mal koviç, Gala- Ka- Aseo, atih? mrük. Sarı- ktaş: ddin ikpa lede ehre- Londrada hattatlık sergisi ada hattatlık yani hüsnühata bir sergi açıldı. Ağustosun sonuna açık kalacak bu meşherde el ya- ye terakkiyatı safhaları gösteril- iekledir. İ «Şimdiye kadar İngilterenin pay- #ahtında böyle bir serginin molla ve- ki değildir. Bu sergi münasebetile İn- igliz matbuatı hüsnühalın zamanımız. İda ilerlemeyip bilâkis gerilediği ve çok geçmeden bu sanatin öleceğini yazı Yorlar. Çünkü artık imza atmak bile nı ve esasen meşhur adamlarını bi- İle imzaları okunmayıp ancak daktilo le yazılmış şeklinden ne olduğu anla- Ugaldığını kaydediyorlar. “Asri fen ve teknikler halkı hokkaya #kalem batırmaktan uzaklaştırmakta- ır. Maahaza bu müze hatlın ve yazı- hin nasil meydan, geldiğini ve nasıl İlerlediğini mükemmel surette gözönü. hs koymaktadır. Bundan başka tari- hin meşhur simalarının hattı destleri İle yazılmış imzalarının asılları da İeşhir edilmiştir, Bir romancının kitapla Eğgar Vallas İngilterede büyük bir İlk yazı Afrikanın ormanlarında ve İspanyanın şimalindeki Santander ci- varındaki dağlarda kablettarih zaman- larda yaşıyan insanların kayaların üzerine hâk ettikleri resimlerden çık- mıştır. Bu gibi mâna ifade eden ve isimlere delâlet eden resimler eski Mı- sırhların, Çinlilerin ve eski Meksikalı- Jarın yazılarını icada sebep olmuştur. Nihayet modern alfabeler meydana gelmiştir. Bazı yazı tarzları şimdi tamamile maziye karışmıştır. Meselâ İspanyada hüküm süren Vizigotların yazısı ki tiplerin tenbelliği yahud mübalâgası dolayısile gitgide okunmaz hale gele- rek kaybolmuştur. Rönesans devrinde İtalya okunaklı yazı bulmak için Şarlman devrine kadar dönmemiş olsaydı bugün İns | gilterede eski usul yüksek Alman harf- lerinin istimal edildiğini görmiyecek- tik. Sergide hem güzel hem de okunak-' himzalardan biride eski İngiliz krali- çesi Elizabete aittir, İ rını okutmak için çare pıyor ve kazazedeler mahkemelere mü- Şöhret kazandıktan sonra eserlerini, Amerikada da yaymak istemiş, ve ye- ni dünyaya ayak basmıştı. Amerikalı- lar fazla kitap okumağa düşkün ol Madıkları için onun eserlerine lâka- | Yıd kaldılar. Meşhur zabıta romanlar: / muharriri Vallas çıldıracaktı... Nihayel| kendisini bir reklâm mütehassısına tav.) 8iye ettiler. Vallas onunla görüştü, kâr- da yarı yarıya taksim usulünü kabul etti, Reklâm şu tarzda yapıldı: ç «Hergün birkaç kişiye otomobil çar- | Hapishaneye sığmayan adam tahliye edildi İngilterede birisile kavga ederek he- pishaneye düşen 246 kiloluk bir adam rlar Meclisi kararile tahliye edil- mişti. Bu tab nin sebebi şu idi: ü bileceği bir hücre bu- | Yunamamı dolaştırılmış, koridorda oturtulmuş, başına gardi- yanlar dikilmişler, fakat külfete daya- namıyarak tahliye etmişlerdi. Fransı3 bankası idare meclisi bun- dan bir müddet evvöl frangın düşmö- #i münasebetle mühim müzakerele- re girişmişti. Gazeteciler neticeyi ka- bının önünde ve karanlıkla bekliyor- ardı. Sabaha karşı kapı açıldı, üç mü Ükellej aat dışarı çıkkılar, otomobile bi- merlerken, içlerinden. biri : Tophanede kıskançlık yüzünden kanlı bir vaka Bir koca, kendisin! gezmeğe giden karısını yaraladı | Dün öğleden sonra kskançlık yü. ründen bir cinayet olmuştur: Tophanede bir evde, seyyar gd salarak geçinön Ali karısı Ayşe olurmaktadırlar, Alinin son zaman- larda işlerinin iyi gitmemesi arada bir geçimsizlik doğurmuş, sik sık kavgalar başlamıştır. Dün, karı koca gene birbirlerine dargın durmaktalar iken Ayşe bir aralık komşularla gezmeğe gideceği- ni söylemiş, Ali buna muvafakat çi- Mmemiştir, Ayşe gitmekte israr etmiş, All de fazla bir şey söylemiyerek evden çi kıp gitmiştir. Ali; karisı gezmeğe çıktığı takdir- de geçeceği yolu tahmin etmiş, ve bu yol üzerinde bir kşhvede oturarak gözetlemeğe başlamıştır. Ali, bir ara- hık, karısının. Boğazkesen yokuşuna doğru inmekte olduğunu görmüş ve Kühvederi fırlıyarak yolunu kesmiştir. İ ritesiş etmişlerdir. Şehrin içinde do- ! meleri için halkı beklemektedir. Gazetecilerin elinden racaat ediyorlar, ve her defasında da şoförler haklı çıkıyordu. Sebebi de ka- zayr. ağrıyan kimseler Nevyorkun ka- labalık caddelerinde Vallasın roman- Yarını okudukları için kendilerinden geçerek otomobillerin altına düşü- yorlardı. Bu mürettep kazalar o kadar ço- Ealdı ki, gazeteler romanlarından o kadar fazla bahsettiler ki, kısa bir | zaman sonra Vallas milyonlarla kitap | salınağa başladı. İngilterede seyyar postane | ve telefon santralları İngilizler umumi hizmetlerde kulay- | hkiar yapmak için büyük gayretler | sarfelmektedirler, Son zamanlarda sey- yar postahaneler ve Lelefon santralla- laşan otobüsler her mahallede dura- rak, mektupları almakta ve telefon et- kurtulmak kolay mı? —- Bay reis, böyle bir karar almak | muhakkak lâizındı! dedi. Osırada gazeteci ileri atıldı | — Müsaadenizle efendim. — Cevap veremem. * — Demir söylediğiniz cümleye de- $ vam. ediniz... — Evet, benzine su karıştırmak kararını vermek lâzımdı,, diyorduk... in arzusu hilâfına Ali; hiç lâkırdı etmeden, cebinde taşıdığı “bir kamayı çıkarmış gelişi | güzel kadının muhtelif yerlerine sap- | Jamıştır. Bu şekilde dokuz kadar bıçak ya- rası alan kadın, kaldırım üzerine yı- kılmış, derhal yetişen polis memur- ları kaçmak üzere olan Aliyi yakalar mışlar, Ayşeyi de cankurtaranla Beyoğlu hastanesine götürmüşlerdir. Ayşenin “yaraları tehlikeli olup sıl» hi vaziyeti ağırdır. NOVOTN Serin ve gölgeli bahçesinde ÖĞLE YEMEĞİ Tabi Dot: 4 kap yemek 75 kuruş. İ bul ederlerdi. İ evvel Hippocrate aa Hastalıkların tedavisinde musıkiden istifade etmek usulü gittikçe yayılıyor Sıhhatimizin ye- rinde olması vü- cudumuzla ruhu- muz arasında tam bir muvazene bu- lunmasına bağlı- dır. Kötü düşün- celer kafamızı sar- dığı zaman, vücudumuz istediği ka- dar sağlam olsun, sıhhatimiz bozlu- muş demektir. Bütün tekâmülüne rağmen insanların yalnız bünyeleri üzerinde müessir olabilen tababet, ruhumuzia başgösteren aksaklıkları gidermekten henüz âciz bulunduğu için âlimler arasıra bozulan bu mu- vazeneyi başka bir vasıta ile iade et- menin çaresini araştırmaktadırlar, Amerikanın en şöhretli simaların- dan biri olan doktor van de Wall'in fikrine göre tıbbın aciz gösterdiği an- larda vücutla ruh arasındaki muva- zeneyi temin edecek en elverişli vası- te musikidir. 1920 senesinde Nevyork senfonik orkestrasında ve Metropolitan Ope- rada çalışan veande Wall «musiki ile tedavi, usulünün ilk müdalfilerin- den biridir, Yirmi sene evvel musiki- nin insan ruhu hüzerindeki tesirlerini incelemeye başlamıştı ve bu müd- det zarlında edebi yeni bir ilmin esaslarını vazetli, Kendisi bügün Amerikanın bir çok tıp müessesele- rinde ve hapishanelerde bilfiil çalış- maktadır; Kolombia üniversitesinde de bir kürsü sahibidir. Bununla beraber ruh hastalıkları- nın tedavisinde musikiden İstifade et- mek fikri tamamen yeni birşey değil- dir. Eski Yunanlılar Apollonu hem musiki, hem de tib ilâhi olarak ka- Milâddan 400 sene hastalarını ilâht dinlemek üzere mabede gönderirdi, Aristo musikinin insanı tehyiç edici bir hassasi olduğuna kanidi, İnsan- Tarın operaya sırf hazmı kolaylaştır- mak için gittiklerini söyliyen Yok taire'in bu istihzasında bir hakikat hissesi vardır. 18 inci asırda yapılan Arap hastanelerinde musiki daireleri bulunduğu malümdur. Floransada harpten dönen yaralılara konser din- letmek adetti. Nihayet 30 sene evvel William James Bostondeki bir sıhhat yurdunun günlük tedavi programına musikiyi ilâve etmiştir. Doktor van de Wall fik defa olarak Nevyork kadınlar hapishanesindeki mâhkümları haftada birgün şarkı söyletmek üzere bir yere toplamağa karar verdiği zaman âz daha kıya- met kopuyordu. Herkes doktora bu kadınların öyle musikiden, şarkıdan Aanlıyacak cinsten olmâdıklarım an- lalımaya çalıştı iso de Oo dinlemedi. Evvelâ kavga şarkılarından işe baş- ladı; yavaş yavaş tonu değiştirdi ve nihayet sakin havalarda karar kıldı. Bir müddet sonra doklorun söylettiği birkaç şarkı ile azgın mahpusların mülâyim kadıncıklar haline geldikleri görüldü. Bir gün bir deliler evini ziyaret eden van de Wall etrafını çeviren müla kalliş çehreler, üzerine dikilmiş sabit gözlerden müteessir olarak kendisine bir piyano getirilmesini emretii ve «Eski evim; isimli hazin bir şarkıyı söylemeye başladı. Bu esnada bir kaç gesin kendisine refakat ettiğini duy- du, Şarkıyı bitirip geri döndüğü za- man şu mucize ile karşılaştı: O sert ve korkunç çehreler yumuşamış, O sabit gözler insani bir mâna ile dol- muştu, İşte o zaman musikinin bir takım bedbaht insanlara yeniden ümid ve kuvvet verebileceğine bir kere daha kani oldu, Bugün cani ve deli ıslahhanelerinde rausiki çok mühim bir mevki tutmak- tadır ve doktor van de Wall da artık yalnız değildir. Çünkü bir çok kimse- ler musiki ile tedari usulünün ehem- miyetini tasdik etmişlerdir, 1 Musikiden bilhasa hafıza ziyaına uğrıyanları tedavi hususunda çok şayanı dikkat neticeler alınıyor, musiki kan deveranına, teneffüse, damar sertliğine doğrudan doğruya tesir etmektedir, siyatiğin flütle tedavisi mümkünmüş Son zamanlarda musikiden bilhas- sa hafıza ziyama uğrıyanları tedavi hususunda pek şayanı dikkat netice- ler alınmıştır. Zira musikinin unu- tulmuş şeyleri hafızada canlandır. makta çok müessir olduğu görülü- yor. Çocukluğunuza aid bir şarkıyı dinlerken hafızanızda hayatınızın © devresine aid bir çok hatıralar uyan- maz mı? İşte hafıza ziyamın tedayi- sinde musikinin bu hassasından isti- fade edilmektedir, Şikago delilerevinde hafıza ziyaa uğramış yüz hasta meşhur bir piya- nist tarafından evvelâ hastaların ço- Cukken dinledikleri ninnilerden baş- lamak ve bilahara gençlik şarkılarına ve daha yenilerine geçmek: suretile tedavi edilmişler ve herşeyi yeniden hatırlıyarak hafızalarına kavuşmuş- Yardır. Çocuk doğururken çıldıran ve bir daha çocuk yüzü görmeğe tahammül edemiyen bir kadın meşhur musikişi- nas Brahms'ın Berceuse'ünü dinliye dinleye iylleşmiştir. Konuşmak has- sasını kaybeden bir İtalyan kın bu alete uğradıktan üç ay sonra çocuk- Tuğunda dinlediği bir şarkı söylenirken birdenbire konuşmaya başlamıştır. Çok sevdiği karısının ölümünden duyduğu teessür salkasile birdenbire gözleri kör olan bir adamı tedavi için her çareye baş vurulmuş, en son ola» rak bir piyanist davet edilmiştir, Pi- yanist. evvelâ ağır bir melodi ile işe başlamış, bir müddet sonra hastanın, daha neşeli havalar istediği görülmüş ve devamlı musiki tedavisi sayesinde sinirlerinin tamamen yatıştığı bir si- rada bedbaht adamın gözleri de açılır İzmir (Akşam) Sümer Bankın muhtelif fabrikalarına ve müesseselerine yerleşmiş, işe başlar mışlardır. Hayata atılan bir kısım talebeden başka, bir kısmı da yüksek tahsi- le devam edeceklerdir. Yukarıdaki resimde bu yıl Sanat okulundan mezun talebe, müdür ve mualiimlerile bir arada görünüyor. Bugün bazı dök- torlar (overemiiler. de görülen müte- madi öksürüğün musiki ile kesilip kesilmiyeceği me- selesi ile ciddi su- rette meşgul olu- yoriar, Temple Unversily'de yapılan tecrü- beler göstermiştir ki, musiki kan de- veranına, teneffüse ve damar sertli- ğine doğrudan doğruya tesir etmekie- dir, Meselâ Mavi Tuna'nın bunları süratlendirdiği, Weberin «Valse davet» Macar Rapsodsinin tahrik ettiği tes- bit edilmiştir. Musiki ihtizazlarının kuvveti tah- min edilemiyecek kadar fazladır. Bir doktor flütle siyatik tedavisinin gayet iyl neticeler verebileceğini, çünkü flütten çıkan ses dalgalarının hastaya hafif bir masaj tesiri yaparak ağrıla- rını azalttığını iddia etmektedir. Kısmen hissi iptal etmeğe lüzum olan ameliyatlarda musikinin, sinirle- Ti yatıştırmak ve operatörün çalışma» sını zorlaşlıracak olan aöale gergin- liklerini azalmak hususunda çok fağ- dası olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Minneapoliste meşhur bir operatör ameliyat salonunda bir gramofon bu- Tundurmaktadır. Musiki ile tedavi usulünde ciddi bir metoda sahip olan doktor Van de Walh muhtelif hastalıklara tatbik edilmek üzere hazırladığı, ilâçlardan değil, musiki parçaları, nolalar ve şap kılardan mürekkep reçeteleri daima ehemmiyetle karşılanıyor. Bu vaziyet karşısında «Musiki Tu- hun gıdasıdır; sözü yirminci asrın ni- hayetsiz keşmekeşi, huzursuzluğu, gü- rültü patırdısı arasında yuvarlanan insanlar için gittikçe mânalı bir söz olmıya başlamış demektir. H.R. — İzmir Sanat okulundan bu yıl mezun talebe, şimdiden AVRUPAYA TALEBE GÖNDERİLECEKTİR Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinden Fabrikalarımızda bir yıl staj yaparak iş, yabancı dil ve bilgi bakımların- dan gereği gibi hazırlandıktan sonra sıhhat ve kudretleri en iyi bir kaç lise mezunu Sınai kimya Elektrik ve makine mühendisi yetiştirilmek üzere Almanyaya gönderilecektir. Staja kabulde bilhassa fen derslerinde not vaziyetleri, Almanya'ya gönderilmeğe ise staj neticeleri esastır. İsteklilerin Temmuz sonuna kadar aşağıda yazılı belgeleri, İstanbul- da Taşhanda Türk Endüstri ve tecim Anonim Şirketi Direktörlüğüne göndermeleri lâzımdır. 1 — Hal tercümesi, 2 — Sıhhat raporu, 3 — Mezuniyet ve olgunluk notlarının tasdikli suretleri, i— 9X12 üç tane boy fotoğrafı. Not: Staj talimatnamesi bürodan alınabilir, isteyenlere posta ile de gönderilir.