Dün başlıya B takımları arasındaki maç larda 1. Saray Beşiktaşı 4 -2, Güneş Vefayı 3-2 yendiler B. takımlari arasındaki lig maçlarına dün Taksim ve Beşiktaş stadlarında başlandı. Birinci takımlara ihtiyat ve namzed yetiştirecek bu takımların ihmal edilmesi doğru değildi. Bu itibarle B takım maçlarının ilk hafta- sını memnuniyetle karşıladık, yapılan maçları yazıyoruz Taksim stadında yapılan bu maçı Adnan akını idare etti. Takımlar: GÜNEŞ: Nejad - İlhami, Hiristo - Mü- nib, Yaşar, Hakkı - Abdurrahman, Komal, TEMA; Borak © Mustafa, İsmali - Seli“ haddin, Murad, Namık - Rauf, Salm, Ad- nan, Mehmed, Ramiz, Maç umumiyetle karışık, havadan ve çok zaman da şuursuz vüruşlarla geçti, Bundan iki taraf oyuncuları- nında henüz idmansız oldukları ve uzun bir tatil devresinden sonra ta- kım halinde iyi futbol oynıyabilecek vaziyette bulunmadıkları © anlaşılı- yordu. İlk devre aşağı yukari müsavi bir şekilde epey müddet devam ettikten sonra Güneş sağaçığı Abdürrahme nın çektiği sıkı bir şütte top kale üst ve yan direklerinin birleştiği yere çar- park soliç yerine düştü. Solaçık En- ver yetişerek İkinci bir şütle ve mu- xabli zaviyeden Güneşin ilk golünü yaptı. İlk devre 1 - 0 Güneş lehine bitti. Bu devreyi bir sayı #16 galib bitiren Güneşin merkez muavini Yaşar mü- zayrete getirdi ve hemeniki akın sonra Kemal sıkı bir şütle Güneşi gene galib vaziyete getirdi. Bu geli- diyet sayısından sonra Güneşin taz- yiki başladı, fakat bir tarafdan oyu- nun sertliği, diğer tarafdan da Gü- neş muhacimlerinin sıkışık ve birbir- ikeli olamadıkları halde birbirlerile anlaşmak noktasında daha fazla bir muvaffakıyet gösteriyorlardı. Bunun neticesi olarak bit müddet sonra yaptıkları bir hücumda güzel dir şütle gene beraberliği temin etti- ler. Bundan sonra Güneşliler kalenin yarım, bir, iki ve nihayet Üç metre önlerinde birçok fırsatları kaçırdılar. Fakat nihayet bunlardan birisinde gol olmak üzere iken Vefa müdafi- lerinden birinin topu elile tutması penaltıyı icabettirdi, Hristonun çek- tiği bu penaltı ile Güneş gene galib neticesi değişmeden Güneş lehine Takımlar: GALATASARAY; Bacid - Hüseyin, Ta- It « Metin, Heri, Abidin - Yusuf, Şevket, Hilmi, Salâhaddin, Bülend, BEŞİKTAŞ: Şevket - Taci, Feyi - Cerad, Bülend, Fuad - Maryo, Salâhad- “ln, Refet, Cahid, Hasan, Hakem Ahmed Ademin idare et- tiği bu oyun bidayette çok zevkli bir şekilde başlamakla beraber sonunda dazı Beşiktaşlı oyuncuların lüzumsuz: sertlikleri yüzünden fena bir şekilde şın avuta giden bir akınile başlandı. Galalasarayın bina söğden mülki belesinde Beşiktaşlı Nejad topu deni- 26 kaçırdı ve başka bir topla oyuna başlanır başlanmaz Galatasaraylılar bir korner kazandılar. Sağaçık Yusu- fun çektiği kornere Beşiktaş müdafi- leri o ıwka” geçtiler ve topda yu- varlanarak kaleye girdi ve bu suretle Galatasaraylılar oyunun ikinci daki- kasında İlk sayılarını çıkardılar, Oyun bir müddet ortalarda oynan- dıktan sonra sağaçık Maryodan gü- zel bir pas alan Beşiktaş soliçi Cahid vule bir şütle 6 ıncı dakikada Beşik- taşın ilk golünü yaptı. Galatasaray- lılar da buna iki dakika sonra Hilmi- nin güzel bir golile mukabele ettiler. Bu suretle tekrar mağlüb vaziyete düşen Beşiktaşlılar Galatasaray ka- lesini sıkıştırmağa başladılar, 17 inci dakikada Beşiktaş sağaçığı Maryo- nun Hüseyini atlatarak ortaladığı topa Rifat durdurmadan vurdu ise de top direğe çarparak dışarı gitti ve bundan sonra da sikışmak sırası Be- şiktaşa geldi. Fakat Beşiktaş müda- fileri bu sefer isabetli müdahalelerle kalelerini korudular. 27 inci dakika- da Beşiktaş forları yaptıkları Ani bir aakında Galatasaray kalesinin boş kalmasından istifade edemediler ve sıra İle her iki taraf da birer gol teh- likesi atlattıktan sonra devre 2 - 1 Ga- ve Galatasarayı sıkıştırmağa başladı. lr. 12 inci dakikada Hüseyin takım- ları berabere getirdi. Bundan sonra oyun 15 dakika kadar daha Galata- saray kalesi önünde oynandı ise de Beşiktaşlılar top yerine adama bak- tıklarından gol çıkaramadılar, Gala- tasarayın 27 nci dakikada yaptığı Ani bir akında Beşiktaşlılar 18 üze- rinde Salâhaddini düşürdüler. Hüse- yinin çektiği firikiki kaleci Şevket muvaffakıyetli bir plonjonla kornere attı, Kornerden gelen top tekrar kor- nere gitti ise de Galatasaray sağaçır Zının bu sefer çok güzel çektiği kor- nerden istifade eden Hilmi iyi bir ka- fa vuruşile. Galatasarayın üçüncü bir gol atacak iken Hüseyinin dizine tekme vurması yüzünden muhakkak bir berabere fırsatını kaçırdı. 39 un- cu dakikada Bülendin şahsi bir akın- la Galatasaraya bir sayıdaha ka zandırması * Beşiktaşlıları büsbütün spor hareketleri Lig maçlarında yedinci hafta Taksim stadında: 1 — Süleymaniye - İstanbulapor, Hakem Rüştü, saat: 15. 2 — Galatasaray - Güneş. Hakem Feridun, saat 14,45. Beşiktaş stadında: Bugün Güneş-Galatasaray İki takım acaba nasıl çıkacak ? Galatasarayda da Güneşde de bir hayli eleman var. Bunun için bugün karşılaşacak iki takımın kati şeklile- rini söylemek imkânı yoktur. Husu- sile iki tarafta da sakat veya oyna- mıyacak futbolculardan bahsediliyor. Bunları da göz önünde tutarak çık- ması ihtimali olan şekilleri aşağıya yazıyoruz: GÜNEŞ: Cihad - Faruk, Reşad - Yusuf, Riza, İbrahim - Melih, Murad, Rasih, Ömer, Rebii. GALATASARAY: Sacld - Suavi, salim - Pazıl, Eşfak, Celâi - Danyal, Haşim, Bü- lend, Süleyman, Necdet, İki sarı kırmızı takımdan acaba hangisi kazanacak?., Bakırköy Barutgücü alanın- da bu hafta yapılacak maçlar 1 — Bakırköy Rum takımı ile Şişli Ermeni takımları arasında futbol ma- çı 2 — Barutgücü (A) ve (B) takım- ları arasında 'revanş maçı, 3 — Birinci ve ikinci voleybol takım- ları arasında iddialı maç. 4 — Atletizm müsabakaları yapıla- Hakem Ahmed Adem oyunu biraz mü- samahalı bir şekilde idare etti. Silivride maçlar Tekirdağ (Akşam) — Pazar günü Silivrililerin daveti üzerine Tekirdağ Ealkspor kulübünden (25) kişilik bir kafile Silivriye gitmişler, yakın bir alâ- ka ve coşkun bir sevinçle karşılanmışlardır. oltt. Oyuna tam saat üçte Beşikta, Halkspor - Silivri gençleri arasında yapılan futbol maçı çok kardeşane olmuş, oyun 1 - 1 beraberlikle neticelenmiştir. Yakında Silivri sporcuları Te- 19 Kânunuevvel 1987 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No, 59 Meşrutiyet ilânı vaziyeti altüst etmişti, Bulgar komitesinde de birlik bozulmuştu Osmanlı devletile ittifak müzakere leri esnasında Makedonyada beş Bul- gar metropolitliğile, yedi, sekiz nok- tada tüccar veklillikleri ihdasına mü- sande istemişti, Babıâli taallül edi- yordu. Yunan harbi çıkınca bu talepler tekrar edildi, Babıâli (harp neticesin- de isafına bakılır) yolunda kaçamak- lı bir cevab ile mukabele etti; fakat Bulgaristan ısrar edince bu bapta res- mi bir sened vermek mecburiyetinde kaldı, Osmanlı devleti için Bulgaris- tanla akdettiği ittifaktan ne askerlik- çe, ne siyasetçe bir semere hasıl olma» dı. Bulgaristan ise bu sayede siyasi taleplerinin çoğunu elde etti. Ordusunu ıslah ede, ede Bulgaris- tan harp halinde 300,000 asker çıkara- bilecek dereceyi bulmuştu. Prens Fer- dinand ecnebi harbiye mekteplerin- de tahsil için Avrupaya Bulgar za- bitler gönderiyordu; Bulgar ordusu Manliher tüfekleri, Kup ve Creusot toplarile teçhiz ediliyordu. İstanbula bir Kapı kahyası tayini- le başlıyan siyasi teşebbüs tevsi edi- lerek Bükreşe, Belgrada, 1889 da Vi- yanaya, 1898 da Petersburga, Atina. ya, Çitineye, 1897 de Parise, 1903 te Londraya ve Berline siyasi ajanlar gönderilmek suretile tekemmül eyle- mişti. Prens diğer hükümetlerle müsavat dairesinde Lâhey konferansına mu- rahhas gönderiyor, 1902 de Avusturya ile konsolosluk, Romanya ile hudud, Fransa ile kapitülâsyonlarda tadilât müzakerelerine serbesçe (girişiyor, başlı başına mukaveleler akdediyor- du. Bunlar istiklâl yolunda her gün yenisi atılan adımlardı. Bulgar Hariciye Nazırı Stançiyofun dediği gibi, artık «Bulgaristan Avru- panın huzuruna kabul» edilmiş bulu- nuyordu. Prens Ferdinand Makedonyaya el- koymak yolunda her sene biraz daha ileri gidiyordu. Ancak Avrupa devlet- leri Balkanlarda çıkabilecek bir karı- şıklığın Avrupada hasıl edeceği tesir ve aksülâmelden korkuyorlardı; hu- susile Bulgâristanı artık itaat eder bir Alet gibi kullanamıyacağına kanaat getirmiş olan Rusya, Avusturya ile anlaşarak Makedonyada bir kondo- minyomun (müşterek idare) temelle- rini kurmağa başlamışlardı. Bulgaris- tan için Makedonyada 1902 ihtilâlin- den evvel yapamadığını, ondan sonra hiç yapamıyacak bir hal ve vaziyet ha- sıl olmuştu. “Vakıa Avrupada Bulgarların da ar- tık Yunanlılar, Rumenler, Sırplar gi- bi, istiklâle hak kazandıklarını tas- dik edenler vardı. Yirmi senelik faa- liyetile Bulgar prensi Ferdinand da kendisi için böyle bir hakkı ilk evvel tasdik edenlerdendi! Bulgarlarının çoğu Bulgaristana (- tihaktan ziyade evlerinde rahat lok- mayı düşnüyorlardı. Onlar Bulgari#- tandaki Bulgar köylülerinin kendile- rinden müreffeh bir hayat geçirme- mekte olduklarını bilmiyor değillerdi. Vaki olan kıyamlarında hükümetin zaafını, idaresizliğini istismar etmeği iyi bilen komitelerin tazyikleri ve kalb- lere ilka ettikleri dehşet te kuvvetli bir âml olmuştu. Şimdi meşrutiyek çek şeyler vaadediyordu. Bu vaidieri tutulursa yerlerinde ra» hat edeceklerdi. Diğer taraftan Bulgar matbuatı da umumi şevke kapılarak Türkleri teb- rik ediyorlardı. Bulgaristandaki Hbe- ral ve radikaller Edirneden Sofyaya gelen bir Jöntürk heyetine parlak zi- yafetler çekiyordu. Makedonyada olduğu gibi Bulgaris- tanda da fes ile kalpak biribirine yan gözle değil, meveddetie bakıyor, Tüp kün: Kalkın ey ehli vatan! teranesi, Bulgarların; Şumi Maritsa #ına karışıyordu! Bulgar hükümet ricali pusulayı şa gırmış, programlarını fırtınaya kap- tırmış görünüyorlardı! Senelerdenberi Makedonya mesele- si bu programın esasını teşkil ediyor, Bulgar kabineleri Makedonya siyaseti yüzünden düşüp iktidar mevkiine ge- çiyordu . Gözleri Makedonyaya dikilmiş Bul garistan Bulgarları Bulgar ordusu- nun tanzim ve tensiki için ihtiyar eb- tikleri ağır masarife ancak Makedon- ya ümidile katlanıyorlardı, Fakat işte Jöntürkler bu ümidi kır- Şimdi Bulgaristan âdetâ hastasına ameliyat yapmağa karar vermiş, ya- nına asistanların ve hastabakıcıları- nı alarak âlât ve edevatını hazırlamış bir operatörün birdenbire hastasının iyileştiğini, yataktan fırlıyarak aya- ğa kalktığını görünce düştüğü garip vaziyette kalmıştı! Bu vaziyette Bulgaristan için Ma- kedonya Bulgarlarının kurtarıcısı ok mak rolünü kaybetmekten mütehas- 8ıl bir hayal ve zevk inkisarı da ken- disini gösteriyordu. Jöntürkler Bulgaristanı bu vazife- sinden (!) affeylemiş bulunuyorlardı! Makedonyayı ziyaret eden Bulgar münevverlerinden büyük bir grup orada hali görmüştü. Şimdi bütün Bulgar nazarları Ma- caristanda bulunan prenslerine initaf ediyordu. O ne yapacaktı? için bir fırsat bulmak ve bu fırsatı kam dâzımdı. çırmamak 1831 denberi Bulgaristan İstanbul- da bir ajan diplomatik (kapı kâhya- s1) bulundurmakta idi. Babıâli evve- lâ bu kapı kâhyasının ancak Dahili- ye Nezaretile münasebette bulunabi- leceğini ileri sürmüş, fakat sonra Ha- riciye Nezaretile münasebette bulun- masını kabul eylemişti. 1882 den iti- baren Bulgaristan kapı kâhyası ecne- bi sefaret heyetlerine yapılan kabul merasiminde bu heyetleri takib eyle- mişti, (1809) Bulgar murahhasları alfabe sırasile kendilerine yer verilmesini istemişlerdi. O zaman: (Bulgaristan müstakil bir devlef değildir. Osmanlı hükümetine tabi- dir) diye bunlara en son sandalyalar tahsis olunmuştu. Fakat ikinci kon»