıda bir kaç tekir ba- lığı vardı. Balıkçı tim.. balıkları aldım. Tam bu sırada koşarak, bir adam geldi. balk ara- dı. (Yok!) dediler, Adam elimdeki balıkları gördü: «Onları bana ver!» diyerek üzerime yürüdü. Ben; «Para ile satın aldım, veremem.» dedim. Kavga ettik. balıkları vermedim. Meğer bu adam prens Andronikin uşağı imiş... Biraz sonra: «Sen bu- gün esaletmeabı Obalıksız bıraktın. aç kaldı. diyerek beni yakaladılar. zindana attılar. Bir yıl Yedikule zin- danlarında yattım. bir yıl sonra Yassı adaya sürdüler. İki yıldanberi de orada bir kaya kovuğu içinde ya- şamakta idim. Arablar geldiler de, Allah razı olsun onlardan, kurlardır lar bizi... ” Semiko oğlunun kolundan tuttu., Güverteye çıktılar, i İhtiyar gardiyan sevincinden ne yapacağını bilmiyordu, Doğruca Sai- din yanına koştu, — Seyid! Sizi rahatsız. ediyorum amma, kusura bakmayın! benim bayramım var. oğluma ka- vuştum. Diye bağırarak Saidin ayaklarına kapandı. ; Ve Arab âdetince korsanın dizleri- ni öptü: — Ah, sen ne kadar uğurlu bir adamsın, Seyid! Allah oğlumu aya- ğıma kadar gönderdi Muhasara uzarsa, onu nasıl göreceğim diye dü- şünüyor ve endişe ediyordum. z Said, Semikonun omuzundan tw tup kaldırdı: — Oğlunu burada mı buldun, S6 miko? ç — Evet, Seyid! Hayırsızada sür günleri arasında imiş. Tesadüf onu buraya atmış. şimdi ambarda ras- ladım.. sesinden tanıdım, O da beni tamdı. Antonyo biraz geride ayakta duru- yordu. Korsan onu uzaktan gördü. Elile işaret ederek: — Buraya gel, dedi, neden sürdü- z ler seni adaya? Antonyo, babasına ( anlattıklarını kısaca tekrarladı. Z — Bir okka balık yüzünden üç yık dır dünyadan uzak yaşıyorum... N Diye ağlamağa başladı. Said: — Merak etme! dedi. Kurtuldun artık. Allahın sevgili kulu imişsin ki, bizim yanımıza düştün! Babanın bâ- na büyük yararlıkları vardır. Bun dan sonra yanımda hür olarak yaşı- yacaksın, Antonyo! Semikonun oğlu sevindi.. çeneleri tutuldu.. bir müddet şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Mühim bir deniz korsanının gemisinde bulunduğunu Arıladı. Semikoya döndü: K — Sen nerelerdeydin, baba? Ben seni öldü sanıyordum. ii — Hayır yavrum! Ben, senden ay- nldığım gündenberi Gabes kalesinde gardiyanlıkla âdeta bir mahküm gibi yaşadım... Hazreti oradan ben kaçırdım.. ve seni görebilmek um gusile buralara geldim. iğ (Arkası var) ile pazarlık et al kk ene ti in nedi İkiz amli dna e din Bu gece ME ei BİZ an önleri