lr Beyoğlunda — bizim Rizaya rasgel- dim. Arkadaşlarımın arasında bu ço- cuğu pek severim, Riza iyi kelblidir. Hoş adamdır, Fakat gayet zayif bir tarafı vardır. Midesine son derece düşkündür, dehşetli oburdur, Son derece neşeli bir insandır. Bu seler Rizayı pek ziyade kederli görünce şaşırdım, kaldım. — Hayrolai Riza... dedim, ne var hasata mısın? O dertli dertli başını salladı: — Sorma başıma gelenleri... dedi, Mebrure beni bırakıp kaçtı... Onu biraz teselli etmek istedim: — Vah, vah kardeşim... Üzülme... . Bizim Riza, obur Riza iştihadan kesilsin ha?... Onun bu hale gei- mesi için aşkının ve ıztırabının çok büyük olması lâzımdı. Riza: — Ya böyle işte, diyordu, bende artık iştiha filân kalmadı. Yalnız onun hatıralarile yaşıyorum. Şimdi de yine onunla beraber geçen güzel günlerin hatıralarını canlandırmağa gidiyorum, Sen de benimle gelir mi- sin?... Arkadaşımı bu kederli gününde yalnız bırakmak istemedim. Belki ya- nında olursam onu biraz teselli ede- bilirdim. Beraber yürümeğe başla- dık. Sicak bir öğle üstü idi Tam ye- mek zamanı... Beyoğlu caddesinin İki tarafındaki lokantaların bazılarının kpılarından insanın iştihasını kabar- tan pirozlâ kokuları süzülüyordu. Riza birdenbire bir lokantanın de durdu: api” Ah işte burası... dedi, bü- rayı görüyor musun? Merakla sordum : İ — Burada ne var ? — İşte Mebrure ile bir çok defalar yemek yediğimiz lokanta... Haydi kardeşim içeri girelim de ben büyük aşkımın hatıraları arasında bir kaç dakika yaşayayım... Ol, of... Bu ke- der beni öldürecek ... Beraber dükkâna girdik. Bilmem ki yemeklerin nefisliğinden mi, yok- $a başının içindeki aşk hatıralarının canlanmasındn mı, nedir? Arkada- şımın gözleri birdenbire parladı. Bana: — Ah kardeşim... dedi, şimdi Mu- kaddes bir hatırayı canlandıracağım. Bir biftek ısmarlıyacağım,.. Onunla burada ekseriya billek yerdik de... Bundan sonra Riza dertli bir ta- vırla garsonu çağırdı, yavaş, Zavllı bir sesle: — Bir biftek... dedi, kanlı bir bif- teki... Şaşırdım, Haydi Riza bir hatırayı canlandırmak için biftek yiyecekti. Fakat bu bifteğin kanlı olmasının bu eski, mukaddes hatıra ile ne alâ- kası olabilirdi? Bunun sebebini Riza- dan sordum. a Büyük bir ıztırap içinde imiş gibi verdi: air Sorma ...dedi, onunla beraber oturduğumuz zaman ben hep kanlı biftekler yerdim de... Arkadaşım ısmarladığı bifteği Ye- Histesini eline &l- dikten sonra yemek — Ne gördün ? O acı acı bana baktı: — Patlıcan dolması!.. Şimdi patlıcan mevsimi... kantada patlıcan dolmaşı iş Riza biraz dokunsanız ağlıyacak tavirla: — Ah... Ah öyle söyleme a şim... dedi, biz burada kaç kere ORUN” ATIRALAR Frankfurt 24 dansa devam ge biçareye hakikaten acımış- | 24 hafif muzikaya devam ai tım, Âşıklardan kimi hatıra diye Yayalar si Gelirse Bae dala © & La — sevgilisinin bir tutam saçını, Kimi Belgrad 2410 dans — Drolivip 24.1 aid bir eşyayı taşır... Rizanın ha- | dans — Kopenhag 24 dansa devam — eraları ise hep patlıcan dolmaları, | Londra 20 dans — Lüksemburg 24-2 araları e e kaymaklı ekmek ka. | dans — Rad Panik 26-3 dans. Prank kanlı biftekler, furt, Stuttgart 1 - 4 gece konseri — Di- daifleri filândı .» Ber Alman istasyonları 1 - 4 Bresla; HümetsFeridun Es zaklen dans ve gece muzlkası, 23 Temmuz 938 Cumartesi İstanbul — Öğle heşriyatı: 1230: Plük- la Türk musikisi, 1250: Havadiz, 13,05: Ptâkin Türk musikisi, 13,15: Konser: No- votniden naklen Viyolenist Kemal Akel idaresinde orkestra; 1 - Uvertür: Egmond Betoven, 2 - Orkestra: Frer juvayyö - Vals: R. Volstet, 3 - Şurkı; Tenor Ba kens, 4 - Orkestra: Marş Pilorantin Jik, $ - Orkestra: Wien du estat m 'Trav me « R. Zizinsky, 6 - Sarkı: Yunka, 7 - Orkestra: Müjyon - 'Tangi şerenad, Orkestra? Plutrote Rozen slov - Erenke Mayer, 14: SOK Akşam neşriyatı: 1830: Tepebaşı Bel bahçesinden - naklen, 19,15: Konferans: Prof, Salih Murat (Fen müsahabeleri), 1950: Borsa haberleri, 2: Saat ayan: Grinviç rasathanesinden naklen, 20,02: Belmn ve arkadaşları ta- rafından Türk müsiklsi (Hiçazkâr, Suzi- nak), 20,45: Hava raporu, 2043: Ömer Rıra Doğrul tarafından arabca söyler, 21: Saat ayari, ORKESTRA: 1 - Bizet: Ar- leziyen, süvit, 2 - Betoven: Andante, 3 - Grossmuterhen, 2130: Ndemeddin Ria ve arkadaşları tarafından Türk musikisi la beraber zeytinyağlı patlıcan dol- maları yedik... Patlıcan dolması be- nim için çok mukaddes bir hatıradır. Bu hatırayı Ge Arkadaşım böyle söyliyerek garso- nu çağırdı. Yine ayni mahzun tavırla: — Bir patlıcan dolması... dedi. Arkadaşım, hakikaten bir halırayı canlandırıyormuş gibi, vecğiçinde, önüne getirilen patlıcan dolmasını yiyip bitirdikten sonra tekrar listeyi eline aldı, Göz gezdirirken üzerine ikinci bir fenalık daha geldi. Yemek masasının kenarını tutarak: —— Aman... dedi, kalbim çarpıyor, kalbim çarpıyor... Yüreğim ağzıma Çan : — Ne var?.. Ne oldun? (Hicazkâr), 22.10: Müzik ve varyele: Te- O acı ile dolu gözlerile bana bakâ- | pebaşı Belediyo bahçesinden naklen, 2250: . Son haberler ve ertesi günün programı, rak: Listede ne gördüm, biliyor mu- 23: Saat ayarı: SON. sun? Ankara — Öğle mepriyakız ei Karışık gördi neşriyatı, 1350: musi- el pi ile iç pilâv!... hin ve halk şarkıları, 14,15: Ajans ha- e beri — Peki, bundan me çıkar? O kadar | “aksam neşriyatı: 1830: Plâk neşriyatı, heyecana kapılacak ne var? 19: Dans plâk neşriyatı, 19,15: Türk mu- sikisi ve halk şarkıları (Makbule ve ar- ), 20: Saat ayarı ve arapça neş- riyat, 20,15: Türk musikisi (H. Rıza ve arkâdaşları), 71: Flüt solo (Ahmed And- Riza: i — Öyle söyleme... Öyle söyleme kardeşim... dedi, biz burada Mebru- re ile birlikte bu kuzu ciğeri ile iç pi- Iâyından az mı yedik?... Kuzu ciğeri ile iç pilâvın bende ne derin, ne şai- rane hatıralar uyandırdığını bir bil- İtatien, Rimsky - Karsakoö: Cehâhörarede, 4 - Borodin: o Notturno, 5 - Josef Lanner: 22: Ajans haberleri, sen... Bir bilsen!... Hofbali - Tonze, Garson yine çağrıldı: pr — İki iç pilâv. Avrupa İstasyonları Saat de Bütün Alman İstasyonları 20,30 da Bres- Yavdan naklen spor eğlenceleri, bu sü“ attan evvel bütün Alman İstasyonları 20 piâk neşriyatı ve saire — Athlone 20 akordeon — Budapeşte II 2035 orkes- tra — Milâno 2030 konser — Monte Ce- vı yedi. ie Şimdi gözleri dükkdinin küşesindeki yemek tezgâhına, bir yanı camekânlı buz dolabında duran tatlılara bakı- yordu. Birdenbire beyninden vürlü- | meri 2020 hafif muzika — Poznan 20 muşa döndü. klârinet konseri — Prag 2020 salon — > 5. | Zikası —Bratisisva 2020 halk ve —- Aman,.. dedi, gözlerim neler güö- darkılırı, —> Meyği Mogiara rimikan — rüyor?. Riga 2005 halk muzikası — Rad. Toulouse 20 dans, askeri muzika ve saire — Var- sora 20 kalârinet. Saat Ii de Berlin 2130 «Pusesiz Kadın. muzikalı piyes — Kolonya 2110 Strans murika- m — Königsberg 2110 eğlenceli muzi- ka — Leipalg 2110 eğlenceli müzika — Münih 21410 eğlenceli muzika — Saartr. 21,10 dans — Stuttgart 21,10 eğlenceli muzika — Bari 21,10 Yunanca neşriyat — -— Ne var? Ne oluyorsun? — Camekânlı buz dolabının içine bak... Camekânlı buz dolabının içine ,— Baktım... Bir takım tathlar var... —Ah... Ah... Kaymaklı ekmek ka- daitini görmedin mi? Ah o tath... Ah o mukaddes tatlı... Benim için onun ne büyük, ne aziz bir hatırası vardır, Bu mukaddes hatırayı da can- landıracağım... Garson... Bir kay- maklı ekmek kadaifi... Arkadaşım lokantadan Çıktıktan Marsilya 2130 - 2330 konser — Nis 2130 konser — Oslo 2135 konser — Paris PTT. Grenoble 2140 — 2530 kanser — sonra patlıyacakmış gibi şişmişti. Sottens 2130 dans — Stokholm 2145 ö - — Rad. Toulouse 21 hafif muzi- Birlikte bir dondurmacının önün vergi pir den geçiy il Saat 22 de — Aman... Dur... dedi, burada öy- Je bir hatıram vardır ki elimi kolumu sallıya salıya dükkânın önünden geçmeğe yüreğim Tazı olmaz... Dondurmacı dükkânına girdik. O iki kere «of» çektikten sonra: — Burada daima onunia vişneli, rolanya 22 Straw muzikasına devam — ma 22 eğlenceli muzikaya de- vam — Lelpsiz 22 eğlenceli muzikaya devam — Münih 22 eğlenceli muzikaya devam — Saarbr. 22 dansa devam — Stuttgart 2230 eğlenceli müzikaya de- vam — Belgrad 22 operet muzikası — Bordo 22 «Yumanâ» opereti — Brüksel Kayısılı dondurma Yaş 2330 orkestra — Budapeşte 22 ope- | mukaddes hatırasını | zete devam — Bükreş 7245 konser — canlandırmak iki bardak meyvalı | Droltriç 22 hafif muzika — Meisingfors De 2225 dans — Londra 2240 dans — Lük- dondurma yedi. 2430 asri murikn — Milâno 22 «Wagner» in «Loherngrin: opörası Sofya 2240 dans — Sottens 2230 - 24 operet muzikası — Strasburg 22 konsere ne in köşedel tuzlu badem | devam — Rad. Towlonse 2230 Küban için Mp muzikası — Varşova 22,10 Leh murikası, aldık. a ei an Görüyorsun YA. Ne haldeyim? Berin 7330 KE © Breslav 2315 e si tıra dans — Denzig ns — Frankfurt il sü 2 ni Ye Külonya, Könlesbene. Stuttgart 2830 Ber — - 2 Hnden nakli — Leipzig dans > hatıraları © | dans — Rad. Paris 2305 orkestra — rl Gi ne hale girdim. a Eye 74 alar i dans — Reval s —Riga dans — Öirüm, günüm hatıralar İÇİnde BE | Bekaa 2315 dans RAL Tonlu giyor. 2045 bafif müzika, Rizanın kocaman göbeğine bâkâ- rak: — Vah kardeşim... dedim... Pek üzülüyorsun... Bu aşk seni harap Sant 24 den itibaren Berlin, Kolonya, Königsberg ve Stutigart 24 hafif muzika ve dansa devam — Breş- Mir 24 dans örkesirası Danzig ve Deutschl. 8. 24 dans müsabakası — Hafif müzik; | Diye söylendi. bir iki adım ilerledi. Büyük mermer havuzun basamak- Jarına çıktı. Şimdi oda saray teşri- #atçısı gibi, bu yüksek merdivenle- rin üstünden Kızkulesi açıklarını iyi- ce görebiliyordu. İmparator Mihail birdenbire göz- lerini ouğuşturarak, O teşrifatçısına döndü; — Gözlerin çok kuvvetli imiş. Seni boş yere azarladım, Yanılmamışsın! Andronik dönüyor... Ve kendi kendine başını sallıyarak: — Garip şey! dedi, Onun en aşağı bir aydan önce dönmesi imkânsızdı. Acaba Çanakkale civarında fırtına mı var? Boğazı çıkamamış olacaklar besbelli, Arap tehlikesi kimin aklına gelebi- Mirdi? Herkes ayni ihtimali ileri sürü- Andronikin gemisi yelkenlerini in- dirmeden, Halice girdi. Halbuki, uzak yoldan gelen gemilerin Kızkulesi önün- de bir saat kadar kalıp sarayı selâmla- ması âdetti, Bilhassa prens Androni- kin bü ananeye sadık kalması lâzım- dı. Doğruca Halice girmesinin elbet- te mühim bir sebebi olacaktı. ” İmparator saraydan, oğlunu kar. şılamak üzere saray nazirile bir çok adamlar gönderdi. Prensin böyle üns sızın dönüşü bülün Bizanslıları te lâş ve heyecana düşürmüştü. Acaba ne vardı? — Andronik dün gitti, bugün ne- den dönüyor?. Diyorlardı. Haliç sahillerini müt- hiş bir kalabalık kaplamıştı. Kaplan Antoni gemicilere: — Ağznı açan oluursa, derhal ipe çekerim. Demişti. Hiç kimse bu âni dönü- şün sebebini keşfedemiyordu. Prens Andronik derhal saraya koştu. geliyor, baba! «Düşman Kapıları kapıyalım..» Prens Andronik saraya gelir gel- mez, babasına vasiyeti anlattı: — Arab donanması Bizansı mi saraya geliyor, baba! Hemen kapıla- ri kapayalım... dedi. İmparator bu haberi duyunca beyninden yıldırımia vurulmuşa dön- müştü. Bir müddet bu haberin ver- diği sersemlik içinde sendeledi. — Arabira mı geliyor?! Andronik çok heyecanlıydı. Kaptan Antoni prensin arkasında duruyordu. Anâronik, kaptana döndü: — Sen de anlat, Antoni; Arab korsanları kaç gemi ile geliyorlar. dı?... — Altmışa yakın gölge saydım, haşmetmeab! Mihail güldü: — Arabların eline altmış gemi geç- seydi, dünyayı zaptederlerdi. Siz ufukta bulut görmüşsünüz! Antoni ısrarla; — Hayır, haşmetmeab! dedi. Hep- si yelkenli gemilerdi, Eğer Aynaroz burunu dönmemiş olsaydık, Arab- Jarın eline düşecektik . — Sen Arab gemilerini tanır vm- sın? — Çok iyi tanırım, haşmetmeab! Daha geçen yıl Mesina boğazına ka” de gelen korsan Saidle çarpışmış. — Buraya geldiklerini nereden an- > — Geçen yıl Mesinada çarpıştığı- mız zaman, Said bana: «Bugün de- ğllise yarın, imparatorunuzun tahtı- ni yere çarpacağız. Bizansı sizde bı- rakmıyacağız!» demişti, — Bunu, o zamandanberi bana ni- çin söylemedin? — Nasıl söyliyebilirdim, haşmet- meab? Başımı cellâda kopartırdınız! DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelii ,.. Bizansın iki tanınmış kumandanı biribirini çekemiyordu. Biri arapların geleceğini, öteki gelmiyeceğini söylüyordu 'Tefrika No, 64 ! malümatı alınga vezir ve generalleri- ni topladı: — Arab tehlikesi başgösterdi. Bu- hu hiç ummuyordum. Korsanlar Bi- zansı mubasaraya geliyorlarmış.. “ei ya geliy iş General Anivas: va Kaptan Antoni rüya görüyor, diye cevab verdi, Arablar bir araya toplanıp ta müşlerek bir donanma ile harekete geçemezler. General Teofilos ayağa kalktı: — Her ihtimali gözönünde tutma- liyız, haşmetmeab! Ben, Anivas gi- bi düşünmüyorum. Eğer ufukta gö- rünen gölgelerin korsan gemileri ol- duğu tahakkuk ederse, düşman li- mana geldikten sonra hiç bir tedbir alamayız. Anivas: — Halkı boş yere heyecana ver- mekten başka bir şey yapmış olmı- yacağız. Diyor ve Arabların Bizans üzeri- ne yürümeleri ihtimalini bir türlü kabul etmiyordu. General Anivasın da hakkı vardı. Son yıllar içinde Arabistanda bir- birine giren ve birbirlerile çarpış- maktan etrafını görmeğe mecali kal- mıyan Arab kabileleri böyle kısa bir zamanda nasıl anlaşıp birleşecek- ler, ve nasıl harekete geçeceklerdi. Söz sırası prens Andronike gelince: — Belki bu gece, belkide yarın sabah şehrin Arab korsanlarile sa- rıldığını göreceksiniz! dedi. Eğer bu kısa zaman içinde tedbir alınmaz ve surlara okçular yerleştirilmezse, he- piniz elbirliğile imparatorluğu yık. mağa ve şehri Arablara teslim etme. ğe karar verdiniz demektir! Tedbir almakta biraz daha gecikecek olur- sak, yarın Bizaris imparatorluğunun nasıl yıkıldığını ve halkın ndsii kılıç: tan geçtiğini göreceğiz. İmparator Mihail, general Teofis Jostan ziyade Anivas'a güvendiği için Arabların Bizansı muhasara edeceği © ihtimali üzerinde bir dakika bile durmak istemiyordu. Fakat, Andro- nikin sözleri imparatoru da telâş ve heyecana düşürmüştü. Şehir kapılarının kapanmasile be raber, surların askerle tahkimine ve © gece sabaha kadar müdafaa ha- aırlıklarının tamamlanmasına karar verildi. Acba Arablar gerçekten Bizansa mi geliyorlardı? Ufukta görünen gölgeler, Arab ge- mileri miydi? Arablar, Bizans imparatoru- nun tahtını yıkacaklarmış!.. Rahibler kiliselerde faaliyete geç- tiler. Bizans askerleri surlara yerleştir. lirken, mabedlerde de <kurtuluş» âyinleri yapılıyordu. Ayasofyanın bütün hücrelerindeki papaslar, kili senin iç avlusunda meşaleler yaka- rak, halka: «— Bizans, Bizanslılarındır. Merak etmeyin! En büyük hâmimiz Hris- tos, Lâtinleri buradan nasıl defetti ise, Arabları da öyle koğacak!» Tarzında vaazlar ve telkinlerle, fazla telâş ve heyecan gösteren ka- dınları teskine çalışıyorlardı. O gece bütün iptidai tedbirler alın- mış, şehrin ambarları sabaha kadar erzakla doldurulmuştu. Halkın ağzında, bilhassa çoluk ço- cuğu ve ayak takımını büsbütün ga- leyana sevk eden haberler dolaşı- yordu: «— Korsanların başında meşhor bir deniz canavarı varmış..! » «— Arablar, Bizansı zaptedince, şehirdeki Rumların hepsini kılıçtan geçireceklermiş!> Her memlekette harb tehlikesi karşısnda çikan heyecanlı dedikodu- lar gibi, o gece, sabaha kadar sokak. larda dolaşan Bizanslıların ağzında da bu sözler tekrarlanıyor ve hak kın galeyanı gittikçe artıyordu. i (Arkası var) ilik akl Kel 4