ingilizlerin futbol ve rugbiden sonra en fazla rağbet ettikleri spor olan Pankras güreşi nedir? Londra (Akşam) — İngilizler ara- sında futbol ve rugbiden sonra üçün- cü plânda teammüm etmiş olan veya daha, doğrusu rağbet bulm spor ne dir bilir misiniz?.. Nafile düşünme- yin, bulamazsınız; çünkü ben bunu yakından gördüğüm halde hâlâ ina- narmyorum: Güreşi... Evet, İngilizler futbol ve rugbiden sonra en fazla güreşi tutuyorlar. Fa- kat bu güreş bildiğimiz serbes ve gre- koromen. stillerinden bambaska ve muhakkak ki spor çerçevesinin tama- mile haricinde kalması icab eden öl- dürücü Pankrastır, İngilizlerin: «ANI around in wrestling» İsmini ver- dikleri bu yahşi ve çirkin spor bura- da o kadar tutulmuş ki mühim bir müsabaka için: biletinizi iki hafta evvelden tedarik etmezseniz'yer bula- mazsınız, 20 bin seyirciden fazla İs- tiab eden bir salonda iki hafta evvel- den bütün yerlerin satılmış olmasının. manasını takdirinize bırakıyorum... Dahası var, Unutmayınız ki sekiz mil- yon nüfusu olan Londrada bu şekilde çalışan tam 34 salon vardır. Bu 34 salonun hepsi ayni nisbette rağbet gö- rür, hepsi hıncahınç doludur. Londra haricindeki büyük şehirlere gelince, bunların da hiç olmazsa iki muazzam salonu var. Bunlar da her cumartesi gecesi güreş meraklılarile dolup bo- şalıyor. '... Pankras, büyük mikyasta rağbet bul- masına rağmen, İngiliz gazeteleri spor sahifelerinde buna yer ve-mi- yorlar, Ancak balları sadece iki sar tırla neticeleri yazıp geçiyorlar. Bü- nun iki sebebi var: Birincisi ve mühimi bütün zevki vahşelinde ve yırtıcılığında olan bu döğüşü (çünkü güreşten ziyade döğüştür) kalemle, fotoğrafla canlandırmak gayri kabil ve lüzumsuz... İkincisi deİngilterede ayni kıymette yüzlerce *Pankrasçının ayni gecede muhtelif salonlarda ve şe- hirlerde müsabakalar * yapmasıdır. Spor sütunlarında yer bulamyıan Pan-| krasın spordan addedilmemesi bu hu- susta diğer bir sebep teşkil ediyor. Halk bünu ancak cambazhanede vahşi hayvanları seyreden “bir hisle Yvrşilıyor... Bütün zevki ve heyecanı cevam ettiği müddetçe... Müsabaka- İngilizlerin bu çirkin kavgaya kıy- met vermelerinin sebebine gelince, bu da şöyle izah edilebilir: : Gayri tabif bir şekilde soğuk kanlı olan İngiliz, kuvvetli bir Reyecanın verdiği zevki duyabilmek için ançak böyle müthiş bir döğüş seyretmek mecburiyetinde- dir. Futbolu ve rugbiyi seyrederken he» yecanlanmıyan seyirciler bu müsaba- ka esnasında âdetâ coşuyorlar.... İşte İngilizleri akın akın Pankıras (veya İngilizlerin tabirle güreş) salonları- na sevkeden sebep: Kuvvetli heyecan duymak ihtiyaeı?.. ... — Bu hafta Londrada Hind şampi- yonu Kaplan Duala Avrupa şampiyo nu ile karşılaşatcakmış, uğrıyarak şehirden ayrılacağı sırada İngilterede bir kardeşi olduğunu, çok muvaffakı- yetli güreşler yaptığını söylemişti. İs- vini de söylemişti amma, şimdi ha- vliyamıyorum. Fakat isminin başın- 2 bir Kaplan lâkabı vardı. Londrada ireşecek olan her halde budur. Olabilir, fakat şimdiden şöyliye- m ki burada böyle kaplanlar, aslan- 1.r pek boldur. Çe — Ne olursa olsun şu kaplanı gör- mek İsterdim. Acaba şimdi müracaat etsek bilet bulabilir miyiz? — Zannetmem, fakat bakalım, İki senedenberi İngilterede tahsilde bulunan muhatabım Arman Benja- men isminde İstanbullu bir vatan- daş. Derhal telefonla güreş salonunu buldu. Fakat tahmin ettiğimiz gibi, son kalan biletler dört gün evvel satıl- Tam üç gün bilet bulmak için uğ- raşarak ümidimizi kaybettiğimiz bir sırada güreşin yapılacağı salonun mü- dürü tarafından gönderiler şu mek- tubu aldık; «Müsabakaya gelemiyecek olan iki Seyirci biletlerini iade ettiler, dördün- cü sırada olan bu iki koltuğu size ayır- dım, biletleri eften gönderiyorum. Adresimize lütfen iki biletin bedeli olan. sekiz şilingi (üç lira) gönderi- niz» Eraniyeti gördünüz mü, evvelâ. bi- leti gönderiyor. Para sonra... Derhal istenilen para ile beraber teşekkürleri- mizi göndererek güreşin yapılacağı cumartesi gecesini beklemeğe başla- dık, ... Cumartesi günü öğle üzeri Londra- dan 260 mil (aşağı yukarı 500 kilo- metre şimalde olan Newcastle şeh- rinden, bana rehberlik eden arkada- şumin otomobilile altı saatlik bir se- yahatten sonra Londraya vasıl olduk. Hemen bir lokantada yemek yiyerek güreş salonunun bulunduğu yere gel- dik. Salonun arka tarafında göz ala- bildiğine büyük bir arsa baştan aşağı irili ufaklı otomobillerle dolmuş, Oto- mobilimizi bunlar arasında bir yere sıkıştırıp salonun kapısından içeri gir- diğimiz zaman saaf tam yedi buçuktu. Salonun kapısında ilk hayretimi mu- cip olan şey, biletleri toplıyanların genç kızlar oluşu ve hepsinin gerip güreş mayoları giymiş olması oldu. Salonun içinde de yer gösteren ve öte- ber! satan kızlar, hepsi ayni kıyafette yani kırmızı yün mayo, uzun yeşil ço- rap ve siyah rugan iskarpinler,., Kız- ların hepsinin bilâ istisna uzun boylu ve sarışın olması ayrica bir hususiyet. teşkil ediyor. Bize yer gösteren kızın elinde pro- grama benzer bir şey gördüğüm için oturacağımız koltuğa doğru İlerlerken. elimde bahşişi hazırlamıştım. Filvaki oturur oturmaz, kız elindeki program» dan bir tane bana, bir tanede arkada» şıma verdi. Ben derhal parayı uzaf- tım, fakat arkadaşım hemen kolumu çekerek indirdi: — Ne yapıyorsun, burada bahşiş vermek yasaktır!... Bereket, kızcağız programları ver- dikten sonra bir de üstelik teşekkür ederek arkasını dönüp uzaklaşmıştı, benim bu acemiliğimi farketmedi. ve Rahat, geniş kolluğa yerleştikten sonra salonu tedkik etmeğe başladım: Orta yerde geniş bir ring, etrafında koltuklar geriledikçe yükseliyor, yani amfi şeklinde... Böyle 50 basamak ka- sonra salonun üst tarafını çevreliyen bir galeri var, orası da kademe kade- me.. fiatlar şöyle: Koltuklar sekiz sıra 4 şiling, yani 150 kuruş, dördüncü sıradan sonra 100 kuruş. Ayakta duracak yerler 50 kuruş, galeri 70 kuruş. pek te ucuz değil mi?.. Salon mükemmel şekilde ışıklandırılmış, ringin zerinde sekiz büyük projektör var. Maç esnasında arasında bir de oparlör kutüsu asılı, Lâzım olduğu zaman aşağı iniyor, işi bittikten sonra meçhul bir el tarafin- 'dan tekrar projektörlerin yanıma çe- kiliyor, Ben hayran hayran etrafı seyreder- ken arkadaşım satıcı kızların birinden bir şeyler alıyordu. Baktım iki torba, her birinin içinde onar tane kauçuk- tan küçük küçük toplar var!... — Bunlar da ne olacak?!... — Protesto etmek istediğimiz hake- min veya güreşçinin kafasına ataca- ğız!!... ... Birkaç dakika sonra salonun büyük kapısından görünen beyazlar giymiş hakem, ahalinin kapadığı yollardan güçlükle geçerek ringe çıktı ve güreş- çilerin isimlerini ve şöhretlerini ilân etti. Ben bu sıkışık yoldan güreşçile- rin nasıl geçeceklerini görmek için dikkatle kapıya bakarken, bir aralık güzm ringe ilişti, bir de baktım, gü- reşçilerin veya döğüşçülerin ikisi de ringdel... Meğer ringin yanında soyunma oda- sına bitişik bir tünel varmış... “rm Gecenin büyük müsubakasından, yani Hindlinin güreşinden evvel yapı- lan dört karşılaşma hakkında tafsi- lât vermeği lüzumsuz görüorum, yal- nız bunlardan en enteresan olan ikin- ci karşılaşmayı anlatacağım: Hakem ringdeki müsabıkları tak- dim elti: Skoç şampiyonu Toni Barsakde- niz mayosile.. buna mukabil Rusun kıyafeti görülecek şey.. başına bütün yüzünü maskeliyen kırmızı bir şey geçirmiş, sadece gözleri, burnu, ağzı ve kulakları gözüküyor. Bütün vücu- dünü kaplıyan kırmızı bir mayo, kır- mız güreş ayakkapları. Velhasıl kıp- kırmızı bir şey. Halk arasında da Kır- mızı Şeytan namile marufmuş. Dö- güşçülerin ikisi de iri yarı... Gonkla beraber biribirlerine saldır- dılar. İlk ravund (ravundlar beşer da kika) bildiğimiz güreş gibi oyunlarla geçti. Fakat ikinci ravundla beraber delikanlılar kızıştılar, yumruk, tekme, kulak çekme, #aç çekme, kol kıvırma, havaya sıçrayıp tekme vurma valha- sıl aklınıza ne türlü vahşet geliyorsa hepsini birer birer denemeğe başladı- lar. Yalnız yumrukları vururken avuç açık olmak gerek... Vakit ilerle- dikçe Rus sıfırı tüketmeğe ve işi kal leşliğe çevirmeğe başladı. Yumrukla- rımi sıkarak vuruyor ve arasıra firsat buldukça Skoçun hayalarına tekme vurmayı da ihmzl etmiyordu. Hakem ihtar verdi, fakat dinliyen kim... Ağ- 21, burnu kan iiçinde sendelemeğe baş» Uyan Skoç, bir aralık Rusun altına düştü, Rus kalleşliği arttırıp adamcs- ızın fena yerini sıkınca halktaki ga- leyan arttı ve bir saniye içinde binler- tardılar. N Bu ara; Rus sağdan soldan fena hal- de yumruk yediği için üstü başı yırtıl- mış ve bayılmıştı. Bir müddet sonra evvelâ Skoçu, sonra Rusu ve daha sonra da hakemi sedyelerle dışarı tar şıdılar. Hepsi kan İçinde... Rusun sed- yesi kapıdan çıkarken halk bir parti daha bombardıman etti, Üçüncü karşılaşma da çok tuhaf neticelendi. Bir İrlandalı, Cenubi Af- Tikali ile döğüşüyordu. Onuncu ra vundda ikisi birden ringden yere fırla- dılar ve öyle fena bir şekilde düştü- ler ki bir daha kalkamıyarak sedye- lerle hastaneye taşındılar. hakem rin- gin ortasında ne karar vereceğini şa- şirmış birhalde kalakaldı... © Atlet e. 25 Şubat 1938 Fransada iki delinin elinde mahpus kalan bir Bulgarın macerası Mahpus güçlükle yakayı kurtardı, polis şimdi bir Amerikalıyı ariyor Fransız zabıtası, bir Bulgarı iki gin bir odada hapis ve tevkif eden, bir Ame- £ rikalıyı da öldürdüklerinden şüphe edilen iki deliyi yakalamağa muvaf- fak olmuştur. Frunsız gazeteleri bu hususta şu tafsilâtı veriyorlar: .Chevrewse civarında oturan bir çif- lik sahibi, tarlalarında delaşırken, gözleri hadekalarından dışarı uğrar mış, sakalı uzamış, sırtında yalnız gömlek ile don bulunan bir adamın kendisine koştuğunu görmüştür. Deliyi andıran bu adam, çiflik sahi- binin yanına gelince, sual sormasına meydan bırakmadan demiştir ki: — Şu karşıki köşkü görüyor musu- nuz? Oradan zorlukla canımı kurta- rabildim. Bir gazetenin küçük ilânile bana verilen adres üzerine evvelki gün bu köşke geldim. Köşkte iki erkek ile bir kadın buldum, Beni tabane& ile tehdid ederek bir odaya kapattılar. | iki gün aç bıraktılar. İki erkeğin köşk- | ten dışarı çıktıklarını görünce, kapıyı açmağa gelen kadınla boğuşarak kaç- | mağa muvaffak oldum. ! Hikâyeyi duyan çiflik sahibi, bu ga- | Tip adamın deli olduğunu zannederek kendisini en yakın jandarma karako- | Tuna götürerek teslim etmiştir. Bu | meçhul adam, karakolda da çiflik sa- | hibine söylediklerini tekrarlamış, fazla | olarak, adının Nikola Petrof olduğunu, | Pariste muşamba ticaretile meşgul ol- | duğunu, elindeki otomobili satmak is- tediği elhetle, gazetelere küçük bir ilân verdiğini ve bu ilân üzerine aldı- | ğı mektuba inanarak, otomobili ile Chevreuse'e geldiğini ve köşkte rasla- dığı iki erkek ile kadın tarafından ta- banes ile tehdid edilerek bir odaya | hapsedildiğini söylemiştir. ! Jandarmalar, bu vaziyet karşısında, Adliyeye haber vermekle beraber der- | hal köşke gitmişler ve ilk olarak yal- nız buldukları hizmetçi kadın Marge- riti yakalamışlar, biraz sonra Bulga tacirinin, gaspeylemiş oldukları oto- mobili ile Paristen avdet eden Sigo- yer ve Mlehard namındaki iki erkeği de levkif elmişlerdir. Yapılan tahkikat neticesinde, bu iki erkeğin uzun seneler timarhanede kalmış iki deli oldukları, bundan bir- kaç ay evvel bu köşkü kiraladıkları anlaşılmıştır. Jandarmalar, köşkte başk adam- ların da hapis ve tevkif edilmesi ihti- malini nazarı dikate alarak, uzun uza- dıya araştırma yapmışlar ve bu araş- tırmalar neticesinde Richnowski na mında 30 yaşında bir Amerikalı ko- misyonucunun hüviyet varakasile pa- saportunu bulmuşlardır. Bu keşif zabıtayı daha ziyade kuş” kulandırmış araştırmalara şiddet ve- Güçlükle kurtulan Nikola Petrof po- islerle görüşüyor, aşağıda izi Bulu- namıyan Amerikalı Richnowski rilmiş, bahçenin altı üstüne getirilmiş, fakat hiç bir iz ve cesed bulunamamış- tır. Yalnız duvarda bir insanı içine ala- bilecek derecede açılmış bir çukur İle bodrumun dibinde bir havuz bulun- muştur. Bulgar taciri, duvardaki çu- kurun kendisini gömmek için açılmış olduğunu söylemiştir. Köşkte hüviyet cüzdanı ve pasaportu bulunmuş olan Amerikalının izini bülmak için şim- diye kadar sarfedilmiş olan gayretler- den hiç bir netice alınamamıştır. Jan- darmalar, cesedin o civarda bir yere atılmış olması"ihtimalile, köşkün etra- fındaki kırlarda ve ormanlarda tahar- riyat yapıyorlar. Tevkif edilen iki de li, bütün tazyiklere rağmen oAmeri- kalıyı ne yaptıklarını söylemiyorlar, hattâ kendisini şahsen tanımadıklar rınriddia ediyorlar, bü pasaportun Ro- bert namında adresini ve hakiki hü- viyetini bilemedikleri bir arkadaşları tarafından köşkte bırakılmış olduğu: nu ileri sürüyorlar. Zabıta bu sözlere rağmeti zavallı Amerikalının cesedi bir tarafa gömülmüş olduğuna hükmetmekle ve iki deliden şimdilik akli muvazenesi daha yerinde görü- nen S$igoyeri cesedi sakladıkları yeri göstermek için tazyik etmektedir. Joe Louis kazandı Nathamar'ı nakavt etti Nevyork 24 (A.A.) — Joe Louls, hala olduğu ağır siklet cihan şampiyonlu- ğunu Nathaman'e karşı muzafferiyet le müdafaa etmiş ve hasmını 5 defa yere attıktan sonra üçüncü ravntia nakavt etmiştir. Baş, diş, nezle, grip romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir.