mü an ye da er m ö m iri ia 7 His NUVELİ saşam Bir genç kızın kıymeti Baksılardaki solmuş çiçekler topla Mp atıldı, Eşyalar yerli yerine kondu Y€ ev gene eski ciddi halini aldı, Bizmetçiler bir gün evvelki kalaba- Biğın örseleyip kirlettiği muşambaları harıl hari silip ellâlıyorlardı, Bâiyan Sadiye, hem emirler veriyor, hem daima oturduğu köşede dünkü Ülğünün hayalini gözlerinin önün. de tecessüm ettiriyordu. O ne davetti; ne neşeydi!... Şimdi yalnızlığının acısı, bir kat daha içine çöktü: Koca konak, ne kadar sessiz, ne soğuk hale gelmişti! Bundan son- ra da hep böyle olmıyacak mıydı? Eve, hayat, can veren biricik kızı gelin olup gitmişti! Gözleri yaşlarla doldu. Adamlarına ağladığını gösterme- mek için, hızla odasına girdi, Düğün elbisesini ince kâğıtlara sa- Tarak kutusuna yerleştirmekte olan İamdöşambrına: — Bırak şimdi!... Sonra gelip ya- parsın! - diyerek, kızı savdı. Kapısını kapadı. Ve artık gözyaşlarını tutamıyarak sobanın karşısındaki koltuğa oturup hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı. Kızı Nihal, her zaman bu odaya, #erlikle, robdöşambrla gelir; anne- sile çene çalardı. Ne güzel konuşur- lardı! Ne sevişirlerdi!... İşte o günler tamamen maziye ka- Tışmıştı!... Nihal evlenmiş, bambaş- ka bir muhite gitmiş, bayan Sadiye- den uzaklaşmıştı! On dokuz senedenberi bütün şef- katini verdiği bu çocuk için, o, şimdi, ikinci plânda kalmağa mahkümdu! «— Din ve kanun nasıl böyle bir Eayri tabilliğe razı öluyor?..> diye düşündü. Hem ağlıyor, hem de bütün anne- erin yaptığı gibi, damadına lânet edi- yordu, «Kaynanalık> ünvanına o yüz“ den değil mi ki İlk günden itibaren müstahak oluyorlar!... Üç ay evvel, düğün hazırlığile bü- tün bu düşünceleri aklından geçire- memişti... Ne kadar çok işleri vardı: Çeyiz yapmak; kızının taşınacağı evi döşemek; provalar; ve neticede dü- ğün günü... Bayan Sadiye, heyecanımı belli et- memek için, sabahtanberi, gelen de- vetlileri - içi kan ağlarken - neşeyle karşılamış; mihaniki hareketlerle, se- Mâmlamış, konuşmuş, o gülmüştü! Fakat şimdi, yalnız kalınca, artık âsa- bına hâkim bile olmak istemiyor; ra- hat rahat ağlıyabiliyordu! Yarabbi! Bari Nihal mesud olsa... Şimgli korkuyordu: En kıymetli ha- zinesi olan kızını, sakın fazla ince ele- Yip sık dokumadan kolayca elden çi- karmış olmasın?... Maamafih herkes, damadı Mümtaz Güneri son derece medhetmişti! İstik- bali parlak iyi bir doktor; ciddi, na- | muslu, güzel bir erkek!... Her anne için, bütün bunlar, kâli Yesikalardır! Üstelik Nihal de Mümtazı beğeni- yor! Ve asıl mesele de bunda!... Fa- kat bilinmez ki... Gizli huylar, husu- siyette meydana çıkar!... Hem Mümtaz, ne kadar İyi olsa, ge- me erkek değil miydi?... Hissinin, dü- şüncelerinin Nihalinkinden bambaş ka olmasına, sırf bu sıfat kâfil,.. Acı İ ba onda kadın ruhunu, kadın hissini | tahlil edecek hasletler mevcud muy- du? Ne çok erkekler, bilmeden, bece- Tiksizlikleri sebebile, gayri ihtiyari potlar kırıp kadınları irkitirleri Her halde nazünaim içinde büyü- yen Nihal de o adamın yüzünden 17- tarap ve acının ne olduğunu öğrene- cekti! Niçin boş hayale kapılmalı? Bu, ta- biatin kanunu: Kadın, erkek yüzün- den ağlamağa mahkümdur!... Gözleri bürüyen aşk perdesi yavaş Yavaş kalkınca sukutu hayaller nasıl biribirini takip edecektir! Nihalin de, bütün diğer kadınlar gibi, ayni buh- Hanları geçireceği muhakkak! Koca- Gının, aşkında yavaş yavaş tavsadığı- Bı hayretle görecektir. O da ağlıyacak, isyan edecek, üzü- ; ve kim bilir, Allah muhafaza #tsin, iradesini ve nefsi üzerindeki kontrolünü kaybedip bozulan aşkının teselisini başka yerlerde aramağa Kalkmıyacak mı? Kocasının geç gelmesinden, çapkınlığından bıkmıştı! Bayan Sadiye bu safhaların hepsi- ni geçirdiğinden, evlenen bir genç kız için mukadder olan acıları biliyordu. O, yeni evlilik devrinde, selâmeti ölümde arıyacak kadar üzülmüştü. Kocssı B. Murad hiç tefena bir adam değildi. Herkes o zaman onun hakkında bu fikirdeydi. Şimdi seneler geçip te sakinleştikten sonra, bayan Sadiye da bay Muradın iyi insan ol- duğuna kaniydi. Muradın bütün kusuru fazla mül- tefit olması; yoluna raslıyan her çi- çeği koparıp koklamak isteyişiydi! Fa- kat genç bir kadınken kırılan izzeti nefis ve aşkı bu bale tahammül ede- miyor, isyanlar kabarıyor; karşısın- daki erkeği yalancı, sahtekâr sayıyor; onunla yaşamağa razı olamıyordu! İşte o sıralarda yoluna başka bir er- kek çıkmış; kendisine bütün kadınla- rın emeli olan aşktan, hürmetten, sa- dakattan bahsetmiş: . — Boşan! Evlenelim! Birlikte seya- hate çıkarız. Yaşadığın bu acı günle- Ti unutursun! - demişti. Az kalsın, intikam hissile bu tekli- fe razı olacaktı. Fakat çok şükür, mi- nimini yavrusuna karşı olan aşkı onu kurtarmıştı. Bir akşam, çocuk kuşpalazına ya- kalanmış; ateşler içinde yatarken an- ne baba, küçük yatağın başucunda ayni endişe ve halecanla beklemişler- di, Sonra, İehlike geçince, bayan Sa- diyenin ruhuna büyük bir sükün hâ- | kim olmuştu, Annelik ıztırabı önün- | de, mazideki kavgaların ne kadar ikin- ci plânda kaldığını anlamıştı, Artık kocasına karşı kin”ve öfke duymuyordu. Annelik hissi, kadınlık hissine galebe çalmıştı! Çok iyi anlamıştı ki, dünyada ye- gâne varlık ancak evlâd aşkıdır! O zamandanberi büsbütün ömrünü kı- ına vakfelmişti. Kocasından erişe- mediği saadete yavrusu sayesinde ka- vuşmuştu! Zamanlar geçtikçe kocası da kâmil- | leşmiş; serseri kelebek arık evinin | yolunu öğrenmiş, geliyordu! Ve sile ahengi, yavaş yavaş yoluna girmişti. Lâkin şimdi de Nihal gitli! Evin neşesi kalmadı. Karı koca baş başa kalınca ne soğuk, ne manasız günler geçirecekler!... «— Ah, vallâhi! Hayat yaşamağa değmiyor!» Bu bedbin hüküm üzerine, bayan Sadiye tekrar ağlamağa başladı. Kapı açıldı; Murad göründü. Çekingen bir sesle: — Müsaade edersen geleyim - dedi. Girdi, Karısının karşısındaki (koltuğa oturdu. Onun da yüzü bozuk! Gözlerinin kenarında hâlâ bir damla yaş titriyor! Karısının ağladığını görerek, 80- kuldu. Başını Sadiyenin omuzuna da- yadı ve çocuk gibi ağlamağa başladı. — Zavallı karıcığım! Zavallı karı cığım! - diye kekeliyor... Paylaşılan bir keder çok daha ha- ff olduğu için, kadın, yavaş yavaş kendini topladı; gözyaşlarını sildi. Murad, karısının elini tuttu ve gü- İümsemeğe çalışarak: — İnsanlar ne ahmak şeyler! Evlâ- dını evlendireni tebrik ediyorlar. Bed- baht ebeyveyn de gülmek, neşeli gö- rünmek mecburiyetinde kaliyor. Val- İâhi Çinliler bizden çok akim! Düğün günü biribirlerine; «Sizin için ne felâ- ket! Gözünüzün ve ruhunuzun süa- deti, evinizin ışığı olan yavrunuz gi- diyor! Ne büyük bir acıdır bul; der- lermiş.... Sesi titredi. Ağlamak ihtiyacını yenmeğe çaba- lıyarak: Biliyor musun ne düşündüm? Düşündüm ki şayet damladım vaktile benim yaptıklarımı yaparsa vallâhi kafasını kırarım! Kadın, elini kocasının ağzına götü- Terek: — Sus! » dedi, - Bunları unutalım! Murad, yavaşça dudaklarını kapa- tan parmakları çekerek: — Bırak, konuşayım! Sesinde katiyet vardı, Belli ki fik- rini sonuna kadar söylemek istiyor- du. — insan bazan hayatından geçmşi bütün saatleri hatırlar!... Şimdi ben de öyleyim... Nihal günden güne bü- yüyünce, güzel bir konca gibi açılışı nı seyrederken bir genç kızın ne kıy- metli şey olduğunu anladım... Esef ve vicdan azabile düşündüm ki vakti- le bana da böyle bir yepyeni, taptaze bir genç kız tevdi etmişlerdi. O da bu- günkü Nihal gibi sevimli ve kıymet- Miydi. Ve ben ona lâyık olan muame- leyl yapmadım. Ahmakça hareketle- rimle onu bedbaht ettim!... Yüzünü elleri arasına kapadı. Ve böyle dalgın durduğu müddetçe, ka- dının kalbine derin bir tatlılık yavaş yavaş yayılmağa başladı. : Demek hayat, sandığı kadar fena değilmiş! Dün ölen bugün diriliyor- muş! Her şey yenilenebiliyor; tekrar doğup açılıyormuş! Öyleyse bayan Sadiyenin hayattaki rolü bitmemiş! Yalnız vaziyet biraz değişmiş! yanın- da seveceği, teselli edeceği, müdafaa edeceği biri var! Ve uzun bir sabır neti- cesi böyle bir âna kavuştuğu için kal- binde ne büyük bir gurur hissedi- yordü! Hayatının sabahi fırtınalarla geç- mişse de akşamında ne tatlı, ne ilik bir güneş açmıştı! İşte o da kizına, yet teselliye muhtaç olur da kendi- sinden bir nasihat beklerse bu tecrü- besini gösterecek, nikbinlik telkin ede- cekti! . Gözlerini kocasına doğru çevirdi. Bakıştılar. Erkek mırıldandı: — Vah zavallı güzelim... Şimdi ne yapacaksın? Kızın gitti! Kadın şefkatle kocasının ellerini okşıyarak! — Sen varsın ya... - dedi. Kalbi inşirahla dolmuştu. Mazinin bütün ıztıraplarını o ân içinde unuttu. Batan güneşin kızıllığı, pencereler- den odaya yayılırken, ikisi, başbaşa el ele öylece kaldılar . Nakleden: (V& - Nü) —— —— Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişi: o Halâskârçazi oeaddesinde Halk, Taksim: Nizameddin, Tarlaba- sında Nihad Abdullah, Beyoğlu: Kan- zuk, Dairede Güneş, Galata: Topçu- lar caddesinde Sporidis, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: Aseo, Eminönü: Hümü Onar, Fatih: Saraçhanede İb- rahim Hali, Karagümrük: Mehmed Arif, Bakırköy: Merkez, Sarıyer: Os- man, Aksaray: Nuri, Beşiktaş: Vidin, Fener: o Vitali, Kumkapı; Lâlelide Haydar, Küçükpazar Bensason, Sa- matya: Yedikulede Teofilos, Alemdar: Cağaloğlunda o Abdülkadir, Şehremi- ni: Ahmed Hamdi, Kadıköy: Altiyol- da Merkez, Modada Nejad Sezer, Üs- küdar: Selimiyede Selimiye, Heybeli- bei Halk, Büyükada: Şinasi Rıza, gece açık eczaneler: Tarabya yeniköy. Emirgân, Rumelihimr, Gr taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, ve Anadoluhisarındaki eç- zar.eler her gece açıktır. Dinamitle balık avlarken İzmir (Akşam) — İzmirin Değir- mendere nahiyesinde Gümüldür kö- yünde balıkçı Ahmed Dalgan, dere boğazında dinamitle balık avlarken elindeki dinamit zamanından evvel patlamış, vücudünün muhtelif yerle- rinden ağır surette yaralanmış, teda- vi için İzmir Memleket hastanesine getirilmiştir. İzmir mektupları p Hayvanat bahçesi çok ziyaretçi çekiyor Fuar hazırlıkları İlerlemektedir. Yeni paviyonların yapılmasına başlanıyor Kültür Parkta hayvanat bahçesinde vahşi hayvanları seyreden halk ve * bahçenin maskarası Şempanze İzmir (Akşam) — Yaz sıcakları İz- mirde birdenbire bastırdı. Herkes boş vakitlerini, bilhassa pazar günlerini deniz banyolarında, kırlarda, bahçe- lerde, kesif gölgeli yerlerde geçiriyor. Eğlence yerleri mütemadiyen dolup boşalıyor. Her gün, sarfedilen emek- lerle biraz daha güzelleşen Kültür Park, çiçek bahçeleri, kamefiyeleri, yükselen ağaçları, fıskiyeli havuzları, patinaj meydanı, paraşüt kulesi, mo- tosiklet ve bisiklet tur yollarile, muh- telif eğlencelerile pek çok halkı sine- 3ine çekmektedir. İşlerinden yorgun dönenler biraz dinlenmek, biraz hava almak için Kültür parkı tercih edi- yorlar. Çünkü Kültür parkın geniş bir köşesini kaplıyan hayvanat bahçe- sinde nadide ve vahşi bir çok hayvan- lar var. Onların kafesleri önünde dur- mak, tedkikler yapmak ta eğlenceli ve istifadeli oluyor. Hayvanat bahçesinin maskarası Şempanze, etrafına fazla seyirci top- Jayınca çok memnun oluyor, kendisi- ne atılan şekerleri memnuniyetle yi- yor, zıplıyarak bir direk üzerindeki tahtaya çıkıyor, ağzını açıyor, esniyor, Vahşi kurt, paviyonunda aşağı yu- karı dolaşırken bazan biddetleniyor, korkunç ağzıni açıyor, demir kafesin demirlerini ısırıyor. İrili ufaklı yılan- lar, camekânları içinde kıvrılarak uzanıyorlar. Baykuşlar, kartallar, akbabalar, ziyaretçilerine lâkayd na- zarlar fırlatıyorlar. Yüz yaşındaki kartalın kafesine pek sokulan yok. Çünkü kendisine günlük gıdasını vermeğe çalışanı ha- demenin burnunu kaptığını herhes biliyor. Tehlikeli bir hayvan.. Hayvanat bahçesi, bu seneki Fuarın faydalı bir köşesidir. Berlin ve Kahire hayvanat bahçelerinden nadide bir çok hayvanlar getirtilmesi için teşeb- büs edilmiştir Kültür park ve Fuar ziyaretçileri- nin İk ea istifadele- ri için dühüliye kaldırılmıştır. Tav- şanlar, sincablar, tavuskuşları, bül büller, kuşlar, çakal ve geyiklerle Tür kiyenin bu ilk hayvanat bahçesi, şim- diden alâkâyı çeken bir yer halini al- mıştır, Fuar hazırlığı Yugoslavya hükümeti, Hariciye Ve- kâletimiz vasıtasile bu seneki İzmir fuarına resmen iştirak edeceğini Fu- ar komitesi reisliğine bildirmiştir. Fu- ara resmen iştirake karar veren ve bu kararlarını şimdiye kadar Fuar komitesine bildiren hükümetler İn- gütere, Yunanistan ve Yugoslavyadır. Sovyet Rusyanın da Fuarıniza iştirak kararı bugünlerde beklenmektedir. Sovyet ticaret mümessillerinden iki zat şehrimize gelmiş. Fuar için ted- kiklere başlamıştır. Polonya, Mısır, Irak, Çekoslovakya, Suriye ve Romanya hükümetleri de İzmir Fuarma iştirak şartların öğ- rTenmek istediklerini komiteye bildir- mişlerdir, Bu hükümetlerin de Fuara iştirak edecekleri kuvvetle üimdi edi- Yiyor. Filistin resmi ve hususi müesse- seleri, kalabalık bir şekilde Fuara iş- tirak edeceklerdir, şimdiden paviyon- larını ayırmışlardır. Kültür Bakanlığı tarafından inşa edilmesi kararlaştınlan Kültür pavi yonunun inşasına bu ay içinde başla- nacaktır. Vakıflar paviyonu, Türk stilinde mükemmel bir eser olacak- tır. Fuarın en güzel yerinde inşa edil- mekte olan Vakıflar paviyonu, vakıf- Jar elindeki tarihi değeri havi bir çok eserlerin, bilhassa Mimar Sinanın eserlerinin büyük kıtada resimlerile süslenecektir. Bu seneki Fuarın açılma programi komitece hazırlanmış, tedkik için Başvekâlete gönderilmiştir. Yukarı» daki resimde Fuarda inşaatı süratle ilerliyen Vakıflar paviyonu görünü- yor. RAE EAAEE EEE REBEBEAAEE EAA BEN Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında ga 3 kaşe alınabilir.