3 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

3 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GERFEEER ER v TEERFRERÇEEÇ EF MACERA NUVELİ Hiç akla gelmiyen bir ipucu Dört arkadaş o akşam Beyoğlunda yemek yemişler, biraz da içki içmişler« Bi. Derken sinemaya girdiler, Bir sa Mata filmi seyrettiler: Hırsızlar netice- e yakalanıp polise teslim ediliyorlar... Çıktıkları zaman hepsi de tesir al- tandaydı. Beyfeddin Tanrısever: — İşte her zaman böyledir... Cani « Cezasını bulur! - dedi. Mecdi Aldırmaz bir kahkaha attı: — Amma da yaptın ba... — Benim kanaatim böyle... Hiç bir cinayet yoktur ki adaletsiz kalsın... Hattâ Klod Farerin bir romanında 0- kumuştum: Japonların itikadına gö- Te, fenalık yapan, yedi nesil içinde behemehal ettiğini bulurmuş! — Nasıl yani? — Eğer kendi ceza görmezse torun- ları... Farketmiyor musun? Bütün asıl- sadelerin başları nara yaniyor... Sebe- bide, mevkil icabı vaktile o ailenin bir- çok mazlıimların kanına bulanmış ol- Mehmed Atılgan: — Palavra! - dedi. Seyfeddin Tanrısever: — Hiç de değil... Ben adaletin mut- Yaklığına can ve gönülden inanırım... Doğan Vurtut: — İmanınla yaşa... - diye alay etti... Beyoğlu caddesinde tramvay bekli- yenler pek çok olduğu için canları 81- kıldı, Mecdi Aldırmaz: — Adam sen de... Yürüyelim... - tek- Mfinde bulundu. - Bakın hava ne gü- zel... ” — Cidden... Otomobile de binecek derecede vakit- Yeri, halleri yerinde değildi. Tepebaşi- na, Altıncı daireye doğru yürüdüler... Bankalar caddesine vardıkları va- kit, hâlâ mahud münakaşaya devam ediyorlardı, Fikri hayatla daha ziyade alâkası olan Seyfeddin Tanrısever oku- duğu kitaplardan maceralar anlatıyor- du; — Bir karıncayı bile incitmekten çekinirim! - diyerek arkadaşlarının kahkahalarla gülmelerine sebep olu- yordu. Sokak bu saatte tenha olduğu için bağıra bağıra konuşuyorlar; kâh yürü- yorlar, kâh duruyorlar, gençliklerinin delişmen mizacile kâh arka arka gidi- yor; kâh sıçrıyor, atlıyorlardı. Birdenbire Mehmed Atılgan, Mecdi Aldırmaza: — Çekil çekil!.. Yolun ortasından çe- kil! - diye bağırdı. Hepsi birden bir çığlık attılar, Haki- katen Aldırmaz gidiyordu az daha... Çünkü açık bir otomobil eldden deli- ler gibi yokuştan aşağıya kaymış son süratle gitmişti. Aldırmaz cidden bir kaza atlatmıştı. Ağız dolusu bir küfür savurdu. Vurtut: Numarasını aldım... Vallahi po- Mse şikâyet edeceğim! - dedi, Seyfeddin Tanrısever: «— İşte kayıptan bir ihtar: Bu cahil Çocuklara besledikleri fikirlerin | bile günah olduğu bildirildi. Birdenbire Mecdi Aldırmaz; — Bakın!... - dedi. Parmağile, yolun üzerini gösterdi. İri, şişkin bir portföy duruyordu. Vur — Evet... Ben de birşey düşerken görmüştüm... Otomobil o derece hızla Bittiği sırada, içerde bir adam (pardö- © süsünü savurarak giyiyordu. Demek o düşürdü. Seyfeddin Tanrısever ciddiyetle: — Madem ki numarasını biliyoruz, götürür, veririz! - dedi. — Allah esirgesin.. - diye Aldırmaz itiraz etti. - Beni çiğniyordu. İşte ce- Temesini veriyor... Seyfeddin sen değil miydin «herkes kabahatı ergeç öder!» diyen... Burada polis yoktu, otomobilin belediye nizamlarıma riayet etmediği- »İ göremedi... Felek gördü... Ödetti ce- sayı... Gülüyorlardı. Fakat Vurlut, portfö- Yü açınca: Ii —0... Dehşet! Dehşet!.. — Ne var? — Gelin arkam sıra... Gelin Allahını- Ni severseniz... Gelin, gelin!.. O kadar heyecanlıydı, o kadar âmi- Yane söylüyordu ki, arkadaşları ken- » dedi, disini gayri ihtiyar! takip ettiler. Vurtut, yan yollara saptı, Tekrar Al- tancı daireye vardılar, Oradan Kasım- paşaya inen yokuşu buldular, — Ne o? Niçin bizi buralara sürüklü- yorsun? — Paraları kaptırmamak için... Zi ara, şaka değil, çocuklari Cüzdan da altı yüz küsur papel var. Şayed he- Tif düşürdüğünü farkederse tabii geri dönecek. Yollara bakacak, Sokakta da “ sade biz bulunduğumuz için şüphe altı: na gireceğiz... Onun için yolu tamami- le değiştirttim... Artık burada emni- yetteyiz! Seyfeddin: — Olmaz... İade edelim., - diye hâlâ ediyordu. ler: — Haydi oradan deli... » diyerek o- nunla alay ediyorlar, Doğan Vurtuta da: — Yaşa be... Tam bu geceki sinemanın Elebaşısı Coniye benziyorsun! Ve omuzuna, takdirkâr bir tarzda, pat pat vuruyorlardı. Bir fenerin altında evrak cüznanını muayene ettikleri zaman hepsi de hayrette kaldı: Cüzdanda 624 lira... (Demek adam başına 158 papel düşüyor!)... Bir da- vetiye (içinde: «Bu gece kazlar var, bakarada iylee yolacağız!» yazılı ve bugünkü tarih atılmış olduğuna göre, demek, cüzdanı düşü kumardin dönüyormuş.) Bir ıspati birlisi, bir de maça kızı... Cüzdanın en arka tara- fında da: «Pokerde ayakla yapılacak işaretler» diye bir tarife, (Demek bu adam profesyonel hilebazmış; demek bu paraları da kumarda kazanmış!), Seyfeddin, kendini tutamıyarak: — Oh olsun! - dedi. - İşte o da ceza- sını buldu. ğ p Cebinde bir tabanca varmış hissini verdi Arkadaşları alkışladılar: — Demek hisseni kabul edeceksin! — Alıp Bakırköy tlmarhanesine he- diye edeceğim! — Niçin? — Kumarbazlık bir nevi cinnet de- gil midir?... Delileri tedavi eden ye- güne müessese de şimdilik orasığır... — Haydi sen de, Allah aşkına! — Vallahi, göreceksiniz... Peki 8iz, ne yapacaksınız? Doğan Vurtut atıldı: — Teklif ediyorum: Bir şirket ku- ralım, çocuklar... Tabii Seyfeddin İş- tirak etmez... Çünkü O Tanmsever, Tanrıdan korkar... Bizimse, adımız üstünde... Birimiz aldırmayız, öbürü- müz atılganız... Üçüncünüz de ben: Vurtut... Demin elebaşılığı bana lâ- yık görüyordunuz... Ben de tavazua hacet kalmaksızın mükemmel bir M- der olabileceğimi size arzedeyim... Mükemmel bir çete kurarız. ceki Coni'nin çetesi gibi. ların aptallığını yapmayız... Katiyen — Kabil değil, cezasını bulacaksı- nızdır! - dedi. — Fenalık yapmıyacağız ki zaten o O Zira, fakir fukarayı soyma» . Adam öldürmeyiz, can yakma- Sk “aile yıkmayız.. Sadece bânka soymak!... Bütün zarar hissedarlara taksim dur, kimse o kadar mutazar- rız olmaz... ç —0O... Ammada yaptınız ha... Amerika mı burası?... Şıp diye ense- Yazan: (Vâ - Nü) lenirsiniz!.. o Hem «mali miri» yi çalmanın daha az günah olduğunu si- se kim söylemiş?... — Biz, kimsenin burnunu kanaf- mamak suretile buişi yapacağız... Hattâ istersen sen kontrol et: Tehdid makamında. kaldıracağımız tabanca- Jar bile boş olacak... Günlerle uğraşıp vaziyeti tedkik edeceğiz... Memurlar çıktıktan sonra, pâralar mahzene târ şinırken: — Ever yukarı... Haydi çuvala... Oradan bir otomobile... Değiştir oto- mobili... Yallah... Seyfeddin itirazlarına devam etti, durdu; fakat üç delikanlı, evvelâ şaka diye başladıkları bu muhavereye son- radan ciddiyetle devam ettiler, — Ah sizi haber vermekle gene bir günah işliyeceğimden korkuyorum da ellerim kollarım bağlı kalıyor! - diye Seyfeddin Tanrısever öfkesinden Ççıl- dırıyordu. Mecdi. Aldırmaz: — ei mi?,.. Habör verebilir mi- 2... Seninlejbir mahallede büyü- — beraber pektebe gittik be... » diyordu. - hapse atsalar, sen eleminden, den, vicdan aza- bından çıl. , İlmarhanelik olur- sun alimallah. i Seyfeddin bi: kere, vazgeçirmek maksadile polise haber vermekle teh- did etti. Fakat Üç arkadaşı onu öyle iyi tanıyordu ki: — Kabil değil... Söylemezsin... İş- te cumartesi günü (***) bankasını soyacağız... Plânımızda kaç keredir anlattığımız şe- kilde,.. İstersen çıkar sin! - dediler. - Ve © çuvallarda para olacak... Lebaleb para... — Yakalanır- sınız... — Plânımızı anlatmadık mı? Yakalanmak kabil mi? — Mantıkan 4 Ts UR öyle. Yakalan- rünüyor... Fakat belli olmaz, bir aksilik zuhur eder... — Bütün aksilikleri bertaraf ettik... Şirketimiz bunun için tam 150 lira sarfetti... Çalacağımız paranın mu- hafazası için de sermayemizin diğer kısmını yatırdık... Herkese tabanca- b imişiz gibi görüneceğiz halbuki blöf yapacağız ve yutturacağız... Söy- le: Tehlike bunun neresinde... — Seyfeddin, dalgın: — Bilmem... Belli olmaz... Fakat kariaatimde değişiklik yok... Yakala- nacaksınız... — Yakalanmamız için bir ihtimal yar: O da senin haber vermen... Seyfedâin içini çekti: — Ah... Bu derece dost olmasak... Bu derece hukukumuz olmasa... Val- lahi üçünüzü de polise şimdiden ve- rirdim... Arkadaşlar kahkahayı koyuverdi; — Madem içine kurt düştü, bu teh- ke de kalmadı yese... Yakalata- mıyacağın anlaşı . Kuzum, o gün gel de, karşı kaldırımdan sey- Tet... '... Vurtat,, şube müdürünün oda gına girdi, Onu cebindeki boş ta- banca ile tehdid ederek, büyük bir küstahlıkla komediye başladı... V dram, sonuna kadar, plân mucibin- ce, zerrece aksaklık vermeksizin de- vam etti. Teker teker yakaladıkları tekmil memurları, bekçileri, telefonsuz ve sağır bir odaya hapsettiler. Hattâ orada sabaha kadar aç kalmamaları için kendilerine yiyecek de bırakmak şefkatini gösterdiler. Sonra çuvallara rahat rahat doldurdukları paraları kapının yanına yığdılar. İş bitince, Vurtut: — Nasıl, çocuklar! - dedi. - Söyle- diklerim hep oldu mu?... İşle, yaka- lanmadık... Bundan sonrası da 5€- Aldırmaz, çuvalı sırtlarken düşün- celiydi: — Neo, ulan?... Seyfeddin polise haber verecek diye mi korkuyorsun? — Bilmem amma, yakalancağız gibi geliyor. — «Her cürmün cezası verilir!» Na- zariyesine sen de mi inanmağa baş. ladın yoksa? Atılgan, kapıyı açtı: . — Haydi, çıkın... Bir şeycik olmaz... Çuvallar sırtlarında, hlakın arası- na karıştılar. Karşıda, Seyfeddin sap- sarı, duruyordu: «— Sahiden yaptılar... Diye şaşırmıştı. Birdenbire, bir polisin hızlı adım- larla üç arkadaşına doğru yürüdü- günü gördü. «— İşte... Diye yüreği ağına gele- Tek o tarafa koştu... Adalet yerini buluyor!» Ve polisin, şöyle haykırdığını işitti; — Haydi karakola... Vurtut: — Bizi haber verdin ha?,.. - Diye nefretle baktı. - Biz ki bütün tertibatı tamam almıştık... Ancak senin dostluğuna güvenmek hamakatını gösterdik.. Atılgan, atıldı: — Katiyen silâh kullanmadık, Ce- Sahiden!“ *zamız ağır olamaz... Polis, bu konuşulanlardan bir şey anlıyamadı; karakola vardıkları za- man, komisere; — Sırt bamallığı yasak olmasına rağmen, sırtta yük taşıyorlardı. Ya- kaladım, getirdim, bayım! - dedi. (Vâ - Nü) Soldan sağa: 1 — Büyük su şişesi, 2 — Bir işi çevirme - Vilâyet. 3 — Afrikada bir nehir - Vezin! söz. 4 — Üst değil * Güzel sanatın tersi - Hayvan pabucunun aksi 5 — İşçi - İsmin tersi 6 — Zehirli bir hayvan. 1 — Bir nevi spor - Musiki Aleti 8 — Mezar - Âşığın feryadı. 9 — Komşu bir devlet - Dost bir hükü- met merkezi 10 — Maksad - Köle, Yukarıdan aşağı: 1 — Bir hükümet parası - Zürriyeti ol- mıyan. 2 — Haklı iş gören - Boş gezen. 3 — Akdenizde bir ada - Gece eğlence yeri, 4 — Güzel sanat - İşliyen bir âlet, Yazın müjdecisi - Asker. — Keğerler. 7 — Yugoslavyada bir şehir - Bir is- kambil oyunu. 8 — Sakat - Alfabaden İki harf » Ocak- ta bulunur. 9 — Geri çevirmek - Birdenbire. 10 — Bir sebze. Geçen hulmacamızın halli: Soldan sağa: 1 — Madaçasgar, 2 — İman, Nalme, $ — Hintli, Ram, 4 — Apse, Bu Si, — En, Ayır, 6 — Elâman, 7 — Kumaş 8 — Ser, Bin, An, 9 — Atkı, Bal, 10 — La, Kırklki, Yukarıdan aşağı: 1 — Mihanik, Al, 2 — Amip, Usta, $ — Dansetmek, 4 — Anten, Arık,5 — Bş,8 — Anibal, Eber, 7 — Sa, Uyanmak, $ — Gir, Remi, Ninni, 1250: Havadis, Piâkla Türk musikisi, 1330: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: SON. Akşam neşriyatı: 17: İnklâb tarihi dersi, Öiversitedeni naklen: Mahmud Esad Bosi : Plâkla dans musiki- ai ir Eminönü Halkevi neşriyat kolu namına: Nusret Safa, 19: Plâkla dağs musikisi, 1915: Konferans: Bakırköy “ Halkevi namına Doktor Kütsl (Cumhuriyet Türkiyesinde sosyal yar- dum), 19,55: orsa haberleri, 20: Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve balk şarkıları, 2045: Hava ras poru, 2048: Ömer Rıza tarafından arab- ca söylev, *2İ: Tahsin Karakuş ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları, (Saat ayarı), 2145: ORKES- TRA: 1 - Herold: Zampa, 7 - Çaykovsky: Vals de flör, 8 - Bah: Revey dü prenlan, 4 - Drigo: Dans de «lif, 2216: Ajans ha- berleri, 2230: Plâkla sololar, opern ve operet parçaları, 22.50: Son haberler ve #k plâk neşriyatı, 1250; Plâk: Türk mu- sikisi ve halk şarkılar, 13,15: Dahili ve harici haberler, Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla danş musikisi, 1915: Türk musikisi ve halk 91,20 orkestra — Paris P.T.T. 2130 «Kırlangıçlar» opereti — Reval 210 saksafon — Roma 2130 Hitlerin Romaya muvasalatı tafsilâtı — Rad. Toulouse 21 konser — Varşova 21 operaya devam. 22 de Frankt, 22 orkestrx — Kolonya 22 dan- sa devam — Königsberg 22 opera — Mü- nih 2210 orkestra — Saarbr. 22 orkestra ve Müt — Viyana 22.15 operet havaları — Beigrd 22 konsere devam — Berom. 22 konsere devam — Brno 2215 orkestra — Brüksel 2215 konser — Budap. 22 çişan muzikasına devam — Bükreş 23 operaya devam Droitviç 22,40 orkestra — Flo- Tang 220 salon musikası — Hilversum 1 2 .——— devam — Lyubilana 22 Simon Boccanegra operası — Lille 22 or- Kestraya devam — Lüksemburg 22 Dede opereti — Milâno 2230 »Elekira ve «Bruschino» operaları — Paris - Byfel 22 orkestraya devam — Paris P. T. T. 22 öperete devam «— Reval 22 salon muzika- 5 — Riga 2215 salon muzikası — Rad. Touluose 9? konser — Varşova 22 operaya devam, Saat 23 de Deutachl, 8. 230 solistler konseri — Kolorya 23 dansa devam — Königsberg 2335 gece muzlkası — Stutig. 7335 or- kestra — Viyana 230 gece muzikası — Diğer Alman fstasyonları 23,30 - 1 Ham- burşdan naklen eğlence ve dans — Budap. 23 piyano, 7340 askeri muzika — Dritviç 23 konsere devam — Plorans 7330 dans — MHelsinefors 23.15 konser — Kopenhag nm orkestra — Lemberg 23 hafif muzi- — Londra 2325 dans — Lüksembarg Bo operet havaları, 2355 dans — Milâno 23 operalara devam — Paris P.T.T. 23 operele devam — Sottens 23 orkestraya devam — Rad. Toulouse 23 marşlara de- vam — Varşova 23 hafif muzika ve dans, Saat 24 den itibaren larına devam — vam — Droitviç 24 - 1 dans — Kopenhag 2415 dans — Lüksemburg dansa devam — Milâno i e kadar operalara devam — Poznan 2430 salon muzikanı — Rad. Toulouse 24 operet havalari — Stuttgart ve Frankf, 1-3 gece konseri, Akba müesseseleri Ankareda her dilden kitap, ga- zete, mecmua ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müiesseselerinde bu- labilirsiniz. Her dilde kitap, mec- mua siparişi kabul edilir. İstanbul gazeteleri için ilân kabul, abone

Bu sayıdan diğer sayfalar: