İNGİLTEREDE FUTBOL: bulunmaktadır!.... İngilterede ikinci küme klüplerin böyle çok pira sarfetmesine- hayret etmemelidir. Çünkü ikinci küme map larının en az kalabalık olanımda bile seyirci yekünu hiç bir zaman-on bin» den aşağı düşmez. Hele Aston Villa gibi meşhur takımların d&ima 30 bin seyircisi vardır, Geçenlerde bir ikinci küme maçı olan Aston Villa - Ney Castle maçında 50 bin seyirci bülun- muştu. Bu mevsim bir türlü belini doğrul” tanıyan Aston Villa birinci kümenin en kuvvetli takımlarından olan İngi- tizlerin kısaca Wolves dedikleri Wol- ves Hampton klübüne müracaft ede- rek ekibin en acar muhâcimi olan Clayton (Kiayton) u yedi bin sterline - kik dört bin “Türk Tirası- sitm sü- mıştı, Bu oyuncu geçen mevsim ta kımın oynadığı 31 maçta 28 gel siarak birinci #igde gol kralı 'ünvanı- nı büyük bir şöhretle kazandı, fakat maalesef Aston Villada fazla birşey yapamadı ve bugünlerde 'de takımda yer bularmyori... Ancak bu şekilde iki tarafın rıza- sile vaki olan klüp değiştirmelerinde oyuncular hiç ceza görmeden hemen ilk maçta yeni takımlarında yer ala- bildiklerinden Kayton Aston Vülanın, en mühim maçlarından olan New Castle karşı oynamış ve takımının 2-0 lık galebesinde başlıca amil ol- muştu, a Bir oyuncunun ceza almadan ve beklemeden rakib tarafa geçmesi İn- | gütere şampiyonasmda çok “tuhaf vaziyetler tevlit etmektedir: Faraza bu hafta karşınıza çikacak talım çok kuvvetli, Bilhassa çok teh- ikeli bir oyuncuları var, © olmasa belki; kazanabilirsiniz, hele onu kendi ta- yapmak için Fifaya müracaat etmiş- tir. Budafok - Kispest Sruerketaxi - Ete Raab ngilterede kırk beş bin firaya kadar satılan fudbolcuların hayatı çok sıkı bir rejime bağlıdır Bir senede 300,000 tiralık satış yapan klüpler!.. İngilir futbolcnsu ayni zamanda yaman bir at iettir. Antrenömanları amumiyetle stletik hareketlerdir e vi mai bilirseniz galebe ihtimaliniz yüzde maaş verebilmeniz şarttır. Yukarda da söylediğimiz gibi paranız varsa mesele yok... Bu işde herkes memnundur. Çünkü; 1 — Satan klüp memnudur, ona ax bir paraya mal olan oyuncuyu hiç olmazsa otuz bin lira kârla sat- Macaristanda s9 81 50 50 “ 20 ları tabii fevkalâde memnun olurlar. Wolves Hampton takımı iki sene İğinde bu şekilde 52 .bin sterlin - 327 bin liralık - oyuncu satmıştır. Geçenlerde bir sene evvelki şampi yonayı kazanan Manchester City kiü- | bü ikinci kümeden South Portun sok açığını 13 bin Türk tirasına satın gi- mıştı, Yine Manchester City birinci küme klüplerinden Blackpoolun Fi- nan ve Hampson isminde İki oyuncu- sunu simak için 11 bin sterlin- 70,000 rileceği söylenmektedir. ilarda aldığın sukatlikler kâfi ve iü zumundan fazladır. 7 Putbalcu, otomobil ve bisiklet gibi lüks eşyalar almıyacaksın, Bunlar s8- ni tenbelliğe, mistcinliğe alıştırır, fuf- bolun icab ettirdiği serltiği, ataklığı kuybedersin!... Otomobil icwllanmak zevkini, süratin verdiği sarhoşluk ve iplilâ, dikkatini ve merakını büş- | ka taraflara çekerek oyun kabiliyetini düşürür. Hakikaten bu otomobil kullanma- | SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 60 21 Kânunuevvel 1937 Bulgar kapıkâhyasının ziyafete çağrılmamasından çıkan hâdise Vakıâ Babılli bunu protesto etti ise de tesiri olmadı. Avrupa devletleri Bulgarların arsulusal mahkemeye bir hâkim ve bir hâkim muavini gön- dermelerine de muvafakat gösbermiş- lerdi. Bulgarlar ecnebi devletler nezdin- de bulundurdukları politika memur- Yarına postlantik ve prestavitel diyor- dardı. Bu kelimeler bulgarca elçilik muadili idi. Bulgaristanın istiklâline bir adım kalmıştı. Bu adım için de herhamgi bir vesileden istifade edilecekti, Ab- hakaret telâkki eden Bulgar matbu- atınca Babıâlinin özür dilemesi lâzım geleceği beyan -ve iddia olunuyordu. Bulgarlar nümayişler yaptılar; Os- manlı bayrağım yırttılar. Vakıâ Bul- garistan Berlin muahedesinin metni- ne göre ve hükmen Osmanlı devleti- nin mümtaz bir eyaleti idi. Sadrazam Kâmil paşa da buna isti- nad ediyordu. Yalnız bu «siyaset pi- ri, siyasette her hakkın arkasını silâh beklemek İâzim Olduğunu bu defa galiba düşünememişti! Hususlle Bulgar kapıkâlıyasının hariciye nezaretile münasebette bu- ' Munmasına Babrâlice evvelden müsaa- de edilmiş olması bu siyasi memurun İ safn sonunda dn olsa diplomatlar heyeti arasına kabul olunmuş bulun- ması Bulgaristan için kazanılmış bir İ hakia Tâbiden fiilen kazandığı bir hakkı geri alabilmek için metbuun kendi kuvvetine güvenmesi lâzımdı. Osmanlı devleti ise meşrutiyetin bu teessüsü ve ordusunun tezebzübü günlerinde Bulgaristan eyaletine sö- zZünü geçirecek, haddini bildirecek hal ve variyette değildi. Harp fırsatı arıyan 'bir hükümet böyle bir siyafet ve teşrifat “htilâfı çıkarabilirdi. Sulha muhtac olan bir hükümetin işe öyle hemen çatmağa müheyya bir kabadayı tavrını takın- ması gülünç ve zararlı olurdu. En a08- mi bir diplomat gibi Küm paşa bu Avusturya elçisi kapıkâhyası hak- kındaki muamele üzerine (27 eylül 1908) Bu hattın TBelova) istasyonuna kadar olan kısmı doğrü- dan doğruya Osmanlı devletinin ma- 4 sayılıyor ve demiryolu işletme şir- ketinin İstanbulda müdürü tarafın- dan idare olunuyordu. Bulgar hükümeti derhal Şarki Ru- meli hududundan itibaren hattı bir tabur istihkâm askerile işgal ettirdi ve kendi bildiği gibi idareye başladı. Evvdâ demiryolu idaresi, sonra Ba- bıâli Sofyada teşebbüslerde bulundu- Mar; kâr etmedi. Bulgaristan bu hattı işletmek kendisi için hayati bir mese- de clâuğunu ileriye sürdü. Grev bittik- ten sonra da hattı inde etmedi. Gerek Babiâli, gerek Bulgaristan bu meselede iddialarını, noktai nazar darı büyük devletlere bildirdiler, Bunlar tarafından Bulgaristana yapi- dan vesayanın da tesiri olmadı, Avusturya - Macaristan hükümeti- hin Bulgarlara meyelâni hissolunu- yordu. Avusturya elçisi Marki Pallaviçini Babiâlinin Keşof hâdisesinde eski teamüle rücu etmesi için şimdi hükü- Met üzeriride açıkça tesir icrasına çâ- aşmakta idi, Babıâli ise Bulgaristanı «bizden: saymaktaydı. Bu sofrada Keşofu elçi- der arasında bulundurmanın onların haklarına bir tecavüz, kendilerine bir İ hakaret olacağı fikrinde bulunmakta idi. Kâmil paşa etrafındakilere: — Bu iş benim zamanımda başladı; benim zamanımda bitecek! Diyor ve Bulgaristandaki gürültü- Here papuç birakmak istemiyen bir tavır ile: — Romanya ve Sıtbistan bizimle tamamen beraberdir; Yunanistan da her türlü ittifaka müheyyadır! diye “ümld veriyordu. Bu sözler tam tabir ile «palavras idil Kâmil paşa Tanin başmuharriri Hüseyin Cahid ve Yeni Gazete başmu- harriri Abdullah Zühtü beylerle bir mülâkatında ziyafete Mısır kapikâh- yasının da davet edilmemiş olduğun- dan, ecnebi ve Osmanlı siyasi ricali için müşterek bir ziyafet yahut bir kabul resmi tertib “edilirse o zaman Keşofa da çağrılncağı vaadedildiğin- den bahsetti. Söz Keşofun bu muame- lenin Devleti uliye - Bulgaristan mü- nasebetleri üzerinde fena tesir hasil edeceği işrab ettiği noktasma geçin- ce rpirisiyaset: — Buna Karşı biz de (darılırsak bi- Zİ barıştıracak dostlar bulunur!» c8- vabını verdik deği, Ti) Bu teminata karşı akan sular dw- Turdul Fükut #kan sular durmadı! «O ka- falı eski vezirin» boş ümidlere kapıl- dığı, ancak siyasi hayallere dayandı- ğı tamamile meydana çıktı! Avrupa gazeteleri yeni Osmanlı meşrutiyet hükümetinin bu kadar müşküller arasmda böyle bir mesele ihdas etmesini siyaseten muvafık bul- muyorlardı! Kâmil paşa Bulgaristanın istiklâl- ni ilân edeceğine dair huberlerden kendisine bahseden gazetecilere hâlâ istihzalı tebessümle: — Biç böyle şey mi olur? diyordul «Siyaset piri. gazetecilere karşı mahsusen tecahül mü gösteriyordu? Böyle idise bunu arifane denilemiye- cek bir tegafül saymak daha doğru olurdu! Çünkü hakikatte Kâmil pa- şa ihtiyar başının üstüne wTevekkel- tüatellah!» levhasım asmış gibi hare- ketsiz duruyordu! Hiç yoktan böyle bir sofra kavgası çikardıktan sonra aczini görünce Os- manlı efkâr umumiyesine Bulgar kapıkâhyalığının Abdülhamid zama nında İstanbulda ihraz etmiş olduğu siyasi mevkii açıkça anlatıp meseleyi halle yol aramak daha muvafık idi; ama işte Kâmil paşa nuh diyip pey- gamber demiyordu. Kuvvete istinad etmiyen siyasi inad* larm sonu inkisar ve hüsrandan baş- ka bir şey olamıyacağını takdir elmik yor gibi hissiz davranıyordu! (Arkası var) (0 Tanin: Fikir Hareketlerinde Meğtu- tiyet Hatıraları,