i | Sahife 6 AKSAM 8 Mayıs 19: 70 Kadını Emi. vadile dolandıran evli bir adam 53 yaşındaki bu adamın çektiği para- ların yekünu milyonları bulmaktadır Mahkeme huzurunda kadınları varidat vergisi vermekten ve frangın düşmesini görmek felâke- tinden kurtarmak için bunları yaptığını söyledi ! #ini bir borsacı gü arma direk- tör olarak mii Her zman müvafiâk olduğu spekülâsiyonların- k kadınların sağı İsi kıvamına getirdikten sonra ni- nlanıyor ve nişanlısını Spekülâsiyonlarına iştirake ediyordu. Arada hasıl olan samimi- yele ve Düran'ın daima kazandığına itimad eden kadınlar paralarını memnuniyetle sevgililerine tevdi edi. yorlardı. En son nişanlısı olan kadın bay disine monden, bir adam olarak tak: dim edilmiş olduğunu mahkemede iddia etmiştir. Düran bu kadına e velâ çok zengin olduğunu söylemiş, na bir vaziyete düştüğünü itiraf ct- miştir. Güya kâtibi müthiş bir ye- kün tutan parasını çalıp kaçmıştı. yardım etmiştir. Aradan bir iki haf- ta geçince kadın Dürandan bir mek- tub almıştı. Adam bunda tekrar bir kaç bin frankla yardım elmesini ah «nişanlısı, ; Yeni bir Don Junn: Duran | yai kadının bütün parası tükenine- İ ye kadar bu suretle devam etmiştir. Bugünlerde Pariste cereyan eden bir muhakeme salonda - hazır bulu- nanları mütemadiyen güldürmüştür. Vakanın kahramanı Jan Batist Dü- ran isminde bir Fransızdır. Bay Dü- ran güzel bir erkek olmamakla bera- | ” üç, boyu kas, yüzü yüvarlak, gözle- | dın yarını yoğunu Dürena teslim et. ri ufacık olan bu adam her nedense | ys y kadınların kalbini fethetmenin yolu- | © Düren bir gün bir dul kadının ar- nu bulabiliyor. Bay Düran geçen | kasından gazinodan çıkarak otomo- hafta Pariste bir mahkeme huzurun- | bilile kendisini evine kadar götür- da kendisini yetmiş kadar dul ve be- | mek için müsaade istemişti. Kadın kâr kadına karşı müdafaa etmeğe | otomobile binince Düran ne kadar mecbur olmuştur, Bu kadınların hep- | zengin bir adam olduğundan bahset- si, bay Düran ile evlenmek emelile meğe başlamış, Çinde kazandığı mil- bütün servetlerini kaybetmişlerdir. yonlarından dem vurmuş, birçok ri- Galiba bay Düran kadınlara ken- | cali dostları “arasında saymış ve ni- disini satmanın yollarını çok iyi bi- | hayet kadını bir kahvealtıya davet liyor. Bir kere nefsine fazla mikdar- | etmiştir. Bu esnada mutad olan ke- da itimadı var, Sonra daima iki dir. | limeleri sarfetmiş, yaşadığı dul haya- hem bir çekirdek denilecek kadar | tın çekilmez bir hayat olduğunu, ye- şık giyiniyor, Bir lüks otomobili var- | niden kendisine bir hayat kurması dir, ürüformalı bir şoför kullanıyor. | lâzım geldiğini âöyletmiştir. Ve en kibar lokantalara (girib çıkı- Aradan bir zaman geçtikten son- yor. Kadınlarla muarefe peyda etmek | ra Düran bu dul kadına evlenmek için tatbik ettiği usul gayet basittir: | vadinde bulunmuş, bunu Söylerken Ya izdivaç tellalarına müracaat edi- | ilk kocasının nişan yüzüğü olub ka- yor, yahud devam ettiği lokantalar, | dınm parmağında duran yüzüğü çı- ve gazinolara gelip giden gözüne | karıp almış ve onu bir kliseye hediye kestirdiği kadınlatın içtimai vaziyet | edeceğini söyliyerek cebine yerleştir- leri ve servetleri hakkında garson- miştir. Bu dul kadın da Düran'a 15 lardan malümat alıyor. bin frank kaptırıdktan sonra onun Bay Düran bir kadını soyub soğa- | dolandırıcı bir adam olduğunu an- na çevirmek için muhtelif vasıtalara | hyabilmiştir. müracaat etmiştir. Bazılarına kendi- Düran muvaffakiyet sırlarından ve teyzeler Üzerinde de iyi bir tesir hasıl ediyordu. Bir gün hasta, ihti- yar bir kadına vicdani müsterih ola- Manisa (Akşam) — ki ile köyde bir spor sahası hazırlamağa başlamışlardır. Köy gençleri, burada muhtelif spor İemaslafi yapacaklardır, Köy halkının, gençlik için küreğe sarıl- ması va spor sahasmı hazırlaması, heyecanlı bir faaliyet ve manzara teşkil — Manisanın (Hacıhaliller köyü) halkı, gençliğin teşvi etmiştir o Yukarıdaki resimde spor sahasını hazırlıyan köylüler, çalışırken görünüyorlar, parasila * davet ? Düran'ın bir izdivaç bürosunda ken- $ fakat kısa bir müddet sonra pek fe- | Bunun üzerine nişanlısı olan kadın | Düranı'ın haline acımış ve nakden £ ndan rica ediyordu. Bu Bay Düran aynı zamanda anneler * İ bileceğini, çünkü kızının saadetini, | | Yeni Don Juanm foyasını meydana çıkaran bayan Nire biri de her şikârna karşı hususi ve şahsi muamele etmenin yolunu bi mesiydi, Meselâ bir dul kadının gir yet dindar olduğunu! haber alınca o kadınla . dalma (kiliseye . çıkışlar rında buluşmağa başlamıştı. Kadına cenubi Fransada bir kilisenin baş ra- hibi olan amcasının kendisini tanı- mak istediğini söyleyince kadın ken- disi gibi gayet dindar bir adama ras- geldiğine memnun Olarak Dürana muhtelif partilerde 100 bin frank vermiştir. 'Tabil uzun seneler devam eden bu Don Juan mesleği dalma uyyun gi demezdi. Bir gün bay Düran sıkışık vaziyetö düştü. Aldattığı dul kadın- lardan birile o kadınıri ailesini ziya- rete gitti. Alle Dürani zengin bir fab- rikatör olarak taniyordu. Uslu otur- mak nedir bilmiyen Düran o ziyaret esnasında nişanlısı dul kadinin bir arkadaşile samimileşmeğe (başladı. Bu hale tahammül edemiyen aile © gün Düranı süpürge sopasile kapı dışarı etti, Bereket versin, Düran bu işten de elleri büsbütün boş olarak çıkmamıştı, dul kadın kendisine ol- dukça bol mikdarda ödünç para ver miş bulunuyordu. Bir defasında da nişanlılarından bayan Nire isminde biri kurnaz çıktı ve Düran hakkında tahkikat yaptı. Bu suretle bayan Dürandan - evet, hayret ediniz, Düran evlidir - kocasının bü- yük bir dolandırıcı olduğunu haber aldı. Düran hâkim huzurunda her şeyi inkâr etti. Ne kadınlara izdivaç va dettiğini, ne de onlardan para çekti- ğini kabul etti. Fakat uzun uzun sorulan suşllerin sonunda her şeyi itiraf etmeğe mecbur olunca İşi şa- kaya vurmağa başladı, meselâ bayan 'Nirenin parasını çekmek suretile onu varidat vergisinden kurtardığını ve diğer bir kadını da frangın kiymet- ten düştüğünü görmek felâketine maruz bırakmak istemediğini söyle- di, Birçok dinleyiciler vardı, bunlar gülmekten katılma derecelerine ge- Miyorlardı. Muhakeme devam etmek- tedir. Eski Eski zamanlar: “Garip bir jurnal Abdülh de gede curnallar takdim olunurdu, Curnalcı- lar içinde büyük ve küçük rütbeli me- murlar, paşalar, beyler de vardı. Cur- nalların hepsi değil ise de belki yüzde doksandan ziyadesi uydurma esası haberlerden, dedikodulardan ve yahu: gayet mübalâğalı rivayetlerden iba- retti, Curnalcıların bir kısmı aylık ve bir kısmı arasıra rütbe, nişan, memu- i k hizmet ederler- di. Babıâllde ve askeri dairelerinde mühim mevkiler işgal eden paşalar ve beylerin bazıları padişahın nefsi selâmet ve emniyetini ihlâl edecek bir tasavvura, bir işe vâkıf olunca hemen arzetmek üzere murakıblık vazifesini ifa ederlerdi ve bu vazife mukabilinde kendilerine gizlice maaş verilirdi. Fakat Abdülhamid aldığı curnalla- rın hepsine ehemi di. Bir çoğunu şöylece bii kaç kelime: tıp atar, bir kısmını da zarflarını yırtıp â dan halile masalar üzerine ve Ö beriye kapalı olarak bırakırdı. Fakat hademeler bunlara el süremezlerdi ve bulundukları yerlerden hiç birini kal dıramazlardı, atamazlardı, Padişahın oturduğu, çalıştığı, geçtiği odalarda yerlerde böylece açılmaksızın aylar- | danberi kalmış sararmış nice zarfa | tesadüf etmiştim. Her şeyi öğrenmek bilmek, anlamak meraklısı olduğu halde Abdülhamidin bu cumalları açıp okumayışının sebeb ve hikmetine hâlâ akıl erdirememişimdir. Fakat bu kayıdsızlığın aksine cur- nallardan bazılarına son derecede ehemmiyet verip muhtelif ve mütead- did vasıtalar ile tahkikat ve tedkikat icra ettirirdi, Fakat bazan töhmetleri sabit olanları atiye veya sair suretle taltif eylerdi, Bu curnalcıların maruzatı arasin- da aklı selimin kabul edemiyeceği muhayyelât kabilinden dallı budaklı ve fakat sanatli romanvari yalanlar bulunurdu. Öyle roman tarzında cür- nal yapıp verenlerin ustalarından bi- Ti de Mıgırdıç efendiydi ki herkesin mizacına göre hizmet etmeği, söz söy- lemeği ve yazmağı bilir, karihası ge- niş bir adamdı. Dedikodu toplamakta ve herkesin ağzından söz kapmakta ve çarptığı sözleri icabına göre süsle- mekte cidden mehareti vardı. Bir aralık Ermeni fesad komitecile- rinin faaliyetleri hakkında güya sahih ve mevsuk malümat almak vazifesile kendisini Fransaya - zahiren mevhum bir hastalığını tedavi ettirmek üzere - yollatmıştı. Bir gün padişahın hususi şifresile çekilmiş Yıldızdan bir telgrafname aldım. «Zatı şahanenin hal'i işine sar- fedilmek için icab eden iki milyon 1i- rayı vellahd Reşad efendinin kefaleti ile Paris bankerlerinden karzen al- mak üzere Tahtaburunyan namında bir Ermeni sarrafın bazı zengin şah- siyetlere ve müesseselere gizlice mü- racaatle tesirli teşebbüsler icra etmek- te olduğu ve bir kaç taraftan vaidler aldığı bildiriliyor, Bu babda şimdiye kadar maruzatta bulunmamaklığını- za zatı şahane taaccüb ve teessüf edi- gündüz bir çok | yor. Hakikat halin arzedilmesini ve bu teşebbüsatın önüne geçilmesini emif buj yorlar» deniliyordu. Bu gülünç yalanların mucidi Mıgırs dıç olduğunu derhal anladım, Çünkü müsrif ve pek te para âşıklısı olan bu adam iki defa Tahtaburunyanı sıkış* tırip ve tehdid edip epeyce parasınl çarptığını ve fakat üçüncü defa müs racaatinde redde maruz kaldığını hâz ber almıştım. Bu tahtaburunyan iki kardeşi ile beraber vaktile Bahçekapısı caddesine deki Rume- den birine büyük etmekle beş yüz ak hallerince runyan Hastalığı 8 kendisini ra . Kendi halin asta ve müm ndı, Kendi göl Hash duğu ya! gesinden bile korkanlardarıdı, uslu bir adamdı Hali harekâtı böyle olmasa bile va ziyeti öyle milyonlar aramağu ve bul mağa müsaid değildi. Onun için cevâr. ben padişaha arzolunan malümatın esassız olduğunu ve Tahtaburunyanın para aradığının veya bulduğunun asl olmadığını yazdım ve bu beyanatım& ri devle- k İstan timiz için istikraz akdir buldu ve gerek Frans ve sağlam karşılıklarır Halbuki kimse para v Kora bir padişah, koca bir devlet namına gösterilen karşılıklara iltifat etmiyen bankerler ve müe: dinin istitaalı kud olduğu he de malüm olması dolayısi! müşarün- 7 ileyhin kefaletini nazarı itibare almis © yacakları ve kendisine elli milyon lirg değil, bunun binde birini vermiyecek* leri bedihidir» dedim, Bu telgrafnar memin hüsnütesirile curnalın esass18 hurafelerden ibaret olduğuna kanaat hasıl olmuş olmalı ki artık ses çıkma" dı, Mesele kapandı, Salil Mütekaid İzmirde buğday fiatleri İzmir (Akşam) — Son zamanda İz- mirde buğday fiatleri yükselmeğe baş Jamıştır. Bunun önüne geçmek içi piyasaya yeni mahsul arzedilinciye kadar Ziraat Bankası deposundaki buğdaylardan kâfi miktarının piyasa» ya arzedilmesi için teşebbüste bulu nulması belediye meclisince kararlaş* tırılmıştır, m çi 27 Ev kadınları! Taze yemişlerin renginden ve asitlerinden manikürlü tırnak- larınızı korumak isterseniz elle- rinize ince lâstik eldiven takınız! Manikür, reçel ve şurup yap- mağa mâni değildir! Ulusal Ekonomi ve arttırma kurumu Kırıkhan (Akşam) — Mili hâkimiyet ve Çocuk bayramı Kırıkhan Halkevi binasında merasimle kutlanmıştır. Cevad Abaloğlunun nutkile başlıyan me rasim saat 22 de hitama ermiştir. Talebelerin de iştirak eylediği şenlikte köy“ lerden gelen binlerce halk bulunmuştur. Halkevi hesabına kiralanan sinem& herkese açılmıştır. Gece şenliklerinde küçük bayan Neclâ ve bay Sabahaddin Soğanlı mektep talebesinden Eüsnü Arif okudukları muhtelif manzumeleri8 © mukaddes emanetin bekçi ve koruyucuları olduklarını ispat etmiş ve çok olka$ toplamışlardır. Yukarıdaki resim, merasimden bir safhayı gösteriyor, k SBE SAŞSNE BEBSOFEBEFE BBELUZESEBE EEBE mseaşe2e PraJ BESE nswebr»ak “e