a ir- iyi. baş- itti. bir aka u kşar iniz am Dd2- yat veu- itti. eril- AKŞAM Sahile 7 “Hem kilise, hem klüp! Burada ayni zamanda güzel bir çocuk eğlence yeri de vardır Kilisenin kulesi, el işlerile meşgul olan ihtiyar kadınlar, çocuk bahçesinde oyniyan çocuklar, ğlmnastik yapan kadınlar, aşağıda, kiy oynıyan kadınlar, vâzeden papas ve vüzı radyo ile idare eden radyocu Kevyorkun en kibar mahellelerin- den birinden büyük bir <ilise kulesi- hin yükseldiği görülür. 120 nıstre yük- seklikte clâzi bu kilisenin içinde olup biten şeylerin ahiret işlerile ekseriyet» le hiç «likası yoktuz. Pazar günleri toplanan sadaka paralar: bâğrahib tarafınd: n çlomatik bir makineden Eeçirilerek ayrılır ve tasnif edilir. Per- #embe günleri kadın'ar kilisenin için- de bulunan dört büyük kiy salonunda kiy oynamakla vakit geçirirler. Kilisenin ki çocuklara mahsus bir ana mektebi vardır. Anneler kili- sede, dua ederken, oynarlarken, çocukları da mürebbiyelerin nezareti altında ana mektebinde oynarlar. Pazartesi ve cuma günleri jimnas- fik günüdür. River Side kilisesinde kadınlar bütün konfru cami beden terbiyesi salonlarında müsikili beden terbiyesi yâparlar. Bünun için yek- nasak bir jimnastik fniforması giy- mek mecburiyeti vardır. Her bir be- den terbiyesi kursunun ücreti iki bu- çuk dolardır Tabii pazardan pazara kilisede iba- det te edilir. Her pazar kilise dairesi hıncahınç doludur, Papaz Fosdik en iyi vâlz olarak tanınmıştır; . herkes onu dinlemek ister. ii Bir höcrenin içinde oturan radyo makinisti vâz esnasında höcresinden bakarak papazın sözlerini radyo ma- Kinesinde. ayar eder. Vazifesi papa- zan sesini ne tiz, ne de kaba, ikisi or- tası ve hoş bir ahenkte halka dinlet- mekteir Çocuğu olmıyan, oyun oynamak veya jimnastik yapmak istemiyen ih- tiyar kadınların da kilisede vakit ge- girecekleri hususi salonları vardır. İh- | tyarlar burada toplanırlar ve el işle- | rile meşgul olurlar . Burada örülen şeyler - fakir ailelere - dağıtır. Gecen sene zarfında bu suretle 2000 kat ek- bise dağıtlııztir. * —. River Side kilisesi Amerikanın bu tarıdaki yegâne kilisesi şleğildir. Bir- Çok Amerikan Kiliselerinde buna ben- Fer tesisat vardır. Amerikahlâr kilise- ye devam edenleri. yalnız dini hisle- Yine göre değil, hayatın bütün şube- lerine uygun gelen tesisat ile kavra- | mağa çalışıyorlar. | Verilen iane paralarını büyüklerini | küçüklerinden ayıran otomatik meki- ne ve kiy oyunu salonları gibi tefer- rüatı bir kiliseye yakıştırmıyan Av- rupalılar az değildir. Fakat Amerikalı bu hususta başka türlü düşünüyor. Diyor ki: «Pazar günü kilisede dua eden ve perşembe günü kilisede kiy oynıyan mı daha dindardır; yoksa perşembe günü başka yerde kiy oyu- nu oynayıp ta pazar günü kiliseye git- miyen mi7» izmirde plâj mevsimi başladı Aliağa plâjında yaptırılmakta olan yük gnzino bir aya kadar bitiyor Çeşmenin güzel plâjında banyo yapanlardan bir grup İzmir (Akşam) — Burada plâj mev- simi başlamıştır. Halk, akın akın Çeş- me, Aliağa, Candarlı ve İnciraltı plâj- larına gidiyor. Koyu sıcaklar iyiden iyiye başlamıştır. Çeşme plâj ve ılıca» larında bulunan evlerden çoğu şimdi- den kiralanmıştır. Menemenin . Alİ- ağa nahiyesinde bulunan beş kilomet- re uzunluğundaki plâjda vilâyet hu- susi idaresince bir gazino inşa etti mesine başlanmıştır, İnşaat, bir ay zyrfından bitirilecektir. Bergamanin Öandarlı . plâjının da bu sene fazla ziyaretçi çekeceği anlaşılıyor. İzmirin İnciraltı plâjma gelince, şehre yakın olması sebebile balk bu raya daha büyük bir rağbet göster- | mektedir, Son defa şehir hududu içi- | ne alındıklan-sanra İzmir belediyesi, | bu plâjın temizliğine ve gâzinoların- daki gıda maddelerinin temizlik ve ucuzluğuna dikkat etmektedir, Gön- derilen birçok Belediye memur ve amelesi burada çalışmakta, Bele- diye talimat ve nizamlarına aykırı bir harekette bulunulmamasına dikkat etmektedirler. Bir m hâlk ta yazı Foçada, Öde- mişin Bozdağ yaylasında, Gölcükte, İşmir Verem mücadele cemiyetinin Yamanlar dağındaki çamlıkta 1 tem- muzda açacağı kampta geçirmek üze- hazırlanmaktadır. İzmir Öğret re menler birliği, yalnız öğretmenler için Foçada bir kanıp kuracaktır, Vilâyet- İ çe, zayıf talebeler için biri Bozdağ yaylasında, diğeri Foça plâjıda iki kinderhaymi açılacaktır Yazan: Sermed Muhtar Alus No; 103 NANEMOLLA Muradın cülüsundan sonra vükelâ heyeti her gün Babıâlide, geceleri de konaklarında toplanıyorlar, mühim meselelerin müzakeresile meşgul olu- yorlardı Bu pek mühim yakada baş rolü oynıyan, serasker Hüseyin Avni paşa ile Şürayı devlet relsi Mitat paşaydı. Sadrâzam Mehmed Rüştü paşa hamiyetli, görgülü, hayli de insaflı bir zatsa da zekâ ve kudretçe gev- şekli. Vükelâdan iktidar ve dirayet sahibi kimselerin tesirinden kurtula- maz, onların reylerinden ayrılamaz- dı i Nitekim böyle büyük çapta bir işe boyun eğmesi ve rıza göstermesi, Hüseyin Avni ve Mitat paşalara uy- mak mecburiyetinde kalışından ileri gelmişti. Serasker Hüseyin Avni paşa, mem- leketini çok seven, ortalığı düzelt- meği cidden arzu eden, askerlik kıy- meli yüksek, gayreti eşsiz, icraalın- da şiddetli bir atlı, Islahat taraftarı olmakla beraber fazla muhafazakâr ve mutlak idare taraftarıydı. - Meşrutiyetin tatbiki fikirlerinden uzaktı, Onun kanaatin- ce meşruti bir idarede söz ayağa düşer; işler büsbütün karışır ve s0- nu arab saçına döner. Tarihler kaydediyor: Muradın cülüsundan sonra, onun reisliği altında toplanan vükelâ mec- lisinde, memleketin hüsnü idaresi, mevcud sui ahvalin izalesi için mü- zakerat yürüyüp giderken, sağdan soldan eyler beyan edilirken, Mitat paşa: (Necat ve selâmetin ancak meş- ruti idarede idüğünü, her şeyden akdem bunun tatbiki) fikrini ortaya koymuştu Yeni padişah başile tasdik işaret- lerinde bulunurken, serasker paşa su- rat çatar, kaş kaldırırmış. Sadrüzam bunu farkedince: — Şimdi daha müstacel meşagili- miz var. İşbu mesele mühimmeyi vakti ahare talik edelim... diyerek işi kapatmış. Beşinci Murad tahta çıktığı vakit 36 yaşlarında kadar, Ömrünü harema- ğaları ve cariyeler arasında geçir- miş. Saray duvarları haricindeki âlem ahvalinden haberdar değil. Son senelerde daha sıkı nezaret altında, âdeta göz hapsinde bulun- duruluşundan sinirleri (bozuk. Te- reddüdlü, vesveseli, sebatsız, metg- netsiz bir halde. Dilinde, idarede ışlahat, terakki ye yanaşmak, Avrupa medeniyetine taraftarlık gibi basmakalıb Jâflar var; fakat bunları tatbik ettirecek adam değil... Gevşek mi gevşek. İlk günlerinde, bazı Avrupa hü- kümdarlerını taklide kalkışmış. Meselâ, yanında iki haremağası, mabeyincisiz, © mü , yaversiz, arabaya atlamış; -Beyoğluna boylan- mış “Ecnebi kitabcı (Depasta) birader- lerden en son gelen «Figaro» güzete- lerini ahp - güya-o gazeteyi muntaza man okurmuş - dalmış «Kün» mağa- zasına Caddede duran durana... Yeni pa- dişahın ta kendisi olduğunu kestiren yok. — Bu her halde şimdiye kadar saklı şehzadelerden veya damadlar- dan biri; acaba kim?.. diye bakan bakana «Kün» mağazasındaki satıcılar da şâşkın şaşkın karşılarlarken, peşdeki müsahib ağaların kıdemlisi: — Şevketmeab efendimiz hazretle- ri!.. deyince dükkândakilerin hepsi elpençe divanda, manken kesiliver- mişler Ve hazret, elinin numarasını söy- leyip bir çift eldiveni alıp çıkmış. Onun, akıldan yana gayri müsel- Yâh oluşuna İstanbul halkınca ilk kanaat, bu «Kün» mağazasından el- diven alışı olmuştur, derler... Nanemolla acarlanıyor Irfan Hocapaşadaki külüstür ote- kahvesinde, Azizin ölümün- bir havadis daha muştu Itan Muradın cülüsunun dör düncü günü Sırbiya ve Karadağ İle harb baslamıış. Delikanlı kahvede duramadı, Ken. dini yokluyör. baykuş Peki Koskaya gidecek, © asımı görecek takati yok nün sonu... Bu böyle de vam edemez... Başını aldı; tramvay yolundan aşağı doğru yürüyordu. Bir tarafı gözü görmüyor, amma zihni işliyor Ne yapmalı?, nereye gitmeli?.. Ne- fes alacak yer neresi? Hiç farkında değil; Köprüyü geç- miş, Galatayı bulmuş, Tünele kadar gelmişti alarda n6 işi var? Döndü ge- riye.. yürüdü, yürüdü. Sirkecide, araba vapurunun İske- lesinde. Etraf askerle hımcahinç. Salapur- Yalar ,mavntlar yanaşıp yanaşıp do- luyor; açıkteki vapura asker taşı- yor... Muharebeye gidiyorlar Mehmedelkler düğüne gider giti şen... Daha yakında olan vapur da tıklım. tıklım... Başları lâz başlıklı, boyunları renk Tenk yazmalı, Kara. deniz uşakları. © tarafların bir re- dif taburu... Kemanlar, türküler, oyunlar.. Nanentolla Kararı verdi, verecek Bu aslanların arasına katılıvermek. Oda bu vatanın evlâdı. İstanbul böyle miskin miskin, pisipisine si rTünmedense er meydanına, karne” kararınca küriışmak, bin kat hayırlı. dır, mübarektir. Zaten bü candan geçmiş; şehid, kalırsa gezi. Ve verdi Karsi. Mavnada sskeri bindiren kolağn- sının yanına seğirtti: — Müsaatle buyurun, ben de ari- larına (sıkışayım. Gönüllü olar'k harbe gitmek istiyorum!... Kolağası, ona baştan aşağıya bah- ti. Çelimsiz ve mahallebici beyi ki yafetli gördüğü için gözü tulmamıstı. Bununla beraber o tabur nizami'e taburuydu. Hariçten gönülü alr- mazdı. — Arkadaş, dedi, bu babda hiç bir emir alamağık. Allah senin gibileri din ve devlete bağışlasın; helâl süt emmiş bir ötlikanlı imişsin... Babı seraskeriye, 'metkez kumandanlığımı müracaat et; owlar icabına bakarler.. İrfan kaltilisidi... Oradan âymla- mıyor, gideliiyor! — Kolağadığını, dedi, şu önümüzde- ki öbür vapur o girmekliğimde de mahzur var mm? Kolağası #amimlleşmişti: — Kardeşim, © hiç mümkün de- gil. Zira onlâr.Böğaz dışında günler- ce karantine böldediler, Görüyorsun ya, geminin merdiveni bile indiri'- memiş; şehirle temas halinde değil ler; bir iki saat sonra hareket ede- cekler!... İrfan köskös oradan ayrıldı. Öğleler olmuş, geçmiş. Sabahle- yin ağzına kuru çaydan başka bir şey koymamış. Aç mı, tok mu gene haberi yok rbe -gitmeği, kanını akılmağı gözüne alan kimse canmı dişine tak- miş sayılır. Nanemolla, Akâ kalesinden dönü- şünde başka bir adam olmuştu. Bir muharebe başladığım, Sirkecideki ve vapurlardaki askerleri gördük- ten sonra kanı daha ziyade kaynı- yordu. Serasker kapısının yolunu cakken aklma geldi: — Çingene vasi ile nediye kar- sılaşmıyorum? Hiç değilse Eytam san- dığındaki pramdan versin... Süleymaniyeye kadar yürüse vakit geçecek, bir ariibaya atladı. Araba- oya beteldi: — Çabuk yürüt; yoksa çıkarım ye- rine, ben alırım dizginleri! Şeyhislâm kapısına geldi; daldı içeriye. Odacılata, muhzırlara soru- yor: ölürse iula- Burada Kir çingene vardı; rede 0? Bu gözleri dönmüş gençten kaçan kaçana... Divanhanelerin birinde, kavuğunu Arkaya atmş, bir kapıdan bitişiğe girmek üzere bulunan Kilise direği enseli, güvende tavırlı, her halde yüksekçe mevklli birini önledi — Bu batakhanede Edime kıptile- rinden Kasım adında bir dolandırı- cı, bir kalpazan vardı. Hangi odada- ne- ARIN