——— © Amerika büyük Okyanusta istihkâm silsilesi yapıyor Istihkâmlar Alaskadan başlıyarak Feniks adalarında nihayet bulacak Geçen martın Sptidalarında Bü- yük Okyanusun ortasındaki Feniks grupunu teşkil e- den (o âdalardan Kantonla Enden- rika bu Okyanu- sun ortasında Alaskadan Samu- aya kadar yeni bir cephe vücude getirmiş oluyor. Yakın zamana kadar bu adala- rn İngiltereye aid olduğu zanneğili- yordu. Son tabi atlasrlarda dahi böyle gösterilmiş- tir. Feniks adaları grupu Havay ada- ları ile tam bir İn- giliz müstemleke- si bulunan Fici adaları arasında- dr, Vaktile Alman- yanın o himayesi altında olup Ver- say munhedesi ile elinden alman Samua, Feniks ve Fici grupları ara- sında bulunuyor. Bu adalar, şimdiye kadar metrük bir halde iken tayyare ve tahtelba- hirlerin terakkisi yüzünden * büyük bir kıymet ve ehemmiyet kesbetmiş- tir. 1922 senesinde Vaşingtonda dokuz devlet arasında akdolunan münhe- de mucibince yeni müstahkem mev- kiler ve Üssübahriler tesis etmek ya- Saktır. Bu sebeble Büyük Okyanu- sun hâli ve metrük adalarına pek kıymet verilmemekte idi. Fakut 1936 senesi 31 kânunuevve- | linde bu muahedenin hükümsüz kal- ması üzerine alâkadar devletler tah- kimat işinde serbes kaldıklarından hali adaların kıymeti yükselmiştir. Bu serbestiden en ziyade İstifade eden devlet Amerika olmuştur. Ainerika, Midway, Wake, Guam, Samuadaki Tutuila adalarını tah- kim ederek” bu sevkulceyş cephesini tesis etmişti. Şimdi Feniks adalarını da almış ve tahkime başlamıştır. Bu suretle Nakleden: (Vâ.Nü) Hadiye, kâğıdları avuçlarının için- de buruşturdu. Gözleri tarihe ilişmiş- ti: Mektub altı ay evvele aiddi. Başka bir kâğıdı açıp okudu: Verdiğin tek taş yüzük cidden çok güzel... Sana yazarken hep parma- ğıma bakıyorum. Bana bu kadar kıy- metli hediyeler getirme!.. Cidden mahçup oluyorum!.. Bundan evvel de, kulağımdaki inci küpeleri yolla- dın... Bunlar adetâ kilçük bir servet... Hakikatı oğlumdan nasıl ğimi bilemiyorum! Yalancı oldukla- rını söyliyerek kendisini aldatıyorum. Fakat rica ederim, artik beni bu ka- dar şimartma! Olmaz mı benim kiy- metli Lütficiğim! Kadın, asabiyetle zarfları açıyor, mektubları okuyordu. Diğer bir kâ- ğdda şu cümleler dikkatine çarptı: Bu sabah beni görünce üzüntülü olduğumu derhal anladın. O kadar nezaketle, o kadar muhabbetle ısrar ettin ki senden gizlemek istediğim şeyi söylemeğe mecbur kaldım. Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı TUŞUAY Büyük Okyanısta Amerikanın tahkim. ettiği adaları gösterir barila bu sevkulceyş cephesi tamamlanmış oluyor. Ayni zamanda Amerika, Ja- ponyaya ald adalardan ve yerlerden çok uzakta bulunan mahfuz ve emin bir muhabere ve muvasala hattı te- min ediyor. Şimdi Amerika Bahriye Nezareti Amerikanın garb sahilleri önünde ile- ri karakol ve müdafaa hatlı olmak Üzere beş noktayı üssülhareke haline getirmek maksadile tahkim etmeğe karar vermiştir. Bu istinad noktaları Büyük Okya- nusu ikiye ayıran bir İleri cephe teş- kil edecektir. Hattın başı Alaskadâ olacaktır. Bu- radan itibaren ilk merhaleyi 1,600 bahri mil cenubdaki Midway adası teşkli edecektir. İkinci merhaleyi 1,000 mil daha cenubdaki Wake adası teşkil edecek- tir, Üçüncü merhaleyi Wakeden 1,800 | mil cenubu şarkideki Feniks grupu- nun Kanton adası teşkil edecektir. Son merhaleyi cenub istikametin- de bulunan Tutulia adası teşkil ede- cektri. Bu üssülharekelerin vücude geti- rilmesi için iptidai masraf olarak 'Tefrika No, 8 Paraca sıkıntı çektiğimi, borçlarım olduğunu anlattığım zaman gülüm- süyordun. Ancak bir elmas salarek azacık rahatlıyacağımı duyunca kaş- ların çatıldı: «Hiç bir şeyini satmıya- caksın! Sana ben yardım ederim; üzüntülerinin önüne geçerim! de- din. Oldukça yüksek bir meblâğ söyle- mem üzerine tekrar gülümsedi. Ah TAtficiğim! Senin bu iyiliklerini ben nasıl ödeyeceğim? Hadiye - eteğinin üstünden sanki dizlerin! yakıyormuş gibi “kucağında duran bütün bu kâğidları yere fırlat- tı. Etrafına şaşkın şaşkın bakınıyor- du. Yanakları al al olmuştu. Çocuk 2 hıçkıra hıçkıra ağlamağa başla- Suzanın da yüzü ıztırabla takallüs etmişti. Titreyen bir sesle; — Minimini anneciğim!.. Benim güzel anneciğim!.. Seni teselli etmek isterdim ama, ne diyeyim, bilmem ki... Ben de acı çekiyorum... Tabil kederim seninkile kıyas edilemez!.. Ben de be- bamı çok severdim.. Fakat şimdi o Amerikanın parlâmentosu kongreden yedi milyon İngiliz liralık tahsisat istemiştir. Alaskadaki üssülhareke Kodiak adasında tesis edilecektir. Havay adalarmda muazzam doklar vücude getirilecektir. Amerika Bahriye Nezareti bu prog- Tama başlamazdan evvel Feniks ada- larının hukuku düvel noktasından vaziyeti kati olarak vuzuh bulmasını istemiştir. Çünkü İngiliz Başvekili Çemberlayn, Feniks adalarına Ame- rikan bayrağının çekilmiş olmasına rağmen İngilterenin bu adalar üze- rindeki hukuki vaziyetinini değişme- diğini söylemişti. İngiltere ile Amerika, büyük harb gemilerinin hacmi ve toplarının ça- pı hakkında ahiren 45,000 ton ve 16 pus esası üzerinde anlaşmış olduk- larına nazaran Büyük Okyapusun adâları üzerinde de kolayca uzlaşa- caklardır. Amerikanın yeni zırhlıları Panama kanalından geçemiyecektir. Filvaki 45,000 tonluk harb gemileri dar ve uzun oldukları zaman kanaldan ge- çebilir. Lâkin bu Lakdirde bu gibi büyük harb gemileri açık deizdeki manevra kabiliyetini o hayli kaybet- miş olur. Bunun için Amerika Büyük Okya- nus adalarında, Singapurda olduğu gibi, gayet büyük harb gemilerini ta- mir edebilecek geniş doklar vücude getirmeğe kârar vermiştir. Büyük Okyanusta şimdiden sevkulceyş cep- heleri meydana geliyor demektir. P, İzmir Verem mücadele cemi- yetinin Yamanlar kampı 1 temmuzda açılıyor İzmir (Akşam) — İzmir Verem Mü- cadele cemiyeti, her sene olduğu gibi bu sene de 1 temmuzda Yamanlarda bir kamp kuracaktır. İkişer kişilik Kamping sisteminde otuz çadır teda İ rik edilmiştir. Vali B. Fazlı Gülecin | yardımile kamptaki yatak sayısı yü- 2e çıkarılacaktır, Verem Mücadele ce- miyeti İzmirde bir verem hastanesi İ açmak için teşebbüslerde bulunmuş- tur. Hastane için Buca ve Bornovada birer bina bulunmuştur. Fiat husu- sunda anlaşma yapılınca bu binalar- dan birisi alınacak, hastane haline getirilecektir. Burada veremli hasta- lar tedavi edilecektir. bizden uzaklaşmış gibi geliyor. Onu kaybetmişiz sanıyorum!.. Annesine sokuldu, Kadını yanakla» rından öperek: — Ben böyle ağlasam, sen beni te- selli edecek neler bulurdun, anne. Halbuki ben, senin elemini yumuşa- tacak sözler söylemesini beceremi- yorum... Buna rağmen seni ne kadar seviyorum... Hele şimdi, iki kat daha fazla... Lâkin, emin ol, hayatta hiç bir zaman yalnı; kalmıyacaksın.. Daima yanıbaşında beni istinadgâh bulacaksın... İstikbal ne olursa olsun mukaddereat bizi biribirimizden ayıra- Kadın: — İstikbal! - diye inledi. Suzan, müşfik ve muhabbetli bir sesle devam etti: — Sen benim biricik kıymetlimsin... Ben yalnız seninim... Hayatta hiç bir zaman yalnız kalmıyacaksın... Babam haksız hareketlerinde inad ederse ta- Hhiml seninle birleştireceğim! Genç kız, konuştuğu sırada yere 58- rili mektuplara da bakıyordu. Birden- bire bir zarfın içinden yarıyarıya çi- kan bir resim gözüne ilişti. Bu, sarı- şın bir kadındı, İğildi, aldı ve gayriih- tiyari bağırdı! Hadiye hanım, kızının feryadını işitince göz yaşları arasında o da bak- tı. — İk erkeklerle düşup kalkmağa meraklı imiş! KADIN LANDRÜ 11 kişiyi zehirliyen adının muhakemesi Altmışını geçen marie Becker genç Belçiknda bir kadın Landrü ya- kalandığını yaz mıştık. Marie Bec- ker adındaki bu kadın 11 kişiyi ze- hirleyip öldürmek- ten suçludur. Marle Becker yaşlı bir kadındır. Haricen şekli em- niyet vericidir. Te- miz giyinir, iyi konuşur, herkese yardım etmek iş ter giri görünür. Marie Becker kendisi gibi yaşlı- zehirleyip öldür- mektedir. Öldürdüğü kadınların pâ- rTalarını ve kıymetli eşyalarını aldi- EZ! gibi bunlardan bazları tarafından kendisini variş gösteren vekâletna- meler de yapmıştır. Marie Becker, şimdi Belçikanın ege şehri cinayet mahkemesinde muhakeme ediliyor. Yaşlı kadının cinayetleri pek çok merak uyandır- dığından mahkeme salonu her gün dinleyicilerle dolmaktadır. Son muhâkemede bir çok garib vakalar meydana çıkmıştır. Bunlar- dan biri sahte bir vasiyetnamedir. 'Bir miralyın dul zevcesi olan madam Lambert adında bir kadın geçen se- ne ölmüş, kadının bir vasiyetnamesi bulunmuştur. Bu vasiyetname mu- cibince “madam Lambert, Marie Becker'i kendisine mirasçı tayin edi- yordu. Madam Lambert zengin bir kadın olmak üzere maruftu. Fakat, mücev- herat ve emlâk olarak yarım mil- yon bırakmıştı. Marie Becker bu parayı büyük bir memnuniyetle kâ- bul etmiştir. Halbuki sonradan ke- dının. bıraktığı 500 bin frfanga mu- kabil 700 bin frank borcu olduğu meydana çıkmıştır. Mahkemede reis bu meseleden bahsedince, kadın içini çekerek: — Öyle imiş bay reis... Fakat ben maatteessüf bunun böyle olduğunu pek geç öğrendim... demiştir. "Tahkikat, madam Lambert'i, Ma- Bu, Bedla hanımın resmiydi! Kadın, acı acı söylendi: — Demek 6?.. Demek, Hicran, Be- dia hanımmış?... Kızının elinden resmi kaptı. Arkasında şu şatırlar yazılıydı: Hicranın sana her saman böyle gü- lümsiyecektir! O beğendiğin (Hicran oluyor...) şarkısını söylerken bana koyduğun ismi artık benimsedim... Bu ad, aşkımızın bir hediyesidir. Suzan: Kadının yüzünde acı bir ifade be- irdi. Zira bu eve rakibesini kendi sok- muşlu. Evet, şimdi iyice hatırlıyor: İki sene evvel bir bahar günü, tanı- madığı bir kadırön bahçeden güller kopardığını görmüştü. Bu yabancı Ansan, işte, Bedia hanımefendiydi. Ev sahibesini görünce, tatlı bir tebes- sümle itiraf etmişti: — Affedersiniz! Çiçekleriniz o ka- dar güzel ki, dayanamadım. Kadının zarafeti, şirin yüzü, Hadi- yenin son derece hoşuna gittiğinden, o da gülümseyerek cevab vermişti: — Buyrun... İçeriye girin... Daha güzelleri var!.. Bedia hanım o gün akşama kadar oturmuş ve kolunda koca bir demet uydurma oldu” ğunu meydana çıkarmıştır. Muhakeme esnasında meydana GE kan ikinci garib vakada şuduf? Marie, madam Lambert'ten bekledi ğl gibi bir para ele geçiremeyinöt kendisi gibi altımışını geçmiş başkâ bir kadına! tanışıyor. Madam Ci (Devamı 12 nci sahijede) çiçekle gitmişti. Dul kaldığını ve $& caman bir oğlu olduğunu muhavei” esnasında söylemişti. Sonra her man sık sık gelirdi. Hayatından DİŞ bahsetmezdi. Fakat o kadar sevim öyle neşeliydi ki ev sahibleri onun M8 zisi hakkında ince eleyip sık dokuma lüzumunu bile duymamışlardı. V& şimdi işte bu kadın onun evini bark ma yıkıyordu! Hadiye, asabi parmakları arasınd resmi sıktı. Yanında kımıldamadiğ duran Suzan, hazin bir nekarat gibi kendi kendine: — Pertevin annesi! Pertevin ann€ sil - diyordu. Ruhu ıztırab içinde inliyor; karat” Tık, sonsuz bir uçuruma doğru kayd” ğını duyuyordu. Annesi ölüm acıları çekiyor... Bab” &ı, sevgili babası bir müttehim!.. Pe” ter; ah, pertevse... Şimdi ne olacak?.. Bütün ümidierk, bütün hayalleri mahvolup bil miydi? Kızcağız, biraz evvel, hayatı ne K dar güzel, ne kadar neşeli görü! Halbuki artık istikbal, zulmetler İSİ” de kayboluyordu. Kendi kendin& şu kararı verdi: Eğer babası bu kadından vazgö” mez, onu kalbinden kovmazsa © »9 bir zaman Pertevle evlenemezdi! i (Arkası var) B. FEHSSKEZA A du tai da Yi du m ya lk taş ve La Mi Bo e