| , First Vienna İstanbul mukteltini (3- ) yendi Takımımız fena teşkil edilmişti. Viyanalılar güzel oynadılar ve haklı bir galibiyet kazandılar Taksim stadında üç bine yakın meraklı önünde İstanbul muhteliti, Viyananın First Viyana takımına karşı oynadı, Uzun zamandanberi muhtelit maç- larının heyecanını kaybetmiş olan İs- tanbul halkı kısa bir ümid, heyecan ve hareket geçirdi. Fakat sonra... Kendini temsil eden takımın gerek ierden, gerekse takım halindeki be- ceriksizliği karşısında : uğradığı su- kutu hhyal içinde sustu ve somurttu. Muhtelit takım maalesef fena teş- kil edilmişti. Pişkin Avrupa takımla” ring karşı seçilecek oyuncular içinde vaziyeti kavrayıp muayyen bir tabiye ile oynıyabilecek tecrübeli oyuncula- ra ihtiyaç vardır. Dünkü takımın omüdafaasında Mehmed Reşaddan ve Fikretten baş” ka tecrübeli oyuncu yoktu. Hücum hattında da Rebiiden... Birbirini anlamamış tecrübesiz oyuncuların bir araya, gelmeleri za- ten muayyen bir sistemi ve tabiyesi olmıyan bir takımın oyununu sıfıra indirmek için kâfidir. İşte dünkü takım böyle idi. Cihad, Faruk ve Reşad müsellesi Farukun eksilkliği ile bozulmuştu ve her za» manki randmanını veremedi. Salimin gayreti Viyanalıların kar- sısında pek küçülmüştü, Hafbek hai- tının sahada adetâ kaybolması mü- dafaa hatlarını ancak son anlarda ve sırf gayret ve enerjileri sayesinde rasgele müdahale eder bir şekle sok- muştu. Haf hattında yalnız Fikret birinci devrede usta ve hakiki bir haf- bek oyunu çıkardı ve bu hattın saha da bir müddet tutunabilmesini temin etti. Fikret hücum hattına geçtikten sonra bu bat büsbütün silindi. Çok iyi oyunlarını seyrettiğimiz muhterem santrhafa mahsus muay- yen oyun tarzı dışına çıkarak her e koşmağa kalktığı için bilhassa devrede ortadan kayboldu ve bakımdan karşısındaki oyuncu. lar hâkim bir vaziyet aldılar, Mehmed Reşağın idmansız bir hali vardı. 'To- pa girişleri ağır, top kontrolü her Zö mankile kıyas kabul etmiyecek bir halde idi, Müdafaa hatlarının oyununu bo zan Viyanalıların, dalma biribirlerini ve boş arkadaşlarını bulan güzel oyunlarından ziyade sert, hırpalayıcı ve hasmını oyundan meneder şekilde hileli ve profesyonelce hareketleri oldu. Sakatlanmaktan korkan Viya- nalılar, kısa mesafelerde topa çok sert ve daima ayakları ileride olarak giri- yorlardı, Netekim, Muhterem, Yusuf ve Rebii hasımlarının bu tarzdaki oyunları yüzünden sakatlanmışlardır, Hattâ Rebii ikinci devreye çıkamadı. Müdafaamızın hatalarından biri de topu fazla havaya kaldırmaları oldu, Bu sebepten ilk dakikalarda elde edi- len âni hâkimiyeti yine âni olarak el- den kaçırdılar. Hücum hattmda üş orta bu gibi maçlar için henüz çok zayif ve tecrübesiz oyunculardan mü- rekkepti: Niyazi, Melih, Haşim. Niyazi Şmausun karşısında hem vücut, hem de oyun itibarile çok küçük kalmıştı, Ayağında fazla top tutması Viyana» ılarm kolayca arkadaşlarını marks etmelerine sebep oluyordu. Melihin yine Şmausun karşısında süratinden istifade elmesine imkân yoklu, Çünkü Şmaus Melih kadar seri idi. Haşimin, keyfi ve lâkayd oyu- nile soliç mevkilmiz bilhassa müdafaş oyunu esnasında boş kalıyordu. HülA- sa üç orlalmız iş görecek vaziyette de- Zildi. Sağiçte Necdet basma kalıp bir yun oynadı, yani tuttuğu topu har reketsiz bir şekilde ortaya gönder mekle vazifesini bitmiş telâkki etti, Yalnız solaçıkta birinci devrede Re- bil, ikinci devrede Fikret biraz iş gö- rebildiler, Fakat Viyanallar bu iki oyuncunun tarzlarını derhal kavradı. lar ve kolayca marke ettiler. Muhtelit takımı teşkil eden oyun culardan Fikret ve Rebii müstesna, in teker teker hiç biri tatmin edici bir oyun gösteremediler. Kaleci Cihad bi- le ikinci golü zamansız bir çıkışla ye- di. Teker teker böyle olan oyuncular takım halinde tabiyesiz, maksadsız ve rabıtasız bir oyun çıkardılar ve bi- rinci devrenin İlk beş dakikası ve pek müstesna bazı anları hariç, dalma sa- ha ve top hâkimiyet ve ustalığını Ta- kiplerine bıraktılar. Viyanalılar bildiğimiz oyunlarını kolaylıkla ve bazan sertlikle tatbik ettiler. Yukarıda da söylediğimiz gi- bi bu setrlikleri sakallanmak korku- sundan ileri geliyordu. Viyana takı- mının Kalecisi emmiyetsizdi ve takım sıkışmca müdafaa kale önüne yığılır yordu. Avrupa muhtelitine müdafi olarak seçilen Şmaus hakikaten usta bir oyuncu olduğunu gösterdi. Şütler haf ve takım kaptanı Hafman kendi- sine boş bırakılan sahada istediği gibi oynadı. Takımın hücum hattında da bilhassa sol taraf mükenmeldi. ve goller Muhtellt ik dakikalarda, çabuk bir oyun tutturdu ve Viyanallar kendilerini toplıyamadan beşinci da- kikada Necdetin ortalayıp kalecinin atladığı Lopu Rebil hafif bir kafa vu- Tuşile ağlara gönderdi. Bu gol ve ilk dakikalardaki oyun herkese çok ümld verdi. Hattâ ilk yirmi dakikada Viya- “nalıların kalesi bir hayli tehlike ge- çirdi. Rebiinin yine bir kafa vuruşu avuta gitti, Karışıklıkta çekilen bir kaç sıkı şütü Viyanalıların bekleri karşıladılar. Topun havadan oynan- ması ile Viyamalılar yavaş yavaş hâ- kimiyeti ele aldılar. Yirmi sekizinci dakikada ortadan bir akında on sekiz pas dışından Vi- yanalı soliç yerden köşeyi bulan sıkı bir şüt çekti. Cihadın plonjonu bey- hude kaldı. Arada Viyanalıların tehlikeli bir kaç şütünü ve çekilen iki siki frikiki Cihad kolaylıkla tuttu, Devrenin son» larına. doğru soldan yapılar bir akın- da top havaya kalktı. Cihad erken çıktı ve atladı. Santrfor kafa ile topu boş kaleye gönderdi. Birinci devre 2 - First Viyananın galibiyeti ile bitti, İkinci devrede Viyanalılar daha hâ- kim oyadılar. Fakat müdafilerin son anlarda müdahaleleri yüzünden ça 'buk netice alamadılar. Ancak oyunun sonlarına doğru sağdan yaptıkları bir akımı büyük bir maharetle &ola geçiriverdiler. Solaçık Cihadı kontr- piye bırakan faisolu bir şütle topu ağ- lara gönderdi, Oyunun bilhassa ikin» ci devrede havadan ve zevksiz bir şe- kilde oynandığını da ilâve etmek lâ- zımdır. Hakem Ahmed Ademin idaresi gü- zel ve kusursuzdu. Takımlar Frist Viyana: Harliçek - Keller, Şımaus - Mahi, Hofman, Lauden - Molçer, Artman, Fişer, Barili, Kadner. İçlerinde beynelmilel olanlar: Havliçek 3 defa, Keller sağhaf ola- rak 15 defa, Şmaus 48 defa, Lauden 10 defa, Hofman 25 defa, Molçer 24 defa, Fişer 2 defa. İstanbul muhteliti: Cihad (G. 5.) - Salim (G.S), Re şad (G, S.) - Mehmed Reşad (F.B.), Muhterem (Ha), Fikret (F.B) - Necdet (G, 8.), Niyazi, Melih (G. 8.), Haşim (G. S.), Rebii (G.S). İkinci devrede sağhafa Yusuf, sol- hafa Mehmed Reşad, solaçığa Fikret geçtiler. Ulvi Yenal First Viyana Ankaraya hareket etti Bugün İstanbul mühteliti ile yap- tığı maçı 3 - 1 kazanan First Viyana dün akşamki ekspresle Ankaraya ha- rTeket etmiştir. First Viyana bugün Ankara muhtelitile karşılaşacaktır. İstanbulspor Galatasarayi 1-0 yendi Dün Taksim stadında İstanbul, First Viyana maçından evvel Galata- saray, İstanbulspor birinci takımları arasında yapılan bir maç 1 - O İstan- bulsporun galibiyetile neticelenmiştir. Muhtelitte oyryan oyunculardan mahrum olan Galatasaray takımı bi- rinei devrede bir gol yedikten sonra bütün gayretine rağmen berabereyi temin oüsetelştir. © Barutgüci alaninda bugün yapılacak maçlar Barutgücü alanında bugünkü maç- lar şunlardır: Barutgücü ve Yedek subay A takım- ları saat 15,30 da Barutgücü 1 cl genç ve Rum A takımları saat 12 de Barut- gücü 2 ci genç takımı ile Rum genç takımı saat 10 da karşılaşacaklardır. Barutgücü ve Yedek subay maçı Bakırköy halkı tarafından alâka ve heyecanla beklenmektedir. Milli güreş (takımımız dün Estonyaya hareket etti Güreşçilerimiz teşyi edenlerle bir arada Estonyanın merkezi Talni şehrinde yapılacak olan Avrupa grekorumen güreş şampiyonasına iştirak edecek olan mili takımımız dün Köstence yolile hareket etmiştir. Güreş federas- yonu umumi kâtibi Şinasi Özdemin başkanlığında hareket eden kafile do- 'kuz güreşçiden ibarettir, 56 Kilo; Kenan, Hüseyin 81 kilo: Yaşar, Ahmed 66 kilo; Yusuf Aslan, 73 kilo: Saim 79 kilo: Mersinli Ahmed 87 kilo Mustafa Ağır: Çoban Mehmed. 66 kiloda Hüseyin, 61 kiloda Ahimeğ ihtiyattır. Güreşçilerimiz Avrupa şam- piyonasından sonra Çekoslovakyada da müsabakalar yapacaklardır. Güreşçilerimize muvaifakıyetler ve hayırlı yolculuk temenni ederin, 17 Nisan 1938 SARAY ve BABI Ahrar fırkası ki ve nasıl — Sizin Ermenilerden ne haber? Diye sormuştu. Sabahaddin — Hangi Ermenilerden bahsediyorsunuz? Ahmed Rıza — Canım, şu Avrupada beraber çalıştığınız Ermeniler! Bu İstihfafkârane ve manidar sual Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hgkkı mahfuzdur TTefrika No, 122 ÂLİNİN İÇ YÜZÜ mler tarafından kuruldu ? bını verdikten sonra bir daha bu içti | malara gelmemişti. (1) İki tarafça da ciddi ve samimi ol. mıyan bu zahir! itilAf hiç de uzun sür- medi. Avrupada olduğu gibi İstanbul- daki Jön Türkler gene ikiye ayrıldılar, Bir partinin başında gene Sabahad- din bey görünüyordu. Fakat muhalifi Ahmed Rıza beyin Paristeki mevkiini İstanbulda idame edemiyeceği anlaşı- yordu, Çünkü bu mevkii İttihad ve Terakkinin meşrutiyeti ilân ettiren dahili teşkilâttaki erkânı işgal edi- yorlardı. Kuruçeşme itilâfından bir şey çık- mamış olmakla beraber Sabahaddin bey ile hemfikir olup cemiyet şubele- rine girmiş olanlar cemiyete rabıtala- rını muhafaza ediyorlardı. İntihabaf hazırlıkları başlıyordu. İntihabat nizamnamesi diye elde bulunan kararnamenin mübhem ve muğlak noktaları hakkında efkârı ten vir eylemek lâzımgeliyordu. Eylül içinde Mahir Sald bey ile bazı arkadaşları bu babda bir izahname hazırlıyarak İttihad ve Terakki mer- kesi umumisine takdim ettiler. Bu iş izahnameyi hazırlıyanların dahi da» hil oldukları bir heyete havale olundu. Fakat (Ademi merkeziyet ve teşebbü- sü şahsi cemiyeti) dağılmış olduğu için İttihad ve Terakki merkezi umür kendisine iltihak -— İntihabata nezaret işini biz filân ve falan beylere havale ettik. Sizin yo- Tulmanıza lüzum kalmadı! denildi, Bunun üzerine bunlar da İttihad ve Terakki cemiyetile alâkalarını tama- men kestiler. (2) Sabahaddin beyin İttihad cemiyeti le arası açılınca taraftarları İstanbul- da.'bir (Ahrar) fırkası teşkilini tensib ettiler, Bu fırkanın resmen teşekkülü prens Sabahaddinin Rumeliye seyaha- İstanbulda İttihad ve Terakki na- mına doktor Nâzım, doktor Bahaed- din Şakir, erkânıharbiye binbaşısı Ha- fiz İsmail Hakkı, Manyasizade Refik, Talât, Rahmi, Necip Draga beylerle Mısırlı Mehmed Ali Fazıl paşa en ziya- de söz sahibi görünüyorlardı. Sabahaddir beyin içtimai ve siyasi prensiplerine taraftar olanlardan Sat- vet Lütfi, Namık Zeki, Nafi Atuf, HA- mid, Zeki Mesud, Ferid beyler Şehza- debaşında (Nesli cedid) klübünü aç- mış, oldukça zengin bir de kütüphane tesis eylemiştiler, Fazlı beyin teşebbüsü ve Celâleddin Arif bey gibi bazı zevatın daha iltiha- kile teşekkül eden Osmanlı Ahrar fir- kasının müessisleri arasında Amasya mebusu olan İsmail Hakkı paşa, Nu- reddin Ferruh, Kıbrıslı Şevket, Nâzım Celâl, Suphi Ziya, Rıza Nur beyler, Zöhrab ve Kazanova efendiler de var- dı. 31 mart vakasında Hareket ordu- sunun İstanbula girmesi üzerine Ah- rar fırkası infisah etmiş ve bu fırka- nın dağılması (Nesli cedid) klübü- nün de kapanmasını intac eylemiş- tir.) Müessisler geceleri Kıbrıslıların ya- lısında toplanıp ecnebi hukukşinaslar- dan Kont Ostrorog tarafından hazırlan- mış bir program üzerinde uzun yza- dıya tedkikat icrasından sonra Ahrar fırkasının nizamnamesini vücude ge- tirmişlerdi. Pırka teşekkül edince riyaset iptida Sabahaddin beye teklif edilmişti. Sa- bahaddin bey resmen fırkaya girme- miş ise de dostları ve taraftarları he- men kâmilen Ahrar fırkasına intisab eylemişlerdi. Hallacyan efendi de fır- kaya ilk âza yazılanlardandır. Bir kaç Rum da hemen Ahrara iltihak eyle- mişlerdi. Satvet Lütfi bey talebesinden oldu- Ahmed Fazlı bey gu Hüseyin Cahid beye meşrutiyetin daha ilk günlerinde müracaat ederek Paristeki prens Sabahaddinden pren- Siplerinin halka iblâğı için bir beyan- name neşreylemesine dair bir telgraf- name aldığını söylemiş ve Sabahaddin partisinin riyasetini deruhde eyleme- #ini teklif etmişti, Hüseyin Cahid bey serbes çalışmak istediğini beyan ile bu teklifi reddeylemişti, Sabahaddin İstanbula gelip (Ahrar) fırkası da res- mi bir teşekkül olarak meydana çıkın- ca Sabahaddin bey bu fırkanın riya- seti kendisinde olduğu hakkındaki rivayetleri tekzib etmişti. Bu sırada Satvet Lütfi bey gene Hüseyin Cahid beye gelerek Ahrar fırkasına girmesi ve (Tanin) İ o fırkanın organı yapma- sı teklifinde bulunmuş, fakat gene red görmüştü. (3) İttihad ve Terakki İ cemiyetinden ilk çıkanlardan biri olan | Rıza Nur bey ile Celâleddin Arif, Ma- hir Sald beyler dahil oldukları Ahrar fırkasının ehemmiyetini arttırdılar. Fazlı bey fırka efkârının naşiri ol- mak üzere Süleyman Nazif beyin tah- Tir riyaseti altında (Osmanlı) gazete- sini çıkarıyordu. Abrar fırkasından ilk çekilen Hal- lacyan olmuştu. Zöhrab efendi de Ahrarın Taşnaksütyon firkasile yap- tığı itilâfa rağmen İttihadcılarla teşri- ki mesai eylemeği tercih ediyordu. ama Ahrar: da ihmal etmiyordu. İsmail Kemal ve Ali Kemal beylerin fırkaya alınması âza arasında ilk ihti- Jâfı ve Fazlı, Mahir Said, Rıza Nur, Celâleddin Arif beylerin çekilmesini intac etmişti. Avrupada iken Jön Türk- ler arasında mevcud muhalefetler, münakaşalar şimdi İstanbulda gün- den güne şiddetleniyordu. Devletin geçirmekte olduğu buhran bütün kuvvetlerin toplanmasını istil- zam ettiği düşünülmüyor, şahsi men- faat körükleri şiddetle işliyordu. Pek çokları İttihad ve Terakki cemiyetinin devlet işlerine müdahalesinden müşte- ki bulunuyorlardı. (Arkası var) (1) Ahmed Bedevi notları, (2) Mahir Sald: 31 Mart, (0) Hüseyin Cahid Yalçın: Pikir Hare- 'ketleri mecmuasında Meşrütiyef hatıra- ları, € ; j -€ k ı 7 , ) 1 4