camiine Sahife 6 PAZARTESİ KONUŞMALARI: Kriteryum meselesi Matbuat âlemine yeni doğan (İn- san) 1 alâka İle karşıladım. Türk Tö- nesansı davasına temas eden yazılar- dan, Sabahaddin Eyüboğlunun ma- kalesi üstünde durarak (İnsan) Ja ilk dostça konuşmamı yapmak isti- | yorum. Eyüboğlunun makalesi, bir- çok ana meselelere işaret ediyor; on- Jarın hal tarzlarını ve neticelerini bi- ze veriyor. Şimdilik bunlardan biri Üzerinde yazışmaya imkân görüyo- Tum, Meseleleri dağıtmadan incele- mek için, sanırım, böylesi daha doğ- ru olacaktır, Makalenin adı (Yeni Türk sanat- kârı, yahut, Prenkten Türke dönüş) tür. Davasının ilk kısmına, yani Frerik- ten Türke dönüşe ben de inanıyorum. Bu noktada muharririn fikirlerile be- raberim. Fakat dönüş meselesinde da- vayı gayrı şahsi aldığını söyledikten sonra bu idraki tipik bir şahsiyete ir- ca ederken verdiği şu hükmü burada münakaşa etmek istiyorum. Eyüboğ- Yu diyor ki: | «Bence yeni Türk sünatını... En İyi temsli eden Türk, Yahya Kemaldir. Onun şiirde yaptığını her Türk san- atkârımın kendi dünyasında yapması icab ettiğine ve Türk sanat tenkidi- nin onu bir kriter sayabileceğine ka- nlim; İ Üslad Yahya Kemal Beyatlının şil- rimize yeni bir ses, yeni bir hava ge- tirdiğine, yeni bir ufuk açtığına şüp- he yoktur. Fakat umumi bir sanat mi- yarı olabileceğine beni inandırmıyan sebepler olduğu kanaatindeyim. Esa- sen sanat âleminde böyle şaşmaz, de- gişmez bir kriter olur mu, bilmiyo- rum, Farzedelim ki olsun. Aziz şairi- miz böyle bir ölçü olarak kabul edile- bilir mi? Her halde tedkike değer bir meseledir. | On,on beş senedenberi edebiyat #lemimizde iki şöhret vardır ki etraf- larında biribirine uymaz hükümlerin vücude getirdiği bir münakaşa çem- beri içinde kalmış şiddelli akisler, hat- tâ gürültüler doğurmuştur: Ahmed Haşim ve Yahya Kemal. Bu İki ölmez şair hakkında birçok fikir ve edebiyat adamlarımız, zaman zaman biribiri- nin zıddı hükümler verdikleri gibi, kendileri de biribiri hakkında ayni te- gadlara düşmüşlerdir. Bu hükümler şöyle şemalandırılabilir: «... en bü- yük şairimizs, «... in şiir ve sanattan nasibi yoktur». Bu noktaların yerine 'her iki ismi koyabilirsiniz. Çünkü her ikisi için böyle hükümler verildiği çok görülmüştür. ! Tafdil edatları, fikir ve muhakeme ' âleminde ekseriya reaksiyonlar doğu- rur. Onun için yapılmış olan bu te- zadların manası yok zannedilmemeli- | dir, Hele sanatkârlar, ihtiraslı ve ga- Jeyanlı adamlar oldukları için, onlar- daki akıl süzgecinin delikleri biraz fa7- leca geniştir. Seçme ve eleme yapmağa 8x imkân bulurlar ve biribirine uymaz fikirleri o geniş deliklerden kaçırıve- rirler, Ben onları böyle olmakta ve böyle yapmakta mazur görürüm. Asıl mazur görmediklerim, sanatkârlik davasında olmayıp onlar hakkında fikir ve kanaat söylemek istiyenler ve kendini bu işi yapmağa salâhiyetli gö- renlerdir. Bitaraf sıfatını verebilece- ğimiz münekkide olan ihtiyacımızı, işte bu noktada aramalıyız kanaatin- deyim, ! Şimdi, Eyüboğlunun yukarıdaki hükmüne dönebiliriz. Bunu etraflı tedkik edebilmek için Yahya Kemal'i bütün cephelerile göz önüne alalım. Aziz şairi ben, yazan ve söyliyen Yah- ya Kemal olmak üzere İki çehrede gö- | rüyorum. Birincisi ne kadar cimri ise ikincisi o kadar cömerddir. Onun | içindir ki söyliyen Yalıya Kemal, ya- zandan daha tesirli ve daha verimli oldu. Avrupadan döndükten sonra İs- tanbul 'Türkocağında ve o zamanın fi. kir, sanat âleminde Yahya Kemal, bir kutup halinde idi, Gerek akranla- rı, gerek kendinden küçükleri onda #nce bir estet ruhu buldular ve tesiri altında kaldılar, Yahya Kemal, bu bâ- kımdan Mallarmö'ye benzer, Bir fark- la; Mallarmö, evinin sokağı bile meş- hur olacak kadar sabit, toplanma ge- Cesi ve saati ezberimizde kalâcak ka- | dar mevkut bir sanatkârdı. Halbuki bizim şairimiz Ocakta, Üniversitede, kahve ve lokantada, aile meclislerin- de sohbetine kavuşabileceğiniz gezi- ci bir insandır. Her an kendisine tesa- düf edilebilir; gündüz veyd gece... Yahya Kemal, gayrı mevkuttur ve onun için kendisine «bizim nomad Mallarm&'mizdir» diyebiliriz. Sözleri bir nükte çağlayanı gibi içi- nize akan Yahya Kemal, ikna etmek- ten çok telkin eder. Her büyük şair gi- bi telkin ediciliği kadar kendisi de telkin alıcıdır. Frenkten bize dönerken dost- larına ve etrafına kuvvetli tesirler yar pan Yahya Kemali, Nedimin ve Ka nuni'ye kadar olan Osmanlı sanatının telkini allında görürüz. Şerf - âbâd, Bir Sâki, Sene 1140, Abdülhak Hâmi- de gazel, Mahurdan gazel, İthaf gibi manzumeleri, yeni hisler ve fikirleri ihliya ettiği halde niçin eski şekiller içinde yaratmıştır? Bu manzumelerin dili ve şekli Yah- ya Kemalindir diyebilir miyiz? Sabe- haddin Eyüboğlu, iddiasında ısrar cde- bilir mi ki, bu manzumeler, söyleyiş ve estetik bakımından bugünkü ve yö rınki Türk şiirinin miyarıdır, proto- tipidir? Eğer ısrar ederse, İlk acı ceva- bı bizzat şairimizin kendinden işitece- ğine şüphem yoktur: Lisin şivel Şirazdan nümune idi Acemperestii Rumun imâle devrinde. Yahya Kemal, bizim fikir ve sa- | at hayatımızda - gene hiç şüphe yok ki - bir merhaledir, bir dönüm yeridir. Fakat edebiyatımız orada durmamış, orada kalmamıştır. Bilhassa Türk çii- ri, Yahya Kemaldenberi çok başka bir sabah rengi ve ondan ayrılmış, kop- muş bir baharın havası içinde filizlen- mektedir. Yeniler için onun yaptığı- nı değil, bilâkis onun yapmadığını yapmak lâzımdır. Başka türlü orijinal sanat nasıl doğar? Ve orijinal olmı- yanda sanat aranabilir mi? Bazı noktalarda fikir ayrılığım ol- Sa bile sanatına ve şahsına ne kadar saygılı olduğumu kendisinin de tak- dir edeceğine emin olduğum aziz şa- irimiz, sözlerine ve eserlerine bakar- Sak, Frenkten dönüşünde yalnız Os- manlı devrinin sanatını duymuş gö- rünür, Onun için olacak ki, Ziya Gökalp, kendisine şöyle demişti: Harabisin, harabâli değilsin Kökün mazidedir, âtl değilsin. Dostum Eyüboğlunun makalesi ba- şma aldığı cavabında Yahya Kemal şu mısralarla ona muksbele etmişti: Ne harabi. ne harabâtiyim, Kökü mazide olan âtirim. Hangisi doğru? Aradan hemen he- men bir çeyrek asır geçti. Bakıyorum, olgunluk devrine geldikten sonra Fa- ruk Nafiz Çamlıbelde, Nazımda, Ne- cip Fazil Kısakürekte, şairimizin en yakın tilmizi Ahmed Hamdi Tanpı- narda; Cahid Sıtkı, Mühib, Behçet Ke- mal, Orhan ve şimdi isimlerini ha- tırlamadiğım daha yeni şairlerimizde ne fon, ne form İtibarile Yahya Ke- malden bir şey bulamıyorum. Eğer Yahya Kemal, şiirmiz ve sa- natımız için bir kriter ise bu isimleri- ni saydıklarımı - ona benzemedikleri için - şair saymamak icab eder, Kıy- metli dostum Eyliboğiu, böyle bir hükme taraftar mıdır? Hasan - Âli YÜCEL kuruşluk pul göndermek lazımdı lâzımdır. Kebiülsyel 2 — Rurukasım 116 & İmruk Güneş Öğle İkamdi Akşam Yatı E. 7159 951 506 B58 1200 145 Va, 304 456 1211 16,03 1907 2050 İdarehane: Babikli civarı Acımusluk So, Garip bir hayat sigortası Müşterilere her sabah radyo ile beden terbiyesi yaptırılır Müşterilerden biri hastalanınca derhal evine doktor, eder.Nevyorktaki Metropoliten hayat sigortası şirketinin nasıl çalıştığını anlıyabilmek için rakamlara müraca- atten başka çere yoktur, Üç muazzam gratsiyele yerleşmiş olan Metropoliten şirketi 15 bin memur ve 30 bin sigor- tacı çalıştırır. Sigortâ bedellerinin ye- künu 20 milyar dolardır. Gündelik de- vir muamelesi ise 12 milyon dolardır. Bir sene zarfında şirket 100 milyon mektup alır, kütüphanesinde 100 bin cild kitap vardığ. Yalnız idare merke- zinde 102 tabip çalışır, 150 memuru birden ihtiva edecek kadar genişlik- te büro odaları vardır, Bu rakamları; öğrendikten sonra şirketin teşkilâtından başka mucize- ler de beklen, ğine hiç şüphe yoktur, Bu kide birisi şirket memurlarına öle yemeklerinin mec- canen verilmesidir. Bu yemeklerin lis- tesi inceden inceye düşünülerek mu» Ayyen kâlorilere göre tanzim olunur. Bu suretle memurların çalışma ka- biliyetleri arttırılır. Şirket 150 bin ki- şinin öğle yemeği için sarfettiği pa- rayı memurların fazla iş görmelerile telâfi ediyor, Metropoliten şirketinin relsi mister Eker altmışını geçkin nazik tavırlı Sıtma mücadelesi Adapazarında esaslı bir faaliyete başlanıyor Adapazarı (Akşam) — Adapazarın- da yaz gelince sıtma başlar, Bu derdi | ehemmiyetle ele alan belediye ve sıtma, mücadele heyetinin müşterek karar ve hareketlerile Adapazarı halkına sözlü ve yazılı iaân yapılarak halkın ve her evin şimdiden mücadele hazırlıkları- | na katılmasının kendi menfaatleri ica- bi olduğu bildirilmiştir. En kısa bir zaman içinde her ev su birikintisi, 1â- | ım, çukur gibi yerleri kurutacak ve- ya kapatacaktır. Ayni zamanda her ev iki kilo mazot alarak evinin bir köşe- | sinde hazır bulunduracak, memur. | Jar evleri dolaşmağa başlayınca, çu- | kurları kapatılmış görecek, ve her evin | tedarik etmiş olduğu mazotu hazır bu- | ) larak, evin münasip görüleceği yerle- rine dökecektir. İlân edilmiş hususları yapmıyanlar hakkında takibat yapılacaktır. Sıtma mücadele heyetile belediye- mizin şehrin sağlığını korumaya yara- yan bu faydalı hareketi halk arasında memnüniyetle karşılanmıştır. Karamanda peynir yapılma- sına başlandı Karaman (Akşam) .— Bu yıl süt beş kuruştan satılıyor. Peynirlerim Balkan peynirlerinden daha iyi şe kilde yapılması için hususi peynir ustası getirilmiştir. Karamanda üç | şirkete en ziyade para tasarruf etti- ” Bu adamın vazifesi «ölüm nâzımlığıs ! 440.135 liradır. hastabakıcı, ilâçlar gönderilir bir zattır. Eker, on dört yaşında iken postacı sifatile şirkete intisab etmiş-' tir. Bugün şirketin yetmiş asansörün- den biri yalnız ona tahsis edilmiştir. Beş kâtibe her an emrine âmade bu- lunur, senelik varidatı da 150 bin do- lardır, Kisa boylu, cevval, gözlüklü ve güler yüzlü olan bu zatin hakikatte çelikten bir kalbe ve buzdan hislere malik olduğu söylenir. Şirkette mühim bir rol oynıyan ve ren bir şahsiyet te mister Morleydir, yapmaktır. Morley sabah saat yediye çeyrek kala Metropoliten binalarının kule tepesine çıkar, orada kendisini bekliyen bir piyanistin elini sıkar ve tam saat yedide sigorta müşterilerini, hareketlerini radyoda işittikleri piya- moya uydurarak beden terbiyesi yap- mağa davet eder. Bu radyo istasyonu Metropoliten şirketinin malıdır; mis- ter Morley sigortalılara her sabah be- den terbiyesi yaptırarak hayatlarını mümkün olduğu kadar uzatmağa çâ- Iışır, Sigortalılar ne kadar geç ölür- lerse şirket te o nisbette fazla para tahsil etmiş oluyor. Onun için mister Morley şirketin «ölüm nâzım “dır. | Bir sigortalının hastalanması şirket | nazarında bir müşlerinin. azalmağa | namzed olması suretinde telâkki edi- lir, bu sebepten dolayı derhal hastaya bir doktor, bir hastabakıcı hemşire, ilâçlar, velhasıl hastayı çabuk iyi el- mek için ne lâzımsa hepsini gönderir. Çünkü fedakârlıklar, hasta öldüğü za- man ödenecek prime nisbetle hiçbir şöy değildir. Metropoliten hayat si- gorta şirketinin bu «sıhhi yardım teş- kilâtı> o kadar mükemmeldir ki Ame- rikada Ford otomobilleri derecesinde şöhret kazanmıştır. Metropoliten şirketi Amerikalıların tasarruf sandığıdır. Amerikada içti- timai sigortalar mevcud olmaması yü- zünden, bu müessese tasavvur oluna- mıyacak derecede inkişaf etmiş ve bü- tün Amerikaya yayılmıştir. Şirket, | bir hayat ve memat spekülâsyonuna | istinad ettiği için, yalnz bugünkü mev- cudiyetini muhafaza etmiyor, ayni zamanda gittikçe de büyüyor. Hiçbir kazanç fırsatını kaçırmıyan bu sigorta şirketin kendi müessesesi İ dur. Çünkü şirket hastalık ve ölüm dahilinde de iş yapmasına hayret et- Bursa belediye bütçesi Et ve su tarifelerinde mühim değişiklik yapıldı Bursa (Akşam) — Nisan devresi iç- timalarını yapan Bursa belediye mec- Yisi, son toplantısını da yaparak da- gumıştır, Bu devrede umumi belediye bütçesi ile diğer mülhak bütçeler ted- kik ve kabul edilmiştir. Yeni bütçe Bu mikdârın yüzde yirmi dokuzunu mâaş ve ücretler teş- kil etmektedir. Kırk dört bin lira bor- ca, elli bin lira da devlet ve belediye İ bankalarının hisse ve taksitlerine ay- nimıştar, Yeni bütçe, eskisinden kırk bin lira kadar fazladır. Bu fazlalığı çöp, ışık | vergilerinin âkar farkı, pazar ve pa- ayır işlerinin artması, gazhane istih- lâk resminin yükselmesi ve şerefiyele- i rin getireceği varidat temin etmekte- âir, Yeni bütçede bir turizm şubesi ih- das edilmiş ve şehrin seyyah işlerine verdiği öhemmiyet bu suretle belirtil- miştir, Şehir plânı, stadyom, istimlâk, yol Ye kaldırımlar, lâğım, su ve köprü gibi imar işleri için 85.000 lira ayrılmıştır. Bütçenin mühim bir kısmını yardım ve hayır işleri teşkil etmektedir, Has- $ane, yoksulevi ve acezeye yardım için 2 Mayıs 1938 Şirketin reisi B., Eker memek lâzım gelir. Her memur şahsi” na aid hastalık ve ölüm primlerini ğ. maaşından şirkete ödemeğe mecbur ” diselerinde memurları için beyhudd masrafa girmek istemez. Bu sebept& dolayı memurlarının sıhhatini korum” mak için hatır ve hayale gelmedik teğ” birleri almakta kusur etmez. Meselâ fotoelektrik höcreler ziyayı daimi bif” kantrol altında bulundurur. Bu hö€” Teler hava karardığı zaman otomotik surette elektrik lâmbalarını yakar, b va açılınca gene kendiliğinden lâm” baları söndürür. Bu suretle memurla” rının gözleri korunmuş olur. Bundalk” başk havayı tasfiye eden âletler müt&” madiyen faaliyet halindedir. Duvar lara gürültü boğan âletler yerleştirik miştir. Bunlar memurların âsabıni korumağa mahsus olan öletlerdi. Şirket binaları dahilinde bulunan v8” binlerce kişiyi ihtiva edecek kadar gi | miş olan iki cimnastik salonunda met murlar beden terbiyesi yaparak zin deliklerini muhafaza ederler. Bütüğ” bu tertibatın memurlara hayır işle” mekle hiç alâkası yoktur. O tesisat s0” Zukkanlılıkla hesap yapan Amerika” sermayedarının kafasından doğmü” şeylerden ibarettir, Hane anyanEnrazsaN RAYSS FEBSERBBFİRJ2 BESEEEBES KEN EBS. konan tahsisatın yekünu elli bin 1178 yı geçmektedir. Bundan başka, yeni den yapılacak olan Halkevi binasınf da on İki bin liralık bir yardım tefri$ edilmiştir. Açıldığı kısa bir müddet zarfınd büyük varlık gösteren (Müzik evi) of üç bin liralık bir masraf bütçesile kut” vetlendirilmiştir? Bütçenin mühim taraflarından pil de, et ve su tarifelerinde yapılan değişikliğidir. Şimdiye kadar kesilmi$ etin kilosundan Karantina ücret birlikte zebhiye resmi olarak alınâfi yedi kuruşa mukabil, yeni bir tariff esası kabul edilmiş ve mezbaha minin baskülde canlı hayvan üzeri” den kilo başına alınması kararlaştırı” mıştır. Tarifeye göre koyun, kuzu, ğır ve danadan yüz para; keçi, oğl manda, malak ve deveden altmış 'p resim alınacaktır. Memba suları tarifesinde de hi lehine tadilât yapılmış ve müessesesi re konulan su saatlerinin düzgün lışmadığı anlaşılarak bunlar kalı mıştır. Yerine üç senelik sarfiyat yasasi alınarak maktu bir miki konulmuştur, sanma vbma . BEwvel sosmasmanas