12 Kânunusani 1938 a AKŞAMDAN AKŞAMA Bay Sabri Toprağ'ın reddedilen teklifleri > Eski Zirant Vekili sayın bay Sabri Hoprak, meclise iki kanun lâyihası yermişti: | Birincisi, Türkiye'ye gelmesi mub- temel herhangi ırktan muhacirler arasında Yahudilere istisnai bir mev- ki ayırmak; onları katiyyen içeri bi- rakmamak, İkincisi, türkçeden ve «irki diller»- den maadasını aileleri arasında konu» şanları şiddetli cezalara çarpmak: Hapsetmek; kendilerinden yüksek pa- ralar alıp bunun yarısını cürmü ihbar edenlere vermek; böyle bir sebeple mahküm olanı medeni hakların bazı- larından mahrum etmek, ... Millet meclisindeki Hariciye encü- meni lâyihalardan birincisini, Dahi- iye encümeni de ikincisini «müfrit fikirler telâkki etmiş; gerek hudud- Jarımızı ayarlamak, gerek harsımızı aşılamak için mevcud nizam ve ted- birlerimizin kâfi olduğunu ileri süre- rek reddetmiş. .s.. Bu kararlar, Milletin hislerine ve matbuatın evvelce kısmen Izhar etti. Zi düşüncelere çok uygundur. Biz, Türkiye'nin tam mânasile dört başı mamur Türk kalmasını, harsımız 'dalbudak salarak daha da türlleşme- sini istiyoruz. Bazirgânlıkların, kozmopolitliklerin,! Türk tehaasıyken cavalacoz bir fran- sızcayı aile dili diye benimsemelerin aleyhindeyiz. Fakat bunları önliyelim derken, müşfik, rahim, mantıki ve insaniyet perver milli ananemizden ayrılarak, dünya üzerinde esen yabancı havalara da yelken açamayız: Bir ırkı ötekin- den nazariyece aşağı göremeyiz. Eğer hâdisat icabı şunu veya bumu konuk yahud mülteci kabul etmemek icab ediyorsa, o kadur kuvvetliyiz ve kapı- larımıza öyle hakimiz ki, vize verip yermemekte kim bizi zora sokar? Doğrusu,, cümhuriyet rejimi, böyle bir karar vermekle ağır başlılığını, fa- sıl ve kemalini, siyasetindeki istik- Jâlini medeniyet âlemi müvacehesin- de bir kere daha isbat etmiştir. Bu- günkü demokrasiler ve tarihin yarın- Ki bitaraf ve yüksek hükmü karşısın- da, bu, bize kocaman bir iflihar hisse- si temin edecektir. İnsafımıza dokunur, şu kadar bin Yahudiyi de diğer ırktan muhacirler urasında alırız; hesabımıza uymaz, hiç birini kabul edemiyeceğimiz için nazikâne teessüfle itizar ederiz. Yok- sa, içinden Spinozo'lar, Kinstein'ler de çıkan bir millete vebal karantinesi yapmağı havsalamız almaz. ... Bu, harici siyasetimize taallük eden * kasım Dahildekilere gelince, o, daha vazıh- tır. Gerek müslüman dinine mensup, gerek hristiyan, gerek musevi, birçok camialar vardır ki, evlerinde ve iş ha- yatlarında, yabancı diller konuştukla- Tı, -barsen de, zeytinyağının sudan ay- rı durduğu gibi - millete uzak kaldık- ları; hattâ aralarmdaki kombinezon- larla, biribirlerini tutmalarla, bazı şw belerde üste dahi çıkmak istedikleri de meydandadır. ski devrin zihniyeti, onları bu hu- Susiyetlerinde teşvik bile etmiyi kat şimdi vaziyet öyle değildir. Türki- ye'de yaşayıp da türkleşemiyenler - bu mertebeye erişemedikleri nisbette - za- Otobüs işi #ahkikatı Müfettişler bazı noktaları derinleştirmeğe lüzum gördüler am Otobüs işlerini tedkik eden mülkiye müfettişleri fezlekelerini hazırlarken, şikâyetçilerin ve alâkadar bazı kimse- lerin yeniden malümatlarına müraca- at etmeğe lüzum görmüşlerdir. Evvek ki gün geç vakit Galatada komisyon- culukla meşgul olan B. Kadri namın- da birini dinledikleri gibi, dün de ev- velce dinledikleri iki otobüsçüyü tek- rar çağırarak malümatlarına müra- cant etmişlerdir, Dün iki otobüsçünün davetinin, ev- velki gün dinlenen B. Kadrinin verdi- ği izahatla alâkadar olduğu tahmin | ediliyor. Müfettişlerin otobüs işlerinde yeni- den bazı noktaları aydınlatmak iste- meleri, fezlekenin ikmalini bir müd- det için tehir etmiştir. Çirkin bir hareket Bir genç, kendisine yüz vermiyen bir kızı, sokakta dövdü Dün Aksarayda Yusufpaşa civarın- da cadde üzerinde atılan tabanca S€5- leri o civar halkını telâşa düşürmüş- tür, Vaka şudur: O civarda oturan 18 yaşlarında Sa- lâhaddin, bir müddettenberi Feriha isminde bir kız talebenin peşine takıl- mıştır. Feriha, Salâhsiddine yüz ver- memektedir. Dün Salâhaddin, Feri- hanın yolunu beklemiş ve kendisine ötedenberi yaptığı teklifleri tekrar etmiştir. Ferihadan yine red cevabi alınca, üzerine hücum ederek ada: makıllı döğmüştür. Feriha, bir aralık Salâhaddinin elinden kurtulup bir sokağa dalmış- tır. Salâhaddin de evvelceden hazırla- mış olduğu tabancasını çekmiş ve ar- kadan ateş etmiştir. Feriha, bin müş“ Kilâtia kendini kurtarabilmiş, bu &i- rada da polis ve halk toplanarak Sa- lâhaddini yakalamışlardır. Zabıta, Salâhaddin hakkında lâzım gelen tah- kikat evrakını tanzim etmiş ve kanu” ni takibata başlamıştır. aa rar görüyorlar; göreceklerdir de... Sabık ekalliyetlerin bugünkü baki- yesi bunu anlamıyacak kadar akılsız değildir. Heyhat, içlerinde kırk yıllık Yani'ler vardır; Kâni olamıyorlar, ebe diyen de olamıyacaklardır. Fakat, her medeniyet, hariçten gelen unsurları temsil edebilmek, hazmedebilmek ik- tidarındadır. Tarihin bin bir misali bunu gösteriyor. Bugünkü medeni Türk camlasının - zaten Türkiye'de adedi mahdurdi olan - birkaç bin aykırı aileden doğma mahdud miktardaki ço- cukları benimsiyemiyeceğini tevehhüm etmek, yalnız onların değil, bizlerin de aleyhimize bir not vermek olur. İşte, red kararınm ruhunu ve hik- metini biz böyle anlıyoruz. Haklı şikâyetler İlk okul öğretmenlerinin kıdem zamları Benim vaziyetinde bulunan 700 den fazla ik okul öğretmeni vardır: Bunların mesailerinde muvaffakiyet, görülmüş, birer derece Gerti etmişler- dir, Bu hakları için de, 1036 senesi eyidin başlangıç itibar edilmiştir. Bu şekilde terfi edenlerden bir kıs- munın müktesep hakları 637 hazlra- nında verildiği halde bizim gibi bir Kısmının hakkımız hâlâ verilmemiğ- tir, Hattâ gayelelerdeki ümid verici neşriyata rağmen henüz param alamadık. Bir memurun maaşının artması ga- yet tabiidir. Artan kısım da geşim vamtasının kopmaz bir parçasını teş- eder, Bunların verilmesinde tech- bür, maaşların aylarca sürünenmede kulması değil midir? Aylıklarımız bi- sim yozine gelirimizdir. “Tediye ge- ciktikçe boyuna boren batıyoruz. Çor Tağumuzla, çocuğumuzla acınacak va- giyetteyiz. (İmza mahfuzdar) AKŞAM: Biuallimlerimizden bu kabil bir çok mektuplar ediyoruz. Eidem zamları- nin verilmesi bir kanuni zaruret Ol- duğu halde şimdiye kadar verilmeme- #indeki sebebler için şehir haberleri Kısmında lâzımgelen tafsilhi veri- miştir. Bu lafsilât da bizo gösteriyor Ki ortada mali basi zarareller var- ve çalışarak mesle- rine alan muallimlerin bu gibi istih- kaklardan mahrum kalmamaları için varıdalın seyrle, alâkadar olmu usul bulunması lâzımdır. makamların bunu salim bir kaideye bağlamaları Lizımdır, Iki yaralama Bıçak meselesinden çıkan münakaşe kanlı netice verdi Ramide oturan Şevket isminde bir genç, bundan bir müddet evvel ar- kadaşı Recebe emaneten bir bıçak bı- Takmıştır. Şevket; dün Recebe rasgel- miş ve bıçağını istemiştir. Recep bıçağı vermek için Şevketle birlikte evine giderken yolda Iki arka- daş arasında kavga çıkmıştır. Bir ara- lık kavga şiddetlenmiş ve Recep taşı dığı bir bıçağı çekerek Şevketi muh- telif yerlerinden yaralamıştır. Şevket kanlar içinde yere yıkılınca hadiseyi görenler polisi haberdar et- mişler, memurlar kaçmak üzere olan Recebi yakalamışlar, Şevkeli de Ba- lat Murevi hastanesine kaldırmışlar» dır. Beşiktaşta Ihlamur caddesinde otu- ran Abdüsselim ve vatman Recep isimlerinde iki kişi de bir kadın mese- lesinden kavga etmişler ve biribirleri- ni yaralamışlardır. Polis, her ikisini de yakalamış, mahkemeye vermiştir. Dr. İbrahim Zati Ögel'in konferansı İstanbul umumi hapishane ve tev- kifhane başdoktoru B. İbrahim Zati Ögel bu akşam saat 19,30 da İstanbul radyosunda bir konferans verecektir. Konferansm mevzuu «keyif verici ve — Geçenlerde gözüme bir gazete havadisi ilişmişti bay Amca... Muallimlerin kıdem zamları Tevziat için biraz daha tahsisat bekleniyör Muallimlerden birçoğu şimdiye ka- dar kıdem zammını alamamışlardır. 937 vilâyet bütçesinde yapılacak ta- sarrufla bu zam verilecekti. Fakat şimdiye kadar yapılan tasarruf an- cak 3 aylığa yelecek kadardır. Kanunen, terfi eden muallimlerin, terfi ettikleri tarihten itibaren yapı- Jan zamdan istifade etmeleri lâzım- dır, Fakat yine kanundaki bir kayde göre, şayet mali imkünsizlık varsa vi- lâyet makamı, muallimin terfi ettiği tarihten itibaren değil, kâfi tahsisat elde edildiği tarihten itiburen yapılan zamları tediye etmek hakkına malik- tir, Muhasebe müdürlüğü, terfi eden muallimlerin kıdem zamlarını devam- Yı olarak ödeyebilmek için biraz daha tahsisat birikmesini beklemektedir. Bu itibarla bir iki ay içinde para biri- kirse muayyen bir tarihten itibaren kıdem zamları ödenmeğe başlanır caktır. Müzik hareketleri Beyoğlu Halkevi bir “ses ve saz,, müsabakası açıyor Beyoğlu Halkevi, musiki heveskâr- larını tanımak, tanıtmak, toplamak ve istidatlarını inkişaf ettirmek için mümkün olan yardımları temin Sü- retile musiki hayatımıza hizmet gâr yesini güden, bir «ses ve saz» mMÜsa- bakası açıyor. Bu müsabakaya iştirik edecekler, Beyoğlu Halkevinde mütehassıs bir heyet tarafından 1 şubattan 16 şu- bata kadar elemeğe tabi tutulacaklar- dır. Müsabaka 3 grupa ayrılmıştır. A grupunda yalnız ses güzelliği esas tutulacaktır. Bu grupa 17 den 30 ya- şına kadar herkes girebilecektir. B grupunda esas ses güzelliği ile bey- 'nelmilel rausiki tekniğidir. 17 ya şından aşağı olmamak üzere herkes girebilecektir. -C grupunda esas, ses güzelliği ile beraber halk türkü- lerini orijinalitesini bozmadan oku- maktır. - A, B, C. gruplarında birinciliği ka- zananlara 105 liralık bir Philipps radyo makinesi, ikinciliği kazanlara da 75 liralık birer Zenit kol saati he- diye edilecektir. Müsabaka için kayıt muamelesine Beyoğlu Halkevinde 15 ikincikânun- dan $1 ikincikânuna kadar devam edilecektir. Ses müsabakası jüri heyeti aşağı- daki zevatta müteşekkildir: Konservatuar müdürü Yusuf Ziya De- mirel, muharir Selâmi İzzet Sedes, avu- kat Buad, konservatuar muallimlerinden bayan Rozental, bayan Ren Baha Ge- lenbevi, Seyfeddin. Asal, Muhiddin Sadak, Mesud Cemil, Adnan Saygın, Ferdi, Dür- rü, müzik öğretmeni Cemil, Goldenberg. Saz müsabakası şartları ve jüri heyeti, ses müsabakasını müteakip ilân edilecektir. 1-3 Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Maç seyrederken! Şaştım yanıldım da maç seyrine gitmek üzere bir ahbaba söz vermiş bulundum, Aksi talih burada da kar- şıma dikildi, Maç günü şiddetli bir soğuk, sürekli bir yağmur ortalığı kasıp kayuruyordu, ğ girdik, İçeride manzara değişiyor. Sulu karlar uçuşan havaya, vıcık vıcık çamur bataklıklarile örtülü sa- haya bakınca insanın tüyleri ürperi- yer, dişleri biribirine çarpıyor. Bir de; pas ver, — Hay Allah kahretsin böyle tali- küstahın çenesine bir yumruk yerleş Top, karşı kalenin önüne yaklaşmış. di Sol tarafımdan acı bir çığlık yük- seldi: Haliçte bulunan bir cesedin hüviyeti anlaşıldı Haliçte Şarap iskelesi önünde evvel- ki gün bulunan cesedin hüviyeti an- laşılmış, bunun Vatan motörü müs- tahdemininden Mustafa olduğu, gece sarhoş bir halde abdest bozmak üzere motör güvertesinde bulunduğu bir 8ı- rada muvazenesini kaybederek denize düşüp boğulduğu tesbit edilmiş, cesed gömülmüştür. — Geçtiler mi? > B. A. — Evet, daha bir erkek lise