Sahife 12 21 Kânunuev ama ZABITA Dev Bekir mi, Güce (Baş tarafı 11 inci sahilede) - | Nihal, o gece hasta olan yengesinin | başı ucunda, uyumamak azmile otur- muştu. İki şerbet yapmış, birisinin içine, yengesinin ıztırabını dindirmek üzere uyku ilâcı koymuştu. Diğerini de kendi içmiş, fakat yorgunluktan mı, nedense, Üzerine müthiş ağırlık bas- mış, derin bir uykuya dalmıştı. İşte şimdi böyle velvele içinde güz- lerini açtı: — Siz de mi kalktımız, yenge? yır, bayır olmaz... İsrara rağmen Nazlı, süratle giyi- niyordu. İlle birlikte inmek üzere ha- zırlanıyordu. Aşağıda kanapenin üze- rine uzatılmış, Bülendin babası Rüs- tem bey, yatıyordu. Yüzü gözü kan içindeydi. Adam daha , Fa- kat belli ki can çekişiyördu. Ali onun yulnında durmuş, sıkı sıkı soruyor ve elrafu bakıyordu. Madem ki, konüşamıyorsunuz. | Bari başınızla işaret edin. Katil aramız“? da, mı? İhtiyar #Evets makamında kafasını salladı. Odada polislerden, ucubeler- der Bülend'den ve ikiskadından baş- ka kimse yoktu. Ali yörar etti — Kim olduğunu parmağınızla gös- terebilir misiniz?. Bay Rüstem büyük bir gayret sar- federek elini kömsierim istikamet kaldırdr. Fakat el -düştü ve ihtiyar adam, son nefesini vergi. —ıg2& u sirada Nazlı tidulea bahçeye çıkmıştı. Komiserin arka tara- fında Nihal bulunuyordu. İhtiyarın İşareti üzerine herkes dönüp ona bak- tı. Fakat bay Ali: — Hayır, hayır! Şüphelendiğiniz gibi katil o değil... Biraz benimle ge- .. lin... Hep birden bahçeye çıktılar. Nazlı, koruluğun yanında dolaşıyordu. Ge- lenleri görünee: — Başım ağrıdı da... Asabiyet... - dedi. Bay Ali: — Hayır!... Firar,.. ...- cevabını vers di. - Çünkü katil sensin... Komiserin arkasında duruyordün. İhtiyarm eli sana doğru kalkarken 'yılafi gibi s- Ha- — Evet sen... Sen kocanın ölmesini, onun mirasına konmayı istiyordun... Evlendiğin gündenberi bu fırsatı kol- luyordun. Fakat çok kurnazsın: Ucu- beler meselesini tesadüfen öğrendin. Zaten av merakı bahanesile atıcılık meşketmiştin... Sade Kocanı değil, doktoru da öldürmekle şüpheyi üze- rinden tamamile uzaklaştırmış ola- caktın. Kadın sapsarı kesilmiş, titriyordu: — Ne münasebet?,.. Ne münase- bet?... -dedi- Belki kafll sensin de be- nim üzerime atıyorsun;. Sen kimsin?.. — Ben... Yılmaz Aliyim! - Bay Naci etrafında bir takım dolaplar döndüğü- nü hissederek beni imdadına çağır- mıştıl Ucubelerden Korküyordu. Beni de bu korkusile bir müddet şaşırttı, diyerek, profesör, başındaki kır peru- kayı attı; yapıştırma siyah bıyıkla- rını fıriattı; o ane kadar çökük bir halde olan vücudünür dikleştirdi; o- muzları genişledi. :“*© Reşid mi, yoksa... Hayretle bakan polisler, birdenbire bu canlı ve sevimli erkekte arkadaş- ları Yılmaz Ali'yi tanıdılar. Artık herşeyi, her zaman pek doğru olarak keşfeden bu gencin sözüne inan- mamakta mâna yoktu. İki polis Naz- ının yanına yaklaşarak onu kolların- dan tuttu. ey meydana çıktı! - diye iti- rağmen, Nikal hâlâ ha- kikate inanamıyordu. — Peki öyleyse bay Rüstemi niçin öldürsün? Buna sebep yok... Hem de imkânsız... Çünkü bütün gece ayni odadaydık ve kendisine, uyusun diye ilâç vermiştim. — Doktor Recai öldürüldüğü gece de yengenizle beraber bire kadar otur- duğunuzu iddia etmiştiniz... İşte Bü- | lend bey de söylesin... Bu yalandır... Siz, sevgilinize gittiniz. O esnada ye: geniz marifetini yaptı... İşte onun bi, bu geceyi de beraber geçirmediniz! | Zira, bu kurnaz kadın bardakları des Giştirerek uyku İlâcını size içirdi... Ucubelerden artık şüphelenmediğimi anladığı için, kimsenin akıl sır erdire- mediği meçhul katilin üzerine bütün bu cinayetleri yıkmak istedi... Güya böylece bizi şaşırtacaktı. Fakat kalde- dir: Can! fazla kurnazlık yapmak is- teyince, netlce kendi aleyhine döner... Nazlı: — Mahvoldum... Mahvoldum... « diye hıçkırıyordu. Polisler onu yakalayıp götürdüler. Nakleden: (Vâ-Nü) 20/12/0957 Pazartesi günü , Istanbul Halinde toptan satılan yaş meyra ve sebzelerin fintleri Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir, 1250: Havadis, yausiklal, 147 SON, 1305. Akşam neşriyatı: 17: İnkilâp dersi İ Üniversiteden naklen Mahmud Esad Boz- | Kurt tarafından, 1830: Plâkla dans mu- sikisi, Konferans: Çocuk terbiyesi Al Kümi Akyüz tarafı u ferans: Beyoğlu şılık, Ahmed Hami Hava raporu, 20,33: Örer n “araben söyler, 2045 lafı . tarafından rkiları (8. A) 1 - Maillârt; Los 2 - Gregh: Nult geriennes sülte, 3 - Grleg; Narweglcher Branlang, 4 - Lehir: Lafemme İd valse, 5 - Hans -M Serpnade, | Ajans Kabe ,30: -Plâkla . sololar Vedia Rıza Türk musikisi ve hal 2115: ORK dragons de Vul erler ve ertesi günün progr Ankara — Öğle neşriyatı Muhtelif p Plâk: Türk musikisi ve balk ş 13,15 - 1330: Dahili ve hariti haberler, Akşam neşriyatı: 1830 - 19: Muhtelif plâk neşriyatı, 19 — 1030: /Türk musikisi ve halk şarkıları (Si n daşları), 19,30 - 19,45: Sant çn neşriyat; 1945 - 20,15: Türk musikisi iwe halk şarkıları (Halik Recai ve arka- duşları), 20,15 - 2040: Sıhhi konuşma İ Dr. Nüsret Karasu, 2030-21: Plükla | dans musikisi, 21 - 2115: Ajans haberleri, 2115 - 2155: Stüdyo salon orkestrası: 1 - Verdi: Alda, 2 - Sentis: L'Avia Dans Catalane, 3 - Sebrelner: Musicalische Fausehungen, 2156 - 23: Yarınki prog- | ram ve İstiklâl marşı, Bugünkü Avrupa radyosu Saat 20 de Kalonya 20,10 da, Bgrok ve Rokoko eser- leri - Danzig 20,10 .da, Klâsik parçalar- büyük konser - Paris 20 de, orkestra kon- seri - Bükreş 2035 de, Karışık müzik - Prag 20,25 de müntahap parçalar, Saat 21 de Beromünsler 21 de, Büyük konser - Bükreş 2115 de, Büyük konser - Berlin 21 de, Eğlenceli müzika - Deutsehlandsen- der 31 do Dans ve vağyete - Londra 2130 da Dans müzikası - Paris 2130da Viyo- Kppsel solo - Milâno 2130 da orkestra. Sani 22 de Berlin 22 de, müntahap melodiler - Ro- ma 22 de, Travatore operası - Kopenhag 2235 de, Büyük konser - Münih 2230 ds, Akşam konseri - Toulows - Radio 22 de, Eğlenceli konser - Londra 2230 da, Dans müzikası - Bükreş 22,45 de, hafif konser - ” Beromünster 22,40 da Eğlenceli müzika, Saat 23 de Beremünster 23 de Eğlenceli müzika de- vamı - Roma 23 de, Travatore operasının devamı - Berlin 23 de, Dans müzikası - Paris PT T 2830 da Lakma operas - Lendra 2330 da, Piyâno Solosu - Viyana 20,30 da, Asri eserler konseri, Saat 24 de Stuttgart 24 de, Dans ve varyete Buda- peşte 2425 de, Çizan müzikası - Londra 125 de, Dans müzikası, Başı ağrıdan çatlıyacak gibi NEVROZN En şiddetli baş ve diş ağrılarını dindirir. NEVROZIN Bütün ağrı, sızı ve sancıları keser. NEVROZİN Taklitlerinden sakınınız ve her yerde israrla giripin isteyiniz, Nezle, grip ve ro- MN DR EE SRS RGAMLA) Grip, Baş, ve Diş ağrıları Nevralji, Artritizm, Romatizma matizmaya karşı çok müessirdir. icabında günde 3 kaşe alınabilir. © İsim ve markaya dikkat, taklidlerinden sakınınız. İ tarafından Rozita ile KAPTAN PAŞA GELİYOR Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli mam Tefrika No, 92 Üçüncü Murad, Rozitanın karnındaki çocuğu düşürmek istiyordu. Sinan zindanda yatmağa mahküm olmuştul Venedikli Baffa, Rozitayı sarayda görünce.. Sultan Muradın karısına «sarayın nç kadını» derlerdi. Venedikli Baffa, haver kadını kıskanırdı. Rozlta, hem çok genç, hem de Baf 'adan çok güzeldi. Rozita saraya geleli üç gün olr tu. Onun hareme girdiği gündenbe- i Venedikli hasekinin — uykusu kaç- miştı. Üçüncü Murad, Rezitanın saraya geldiği gündenberi" başka bir kadın- Ik görüşmüyor, yalnız onunla" meş gul oluyordu. Padişah bir gece “S'nandan bâhse- derek: — Beni aldatmak istedi teres.. Sörterinin birini yakalayıp - Kara Mihal diye - İstanbula getirmiş Dedi, Üçüncü Murad bu sözleri söylerken, Rozita şaşkın şaşkın pa” dişahın yüzüne bakıyordu. Üçüncü Murad, Roziteya: — O köpek seni de mi aldattı yok- sa?... me gelen her sorunca, Rözitanın sabrı tü- kendi: — Kara Mihali Sinan reis bir bas- kında y adı. Sinan dünyanın en cesur erkeklerinden biridir. Demekten kendini alamadı. Üçüncü Murad, Rozltadan çok hoşlanmamış olsaydı, Venedik dilbe- rinin bu sözünü cevapsız bırakmı- yacak, haltâ belki de kendisini azar» lıyacaktı. Fakat, kadin düşkünü pa- dişah: en, gülleri incitmeden koklar Diyerek içki sofrasını kurdurmuştu, Padişaha: «— Rozita ile Sinan evlenmişler..!> Haberini vermekte gecikmemişler- di. Üçüncü Murad artık - Sinan ha- kikaten Kara Mihali yakalamış ta olsa - onu zindandan çıkaramazdı. İstanbul müftüsü de zaten bu işin fetvasını çarçabuk vermişti: «Denizde hikâh kıymak şeri şerife mugayirdir. Bir denizel- nin getirdiği kadın, bir esir. dir. Esirler ve para İle satın alınmış cariyeler ancak odalık olabilir.» Müftü efendiniri verdiği fetvadan sonra, üçüncü Murad, Rozitay: ta- mamile kendine mal etmişti. Fakat, nede olsa bütün gemiciler onun Cezsir kıyılarında bir arap Imam nikâhlandığı- na şahid olmuşlar, padişaha bu ei- heti de anlatmışlardı. Sultan Murad: — O hain, kemikleri çürüyünceye kadar zindanda kalscak,.. diye em- retmişti. Padişahın fermanı Yedikule zin- dan muhafızlığına tebliğ edilmişti. Kılıç Ali paşa, esirlerden yaptığı tahkikattan sonra (Kara Mihal) ir yakalandığına inanmış, fakat haki- kati padişaha açmak imkânını bula- mahıştı. Asesbaşı, veziriâzamın adamıydı, Ortalığı fesada veren Hesan ve Hü- seyin adlı gemiciler de asesbaşıyı iyice iğfal etmişler, bir avuç para yü- zünden Sinanın zindana düşmesine sebep olmuşlardı. Sultan Murad artık Sinanın lâfını etmiyordu. Kılıç All paşa bir iki kere bu bah- si kurcalamak isteniişse de, padişah YAfı ağzına tıkayarak: — Bana bir daha bu meseleyi aç- mal Diye bağırmıştı. Sultan Murad kadın mizaçlı, hırçın, şımarık bir hü- kümdardı. Bilhassa babası Selimin ölümünden ve kardeşlerini boğdur. duktan sonra rakipsiz kalarak büs- bütün şımarmıştı. Veziriâzam Ah- med paşa da padişahın mizacına uy- gun bir siyaset takip ettiği için, ar- tık hiç kimseden çekinmiyordu. Zaten üçüncü Muradın çekindiği bir adam vardı: Sokollu Mehmed pa- Üçüncü Murad içki sofrasında Ro * yita ile konuşuyordu: - Sİnanın eline nasıl düştün? — Kara talihim düşürdü beni, Ba- bamla bir yelkenli ile yola çıkmış” tık a bizi esir aldı Baban kimdir? — Bir şövalye idi — Yüzerek kaçıp kurtulmuş. — Baban talihli bir adammış! « Rozita hakikati söylemiyordu. De mek ki, kaptan paşa da padişaha ından bahsetmemişti. Öyle ya, Rozitanın (paşa gemis si) nden -kâçtığını nasıl anlatabi- lirdi? Düşüncesiz padişah: — Koskoca gemide bir genç kıl saklıyamadınız mı? lamıştı. Bu vaziyeti rak tefsir ediyor ve ylemekten çekinmi ncü Murad nikâh o meselesini nerede evlendiniz? rinden birinde... — Oraya Sinan niçin gitmişti? — Korsan kovalıyordu. Gemlcile- re karşı nikâhsız gürünmek istemi âi, Bir arap imamı nikâhımızı kıydi. — Bunu ne ile isbat edebilirsin? Rozita mahçup bir tavırla önüne baktı; — Karnımdaki çocukla... Üçncü Murad birdenbire köpürdü! — Ne diyorsun, Rozita? Gebe misin, sen? — Evet, şevketmeap! Altı aylık g» beyim... Padişah hiddetinden “yerinde -olü- Diye bağırıyordu. Rozlta bu hakikati meydana çi karmağa mecburdu. Gerçek, Venedik dilberi gebeydi. ve. karnında taşıdığı çocuğun babi sı Sinandan başka bir kimse değildi. Üçüncü Murad şarâp kadehini ye re vurarak Rozitanın yanına sokulduk — Bu piçi yarına kadar mutlakâ düşürmelisin... Anlıyor musun? — Elimde olmıyan bir şeyi nasil yapabilirm, şevketmeap? Eğer Ç© cuk küçük olsaydı, bunu yapmak mümkündü. Halbuki şimdi... — Onu her hâlde gebertmeliyim. Sen ancak benden gebe kalabilirsin! Ben buna tahammül edemem, — O halde beni de öldürünüs!, Çünkü, karnımdaki çocuk, ancak be nimle beraber ölebilir... «Karnındaki piçi düşürünciye kadar gözüm görmesin senil Rozita bir haftadanberi odasında yatakta yatıyordu. Üçüncü Murad ona: — Karnındaki piçi düşürüncey? kadar gözüm görmesin seni, Demişti. Rozitanın karnındaki çocuk ilâp la falan düşecek devreyi çoktan g€ çirmişti. Harem ustaları ne yaptılar” sa, müsbet bir netice vermedi V€ Rozita bu yüzden hastalanarak y tağa düştü. Rozltanın hizmetine verilen zendi bir cariye, padişahın bü yeni gözdö sine: — Bu çocuğu düşürmek kabil de” gil. Onu doğuruncaya kadar bekir yavrum! Diyordu. Rozita üç ay daha od” sında kapanıp kalmağa mahkümdü Sultan Murad her gün: — Rozita piçini düşürdü mü? Diye soruyordu.