b ü h İ ğ ü p irb f ii b k ü p 7 NN ; “diıkları sa çarzularını emi SARAY ve BABIALININ Iç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tetrika No. 173 İlk kıtalar hareket ediyor. izmire bir heyet gönderiliyor »bulda yeniçeilerin o (isteme- zükslerini andıran talebelerle meydana atılan ve (mektebli misin, alay © sın?) sürlinden sonra bir çok mekteb- | İi zabitlerin canına kıyan, bir nazırla | bir mebusu öldüren, paği larla beraber gidere! cr gibi dikte eden, vü- kelâ heyetini değiştiren askerlerin kıyamini asayişi muhil bir vaka Ol- mak üzere görmemek, daha doğrusu göstermemek ancak Abdülham'd dev- ri ricaline mahsus ve «idar hat. usullerinde Yalm fı pek açıktı. Çüni gil, kopmuştu ve böyle bir kıyamet köptuktan sonra hakikati örtmeğe kalkışmak ta maruf kaba bir darbı mesele göre hareketten başka şey olamazdı! Tevfik paşa kabinesinin işi İstanbulda olup biteni görmiyenlerin gözleri önüne paravana çekmek, göz boyamağa çalışmaktan ibaret oluyor- du. Sonra da meşrutiyetle istibdad ara- sında köprü hizmetini görmek ola- caktı; eğer Hareket ordusu yetişme seydi! İstanbulda «Ezhanı teskin» diye uyuşturmak teşebbüslerile uğraşılır- ken Selânikte İstanbul üzerine yürü- nülmek üzere pek ziyade #üratle aske- ri tertibat ahnıyordu Tam askeri harekâta başlandığı si rada Bulgaristanın İstanbuldaki ah- valden istifade ederek bir taarruz yap- mak fikrinde bulunduğu şayi oldu. Selânikte üçüncü ordu erkânıhar- biye reisi Ali Rıza paşa riyasetinde ya- plan bir erkânıharbiye içtimsında İstanbula doğru yapılacak harekât esnasında Bulgaristanın muhtemel bir hücumuna karşı hududun takyi- yesi hakkında da bir plân tertib olun- du. Bu plânı kabul eden Mahmud Şev- ket paşa Selânik Bulgar tüccar veki- ini nezdine davet ederek eğer Bulga- ristan böyle bir harekette bulunacak olursa İstanbulu bir tarâfa bırakıp el- de bulunan ve hazırlanmakta olan kuvvetleri hemen Bulgar hududuna sevkeyliyeceğini ve bunun Sofyaya bildirilmesini pek şidedtli bir lisan ile tebliğ etti | Bütün İstanbul sevkiyatı ve İstan- buldaki müsademeler esnasında Bul- garistan cihetinden bir hareket görül- medi Sevkiyat için paraya ihtiyac vardı. Mahmud Şevket paşa gerek Bulgarista- nâ karşı hazirlanan ihtiyat plânı ve gerek bu para meselesi hakkında Ma- bastır kumandanı İle muhaberelerde bulundu. Rumeli vilâyetleri “müfettişi umu- Misi sıfatile paranın çaresini bulma- ği deruhde etti Perşembe günü erkâmharbiye kay- makamı Abdülkerim beyin vilâyet heyeti merkeziyesinde diğine göre: Mahmud Şevket kendisine: paşa — Askeri sevkiyat için demiryolu kumpanyası para ister ve hükümetçe - de bu parayı temine imkân buluna- maz ise bankada kırk bin liram var. Bunları bu uğurda sarfedeğeğim, de- mişti, Fakat kumpanya sevkiyat için hiç bir müşkülât göstermedi. Rumi nisanın ikinci “15 nisan sa- bahı Selânikte merkezi umumice Se- rez mebusu Mithat Şükrü beyin Edir- neye gitmesine ve ora heyeti merkezi- yesile ve vali Reşid paşa ile görüşerek Edirne vaziyetini bildirmesine karar verildi, Mithat Şükrü bey hemen o sa- bah hareket etti. Edirneye (varınca heyeti merkeziye âzasile ve bilhassa erkânıharbiye kolağası İsmet bey ile » General Oİsmet İnönü - görüştü Heyeti merkeziye, ve hassaten İsmet bey Edirnede endişeyi mucib bir hal olmadığını ve işlerin iyi gittiğini te- min ettiler, Mithat Şükrü bey de Edir- nenin bu vaziyetini telgrafla yeni mer- kezi umumiye bildirdi. Bir gün sonra Selâniğe avdet ederken İstanbula sey- kolunan ilk kıtaların trenlerini gördü, Merkezi umumi gazeteler hakkında bir program tertib etti. Bu gazelelerin şahı tan bi lüzumsuz olarak bazı kimselerin met- hüsenasında bulunması menolunuyor du. Gazetelerin tedkik ve sansür edil- mesi de kararlaşlı; Bu işe merkezi umumice âzadan avukat Zihneli Said bey memur edildi. (1) Merkezi umumi Selânikte unsurlara mensub klübeler kere göndererek hepsini itti vet etti. Bunlardan müttehiden ha- rekete müheyya olduklarına dair ce vablar aldı, Yalnız Rum kulübünün cevabı teahhür etti Merkezi umumi Anadoluya ek üzere binbaşı Selânik hsetmesi ve vuhtelif birer tez- ından yüzbaşı Radovişteli Ali Nâki mlevvel Serezli Faik efe den mürekkeb bir heyet dahi tertib etti, Bu heyet Mahmud Şevke nın ziyaretine gitli, Mahmud paşa bu heyeti kabul ederek gidecek- leri yerlerde ahaliye ve askere selâm söylemelerini ve üçüncü ordunun As- kerce teşebbüslerine tâbi ve zat malarını tebliğ eylemelerini etti, Rumi nisanın beşinde Selânikten vapurla İzmire hareket etmiş olan bu heyet İzmi: hususile Çanakkalede iyi hizmeti, emiştir. Donan ın nerede, ne bulunduğunu anlama nun için merkezi umümi İsmail Hak- kı bey - Kars mevkii müstahkem ku- T danı olmuştur; albay - il zim Vasıf efendiyi - sa; tavırda tebdilen İstanbula gönderdi. Bunlar İ mümkün olursa donanmayı Selâniğe celbetmek üzere teşebbüslerde bulu- nacaklardı Mabeyin başkitabetine çekilen tel- grafnameye İstanbulda meşrutiyetin baki olduğu, bu işten Yıldızın malü- matı olmadığı yolunda lâkaydane bir cevab geldi. Bunun üzerine gene baş- kitabete şu telgraf yazıldı: Serkâtibi hazreti şehriyari Ali Cevad beyefendiye İstanbuldaki alçakların vukua ge- tirdiği galeyanı umumi telkinatı me- lüneye müstenid ve irticaiyunun - bir hareketi meşrutiyetşikenânesine mer- | buttur. Böyle bir hareketi oba yane üzerine kabinenin İstifa edeceği emri zaruridir. Millet kendi hakkını bazuyu âheni- ni ile istirdad edecek ve bu kere inkı- lâbı melünu vukua getirenleri muhak- kakan mahv ve ifna eyliyecektir. Şim- di harekete müheyya yüz binlerce ef- radı millet bu ümniyenin husulü kâfi kudreti haizdir. Artık devri sabiki istibdadda sarfe- dilmek mutad olan yalancı t&biratın tahtında cereyanı vakıayı ketmü set- re imkân yoktur, Eski kabinenin mev- idara geçirilmesi matlub ve farz- atanın selâmetine hı ihtimam &den ve devri mesudu hürriyeti Koca bir milletin kuvvet ve kudretine isti- naden istihsal eden İttihad ve Terakki | cemiyeti eskisinden daha muhkem ve kavi bir halde bulunmuş ve ümmetin hakkı mukaddesini mülevves ellerden istindada tekrar teşebbüs etmiştir. Bir kaç bin müfsid ve melânun ki- yamı bağıyanesi ile vatanın muhata- raya ilkasına ve meşruiyet ve meşru» | tiyetin de mahvü ifnasına otuz mil- yon halk tahammül etmez, İşte bütün millet bugün harekete müheyya bu- lunup İstanbuldaki idarei nameşruayı zirüzeber edecektir. (Arkası var) ,(1) Bay Hüseyin Cahid Yalçın Meşruti- yet Halıralarında 31 martta İstanbuldan, ayrılarak Selâniğe vardığı sırada kendi- sine gösterilen hüsnü kabulün bazı ta- rafça boş görülmediğini yazmıştı. İttihad ve Terakki kongresine verilmek (üzere hazırlanan rapor hakkında albay Tunça» yın bana tevdi ettiği izahnamede şöyle bir kayd görüldü: (Bay Hüseyin Cahid Yalçının Meşrutiyet Hatıralarını okuyan Zihneli Sald bey bana gönderdiği bir mektabda (Hüseyin Cahid Yalçını böyle düşünmeğe sevk eden se- beb merkezi umumi kararının umumi ve istisnasız surette tatbiki ütizam edilmek» te olmasıdır) diye bildirmiştir.) ada da- tembih | mühimdi, Bu- | 1430 ndis, Muhtelif Plâ #şriyatı: 1830: Hafif dan Türk musikisi (Şehnaz. Hava raporu, 2043 an arabca sö ii i-N dö villar, 2 - Rahmaninof Straus: Nüvi dö bal, 21,80 yı daşları tara i, sol Ankara — Öğle m 1430: Kari- şık plâk neşriyatı, Piâkla Türk mu- kisi ve halk şarkıları, 1515 5 ha- berleri, merasemar Gustav Lin kowsky: Melodie, 4 veris İnterromgue, 22,15; Son. Tachaikow 2): Ajans haberleri, Avrupa istasyonları Saat 20 de Berlin 20) Faust operasından parçalar Danzig 20 vi Ceneri 2030 muzika Oslo 2055 hafif Prag TI 2030 orkestra muzikası — Varşova 20 ör! Saat ?1 de 140 dans — Breslay 150 «Doktor ve Ec 'x 2050 halk tra, 21,40 or şarkılı on muzika- muzika — Berlin kestra, Ate “Münih 21 kasına devam — Sasrbr. 21,10 dans ve hafif müzika Stuttgart 2115 Frank- furt'tan nakli — Bari 2115 Yunanca neş- riyat — Berom. 21,45 orkestra — Brük- sel Ti 21 hafif muzika — Budapeşte 2105 hafif muzika — Budapeşte II 2140 gene çalgısı Bükreş 2130 hatif m ka — Droitviş 2130 orkestra — F'lorans 2130 S/8 Eguatore opereti — Limoges 2130 hafif muzika — Rad. Paris 2130 - 2330 konser — Prag II 2140 opera uver- türleri — Riga 31,15 Wagner konseri Sottens 21 opera muzikssı — Stokholm 3145 Offenbach konseri — Rad. Toülomse 2130 operet şarkıları ve hafif muzika — Paris - Eifel, Bordo, Montpellier 2130 - 23,30 «ln Petit Marlöt» opereti. Saat 23 de Berlin 22 devam muzikalı piyese devam — Deutsehl, 8. salon muzikasına devam — Frankfi ve Btuttgart 22 kai muzikaya devam — Hamburg 22 orkestra — Kolonya 22 eğ- muziksya devam — - Saarbr. 22 dans. Breslar, 22 ve viyulonsel ya deyam — Budapeşte 2240 «Rigoletto Verdi operası (plâkla) — Budapeşte IE çingene çalgı devam Bükreş 2245 Rumen orkestrası — Helsingtors 22 HC mmurika Hilversum 1 2: muzikası — Londra 22.15 orke: ri — Ösle 22.10 piyano — Paris - Eifel, Bordo ve Montpellier öperete de- vam — Prag TI 2230 salon muszika, Roma 32 «Maristellas operası — 22 dans ve muzika Bepkiölm » Offenbach konserine devam — Rad. 'Ti 1Wouse 2230 operet muzikası — Varşora 22,10 karışık 7 Alman istasyonları 2330 da Stuttgart- tan naklen halk muzikası ve hafif mu- zika Brüksel 23.10 cazband — Buda- Peşte 23 «Rigolettor a devam — Droitviç 7330 hafif Ingiliz musikas — PFlorans 23,80 operete devam — Hilyersum 1 2350 hafif muzika — Kraksu 23 salon zikası — Londra 2330 dans — Lüksem- burg 23,15 senfonik muzika — Midland Reg. 23 orkestra konseri — Roma 23 ope- raya devam — Botlens 2320 dans Rad. Toulouse 23,45 salon muzikası, Saat 21 den itibaren Alman istasyonları saat bire kadar ev- velki programlarma devam — Brüksel II 94 - 1 dans — Budapeşte 24 operaya de- vam — Droltviç 2405 dans — Florans 24 dans — Kopenhag 24 - 130 dans Milâno 24 dans — Roma 24 operaya de- vam — Prankfurt, Stutigart 1 - 4 bü- yük hafif muzika konseri — Diğer Alman istasyonları 1 - 4 Danzigden naklen ge- ce konseri, İzmitte Şark Pazarı Sadeddin Yalım Ticarethanesi Kocaeli viliyeti mektep kitapları satış yeri, Mer hevi kırtasiye çeşitleri, Nauman dikiş ve yazı makineleri, Ko- dnk fotograf makine ve Jevâzını saire bulunur, Letprig 22 | DİŞİ KORSAN Tarihi Yazan: İskender P, Sertel Deniz Romanı li Tefrika No, 62 | General Anivas İmparatora: “Ben bu seyahatin sonunu karanlık görüyorum,, demekten kendini alamamıştı prens Andronik böyle ve böyle bir hava içine yan Atinalılarla ter eğe gidi- yordu. Prens Andronik, Atina yolunda.. Prens Andronik'i götü nin bütün kürekçiler dı. Bunlar ri vardı ki, tikleri için, k gemi- lunuyordu. ökçular, yelkenci- aların tutarı da üç yüzü bu- luyordu. Pre getiren gemiyi Rumlar Ho- e yapmışlardı. O devrin en muh- teşem, en bi ik gemilerindendi bu. Arka ki nda büyük bir salonu ve iki ka ı vardı. Prens Andon iye saraydaki hizmet- çi ıden zlarından çoğunu beraber almıştı. Andronik itiyadlarındarı kolay kolay vazgeçe- cek bir erkek değildi. Ancak baba- sının ısrarile, yanına beyaz bir ka- dın almamıştı i cariyelerinden ısusi hizmetleri- ve m bir 8 arım da yanımda götü kı söyliyenler terennüme lerden ikisi prensin omuzlarını baraklarını uğusturur, üçüncüsü de elinde şarab tepsisini tutarak ayak- ta dururdu. Andronik yatıncaya ka» dar şarkı dinler, ve şarab içerdi Andronik İznik sarayında da böy- le alışmış, böyle büyüm Bizansı zapteltiklen sonra, saltanat ve ihtişamı yüz misli arlan impara- torun oğlu elbette eski itiyadların- dan kolay kolay vazgeçemezdi. Onun için denizde d8 saray hayatını ya- şamak kolaydı. ve nefsini sefahet- ten ve diğer eğlence ve itiyadların- dan mahrum etmeğe sebeb de tok Veliahdi götüren gemi Haliçten ayrılırken, halkın coşkun tezahüratı Andronikin gururunu okşuyordu. «— Uğurlar olsun, 5 li veliah- dimiz!» Sadaları arasından süzülerek Kız- kulesi önlerine doğru açılan gemi- yi sahilde uğurlamağa gelenler ya- vaş yavaş dağılıyorlardı General Anivas, İmparutora: «— Ben bu seyahatin sonunu ka ranlık görüyorum.» Demekten kendini alamamıştı. Böyle bir heyecanlı günde, oğlun- dan ilk defa ayrılan imparatoru te- selli etmek icab ederken, general Ani- vas bu münasız sözleri neden söyle- mişti? Anivas, Venedik elçisinden bir şey- ler mi duymuştu? — Hayır... Anivasın duyduğu bir tek kelimi yoktu. Anivas uzağı görür ve derin düşü- nür bir kumandandı. Lâtinlerle ara- si bu derece açık olan bir devlet rei- sinin oğlunu düşman eline göndermesi kadar gülünç bir hareket tasavvur olu- nabilir miydi? İmparator Mihail: — Ben her ihtimali düşündüm... emiş olmasaydı, general Anivas bütün düşüncelerini açıkça söyle- mekten çekinmiyecekti. Ne yapsın ki, imparator ona bu fırsatı vermo- mişti, Halkın heyecani, Andronikin ge misi şehirden uzaklaşıncaya kadar sürdü. Ve akşam güneşi Haliç sırtlarında can verirken impâralorun sarayında gizli gizli konuşmalar, dedikodular baş- Jamışta, ür. Mihal | | Macaristandan gelen haber- ler: «Moğol tehlikesi kalmadı!» larının, nihayet Macar Peştede yeniden kurul- Polonyaya gittiği ve çâh kurup yerleştiği ha- geldiği gündenberi hal- gelmişti. Herkesin di- ıpa istilâsı - fikrinden vâz- geçi Sözü fazla bir Mac dolaşıyordu. Yirmi yıldan ndanberi Moğol ordu- ristanı baştanbaşa işgal ünd garbillerin daima barut fıçısı üstünde yaşar gibi ayak- ta durması ve ehli salib ordularının Moğollar karşısında daima mağlüb n olarak geri dönmesi Av- şaşırtmıştı, orduları sunun etmesi bâşkumandanı «Moğollar y vaş yurdlarına dü tini yaratmıştı Imparator Mihail, -İzniki u gündenberi Moğol yrknıamış? — Biz Moğollardan zarar görme- yiz... Çünkü Moğolların gözü büyük ve zengin ülkelere çevrilmiştir. Demişti. Gerçek, Tâtinler Bizans- tan çekilirken, şehri o kadar tahrib er o sirada Moğollar yürüyerek Bizansa İni doyuracak ek- k ve harabeye yorlar!» bulun- ndan rak tekrar döi bunu bildiği için, Moğollar sa geleceğini bir gün bile düşünme- mişti Gerçi bu tehi - Mihail Bizansa geldikten sonra - zaman zaman göz- önünde tutulmamış değildi. Fakat, © zaman da Moğollar yeni ülkeleri is- tilâ fikrinden vazgeçmiş bulunuyor- lardı. Göktay yeniden kuvvetler ge- tirip başka ülkelere akınlar yap- mak sevdasında değildi. Macaristandan son gelen haber- ler de bunu gösteriyordu. Hattâ im- parator Mihail, Göktayın Polonyada karargâh kurduğunu ve Macar krâ- lının tekrar Peşte sarayında yerleşti- ğini duyunca — Artık Avrupada Moğol tehlikesi kalmadı. Çok yakında Göktayın Po lonyadan Rusyaya geçmesi muhte meldir. Demişti. Selâniği ele geçiren im- pârator Mihail, bu haberlerden son- ra: — Şimdi, istilâ sırası bizimdir! Diyor ve el altından yeni harb ha- zırlıkları yapıyordu. Mihailin fikri imparatorluk sınırlarını Balkanlara kadar uzatmak ve genişletmekti. Gittikçe * kalabalıklaşan Rumları, küçücük Bizans imparatorluğunun servet membaları besliyemezdi. Bu- nun için yeni ve zerigin ülkelere, mahsuldar topraklara sahib olmak lâzımdı. İmparator Mihail bütün Atina ha- valisini de ele geçirmeğe ve Lâtinle- Ti bu son sığındıkları yerden de koğmağa azmetmiş görünüyordu. «At ta var.. Meydan da var. Haydi yürü İmparator Mihail müneccimle. rinden biri, o gece yldızlara bakarak: — Ne duruyorsunuz, haşmetmaab? dedi. Yıldızınız parlıyor. Akdenizde yelken açacak fek bir gemi yok. At ta var. meydan da var. Hemen yü- rüyün! Bu sözler imparatorun gururunu okşamıştı. Öyle ya. Mademki Mo- ollar yakında Rusyaya dönüp gide cekler... İspanyollar kendi sahilleri- hi saran korsanlaria meşgul. ve Ve- nediklilerin, Akdenize baştanbaşa bhükmedebilecek kudret ve kuvvetleri yok... Şu halde yeni bir dönanma düzüp Akdenize çıkmak fırsatı var- ken, bu fırsattan neden İstifade et. memeli? (Arkası var)