Son ida srnialari Tenis Istanbulda ilerlemiyor, yerinde bile saymaktan âcizdir, geriliyor Bu mevsim, iki tenis turmuası sey- retiik. Organizatörlerin bütün hüsnü niyetlerine, itinalarına ve pek mah- dud olan seyircileri memnun etme hususunda gösterdikleri osrzulara rağınen, mağlesef bu turnualar teni- $imiz için reklâm olmaktan çok uzaktır. Bu turnunların üzerimizde bırak- muş olduğu tesir kısaca şu olmuştur: Tenis İstanbulda ilerlemiyor.. ye- rinde bile saymaktan âciz.. geriliyor. Senelerdenberi tenisin, hiç değilse bir kaç yüz seyirci alacak kadar ba- sit bir stadı ve bu miktarda seyircisi olmayışı, ta 1924 senesinde Challenge Cup'u kazanmış olan Suadın aradan on dört seno geçtiği halde bugün kar- ısınma çıkan finalistten birkaç klas üstün oluşu; yukarıda hülâsa ettiğis miz neticeyi çıkarmakta ne derece haklı olduğumuzu gösterir. “Tenis, bizde de bir aralık popüler veciddi birspor olmak istidadını göstermişti. Fakat Suad - Sedad ve Şirinden sonra gelen neslin bu spora kâfi dikkat ve emeği sarfetmemiş ol- ması ve sonra da don fazla pahalı bir spor haline gel- mesi bu neticeyi tevlid etmiştir. Ferdi sporların şahsi kabiliyet ve istidadlara istinad ettiğini düşünecek olürsak' heveskârı bu derece az bir Sporun daha fazla randıman vereme- yisini tabii görmemiz icab eder. Teni- sin tamamile popüle rolduğu Fransa- da bile dört silâhşorlar namile ma- ruf, Davis kupasını Tilden'in elinden ve Amerikadan söküp getiren (Lacos- te, Borotra, Cochet ve Brugnon) un bile hâlâ yerlerinin doldurulmadığı- nı, hattâ bunlar ayarında bir tek tenisçinin bile yetişmediğini düşüne- cek olursak teniste şahsi kabiliyetin ne derece büyük bir rol oynadığını anlarız. Bizde fazla olarak tenis amatörleri eskiye nisbetle çok da azalmıştır. Şunu da açıkça söylemeliyim Ki, bu- günkü vaziyette tenisimizden bir is- tikbal beklemek de boştur. Suud da çekildikten sonra bugünü da arama- tenisin Yüzumun- | l mız ihtimali pek fazladır. İçinde bulunduğumuz vaziyeti bir an evvel görerek tedbir almamız çok lüzumludur. Hastalığı ve tedavisi çarelerini anlatmağa çalışacağız: 1 — Klüplerimiz tenise bugünkün- den fazla ehemmiyet vermeli ve bil- hassa tenisi ucuzlatacak çareler ara- malı, hattâ fedakârlıklar yapmalıdır- lar. Bir oyuncunun basil bir şekilde tenis oyniyabilmesi için bir mevsim asgari yüz lira sarfelmesi lâzımdır. Klüplerimizin aidatı azaltmak, ucuz fiatle top ve sair vesait tedarik etmek gibi âzalatına yardımlarda bulunma» sı da düşnülebilir. Sporla meşgul ola- cak makamların tenisle uğraşan klüplere bilhassa nakdi yardımda bu» Tunması lâzımdır. Tenisi bir lüks ol maktan çıkaralım. 2 — Klüplerimiz, yine umum mü- dürlüğün yapacağı yardımla anitre- hör getirtmelidirler. Teniscinin artık hüdayı nabit olarak yetişmesine im- kân yoktur. Doğru. bir stli tenis oyu» nunun yüzde ellisidir. Geçen tumu- alarda yeni yetişen oyuncuların he- men hiçbiri anirenörle yetişmiş hissi- ni verecek bir stile malik değildi. Bir çoklarının (prise) i dahi yanlıştı. Bilgisiz, sırf görenekle tenis oy- hanmaz, Eğer klüpler antrenör temin ede- mezlerse umum müdürlük birkaç antrenör getirterek klüplerde çalış- tırmalıdır. 3 — Tenis için memleketimizde pro- paganda yapmak ve bu güzel sporu halka sevdirmek lâzımdır. Bunun için de hiç değilse bin kişi alabilecek bir stad yaptırmalı, iyi tenisçiler da- vet ederek sık sık maçlar ve turmua- lar organize etmelidir. Dört sene evvel şehrimize gelip bi- zimle işen Yugoslar dostlarımızın bugün beynelmilel bir şöhreti olduk- larını, Puncec'in Wimbledon'da dömi finale kaldığını, meşhur Budge'un Yugoslav sahalarında mağlüb edil- diğini göz önüne getirerek biraz gay- ret gösterelim. Ulvi YENAL Fransa turu 14 üncü bölümü kazanan İtalyanların Pino Bartalis'i birinci vaziyette gidiyor Fransa turunun Diny - Brianson arasında yapılan 14 üncü bölümü en heyecanlılarından biri olmuştur. Bu- raya kadar başta gelen Vervik, Avru- pa gazetelerinin dediğine nazaran, bugüne kadar misli görülmemiş fev- kalâde bir bisikletçi olan Bârtali'nin hücumlarma dayanamıyarak bir hay- H geride kalmıştır. Alpların 2500 metrelik üç tepesini ibtiya eden bö- lümde Bartali baştan sona kadar bi- rinci vaziyette giderek 5 dakika ka- dar bir farkla otapı kazanmıştır. İtal- yanlar şampiyonlarının bu muvaffa- kıyetile çok sevinirlerken, Belçikalı- lar da müthiş bir sukutu hayale uğra- muşlardır. İtalyanlar geçen 'sene bir kaza neticesinde turu kaybeden Bar- talinin bu sene kazanması için şam- piyonlarını mevsim başındanberi ça- lıştırmışlardı. Buna mukgbil Belçi- kalılar da bu sene tura şimdiye kadar görülmemiş, kuvvetli bir ekiple işti- rak etmişlerdi. Bu iki kuvvetli takım arasında kalan Fransızlar, iki tarafın rskabetinden istifade ederek bazı mu- vaffakiyetli neticeler (&alabilmişlerme de, umumiyet itibarile sönük kalmış- lardır, 14 üncü bölüm sonunda umumi va- ziyette ilk on beş müsabık şu vaziyet- tedir; Sa. Da. Sa. I — Bartali (İt) 93 66 22 3 — M. Klemans (Lük) 94 14 3 — Vervik (Bel.) 94 17 52 4 — Visini (1t.) m 9 5 — Kosson (Fr) 9 25 18 © — Vissers (Bel) 31 #4 7 — Gianello (Fr.) Yi 32 46 8 — Many (Fr) 9 — Gosma (Fr.) 10 — Disso (Bel.) 11 — Lovi (Bel) 12 — Servadei (İt.) 13 — Kanardo (İsp.) 14 — Gallien (Pr) 15 — Tannevo (Fr.) SERÇEREE SABYAĞAZ SösAsEEB Güneş atletlerini davet Güneş Kübünden: Atletizm şampiyona #1 hakkında görüşmeler yapmak üzere klübümüze mensub atletlerin 20 ağustas 1988 cuma günü akşamı saat 19 da klüb merkezinde bulunmaları rica olunur. | - Mudanyat denizcilik a gençleri yakında sarpi yarışlarına başlıyacaklar Bursa (Akşam) — Bu sene Mu- danyada yeni bir deniz sporu büyük bir merak ve heyecan uyandırmıştır. Başvekilimiz Celâl Bayarın Mudanya gençlerine hediye ettiği iki tarie şarpi le iki fita, Mudanya gençlerini bu ye- ni spora teşvik etmiştir. Kadıköy De- niz kulübünden B. Ziya, Mudanyada beş gün kalarak gençlere şarpilerin idaresi, kullanılışı hakkında tatbikat dersleri vermiştir. Mudanya C, H. P, bu güzel teşebbü- sü himayesine almış ve şarpilerle fi- talar için iskele civarında bir kayık» hane meydana getirmiştir. Muntazam bir çalışma ile kabiliyetlerini inkişaf ettiren Mudanya gençleri, yakında şarpi yarışlarına başlıyacaklardır. Bir şarpi daha gelecek, ayrıca Mudanya- daki alay da iki şarpi yaptıracaktır. Bir Lane de Gemlikte vardır. Bu suret- le iki kasaba gençleri arasında deniz sporları temaslarına imkân hasıl ol maktadır. ya gelerek gençlere yüzme talimleri yaptıracaktır. 11 eylül Bursa festiva- linde bu seneki deniz günü, zengin deniz eğlencelerile kullanacak ve yüz- me, şarpi, fita yarışlarile festivalin ayni zamanda bir spor faaliyetine ve- sile teşkil etmesi temin olunacaktır, Amerikan etletlerinin Isviçteki ikinci müsabakaları Avrupaya gelen & “Melekli. atletle- rinin İsveçin merkezi İstokholm'de | Şimal memleketleri atletlerinin de iş- tirakile tertip edilen bir atletizm mi- tingine girdiklerini ve muvaffakıyet- li dereceler yaptıklarını yazmıştık. Amerikan atletleri İstokholm'de ikin- ci müsabakalarını 22 temmuzda yap- mışlardır, Bu müsabakada Amerikan Fenske, Fransız Lâdumek'e aid olan bir mil dünya rekorunu kırmak istemişse de ancak 2 D. 24 5. 6/10 yapmıştır. Hal- buki rekor 2 D. 23 5. 6/10 idi. Sırıkla atlamayı 4 M. 10 ile Varof kazanmış, Mâlo da 300 metreyi 33 8. 4/10 gibi fevkalâde bir zamanda almıştır, (Dün- ya rekoru 33 5, 2/10 İle Amerikalı Badok'a aittir.) Günün süprizi 800 metrede Amerikalı Borhun, İsveçli Anderson tarafından geçilmesi olmuş»! tur, Anderson Amerikan rakibini 1 D. 52 8. 8/10 lük bir derece yaparak geç- miştir, Diğer neticeler; 200 metre: 1 — Ben Conson (A.) 20 S. 9/10 2 — Bavmgarten (Hol) 21 8. 6/10 2 mil: 1 — Pekuri (Fin.) 9D.6S, 2 — Zabo (Mac.) 9D,9S.8/10 B. Ziya, yakında tekrar Mudanya- | 110 manlah: 1 — Valkot (A) 138, 9/10 2 — Lidman (İs) 14 8, 4/10 Cirit: 1 — Vikanen (Fin.) 75 M. 03 2 — Aterval (İs.) 72'M. 56 Disk: 1 — Hedval (İs.) 49 M.34 2 — Berg (İs) 48 M.75 Yüksek: 1—Kruter (A) 2M, 2 — Lundkist (İs) 1 M. 93 YENİ NEŞRİYAT; Bu sayısı gün çıkmışlar. nun meşhür küçük sanaikârı Ferih İle resimli ve uzün bir konuşma vardır. Mut- Jakn okuyunuz. Sayısı hen yerde 5 ku- Tuştur. DÜZELTME Sultanahmed Erkek San'at Okulu Art- tırma Eksilime Komisyonundan: 71/1/9383 tarihinde ve 7104 numa, rasındaki nüshamızın 8 inci sahife- sinde (un) mikdarı 25200 Kg. olarak yazılmış ise de bunun 2520 olarak dü- | İ zeltilir, l .a 28 Temmuz 1938 Toprağı kumluk olan Ber- lin nasıl yemyeşil oldu ? Biçilen çimenler, çürütülüp gübre olarak kullanılıyor dökülen yapraklardan da istifade ediliyor Dünyanın en büyük şehirlerinden olup nüfusu.beş milyon kişiyi bu- lan Berlin yeşil bir belde olarak meşhurdur. Çünkü kışın sonundan sonbaharın nihayetine kadar bu şehrin bina kütlelerini saran möy- danlar, bahçeler, parklar zümrüd gi- bi yeşildir. Şehrin içinde ve etrafın- da ormanlar vardır. Yalbuki bu şehrin bina olunduğu zemin kumluk olup çayır va ağaç ye- Üşmesine müsnid değildir. Tabiatin yeşil bir yurd olmasına mâni oldu- gu bu azim beldeyi dünyanın “yeşilli- ği bol olan bir beldesi haline getiren fen ve itinadır. Berlin bu güzelliğini ve ferahfe- zalığını belediyenin hizmetinde bu- lunan 1,600 bahçıvan ile devletin hizmetinde bulunan bazı park ve sa- Taylara memur bir kaç yüz bahçıva- na borçludur. Şehrin umumi bahçelerinin mesa hası 2,050 hektar tutuyor, Bu saha üzerinde iki bin bahçıvan, yüzlerce motörlü biçme makinesi, kamyon, araba ve cl arabasi ile mütemadiyen çalışmaktadır. Çünkü çayırlari ve ormanları yal- nız sulamak ve temizlemek kâfi de- ğildir. Bunların mütemadiyen bes- lenmesi lâzımdır. Erazi kumluk ol- duğundan zemin çayırları ve ağaçlar rı beslemeğe kâfi gelmiyor. Çayırlar senede bir kaç defa biçili- yor. Biçme makinelerinin attıkları otlar hayvanlara yedirilmeyip husu- si mahallerde toplattırılıp çürütük mektedir. Bundan hasıl olan gübre tekrar çayırlara dökülüyor, Bunların yardı- mı ile çayırlâr mütemadiyen büyü- mektedir. Büyüdükçe BE çildikçe de gübre istihsal ediliyor Ormanlar da böyle. Ağaçlardan dökülen yaprakların bir tanesi bile zayi edilmemektedir. Bunlar dahi toplattınimakta ve hususi mahaller- de çürülülmektedir. Hasıl olan güb- Te gene ağaçların diplerine dökül- mektedir. Bahçıvanları en ziyade işgal eden çayır ve ağaçlarm beslenmesi için gene bunlann kendisinden hasıl olan gübreyi temin etmek oluyor. Eğer ağaçlar muntazam bir surette beslenmeseydi Berlinin Grünewold, yani (Yeşil orman) dedikleri tenez- züh mahalleri çoktan kuruyup kum çölüne dönerdi. Tabii Berlinin bahçelerini tezyin eden lâtif çiçekler de ayni suretle gübrelenip beslenmektedir. Berlinin her dem taze ve yeşil olmasını te- min eden şey, başka memleketlerde süprüntü sayılarak imhasına çalışı- lan, biçilen çayırlarının olları ve ağaçların yapraklarıdır. Berlinin büyük halk parkları ih- tiva ettikleri ağaçların münelasip ve güzel olması için başka muamele görmektedir. Buralarda Otların in- san beline gelinceye kadar büyüme- sine müsaade edilmektedir. Çayırlarm bir kısmında çocukla- rın oynamalarına müsaade edilmiş- tir, Berlinin yalnız meydanları, bah- çeleri ve parkları değil, demiryol ları güzergâhları da yemyeşildir. Hatların iki tarafındaki mail sa- th zümrüd gibi yeşildir. Burada biten otlar bir bedel mukabilinde hatları muhafaza eden memurlara satılmaktadır. Bu bekçiler kulübele- ri civarındaki otları toplayıp inek ve emsali hayvanlarını beslerler. Bu su- retle hariçten süt getirmeğe ve yi- yecek tedarikine muhtaç kalmazlar. Kümlük erazide olup tabiat itiba- Tile yeşillikten mahrum kalması lâ- zımgelen Berlinin dünyanın en ye- şil bir beldesi olmasının sır ve hik- metini Berlinlilerden çoğu kendileri de bilmezler. Bütün mesele şehrin içinde ve dı- şındaki umumi bahçelerin ve or- manların ot ve yapraklarından zerre mikdarmın israf edilmeyip bunlar- dan İstifade edilmesinden ibarettir, Fa Belediye hekimleri ve Halkevleri Halkevlerinin sosyal yardım komi- telerine hükümet tabiblerinin de iş- tirak ederek yardımda bulunmaları kararlaştırılmıştı. Bu arada belediye hekimlerinin de bu sahada çalışma- ları düşünülmüş, fakat belediye he- kimlerinin vazifelerinin ağırlığı itiba- rile bu işten istisna edilmeleri muvâ» fık görülmüştür. DIKKAT! Paris COTY fabrikalarında imal ve ihzar edilmiş bir fransız mustahzarıdır. NDA KOŞ ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız