20 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

20 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y Dü mıza) ) italya bazı san'at eserlerinin m e — — satılmasına müsaade ediyor hud âsa- ri atika noktasından kıymettar olan eserlerin memleket hâricine satılma- | Sına taraftar değildir, Maahaza devlet bânkasmnın altın ve ecnebi parasi mevcudünü arttırmak için arasıra fevkalâde müsaadelerde bulunmakta- dır. Şu kadar var ki harice satılan bu gibi eserlerin bedeli olan İsterlin ve dolarların devlet bankasına tevdii ve buna karşı muadili Jiret alınması mü- sadde verilirken şart konulmaktadır. Bu müsaadelerden bilistifade güzel sanat eserlerinden kolleksiyon yapan Amerikalılar, meşhur İtalyan sanat- kârı Michelangelosun bundan 400 sene evvel ikmal ettiği «çarmıha germek» eserini salın almak için müzakereye başlamışlardır. Bu eser bir çok kıymettar sanayii İzmir (Akşam) — İzmir Kültür Wisesi talebesi, Buca civarmda asks- Tİ kampta talimlerini bitirerek evle- rine dönmüşlerdir. Yirmi gün süren kamp sonunda nurlu Türk çocuklar, askerliğin muhtelif safhalarını çok güzel Öğ” renmişlerdir. Kampın sona ermesi münasebeti- le talebe, bâşlarında askeri muzika lik su tankı geldi Dün limanımıza Deniz Bank liman gyleimesinin Almanyaya ısmarladığı Su tsi - rından biri dün sabah a gelmiştir. İkinci su tankı da mi beklöniyor. Dün gelen semeri a tankı Deniz Bank erkânı tarafın dan gezilmiştir. Su tankları Hamburgdon birlikle | hareket etmişler, yolda fırtınaya tü un üzerine #Li- li sarfiyatı azdır. gani & su dankıs bugüli yetmesi bok” | Kabz? nefise işleri toplıyan prens Barberini hanedanına aid bulunuyor. Eser Bar- herini hanedanının Romadan 23 mil uzakta bulunan malikânesinde bif kayanın içine oyularak vücude getiri- len küçük kilisenin içindedir. Bu şahe- ser için istenilen bedel şimdilik ma- ü gildir. eril hanedanının elinde da- ha bir çok kıymetiar eserler vardır. Bunlardan meşhur Portland vaz su ihrac memnuiyeti konmazdan ev- vel Londradaki Britisn Muzeum'a yüksek fiatle satılmıştı. İtalyadaki meşhur Discobolus Yu- nan heykeli kopyesinin Münih müze- sine satılmasına İtalya hükümeti ta- rafından müsaade edilmiş olması bü- tün dünya güzel sanatler piyasasınm dikkatini İta E- n gelen su tangı lenen «Liman 4 su tanki. ndan â Y- rılmağa mecbur kalmıştır. Su tan- kının boyu 36. genişliği 7, irtifa 3 metredir. 310 ton su almaktadır. İki tulumbasından biri saatte 120, diğeri 60 ton su alp vetmekledir. 285 beygir kuvvetinde Dizel bir motörile işliyen tank, saatte 9,5 mil süratle seyret- »sktedir. Mazot yaktığı için mabru- D'Annunzio'nun yüz kat elbisesi ve levanta ile hediye vermek merakı Şair d'Annun- zio'nun «Vittorili, şatosu derin bir sükünet içine gö- mülüdür. Şatonun meşhur sahibi eski ebedi uykuya dalalıdanberi şatoda zaten eskidenberi hüküm süren rsız- lık büsbütün artmıştır. Şair askerin bazen pek sevdiği bir misafirini kar- şlamak için attırdığı selâm topları şatonun Cennete benziyen bahçele- rinde artık akisler yapmıyor. Bir çok seyyahlar, hakkında bir çok şeyler işittikleri şatonun O duvarlanından aşağı bir nazar atabilmek ümidile dağın tepesine kadar tırmanıyorlar. Fakat ancak hususi müsaadeleri olanlar kapısından içeri girmek lüt- funa nail olabiliyorlar. Bu fdtuftarı nadiren istifade edebilenler yalnız şairin olurduğu odaları görmüyor- lar, ayni zamanda d'Annunzio'ya uzun seneler kâliplik etmiş olan Sinyor Antongini ilede konuşarak bir çok şeyler öğreniyorlar. Sinyor Antongini sempatik bir soh- beteidir. Efendisi hayatta iken oldu- ğu gibi onun Karakterini gösteren sözler sarfediyor. D'Annunzio'nun karakterini tahlil etmek kolay değil- dir. Şair hakkında malüm olan Şey- ler teferrüattan ibarettir, Ruhunun büyük sırlarını şair beraberinde me- zara götürmüştür. MAnnunzio kar- şısına çıkan insanlara nadir görülen bir nezaketle müamele ederdi. Fakat onun insanlar hakkında umumiyet itibarile neler düşünmüş olduğunu hususi kâtibi anlatmak istemiyor, Şai- rin yedi yüz mektuptan ibaret olan bir kolleksiyonu vardır. D'Annunzio kendisini «zavallı bir fransisken rahibi» telâkki ediyor. Bu sözüne inandırmak için süse ve lük- se müteallik ne varsa şatosundan uzaklaştırmıştır. Fakat geri kalan şeyler de «Muhteşem» denilmeğ* sezadır. Şair asker bütün hayatında hiç bir zaman hakiki fakirliğinns olduğunu bilmemiştir. Filhkakla ara- da sırada para sıkıntısı çekmiştir, fa- Denizde bir cesed Teşhisi ve hüviyetinin tayini için morga nakledildi Dün sabah saat yedi buçuk sirir larında Sus vapuru Kabataş açıklar rında demirlediği sırada vapurun arka tarafndan pervaneye doğru bir cismin sürüklendiği görülmüştür. Tayfalar dikkat edince perrane su- larına kapılarak sürüklenen bu cis- min bir adam cesedi olduğunu far- ketmişler ve keyfiyet polis beşinci şube müdüriyetine bildirilmiştir. Derhal sandallarla polisler gitmiş- ler ve bir kanca takmak suretile ce- sedi sandala alıp dışarı çıkarmışlardır. Vaka müddelumumiliğe bildiril miş, müddeitumumi muavinlerinden 'B. Hikmet Sonel ile adliye doktoru giderek mahallinde tahkikat yap- muşlar ve cesed muayene edilmiştir. Cesed, otuz beş, kırk yaşlarında bir erkeğe aiddir. Üzerinde ceket yok- tur. Denizde uzun müddet kaldığın- dan etleri kokmağa ve çürümeğe başlamıştır. Bilhassa yüzü çürümüş ve parçalanmış olduğundan cesedin teşhisi kabil olamamıştır. Yapılan muayenede kendisinin müslüman ol- duğu anlaşılmıştır. Vücudünde de- rin bir yara izi yoktur. Sadece de nizde taşlara ve öteye beriye çarp- maktan mütevellid ezikler vardır. Ölümün sebebinin tesbiti için cesed morga kaldırılmıştır. Teşhir ve hüvi- yetinin tesbiti için cesed morgda teşhir edilecektir. Bunun bir kaza kurbanı olması muhtemeldir. Müd- deltumumilik tahkikata devam ediyor, Geçende ölen İtalyan şairi D'Annunzio bir muamma idi. Hayatına, düşüncelerine aid bir çok şeyler bilinmiyordu. Kâtibi Antongini şairin hayatına aid bir eser yazmağa başlamıştır. Bu eser merakla bekleniyor kat bundan doğrudan doğruya ken- tikçe onu bol bol sarfediyordu. İnsan bu büyük şatirin levantayı müdhiş surette sevdiğini ( işit- tiği zaman hayrete düşüyor. D'An- nunzio hergün hiç olmazsa yarım litre esasns kullanıyordu. Büyük bir levanta şisesi ancak dört , beş gün dayanıyordu. Şairin levantaya olan merakı bir aralık o kadar artmıştı ki bir levta fabrikasına para vererek hissedar olmuştu. Ondan sonrabu fabrikaya artık mebzül mikdarda <Agum Nuntia,, ısmarlıyordu. Şairin gardrobunun muhteviyatı da «zavallı rahib> e yakışmıyacak &a- dar zengindi. Elbise dolaplarında yüz kat elbise asılı duruyordu. Bundan başka elli kadar palto ve kürk bulu nuyordu. Eli kadar şapka ve iki yüz çift kundura, üçyüz kadar ipekli gömlek, yüzlerce frak gömleği, elli kab gece elbisesi, beş yüz kadar kravat gardrobu (tamamlıyordu. DAnnunzio gardrobu için müdhiş paralar sarfediyordu. Esasen şairin nazarında para nın hiç kıymeti yoktu. Dostlarını ve iyi tanıdığı kimseleri hediyelere bo- gardı, Verdiği mücevheratın kıymeti yarım milyon lireti tutar. MAnnun- zlo bahşiş vermek hususunda da çok cömerddi. En küçük bir hizmete mukabil garsonun veyahud otel ka- picısının eline elli liretlik bir barıknof sikıştırırdı, Şair Berline bir haber göndereceği zaman mektup yazdır. maz, bildirmek istediği şeyi müsta- cel telgrafla yollardi OBöyle bir «mektup» bazen binlerce lirete mal oturdu. D'Annunzio'da müdhiş surette has- talik merakı vardı. Biraz sesi kısılsa bunu en ağır bir hastalık başlangıcı zannederdi. Yatağının başucunda Şark vilâyetlerinde mühim eski eserler bulundu — | daima küçük bir eczane bulundu- rurdu. Her türlü hastalıklara karsı korunmak için bü tün <Vittoriale, de di, Bu hararet içinde müsterih ya- $ardı ve ancak ondan sonra çalışahi- Yirdi, WAnnunzlo yalnız geceleri çalışır. dı. Gece saal ondan sabahleyin saaf sekize kadar masa başında otururdu. Bu müddet zarfında şatonun bütün odalaı tenvir edilirdi. Tasarruf için odalardan birinde tek bir lâmba sön- düren bir uşağın hali yamandı. Şair yazı makinesinden nefret eder, kar- tal kanadından çıkarılan tüylerle yazardı, bir de sipariş üzerine hiş yazı yazmaz, ancak keyfi geldikçe yazardı. D'Annunzio'nun kadmlarla olan münasebetlerine dair çok şayialar do- laşır, fakat bunların çoğu doğru de- ğildir. Hususi kâtibi Antogini'nin ifa desine nazaran şairin büyük artist, Eleanorte Duüze'yi manen mahy ve maddeten istismar ettiği hakkındaki rivayetlerin hiç aslı yoktur. Şairle artist arasmdaki münasebetler hiç hir hâdise ile illâl edilmiyecek kadar samimi imiş, DAnnunzio'nun haya- tını süsliyen yegâne kadın Duze ds- ğildi. Başka kadınlar da şairin haya. tmda roller oynamışlar, az veya uzun zamani onun yanında (kalmışlardır. Bu münasebetlerin bir çoğu ölmez şüörlerde ve romanların kahramanı olarak yaşamakta devam etmektedir. Dante'denberi İtalyada yetişmiş olan en büyük İtalyan şairinin hu- sust kâtibi Sinyor Antongini şair d'Annunzio hakkındaki hatıralarım yakında kitap seklinde neşredecektir. Edebiyat âleminde bu eser merakla beklenmektedir, Çünkü okuyucular, bilmedikleri bir çok şeyleri bu eser den öğreneceklerdir. Bununla beraber İtalyanın o büyük manzumeler yara- acısı yine bir ruhi muamma Ola rak kalacaktır, Ankara dil ve coğrafya fakültesi arkeoloji pröfesörü Von Der Osten'in mühim beyanatı Erzincan (Akşam) — Kültür Ba- kanlığı tarafından şark vilâyetlerin- de arkeoloji tetkikatin bulunmak üze- re bundan bir ay evvel Diyarbakıra gönderilmiş olan Ankara Tarih Dil ve Coğrafya fakültesi arkeoloji profesö- rü Von Der Osten oradan Erzin- cana gelmiştir. Köndisile görüştüğüm Zaman şark vilâyetlerinde yaptığı tet- kikat hakkındaki sorularıma aşağıda” ki izahatı vermiştir; — Erzurumdan geliyorum, Bundan evvel Diyarbakır, Bitlis, Van, Kara- köse, Erzurum, vilâyetlerile Patnos kazasında tarihten evvel Orarto me- deniyetine kadar olan eski eserler için tetkikatta bulundum. Buralardan sonra. Erzincanda. bundan bir müd- det evvel Sazlı ve Altıptepelerde çık- mış olan Orartolara ait âsarın yerinde incelemede bulunmak üzere Erzinca- n& geldim. Van vilâyeti civarını Van Maarif müdürü ile gezdim. Buralarda 34 mü- him hafriyat yeri gördüm ki buralar. da tarihten evvel Orarto medeniyeti- ne kadar olan eserler vardır. Bunlar- dan önce gelen Patnos kazasında bul- duğum çok güzel yazılmış ve yapılmış olân Orarto kitabesidir. Bundan son- ra Erzurumda çok iyi Selçuk âbideleri gördüm. Ulucami en İyi ve en mühim âbidelerdendir. Erzurumda çifte mi- narelerde bir temizlik yapıldı. Mühim bir Selçuk heykeltıraşının eserleri ve duvar resimleri bulundu. Erzincanda da yaplığım tetkikatta kültür müzesinde çok eski Türk me- yar taşları ve Selçukilere ait bedeste- ni gördüm. Erzincanda müze olacak bir bina vardır. Bu bina taşhandır. Altıntepeye gittim. Buradaki eserlerin Orartolara ait olduğunu tesbit ettim. Bu tepelerde mühim kazılar yapıla- caktır. Çok zengin âsarı atika çıkaca- ğına eminim. 4 Doğu vilâyetlerinde gördüğüm İler- leme ve çalışmaya hayran oldum. Cumhuriyet devrinin, Türkiyenin her yerinde olduğu gibi şark vilâyetlerin- de de yarattığı varlıklara misaldir. Bu bölgelerde yapılan yeni mektebler ve hastaneler ve Halkevleri birer cumhu- riyet âbidesi olarak yükseliyor. Tekrar geri gelerek buralarda çalışmağı iste- mekteyim, Erzincan ovasının güzelli- ğine hayran oldum. Dük ve Düşes dö Windsor , Napolide , Napoli 19 (A.A) — Dük ve Düşeş dö Windsoru hâmil olan Gugsar yatı dün öğleden sonra buraya getmiştir, |

Bu sayıdan diğer sayfalar: